25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 15 Ocak 1974 ETTÎ, AMA <3iWEy fıKA&AMADU Mü İ WAV(İ... fofc ÖuyMUNÜ Toz Duman Içinde TALİP APAYDIN 1 1 3 Geee llerlemist!. Takımlar fti ayn yoldan kasabaya doğru sessizce ılerlemeğe başladılar. Taamlılar bınbaşı Kâmıl beyın arkasındaydılmr. Fısıldayarak konuşuyorlardı. Cepanelıgl bız atacağız. Daha önce deniyeceğız, ıçen gırebılırsek sılâh ve mermi kaçıracağız. Gıremezsek aha şu bombalarla havaya uçuracağız. llu yanında lkl el bombası sarkıyordu. Engebelı bır yolda ilerlıyorl&rdı. Kımisl mttan ındı, yedeğınde çekmeğe başladı. Bır tepenin gerısıne varıp durdular. Tamam, bekleyin. Işaret su Uerdeld tepeden verılecek. Kâmıl bey gidlyor geüyor, kısa fcısa emirler veriyordu. Sen, sen, sen. . Atlan sız tutacaksınız. Kisnetmek yok. Biz yaya olarak yanaşacağız. Sılâh sesı duyunca atları bıze doğru kosturun. Sakın kaçırmaym ha' Dıkkat edın, kanşıklık istemem1 Emır vermeden ateş etmek yok. Nobetçılen sünguyle oldureceğız. Bınbaşım, ışık yandı ışık! Hıh, tamam. Yurüyun arkamdan! Sapa bır yoldan tepeyı ınmeğe başladılar. Herkes içınden dua edıyordu. Allah, ya Allah Dar sokaklara gırdıler. Evlenn arkasından geçtıler. Ana cadde ışıklıydı. Oraya çıkmadılar. Tamam, atlar burada dursun. Benimle gelecekler yunıyün' Elıruze süngü, bıçak alın. Alaşehırlı yol gosteriyordu. Molla Mahmut' la Hacelı ıkı yana bakıp duruyorlardı. Şu tarafa . Sılâhlı ıkı Yunan askeriyle karsılastüar. Caddeden vuran ışık hafıf aydınlatıyordu. He. men duvarm arkasma saklandılar. Dıkkat edm, devnye nobetçisi bunlar. Boğazlanna sanlın, ses çıkarmadan oldurun! Gelmelerını bekledıler. Bırden atıldılar Uzerleruıe. Hık ınık .. Ikısısnin de islerini bıtırdiler. Şu «taya çekin. Tufeklerini, mermılerlni. alın çabuk' Arkadakıler alsm, sız gelyı. , ^Zuhtu koşup emri Ibrahim beye ulaştırdı, sonra gerı dondü. Yuruyun. Pısa pısa ılerhyorlardı. Şurası ışte. Taştan bır bınarun önunde Uç nöbetçi dolasıyordu. Duvarlardan duvarlara geçerek yanaştılar. Tam o sırada kasabanın aşağı tarafınd bır gurültü koptu. Bağınp çağırmalar, sılâh seslcri duyuldu. Nobetçıler şaşırdılar. Sılâhlannı ellerino alıp o tarafa bakmağa basladılar. Bınbaşı Kâmll bey «yürUyUn» içareü yaptı. Birden üzerlerir.e atıldılar. Moha Mahmut' un kolu yandı, sungunun ucu batmıştı herbalde, ama aldırmadı. Alta alta üst Uste boğusmaya başladılar. Buıbaşı bombayı eline alıp merdıvenlere dogru koştu. Fakat ıçerden bır surü Yunan askerı don paça dışarı fırlamıştı. Bombayı tam onlerıne atıp gerı dondu: Kaçın! dıye bağırdı. Tabancasını çekt! ateş etmeye başladı. Molla Mahmut, yere yıktığı askerln elüıden tufeği aldığı gibi karanlığa doğru koştu. Bırden geri donüp ates etti. Askerın yere yıkıldığını gordu. Kasabanın içi sesle, gUrültUyle dolmuştu. Buradayız, bu tarafa gelin! Atları yakın bır evın arkasına yanastırmışlardı. Çabucak bınıp sürdüler. Ah be, şu bombayı atamadım! Bınbaşı Kâmıl bey tekrar gerı donüp atını sürdu. Arkamdan gelın! Şu bmayı kurşunlayın. Pencerelere' . Karşılıklı ateş edıyorlardı. Bıraz sonra binbaşı bınaya yaklaştı, bombayı ssvurdu. Içerde bliyuk bır gurultıi oldu. Tamam surun! Arka arkaya surduler. Alaşehırlı öne düsmuş yol gosteriyordu Bıraz sonra anacaddeye çıktılar, dortnala surduler atları. Ortalık nal şakırtısı içınde kaldı. tkincı takım hâlâ çarpışıyordu. Karanlıkta ccıvv cıvv...» mermılerl geçıyordu. Eğılm' Atın bırısl yıkıldı. Ah ulen atla baskın mı yapılır. Yanbş oldu bu iş. Çabuk buraya gel! Adam atı kaldıramayıverdl. Yayan olarak koştu arkalarından. Atla arkama, dedl îbranim bey. Abm ttnünde durdurdu. Adam sıçrayıp oındi. Kasabanın çıkışmda takımlardan birlslyle bfrleştıler. Hangısı olduğu belli değıldı. öbur takım geşlde kalmıstı. Silâh sesıeri duyuluyordu. Yürüyun sla, durmayınl Dört nalla kasabaya çıktılar. Dağa yukan «Urmeğe başladılar. Ortalık zifın karanlıktı. Bır yere varınca durup bekledıler. Ter içinde kalmışlardı. Derın derln soluklanıyorlardı. Nasıl oldu, yaptık mı blrşeylerT Eh, epeyce. Ben bır kışiyi hakladım. Mavserinl de aldım. (DEVAMI VAR) MOSKOVA, AZERBAYCAN NOTLARI ibrahim OLGUN lraz da bılim adamlarındın soz edeyım: Bir profesore a} da 550 manat maas verıllyor. Eğer Akademyen ise 350 manat da orarfan alıyor. Aylık toplam 1000 manattan çok maas alan profesorler var. Aynca telıf hakkı da ahyorlar. Işte bilim adamlarının, yazarların, ıanatçılarm durumları böyle! Azerbaycan'da saygı gösterdikleri adama muallim, ya da efendı dıye hitap ediyorlar. Rüstem Muellim, Abbas Müellim gibi. Bu son söylediklerim eskiden surup gelen, geleneksel ünvanlar. Bir araştırıcı başka bir yer de bir kıtap ya da başka bir sey görmek ısterse, kendine uçak bileti verılır, ğideceği yerde yatacak bır yer gosterılir, ölmeyecek kadar bır de yemek pa ra<ı verilirmış. Yazarlara, hocalara, sanatçılara bu bır çeşit ajncalık ne için? dıye düşunuyor ınsan! Bence, birinci neden, topluma rejimi, durumundan memnun aydm bir kitle • racılığıyle benımsetmelc. Ikıncısi, çağda; bılirn ve kulturde *oz sahıbı olabılmek için bu »ınıfı desteklemek. Bu yorumun ne denli doğru olduğunu bılemem. B Azerbaycan'da da bazı yazarlarımız çok iyi lanınıyor öğretmeni yetistirıyor. Baku'nun spor alanı 45 bin kışi aJabiliyor. Eylülün onuncu gunü aksamı Baku'ya Nesiml jubılesi için ko> nuklar geleceğmden programı sa lı sabahından başlatmaya karar vermişler. Moskova'ya geldığim zaman havaalanında Asya . Afrika Yazarları Konferansı yazısını gormuştum. Yazarlar daha öncekı yıllarda da Kahire'de \e Taşkent'te bdyle kalabalık toplantılar yapmışlar. Bu kongreye 32 ulkeden 600 delege katılmış. Sıbirya'dakı Samoyet yazaruıdan, Zambıyah şaıreye dek renk renk ırkların, ulusların sanatçıları, ya zarları burada buluşmuşlar. Bız den Yaşar Kemal, Bekır Yıldız, bir de Cem Yayuıevinın sahıbı etitör Oğuz Akkan vardı. Sonra bunlardan kalabalık bir grupla Yaşar Kemal >c Oğuz Akkan, Ne sımi jubılesınde de bulunmak uzere Baku'ya geldıler. Yaşar Kemal'ı ve birkaç ünlü yazarımızı Azerbayean'da, K«zakıstan'da, Turkmenistan ve Öz. bekistan'da iyi tanıyorlar. Ya$ar Kemal'ın yapıtlan butun bu cum hurıyeUerde ya>ımlanmı;. Gel gor ki, telif hakkı odemiyorlar. Sovyetler Birliğinde yabancüara telıf hakkı ödenmesi için kanun yokmus. Ama yine de istedikleri ne odüyorlarmı;. Moskova'da Ho tel Ruüia'da Iranlı romancı Çubek Sadık'la sık sık konuşurduk. Ona kitapları ıçın bir hayli para ödemişler. So^^cUerin parası dıfarda geçmedığı ıçın canı sıkılıvor muş. Bunu Yaşar Kemal'e soyleyınce daha da çok uzuldü. Ama sanıyorum, bundan böyle Sov\etlerde de yabancı yazarlara telıf hakkı ödenecekmiş. Ne çare ki bu para dışarı çıkarılamayacağı i. çın yazarlar hak ettıkleri parayı yemek için her halde bu ülkeyi zıyaret etmek zorunda kalacaklar. Azerbayean'da da, Iran'da oldu ğu gıbi en çok sevılen okunan sa natçımız Aıiz Nesin. tlimler Aka demısi Başkanı Hasan Abdullayef, Azerbaycanlıların Turk yazarlannı sevdıklerini ve çok okuduk larını soylüyordu. Örnek olarak da Azız Nesinin Şimdiki Çocuklar Harika adlı kitabmdan elli bın basıldığı halde çok Kısa bır sure sonra tükendiğini belirtiyordu. Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı da izleyenler pek çok. Elli yaşını aşkın Azerbeycan aydınları bizim Tanzımattan sonraki yazar ve ozelhkle saırlerımızi çok iyi tanıyorlar. Namık Kemal' den, Recaızade'den, Tevfık Fıkretten, Yahya Kemal'den hatta bi zım onemli saymadığımız şaırler den bile uzun uzun snrler okuyorlar. Rahmetll Prof. îsmaıl Hıkmet, kaldığı dört yıllık sure içensınde, Azerbeycan'da Turk edebıyatına bağlı bir kusak yetıştırmis. Azerbaycan, Nânm Hikmetin ikıncl vatanı olmus... Bütün Azer• > • 11M . baycanlılar Kftzım'ı tanıyorlar. Oraya sık süs. gelıp yurt ve denis özlemini bir dereceye kadar glderdığini söylüyorlar. Pek çoğunun onunla ortak bırçok anılan var. Aslen Azerbaycanü olan Ekrem Bayayef, şaırın en yakın dostu, sırdaşı, hatta özel soförü. Şimdi Moskova Universitesl'nda öğretim Uyesı. Ünıversıtedeki dolc tora tezi bıle Nâzım Hıkmet'miş. Herkes ona Nâzım Hikmet'ten bır yadıgâr gozuyle bakıyor. Yine Moskova Ünıversitesi'nd» Arapça okutan Azerbaycan Yahudılerınden Asef, Nâzım'ı taparcasına sevıyor. Onun şıırlerim Arap çaya çevırmış. Bırlıkte geçen ortak yasamlan var . Şaırın oğlu gıbı sevdiğı, korudugu, maddl yardımda bulunduğu genç gazoteci, yazar Rüstem Vılâyet de bttrada .. Nâzım'ın oğlu Memed'i, onun babası hakkındaki olumsuz dujuncelennı, aıle ılişkilerini her şeyı ıyıden ıyıye bılıyor. Vilâyet, şaırın son zamanlarmda en çok ıkı şeyden pışman olduğunu soylüyordu: Bırıncısı vatandan '»ma, lkıncısı de çok eskıden Resımli Ay Dergısı'nde «Putları Yıkalım» başlığıyle memleketın değerlı şaırlen ıçın yazdıklarına. Nâzım'ın Stalın'e hıcviyesı de, kımılerının ağzında, kendi okuma edasıyle taklıt edüıyor. Metrolar Baku'nun metrosu üzerınde de durmak gerekll. Ben çok daha önce metroyu • Londra'da, New York'ta da gormuştum. Ancak Rusya'da olduğu gıbı hayati bır ta^ıma aracı olduğunu farketmemı^tım. Baku'nun met rosu 11 istasyona ıslıyor. Butun Sovyetler Bırliğındeki altı metrodan bıri. Öburleri, Mosko\ a, Lenıngraö*, Kıev, Tiflis, Taşkent'te. Her ıstasyonun ayn bır mımarî tarzı var. Bu metroların teknik değerı yanında lanat değeri de çok buyuk. En rahat, en çabuk, en ucuz taşıma aracı. 5 1 0 dakikada, gideceğinız yere varıveriyorsunuz. Her yere beş kapık. Beş kapıği kumbaraya atın, yesil ışık yansın, geçin. Bılet, sıra, hiç blr şev >ok. Yeraltı trenleri her iki >one en çok iki dakikada bir gelıp gıdıyor. On milyona yakın nufuslu Moskova'nın insan tasıma yükunü ustune almış bu metrolar. Yeraltında koskoca bır ağ kurulmuş. 40 45 derecellk meyıl, 50 m. kadar derinllğe 3 4 otomatik merdlven konmuş. Bu merdivenlerden biri ya da ıkisı yedekte, ikisi devamlı çaJışıyor. Durma bozulma olasılığı yok. Yedekler hemen devreye girmeğe hazır durumda. Istanbul için bir metro farzdan da oteye. Nereden ve nasıl olursa olsun, parayı, teknik olanağı sağlamalı, Istanbul'a mutlaka bır metro şebekesi yapmalı. Yedi sekız kmJik bir metro hıçbır anlam taşımaz bence. Baku'da üniversıte dışmdaki >uksek okulların yanında bir de spor okulu var. Okullara «por Y A R I N: Ü R E T Î M İ N DEĞERİ MALKOCOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOGLU SÜPHELİ ZAFER YeşiIUkler içindeU Baku'dan bir görflnüm™ TAŞTANDI, TUNÇTANDI, ALÇIDANDI, YEDİ SANTİMDEN ON İKt METREYE KADAR TAŞTAN TUNÇTAN ALÇIDAN KAĞITTAN ÇİZMELERİ ALTINDAYDIK ŞEHRİN BÜTÜN MEYDANÇALARINDA TAŞTAN, TUNÇTAN, ALÇIDAN VE KAĞITTAN GÖLGESİ AĞAÇLARIN ÜSTÜNDEYDÎ PARKLARIMIZDA TAŞTAN TUNÇTAN ALÇIDAN VE KAĞITTAN GÖZLERİ ÖNÜNDEYDÎK ODALARIMIZDA LOKANTALARDA ÇORBALARIMIZIN ÎÇtNDEYDÎ TAŞTAN, TUNÇTAN, ALÇIDAN VX KAĞITTAN BIYIKLARI YOK OLDU BİR SABAH, YOK OLDU MEYDANÇALARIMIZDAN ÇİZMELERİ, PARKLARIMIZDAN GÖLGESÎ. ODALAR1MIZDAN GÖZLERl, L0KANTALARIMI2DAN BmKLARI, VE GÖĞSÜMÜZÜN ÜSTÜNDEN KALKTI. DlŞt BOND T A KV İM Rumi 1389 Ocak 2 Hıcrî 1393 15 Ocak Zilhicce 21 Guneş Oğle Ikındi Akşam Yatsı Imsak 7.22 218 12.23 750 1450 9.47 17.05 12.00 18.41 1.37 5.40 12.36 TİFFANY JONES Vereme aman yok.. SAVAŞA DEVAM Istanbul Verem Savaşı Dcrneği hedef:DEVBİR DENİZ GUCU GARTH fİMDt ABTIK, MAN IÇIMDEJÛ niif W // ^7 İil TürkDonanma Vakfına yapacaâınız yarılımTarla buhedefe. ulaşabiiiriî' Wİ A DİNLE A15SCAMA, . BETM SlZlM GfJMES 7ÜaiWrZ AXATL 0 6 . 6İLIM UX
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear