28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET 29 OcaE 1973 Bir Humanist ahahattin Eyuboflu'nun ölürnfi, günümüzün Türk aydmlan safmda, kolay doldurulamayacak bir boşluk yaratmıştır. Çunkü Sabahattin, yalmz bir hoca, bir sanat tarilıçisi değildi. Sabahattin Eyuboğlu, aynı zamanda, çok cepheli bir Insandı. Bu cephelerinin hepsine damgasını vuran bir fikir adamı va Huraanist bir fikir adamıydı. Onun bu vasfı aydın şahsiyetinin bütün cephelerine, damgasım vuruyordu. Humanizm ise, insanlık kültürünün soy bir kademesi ve hür bir dünya görüşü demektir... S Olaylar ve Makina ayarlandı. Perde kuruldu. Işık yandı, Şiradi önümüzde, Çatal Höyüğün kabntıları canlanıyordu. Çatal Höyük, bugün için dünyada, kalıntılan bulunmuş en eski yerleşme yeri olarak bUinir. Tahmin edilen yaşı, 9.000 yıl! Çatal Höyük, Konya'nın Çumra ilçesinde, Toroslar alanında sayılır. Burası da «Münbit hilâl» yani verimli ay dediğimiz kavis üzerine düşer. Bu kavis şeridi, Irakla tran arasındaki Zagros dağlarından başlar. Antitoroslara ulasır. Toroslara, sonra güneye doğru Amanoslara kıvrılır. Filistin'de son bulur,. însanlık tarihinde, mağara yerlesmelerini izleyen ilk. yapı .ve »arım merkezleri. bu kavis şeridinde bulundu: Zagroslafda Telhalef (5000 yıl) Filistînde Eriha (56 bin yıl) Burdur çevresinde Hacıköy (7.500 yıl) ve Çumra'da Çatal Höyük (9.000 yıl) .. Anadolu toprağında • bir bulus olmazdı ki Sabahattin, hemen oraya kosmasın. O gece orada ve onun filimleri,nden; daha niçe tarih hazinelerini izledik. ' • ,. ' ' • * ' , • ' • * • ' " • '•'•• . : : Bir Gerçek Aydının Ölümü Şevket Süreyya AYDEMİR lup, fikrin köklerine yöneliş, artık her tarafta filizlerini vermektedir. Sabahattin Eyuboğlu, etrafmda uyandınlan tahriklere ve yaşatılan çilelere rağmen, işte bu gerçek aydınlaırîan biriydi. Humanizmin ve Humanistin, ilim, sanat ve fıkirde en karakteristik vasfı ise, tolerans, yani müsamaha, yahut hoşgörüdür. Eyuboğlu'nda bu olgunluk vardı. Ve tolerans onun, bütün yaşantısında, en güçlü silâhı oldu.. *** daki kimbilir kaç bin yıllık kalıntıdan, hiçblr zaman yaşanılmamış olan, ama havamızda esen efsânelerden, çağdaş fikir ve sanat aktmlanna ve bunların köklerine inen hipotezlere kadar, herşeyle, korkmadan başır neşir oldu. Doğru yol, ancak bu imtihanlarla seçilebilir. Sabahattin de öyle yaptı. Çilelerle yoğuruldu. Ama, ruhu yıpranmadı. Ve bu çileler için de, sanınm ki kimseye dargm gitmedi. Onun mirası, alınacak öcü değil, işlenecek ihtirasıdır: tnsanlığa, toplumumuza, toprağımıza ve fikirlerimize yönelen araştırma ihtirası... Sabahattin mademki bir Humanistti. Bir tolerans adamıydı. O halde o çevresine. küserek değil, olsa olsa, ancak acıyarak bakmıs olacaktır... *** Haftaıım BİR VURGUN İŞTE VURGUNUN TATLIS1 BUDUR. HERKESTEN AZ ' AZ KOPARIP KENDİNE BİR HAZİNE YAPMA.KTIR! ÜSTELİK ZAMANLA UNUTULUR DA BU SOYGUNLARIN ACISI VE BAKARSINIZ HATIRLI KİŞÎLER OLARAK ARAMIZA KARIŞMIŞ ' ESSLİNGEN SOYGUNCVLARI... •. • • Humanizm; ortaçağ donmuşluğu diyebileceğimiz skolastiğin kale duvarlannı yıkarak, insanhğın görüs ve fikir ufuklarını, hür düşünce ve lanatın, gercek özgürlüğüne açan bir doktrinin ve akımın adıdır. Bu hareket ilk önce. skolastiğin tann adına savunucusu sayılan Papaların ülkesinde yani Italya'da basladı. XI Xni. yüzyülarda gelişti. Rönesans, onun eseri oldu. Humanizmin doğuşu, skolastiğin parçalamsı, ortaçağ kalesinin zindanlannda zincire vurulmus fikrin, sanat'm ve düjünce esaretinin yenilişi, biziın bu küçük gezegenimizde, adeta kâinatın fethi gibi bir hamle ve bir zafer teşkil etti. O yüzyıllar ki; ondan sonra da yaşatılrnak istenen engizisyon mahkemelerine, ve nice nice kurbanlara rağmen, insanoğluna saygıyı ve geleceğe ürnidi. kucaklannda beslediler. Ama, batının gıdalandıSı bu uyamşın, doğu ve Osmanlı Imparatorluğu. tamamen duında kaldılar. Zaten bu yüzyıllar, meselâ XIII. yüzyıl, Ortadoğu ve Orta Asyada. X. ve XII. yüzyıllarda zirve noktasma varan doğu kültürünün de sonudur. ÇOnkü Cengi? ve Hulâgu gibi tahripçiler, hem Orta Asyada. hem Ortadoğud'a, hem medreseyi, tahribettiler. Hem son bilginleri ölüme verdiler. Yani XIII. yüzyılda batıda, fikir ve sanat çiçeklenirken, doğu ülkeleri, hem eski Ege çevresi felsefesinin son bağıntılarmı da. yitirdi; hem de, batıdaki yeni uyanış hareketinin dıfinda kaldı. Nitekim doğunun ve bu meyanda bizim, bugün de dar bir çerçeve içinde bocalayışımızla, bu Humanizm ve Rönesans akmlarının dışında kalışımızm, önemli etkisi vardır. Ama ne var ki. yürüyen zaman ve fikir denilen atmosferin fütuhatı, ergeç, bu havadan yoksun olan ülkeleri kaplayacaktı. Nitekim öyle de oldu. Şimdl Ortadogu filkelerinln gerçek aydınlan arasmda, şekil ve terim esaretinden kurtu Sadun TANJU lmanya 68'inci tlimlz ya bizim, Îşte bu ilimlzin Esslingen kasabasında geçenlerde sokaklar güreş Hânlarıyle donandı. Kennedy Okulunda büvük güreş müsabakalan vardı. {ih, Türk' îşçilerinin büyük kısmı için renksiz, tatsız, tuzsuz geçen .Pazar günlennden biri oldukça heyecanlı geçecek de*mekti Millet ılânların önünde birikti. Türk • Bulgar • Alman eüresçileri arasmda kıran kırana eüreş v'ardl. Heie Ordulu Mustafa'nm' resmini görenler, onun. «Eğer Bulgar beni venerse 36 bin liralık altın kemerimi Kızılay'a hedive edeceğim» sözlerini de okuyunca, o Pazar günü, Esslingen'den ve 150 kilometre çevredeki sanavi köylerinden Kennedy Okuluna doğru akın akm gelmeğe basla^ılar. Ben divevim 5 bin, siz deyin 6 bin kişi... Güle Güle.;, • ^ . ";./•». * % A Küsen Değil, Acıyan Ama Sabahattin'de bu hoşgörürlük, kendl mağarasına çekilerek, kendinden memnun olan bir kaygusuz dervişin, hayattan kopuşu şeklinde degildi. Sabahattin, herşeyden önce, hem de blzim şu yorgun topraklarlmız üstünde, kendi araştırma ve fikir vatanını yaratan, yorulmaz bir araştıncı olarak kaldı. Bu ülkenin, çamuru i!e karılari, direği ile dikilen bir öz evlâdıydı. Malzemesi, bütün insanlıgı kaplayan Humanist bir enginlik ile, bu toprağın, binlerce yıl önceki karanlıklara kadar inen kültür varlığı, tarihl, efsaneleri, sanatıydı. Gerçi, anlaşılmazlıklar, çileler, saldınlar ve çevirileri ile fikir tarihi arşivimize açtığı pencerelerin, zaman zaman balçıkla sıvanma gayretleri, onu da çarklarına taktılar. O çeviriler ki, artık ne bizim, r.e de onların yazıldikları ülkelerin malıdır. Eğer çağımızı vaşayacaksak fikir yolumuz, elbette ki, dümdüz, pürüzsüz bir turistik asfalt yol değildir. Eğer çağımızı yaşayacak ve onun hera zirveleri, hem uçurumları arasında yolumuzu seçmeye çalısacaksak, fikirler denilen, hem çetin, hem çelişmeli â'emin ortasında imtihanlarımm vereceğiz. Sabahattin de öyle yaptı. Anadolu toprağınm altın Bu Toprağın Adamı Sabahattin bir Humanist. ama bütünü lle, bu toprağın adamıydı Bu toprakta o. başkalannın hayallerinden bile geçirmedıkleri değerler, manalar, hazineler sezerdi. O bunlara kendini, hakikaten bütünü ile verdi. O bu topragın hikâyesini, binlerce yıl esMlere varan tarihî kültürü, mitolojlsi. efsaneleri günlük yasantısı. edebiyatı, sanatı. folklörü, hülâsa herseyi ile yaşad'ı. Kaç yıl oldu bilmiyorum. Sabahattin'in Maçka'daki d'airesinde geçirdiğimiz bir geceyi hatırlarım. Odajı, bir laboratuvar gibiydi. Bu topraklann sakladığı değerlerin, ancak anlayan gözlerin görebilecpgi, anlamayanların ise, hergün, vahşl bir gayretle tahrlbe çalıstıkları maddî, manevl değerlerini işleyen bir laboratuvar... Bir ara elini, küçük filmler etajerine attı. Ama o kadar mı? Havırt Sabahattin Eyuboglu aynı zatnanda, bir edebtyatçK bir folklörcü. hülâsa Ülkemizin gerçek' degerleri içinde vogurulan, ülkemizin çamuru ile kanlıp, direâi "e dikilen bir avdındı. Bu sefer teyp açıldı. .Halk. hayatı harekete geirti. Meselâ onun. Mugla .dağlarırida vasayan. Tahtacı olarak. anılan dağlılardan derlediŞi ftir agıf dinledik, Sanıyo•rum ki dünyanın hiçbir d,afi halkı arâsmda 5lüm. bu kadar realist, ve havat bu .kadar eevçek dile getirilmemiştir < Bu a5ıt» ve benzprleri, galîba saatlerce eecpmizi doldtkrdu. önümüzde: adı Sabahattin EvuboŞlu olan. biraz da gösterişsiz. ama tasıdı&ı deSerlerte o odaya sıgrnayan, odalan, duvarlari. hatta ufuklan asan. bir u«tün Insan bulunuyordu. * * '• Onun dünyası, gene onun dünyasıydı. Çev>resi, arkadaşları ve kendi agırlıgında insanlarla, bizira içimizde, ama bizim üMümüzde' yaşadı. Ruhu ^ad olsun demeve hacet var mı bilmiyorum Cünkü ruhu, daima saö* ve zindeydi. lnsan' = rın önünde nlrfuSu (tibi. Tanrı* nın huzurunda da, bası yukarıda olacaktır. Ama şu cümleyi tekrar etmekten de kend^iml alamıyorum: Sabahattin Evuboğlu'nun ölümü, günümüzün Türk aydınları safında, yerl kolay doldurulamayacak bir boşluk yaratmıştır. Yeni âlemine yolculuğunda. gııle gülp Sabahattin... • Olayın Başlangıcı 5 Mark'ı bastıran, Kecınedy Okulu"nun yanındaki top alanına giriyor. kendine çamuru az bir Ver seçip ayakta istif oluyordu. Oturacak yer yoktu. Her taraf yıcık vıcıktı ve işin aslına bakarsamz böyle bir meydanda g'üres tutmak da her babaviğidin harcı değildi. Zaman geldi geçti. meydana çıkan yok. Sadece ortaIarda dtrtasan fötrsapkalı birini herkes brrbirine «Ordulu Mustafa» diye gösteriyordu ama. onun da pek soyunmağa niyetli olmadıgı anteşılıyordu Derken ortava hir mikrofon getirildi. kordonlar orad'an oraya kosuşturuldu. bir cızırtı sesi yükseldi ve herkes bakalım ne dlyor dive kulak kesildi. Mikrofonun başndakl Edirneli^ ısçi, sevlrciler arasında güresmek tsteyen varsa. yenene 200, yenilene 100 Mark .vaat etti. Eh, böyle zamanda fena para de^il diyen 8 deftkanh soyunyp çamurda kapıştılar Millet bir sure oyalanrfı Oyaiandı ama, mtrıltılar dınltılar da artjnaga başladı. Erbabj' olanlar coktan isin içinde bir bit yeniği oldu2unu anlamıslardı Az hira7 tpmi? kalpli clanlar «Yahn Bnlgarlar nerde, Almanlar nerde, bizim pehlivanlar nerde» diye sorgu sual etmeye davrandılar Zaman geper • bir yandan, millet homurdanır öbCr yandan! Ostelik kandırıldık, •d'olandınldık dive masum vatandaslarımm harekere geçirmek istevenler de isi eittikçe azıtıyorlardı. Seyircil^rin arasında, «Kosup kapivt tntalım. paralanro>« bn heriflere kaptırmayalım» sözleri dolaştırıhyordu. HUGO'NUN GDRDÜKLERİ. OKTAY AKBAL Evet Hayır ELEŞTİREL DÜŞÜNÜŞ Ingiliz yazarlanndan Clive İBelI, üygarlık adlı yapıtı•nın bir yerinde şöyle der: «Benim zevkim ml. yoksa Sokrates'in ve arkadaşlannın zevki mi, daha lyidir? Kestirip atamam; ama saygıyle dinlerim hey betli hasımlarımın tartışmalarını. Ahlâksal öfkelerimi olduftu gibi. fiziksel tepklleriml de dizginlerim ve birçok büyük adama iyi görünen şeylere karşı, cir.ayet diye bagıranlan bütün kalblmle protesto ederim. Bir tartışmanın iki yanını da dinleyemeyen bir klmsenin, kendini uvpar saymafta hakkı yoktur ve ken disine tatsız gelen şeylere karşı hoşgörülü olmayan, kaba saba bir insandan daha iyi degüdir.» ELEŞTİREL DÜŞÜNÜŞTEN YOKSUN KİŞİLERİN DAVRANIŞLARINA, YIĞINSAL DÜŞÜNÜŞ, DAHA AÇIKÇASI, SÜRÜ İÇGÜDÜSÜ YÖN VERİR •• A eçen gün Lamartine şöyle diyordu: «Bu adamlan görI I M dükçe köpeklerime daha çok saygı duyuyorum.)) Ben de • ™ iki yıl önce Cavaignac önünde yelkenleri suya indirmiş Meclisi görünce şu mısraı yazmıştım: «Bu köpekleri gördükçe kurtlara acıyonım.» 1850 yıünda Victor Hugo böyle yazmış güncesine. O günlerde Fransa'nın iki büyük şairi, Lamartine ve Hugo milletveküidirler. Ikisi de Ulkücü, dürüst, ulusa yararlı bir politika izlenmesiru isterler. Ama Meclisteki politikacılarla anlaşamazlar ne yapsalar!. Hugo'nun «Görülmüş Seyler» adlı kitabını okuyorum bit Büredir. 18491869 arasındaki gözlemlerini, izlenimîerini kapsıyor bu anılar. En ilginç yerleri Hugo'nun Meclis ızlenimleri, Meclis gözlemleri! Bir de Louis Bonaparte imparntor olduktan sonra sürgünde geçirdiği yıllara ait anılan.. 1850'de Louis Bonaparte daha Cumhurbaşkanı, imparatorluğunu üân etmeraiş... Hugo o yılm nisanmda defterine şunlan yazıyor: «Dün Elysee'de Louis Bonaparte ile Changumier arasında bir çekişme oldu. Bagnşmalar duyuldu. Cumhurbaşkanı şoyle diyordu: «Sizi Vincenne'e göndereceğim.» Generai de su yanıtı verdi: «Sizi oraya götüren ben olacağım.» O yıllann Fransa'sa bir kargasa içindedir. Kralhk yıkılmış, solcular bir süre duruma hâkim olmuş, sonra üımlılar agır basmış, Lamarüne'in agırüğını duyurdugu bir geçici hüKUmet iş başına gelmiş, g€«el seçimler yapılmış, tek derecell seçimle Louis Bonaparte baskankk koltuguna oturmuştur. îakat Napolyon'un yeğeni diktatörlük ardındadır. hatta împaratorluğu hayal etmektedir. îşte Hugo'nun anılan bu günleri ve ondan sonraki sürgün yıllarını içine alıyor. Gün gün, bir Cumhurbaşkanımn nasıl diktatörlüge. oradan da İmparatorluğa gittiğini izliyoruz. tşin ilginç yani, imparator olma hayallen kuran yalnız Louis Bonaparte değildir, baskalan da vardır. Generai Changarnier gibi.. Hugo o yılın Kasım ayında güncesine şoyıe yazıyor: «O da imparatorluk düşleri kuruyor. Kuracağı imparatorluk görülmeye değer dogrusu!» Hugo, BUyük Napolyon'un küçük kardeşi, eski Vestefalya kralı Jerome Bonaparte'la arasında geçen bir konuşmayı aruyor. Jerome, Louis Honaparte ın amcasıdır. Yeğeni içın. imparatorlugun esiğindeki yeğeni için bakın neler diyor: «Louis delinin biridir Kendisine sen bir budalasın, odun kafalının birisin dedim.» Bu odun kafalı. çok geçmeden imparator olacak, Fransa'yı 1870"e kadar tam yetkiyle yönetecek, sonunda ülkeyi felâkete götürecektir. Hugo da o uzun yıllan yurdunun dışuıda yoksulluk içinde geçirip, 1870'ten sonra Paris'e dönebilecektir. Çok ilginç yerler var Hugo'nun anılarında. Oturup çevlrmeli birçok yerini! Bakıyorum da toplumlar bir yerde birbirine benzıyor. Örnegin şu konuşma... Bugün de yurdumuzda, basında, politikacüar arasında bunun tıpa tıp oenzerlerini görmüyor muyuz, daha da uzun süre görmeyecek, duymayacak mıyız? « yoksulları metelıksiz bırakmayacak bir vergl istiyorum. Siz bir mülkiyet düşmanısınız! özgür, aylığa bağlanmamış, onurlu, temiz, tsa'nın öğretilerini veren, Loyola'nın izinden gitmeyen bir Juiise ıstiyorum. Slz bir din düşmanısınız! Savasların ortadan kalkmasını istiyorum. Sız insanlığın bir düşmanısınız! ölüm cezalannın kalkmasını istiyorum. Siz bir kan içicisiniz!» îşte böylesine anlaşmazlık, böylesine tersıne yorum ancak çirkin politikacüar tarafmdan yapılır! Bizde de öyıe değil mı, kim halkının iyiliğini, kim bu yurdun yarannı istiyorsa karşısına dikilirler iri iri sözcüklerle, «Siz solcusunuz. siz şusunuz, siz busunuz» diye çıkışırlar... Son olarak Hugo'nun bir parçasmı daha sunayım size: «Bana diyorlar ki, siz çok degiştiniz. Başkalaştınız. 1848'da solculara karşıydınız. 1850'de solcuların yanındasınız. Demek Id siz... Açıklayayım, 1848'de solculardı ezenler. 1850"de solcular eziliyor, ben de onların yamndayım, onlaıın savunucusuyum. Bu mu değişmek?» «Görülmüs Şeyler»i ibretle okuyorum. Aradan yüz yıl geçmiş. Politikacı denilen o garip yaratık hiç mı hiç değişmemiş! Ne orda, ne burda! Hugo'nun sürgün anılan da çok ilgi çekici. Başka bir yazıda ondan söz açmak üzere... Emin ÖZDEMİR ran, düşünce kalıplannı kırarak yeni değer yargılan üreten kafalar yeüştiremedik. Bunun doğal sonucu olarak ülkemizde düşünce dolaşımı yavaşladı, giderek donmuşluğa dönüştü. öte yandan bu düşünsel donmuşluğu kıraa ya da kırmaya çabalayan tek t ü i kiçilrrin çabalan aasaypvla kar şılanmadı. Yukanda andığımıa «Boyalı Kuşlar» gibi, gagalandı, tedirgin edildi. Eleştirel düşünüsü özel ve top lumsal yaşayışımıza ağdırdığımız gün, sorunlanmızı kendl gücümüzle çözebileceğimiz bir ortamı da oluşturmuş olacağız. ÇünkÜ yaşayışımıza aklm ak aydınlığı egemen olacaktır. Bu su demektir: ön yargıların, ^aplantılann, basmakalıp düsilncelerin kör karanlığından sıyrılma: sorunlanmıza biümsel verilerin kılavuzluSunda vaklasma. Bövle bir vak lasımda olav ve olpular büttlnseüigi içinde degerlendirilecek, top'umsal vapımıza uygun çok boyutlu bir çözüm volu araştınlacaktır. Kişisel ilişkilerimlzde de kökîü bir degişme olacaktır. însanlıfımızı, başkalarıyle kur dustumuz iliskiler olusturur. Bu ilişkilerin davandıgı değerler ora nmda insanızdır ya da değilizdir. Söz?elimi baskalanvle ilişkilerin de doğnıluk ve güzellik duygusunu, hosçörü ve dtişünce namusunu, içtenügı bir vana atan: olduğu eibi görünmeven va da göründüğü gibi olmayan kişilere Çapdas Gazete, Dergi, Kitap Basın ve Yayın A.Ş. Yönetim Kurulundan Sicil No: 116951/63832 Şirketimiz Genel Kurulu aşağıda yazılı gündeml görüşmek üzere 20 Şubat 1973 Salı günü saat 11.00'de ŞirkeUmiz Merked olan Cagaloğlu Halkevi Sok. 39/41'de adiyen toplanacaktır. Sayın hiisedarlarımızın toplantıdan asgarl bir hafta evvel giriş kartını almalannı rica ederiz. SÖNETtM KÜRULD G 0 N DE M: 1 Vönetlm Kurulu ve Denetçllerin 1973 yılı muamelât ve hesaplarına ait raporlannın müzakere edllerek tasvibi, 2 1972 yılı bilânço ve kâr • zarar hesaplannın tetkik ve taıdikivle Yönetim Kurulu üyeleri ile Denetçilerin lbrası, 3 T. Tiearet K 'nun 315. maddest geregince Sahabettin Aktan'nın Yönetim Kurulu üyeliginln tasvlbl. 4 1973 yılı için Yönetim Kurulu üyelerinin teçlml, 5 1973 vılı için denetçi leçimi, 8 Dtlekler. (Cumhuriyet: 562) nazlığını, softalığını ilkeleştirip başkalarına zorla benimsetmeye çalışır; dtlşman sayar bunlan ba nimsemeyenlerl. Son yıllarda ge çirdigimiz toplumsal sarsıntıda değindiğimiz bağnazhğın payı Ortalama insanımm bir yana yok mudur? bırakahm, avdmlannıızın çogu Eleştirel dilşünuşten. yoksun blle Clive Bell'in sözünü ettffi' klşil«Hrf Javramşlarına •ytğınsal davranış blciminden yoksundur düsünüş, daha açıkcası sürü içlar. Uygar insanın olay ve olgu güdüsü yön verir. Neyl neden lan bütünselliği içinde gören, yaptıklannm avnmına varmazçok yönlü bakma ve yargılama lar. Coşkulan da tutkulan da yıözelliSini kazanamamışlardır. Bu ğınsaldır. Diyelim M, beklediklenun içindir H, çağdaş dünyada ri, öğrendlklerl bir düşünceyle defteri coktan kaoanmıs, hesa ntlaşan başka bir düşünceyle ml bl çoktan görülmüs konulann karşılaştılar; onu savunan kisiletartışması, 1973 TUrkiye'sinde ri susturmanın volunu ararlar. sürtrp (ritmektedir. DUsünce ve Bunu Jerzy Kosinskl, Boyalı bilim adamlarımızın. klişeîeşmiş, Kuş'un kahramanı Llekh'in su yaşama değerini yitirmiş. daha deneviml ile ne güzel slmgeledogrusu zaman asımına u§Tamış mistir: kavramlar üzerîndelc! «Sagırlar «Kuslan blrer blrer kafesten söylesisinne dönüşen tartışılan çıkanp boyar. acımsız benzerleda vine bundandır. rine teslim ederdi onlan. Günün Neden böyle olmaktadır bu? birinde kocaman bir karga yaElbette son derece karmasık o kpladı. kanatlannı kırmızıya, lan bu sorunun bir defil, birçok bovnumı roaviye, kuyruğunu da nedenleri vardır. Bilinen bir ger yeşile bovadı. Bir karga sürüsüçektir ki, insanlann düsünüş bi nün Ustümüzden çectigini z$çimlerini yaşayışları belirler. Ya rünce de koyuverdi kurbanını. şayışı oluşturan etkenlerse tek Aralanna kanşır kanşrraz aman nedene Indirgenemez. Somut ve sız bir savaş basladı. Dört vansoyut degişik ögelere yaslanır. dan sahtekârın üzerine «raldırdıBuna karsın biz konuvu bir u lar. Sivah, kırmızı, mavl ve yecundan, eleştirel dü<riinü5 açısm sil tüvler uçuştu havada. Karsa4si acmava calısaeağız. lar vükselmeye baslamı<:tı, birYalm bir tanımla var?ılama, d?n kurbanımızın döne döne taravırma, iviyi, güzeli ve dogruvu lalara düstü»ünü gördük. Kuş seçebihne yetisidir eleştirel d"ı yaşıyordu hâlâ. Gapasmı açro kasünüş. tnsanoŞlunu öbür varlık pıvor, kanatlannı ovnatmava ça lardan 'OstUn kılan yetisf. Gel<»e hsıyordu bosu boşuna. Kardcslelelim isletmedigimiz. tersine kiit ri gözlerinl oymuslardı. Kan I«=tlrdl5im1z. kaTjuklastırdıgımız oluk sibl akıvordu Hiylerinin yetisl de. diyebiliriz ki, eleştirel üsHinden.» düsünüştür. Bu celişM nereden Eleştirel düşünüşün serpüip gelmektedip? frelisraediSi toülumlarda yıSınsal Eleştirel dttsünü?, sorulara da düşünü'ün dışına düşenlerin, yanan bir düşünce blcimidir. kendi duvarhklannı. kendl tepOvsa. sorulan gülervüzle karşıla kilerin! sürdürenlerin dururnu, yan bir toplum olduÇumuzu söv Jerzy Kosinski'nin bovalı kuşlaleyemeyiz. Hosîapmavız sorular nna benzer tıpln. Yadsınır, yadan. Sözgellml bilincsiz de olsa dırg&nırlar. Kolay kolay benimİlk cocukluk evresinde dünyanın senmezler. Benimsenmeleri kenkapılannı sorularla açmaŞa çalı dindenliklerini vitirmelerine baÇ şır eocuk. Soru üstüne soru so hdır. Yozlasmalanna. eiderek vı rar. ÇevreslndekileTce çoftun an gından bir parça olmalarına baŞlamsız buluntır, karşılıksız bıra lıdır. Torjlumlarm düşünce tarlkılır bu sorular. Bu vüzden pav M lncelenirse bu oleuırun nice landığı, azarlandıgı bile o!nr. Giderek soru sorma ürktMl uva sorrıut Bmekleri pörüleblllr. Eleştlrel düşünüşe erisememls mr çoculrta. Böylece eleştlrel düsünüşt» bir nasırlaşmadır baş Hsiler, kendilerinl yenlleme, bel ledlklerlnl tazelpme eereksinlmllar. ni duymazlar. Belirll kalıplann, Eğitim ve OSretim döneminde belirli formül ve öSretllerin icinİse elesttrel düstlntls kabuk baŞ de donup kalmışlardır bunlar. lar. Hic de abartılı. aşın bir yar Gerçek anlamda yatncı ve yaraeı degildlr by. Söyle M, 8§ren tıcı olamazlar bunun için de. Söz ciler! kend! kisiliMeri İçinde ee ceüml snnatjı Iseler. bir eercekHstirme verine, hepslnin aynı ka ten degil. belir» blr örnekten lıba döIrtUmesine, aynı tomadan yola cıkarlar. tnsan ve yasam geçirilmesine calışılır. Klsisel du eerceSinl bütün zeneinHeivle kuyarlıklann, teBİdlerm aynlığı dü caklavamazlar, kesfedilmlş baisflnülmez. Sabun kalırjlan eibl bir örnefc kafalar üretllir. DüsU gelerin dısma cıkamazlar. Bilfm ve düsilnce adamı lseler, orta nebflmeyl Bğrenemez bu kafamalı, blr takım cevlrl bilefleıin Iar: düşunülmüs olanı belleınekle yetinlr o kadar. HazırlOTi tiî dolavlannda dönüp dolaşırlar. Kendi toplumsal gerçeklerimlzjrllerin Otesine geçflemez. Sankl ztadre vurulmus gfbidlr akıllar. le, billmsel veriler arasmda bir bağlaşım JruTamazlar. D u n * ve krpırtısıs. gerçelc anlamda Insan diyebilir miyiz? Oysa andığımu bu kavramlar eleştirel düşünüşün .yarattıği değerler dizgesinin küçUk bir dilimidir. Bunlardan yoksun olan bir kişi başkalarıyle olan ilişkilerinde sertliğe. baskıya baş vurabilir, kolayca kayabilir hayvanlığa, Eleştirel düşünüşe varmıs blr kafa ise, sertligin, hoyratlığın her türlüsünden tiksinir. Ama baskıyla, zorlamayla ya da cezalandırmayla hiç bir bayagılıSın değismeyeceğine inanır. Kör inanç da olsa. biUmselHkten, gerçeklikten uzak da olsa bir dü şünceye, ylne bir düşünceyle kar ı çıkılmasmdan yanadır. Kestirmeden söylersek. düşüncelerini beğenmediği kimseye, «Düşüncelerinl kabul etmlyorum ama; onlan özgürce söyleme hak kim ölünceye kadar savunacağım» diyen btlyük Pransız düşünürü Voltalre'ln bv. yargılannf bir ilke olarak benimsemiştir. Kişisel ve toplumsal yasayışımızda bövlesine ÖnemH blr yerl olan eleştirel düşünüsU nasıl gelistirir, nasıl dirl tutanz? Bir effitim lşidir bu. Her derecedekl e*itim ve öfTetim kurumlannda öSrencilere düsünmevi, aklını özprürce kulianmavı bellpdiklerinl yargılamayı ö&reterek. Bir yandan da her alanda özgttrce düşün meyi eneelleven etkenleri ortadan kaldırmak gerekir Bu^ar saSlandı mı hem kafalarda eleştirel düsünüş ciçeklenecek. bem dp uvirarhSa eiden vol açılmıs olacaktır Clive Bell'in şu sözlerini almtılayarak bağlavalım yazımızı: «Eğer uygar bir toplum lstlvorsanız, orada insar. kafası hoş landıgı her şevle uŞrasmakta özgür olmalı. Mavi Sakal'm odası değildir orası; çünkü düşüncevi evin bir odasma girmekten alıkovmak, onu bütün bütUn kötürüm etmek demektir.» İyi Niyet Esastrr Gözünü sevdiğimin iyi niyet! Seyirdlerin büyük kısmı hâlâ mikrofnndan sorumlu Erîirneli Isçive seslenİD duruyordu: «Nerde oğlnm pelvanlar? Beklemekten dizlerimix vornidn. rlltrimiz ayaklarımız dondn! Daha ne kadar bekliyeceSiz yavn?» Daha ne kadar bekleyecegiz diye sormava gBrün, mut> laka bir cevabı vârdır. Bir kez. hâlâ beklemege. aldanmaga istidadınız oiduSunu açıklar bu soru. Erbabı da, oyalayıcı bir ceyap bulmanın jüçluiünü çekmez. Edlmelr hemen mikrofona vanastı ve şu haberi verdi. «Bnlfrar rfirçşdlerinl fetlrecek nçak anzalandıtı İçin maalesef ba gfirefler yapi]amıva«aktır. Alman. cflrescilerine gelince, onlar da korktnkian içln » Ne Yapsın Ordulu? Miİlet, fötr şapkasıyle hâlâ ortalarda ffolanan Ordula Mustafa'nıp üzeririe vannca. blr zamanlann başpehlivamnın renri uçuverdi tsfpdi&in kadar kuvvetll ol. öfkeli bir kalabalık karsın'a dikildi mi, gücünün bes para..,etrn}ye; cegtni o anda anlayıverirsin. Onun İçln kalabahgi tarihrma oyununa eirrneyereksin! Fukara Ordulu belki de isin bu hallere gelecegini pek düşünmemlştl Hemen kendini savunmaya geçti; «Kardaslar. benim de slzler »;ibl btı if> lerden haberim vok. Güreseceksin dedtler reldik. Ben !«te bnradayım, fçinlzden güres tntao varsa, hemen soynnayım!» Cevap, cevap degil ama, yine de cevaba benzlvor! Başladı bir ağızdan millet bağırmaya: «Kahrolsnn dolan. dıncılar; biri aldatıp paramtn aldılar, bizl yine oynna getirdiler!» . Eğitim İşi Olayın Sonu.. Ve" olay şöyle sona erdi. Kapıva kosanlar,' paraiarın çoktan kaçırıldığını görüp eli bos dönduler. Çamurlu ve soğuk alanda bağırıp çagıranlar. blr sorumlu bulamadıkları için. kendi kendilerlne boşalıp. oldukça sakinlesmis olarak Essflngen'deki kahvelerln volunu tuttular Bazılan kahvede. «Vav köpoflnlan en asafi 2530 bin Mark var* dnlar» diye hesaplara giriştilerse • de. kend! kayıplannm sadece 5 mark oluşunu dikkate alıp, yine de bir teselli yolu buldular. Îşte vurgunun tatlısı budur. HeTkesten at az kopanp kendine kocaman bir hazine yapmaktır Üstelik. zamanla unutul'ur da bu soyguniarın acısı ve bakarsmız hatırlı kişiler olarak aramıza kansmış Esslingen soygurculan... Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir, Hidrografi ve Osinoîrafi Oairesi Baskanlığından Bildirilmistir: DENlZCtLERE VE HAVACILARA 9 SAYIL1 BİLDİRİ 3 ve 14 Şubat 1973 tarihlerinde birirci sahada, 5 Şubat 1973 tarihinde ise ikinci sahada, aşağıdaki noktalar içinde, 06.00 ile 18.00 saatleri arasında seyretme, demirleme. avlanma ve bu sahaların 12 500 metreye kadar olan yükseklikleri, can ve mal emniveti bakımmdan tehlikelitflr. BÎRÎNCt SAHA: EGE DENÎZÎ SAROS KÖRFEZİ GÎRÎŞt • E 42 SAHASI l i n d Nokta: E 4558 No.iu Büyükkemikli Burun Fenerinden 203 derece ve 4.5 mil mesafede, enlemi 40 derece 15 dakika kuzey, boylamı 26 derece 11 dakika doğu 2nci Nokta: Enlemi 40 derece 15 dakika kuzey, Boylamı 25 derece 58 dakika doğu 3üncü N'okta: Enlemi 40 derece 33 dakika kuzey, Boylamı 25 derece 58 dakika doğu 4üncu Nokta: Enlemi 40 derece 33 dakika kuzey, Boylamı 26 derece 11 dakika doğu. İKİNCİ SAHA: AKDENİZ FİNİKE KÖRFEZÎ GÜNEYÎ • A 78 SAHASI l i n d Nokta: E 5850 No.iu Taşlık Burnu Fenerinden 085 derece ve 4.4 mil mesafede, enlemi 36 derece 13 dakika kuzey, boylamı 30 derece 30 dakika doğu 2 n d Nokta: Enlemi 36 derece 07 dakika kuzey, Boylamı 30 derece 30 dakika doğu 3üncü Nokta: Enlemi 36 derece 07 dakika kuzey, P ylamı 30 derece 16 dakika doğu 4üncü Nokta: Enlemi 36 derece 17 dakika fcuzey, Boylamı 3 derece 21 dakika doğu G 5inci Nokta: Enlemi 36 derece 12 dakika kuzey, Boylamı 30 derece 25 dakika dogu. DENİZCİLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUYURULUR. (Basın: 10824/558) Çapdaş Gazete, Dergi, Kitap Basın ve Yayın A.Ş. Yönetim Kurulundan Sidl No: 116951/63832 Şirketimiz Genel Kurulu aşağıda yazılı Ana Sözleşme tadiline ait hususlan görüşmek üzere 20 Şubat 1973 Salı günü saat lOJO'da Şlrketimiz "Merkezı olan Cağaloğlu Halkevi Sok. 39/41'de fevkalâde olarak toplanacaktır. '. Sayın hissedarlanmızın toplantıdan asgarl bir hafta evvel giriş kartını almalannı rica ederiz. • YÖNETİM KURÜLD G a n d e m : ŞİRKET ANA SÖZLEŞMEMtZtN 4 ve 24 fincü MADDELERtN TADİli ESKtŞEKLİ: YENt ŞEKLİ: Madde 4 Şirketin mUdMadde 4 deti on senedir. Baslangıcı Şirketin Ana Sözleşmesinin tescil ve ilân tarihldir. Madde 24 Genel Kurulda Madde 24 Genel Kurulda A grubuna cfahıl hisselerin A grubuna dahil hisselenn herbirinin bir reyl ve B gruherbirınin bir revi ve B grubuna dahil hissedarların herbuna dahil hisselerin herbirinln beş reyl vardır. Ana birınin beş reyi vardır Ana Sözlesmenin tadili hususunda Sözlesmenin tadtli hususunda yapılacak toplantılarda her vapılacak toplantılarda !ier hissenln bir reyi vardır. Anhissenih bir revi vardır Aneak gerek Sirketln müddetincak gerek Şirketin müddetinden euvel feshf ve eerekse den evvel fe«hi ve eerekie Ana SÖ7İeşmenin , tadili için Ana Sözlesmenin tadili içln Genel Kurulda hİRsedarlann Genel Kurulda» hl««edar!ann t/ %85'inin lehte oy ktıllanmao85'inin lehte ov kullanmalarıyla mümkünlesebilir Ve larıyla mCmkünlesebilir Ve bir ekserivet temin edilnteblr ekserivet temin edilm#dlkçe Sirket Ana Sözleşmesi dlkce Sirket Ana Sö?lesme«l tadil edllemiyeceği glbl feslh tadil edilemiveceSi eibf fe=ih de edilemez. de edilemez. • (Cumhuriyet 563) Düşünce Tutsağı Bu ortam İçinde vettşmlş bir Wsl, eleşttrel düşünüsü olusturan en bövük gücü aklmı kullanma güctlnll kazanamaz. Bunun tein de kendislne öSretilenlerin dısında başka dogrulann var ola bileceftine lnanmaz. Bu yüzden teıc bir dfl^tirıpenin kölesi, tutsaftt olur. KendMne benzemeren, kendlsl (rlbl düşünmeven kislleH kuşkuvla kar<=ı!ar. BaSnaTİıgin, softalığm uç noktasına defin eîdebilir. Bundan da öte kendl bağ Aklın Ak Aydıniığı Su gerçeği söylemede hic blr saktnca yolttur: Eleşttrel dUşllnüşü Bzel ve toplumsal yasavışımıza agdtramama. en önemH «nrunlanmızdan blridlr. Atatürk. «Hayatta en trercek yol pBsteHot billmdir» diyerek bu sorunu çözmenin, bu büvük ek<;ikll«mİ7İ pîdermenîn volunu eSstermMiT bi . Ne ki. bilimin kılavu7İu*ıına de&il, ön vargılann. sanlan*!lann kılavuzlıı»ıma sıSmdık. Ata Hirk'On sRvİPdigine ters dtt«n bir yol seçtik uygulamada. So Zile Belediye Başkanlı$ından Hıdırlık mevklinde Asrl Mezarlık bitlşiğine yaptınlacak Bütangaz lnşaatı kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur. tşin keşif bedeli 87 499.46 TL olup geçici temlnatı 5625.TL. dır. thale 14.2.1973 Çarşsmba günü saat 15 de Belediye'de toplanacak komlsyon buzurunda yapılacaktır. thaleye girmek isteyenlerin 2490 sayılı kanunun 32 ncı maddesine tevfikan hazırlayacaklan teklif mektuplarını lhale saatmden bir saat evvel ibraz etmeleri ve ihale dosyasimn Fen lşlerinde görülebileceğl. ihale ile ilgili tüm giderlerin yüklenidye ait ol f dugu duyurulur. (Basın 10776) 55 MARDİN JANDARMA SAT1NALMA KOMİSYON BASKANLlClNDAN J. Tugayı eratı için 24.000 kg. kemikli sığır ett kapalı zarf usulü Ua satın almacaktır Muhammen bedeli '423J60 TL., geçici temtnatı 20.685 TL.dir Ihalesi 20 Şubat 1973 Sah günU saat 11.00 de J. Tugav Gazinosunda yapılacaktır. Ba nususa ait şartname Ankara Istanbul ve Mardtn J Satmalma Komisvon Baskanlıklarında görülebilir. tsteklilerin kanunî sekilde hazırlavacaklan teklif mektuplannı ihale saaHnden blr saat evvel Komisvon Başkanhğına vermeleri. Postadaki gecikmeler ksbul edilmez. (Basın • 1071S 557>
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear