28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 7 Arahk 1973 ABDUL CANBAZ kAMfcCÎNINİ , A5KI frl'flî HEJL HAStKETİHÎ K*UA1A&AK> HİJ&IMA AfifTİ. A7İM içİNDt Sc OVEftİ> f AW NA; uSTtLÎ DAYAK Toz Duman Içinde TALİP APAYDIN 77 6u Jîbrahim bey bize aftan sillhtan önce birer çift çarık bulsa, dedı. Öbürleri gülüstüler. Ulen onu da kendin bul dürzü! Çarık bulsunmuş, tbrahlm beyin başka işı, yok mu? Mahmut batap düsündü: Bulacağız, dedi. Onu da bulacağız. Hepimize ayakkabı dolak, fişeklik alacağız. Ama durun hele, acele etmeyln. Nerden bulacağız bunlan? Yenni biliyorsan soyle de bız de bılelim? Bılmıyorum. Onu ancak çete başkaıu büir. Sen de yardımcısuı, sana söylemiştir. Yok. Bazı şeyler sırdır, söylenmez. lyi ya, biz. de bekleriz. Zamanı gelince öğrenlriz. Dedıği doğru çıkarsa, Ibrahım bey bızi iyi donatacak ha. Paşa yaverı gıbı olacağız. İnsailah bakalım... Bir süre daha oturdular. Haceli sağa sola baJap duruyordu: Hadın bakalım, dedi. Daha ne oturursunuz? Gelmişken şuralardan birer .yük odun yapmdıralım. Boş gitmeyelırn. Aliah tembelı sevmez. Cık, yaptı' Kâzım. Ellerine bakıyordu. Ben bugün balta tutmarn, «Uenmın zevki bozulur. Nedenmiş? Sılah attım. Şundi balta tutarsam ızı sılınır. Sılinsin, ne olur? Cık, yazık olur. Gülüştüler. Peki, bana müsaade öyleyse. Senin çalışmaya niyetın yok. Haceli eşeği önune katıp aşağılara doğru sürdü. Balta eşeğm semenne asılıydı. Molla Mahmut da kalktı: Ben de şurdan Dikenli dtize çıkıp bakayım, dedi tarlalann tavı nasıl? Eyvallah. Gule gule. Ata binıp sürdü. ' Harodl çanğınl giymişti. Ne dersın bu işlere Bilâl? dedı. îyi mi edıyoruzj kotü mü ediyoruz, ha? Dur bakalım, daha bir çey ettifünüı yok. Çete kurduk ya, daha ne edeceğız? Çete kurmakla ış bıtıyor mu? Duyulsun ne edelim? Cinayet islemedik ya? Vatazumızı, dınımizi kurtaraıjn dıye hazırlık yapıyoruz. Emme yarm duyulursa? öyle emme... Yoksa pişman mısın? Pisman defilim de .. bilmem ki bu îbrahirn bey bızi nereye sürükler? Zengin kısmına pek güven olmaz biliyon mu? Yarm ken dlsi sıynlıp kurtulur, biz kalınz ortada. Sen ne dersin Kâzım? Yok, onu yapmaz. Hem Molla Mamıt var içimiTide. Ben ona güvenirim. O var diye girdım zati. Ben de öyle. Bu işlere pek aklım ermiyor emme o olunca... Dur bakalım iş nerey» varacak? Valla anlattıkları bana doğru geliyor arkides. Vatan tehlikedeyken elı kolu bagiayıp oturmak olmaz. Doğru. Ben de öyle diyorum. Hamdi ayağa kaltap elterini çırptı: Hem anmız silâhımız da olacak, dedi. O iyi işte. Yann savaşa girersek süvari olarak gıreriz. Piyadelik zor. Kalktılar ağır ağır yürümeğe basladılar. Molla Mahmut epeyce gezdı djiastı. Tarlalara baktı. Toprağın tavını kontrol etti. Bir duzlükte atı sürdü, dörtnala kaldndı. Toprak bafif ıslaktı, at batıyordu. Ayaklanndan topak topak çamurlar sıçnyordu. Biraz sonra ter içınde kaldı: Hee, nasıl doru oğlan? Eğflip boynunu okşadı. Yoruldun değil mi' Kulaklan dıkmişti, soluklanıyordu. Sen de hazır ol bakalım. Ahırda yatman değil. îdmanlı olman gerek. Dizginleri koyverdi, ağır ağır yürümeğe haşladı. At kuyrugu kulağı ındırdi. Molla Mahmut düştinüyordu. «Kı? gelmek üzere. Yukarılarda ne oluyor kimbilır? Daha ne kadar surecek bu karanlık günler? Düşman ne yapıyor, bizimkiler ne ediyorlar? Er geç çahçma olacak, oyle görülüyor, ama ne zaman?» Kül Hamıt aklına geldi. Kaç kere merak etmışti, «ne oldu bu oglan? Şubeye gıtti, bir daha donmedı. Gene eski yenne mı yolladüar? Yoksa başka yere mi verdiler? Ulen ne kadar kanşık ortalık, kimsenin kimseden haberi yok. Giden gıdiyor, kalan kalıyor. Keşke git demeeeydim O da içımızde olurdu şimdi. iyi mi ettik, kotü mü ettik? Varınca evinın önünden geçeyim de kansına bir sorayım, bir haber var mı bakalım"• Olsa gelirdl gerçi. Yok demek. Gittı gider garıp Hamıt. Kaçtı diye kurşuna mı dizdiler, kimbilır? Yoksa hapise mi atfalar?» . (Devsmı Var) DR. MENGELE'NİN ÖLUM KAMPI Yazan: Dr. Miklos Nyiszly Çeviren: Nihal Karamağaralı Gördüklerime korkudan felce uğrayarak bakıyordum... Bölümi Auschnritz kampında Doktor Mengele, gelen tutsaklann arasından doktorlan ayırırken cesaretle kendimi öne sürdüğüme ve sürüden aynldığıma pişman olmadım. Daha ilk gunden bir doktor olarak seçilişim beni karantina kampının kalabalığı arasında ve pisUğincfe boğulup kalmaktan kurtardı. *** Doktor Mengele bir gün şöyle dedı: Seni gdtıirmekte olduğum yer bir sanatoryum değildir, ama oradaki ko"=ullann o kadar berbat olmıdığını göreceksin. Kamptan ayrıldık. Yahudılerin trenden bosaltıldığl, rampa yerinin aşağı yukan 300 metre yakınından geçtık. Iste krematoryumlard'an birine geldik. Bir SS koşarak yaklaştı, Doktor Mengele'yı selâmladı. Otomobı!den ınip krematoryuma girdik. Doktor Mengele, muhafıza ıordu: Hazır mı oda? Evet efendim. SözC edllen oda yeni badanalanmıştı. O ilk barakaları gördükten sonra şafttrttı beni buradaki esya: Bir yatak, bir dolap. o da beyaz. Büyük bir masa ve iskemleler. Burada beklendiğim sanısına vartfım. Sonderkomaadolar (özel komando, bu komandoiar da aslında birkaç ay hizmet gördükten sonra yakılıyorlar) odayı boyamışlar ve önceden gelen tutsak topluluklann arkalannda bıraktıklan eşvalarla donatmışlardı. Derken karanlık bir koridordan geçip başka bir odaya vardık. Tam deylmıyle modem bir teşrıh salonu. Bir köşede bir masa üstünde üç mikroskop var, bir kösede büyük bir kitaphk, başka bir köşede ak gömleklerın, cnlüklerin, havlulann, lâstık eldivenlerin depo edildiği bir dolap. Kısacası büyük bir ilin ıhtiyacını karsılayacak bir patoloji enütitüsu! Bütün bunlara korkudan felce uğrayarak bakıyordum. Kapıdan girer girmoz olümun de esiğinden girdiğhm anladım. Yavaş bir ölüm. Artık jok olduğum sanısına kapıldım. Bana sivıl elbiselerl netfen verdiklerini birdenbire anlami5tım: Sırtımdakl Sonderkomando elbısesıydi.jaşayanölülerolan komandoların Şefl gitmeye hazırlanıyordu. YaJnız «hizmet» gerektıği zaman kendlsine başvurabileceğimi SS muhafızına anlattı. Krematorj'umdaki SS personelinin bana karışma yetkisi olmayacaktı. «seçim* de sol kola yollamıştır. İnanıyorum ki, kız kardeşım, sağ kola geçmesi buyrulduysa bile, anamızdan ayrümamak için dız çökecek, yalvaracak sonunda bırakacaklar onu da anasıvle... Ve kardeşim gözyaşlan araEjıda bu izni verene teşekkürlenni bildirecek!. Benim gelişün, krematorj'um içinde top gibi patlamıştı. Gorevlı SS'lerle beraber Sonderkomandolar da zıyaretime geldi Kapıyı ilk açan bir küçfik rütbeli oldu. Sonra çok uzun boylu, asker tavırlı ikı kodaman içeri girdi. Biliyordum ki, o anda takınacağım tavır, ilerde bana karşı davramşlarına yön verecektir. Dr. Mengele'nin buyruğunu hatırladım: Ben ancaK ona karşı sorumluyum Benim Ustüm o. Ayağa kalkıp haarol durumuna girecek yerde, bu'âyaretı sadece bir nezaket ziyareti saydığımdan kalkmadıra iskemleden buyur ettim, yer gösterdim. . İîk etkinin önemi Durdular odanın ortasında, ber; aşağıdan yukan suzdüier. Şu anın büyük öneminı kavramıştım, ilk etki çok önemüdir. Bana öyle geldi kı gereken tavn takmmıjım. bunu donuk yüzlerindeki gerılmis kasların jrumuşamasından anladım. Büyük başarı sağladığımı gördüm. Kesilmedi ziyaretçilerin ardı ar kası. Şık sivil elbıseler giymiş. traşlı adamlar, polıs birliğınin şe fı (1) iki adamıyla birlikte odama geldi. Bu da bir nezaket ziyaretiydi. Odamı hazırlayanların bu iki ki?i olduğunu ögrendim. Buraya yerleştiğimi duymu}lar, beni oteki tutsaklarla taniftınnak üzere birlikte yemek yemeğe ça • 1 ARALIK CüMARTESİ GÜNÜ BREZİLTA «AE» AJANSIMN RtO DE JANEİRO ÇIK1ŞLI BİR HABERİ DÜNÎATA TATILIYORDL": «NAZÎLERİN AUSCHWÎTZ TOPLAMA KAMPININ DOKTORU JOSEPH MENGELE, PARAGUAT1N PEDRO JLAN CABALLERO ^EHRİNDE İSRAİL AJANLARI TARAFINDAN VURULARAK ÖLDORÜLMÜŞTÜR .» BU TAZI DlZtStNDE CNLC AtSCHWİTZ KAMPINA ÖLDtRüLMEK İÇİN GÖNDERİLEN, FAKAT SONIJNDA DR. MENGELENİN ÎARDIMCILIGINA GETİRİLEN MİKLOS NYtSZLY, KAMP ANILARTN1 ANLATMAKTADIR. İSKENCE, İNSANLIGIN YÜZ'KARASl. BtR DÖNEMİN KAPKARA' LEKESt HALtNE, GELEN İSKENCE VE TOPTAN ÖLDÜRMELER, TtYLER ÜRPERTtCt ŞEKtLDE ANLATILMAKTAIUR. •' SAVAŞ KORKUNÇTÜR. AMA İNSANIN tNSMiA KARŞI, İNSANLIK DIŞI DAVRANIŞI DAHA DA KO.RKUNÇ. , DOKTOR MİKLOS NYİSZLY DE BU KAMF.Y BİR TAHUDt TUTSAK OLARAK GELİR. 1944 ÎIL1MJA IRKDASLARI TCTSAKLARIN ARASINDAN, DOKTOR MENGELE, ONU ÇEKİP ALD1 VE KENDİSİNE YARDIMC1 YAPTI. ASLINDA BU, BURADA BELİRTTİGİMIZ KADAR KOLAY OLMADI. ŞS MUHAFIZLARININ SERT MUAME^ LELERİNE İSTER ÎSTEMEZ KATLANARAK BİR HAYVAN VAGONUNDA YlGlNLAR ARASINDA GETtRÎLDt . ÜLÜM KAMPINA. DOKTOR MENGELE VE BAZI YETKtLt SSLIR ONU SINAVDAN GEÇIRDtLER. ALMAN D.lLİNE VE ALMAN KÜLTÜRÜNE HAKtM OLAN.. DR, NYİSZLY, BU SLVAVI KOLAYLIKLA ATIATTI. DOKTOR MİKLOS NYİSZLY, BU ESEBt tÇÎN KENDİSİ SÖYLE DtYOR: ' • • \ «ALMAN TOPLAMA K.VMPLARININ ESKt" TUTUKLUSU BİR HEKİM OLARAK İNSANLIGIN GEÇMİŞINDEKİ EN K A R A N L I K GCNLERİ ANLATAN BU ESERİN TARAFIMDAN GERÇEGE TAM BİR UYGUNLUKLA KALEME ALINDlGlNI BİLDlRİRlM. MİLYONLARCA ANA BABA VE ÇOCtGUN YAKILIP KÜL E. DİLDİG1 AUSCHVVİTZ KREMATORYUMLARININ (CESETLERİN YAKILDIGI FIRINLAR) CALIŞMASINA İSTEGİM DIŞINDA KATILMAMI VE GOROÜKLERİMt ANLATTRKEN EN UFAK BİR ABARTMAYA SAPMAMIŞIMDIR. BU KAMPTAKİ KREMAtORYUMLARIN SAYISIZ • TEŞRİH TUTANAGINI VE ADLÎ TIP BULGULARlNTt KAYDA GEÇİRDİM. ALTLARLNI KENDÎ DÖVMfc NUMARAMLA (TUTSAKLARA DÖVME NUMARA VfiRİLİR VE BİR İLÂÇLA YAK1LARAK KOLUNA YAZILIR)(tMZALADIM. BU BELGELERt ÜSTt'N DOKTOR MENGELE'NİN DE ONAYLAMASIYLE CÇÜNCü REICH'IN EN SEÇKİN TIP MERKEZLERİNDEN SAYİLAN BERLİN DAHLEMDEKİ ENSTİTÜYE POSTAYLA GÖNDERDİM, BUGÜN BİLE BUNLARI BU ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜNÜN ARŞİVİNDE BULMAK OLANAGl VARDIRJ. ğırıyorlardı. Krematoryumdaki tutsaklann yaşadığı ikinci kata hep birlikte çıktık: Koskocaman bir oda. Bizi bekleyen sofraya ipekli. ağır bir brokar örtü örtmüj ler. Masaya çeşitli tabaklarda çe»itli yiyecekler sıralanmış. Gelecekten emin olamayan sürgünlerin tedbirli davranarak yola çıkarken yanlarına aldıkları konser veler, sucuklar, tatldar, çejitii salamlar, kekler, çikolatalar... Eti ketlerinden anladım, bu yiyeceklerın bir çoğu Macar sürgünlerince getirilmis. Zamanla bozulabile cek bütün bu yiyecekler, otoma* tik olarak mejnı vârislerin vanl şimdi Sonderkomandoların malı olnraf. Masanm ççvresinde polis birliği nin Çefi, maiinist, şoförler başkanı, komandoların başkanı «dis çe kiciler» ve altın eriticilerin ba§kanı oturuyordu. Hepsi beni büyük bir tyakınlikla karçüadı. Neleri varsa bana ikram ettiler. Neleri yoktu ki? Macar sürgöhlerinin sayısı gitfftçe kah^rıyor ve her kaüle beraberinde pek Çok yıyecek rfetiriyordo. Lokmalar bojtomda dizilmek te. Güçlükle yutuyorum. Zavallı kader ortaklarıinıa göçten önce bu yıyecekleri nasıl toparladıklanru, nasü Hazırladıklarını daşünüyorum. Aç ioümıslar ama yol süresince bunlan yemekten kendilerıni alıkoymuşlar. Analarını, babalannı, çocuklannı diişünerek daha çetin günlerde yenilmek üzere saklamışlar! Konuşmalar gittıkçe aaha can landı. Masa basında Polonyalı, Fransız, Yunanlı. Alman. ltalyan çeşitli mıUetlerden ınsanlar toplanmlştı. Çoğumuz Almanca. bildıgimızden, birlesık dll olmus tu bu dıl. Konuşmalar sırasında krematoryumlann tarıhçesın) öğ rendım: Onbinlerce tutsi*. tas ve betondan bu vapılara başla. mış ve yaman bir kıs onası bitirmislerdi. Onlann kan ızıerıyle her tas Jjeîgelenmis Sırtlannda paçavralarla aç susuz. gece gündüz durmadan çalışmışlar. Ve sona ermce işıeri, ilk kurbanı olmuşlar bu iânetlı ölüm fabrikasının. O günden bugüne dört yıl geç mışti Ve o günden bugüne sayısı belirsiz ınsan kaıabalıkları, yük vagonlarından bosalıp kre. matoryumun esiğinden geçmişler di Şimdiki Sonderkomando, bu adı taşıyanlann on ikincisi Bun ton öncekı Sonderkomandoların da tarihçelerini ögrendım: Egemenliklerıni sürdüklert sırada aralarmda kahraman ko. mandolar hangileriymıs? Bildiğım bir noktayı tekrarladılar: Sonderkomandolann yasantı süresi en fazla bırkaç aydır Aralannda Kim olursa olsun, buraya düşen Yanu&ımn kaderi hıç değişmez. geldığı gunden bas layarak ölume hazırlık için nrındırma töreni.. Bundan önceki ko mandolar nasıl öldülerse onlar için de ölüm kaçınılmaz. Vakit geceyansı. Devriye SS kapıdan ugrayıp bize yatma zamanı geldiğini haUrlattı. Bu yem arkadaşlar topluluğundan aynlıp odama döndüm. 1yı ki rom içmişım. îyi Jâ sinirlerim bu tür lü yorgun. Kamp^ düstüm düselı ilk kez oldukça rahat bir gece geçirdim. MALKOÇOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOĞLU ŞÜPHELİ ZAFER Y ARI N : İlk kafile geliyor (1) Geoellikle politikanm dıjlııdaki herhangi bir sııçtan yatan Alman suçlular arasmdan > scçilir. Bunlardan pek azı ken di kader arkadaşlarma Jtrdımcı olur. Çoğu, SSlerln »ad^k uşağıdır. • ; DİŞİ BOND TİFFANY JONES BU«üNiOM BlB yHCİMl'Z VuEDl, OK1UDA BU S E V >uyiBTTI... Anılar Geride kalan günlerim aklıma geldi. Bomboş evimin hayali gözlerimde canlandı. Güneşli teraslan, sevımli odalariyle, küçük ve sade, güzeî evim... Orada hastalanma ayırdığım o yorucu saatlerim. Yorucu ama, onlara rahatlık ve güç a$ı!adığımdan dtürü sevmdirici saatler... Ben o evâe ailemle de ne muthı zamanlar geçirmiştim. îşte bir haftadır kampta ayn düşmüs bulunuyoruz. Nerede olabilir şımdı? Büyük ve bilinme>en kalabalıkla onlar da bu dev gıbi kamp tarafmdan yutuldular nıı? Acaba kızım, anasının janmda kalabildi mi, yoksa, birbirlerinden aynldılar mı? Bunlan, jaşlı anamın, babamın son • ıUanm daha mutlu lulabilmek . için elimden geleni yapmağa çaIışmıştım; babam hasta düstükten sonra kendi evlâdım gdbi bemmsediğım, yeti^tirdiğim küçült kız kardeşırae ne oldu? Onlan sevmek onlara yardım edebilmek bana ytice bir kıvanç verirdi. Gerçi sonlarının neye vardığmdan hiç kuşkum yok: Ausch witz ölüra kampının Yahudilere ayrümıs rampasına ulastınlmak için kırk vagonlu trenlere bindfrilmişlerdir. Dr Mengele, alışkanlığmın verriıgi bir kolaylıkla e'.ıni şöyle bir sallamıs, ' onlan GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear