26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 21 Aralık 1973 inlerce olayın içinde yaşıyoruz; bunların en onemlısını. daha az onemli olanından kolayca ayırmak çoğun elımızde değıldır «anırım. Bellı olan şu kı, blz sağlığımızla ilgüı olan olayiara en başta yer verıyoruz. Böbregtnuzdekı taş sancı japmaja başladı mı, hukumetin hâia kurulmamış olduğunu unutuverirİ7. BobreğımcTe taş yok benım, ama yarın sozgelişi ayağım burkulsa, hukumet ışıne ılgim yattı demektır. Çunku bütun ılgım ayağımın bıleğmde toDİanır. Boyle bır durumda olanlarıo, kendilenm sakla\ıp ılle baska konuları, herke• ılgüendiren konuiarı açmalan ıyidır ama, l zorakıdır de bir >andan, doğruyu sojleseler onları ber.cıl sayamavu. Sağlık sorunundan sonra çıkarlarımız gslır; dıyeUm cebinizdeki parayı sokakta duşurdunüz o sırada bır arkada«ınızın slze veni o kuduğu bır kitaptan. soz etme^i bır kulağınızdan gırer, obur kuıağınızdan çıkar. Hele âsıksanız, durum busbutun sarpa sarmıstır, çurKii âfik ıçın sevgılıden başka bütun konuîar boştur. Söriimüz cümle hernan kıssai canan olsa diyeceğim, g^nel ilgıyı toplamaM gereken konularda kişılerin davranışları, ıster ıstemez degıSik olur, durumlanna gore belırir, £unune bakar. Ancak bize. dısımızda olagelmekte gorünen kımı olaylar, bobrek sancımızdan ya da duşurduğumuz paradan daha etkın olacakmıs, bunu bılme\ız çoğu zaman. Bir kanncayı kâğıt uzerıne çizilmi^ bir dortgerıin ustune koysak. kannca ancak çızgılerınden birının ucunu gorur bu dortgsnın ve kım bilir neler duşunur. Bızse bır bakışta goruruz dortgenl. Bızden yetenekçe çok ustün, olmusu da olacağı da bir anda goruveren bır \aratik duşunsek. ışte biz o >aratığın yanında bir karınca gıbi kalınz. Geıçı ovle bır •varatığı tanımıyoruz şimdıhk ama karıncadan ustun olduğumuzla da eokça ovuv me>elım. Işımiz tıkınnda gıttjği «urece katıldığımtz gsnel ilgi komılannda coşrr^alım, sozlerımize de, davranıslarımıza da dikkat edelim, kendımızı özgeçıli biri, oz yaşamına hos vermıv lerden. kendi ıle degıl de, kendi dı<=ı lle ügni bıri gıbı go^tcrmeye kalkmavalım derım Çurıku o tur d'avranışlar dayanıksızdır. Tehükeler B Olaylar ve görüşlcr HANGİSÎ Melih Cevdet ANDAY belirdi, çıktnmır bozuldu, sağlığımız sarsıldı mı, dostlanmızı bilı şatırtacak denlı degişuenrız. Bakın, şu son seçimlerin sonuç'.arından sevindiğımız için, artık halk uyandı dıye dasunujor, kcmusuyoruz ya, halkımızın uyuduğumı bugüne değin hıç so\!ememi?tık Eğer bu bır fierçek ıdı ıse, bu çprçeği tam halkımız uyandığı zaman mı bultfuk? Başka bır deyişle, ha'kımızın u\uduğunu ve uyandığım aynı anda mı anladık? Gerçekte kimse uj'umuyordu; ama halkımız, düşuncesine ancak kendi yaşamının gidı$ı ıle yon verdiğı. aydınlar fibı özgeçüi gorunup, kendıni hep kendi dısına vurrauş olmadığı içın, koşullann onu getirdıği durumda gerçek davranısını gösterdı. Bobreğindekı taş ağrı \ aptı çünku. zamarüa. Ne oğrehcıdir! Ama bu böcekler yaptıklan ıji, $ö}\e bir yukardan bakıp duşür.=elerdı, gözlerı kararırdı, cesaretlerı kınlırdı, bır daha kalkı^amazlardı o ı=e Duşjr.rıeden vaşıyalım demek istemıyorum. Istesek de ba«aramayız onu. JeanJacques Hou^seau, «Duşunen in^an dojal durumundan ayrılmıs hayvandır» dı;. or. Ivi ama, \ n e de bır hayvan ve ıyı kı o>le. Çünku çoğu kotuluklenmız hayvanlığımızdan gelmez. Bir de Alaın'in «u soziinü okuyun: «Duşunce. her zaman <ıa|lıklı olmavan bır çeşıt ovuııdur» diye yazmış bır denemesınde. Bu sozun gerçeğinı, yalnız kaldığımız anlarda daha ıyi anlarız. Yalnız kaldıgımız derken, sadece baska ınsanlardan uzak bulunduğumıız zamanları soylemek istemıyorum, çunku haşka ınsanların jarında da pekâlâ \alnız olabılırız, benım bur?da ozellıkle sovlemek ıstedığım, îfsız kaldıîım:z zamarvlarriır Hanı bir bılgin, şaka olsun diye bir makıne, hıç bir ışe yaramavan bır makıne yapmiş. langır lun;;ur, pafur pufur. dumanlar çıkararak çalı«ıynr Övle=lne bır şaka>a benzer valnızl.k ıçlnde dosan kıırgular. Yok=a lnsanın dehası orada mıcfır, bı'emem. Ancak topluluk vaşamının kışıden beKİedı^ı du'ünce yine de eylem, daıTanış. tutum ıle gelisen bır düşunce ol^a gerektır. Ya'amımızia soylediklenmiz arasında, az da olsa, bir dcnte buîunmasını her zaman ı>.temeiı, aramalıv.r Bovlece de sozun beda\a olriuğu goruşunü sarsmalıj ız. Newton yemek yemejH unuturmuş bir. Demek açlık bıze buyruğunu her zaman duyuramaz; başka bir dejışle, ki?ı, doğal işlevlerının tutsağı olmayabilır Sevgı, merak. oî renme. yaratmr tutkusu gibı durumlar bızi Arkadaşımız Ühan Selcuk. yıllık izninin bir yüce bir özgürlük katına vükseltebılir Övle bir ö>£urlük kı, onu elimi7rlen ne doğa. ne topbölümunu kullanmaya başladığından, yazılarılum alabılir artık Gösterıs hevesı, vü? gerı etna bir süre ara verecektir. Tüjn okurlarunıza me pnmanlıklar kalmaz oraria Bunun da koçullarından bırı aiçak gonullulük nl^a gerektir saygı ile duyururuz. ta baştan surup gelen bır alçak gonullulük . lnsanın sınırını bilmek, kendimm ınsanlar İçîrıde bır insan olarak d 'unmek, başkalarının a ^ııııiMiııııııımmımııııııııııiHiııııııımıııımıııııııııııııııııııııiMiıucılanna katlanıvorsak, kendi acılarımıza da katlanmak, kendımızı sevıyorsak başkaUnm da sevmek. | T EŞE KKÜ R 1 ş ş 2 Kolav degıl elbet bılıyorum. Newton"un maiematikle uğraşırken vemek yemegi unutması yan nda işkence yaparken k°\;fter. kendinı unutan ı«kencecınin durumu, bütun ınsanlık ıçin umut kırıcıdır Ne kadar yazsak *ovp lesrk p?d r. Nı'ekürı Gıney Vıetnam'da ı«kencecı oi^ıak sorevlendirilen bır Amerıkan «ubayının, bu ı«ten kevıf du\mava ba^ladıgını anlaMnca bır mektup bırasarak kcndını hldurme«i de işte bu umutsuzluğu duymuş olraasmdandır. Ş E 5 Eşimın hastalığı dolayısıyle nauracaat etüğiit.ız S.S.K. N'ışantaşı Hastanesmde gordügümüz. ,gsrek tıüLı ve g»rskse ınsani alâkadcn dolayı Hastan# Başnekımı K^dın »e Doğum Hastalıkları Mütehassısı bajın . | İ = Dr. HÜSEYİ\ KURTOGLÜ ı l e ' ' ••'"' Firik Tedavi ve Romatizmal Hastalıklar MütebAssısı b»yın | = = Bencillikse... 1 ~ Dr. 1SEJAT VRAS'A alenen teşskkür ederiz.."''. • , . (Cumhunjet: 1056/) 1 s Yaşam Ve Düşünce î«te bu yuzden, sanırım, bir topTuTniın g*rçek durumunu. o toplumun avdınlarından ogrenme\e kalkmak, tutulacak yolların en I M « detıldır Çunku ya«am, rîuşunuşe blraı uzak, dogava bıraz >akın durur. Tan Tan yeldan tiyade m ı nzak >*ldan liyade aıaha yakın Bunca kbtuiuk. bunca serı gidiş, bunca = carvavarlık ıçmde umutsuzluga kapılmamak. nııııııııııııuıııııııııııııınııııiHiııı mut«ıi7İuk duvmamak eldp mı? Umutsuzluk ve . . • mutsuzluk dedı&imi7 ruhsal durumlar i«e ozBeçı bırakrna? Us'rîe, bencil eder herkesı TPIC başlarına va^van hav^anlara rlıineriz o zaman, vıyecek bulmak ve oldurulnıemek o!ur büton kavsıımuz Daha«ı, kendimızı de «evmeı ı? artık Sevjı ortadan kalktıktan sonra, kendirnit içın de jok o!mu« riemektir. Bu bakımd^n o l o kencecinin de k^ndini sevdığı «öylenemez, sevse;. dı o kprte korkunç olamazdı. Binlerce olavm İçinde yuvarlanıp gidiyoruz. Zaman zaman du'up dü^ünüvorum, acaba bunların en önemli"!İ hanciM? Bunlardan hangı^ı geleceğı oluşturacak? Yok:a en önemsizleri mi bızım toplu ılgimizı çekıyor? M. ALİ AKTAŞ 5 ııımııııııııııımııııımıııııııc Bitkılere mıi'allat. şozle gorii'meyecek d>nH kuçuk hoeeklerın «abtrlı isını duşunun, urun ucun koskoca bır agacı \erle blr edıverırler LEKELE, ÎZt KALIR! OKTAV AKBAL İlk serisinin N birinci kitabı . yakında çıkıyor Evet Hayır Bir Sempozyumdan Izlenimler nstıtumuzce düzenlenen AATATÜRK DEVRİMLERİ SEMPOZtaturk Devrımlerı Mılle:lerarası Serapo7yumu, 10 • YUMUNDA SUNLLAN BİLDİRGELER 14 Aralık günlerinde. îl Genel (BİRİ HARİÇ) BİLİMSEL DEĞİLDİ. Meclisinîn haylı konforlu saiorundaki çahîmalarının bır deHELE BİR KISIM «İLMλ CİLERİN gcrlendırmp'ini yapmak ıstiyoruz: Bu beş gıın içinde, doktız İÇYÜZÜ İYİCE ANLAŞILDI. oturum yapılmı», jırmıuç b:loırge <unulmuş ve tartı^ılmıçtır. Sempozyum, uluslararası degıi, daha çok ulusal bır kaProf. Dr. Tarık ÖZBİLGEN rakter ta^ımıs; verdikleri bildirge sayısı onbır gibi hiç de Istanbul Ünıv«r<;ıteM Atatürk Devrımlerinl azımsanmıyacak bir düzeydeyAraitırma Enstıtüsü Üyesi se de yabancılarır» Ataturkçuluğe katkılarmm portesi bir yana üç tanesı dı^ında, tartıçmalara katüanı olmamı«tır. yimlenen akımlara özgü bir tu sının geçersizliği, kimisi (Dil'de Osmanlıcamsı biri) «ulusal ıltşkitum olduğunu anlatan çıkmadı. ler duzeymde» gibi «anlaşılmaz Efer çıkmiş olsaydı, bu «ılmî ol«Usuf Sorunu»nun ma» yanlıları. «Abdulhamıt o ko Türkçe» yi kullanmasının doğru sjllar altında baska türlu yapa olmadığı yolunda iki sozcükle yeYarattıkları tınirken; kimıleri de, sosjal remazdı» gıbısinden scizlerle KıYerli duşün adamlanmızm alitelerin bilimsel açıklama şezıl Sultan'ı sa\unraa yoluna gıtkatkılarına geçmeden once, bır malanna sığmazlığından ya da meyecek ja da hıç degılse konuş «usul» sorununa dejınmemız «dvnode dokjlnnal ızahlar» la aları ızleyenler, bojlece düşü irerirıde olacak4ır. t u tla, ı u n * n (elıskı hâklondirayâınlgnmış prtrblefllerin çozümlenemeyecâî' taJf bir bildlrgeyt.,J İMtMM*aM<irani7orrru Gerçı t?ıllki dakika ve o da sırf Şu, son zamaıUarda agırlarda dırge sahibı butün bunlara gereksormak üzere, soz alınabileceğisik çijjnenır bir saki7 olan, kav li yanıtları vermekten gen kalrnanır» karara ba|lanmasıydı. ram kargaşalığı sorununun da, dı. Ne yazık kı süre sınırlılığı yaBu «usul sorunu» sempozyumu Sîmpozvum'da ılgı toplamaktan mt hakkı bakımından da vardı. bir hayli olumsuz etkilemekten gerı kalmadığı gorulüyordu. Or Yoksa saym Irmak, herhalde, bir geri kalmadı. Nedenı de, ıur.uneğın layısızmi bağımsızlık so yandan «ilmî olma»ya çağmrken lan büdirgelenn, bir tanesı dırunu içinde ele almak, boyle bır ote yandan da sosyal konulann sında, (ki onun uzennde birazkavram kargaşalığı bıçımlemek bilimsel açıklama şemalanna sığdan duracağız) bilimsel olroü teydi. Bu kargaşahğa duşenlerden mazlığı gibı sosyal bılım olanaba7isı, yanılgısını kabullenır bır yıçıydı. Kâh Ataturk'e b*glıhk gmı yadsıyan bir gorüşü savuntutum alırken, bazısı da, teokduygulan dile getirüdi, kâh madaki çelişkiye de parmak baratik gorüslerın ulusu AraDİara O'na ilişkin anılar anlatıldı ve sacak ve bunlara, olayların bipeske» çekmeye goturdügünu de limsel açıklama şemalanna sığbu arada O'nunla ilgilı belgeler yımler gevelemelerle kendilenm ortaya kondu, fakat, ne Atamazhğımn, ancak, sosyal büımi savunma yolunu tutuyordu. E kendileri gıbı • ampink olayiaturkçUlüğün gerçek kimlıgi sao tanablldı ne de boyle bir sap ğer tartîşmalar ikı dakikalık so ra ilişkin deskripsiyon (betimletanımı olanaklı kılacak bir yak ru sormaya tekellendırılmeseydı, me) ve narrasyon (anlatı) lar, herhalde bın çıkıp ta sosyal alaşım modeli! Hele bu arada, dan ıbaret sayanlar bakımından landa, sosyal olgu ve kurumlachissi» d'avranıldığından yakısoz konusu olup ya abstrsksıyon rın aynsmazhğına daralı bır nıp da «ılmi» olunma^ı gerek(soyutlama) ve jeneralizasyon «dayanışmalı bütun totahte sotıgını savunan bırtakım konu;(?enelleme) ya da «bir değere göhdairei gbruşünün varlığından macılar ortaya çıktı ki, bunUre seleksıyon» yoluyle, sayısız soz edecektı. rın (ancak obürlerine görehkolaylan kapsayan belirli açıklama le haklı bir görüşü dıle getışemaları meydana getirildiğini ren) bu uyarıları, kendileri baBilimsel Bildirge anımsatacak, belki de bğretecckkımından tadece. bılimin ne oltı. Sempozyumun amacı, Atatürk dugundan habersizliklerinı deAtatürkçülüğü bilimsel bir yakçülüğün, sosyal bilım venlerme yimlemekteydi. Bunlara gora laşımla ele almayı amaçlayan bir dayalılıkla meydana getırılmış «ılmi» olmak, bir yandan belbaska ginşime de rastlanmadı bir açıklama şeması açısından gesel olmak; 6te yandan da, değil. Ne var kı, «girdı» li, «çıkdeğerlendırılmesı ve aynı za tı» lı fantastik «açık sistem teokişilen içinde bulunduklan komanda da sosyal devınımlerın şullara goreükle açıklamaktı. rısi» ne dayalüıkla, Atatürkçülükendısıne gore degerlendirildiği Gerçi ilk bakısta. bu iki tutum ğe bir katkı sağlanamayacağı, dabır regülatıf 'düzenlevıci) kımda bılimselliğin on kosuluytfu. ha başından anla^ümaktaydı. Her lığinde saptanması olmak geNe var ki, sayın «ilmî olma» ne kadar, tartışma ıçuı soz alan rekti. Işte «Çağdaş Atatürkçü» yanlıları işl, örneğin belge yokyabancı konuşmacı, kusurun teoluk adlı bıldırgesi ile, genç bil lugucdan dolayı Atatürk'ün, rıde değıl de, bildırgede olduğugın bayan Dr Yakut Irmak'ın, Kurtuluş Savaşını başlatmak nu savladıysa da, bu bizim, pur bu amacı gerçekleştirmeye yduzere haınlıği Büyük Nutuk'ampirik röşers metodlariyle zaneldiğı gdrulüvordu. la belgelenmis Vahdettin'ce ten «malumu ilâm» dan özge bır Sorunlar, gerçek bir bilimsel gonderıldiği savınm yadsınamasonuca vanlamayacağı yollu kametod ve terminoloji ile de ayacağma dek gotürmekteydıler. nımıztla herhangi bir değlşiklık lınmakta ve fakat Ataturk'un meydana getirmedi. şurda burda söylemiş sözlerini Kısileri koşullanna jorehkle aktaran ya da belırlı bir düsune açıklama yollu «ılmi olma»ya Dil Sorunu ılışkın goruşlerini bilmem kaç gelince, buna göre de Atatürk, Sempozyum'un en önemli konusayfada topladığını bildıren koTurk ulusunun yetiştirdıği ve larından biri de, kuşkusuz ki, nusmacının kendisinde en küçük >etıştireceğı buyük adamlardan Atatürkçü dıl anlayısmın belirlemunikasyonda ve gerekse kosadece bırıydı. Evet, aslıncfa ger nımıydi. Oysa konuya ilıskin bıl nuşmasmin kendisinde en ktiçuk çege hıç de yabancı bır göruş dırgenın sahibi, kendi görüşünu bir böbürlenmeye rastlanmamak değıldı bu. Fakat böylece, Sem kriter yapraakta ve Atatürkçü dil taydı. pozyumun, Turk ulusunun yeanlayısını buna göre değerlendirDr. Y. Irmak, Atatürkçülüğe tijtirdiği bıiyiık adarnların beme yolunu tutmaktaydı. Bır eriıılışkın açıklamalaruu, antiemperlırtilmesi ve Atatürk ile kar«;ıdısyonu (mütebahuliği) deyimleyahzm ve antiprekapıtalızm ollaştırımını ve hatta Atatürk'yecek biçimde kaleme alınan bil mak uzere, iki temel uzerıne daun büyüklügunün ortaya kondırgede, bir dusün tutarsızlığının yandınnakta; Ataturkçulüğün, domasını değıl; Atatürk Devvarhğı da gdzden kaçmıyordu. Go nuk olmayan, yani dinamik bir rımlerınin bilimsel saptanımım rünüşte konuşmacı, dılde ırkçıduşün sıstemi biçimledığinı savamaçlariığı unutuluyor ve bellık olmaz temasını islemekte; oy lamakta; Atatürkçülükte yer alan ki de unutturulmak ısteniyorsa problemin, eski Türk toplum bütun düşun ve eylemlenn, bu du. ve dillerine dayalıkla çözümünü perspektıfe göre tutarlı bır açıköngörmekteydi... Sonunda sıra Alamasıru yapmaktaydı. Buna gore Işte, tartışmalar sözünü ettitatürk'e gelmişti. Genç konuşma Atatürkçulük, ıçeriği ıtibarıyle beğirr.ız bıçimde sınırlandırılmad. Atatürk'ten öz Türkçe söyletı mıs olsaydı, kuşkusuz kı soz a lırli bır tanhsel olgu olmayıp somış «gülünç ve anlaşılmaz» sözmut olayların kendısıne goreiıkle lanlar içinde. belgeve da\ aiılıcükler aktararaktan, dil konusunaçıklandığı ve değerlendınldığı gın. sosyal billmın kendısı ıçın bır açıklama şeması ve bır regu da O'nun. çevresindeki yetenekrteğil de sadece bilimsel kıms;zlerce «ifsad edıldiğini» açık açık lâtırtı, bır değer olçusüydü. Evet, lığı konusunda haylı de itirazsavlamaktan çekinmiyordu. İnsan, Atatürkçulük, klâsık emperyalızlar öne surulen tanh bakıistemeyerek, sakın öbür devrim me karşı ortaya çıkmıştı; fakat mından soz konusu olriujiunu; deyinimlerinde de böyle «ifsad> bu, neoemperyalizmın açıklanım sosyal bi ımın l<=e. bu belgeltr lar gorüyor olmasın, bu konuşma ve değerlendirimi konusunda gcde içinde, ampırık verılerın ken cı diye geçirıyordu içinden. çersızlığını ıçermezdı. Yine buriısme gdrelikle lncelendığı anun gibi Atatürkçulük. prekapitaçıkîama semalan ıle uğrastığıAyrıca konuşmacı, «halkla talıst donemın anakronık (çağdışı) nı ve bilimsel açiKİamaların dı mamlaşmak» sloganıyle deyimle yaşanım bıçımlerinın elimınasyonen görüşe de sanlmaktan geri bunlara gore japıldığını bılcfirnuna donük bir devrırn devınidurmarmştı. öyle ya, halktan ko mek ısteyenler bulunacak ya da mıydıyse de bu, kapitalizme ıcarşı bunu bi'dırmek ısteven baska yürutulen sosyal adalet savaşınkonuşmacılar kursuye çıkacakda uygulanamayacağma kanıt SERAP TÜLtN OTTOK tı. bıçimlemezdi. Böylece Sempoz ™ • ıle yum, amacına tam uygun bır atYine aynı nedenledır ki, bu DUNDAR MEŞTERİ mosfere kavuşturulmakta ve do«ılmî olma» yarüılarıra. kışıevlendiler layısıyle de Atatürkçülüğe. oykü ; lerı koşulları açısmdan açıkla20 12.1973 ve övgülerle sağlanması olanakmanın, bilimsel değıl, fakat, Beyoflu Evlendırme sız bir düzey kazandınlmaktaydı. sıyantıst (bilım özentisı) diye nı Daıresı Fakat, tartısmacıl&r, hıç de bu telendirildigmı re o denlı düşkanıda gözükmüyorlardı. Kapalı = manı oldukları Marksizm de ve açık bir saldırıdır başlamıstı. içinde biıtün bu sıyantıst eğilım Kimisi, ekononıık açıklama şemalenn de, sosyolofizm gibı peioratıf (açagılayıcı) bir terımle de Cumhuıiyet: 10563 C «Bılıyor musunuz» dedi «yeni Belediye Başkanı Ermeniymış». Kım demış? Bılmem ne hanındakı bujuk patronlar' Ermenıdir demı?ler, bir Ermeni geldi ış başına dive gülmuşler, baçka adam bulamadılar, gbrün yapacaklanru dıy«! Yoks» Y*hudı mi demisler'' Ermeni de dıyorlarmış, Yahudı de! «Ikisi birden olmaz kı» dedim. Hem ne çıkar övle de ols*. Ermeni de bu ülkenin yurttaşı. senm kadar benım kadar Türk yurttaşı. Seçilır, ış başına gelir, belki hepimızden daha ba?anlı olur. Ama degil, yok övle şey, nerden çıkanrlar, nasıl yakıştınrlar, nasıl uydururlar! «Yalan» dedim o okur arkadaşa «Yalan söylüyorlar, yenilgınin ac:sını çıkarmak içın. Işlen bozulacak diye korkularından» UfaJc tefek bir yurttaşh. Bir ticaretevinde gbrevli. Son seçimlerin somıçlan alınır almmaz panık başlamış o handaki iş «damları, tüccarlar arasında... Ecevit mi? Komünisttir. Bilmem hangi Belediye Başkanı mı, şöjledir böyledir. O Ermeni kökenlidir, berikj masondur, bteki Yahudi donmesidir. Bır&kmayacaklar yurdu onJara, bu memleketin s&hipleri vardır, sözlen' Geçenlerde bir devlet dairesindeydim. Işsiz oturan memurlar guluşerek tartışıyorlardı. Şoıle dıyordu bıyıklısı «Başbuğ bırakır mı meydanı onlara» Alay mı edıyor, cıddl mi soylüyor? «Ecevit Başbakan olacakmış ha' Bekle. Seçımde yüzde kırlc değıl, \uzdc doksan oy alsa olamaz, olamaz, olamaz.» Ufak tefek arkada^ı kıpkırmızi «Niye, ovle bir olacak ki!» «Gör bakalım olur mu? Yok erken seçımmış! Avcunu yala. Dört yıl suren bır mılli koahsyon yapacâklar. Tamam.» «Yok, dedim, Ermeni, Yahudi falan değıl o ki?i. Boyle şeyler uyduranlar o para babalan olabılır. Bıraz akıllarım başlarma toplasınlar. lyiydi değil mi kontrolsuz, hesapsız. vergisiz bilmem nesız alablldiğine tutturabıldigıne satış yapmak. Bır orman yasasım ujgulamak, kım guçluyse o ezer, o yer, o kazanır demek » Ben de kumıştım. Aklımdan neler geçti birden. Osmanlı Imparatorluğunun nice devlet büyüğünü duşündüm, nice paşasını, vezirini, sadrazamtnı. Rumu, Ermenisı. Yahudisi, Bojnakı. Amavudu, Ulahı, Bulgan, bılmem nesi, bilmem nesi! Hepsı Osmanlı ıdiler, Osmanlıya çalıştılar. Çoğu bıiyük başanlar kazandi, kazandırdı. Hele yeniçerıler kimdi? Hıristiyan çocuklanndan kurulu birlikler değil miydi? Yüzjıllarca ordularımıza zafer kazandıran yeniçerilenn Türk soyu ıle bır ılgıleri var mıydı? Sonra akhma geldi: lstiklfll Savaşımız sırasında Karabekir Paşa almış Ernıeni çocuklannı, sava? aırasında anasız, babasız ailesiz kalan Hmstıyan çocuklannı, bır ara\a toplamn, korumuş okullara yazdırmış onlan. Turk ulusuna yararlı bırer ınsan olmalan içın elinden gelen olanagı sağlamı». Aradan yanm yıizyıl geçmış, şimdi o çocuklar altmış yaşlannda, çoğu belki de toplumun en önemli görevlenndeler. Kım hatırlıyor, hatırlatıyor kökenlerini? Kim uzennde durmak gereginl duyuyor? Bir uîusa yararlı olan, hızmet eden herkes Türktür. Türk gıbi düşünen, Türk olarak duşünen, Turktür. Atatürk de bu sorunu şu cümleyle çözümlememış mıvdi? «Ne mutlu Turküm diyene». Türküm demek yetiyordu Türk sayılmaya. Türk ulusunun amaçlartnı, ülkülerini benımsemek .. Nerden nereye? «övle dediler, ınanmadım. Bir araftırma yapsanız, ya da o Idşi Türk kdkenlı olduğunu açıklasa, daha iyi olmaz rnı?» diyordu. Girmis bir kuşku içine, Turk ulusunun aydın yannlara çıkmasmı istemeyenler orada burada cadt kazanlan kaynatmaya koyulmuşlar, o pis dumanlar. o igrenç koku dolmaya başiamış cfgerlere... Halkın kendi yazgısma kendi eliyle yön vermeye kalkışması, bunda başarı kazanması. daha bbyük zaferlere ulaşacak gibi gorunmesı korkutuyor halkın nrtından geçinenleri, halkın kanını emenleri . O kışiler adlan Mehmet, Alı, Ahmet de olsa gerçek anlamıyla Türk değıldirler. Ona buna Ermeni, Yahudi dive, solcu anarşıst diye karaçalmalar yetmez Turnlukierıoı ispat etmeye. Türk olmak, herşejden once ulusunun buyuk çoğunlugunun mutluluğunu istemek, bu amacı gerçekleştınnek ıçin elinden selen çabayı harcamaktır. C pan bir düle, halk» nasıl yakUşı İır da bir tamamlasma sağlanabılirdı. Ej?er süre elverıeydi, yine herhalde bınlerı çıkacak ve asıl alanın, halkla tamamlaşacağız dı ye geıi gıüneJ: değıl, halkı uygar lık duzeyine çıkarma olanaklarının aranması olduğu yollu Lapalis gerçckliğlni dile getirecekti. Daha soylenecek çok şey vardı bu konuda kuşkusuz. Örneğin dıl bir anlasma aracıydı ama, insan yal nız halkla değil: bunun yanı ve üstü sıra, bilim ve sanatı oluşturmak ve gelistirmek üzere, bilim ve sanat dünyasıyle de anlaşa caktı. Acaba bu durumda, bılim ve sanat alanında insanlığın vardiğı bugünkü aşamayı temsıl eden Batı'dan yapılacak resepsiyon lar, Ataturk'un, ulusu uygarla»tırma yolunda baska konulardaki resepsıyonlarına uygun düşmez miydi! Sempozyum'da tartısmala ra katılan istısnalı yabancılarden biri olan şakacı Amerıkah. aklım dan geçırdilderimi okumusçasınJJ soz almış, bu düşünü dile getırmekteydı. Bunu kültür emperyalızmine yoran da olmustur herhalde!.. Işte Sempozyum'un, izlenünlere dayalı kontrandüsü budur. Fakat butün bunlara karşın, Atatürkçulük konusunda ilk ve üstelik de uluslararası bir gırişimi temsil et tiğı ve henuz bir bütçesi ve doğ ru dürüst bir yeri bile bulunmayan bir Enstitü'ce düzenlendiği dusünülurse, işin, yine de takdıre değer olduğunu, kabullenme lıyiz. Enstıtu'müzün sayuı başkanı, kapanış konuşmasında, konuya ilişkin başka toplantılar yapılsca ğını müjdelemiştir. Yazımızm bu yeni toplantılara katılscaklar içın uyarıcı olmasım ve özellikle de bu toplantılarda ordunun poli tikaya karışması, Türk tarihınin belirgin özellığidir; ya da ortanın solu düşünü, Ataturk'un partisıni dejenere etmıstir, gibilerinden Atatürkçulük ve bilimle bağdaşır lığı pek de olanaklı bulunmayan duşün ve sozlerden kaçınılmasını dileriz. Isteme adresi: Cığaloğlu: Halkevı Sok. No: 3941 ÇAGOAÇ, YAY1NLARI CumhurKet 10584 » • %• •y •% • . % DENİZCİLlK BANKAS1 T.A.O. Denizyolları tşletmesinden Barselonaya kadar (idis fiönüşlü Kuzev Akaenız postasma bır süre daha devarn olunacaktır ıy7» yıiı Mart ayı sonuna kadar yapılacak bu sefer prugr<uniiiin Istanbul'dan kalkışları 16 Ocak 1974 9 Şubat 1974 ve 1 Mart 1974 tanhlerindedir. Bu scbeple îskenderiye Beyrutlu o.an 11 Öcak 1974 ve 21 Şubat 1974 tarihındekı Kuzey ve Guney' akaenız Hattının lsunbul kalkıslı iki sefen yapılmayacaktu. Muhterem yolcu ve yük sahıplerıne saypyıa dujurulur. (Basın: 27855) < 10551 ALİ POYRAZOĞLU» AYDEMlR AKBAŞ. ALİ P0YRAZ06LU TİYATROSU KOMEDi 3 PERDE KÜÇÜK SAHNE HAKKI DEVRJM ve NEZİHE ARAZ yenl bir anslklopedl hazırladılar: CAFER..J REFİK ERDURAN OYUN DÜZENİ PAZARTESİ 21.30 PERŞEMBE 21.3O CUMA 21.3O CUMARTESİ 21.3O PAZAR 18.30 . TURKIIE A1VSİKLOPEDİSİ Bu yayım, HÜRRÎYETve KAYNAK KİTAPLAR Işbirligiyle gerçeklesti iPTEKl EROL TOY TELEFON : 495652 OYUN DÜZENİ ÇARŞAMBA 15.30 18.30 CUMA 18.30 CUMARTESİ 15.3O PAZAR 15.30 YILIN OYUNU 77. TEMSİL Kızılay Fatih Şubesindcıı DUYURU | Saym uyelenmir 197'1 aıdathrıniTi 31 Aralık kadar \atırman:z rıca Olunur, akşamına t y llll III SEVIL USTEKİN • ALPAY İZER • (tlâncdık: 5108) 10572
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear