Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SATFA İKt: sCTJMHTIRİYET: 7 Arahk 1971 üniinıüzün en önemli sorunlarından biri de dünyamn barış içinde jaşayıp >aşamıyacağıdır. Daha çok nükleer güce sahip ülkeler arasındaki ilişkileri etkileyen bu soruna şim&ye kadar bir çiizüm >olu bulunamamıstır. Bundan sonra da bulunacağı şfipbelidir. Çeyrek yüzyüdanberi çeşitli nedenlerle top, tank ve bomba arasında kalan insanlar bir savaşı ortadan kaldıramadıklarına göre çıkarcı ülkelerin bir araya gelerek barış nizamını korumalarını da olanaksız görmekteyiz. İkiııci Dünya Savaşından sonra ild ayrı ittifak sistemi içinde hareket eclen Sovyet Rusya ile \merikanın milli çıkarlarını bunalım stratejisi içinde silâh gücü ile yürütmeje çslışmaları bu >argımm doğrulamaktadır. Ancak nükleer silâh yapımındaki gelişmelerin bir yarar sağlıyanuyacağinı anbyan iki büyfiklerin genel politikalarında yaptıkları önemli değişiklikle dostluk denemelerine girişmelerinin nasıl bir sonuç vereceği merakla bekleomektedir. Bilindiği üzere CenevTede baslayıp Helsinki ve Viyanada büyük bir gizlilik içinde yürütülen nükleer silâhlan ortadan kaldırma veva kısıtlaraa görüşmeleri her.üz umut rerici olmaktan uzaktır. 1950 ortalarına kadar atom ve hidrojen bombasını tekelinde tuta*ı Amerikanın ayni silâhı başkalarımn yapmasiyle nükleer dengenin bozulduğunu görerek tehliker.in büyüklüğünden söz edip. kısıtlamava çitmck istemesi de çıkarcılığın tipik bir önıeRİdir. G Silâhların kısıllanması Feridun AKKOR güçlerinden söz eden ve çok pahalı da olsa bundan bir türlü vazgeçmiyen taraflar milli çıkarlarını kuracakJarı ortaklıkta aradıkları için bu tür yaklaşmalarla gerçek amaçlarını gİ7İemeye çalışmaktadırlar. Simdiye kadar yaptıkları müzakerelerde alataklan pay üzerinde pazarlık yapan iki bttyüklerin silâh yapımına ara vermeden devam etmclcri barış anlayışına ters düşmekte ve konuya çözüm yolu getirmemektedir. Dünya basını, özellikle Pravda, Amerikalıların büyük payi kendi taraflarına çekmek istediğini yazmakta. bu nedenle de stratejik hava kuvvetlerini Batı Avrupa bölgesinde üslendirmiş olmalarından ya> kınmaktadır. Atomla donatılmış bu uçakların Sovyet Rusya için büvük bir tehlike teşkil ettiğini söyliyen askerî otoriteler de silâhlanmanın kaçınılmaz bir zorunluk olduğucu ileri sürmektedirler. ra üstünlük sağlıvacağı konusu tartışılmaya değer. Maliyet ve s»yıdan riyade bugün uvgulanan politikanın temel yapısına bağlanan bu sorun yönetimle birlikte bir saldırı \eya karşı koyma etasına göre saptaıutıaktadır. SA" ? görüşmeleri esnasmda daima dengeden söz eden taraflar, stratejik silâhların çok pahalı olduğu gerekçesiyle mecbur kalır.madıkça kuvvet arttırımına gidilmemesini tavshe etmektedirler. Halbuki olavları dikkatle İ7İediğimiz zaman her gıin yeni bir silâh sistemi uzerinde dorulduğunu masrafh da olsa nükleer giicün gelistirildiğini görmekteyiz. mından da hızh bir çalısma temposu tçinde olduğunu görmekteyiz. Sovjetlerin bu yılın sonlarına doğru Polarislerin menziline esit ve nükleer başlık taşnan yeni bir füzeyi geliştirip, hizmete sokacaklari sanılmaktadır. Sovyet Rusya 1967 Bahstik füze 1440 Denızaltı fuzelerı 130 A. B. uçağl 1970 1500 280 200 Bırlesık Anıenka 1967 1054 1970 1034 556 500 UNDEN UNE Bizim sııcumıız günahımjz ne? Arastırma ve geliştirme silâh sistemini geliştirmek için arastırma alanında büyük yatınm \e harc*malar yapan taraHar bur.un uzunca bir süre daha devam edeceğinden söz etmpktedirler. Nitekim, son on yıl içinde büyük gelişmeler gösteren arastırma konusunda Rnslar % 10:13 oranında bir yükselme yaparken Amerikada da bu miktar •. 4 arasında seyretmektedir. Hiç şüphesiz bu artış savunma masraflarını büyük ölçüde etkilediğinden So%yetler bütçelerine 16:17 milyar dolar koymakta, Amerikahlar da 13:14 milyar dolar harcamaktadır. Teknolojik araştırma konusunda sarfedilen bu paraların ayni tempoda devamı halinde iktisadî bünyelerini tehdit eden bu büyük tehlike karşumda ciddi tedbirler almak söyle dnrsun. gelecek yıllırda bu alanda daha büyük çabalar harcanacağına değinmeleri dikkat cekicidir. 1957 de Sputniklerle beraber teknolojik yünden büyük gelişmeler gösteren Sovyetlerin stratejik silâh yapımındaki üstün. ISfü Amerikanın gözünü korkutmakta. ayni ölçüler içinde kuvvetli bir savunma sistemi plânlamaya zorlamaktadır. 1960 dan itibaren nükleer silâh yapımında aradaki mesafevi kapamaya çahşan Moskova da, son yıllarda balistik füze alanında Amerikayı geçmis durumdadjr. Aşağıdaki tablonun incelenmesinden de anla^ılacağı üzere bu konuda ön alan Sovyetlerin stratejik hava ve deniz kuvvetleri bakı Stratejik denge endi çıkarlan açısından silâhların azaltılması sorununa bir türlü inanmıyaıı bu iki ülkenin denge stratejis) içir.de üstünlük kurma çabaları dünya bansı için söyledikleri tatlı söz ve realitelere uymamaktadır. Dengenin hangi ölçülere dayandığı belli olmadığı sürece nükleer silâb kısıtlamasının yapılamıyacağı kanısı kuvvet kazanmaktadır. Teknolojik gelişmelere paralel silâh yapnnınıa msıp tastığı çu günlerde bir azaltmadan söz etmelerinin içtenliğine inanılmamaktadır. SS9 tipi atom başlıklı fihelerin sayısını arttırmak ve daha mükemmelini yapmak suretiyle ilk darbevi vurmaya hazırlanan Ruslann tüm denizaltılarmı roketlerle donatmalan sözlc eylemlerinin birbirine uymadığım açıkça göstermektedir. Mevcut Sovyet tehlikesine karsı koymak için silâhlandıklarını söyliyen Ajnerikanın bu görüşü de güttükleri emperyalist politikanın bir sonucudnr. O halde silâhlanma konusunda fideta birbirlerine ısık tuUn iki büyüklcrin giriştikleri bu yarışm» içinde bir anlaşmadan söz edip nyguladıklan oyalayıcı taktiğe bakarak iyimserliğe kapılmak yersizdir. Stratejik alanda kuvvet dengesinin hang] noktaya kadar yeterll ve hangi noktadan son Bu arada Çinin tehlikeli olmaya baslamasiyle yer.i bir safhanın ortaya çıktığını ?ören iki büyükler stratejik silâhların yapımına a>n bir önent vermekle beraber aratarında bir anlaşmaja varmak zorunluğunu duyduklarından erteledikleri SALT görfismelerine tekrar başlamışlardır. Böylece Kızıl Çine karsı daha etkiU olmaya çahşırlarken en iyi tedbirin silâh olduğu noktasında birleşmektedirler. Yukarıdan beri izlediğimiz bu görüslerin ısığı altında SALT görüşmelerinin beyhudeliğini anlamakta, yıllardan beri askıda kalan bu konuya yeniden dönülmüş olmanın bir \ararlık getirmediğini görmekteyiz. Bölge savunmasi için silâhlar.mayı veğ gören bu ikj ülke yeniden roket sistemlerini gelistirip nükleer baslıklara önem vermeleri bu görüşümüzü doğrulamaktadır. Hi s ı ı m e m ı e K c t Kalkınsın, yarın, veni k u ş a k l a r az gelişmişHp ğin elinde inlcmesinler, bizden mutlıı ol.sunlar, diye her türlü ,f fedakârlı^a kat!anan bu toplumun günahı ve suçu ne ki? Bir Û türlü rahat ve huzura nail olamaz.. Ağır vergilere katlanan % biz. a<kere jriden biz, sabah erken saatlerde sıcak yatağindan m fırlayarak fabrikasma, ış yerinc koşan biz, bir lânet mi aldık * ki. bir türlü rahat \üzü gormek nasihinc kavuş.amıyoruz? Pa*£ halılık ile pençeleşen, otobüste itilip kakılan. muslukta su bu | | U lamavan biz. rc.jim tepemize vıkılacak di\e endişe eden, Kıb ^ *k rıs ne otacak? Türkiye'nin on yıl sonraki durumu ne hal ala"• cakV diye düsünen biz, köyde, tarlada bir boğaz nğruna çapa, '3 kürck salhuan biz, iktidarların çünahını örtmcçe. kusurlarının neticelerine katlaıımağa mahkum nlan biz. artık çilemiz dol', madı mı? di\e fcryad etmek ve bir sabah kaprisler uğruna 't hükümeti düşüreıı. kbtü âdetlerin gelişmeğe başladıkları rncmlekette bu âdetlere kendilerini kaptıran onbir vey» onöç Ba. ": kandan sormak istivoruz: Siz bizc hiç rahat vermeyecek, rahat >üzü gostermeyecek misiniz? Sanki göreviniz zorlukları veneıek. Türkiye'ji ufukları çeniş bir düzeye çıkarmak değil de, poütika adına kösekapmaca oynamak Oturduğunuz makamlarda hizmet jerine şeytanlık düşünmek' Vann Kıbrıs ta Makarios bu bunalımdan istifade ederek bir halt ederse bunun sorumlusu siz olnıajacak mısınız? Obiir gün bir türlü dikiş tutturama^an, millî çöküntüye kadar birbirini kovalavan, istikrarsız iktidarlar devriııe cirecek olursak bunun hesabı sizden sorulmavacak mı? Hir de\letin en üst mertebelerindcki organı, ilçedckı par, ti çekismplerindeki o\uniara. spor kulüplerindeki mücadelele,re '; benzetmiş olmaduıız mı? Dümanın hiçbir verindc bir kabine * içinde hizip vaparak oldn hitti yaratan insanlara rast gelinmi'j '* midir? Bu sayın kişiler. hir odada toplanacaklar. dedikodu y?•'' pacaklar. kcndilerine göre bazı hcsaplar kuracaklar, sonra da < Atatürkçfilük ve reformculuğu kcndilerine siper cderek vura'* caklar devlete tekmevi.. Kimler mi? Daha dün Cumhurbaskanl lığı kontenjanından senatörlüje seçilenler.. I martz ki bu çid biler dürüst olmak icin bu çörevi sahibine. sahibi nezaket gös% terip kabul etmek istemese de. iade ederler. ?> 1 ;•* '", !j •* :; U a Z ^ ! 4 jğ f* fi i,\ ''': ? ! 1' "' j ^ Nükleer silâhann ortadan kaldırılmasının Hr başlangıcı diye niteienen SALT görüsınelerinden sızan haberlere göre, nüklecr silâhlan ^altmak mümkün olmıyacajh gibi denge denilen eşitlik prensibinin de bir işe yaramadığını anlamaktayız. Bununla beraber dünya barışını temeünden etkileyen ve ağır bur.altmlara yol açan bu güç Uzerinde herhangi bir t:rtışma yapmadan elbirliğiyle ortadan kaldırmanın zamanı geldiğine inanmaktayn. İnsanbk dışı kanlı oiaylara sebep olan bo korkunç siiâhı yok etmedikçe barış içinde yasamanın mümkün olmıyacağinı bir bez daha tekrarlamada fayda vardır. Sonuç tratejik denge terazisinin kefrsi snn ?0 yıl içinde bazan bir tarafa, bazan da karşı tarafa kaymak suretiyle değişik bir yön göstennektedir. Bu değişik eğriye rağmen silâhların yapımı durmadan devam ctmiş, uzak mesafe bombardıman uçaklarından, balistik füzelcre ve denizaltılara doğru hızla yol almıştır. Böylece süper ülkeler sahı birbirlerine karşı ileri sürerken stratejik silâhlan kısıtlanıadan veya kaldırmadan söz ctmelerini gerçeklerle bağdaştırmak mümkün rtecildir. Nitekim. dünya basınının bü\iik çoğunluğu kötümserliğir.i belirtmekte. S\LT müzakerelerinin olumlu bir sonuca bağlanamayışından yakmmaktadırlar. Kosigin'in «stratejik silâhlar hakkında varılacak bir anlasmayı şimriiden selâmlarız» sözü de umut verici olmaktan uzaktır. Şayet bu iki ülke dünya barışmın devamlılığır.ı sağlamaU istnorlarsa ber şeyden öncr dengeli bir silâh indirimi ile gene! "stratejileri içinde güvenlik konularını ortaja açıkça koyup, A\rupa bölgesinde kuvvet indirimine gitmeleri gerekmektedir. SALT görüşmeleri tratejik silâhlanma fplişiminin siyasî, askeri ve malî takatlerinin üstüne çıktığııu ve tahammül edilmez bir hal aldığını gören süper devletler gerekli kısıtlamayı yapmak üzere bir araya gelmenin zorunluğunu duymuslardır. Valnız 19 aydan bcri dört duvar arkasında sürdürülen bu görüsmeler bazı siyasî spekülâtörlerin ijimserliğine rağmen umut verici degildir. Nitekim büyük nilklter S Idam suçlulan. tüneller açarak memleketi huzursuzluga | sevk ederlerken bir Içişleri Bakanı görevinden bfivle nümayı> | lerle nasıl ayrılır? Kendi memurlanndan onbir tanesi müşte v rek islida ilp istifa etmis olsalardı uoluüu mahkemede 3İma» % lar mı idi"' Allaha siikür venı bir tecrübe sahibi olduk ve devlet an Ia>ısı içindt bu tiirden hir hafiflik de çördük. Ortak istifa ^ gerekçesi üzerinde durmayacağız. Cünkü Koçaş'ın Sivas nut '". kundan beri anlasılıyor ki. o ve oııa ııjanlar. parlameutosuz * • hir idareie lnvret çekmekte ve istediklerini yapacak rahat bır ' ortamın hazırlanmasını ordudan beklemrktedirler. Bu ıstif» fj orduytı bu cyleme sürüklemek ıçın vapılmış bir tesebbustür, | onun için de sa\ın Kurmay Başkanından sert bir tepki gör müştür. * • • Talihsiz memleket!.. Yüzyıtlarca süren mncadeleden sonra elde edüen hürrivet ve insanlık haklanna kendi evlâtları tarafından tecaıüz edildığini hâlâ görüyor. Bu toplu hareketin bir tek anlamı vardır. Türk milletini kendi benliklerine duydukları sevgi vüzünden saymamak. ona ihthaçtarını anlatmak zahmetine katlanmamak.. Sonra bugünkü durumu fa?ist olarak ta\sif edip arkasından parlamento sistemini red etmek, insan Koçaşa ve anlasılan akılları eıme>en bazüarına soracağı geliyor fa^izm ve parlamento reddedildikten sonra geride ne kalıyor? diye.. BU6UN YARIN CHP'ye düşen görev Genelkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Memduh Tagmaç'ın, 11 lerin istifa nedenlerine cevabı, gerçekten tasıdıği yüksek sorumluluğun ve görevin ciddiyeti ile ııyumlıı bir ağirlık ve \akar örneğidir. Biz baştan beri, bu uyduruk gerckçe uzmanlarının niyetlerini açıklamış ve vaziyetimizi almıştık. Bu nedenle, istifalaruu yumusak bir yazı ile kapatıp geçmek istemiştik. Ancak, bu «serguzeşt» erbabının «serencamı» istifa gerekçeleri ile çi«meden yukan çıkmıştır. Bu ordu bir aşiret topluluğu değildîr. Devletin iç ve dış güvenliğinin koruyucusu, görevlisi bir devlet gucüdür. Bu ordunun yasalan rarfır, kimden. hangf' makamdan emir alacağı bellidir. Anayasarhızın 110. maddesi ve kendi yasalan bunu açık ve kesin nîçlmde ttyin ve tesbit etmiştfr. Bn ordu, emrü kumanda zinciri içinde, er'den en yüce kumandanıca kadar. bu zincir içinde, kendi yasalanna ye geleneklerine göre, kendi düzeni içinde görev y * par. Her «serguzeşt» çi bu emrü kumanda zincirini zedelemeye çahsnuştır. Bu davranıslar kadar, Orduya saygisızlık yoktur. Bu ordu, tarihinin her döneminde bir devlrte sahip, uzun ve şeretli hir geçmise sahip, büyük bir ulusun ordusudur. Mütekait efenUUerden, şuradan buradan toplanmıs «serguzeşt» çilerden emir alacak degildir. Bu ordunun o kadar kesin ve keskin yasalan ve jrelenekleri vardır ki, bunu bilmiyenler, bilip de unutanlar, daima başlarını tasa çarpmışlardır. Bu ordu mütekait efendilerden enür almak, şuradan buradan toplanmıs «serguzeşt» çilerden telkin beklemek şöyle dursun, kendi yasalanna saygısızlığı, geleneklerini bilmezlikten gelenleri hiç bir biçimde affetmemiştir. Bu gibi davranışlara tahammülü mümkün degildir. Nitekim, 27 Mayısta, Millî Birlik Komitesi üyesi olmasına rağmen, bir yüzbaşınin, Erzurumda, bir orgcneralin bir adım önünde yürümesine tahammül etmemis ve 13 Kasıma giden olaylara, bu biçim davramşlar neden ohnuştur. İstifa ile meseleyi kapatmak istemiştik. Bu garip topluluk, burunlarını nereye kadar sokmak istemişlerdi. herkes biliyor. Hele istifa gerekçeleri gerçek niyetlerini, hasta düşüncelerini açık seçik ortaya koyan kişilerin, ordunun kendi emirleri altırta girmesi gerekmiş gibi ifadeler kullanmaları, çok yüzeyde bir düşünme kapasitesine sabip bir topluluk olarak miUeti ve orduyu hafife almaktır. Çünkü. 12 Mart öncesir.in sloganlan ile yazılan bu gerekçe, tıpk' VI Mart öncesinin «serguzeşt» çileri gibi bu milleti ^e ordusunu bir kaç sloganla avlanacak, şerçek niyetleri aıilamıyacak, bilinçtcn \e akıidan yoksnn kabul eden bir da\rar.ışııı sonucudur. Biraz Marksizm, biraz Maoizm, hiraz Titoİ7m, biraz Nâsırizm karması «montaj bilim»cilik vapanların 12 Mart öncesi «tepeden ın.uec^.îr» inin bir <bak:yetıussuyuf"U görüntusü verenlerin, ilimden bilimden söz etnıeleri aynca ha7indir. Gerckli cevabı ordunaı yetkili ve kar.ucî HomuUnından almışlardır. Yalnız, is burada kapaııamaz. Bu istifa gerekçesinin hesabını partiler, kamuoyunda ve >üce Meclislerde sormak zorundadırlar. Ayrıca, C.H.P. de sadece Genel Başkaniarı Sayın İnönü'nün Geııel İdare Kurulundaki sözleri ile yetinemez. Sayın İnönünün, «Genelkurmay Baskanı, kendını fec'a ederce<;ine demokrasiyi kurtarmak ve memleket meselelerı uzerinde tıtreyerek çaba sarfedıyor. Kendini çik ta>:ci:r edıyoruın» demesi yeterli degildir. Eğcr, C.H.P. gerçekten tlcmokratik düzenden >3na ise tepeden inmeci, istifa eden kabinedeki üyesini Haysiyet Divar.ma verip, parti üe ilişkisini kesmelidir. Kendi yaptığı basın toplantısında. bir soruya verdifi cevapta, «Tunus giıbve komisyonculuğu» işine kanştığı, vaktiyle anlasılan khinin. bugün açık seçik ortaya çıkan amaçları ile C.H.P. nin ilkeleri \e politikası bağdaşmamaktatlır. Lütfen, artık biraz C.H.P. parti olduğunu hatırlasm. ayalimizde yaşayan sanat elçimiz bir «Suna Kan» vardı, yıktuuz onu. Sanat deyin* ce, yalnızca sizin icra ettiğinlz sanatı bilmek ve kabul etmek gibi garip bir tutum içinde olduğunuz anlaşıldı. Kanaatimizce, bir sa • natçı tek yönlü değil, çok yönlü olmak zo • rundadır. Kendi icra ettiği sanat kadar, kar şısua aldığı sanata da saygı duymak mecbu riyetindedir. Kültür Bakanı sayın Talât Halman'ın alaturka öğretim yapacak bir konservatuar açılması ve bir Itrî gecesi düzenlenmesi ile ilgili görüslerine karşı çıkmanız bjjuk bir talıhsizlik oldu. Biz, Kültür Bakanı sayın Halman'ı, Topkapı Sarayının o asil ve muhteşem tarihi dekoru içinde yapîakların sararmaj'a yüz tııttuğu tatlı bir eylül gecesinde ruhlarımıza tarifsiz bir huzur getiren konserin başında alkışladığımızdan beri bir Itri gecesinin düzenlenmesini bekliyorduk. Arka«mdan bir 3. Selim, bir Hâfız Post ve bir Yahya Kemal gecesi iimit ederek. Kultur Bakanının bu davranısı «Ataturk ilkelerine» nasıl ters düşer? Ataturk. <Batı musikisini baş tacı edin. kendi musikimizi ayaklar altına alın» mı dedi? Bilâkis. H Suna Kan'a açık mektup tanmmı? Türk viyolonistf • Suna Kan hanım, bilâkis, büyük Ataturk sanatın her dahna karşı saygı duyan ve onu yaşatmak için hitnaye eden bir sanatseverdi. L's telik, Türk musikisine karşı duymu? olduğu üstün sevgi de bır tarafa. yılından beri bizim Osmanhlıkla bir ilgınıizin kalmadığı doğrudur. Fakat. boyle bır ılginın kalrnadığını duşünerek kokü 900 yıl önceye kadar u^anan taıihimizi, o tarihımızin ıçındekı kendi öz sanatımızı npreja koyalım? » U C yıllık tarihin izlenni taşıyan. bu mılletin içinden çıkmış, bıze bizim zevklerimizi veren hakiki sanat ustalarını nereye saklıyalım? Jnkâr mı edelim hepsıni Suna Kan hanmı? Yoksa bir kalemde silip atmak kadirbilmezliğıni mı gösterelim? Bu inkârı yaptıktan sonra ashmızı nerede bulacağız biz? O zanıan nerede kalacak bizim milli zevklerimiz, milli duygularımız? Bu millet gecekondu ve temelsiz zevklerin alkışlayıcısı durumuna getirilemez. TARTISMA olarak dinlesin ve bUmiyerek değil, bilerek konussun. Nihayet umumi kültür olarak Türk musikijinin teme) bilgilerini ögrensin. Merhum hocam büyük müzikolog Sadettin Arel'in sözünü Işitsin: •Batı musikisini sevdigim için Türk musikisini seviyorum» Bilmcm içindeki hüveleri kavradın mı sayın Suna Kan? Lâika Karabey tzmir eşrafından merhum Püskülcüzade cihan Bey ile merhume Sıdıka Yenişehulı Hanımm kızı; Zerrin Ankkan'm birıcık annesi; Yekta Akmcı'mn kıymetlı eşı; Tuğrul Arıkkan'ın kayınvalıdesı; Mukadder Aykurt; Münevver Namar; Mustafa Aknıl ve Aysel Aknü'in ablalan Gülçin ye Qülgün Ankkar>'ın a,nneanneleri hajtrsever btiyü&josa* ^.i ? ' * ' ' T,v^ ACI BİR KAYIP MUHAS^EN Â HANIMEFENDİ Sonuç | u millet, sizin icra ettiğıniz a karşı nasıl saygı du'yorsa, o saygının çok daha farlasını kendi malı olan. kendi ruhunu ve benliğini aksettiren sanata karşı duymaktadır. Sizin böyle bir saygıyı hissedememeni? hakıkaten çok garip. Bırakınız: batı\a ddnük olmak. batıyı taklıt etmek ve batıya orenmek. kendi kendimizi inkâr uçurumunun kenarından artık uzaklaşın. Erkan AŞÇIOGLU Gazeteci Bartın 1923 B 6/12/1971 günü Allahın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 7/12/1071 Salı günü öğle namazını müteakip Şişli Camiinden kaldınlarak Ferikoy Mezarlığındaki ebedt istirahatgâhına tevdi edilecektir. Mevlâ rahmet eylesin. AtLESİ Cumhuriyet 10029 Suna Kan ve Kültür Bakanı |ııı sanatkâr. biri de sanatın ve | sanatkârların hâmisi. Suna Kan bir sanat dahna yapüacak yardıma hücum ediyor ve bugun eserlerine Batmm da hayrar. olduğu Koca Itrî'ye yapılacak güne çatıyor, biri de bu dâhîyi, ölümsüz insan ı anmak istiyor. Acaba hangisinin gönlü sanat heyecanıyle çarpıyor? Hangisi Türklük hisleriyle yaşıyor? Cevabı içinde.. Daha iki ay evvel dâvet üzerine gittiğim Münih Üniversitesinde hem Itrî'nin eserlerine hem de konieransımda anlattığım Türk musıkisi sistemimize hayran olduklarım söylersem acaba yazdığı yazı için nedamet duyar mı? Suna Kan'dan şunu beklerdim: Türk musikisinde şu yapı ve şu malzeme ile ne yapılabilir? deyip ispat etsin! bunu yapmıyor, Umî tenkid yapılsa sözlerinin aksi mey dana çıkacak. Her zaman tekrarladığım gibi Batı musikisinin. Suna Kan'ın taptığı musikinin bü tun unsurlan hücum ettiği musikinin içinde ve bir köşesinde. Beğenmediği sey, bugünkü kullanıhş ise, o hususta ben de müşterekim. Esasen sayın Halman'ın teşebbüs ve dıleği de budur. Bunun gibi konservatuar açılmasına değil, başıbo? bnakilmasına karsıyız. TC. MALİYE BAKANUĞI ELEMAN ARANIYOR Eğer haftada bir kaç boş saatinizi bize ayırabilir; İngılizceyi konuşur: anlar ve 2035 yaşlan arasmda iseniz size; boş zamanlanmzı degerfendirerek hatıri sayılır rniktarda para kazanmanın yolunu gösterebiliriz. Fazla malumat için; Mr. Simpson. Telefon: 45 45 01 Perşembe ve Cuma günleri saat 1016 arası. Cumhuriyet 100?3 Bi VERGİSİZO/o9FAİZLİ KALKINMA1STİKRAZI TAHVILLERI J 1971 • >v 8OO MİLYON LİRALIK TtâutS&Utcc Sümerbank Genel Müdüriüğünden Ankara'daki Hahhan binannza 480 Kg. lık; ı ı duraklı ve çift hızh 2 adet asansör yaptırılacaktır. Tekliî evrakı; Ankara'da Sümerbank Ankara Şubesinden; Istanbul'da; Bahçekapıdaki Ahm ve Satım Müessesemizin (muamelât servisindsn) TL. 15. karşılığında temin edüebilir. Teklifler 21/12/1971 tarihinde Genel Müdürlügümüzde bulundurulacak şekilde verümelidir. Müddetinde verilmeyen teklifler ile teklif verme müddetinin hitammdan sonra satıcılar tarafmdan re'sen yapüacak tenzilât talepleri nazan ıtibare alınmaz. Genel Müdürlügümüz ihaleyı yapıp yapmamakta ve düedığine yapmakta serbesttir (Basın: A. 1633524850/10017) 1376 Sayılı Kanunun verdığı yetkıye dayanılarak. karşılığı kamıı vatırımlannın fmansrnanınca kı:!Ian11mak uzere, Hazmece 1971 Kalkınma İstikrazı Tahviileri ihrac olunmusti"1. YARDIMİARINIZIİSTEDİĞİNİZ BANKA ŞÜBELERİNE YATIRABİLİRSİNİZ TÜRK MâVA KUWrTLE«W GÜÇLENOİRME VAKFI S ayın Halman ne güze! cevap vermiş. Yabancıların da çok oeğendiği parçaları Tıirk kızı NİMBÜS >&'//•+'f WK., K O N G R E Dcrncğımizın yıllık uraumî heyet toplantısı 19 Aralık 197ı Pazar gu. nu saat H'de Kardesler Sı;.emasında: nisap temın edılemediği tak dırde 26 Aralık 1971 Pazar gunu ajnı \er ve saatte iapılacaktır Sayın uvelerin tesriflerı rıca o lunur GU.NDEM 1 Açıhş; 2 KonEre divanı secımi. 3 Saygı du. ruşu. 4 Faaliyet: hesap ve tahmını butce takdiml. 5 Muraka be heyetj raponj okunması. 6 Raporiar hakkında Eoruşmeler. 7 Ibra. 8 Yeni yonetim kurulu. nun seçımi. 9 Yeni murakabe lıejeti sccımı. 10 Dilekier. Kuçukcekmecc I.isesi Oğrenci'eri Konıma bu tahınller Her türlü vergiden muaftır Tahviller birikmlş faizi ile birlikte her an paraya çevrilebilir. Devlet ihalelerinde teminat olarak kullanılır Tcihvillcr. 1 Aralık 1971 tarıh.nde.ı 20 Aralık 1971 r Urihınc kadar 100. 5C0 100r> 5000 10000 •: 1 G000 ı p1 rdlı ' kupL'rler nal'ndc bııtıııı BüPNa Stibt lerındc scitssa Sunulmustıır Kaikınma İstikrazı Tahviti almakla tasarruflarınızı emin ve yüksek qelirli bir kaynaqa yatırmıs ve ulkemizin kalkınmasına katkıda bulunmus otursunuz ''