Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET 25 Eklm 1974 roya mı? Truva mı? tlkçağ Anadolusunun dünyaca ünlü bu kentinin adım Fransızlar Troie, îngilizler Troy diye yazarlar. Ilyada ve Odisea çevtrisinde Azra Erhat, eski Yunanca okunuşurıa uyarak «Troya» biçiminde kullanır sözcüğü. Bizlm Denizyollannın yeni feribotuna «Truva adımn takılmasına o zaman hep üzüldüktü; rahmetli Sabahattin Eytiboğiu, «Troya deselerdl sözcüğün bu okunuşu tutardı» dernişti, hiç unutmam. Bu yaznnda kitaplarından söz edeceğim rahmetli öğretmen Hüseyin Hilmi Bayındır ise, bu kentin adının Ttirkçe «Tirova» olduğunu öne sürüyor eski Tirallis üstüne yaptıgı incelemelere dayanarak; bir az aşağıda aynntısı Ue anlatacağım. Biz de niçin «Tirova» demiyelim? Doğrusur.u isterseniz, Troya da. Truva da, baştaki iki ünsüzden ötürü dilimize güç gelmektedir. Geçenlerde gazetede Türkçeyi özleştirme akımının başanya ulaştığım konuşuyorduk; başyazanmız Nadir Nadi'nin, ille her sözcüğe bir Türkçe karşıhk aramanın bosunalığına değinen sözleri Uzerine, onu haklı bulduğumu, çünkü hiç bir yerde yüzde yüz an blr dil bulunamayacağını, ama bizim Türlcçecilik akımından ötürü bugün dilimizin yüzde seksen beş TUrkçeleçtifini söylemiş ve «Bence ondan da önemli olan, toplumumuzda dil bilincinin uyanmasıdır» demiştirn. Bir tıhıs için dil bilincinin üstün yeri görmezlikten geünemeı. Benzeri mantık, tarih bilinci için de ileri sürülebilir; blr toplumda tarih bilincinin de uyanması ^ereklidir. Bizde dil ve tarih merakı, elbette yeni bir yaklaşımla, Atatürk'ün aşıladığı bir efilimdir. Öylesine ki, her iki eğilim de, bunca yaygınlığından btiirü, alay konusu bile olmuşrur. Zarar yok, alay saruldığınca yıkıcı degildir, giderek (hatta) Ustüne düstüğü düşünceyi güçlendirir de. Geçende ünlü oyun yazanmız Güngör Dilmen, Atatürk'ün gününde bütün uluslan, ömegin Anadolu uluslarını, Türk yapma çabasınm gulünç olduğunu, ama kendisinin, Hititlert Türk saymaktansa. bizinı Hititler'den olduğumuru benimsemenin daha yerinde olduğuna inandığını söylüyordu. Görüyor musunuz. Hititler Türktür savı ortaya atılmasaydı, savm Dihnen belkl de eski Anadolu halklanıu bu denli benimsemeye kalkmayacaktı. O tarih görüşünün de gerçekte baçka bir amacı yoktu ki... Kuramlar. kimi zaman, önde görünen isteklerini gerçekleştiremeseler de, o amaca dolaşık yollardan vanrlar. Neyin neyi getirecegi belli olmaz. Çok konuşulmus bir sözü tazeiediğime bafcıp beni yadırgsmayın; bir konunun sık sık ele alınması bıkkınlık vermemehdir (sözgelişi «seni sevıyorum» sfczünden bıkıp kaçanı gördünüz mü hiç?), üstelik bu konular hiç bıkmadan işlene Î EFE ve TİROVA ÜSTÜNE Melih Cevdet ANDAY cek, üstünde düşünülecek, tartışılacak konulardır. Vukardaki iki sorundan tarih sorunu, ne yazık ki, dil sorunu gibi toplumumuza işleyemedi, aydınlanmızı sarmadı, pek az ayncası bir yana bırakılırsa. Gerçi eski Anadolu uygarlıklannı benimseme akımı. geçende blr kitabından burada söz ettiğim îsmet Zeki Eyüboğlu'nun «beş can» diye sayıya vurduğu beş kişi eliyle oldukça yayılmıştır, ama benim bu «beş can»a Atatürk ile birlikte daha başkalannı da katmama karşın. Anadolu uygarlıklan konusundaki tnerakımız, dil merakı ömeğince sarmamıştır toplumumuzu., aydınlanmızı. Bıtna ne denli üzülsek yeridir. îşte bu yazımda özellikle bu konuya dokunmak istiyorum. Nedeni de. yeni okudugum üç kitaptır. Tiral Tarihi. Tarihte Zegbeklik ve Musikisi, Aydın Kenti adlı bu kitaplann yazan Hüseyin Hilmi Bayındır, aramızdan aynlalı epey olan bir öğretmen. Onun Aydın'da öğretmenlik ettigi sırada, öğrencilerini sınıfta okutmak yerine, bölgedeld eski yapıtlan, tarihsel kalınölan gösterip egiterek yetiştirmeyl yeflediğinl ve Halikamas Balıkçısı'ndan (Cevat Sakir) habersiz olarak yıüar önce benzeri bir tuturo içinde, eski Anadolu uygarlıklanna eğildigini ögrendim, bunu kitaplannda da gördürn. Çok benzeri vardır. Uvey* El Karanl de, habersiz olarak Muhammet Peygamberle birllkte gerçeğe ermişti Nice bilimse! ve teknik buluş ve bulgunun çifte bulucusu vardır. Her ne ise... Benim burada kısaca söylemek istediğtm, Sayın Îsmet Zeki Evüboglu'nun «beş car,»ma geçen yazımd'a kattıklarımdan ayn olarak bir «can» daha katıldığını haber vermektir. Geleüm rahmetli Hüseyin Hllmı Bayındır'ın yazdıklarlna «Tarihte Zeçheklik» (Bayındır bu sozcüğü Zeybek diye değil, Zeğbek diye yaZIVOT, nedeni açağıda anlatılacak) adlı kitabında ortaya atılan sav şudur: Ege deııizı ıle Bozdağ ve Etrüsklenn yurdu Mezukıs cDaigaıı) dağlan, tarihsel çaelarda, yani tsa'dan örvce üç bin yılına iliskin parlak bovalı seramiklerin ve başka kültür yapıtlarının Yunanistan'a ve Adalara Anadolulu insan eliyle taşındığı vüzde yüz olduğuna göre, bunlan götüren gemilerin yapımcilarmın da Anadolulu olduğu bellidir Bu yapımcılar Anadolunun en eski halkları olan Pelâsglar ve Lelegnerdl. Lelegler Mılet ve Efes limanlarını kurmuşlardı. Maden kültürü Yunanistan'a ve Adalara bu limanlardan götürülmiiştü. Charles Texier'nin sövlediîi eibi, Efes' te esktden Lelegler ve Kanlar otururlardı Bu yer, Asya'da yayılmış bir mezhebin merkezi olduğu için saygındı, bir Tannça nın kentiydi. Kaşgarü Mahmut, Divan'da, (b) se=ı ile (f) sesi arasında şimdiki (w) ile «öylenebilen bir ses bulunduğunu ve bunun EW gibi okunarak «toplamlan yer» anlamına eeHigini yazar. Es eklne gellnce, yine Divan'da «A»» sözünün kadınlara verilen bir ad oldugıı bilindiğine göre EWES, ya da EFES «toplamlan Tanrıçalı Yer» anlamına relmektedlr. Efes sözcüğünün kaynağı budur. Böyle diyor Bayındır. Efe ve çcvresinde toplaritğı zeSbekler gemiciydiler Divan alLugat al Türk'te «Bek» sözü «saglam» anlaminadır, «Zeç» de «sa|, anlayışlı. akıllı» anlamınria olduğuna göre bileşik sözcük «anlayışlı adam» demektir (Futbol terimi olan sağbek ile kanstırmr.malı) Zeğbeklerin kılıklan gemici kılıŞıdır ve ovunları. çalgılan hep bu işleriyle açıklanarak niteliktedir. (Zejbekler Etrüsk gemiclleri imiş). Rahmetli Cevat Sakir ise Zevbek'in. Bakhos'dan gelme Zibak olduğunu İleri sürerdi Hangisi dogru sorusunu bir yana bırakahm, yaklaşımlardır bi Eskî Anadolu rlm Içln burada BnemM olan. Hü«eyin Hilmi Bayındır, Harmandah zeğbeğinin sonradan Rumlar tarafından uydurulduğunu söylüyor. Belki de Yunanlılann zeybeği benimsemeye kalkmaları buradan gelmektedir. Gerçek zeybekler harmandah ile oynamazlarmış. Onların çalgıları, iki zurna ile bir küçük davulmuş. Tiral Tarihi adlı yapıtında ise Hüseyin Hilmi Bsyındır'ın söyledikleri şöyle özetlenebilir: Bilindigi gibi Trallis bizim Aydın'ın eskil (antik) adıdır. Daha doğrusu ilkçağda, o bölgede bugün Batı biüm ariamlarınm Trallis diye söyledîkleri bir kent, bir ülke vardı. Bayındır, Batı biüm sdamlarımn her yeni bulguyu kendi uygarhklarına, Hint . Avrupa, ya da Hint • Germen uvgarlıgına bağlamak için kimi zaman gerçekleri görmezlikten geldiklerini, kimi zaman da degiştirdiklerini pek Cüzel anlatıyor. Bu savsamaların başında, Batı bilginlerinin Turk diline önem vermemeleri eelmektedir. Tiral Tarihi arilı bu ilginç yapıtta Hüseyin Hilmi Bayındır. «Trallis» sözcüğünün son eklerini atarak, geride kalan «Tiral» sdı üzerinde yaptıŞı incelemeleri anlatırken, Anadolu'da «Tir» kökünden gelme birçok yer adı bulunduğunu ve bunlann tümünde Tir'in «sulak yerlerin kenarında ı=et olabilecek yüksekçe yer» anlamına geldigini yazıvor Eski Trallis'ln bulundugu yer de bfivle bir «tir» yerdi. Eski krallar şatolarım bu «etler üstünde kurarlardı, bu yüzden de onlara Tirhan denirdi Srtzciik buradan Yunani'tan'a giderek «Tiran» biçimini aldı. Batılılarm «Tirani» dediklerı bundan başka bir sey deâiidi. Benzeri bir çözümlçme ile «Truva» da «Tirova» olacaktır Geçmiş ve Gelecek B Bü'msel Nedir? Efe ve Efes «tyi ama, bunlar bilimsel değil» divecek?inlz. Charles Texier'nin 183fnarda Bogazköy'ü butriuSu zaman ileri sürdüğü varsayımlar, sanki Balıkçının, ya da Bavındtr'ın »öyledlklerinden daha mı saglamdı? Bilgin Sayce, Hatti ülkesine Batıdan gelenleri varlıshkla «Hitit» riive adlandırmadı mı? Batılı bilim adamlan. bu konuda bürün bulduklannı «Hint • Avrupa». ya Ha «Hint German» adı altında kendilerine baelamak işterken nesnel ml davranıyorlardı sanki? Savce'in «Hitit» uvdurmasını Batı bilimi pckâlâ yalayıp yutmuştur Yazımı bitirirken »una da dokunmak istivorum; bizim «derebeyi» dedigimiz gerçekte «Tir beyi» olmasın? Derebeyi blr Tiran degil mivdi? ögretmen Hüsevin Hilmi Bavındır'ı rahmetle analım Ben bundan kPİli Trova'ya Tirova diyece^im. Dilimize daha uygun geldiğinden... MEKTUPLAR GELIR... Oktay AKBAL Evet Hayır ABD Kongre Kararı Uygulanamaz aşkan Ford, TUrkiye'ye yardımın kesilmesine ılişkın ıkl bnergeyi veto ettikten sonra, kongrenin kabul ettiği «Türkiye'ye yardırrsm 10 Aralığa kadar bazı şartlarla devamını» öngören üçüncü tasanyı imzaladı. 10 Aralığa kadar devam edecek olan yardımın koşullan şöyle: Türkıye Kıbrıp'taki asker sayısı nı arttırmayacak. Ada'da ateşkese uyacak, ABD'den aldığı silah ve cephaneyi Kıbns'a serketmeyecek. Eğer Türkiye bu koşullara uymazsa yardım 10 Arahktan önce k?sHecektir. Kanımızca bu kararla, «Amerikan askeri yardım» adı altında verilmiş olan ve halen Türk Silâhlı Kuvvetlerince kullanılan savaş gemisi. uçak, tank, top, mü hinamat ve araçlarm Kttons'taıTcya Kıbns'a karşı kullanılmasının durdurulması amacı güdülmekte buna karşılık garantör devletlerden biri olmasma ragmen, Adayı ilhak İçin usun zamandır plan lar hazırlayan ve oradatci Ttirkle re her türlü baskı yöntemlerini uygulayan. anlasmaîara aykın olarak Ada'ya asker ve silah yollft jan ve bir darbe ile de ilhakı ger cekleştirmek için harekete geçen Yunanistan'a ise askeri yardım devam edecek. Arcerika ve Fransa'dan sljnacak yeni silahlarla Yu nan Sflahlı Kuvvetlerl donaUlarak Kıbns'taki birlik ve silahlan takviye edilecektir. B ek'uplar g°lir, ilsinç açıklamalar vardır içinde. Ünlü bir politikaeınm seçim bölsesmde döndürdüğü dolaplar hir bır yazüıdır. Kardeşı doktordur, avukattır, tüccartfır, şudur budur, orada başka doktor, avukat. tüccar yaşatmaz! Veğeni kaçakçıdır, herkes bilir ses çıkaramaz! Bilmem nesi yudur, ötekisi budur Tamklanyle, inandıncı kanıtlarıyle hepsi vardır bu mektuplarda. Şöyle der hatta: «Şimdi bu bay seçimde yine gelecek oy isteyecek, oysa buralan kasıp kavuruyor.» Elimde yine böyle bir mektup var. Hem de ünlü bir poHtikacıyla ilgili. Halkın umucfu sayılanlar, bakın, görün, anlayı^. diyor. Yazdıgı mektubu olrfuğu gibi yaymlamamı istiyor. Ne denli inandıncı gibi görünse de. hatta gerçegin aynası olsa da bu çeşit suçlama mektuplarını yayınlamak doğru olmaz. Hem yasalar açıçından, hem de gazetecilik anlayışı bakımından... Böyle mektuplar yalana da dayanabilir. bölgesel kıskançlıklara da... Gazeteci her mektuptakl olayları yerinde incelemek inceletmek clanagma sship değildir. Doguda herhangi bir ilde, bir ilçede olup biten bir olay türlü yönlerrien ele alınabillr, yorumlanabılir. Hangisi doğrudur, bilmek zordur. Bu son mektup ilginçti. ünlü bir politikacının egemen olduğu bir bölgede giriştigi baskıyı dile getiriyordu. Adresi de açık açık yazmış mektup sahibi. Korkusu yok, yazdıklarının doğruluğundan. kuşku duyrauyor. Gel anlat hep?ini desem, gelip anlatacak. Mektubu okuyunca. ne yapmalı, diye düşündüm .. Yazınak olanak dışı, alıp mektubu o oar'ınin Genel Başkanına göndermek, al yakınındald insanlan tanı. denıek bana düşmez her halde! Her parti kendi iç evrenındeki işleri. kişileri. olayları kendi kendine tanımalı, öğrenmeli, kendi sorunlarını kendi içinde çözehilmeli... Hep biliyoruz. birtakım ünlü politikacılara yakın olmak bir ayrıcalıktır. Bir bakanın, bir başbakanın, bir ünlü politikacının akrabası, kardeşi. oâlu. damadı oldunuz mu yasam savasırvda yollar açılır size. En genis olanaklara konarsınız kolaycacık. Hangi parti gelirse gelsin iktidara, böyledir bu. Hatta bu kent ka$aba ileri gelenleri. sözü geçenleri, bir süre bakarlar ki falanca parti daha cüçlü, daha sağlam, o yana dönerler. Daha daha başka yollan da vardır bir aileyi sürgit ayakta tutmanm... Bir kardeş, bir partiye, ötekî başka bir partiye yazılır. Amca orda. dayı burdal îşlerinı yürütmenin yolu böylece bıılunur her zaman... Bir doğu ilunizden aldığım mektubu da koydum ötekilerin yanma. Orada adı geçen politikacıyı izleyeceğim dikkatle. Politikada adım adım ilerleyişini ya da gerileyişini... Ne diyor mektubu yazan «Onbeş gün kadar iş başma geldi. ezmedik adam bırakmadı burda> Bakarsın yeniden geçer eski önemli görevine ya da ona benzer bir başkasına. lyi oldu okurumun beni uyarması. Bir gün yolu düstüğünde uğrarsa, bu konuda daha uzun boylu görüjme olanağını buluruz. Nasıl sıynlabiliyorlar türlü engellerden, kendilerini nasıl yüce doruklara ulaştırabiliyorlarl... Aıdları sıra binbir acı, ıstırap. yıkmtı bırakhklan halde nasıl içlerini yürütüyorlar! Partilerinin ileıi gelenleri görmüyor mu, anlamıyor mu böylelerini? Yoksa bile büe mi susuyorlar, ses çıkarmıyorlar? tşimize yarar. seçim kazanmamızda etken olur. diyerek. Ama çoğu kez halkın kırgınlığını, düşmanhğını da kazandıklannı bilmezler mi? Hiç değilse böyle kişilerin seçim bölgelerinde partiye verilen oylann niye azsldıpnı bir düşünüp arastırsalar.. Açık sçık yazmak olası değil, ama anlayan anlar, böylelerini tanıyan tanır. Bir değil, bes değil bu gibiler. Ocuz poütikacılığın, politika 3'oluy!a elde edilen çıksrların. çıkarcılığın simgesidirler. îktidarlar deği'ir bunlar. bunlar eibiler yerli yerinde kalırlar. Sağsa sağ, solsa aol, ortaysa orta... Her boya, her kalıp onlanndır.. M NATO ANDLAŞMASI YÜRÜRLÜKTE OLDUĞUNA VE TÜRKİYE İLE ABD DE NATO'NUN ÜYELERİ BULUNDUKLARINA GÖRE, KONGRE KARARININ, NATO ANDLAŞMASININ SÖZÜYLE DE ÖZÜYLE DE UYUŞMADIĞI ORTADADIR. Haydar TUNÇKANAT le bağdasmadığı ortadadır. NATO'y a katıldığı 1952 yılından bu yana NATO ve ABD'nin savunmasına büyük katkıda bulunmuş ve bu ufurda büyük (edakfirlıklara katlanmıs olan Türkiye'mn Silah lı Kuvvetleri. çoğunlukla Amerikan kaynaklı silahlarla donatılmıştır. Bunlann yedek parçalariyîe bir kısım hayatl malzeme ihtiyaçlan da Amerika'dan sağlanmaktadır. Türkiye'ye bu malzemelerin sevkini ve kendi pararriLzla satın aldığımız ve henüz teslim edilmeyen Fantom uçaklarınm verilmesinin durdurulması nı da amaçlayan bu Kongre kara riyle, NATO ittifakmm Güney Ka nadı çökertümek istenmektedir ki, bundan ABD'nin savunması da en az NATO kadar zarar görecek tir. Türkiye NATO'ya girmeden ön ce de, ABD'lerin savunmasını güç lendirmek için kendi topraklann da üs ve tesislerin kurulmasına müsaade etmisti 1952'de NATO'ya girdikten son ra, NATO Andlaşmasının 3. mad desi uyarınca 23 Haziran 1954 te Türkiye ile ABD arasında askeri kolayiıklar and'.aşması imzalanmıstır. Bu andlaşma geregince. ABD Türk topraklannda kendi savunmasını ve dolayısiyle NATO savunmasını da güçlendirecek üs ve tesisleri kurma ve bir çok ko Iayhklardan ücretsiz yararlanma olanaklannı elde etmisttr 1964 yılı Kıbrıs bunalımında ABD Cumhurbaşkanı Johnson'un 12 Temmuz 1947 tarihli yardım andlasmasına dayanarak Amerika'nın Türkiye'ye vermiş olduğu silâhlann Rıbns'ta kullanılamaya cagmı bildlren notasmdan sonra, Türk Ordusu eltndeki silahlarla, Türk tapraklan Uzerindeki Amerikan us ve tesisleri daha açık ve bilinçli blçimde tartısılmağa baş landı. Bu andlasmaya göre; Tür kiye'ye Tnmıan doktriniyle veril miş olan silâh ve malzemelerin mülkiyetl ABD'nin Üzerinde olup bunlan tstedifh zaman geri ala bilecekti ve verilis amacı dışmda kullanılması da vasaklanmıştı. Ancak 1964te Türkive'nin sartla n 1947'dekinden çok farklıydı. Türkiye Kuzey komsusu ile dos tane ilişkiler kurmuş ve 1952'den beri de NATO'nun üyesi bulunuyordu. NATO Andlasmasmın 3. maddesine göre, ABD ile T.C. Hükümetleri arasında 23 Temmuz 1954'te lmzalanmış olan Askeri Kolayiıklar Andlaşmasiyle karsılıklı yardım ^sasına göre Amerikalılara TUrkiye'de verilmiş olan üs ve tesisler ipin hemen hemen hiç bir bağlayrcı ve kullanmayı kısıtlay3«ubir koş«l ileri süriilrne mişti. Oysa anlaşma eşitlik ve karşılıklı eğemenlik haklanna uy mayı öngörüyordu. Bu gerçekler kamuoyıına duyuruldukça sert eleştiriler oluyor ve tepkiler yaygınlaşıyordu. Yürürlükte Olduğu Sürece.. Çoğalan baskılar sonunda o za manki hükümet ve ABDIeri eskt andlaşmanın degistırilmesl zorun luluğunu kabul ederek. müzakere lere oturdular. Sonunda, 3 Temmuz 196!) tarihli Temel tkili Andlaşma ırazalandı. NATO Andlaşmasının 3. maddesine göre yapıl mış olan bu andlaşma NATO And laşması yürürlükte kaldığı sürece geçerli olacaktır Andlaşmanın bir maddesinde: «ABD Hükümeti Kongrenin hareketıne bağlı olarak, Türk savunma gayretine mü nasip istişare ameliyesi yolu ile tesbit edilecek bir seviyede des tek sağlıyacaktır» hükmü yer almıştır. Bu da gösteriyor ki, bu andlaçma ile Türkiye'ye verilmek te olan Amerikan askeri malzeme si. 12 Temmuz 1947 tarihli andlaşmamn koşullanna tabi degildir Kendi savunmastni Tfirk top raklanndakı üslerinden kira ver meden vapan, ve gerekli bügileri toplayan. ve ülkemizdeki bütün kolaylıklardan ticretsiz yarartanan ABD de Türkiye'ntn savunma ep.yretine belirli bir ölçtJde katılmayı bu andiaşmada taahhüt etmiş olmakt8dır. Andlasmaya göre her yıl ABD'nin Türkiye'ye yollamış olduğu silah ve malzemenin deÇeri 75 milyon dolar dolaylannda gerçekleşmektedlr ki, îngiltere Malta Adasmdaki üsleri için bir vılda bundan cok daha fazla kira ödemektedir. Andlaşmanın hiç bir yerinde, bu andlaşmaya göre ABD'nin TürWye'nin savunmasını desteklemek 1çin yarjacagı yıllık desteğin tek yanlı kesilebileceğine ilişkin bir hüküm mevcut degildir. «Kongrenin hareketine baglı olarak» ifa desi usulle ilsUldir. Tahsis edilen paralar yıllık bütçelerle Kong reden geçtikten sonra kanunlaşıp kullanılabilecektir. Buradaki ifade Kongrenin bunu istediğı zaman durdurabileceğı anlamına geimez. ÇUnkü, bu andl&şmanm nasıl degiştirileceŞi de çok sıfcı koşullara baglanmıştır. Buna göre, andlaşmada değişiklik yapmak isteyen taral bunu yazılı o!a rak bildirecektir. Her İki tarai çözüm yolu bulmak için derhal istişareye gireceklerdir. thtilâ.flı konular 6 ay içinde halledilemedj ği takdirde, hlikümetlerden biri bu faaliyetin sona erdirilmesine ilişkin niyetini yazılı bir ihbarla bildirecektir. Sona erme böyle bır ihbardan sonra iki yıl içinde olacaktır. Bildiğimize göre. ABD Hü kümeti, andlaşmanın değiştirilme siyle ilglU yazılı bir ihbarda bulunmamıştır, Bu nedenle andlaş madaki yllkümlülüğünden ABD, bu kongre karan ile kurtularnaz. Bir an bu Kongre karannm andlaşmayı tek yanlı olarak değiştir miş olduğunu kabul edersek, o zaman da aynı anlaşma ile Ameri kalılara TürMye'de verilmiş üs ve tesislerin de hemen boşaltılma sı ve uygulama andlaşmalann vü rürlükten kaldmlması gerekir. NATO Andlaşması yürürlükte kal dığı sürece bu andlaşma da yürürlükte kalacağma göre yine Kongre kararmın uygulanması mUmkün değildir. ir ülkenin kalkınması için önce o topraklar üstünde yaşayanların, yeraltı ve verüstü servetlerine sahip çıkması gerekir. Bugün Türkiye ne petrolüne »ahlptir, ne marfenlerine, ne akarsularına, rve de ormanlarına... Ülkemizın akarsularında saklı eneriinin düne kadar ancak yüzde 5'inrien yararlanıyorduk. Keban barajının açılmasıyla bu oran vüzrie 5'i asmış, yüzde ll'e ulaşabilmiştir. Demek ki akarsulanmızdaki enerjinin yüzde 9O'ı boşa akmaktadır. Sanayi kesimı bileşiminde 1972 yılına göre imalât sanavii vüzde 931. madencilik yüzde 3.7 ve eneriı 3.2 oranında yer tutmaktariır. Demek ki enerjisiz endüMri kurma yolunda dünya sampiyonu olmava arfayız. Orman konusunda ise henüz kesin rakamlara bile sahip decilfz. ülkenin orman varlığı kesin rakamlarl» «aptanamamıştır. 1967 yılır.a dek 10.418.000 hektar bilinen orman varlıg^. hsva f^tııj^raflaı ıtıdaı, yararlanılarak yapılan çalışmalar sonucunaa 19.135.719 hektara çıkmıştır. Çalışmalar devam etmektedir ve sonuçlanması beklenmektedir. Daha orman servetinin sınırlarını bilmediğimiz bir Türkiye söz konusudur. 9 milyon orman köylüsü bu ormanlarda yasamakta; belirli bir gelire sahip olmadıâı icin düzensiz VP kaçak kpsim volum «ıtmektedir. Orman yollannın ise henüz yüzde 4O'ı tamamlanroamıştır. Petrolümüz: üretim, arıtım, rfagıtım ve fiyat politikası açısından yabancıların elindedir. TJlusal petrol politikasına sahip çıkmak için halktan yana bir siya?î iktidarın tam anlamında iktidara gecmesirıden ba^ka bir yol yoktur. Tüm dünvada en büyük kaynaklara sahip Anadolu'nun hor cevheri rie yabancılann elindedir. Bu konuda şimdiye dek siyasî iktidarlar, yabancılardan yana blr politikavı uygulamışlardır Devlet Planlama Teçkllfttının eylül 1974 ekonomik raporu, milli gelire katkısı bakımından sanayi kesiminin tanm kesimini aşacağı yolunda bir müjde vermektedir. Ne var ki bu müjde. son on yıllık gelisme ve sanayi kesiminin yapiM ele alındıgırıda iç açıcı degildir. Ülkemizda 19621972 arasındaki 10 yıtlık bir süre tçmdeki değerlendirmeler. gelecek loln büyük kuşkulan beslemektedir. 1962'de Türkiye'de kisi başına düsen ulusal geltr 243 do'arken 1972'de ancak 364 dolara vükselmistir. 1962'de ulusal gelir içinde tanmın payı vüzde 39. sanavi geliri vüzde 17, hizmet geliri payı yüzde 44tü. Aynı oranlar 10 yıl sonra sırasıyla tanmda yiizde 28.1. sanayide yüzde 22.6 ve hızmette yüzde 493 olmuştur. 1962'de tanmda çalısanlann tüm iş gücüne oranı yüzde 77 iken bu rakam 1972'de yüzde 65'e lnmiştîr. Gene 1962'de sanayide çalışanlann tüm işgücüne oranı vüzde 15 İken. bu oran 1972'de vüzde ll'e düşmüstür. Hizmetlerde çalışanlann tüm işgücüne oranı 1962'de vüzde 8 iken, 1972'de yüzde 24'e çıkmıştır. Böylece sanayi kesimtndc çalışanlann sayısı orantısal olarak azalırken, üretlme dönük olmayan hizmet sektörii şiştikçe şişmiştir. Geçmiş on yıllık dönemde tanm ve sanavi kesimlennde büyürne hızı plan hedeflerinin gerisinde nalmıştır. Birind Beş YıUık Plan döneminde tanmda büyüme tıızı vüzde 4^, sanayide büyümo hızı yüzde 12,3 olarak öngörOhnüstü. Avnı dönemde gercek büyüme hızı tanmda vüzde 3.2 ve samyide yüzde 9.2'dir. îkinci Beş Yıllık Plan döneminde ise oüyüme hızı hedefleri tanmda yüzde 4,1 ve sanayide vüsde 12'dir. Gerçek büyüme hın gene hedefin gerisinde kıumıstır Tanm da büyüme hızı oranı bu dönemde vüzde 3.1 sanoyide yüzde 7,6 olarak gerçekleşmiştir 1973'e dek uzanan 10 yıliik dönemde kalkınmanın hızı ortalama 6,9 obnuştur Bu hız avcı bçımde. sürdürülürse. 1987'de Türkiye'de kisi oaşma dü$en ulusal gelir 680 dolar olacak; 1995'te tee 970 dolara ulaşacaknr. Oysa komşumuz Yunarustan'ın kisi oaşına uiasai geliri şimdiden 1200 dolardır. • Görüldüğü gibi geçmiş 10 yıl: aynı bozuk dusen İçinde devam edecek bir gelecek 10 yıl için umut vermiyor Kalkınan Türkiye'nin rakamıarla saptanması. kaıkınma laflannın palavradan öte olmadıSmı ortaya koymakfadır. Ama hiç mi kalkınma yok Türkiye'de? Var elbet.. Dış kapıtalıs.t odaklara oagımn, költü dısarda, işbirhkçi bir «yanaşma sermaye aımlı> adamakıllı kalkınmıştır. Okuyucu mektupları Besni'de bir iş kazası daha! Adıyaman ÎUDİD Besnl llçeslnde dokuma tezglhlan «/«rtlır. Bunlann büyük bir çoğunluğu Besni Beledlyeslnindir ve özel sanayi çarşısmda motorlu olarak çalışır. Besni'de mahalleler da dahil çalısan 200 cıvannd» tezgâh, tezeâhlann tamamında ÎOOO'1 aşkın işçı çalışır. Patron, kalfasının yerine yeni lşçller yeti?tirerek kalfayı işten atar. Çünkü kalfalaşmış lşçl. patron» daha pahalıya malolur. fatını tezgâha kaptınnı» v« Bu İş yerlerfnin hlçblrind» kafası koparak ölmüştür. Bu Is Kanununa uygun kosullar olaya da Besni'de «kader» süolmadığı gibi, hiçbir isçi ne su verilmek lstenmektedir. öSosyal Sigortalara kayıtlı. ne len işçinin çalıştigı lsyerindede ls garantisine sahiptir. kl 10 ijçinln de «onu kader» Günde 18 saat tezgâh başında bağlıdır patrona göre. durur. Bu nedenle bir lürü i? kazalan olur, patron» ve işçiYıllardır Besni'de lsçl Srye göre, kazalar Tann yazgütlenmesi İçin yapılan çalıjgısldır! Gelen is müfettlşlert malar, isçi patron »krabalık her gelijlerinde patronlar talannın olman ve gelen rigorrafından gayet lyi karşılata müfettişlerinin görevlerinl nır (1) ve geri çevrüir. Bazen gereği gibi yapmamalan nede U müfettisleri Uçe kaymadeniyle sonuea ulaşamamıstır. kamından emniyet görevlisl isterler fakat kaymakamlık TÖBOER Besnl $nb. patronlann baskısından çelönerhn Knraln kinerek bu lstege yanasırja» lar, müfettişler hiçbir »ey yapamadan geri dönerler. Günümüzun çalışma kosullarına uymayan bu ilkel çalıştırma sistemi bir İşçinin daha kafasını teıgâha kaptırarak 51 mesine neden olmuştur. Sanavi Çarsıa 49/10 nolu Osman Fınncıya ait işyerincfe 11 eklro 1974 cuma gunü Adnan Akdoğan adında. 15 vasm daki lşçl çalışma anınd» ka Gerekli Tedbirler GeçerU Değil Biz bu yazımızda Amerikan Kongresinin almış oldugu kararın NATO Andlaşması ve bunun 3. maddesi geregince, TC Hüküme ti ile ABU Hükümetleri arasında yapılmış olan 3 Temmuı 1969 tarihli Temel Andlaşma karşısın da geçerlı olamıyacafını göstermeye çalışacağız. ABÜ, Türkıye ve Yunanıstan'ın da üyesı buJundukları K. Atlantik Andlaşması (NATO) nın 1. maddesinde «Anlaşmazlıklann ba rışçı yollarla çözülmesı, kuvvet ve tehdide başvurmaltan kaçınıl ması» yazüıdır. NATO Konseyı en yüksek organ olup üyeler arasındakı anlaşmazlıklan da çözüme bağiar. NATO Konseyi, Türkiye 'nin garanti anlaşmasından doğan mtidahale hakicmı Kıbnstaki son dunım karşısıntia kullan mış olmasını oyöirliğı Ue onaylayarak Türkjye'nin haklılıgım Ka bul etmiş ve Yunan Cuntası'nın giriştigi hareketi tanamıştır. Bu kararın almmasında ABD Dışişle ri Bakanının da olumlu oyu vardır. NATO Andlaşması yürürlükte olduğuna ve Türkiye Ue ABD NA TO'nun üyeleri bulunduklanna gö re; hiç bir danışma yapılmadan ve NATO Konseyinden bir karar alınmadan sadece Yunanlüan memnun eden. duy°usal ve dosta ne olmayan bu Kongre karannm, aynı Kongrenin çok önceden onay lamış olduğu Kuzey Atlantik And lasmasırun ne özü ne de sözleriy Andlaşmanın bir maddesinde «tki t»raf araamda işbu andlaş mada öngörülen karsılıklı lşbirli ğl, taraflann eğemenlik ve eşit haklanna mütekabilen riayet esa sına müstenittim denilmektedirld, Kongre bu karariyle, andlaşmanın bu maddeslni de çigneyerek Türkiye"nln iç işlertne müdahale etmekt«dir. Baskan Ford <la bu yarjnmızı doğnılamıştır. Kong r«nin bu kararının uymılanmasıru denetlemek amaciyle, Yunan asıllı Amerikalı müfettişlerin TUrkive ve Kıbnstaki birliklerimize geldiklerini görürsek buna da hiç saşmamalıyız. Basından beri açıkladıgımız bel gelerin ışığı altında. uygulanması mümkün olmayan fakat. uygula maya konulması içm gereklı nazırlıklann süratle tamamlanmak ta olduğunu RördOtümOz ABD'le ri Kongresinin karan karşısında vürürlükteki andlaşmalann btze v«t karşı tarafa getirmis oldugu yUkümlülükJeri yeterince lncele mediğimiz ve gerekli karşı tedbir leri zam&ntnda almadıgımız süre ce bu ve benzeri sürprizlerle kar şılaşnıami2 doğaldır. Sayın Milli Eğitlm Bakanlığına Nevjıehir'de gericl ve ttıtoeulan besleven, Sğretmenlert kampları bölen. komando çalısmalannı okullarda yayçınlagtıran. bunun Uderi olan öğretmenlert koruvan ögretrr n okulundak) gerid havayi betv leyen. AtatCrk dusmanı çausmalsn koruyaB y8»et)cV nin tutumu. meslek çevresinl çok üzreektedlr Ba. yapılmıs (orusturma dotvslsnndan fS retmen çevrelerınöen ögrenllebilir. Oerçek Atatürk rtevrlmclsi öSretmenleri eo cok ezmlş, buna hâ!8 d» devato eden Mil 11 KSıtım Münüriertnden bmsl olao bu zaUn «ftrevt'.de kalısı çok Otülecek »e şaşılacak bir seydlr. Bunuo yanınra görevdeki yetersulıği. *illk tlslllSİ ı.i Mllli Egıtim hizroetıcnnl laçkalaştırnn. çevrede Itıbdnm tamameo yltırmls oulunan bu zatın AP döneminde öfiretmen düsmanlığı. «udan nedenlerle AtatürliçU ögretrnenler ezlşl nedeniyle tdi Atna »ınadl ou klslnln bu görevdc kalısı Türk Mllll Kfiıtimlru uttrtp et mektedır. Klm oldugu anlaşılan bu zat hakkında Bakanlık gereken llglyl göstermeüdır. Otretmenler blr rrnp | Devlet Yatırım ( | Bankasına Sınavla I | Sözleşmeli Uzman | |Yardımcısı Alınacaktır| g !? H § § ğ s = s H = s H s § Ü ğ § Ş P *; ss 1 Bankamız PToje tneeleme ve Değerlendirme Gruplarına; Siyasaı Bilgüer, İktisat ve Hukuk Fakülteleri, tktisadi ve Tıcari İlimler Akademılerı, Orta Doğu Teknik üniversitesı ve Boğazıçı Cnıversitesı tdari tlimler ile Hacettepe Üniversıtesı Pen ve Sosyal Bilımler Fakültesi Ekonomı Bolümünden veya bunlara denkliğl Milli Eğitim Bakanheınoa onavlanmış benterı eijitim kurumlariDdan mezun olup, 30 yaşını doldurmamış ve askerlikle ilgısı bulunmayan (AskPrligınl yapmış veya ertelenmis olan) arasından yanşma sınavı He sözleşmeli Uzman Yardımcısı alınacaktır. 2 Smav yazılı ve »özlü olup, 18/Kasım/1974 Pazartesi günü başlayacak ve Ankara'da yapılacaktır. 3 Smava kalılmak isteyenler, sınava girebilme koşullannı, düzenlemelen gerekli belgeleri. sınav konulannı ve Uzman Yardımcılığms ilişkin esasları açıklayan broşürü Bankamızctan sağlayabilirler. 4 lsteklılenn gerekli belgelerle beraber en geç 15 "Kasım. 1974 Cuma saai 17.3Ua kadar Devlet Yatınm Banka<=ı Personel Mürtürlügü. Milli Müdafaa Caddesl 20B Kat. 2 Kızılay Ankara adresine Daşvurmaları gereklidir. llân olunur. ğ % § s || ş E? = 3 O ğ § ş s g = ğ jj = ş 1 = ttiTlmm ÖZLEM'in doğumunu dost ve akrabalara müjdeleriz. 22.10.1974 CANDAN • KEMAL AKÇAY I.E.T.T.'NİN DİKKATİNE Bahçelievler ve civannda oturan onbinlerce vatandas narnuıa sizlere sesienıyorum. Bir zamanlar BAKrRKÖY • BAHÇELİEVIiEH hattında 98 No.lu otobüs çalışırdı Bu otobüs her nedense seferden kaldırıldı. O zamandan beri semtimizin nüfusu üç dört misli arttı. Şimdi okullann da açıldıgı şu frünlerde s*rek ögrencilerin, gerek hallcın ne eziyetler çektigini, minibüs kuymklannın tren kflnriisüne kadar nasıl uzadıgını ve nasıl minibusçülerin tnaskarasi olduğumuzu yerinde görüp frıcelemenizi dileriz. O zaman bizi anlayacağınızı ve yukarda hat numarası yazılı otobüsümüzü yeniden servise koyaeağuıızı, böyle bir karan geeiktirmeden vereceğinlzi ümit ediyor ve bekliyoruz. Basın Sitesi sâkinleri adına Veodi Toygar Şener Bahçelievler Basın Sitesi D 2 Blok No: 303 Batarkör Istanbnl Kara Kuvvetleri Komutanlığı Adına; Ankara tstanbul Fakülte ve Yüksek Okullar Askeri Öğrenci Komutanlıkiarına ÖĞRENCÎ Ankara. Istanbnl ve Hacettrpe Üniversitelerine baglı Fakülte ve Yüksek Okullardan Tabip Dişçi Eczacı Fizik ve Kimya Mühendis veya Yüksek Mühendisleri ALINACAKT1R. Istanbul Teknik Onlversttesl ve Istanbul Devlet Mimarltk • Mnhendislik Akademioinden Makma. Elefctrik Elektronfk Fiziit, Ktmya. tnsaat ve Mimar, Mühendis, Yüksek Mühendisleri. Cumhuriyet 8399 L 1974 1975 ögretitn yılında: Ankara. tstanbul ve Hacettepe Oniverslteleri*nin Ankarı ve lstanbul'da bulunan (akülte ve yüksek okulian Ue, Istanbul Teknik üniversitesı ve Istanbul Devlet Mimarlık • Mühendislik Akademisi'oio ılk ve ara «anıflarından, aşaŞıdaki branîlarda öğrenci alınacajctır. Oğlumuz EREN'nin Doğumunu, akraba ve dostlarımıza müjdeleriz. Ağabersi: Emre Doğu Annesi : Aytaç Doğo Babası : Turhan Doğu Güzelbahçe 23.10.1974 2. Müracaatlar. Ankara'da Cebecl, (HanhulMa Kumkapı'daki rakülte ve Askeri öğrenci Komutanlıkiarına yapüacakür. Yükseb Okullar ınıııtıiütifflttiittiüiıınıiıııınıınfl'nnıııııınııııııiHi! •» (Basın 23885) 8402 (Basın 23335) 8394 Cumhuriyet: 8405