22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 21 Ekbn 1974 A U İ H At>Afcl VAÜATttCrt YAPTÎ. OHU& cftKEk VE Oflü İUÂH \JE VAH* «LOU «i,T«fW*lM VüZÛ ÜlcHİNÖE İ AUAfrLAR. Vf OMÜtyti fciUA , İUAH OftıiUAu *t>AMttZLARiNiM$thfl. ÂDEMiM 4fo»lJlEft,tfE gürÛ Ç ALplLAd. V£fcABöf&i. fr/flüM ADAMI'LE tftftVEM çCfct$M£YECfKTt^ UİI4KÜ Ö DAnrfMuMUN î^ÎN •rfUM 6îÎMl£^ VUZVÎPM! Yll ^ Vt ABDULCA Dl,v/E OMUN ADlKI ŞÎT ÛÜ)u. v/£ 6ÜTÜN ÖtPlî 0LDıiWAM , \/t JI'T/M 8ÛTÛM fru \/£ LdUiOllA^. VE NUH BEjyöl YAjltfPA İDİ'.VE 47'LILER FÜRUZAN'117 Birbirlerine yenlden baktıklarında dinlenme anılannda karşılıklı anıiarmı anlatmaya girislyorlardı. BirbirlerinSn sfiyleyeceklerini özenle seçip beeiyorlardı bile Haydann ögrenci bîrligındeki hızlıcılarıa çatışmalan hoşlukla çizilıyor Eminenin Nüveyre ö*retm«ni bile daha sevimli kala&lecek birkaç aynntısı oluyordu. îlk horozlar 8terken / Bunlar çogunluk Beşiktaş'a bağlanan sırtlardakı gecekondu ma hallelerinden yaneryan seslerdi / uyknyl» dinlenme arasındaki çalkanan gevşemeye dalıyorlardı. Çünkü dertn uykular artık onlar »çın değildi. Gotöriıiecekier.nı biliyorlardı. Diizenli bir giinluk yaşayısın, o şöster^siz erincin uygun saatlare bolünüşliiğünü kullanamazlardı. Kentin top atımı denebilir yakınhgına defın tanyorlardı görevliler. Suçlanmaları kamuoyunca tartışilmarian olgu niteliğine biirünsün diye, egernen guçlerce her gösteri yapılıyordu. Çember buraya da varacaktı na.sil.vt SsbaJı ayd:nüğı baskınJksuğmdjt Emln» Hsjrdar'ın omuzunda uyuya kalmı$ oluyor, ya d» uyanık kaima direnme«uun koptutu dalfıniığa bırakıyordu kead^ıu. Yoksa Emine de durmujru kapı zllınl e gece. Bafinı kaldırmı^, Haydar'ın ellni tutmuştu. Geldiler degtl ml, demi»H. Eret, Onlar mıdırî Başkalanrun olacagını uamıyoruıo. Saat kaç' Eabahm üçü. Onlardır değü mlt Evet. Haydar Efendun. Haydar'ın odarun »lacasi lçinde çlzilcn bMtnı, karanlığa götnuk eözlerini »ramışu Emıne. «Söylenecek sözlerin hepeinın canı cehenneme. Ben sana yakıştınp söyleyece^lm sozü bulamadım Haydar» dıye düşünmüftür. Em:ne hazırsın degıl mi? Uzaklardan o büyük bordal^ gBmilfrden W , rtnln sesi gelmişti. Istanbul limanına hep o saatlerde mi girerdi gemiler. Ve seslerl öylesine güzel a|ır olurdu kı bilinmediJc ülkelere fitme i»)emi taçırlardı kişiye. Geldiklerinde saat 0.3'tü... Cipe iki saat sonra bindirilmlşlenH. En küçuk uçlara degin taramışlaıdı evi. Her buldukJarını ilkten Haydar'îa Emlne'ye dogru ııza'.p sonra gozden geçırmişlerdi Sert, katı dsiinımlerınden gönenip durduklan belliydi. Ba^km ıjlere konu9Ulmazmı$QB. kalıplanmı» gıbıydıler. Aşağı uıdirildıldennde o gümüşs'U pembe aydmhk doğuda çlziliyordu... Emine o Haydarla yaşanır.ca anca sevilir olmuş bu yere dönünca sayrılıkl» yorsunluk arasma, o bulanıklıga bırakjır.î'a kendinı. Ankara'dan gelen son mektupta annesi ylne Seçil'e gıdeceğini yazıyordu. Nemid* teyzesirnn kocası agır hastaydı. Doktorlar bir felç başlangıcından kuşkulanıyorlardı Annesi adamın ölmesiyle kalacak emekli maaşınm dökümünü yapmış olsa gerekti. Artık ailesi için fffthşen bu tür tanımlamalar Emine'nin açısmdan Snem taçımıyordu. ÇUnkü ona bulasaeak yaru yoktu o islerin. deşmey» çalısıyordu. Aile çevresinden ona akmıs olardar Emine'ca epeydır «aptanmış. değCTİendirilmeleri »şagı yuk»n yapılmış ş«ylerdl Asu dorukt* bekleyanln, yeni dönetne başlayacagı günlerin Haydar'sız, arkadassız sürdüreceğirun ürküntüsü müydU bu? Yoksa, büyük coskunun susturulup kurşurüaşmam mıydı? Tutuklu olaalar için verilen her yargıyı, her dunısmBjrc, «öylenenlerl küçUcük uçlardan yansttabilen (raıetelere dalıp giderek doldurduğu günlerdi bunlar. Boşunalık duygusunun ikide bir eundeme geçtlği saatierdi. Haydar'ın gec«nln ilerlemlş btr ««attnd» «Yo.. gülme Emin» bakalım. Sevlsmerün yücelmiîine besbeill acemiyiı. Herşey bir rana, Türkiyeli bir erkek olmanm aksikliklari benim de yakama bula^mıj. Yeni bir yıkıniıgın TÜcudumuza getirecefc alıskuılığı beklıyor olmalıyım. Am« o bildiğimu! alışkanlık Aefü bu. Soluyarak ahp salan bir alışkanlık. Sevısmenin yolundalığını elbet birıikte ogrenecegl». Hem bak dönmezlenirsem ardundan kara y»sa batmak yok. Yasamak efendıce surdUnüecek. KaTİimız budur. unutma. Yüze çaJınacak utançlann insanı değüsın sen. Sen cansın, sen yiğıtsin, Emine Hanım. Bil ha... Içın sevgi doludur senın. Hem de sana gösterilecek bira» yakınlık yeter bunu taşırmaya. Bir kişiye de. gil binlercesine yeter sevgin. Çatınma. Ben başkayım elbet. Biz daha katı olduk. Emine. Görtirale. ellenmle kanlann akısını gbrdUğUm, battığım 8aatlerde çocukluğumun unutulmu» yuzleri belirdl bir bir. Asker cigarası dtlşkünü babam, Mürsel, saynlıgını doğal kaderi sayar olmuş, gençliğini hiç göremediğun aaam Hanım, iki üç yas büyüğümdür diye yük yuk üstüne alıp, yeni yetmeliğınde de afcır baslılığa sıvanmış Kurban, konuşmasız ablalarım, dedem; sardıgımda gözleri yasarır gibi olunc*. hem bana, hem kendine bosgorüsuzlükle ba kan kocamı; dedem, sonra arkadaşlarım. Anadolu'nun çekmu, insj^üannın çocukia^.O k w iarın içınde köSr^Üp' mîöılaştılar y e ^ e n . Bü Emine, bu yepyent bir dıınımdur. DegerleiMiL., rilmesi titizlikle yapılacak elbet. Bu toplu söylemniş, söylenecek bir türkünün ilk dizelerinin hazırhğıdır. Bu ean bu gövdede oldukça birlikte söylenecek o türkünün her dizesi için çaba gttsterecek. ölüm yaşamayı bilince anlam kazanıyor. Sana, seni ne çok sevdiğimi desem de istedigimce anlarnıyorsundur. Seni dehşetli seviyorum. Xiye seydalara yer bırakmadık içimizde? Has güzellikleri yumuşarız diye görmezlendik. Nasıl şeydir soranm. Yasamayı öcüyle, insana yatkın dogruluğuyla tutmaya gönül vermiş bizim gibiler, sevmeyi arkaya ittik. Katı bir yanım var, onu koruyorum. Acıma yerinde harcanacagı günü bekliyor. O eaik duruşum, uzun sUrmüs bir düşüncenin arasındaki beldeyiştir. Bazen yüreğin en lyi gördügü söylenir. Benim yürefimle gördügüm insanlarım bırakılmıslıgın kor karanhğındalar. Benl hiç böyle görmedin, degll mi? Haydar'ı az tanıyormusum, diyorsundur simdi. En mradan olanla, «n görkemlınin yaklastığı noktayı arıyorum. (DEVAMI VAR) Cumhuriyet'in 50. Yılında Türk Basını (197374 YUNUS NADÎ ARMAĞANl IARIŞMAS1 BİRİNCtLÎĞtNİ KAZANAN ÎNCELE1VIE) Önder SENYAPIU Sosyoekonomik düzen toplumun okuyacağı gazeteyi belirliyor Kamu göre^i yapmakla, toplumun yanında olmak da ayn kavramlardır. Basın bugun, öne »ürdüğü gibi kamu görevi (ya da toplumsal bir görev) yapmaktadır ama, toplumun yanın da değildlr. Olamaz da. Yüklendigi kamu görevlnl yerine f«tirirken, yiirürlükteki ekonomik düzen geregi «i? ilişkU«rlx n» uymak zorundadır. Toplumla ilişkisl «h?veri? ili«ki»idir. AJışverış ilişkisinde, daha once de d'eğinildiği gibi, birinin bir |eyin yanında olmak yoktur; karşı karşıya gelmek ve paıarlık'etnratf vardır. 'aspltnmmpazarlık Bücü yeni yeni duyurma t » >o"aşlam?frî? tâîhlfnf Tîîrkiye'de. Yeni belirmekte olan bir gCcün önemi, ağırhğı karjı tarafta sezilince bazı değijmeler gözlenmiştir: Gazetelerin «habere dayalı basım sayısı arttırma» yolunu seçmeleri; haber bölümlerini «rttırmaları; iç ve dıs liyasal, toplumsal ve ekonomık olaylara ıli?kin haberlere ağırlık vermeleri; elden çıkan bir gazetenin eski yöneticisi ve emekçilerine geri verilmegi, vb. fibi. Bu tartLjmalardan çıkan somıç fudur: Türk basını, cumhuriyetin «llinci yılında, yürürlükteki sosyo ekonomik düzenin yasalanna göre değerlendiriUrae bajarılı. bolunur. Büyük basın kuruluşları vardır bugün, özvarlığı milyonlarl* anlablabilen, basım v« dağıtım araçlan ve örgütleri oldukça gelişmi? ve büyük bir «p« ıar»ı ele geçırmeyi basarmış. Ka zanç eğrileri »ürekli olarak vflk Mİmektedir. Söz konusu eğrınin »ürekli yiıkselişin» bakılarak top lumla iliskinin iyi kurulduğu söy lenebilir. Bu ilişkinin iyl kurul madığını 6ne sürmek, bir baska ölçüte ya da olçütler diziâne gö r« değerlendirme yapılmaktadır anlamına gelir. Olman gerekeni belirtirken, olanaksın olanaklı ya pccak koşullan, etmenleri d* b«Urlemek gereği vardır. Toplumdaki üretim UiaUlerl d»üjmedikçe, artı ürünün denrtimlnl ellnde tntan smıflar, bu d«netimin kendilerine sağladığı gıiç I« ötçki *aufl«r ttMttaMd d«»athnl*ri de sürdüreceklerdir. Basın da nrrtim 8*k3erhıi» dcfi^ncdne bağlı olarak değişecektir. Ama, bugünkü temel üretim Uijkileri içerisinde, daha başka bir görünüm, tutum, vb. içinde olamaz. Bugünkü üretim ilişkileri aynı kaldığı sürece, basın bugünkünden daha ayrınüı bir iflev göremez. Varolan ilişkiler pekiştikçe, toplumsal bir görev yapmakta olan basın toplumun yanında değü, her zamankinden daha çok toplumun karfisında olacaktır. Hiç bir »orunu, toplumdaki temel üretim ilişkilerinden soyutlayarak ele al mak olanaklı değildir. Aynı olanak'izlık basın için de geçerlidir. Zaman zaman basmdaki ilerici yazarların düzenin baskısına bas eğdikleri gozleamiştir. Bilindiği gibi, Türkiye'deki ga«eteler satı? sayılannı koruyabilmek, ya da yükseltmek için sık sık kupon biriktirm* yoluyia okuyuculanna çeşitli annağanlar dağıtma yöntemina baçvurmaktadırlar. «Lotaryacılık» diye adlandınlan bu yöntemi, lsmail Cem'in <son on yıhn harika buluşu» ve «toplumdaki çü rümenin bir tfadesi» olarak nitelediği, Birinei Bölümdt (yapılan aktarmayla) açıklanmıştı. Dogru dürüst eâitim kurutn larınıa bulunmadığı ve tek yay gın egitim aracmın gazeteler olduğu bir ülkede, yıjmlann böyle bir aldatmacayla avlanması doğru mudur? Karar vermeden önce, clotaryacılık» dalgasından kendini kurîaramayan Akşam'cîa çıkan bir savunmaya göz atılmahdır: (27) «Demokrasilerde dördüncü kuvvet denilen basının politik tutumu ne kadar önemli olursa olsun, gazetelerin aynı zamand» birer tlcari müesses* olduğu gerçeği kabul edilince, bunlann yaşayıp ayakta kalabilmeleri İçin ticaret usullerinin gereğini yerine getirmek du rumunda olduklannı da kabul etmek gerekecektir. tktidarlann açıkça karşı £ikmadıkları gazetelerin büe. satişlarını arttırmak için çeşitlı ticari kurallan ve hatta lotaryacıhğı uyguladıklan bir dönemde, varlığıyla sonuna kadar uğrajılan ve Tür kiye'nin buyük gazeteleri arasmcfa yer alan Aksam'ın da bu yollarla kavgasını sürdürmeye çalısmasım yadırgamamak lazımdır.» Zaman zaman basına lert elestiriler yönelten tlhami Soysal da, gerçekçi olmak gerektiğini belirterek şöyle yazmıştır: (28) « ..Bizim Yolaç'ın bir tarihtt Yonımda yazdığı gibi, «Palavrayı bırakmak» ve gerçeklere bakmak lâzım. Türkiye'nin ger çeği bu. Gazeteler yaşamak istıyorsa, batmamak istiyorsa, ga zett lahipleri ayakta durmak istiyor*!, lotaryacılık yapaeaklar. Bizim gibi ıığcılıktı, ıolculuktu, devrimciUktl gibi Iddiaları olanlar ise, iki kere lkinin dört ettiği kadar kesin olan bu gerçek karşısında, lotaryacılık deyip omuz silkme durumunda değiliz. Bu her geyden önce gerçekçilikl* bagdasmıyor.» «Her fcyd'en 8nee terçtkflUklt bağda$mayan> tutumu benimıeycr«k lotaryacılık akımt> na her dönemde omuı ıllken tek yuktek »atı?h gasete Cmnhariret olmuştur. Cnmhuriyet okuyucu «ayısını çogaltma yolunu her zaman gazete kavramına uygun düsen bir tutumla aramıstır. Basan da sajlanıştır. 12 Mart öncesinde. hasım •ayısını yüzblnlerle anlatılan btr düzeya çıkarmı» ve cumhuriyet dönemi içinde hep Türkiye'nin belli ba?lı «büyük» gazetelertnden biri olma niteliğıni korumuştur. Ancak, izledigi yön tems karsılık, eğer yüriirlükteki düzenin başarı motifi göz cnünde tutulacak olursa, ağır bir bedel ödemistlr. Cnmlmrtyet, düzenin kurallanyle, toplumun yanında yer almak Uke»inin birblrinln karsıtı olduğunu dogrulayan tomut bir örnek tir. Türkiye'nin yüksek satışlı ve Cnmhariyet'ten çok d'aha genç gazeteleri kendilerin» yeni yeni yapılar yaptırırlarken, Cnmhnriyet çok yakın zamana dek Ittihat ve Terakki Fırkası' mn genel merkezi olarak kullanılraıs olan Pembe Konak'ta ba rınmaktaydı. Yeni bir yapıya 1974 yılına girerken ktvuşablldl. Söz konusu gazetenin yazarlarından Oktay Akbal, yeni yapıya taıındıktan sonra, ülkücü bir gazetenin düzene ödediği bedeli şöyle dile getirmekteydi: (29) «Evet, gazeteniz «Cumhuriyet»in yeni evi var artık. Elli yıl sonra oldu bu, Cumhuriyet gazetesl ellind yılında yea| bir çalısma yerine kavuştu^'fltı da CujfrtıUrtvetiB ne deîltt tSlkücü bir gazete olduğunu kanıtlamaz mı? Birkaç yıl içinde görkemli yapılar, allı morlu basan en ilerl tekniğe sahip makineler, büyük zenginlikler e!de edenlerl gördflk, elli yılda yeni bir yapıya kavusabilen Cumhuriyefi de!... Demek, gazeteniz görkemli görüntülerden, büyük kazanç hesaplanndan uzak, tnsanların, düşünce özgürlüğünü, toplum yaranna gerçekten benlmsemiî. • MTunmuf tflianlann gazeteal..: lındaki durumu, hatalan ve • vapları ile, bir rastUotı değildir. Başyazanndan muhabirine, diz Türürlükteki düzen kendine özgicisine, maklnlstine deV.» gü bir basın yaratmıytır. AyncalaAkbal, elli yıllık geçmisi olaıı bir basın kuruluşunun, toplu ra bakıp «böyle de olabilır» yargı mun yanında yer almakta dire ıına varmak yanılgıya düjmektir. Refik Erduran bir fıkrasmda, nen tutumuyla neler yitirdlginl sergilemektedir yukandakl •» «toplumlar lâyık olduklan gazet* ve dergileri okurlar» deraektedir. tırlarıyia. Oyunu kurallarına gö Bu yargıyı biraz değiştirmekte re oynayarak Combnriytt de «büyük zenginlikler» elde ede yarar vardır. Sosyo ekonomtk düzen toplumlann okuyacağı gabilirdî ama, o zaman bugünkü saygıniığım laglayabilecegi kuş zeteji belirlemektedir. kuluydu. Oysa, elde edüen büyük zenginlikler, en azından, BtTTÎ örneğin, gazetenin Ankara Bürosu Sett Kemal Aydar'ın 6zleNOTLAR: digi daha iyi, yaygın bir haber toplama örgüruns kavusmasına 1) Leo BOGART: Silent Pollyol açabilirdi. Ancak, daha güçtics: PolLi and the AwareneM of lü, yaygın haber örgütlerl buPublic Optnion. John Wiley and lunan «büyük» gazetelerin, elde Sons, Inc. 1972. ettikleri haberleri ne ölçüde hıl 2) Raymond WILLIAMS: Com ka ulaştırdıklan bilinmektedir. munications, Pengum Books, Nedenleri de... Aynı nedenler 1968 Cnmhnriyet'i de yönlendirecek3) Türkiye'de Kentleşme, Miti, oyun kurallanna uygun oy marlar Odası Ankara Şubesi, nandıSı zaman. Ortaya çıkan Ank. 1971 bu büyük çeliski cumhuriyetin 4) Ibid. elünd yılını kutlayan Türki5) Bu konuda genis tartışma ye'de basının en büyük torunu için bkz. önder ŞENYAPILI: dur. «Bir Kamuyla îlişkiler Sorunu Ülkey» Szgfl olmayan, aynı eko Olarak Reklamcıhk», «Amme nomik düzeni benimsemij türn ül tdaresi Dergisi, Eylül 1971, s. kelerin paylaatığı bu sorunun üs 90116 tesinden gelmek oldukça güç gö6^ îsmıil CEM: Türkiye'de rünmektedir. Köklü çözüm. temel Geri Kalmı.şlığın Tarihi, Cem üretim ilişkilerinin değijmesiyl» Yayınevi. îst. 1970. s. 292293. gelebilir ancak. Artı üretimin de7) Hürriyet, 4.12.1973, s. 3. netimi toplumun eline geçince, ga 8) Raymond WILLIAMS: af. zeteler toplumun yanında yer ala k.. s. 45. caktır. Ancak *of taman, «tdplu9) Toplum: «Hürriyet'in Himun kendi kendme yüksek sesle kâyesi», 28.4.1972, s27. konüşması» tafııVnlha trygtm btr 10) Yahkı: «Dürüst Gazetecibasın doğacaktır. lik Sınavı», 27 Afustos 2 EyTemel üretim ilişkileri değişme lül 1972, s. 21 dikçe, girisüecek herhangi bir y« 11) Herbert BRUCKER: Com niden biçimlendirme 'reform), yü mnnication is Power, Ny. Oxzeysel bazı değisiklikler getirmek ford Univ. Press 1973, s. 55 ten öteye gidemez. Güneşin altın12) Ruşen KELEŞ: Eski Andakl her sey biribiriyle iliskilidir kara'da B!r Şehir Tipolojisi, ve bn nedenle herhangi bir konu. AUSBP Yayınlan. no: 314 Ank. trV baeina, birtünden kopanlarak 1971, s. 71. ele almıp dözenlenmege çahşılır13) John SCUPHAM: The Ra «a başanya ulasilamaz. Türk Ba Tolution in Conununications, nnmın cumhuriyetin ellind yı(Devamı 7. Sayfada) MALKOCOĞLU yazan veçızen.Ayhan BAŞOĞLU BANYA LUKA'NIN TOPLARI DİŞt BOND Bu sırada VüVsevvn K£Jr£rısmd«aKi k bıri v.s.reU TİFFANY JONES 6AAT 2OE E.VfND6.... GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear