22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA DÖRT îCTJMHtTRIYET; aşbakanhğa ve 1mar Iskân Bakanlığına konut krediad verilmesi için başvurduklarnu söyleyen muhtar, «Hiç ofanazsa bize konut kredisi verilsin. Başnnra sokacak çoctıklanmm sıcak bir yuvaya kavaştaracak olanaklar sağlansm bu» nu istiyoruz» diyor •« Başbakanlığa gönderilen dilekçenin örneğini veriyor. B ©ilekç» şrjyle, «Savm fcrim, Başbalcan, Ankara. Biıler Sakarya Ilinin Kavnarca îlçesine bagb Karaçau köyn olarak 110 hane, estd, tas devrtni andnran mesken demekten nptak, fistu *a* attı topnk olaa kulübelerd* yaşamakta olan, sizlerin «1»İT"» ıtağer verdigink köylüleriz, Sayın Hükumrtimizin bizlerin yararlan tnası için çıkardığı mesken yani konut yapmn kredisinden fayda» lanmamız için size restnen mft tnsanca yaşama arzusıı racaat ediyonrz. Taş devrinden kalma mağaralarda yasayışımm bizzat yerinde görüp el uzataca» ğınra ümit ettiğimizden dilekçemizin gerekli bakanüklara iletile. rek bn komıda emir buyrulmasını gön&lden arzu ediyoruz. Köy halkının tüm ümidi size bağlanmujtır. Köy haUa, bu krediyi borçlsnmak suretiyle almak istemektedir.» Muhtar, «Bu dilekçeyi gönderdik. Sayın Başbakanımı zm ilgilenecegini ümit edlyor ve bu ümitle bekliyoruz» dıyor. Roportoj: Selohottin GİİIİR Fotograt: İbrohim KÖSEOĞIU Kooperatif kuralım AŞLIIARLA, gençlerin bulustuklan, köyün çamurdan yapümış kahvesinde dertier dlle getiriliyor. Kdylülerden blri, «KooperatU kurahm. Veya hükiimet bu kooperatin kursun. trün lerimiz defer bulsun» dıyor. Ve kooperatifçihk tizenne türlü, çesitlt görusler ortaya atıUyor. «Evlerimiz gibi nrünlerimizi sak hyacak binalardan da yoksunuz. Bunlan koruyacak yerler de aaa dan çandan yapümıstır. îafmur. dan, rutubetten, kardan kıştan korumafa çalışırken fareler de bir yandan zarar verir dunırlar. KooperatU kunnak için de gerekli ptramız yok. Kaç kişi bir ara ya gelir de bir kaç yüı bin lir». yı denkleşÜrebUinz. Köyümüz* deki arazileri satıp bnrada aldığımız toprağa yatırdtk paralan. Yatırmasaydık da yine bu parayı bir araya getiremeıdilt. lyisi mi bu işe de büyüklerimiz önayak olsunlar» dıyorlar. Karaçalı'da evler ve kümesler totoğrafta da görüldüğü gibi yanyanadır. Aradaki fark evlerin biraz büyük; kümeslerln de blraz küçük olmasından ibaret. Almanyaya gidelim B1 Karaçalı köyünün ilkokul blnası; oteula gidcn jol; yol üstundeki deryasından farksız bahçe. odnn köprü ve balçık BOND İR BAŞKASI soze kanşıyor, «Ben Almanyaya gitmek için müracaat ettim, Zamarum gelip gcçt», haber yok. Yasun da geçiyor. Yaşımm kuçiUteceğiz herhalde Almanyaya gitmek için. Kövden benim gibi Almanyaya gitmek istejcn bir kaç kisi daha var. Biz oradan dövi* gönderip köyümüzü kaikındırmak istiyonız. Bunu yapabilirsek, işimizi kola>laştınrlarsa belki bir şeyler olur. Ama şu var. Bu köyün halkt burada kendi topragına kendi emeğini vermek isttr. Kimse ailesini çoluğunu, çocuğunu bıra kıp Avrupa memleketine gitmpz. Zaten oradan oraya göç ediyoruz. Bir de vatarumızdan göç et> raek istemeyiz lorunlu olmadı|t sürece. Hiç bir şey olmayacaksa yine bizler kannca kaderince hayatınuzı burada siirdürürflz. Büyüklrrimizin bizleri görecegine ve varalarımızı saracaklarm» inancunız %ardır» dıyor. BLaraçslı'da kendi kaderlerine terkedllmiş dnnıında çahşan; çabalayan ve tabiatla oldufeu kadar ıor şattlatla da savaşan köylülerden bir grup. Her köye H TtFFANY JONES her şey Yazan: FAİK BAYSAL 62 Dah* buaa benzet Wr sürii gerç* y* «a «vletl, kahveleri, meydanlatı koşar1 adtm dolajıyor, yol aldıkça biçim defiştitiyor, masallaşıyor, en sonunda asü otayla hiç bir UişkUeri kalmıyorda. Dünyanın h«r yerinde bu bb>leydi ve tnsan beyni eşsu bir mas»l makinesiydi. Fakat Alman komutanuıın kaymakamı oldurtmüş olmasında buyuk bir gerçek payı da olaraaz değildi. Çünkü Brunoyu sevmediği herkes tarafmdan bilinen bir geydi. Yalnır. bunun da bir gerçek olduğu su gStürurdu. Saatler ilerledikçe sokaklan dolduran kslabalık daha da artıyordu, Sıcaktan kavmlan havada tehlikeU bir ger. ginlik vardı ve bu tebtike Vardar'ın İki yaka»ını birbirine düşürecek jekilde gelişiyordu. Hristiyanlar türlü yalanlar nydurmaya baslamısiardı. Oniara göre Bruno'yu Turkler öldurmüştü. Bunun da nedeni Alman ve ttalyan ko. mntanlıtmı kışkırtmak, topraklanm ellerinden alıp Makedonya'dan sürülmelerini sağlamaktı. Bunun hiç bir gerçek tarafı yoktu ve Brnno' nun öidürfilmuş olmasına da en çok Türkler üzülmüstü. Bn arada kurşuna dizilenlerin için. de hiç Türk balunmayışt havayı büsbutün ger. ginlestiriyordu. Kısaca tarihin akışına uygun olarak her şey yukan Vardar'a bizmet ediyordu. Tresta bir kere daha yenilgiye ugrayacaktı. BSlgenin sözü geçen ve aydın kisilieiyle ken. dislni herkese ıcvdirmiş olan müftüsü, Hafız Bedroviçti, Ona yalnız müftü veya sadeee Hafız Bedriç diyenlcr de vardı. Bn samldığı kadar önemli bir sey degildi, asıl önemli otan Bfdriç'in yaptığı çıktstı. Suçsuzlugu herkesce bilinen ve Bmno'nun katli olayıyla hiç bir ilgisi bolunmayan iki Türk'ün tutuklanmalsn üzerine olaydan iki gün sonra Alman komutanından bir randevu îstemiş ve bunu kolaylık. la da kopartnıstı. Görüşme Cuma gfinu sabahleyin komutanın makamında yapılacaktı. Bu nedenle möttü dini elbisesiyle saat tam onda merkeze gitti, silâhlı askerlerin arasından geçe. rek kendisini kaptda karsılayan komutanın odanna girdi. Kendisine gösterilen koltu£a oturdu ve hemen söxe giristi: Sizi boyle bir günde rahatsız etmtmem gerekirdi, takat oiavlarm tehlikeli yönde bir gelisme göstennesi beni buna sorladı. Ortada dolasan yalanlara inandı&ınııı hiç sanmıyorom. Bununla birlikte iki Tiirkün hangi nedenle tutuklanmıs olduklan hakkında sizden bilgi almava scldim. Eîer bana bunun gerçek payıııı luttederseniı türlü oyunlar karşısında çileden çıkmava başlayan Türk toplumunu beiki yatısttrmam mümkün olabilir. Komntan. mavi gözlfi, sarısm genç bir Altnan'dı. Kifiar tavırlarıyla onbaşı Hitler'in emrindeki bir askerden çok kadmların çevresinde pervane olduklan cinsten bir salon adamına benziyordn, Bedroviç konnstnaya baslar baslamaz jüzünde saygıh bir gülümseme belirmistı. Almaneayı bu kadar güıel konusan bir yabancıya ilk dela raslıyorum, bnna da lazla. sıyla sevindim, Acaba dilimizi nerede öğrendi. giniıi sorabilir miyim müftü efendi? Bedroviç'in de yakısıklılıkta albaydan asatı kahr bir yeri yoktu. Beyaz 6arı|mın altındakı kmsıksız alnı, düzgün burnu, mâbetlere ftzeö kutsal bir huzurla birlikte savas uzadıkça bir. çoklartnın yeniden ozlemini duymava basladıkları insanhk sevgisini yansıtan toprak rengin. I ER KÖYE su, her kbye elektnk, her koye yol. Velhasü ' her köye her şey politıkasını batırlatan yaşlı bır Karaçahlı. Bekleyin. Biz bekledlk bo yaşa geldik. Bütün köyler donatı lacak. Hukumet her şeyi programa almiş: An» PT, *ma geç alacak. Bizim köyü de görecekler. Elektriği gazla, suyu Jtuyu ile halledhor, çamuru çizme ile yenmeğe UR>aşıyoruz. Toprağı ka rasapanla deşraeğe, ekinimizi bicerdöğerle değil, dedelerimizden kalma usuUerle biçip döğmeğe uğ raşı>oruz» dıye dertleniyor $ Dünyadan habersiz f tflA İZ dünyadan habersiz insanlanz. Gazete ulaşmas köyümüze. Köyümüze de» ğil ilçeye biie gazete gelmez. Mektuplanmız, haftadan haftaya alınır postaneden. Doktor ayda yılda bir uğramaz. Karaçahnın dünya Ue ilişkisi kesiktir hemen, hemeıu diyor bır başka Karaçalıh. Karaçahnın, Kara kadertne bırakılmış insanlar, çamurlu ayaklan yırtık elbıseienne aldınş ettıklen yoktu. Evet istedikleri çofe şey vardı ama, öncelikle başlanm sokacak tasanlann yaşayabilo ceklen evler istiyorlardı. Koyiın sonuna doğru bir düzluk uzerinde kurulu uç bına vardı. «Bakm sizin köyde güzel binalar da varmış» dedım. Gükliiler, «Var» dedıler Muhtar tamam ladı, «Onde gördüğünüz iki odalı beş smıflı ilk okul binasıdır. ttd odası oldufundan da öğrencile» rin yarısı Öğleden önce, diğer yansı ise öğleden sonra okumaya gider. Arkada görünen iki bina ise lojmanlardır. Ofretmenleri. miz otururlar burada. Keske daha iyi olsalardı bu binalaT da. Yanda görünen de camimizdir. Uzun yıllar önce yapunına başlandı ve ancak tamamlandı» diye konuşuyor. Koy yolu ile okultm bahçeslna alaşan yol aymmında bır köprucük var. Odunlardan yapılmış. Okulun bahçesi bu köprücüğü ge çince başlıyor. Fakat otesi yine çamurdur. Çocuklar buradan çamurla boguşarak oktıllanna gıder ler. B GARTH •TOLOÖ L O « M 4 VIW BU dABTU Ö>LE UNU'TMA. PEO.ll.Dia SEM1 DIKA B Ü I S » deki gSzleri güıellikten yana sann olmayanla. rın kıskan»c»klan kadar biçıtnliyâi. Aydın kişiliği de bonlara karıfinca müftü, insam etkileme bakrmından komutana göre daba bile agır basıyordu. Albavın konuyla hiç ilgisi •lmayau sorusuna bir cevap vertnemis olmamak için Almsncayı, kısa bir süre kaldıgt Almanya'da ve kendi kisisel çalışmalanyla öğrendiğini söyledi, sonra yine asıl konuya döndü. Tutuklanmaian için emir verdiğini* iki Türk'ün suçlu olduklarını mnmıyarum. Bunların bir an önce serbest bırakılmaları için gereken em rt vermenizi rica ederim. Yoksa her an can sıkıc olaylar patlak verebilir. Ben din adamıyım, hi( bir caman kan dökülmesini isteroem. Komutanın yüzündeki sıcaklık birden kay bohnuştu. Birkaç saniye kadar düşündükten sor ra ağır ağır, fakat sayçılı bir şekilde konuşms \a başladı. Biz Türkler'i çok severte müftü efend ve oniara karşı hiç bir kötülükte bulunmak i temeytt. Biz buraya hakkuı sa\unucusu olar: geldik. Kimseye karsı bir kötü niyetimiz ol maı. Ben Alman Yüksek Komutanlışımn emri de olan küçük bir askerim. Onun emirlerlne h ne olursa olsun uymak gbrevimdir. Führer bize kesin emirleri var. Gordügümüz her yeı kötüluğü ezecek, görev aidığımız bolgede 1 5 ğin ve insanhğm «aferine çalışacağtz. tstesek bu emrin dışına çıkmak akUmızın ucundan t geçtnez Tutuklandığını bildirdlfiniz Türkleı sizin gibi ben de »uçsuz olduklarına inanı rum. Bir kere onlann tutuklanmaian için emir vermi» defüim. Daha önemlisi suçsuz duklanna da karar verebilecek durumda d lim. Askeri Mabkeme'nin onlar hakkında en kararı vereceginden emin bulunuyorum. B; cmirleriuiı varsa hemen yerine getirmeye I rua. Bu sefer tazmak sırası Bedroviç'e geln Bir askerle fikir tartısmasına girmeyi hiç miyordu. Gülümsemeye calısarak kendisini gözleriyle anlamsız anlamsız süzmeye haşl komutana döndü. Bu Türkler ne yapmıslar anlayabilli yim? Bana gelen raporlara gSre Bruno'yu ren çetniklerle işbİTİiçi etmişler. Askerî sai elinde bunu belgeleyen deliller var. Demek ki siz de onlann suçlu oldı na inanıyorsunuz? lnanıyorum demedim müftü efendl mzca belgelerden söz ettim. Ben ise konuşroanıtdan o belgelere dığınız anlamım çıkardım. Türkler'in çet le işbirüği yapabilecegini nasıl düşunebü nuz? Raporiar böyle diyor. Kurşuna mı dizilecekler demek is1 nuz? Suçlu oidukları kesinieşiree elirac bır sey gelmez. Bu davramşınızın Yüksek Komut zm emirleririe nymadığım söylememe izı misiniz? İH Turk'ün Bruno'vn öldüreb rine inanabilirim, fakat dediğinız şekilı işbirliğinde bulunabileceklenne onlan ç kındar) bilen blri olarak inanamam. M niz sizin buradaki varlığınızın aksine olaı la itilmek isteniyor. Bundan siz de zar ceksiniz. (KT T.C. Ziraat Bankası Genel Mudırlugtt Kooperatifler Müfettis Muavini Sınavı 1 Bankanuz Kooperatitler Teîtiş Heyetine; Siyasal Bilgıler; Hukuk; İktisat; Orta Doğu Tetaus Üniversıtesi İdarî İUmler Fakültesiyle; Iktisadî ve Ticarî tlimler Akademıleri veya bunlann MiUÎ Eğıtım Bakaıüığınca eşitüği onaylanmış memleketımızdekı veya yabancı ülkelerdeki muadıllerinden mezun bulunanlar arasmdan sınavla Müfettis Muavini alınacaktir. 2 Sınavm açıldığı tarihte 30 yaşm» doldurmanuş ve askerlı&ım 'yapırnş olmak veya tecüh bulunmak şarttır. 3 Yazılı smavlar Ankara'da Genel Mudurlukte; Karakoy (İstanbub ve İzmir Şubelerimizde 14; 15; 16 Şubat 1912 tarihlennde yapılacaktır. 4 Müracaat sahıpleri; sınav konulan ilc ginş ve staj için yabancı memleketlere gönderümeye taalluk eden şartian rauhtevi matbualan; Ankara'da Kooperatifler Teftii} Heyeti Başkanlığı ile Karaköy (Istanbul) ve İzmir Şubelerimızden temin edebilirler. 5 İsteklüer Bankamız Kooperatiîler Teîti? Heyeti Başkanlığına bi r mektup veya telgrafla baq vurarak; mezun olduklan Pakülte veya Akademinin bulunduğu yeri; mezuniyet yıh ile numaralannı; smava nerede ve hanpi yabancı dilden gırmek istediklerini; bulundukları adresi ve bir kurumda görevli bulunuyorlarsa; iş adreslerini bildirroeleri ve smavla ügüi bütün belgelerm en gec 1 Şubat 1972 Pazartesi günü »• ıa P kadar «T.C. Ziraat Bankası Kooperatifler No: 169 Deniı Kuvvetleıi Komutanhğı SEYtR VE HÎDROGRAFt DAtRE BAŞKANLIĞINDAN BİLDlRlLMtŞTlR. DENtKCtLERE 137 SAT1LI BtUOtRl ISTANBT3L BOGAZl îstanbul Boğazmda, Beylerbeyl ve Ortaköy'de, Enleml 41 derece 02 dakika 34 saniye Kuıey, Boylarm 29 derece 02 dakita 18 saniye Doğu ve Enlemı 41 derece 03 dakika 00 satuye Kuzey, Boylamı 29 derece 01 da&ika 50 saniye Doğu mevkiierinde insa edıleo kbprü ayaklan arasında 11 ilâ 14 Ocak 1972 tarıhlonnde, meteorolojik şartlann uygunluğu haltade, kılavuz tellen çekme çahşmalan yapüacaktır. Bu nedenle, çalışmalar süresince: 1. Boğazdan geçecek gemi ve araçlann can ve mal emıriyetıni sağlamak amacı ıle, Boğaz trafiğl 09.00 ıle 15 00 saatleri arasmda, geçici olarak durdurulacaktır. 2. Vesilköy, Ahırkapı, Kandılll ve Rumeli Burnu fenerlerl )le Bevlerbeyı ve Ortaköy ayaklan mevkilerinden, deniz tratigımn yasaklandığtm belirten; Gündüz iki siyah küre, gece tist uste uç kırmızı sabit fener gösterilecektir. Hertıangl bir nedenle, saat 15.00 de trafığin açılmaması haiinde, ışaretlerm eosterilmesine devam edılecektir. 3. Msrmara Denizı'nden gelen Gernıler: Haydarpaşa ve Yerukapı önlennde. Karadeniz'den gelen gemiler: Buyukdere ve Beyko» önlennde demirlıyeceiüerdır. Tankerler İse: Karadeniz'den gelenler, Boğaz dışmda beldıyecekler. Marmara Denizinden gelerUen Yedikule önünde demlrliyeceklerdir. 4. Ortaköy Camıi ile, KuBguncuk tskelesi ve Deîterdat Burnu feneri ile, Beylerbeyi tskelesini bırleştiren hatiar arasmda kalan saha içinde seyretme, demirleme ve avlanma. her türlü gamı ve araçl&ra yasaklanmıştiT. 5. Bogaza yaklaşacak gemiler, Karadenlz'de; Bogaz önünde. Marmara Denızi'nde;; Haydarpaşa bnlerinde görevli, emnivet botlannın gbstereceklen Uiuslararası işaret koduna uy» caklardır. 6. Çalışmalar sonunda Boğaz, tralige nçılacaStır. Bogaedan geçis bncehği: Evvelâ Kıızeydeki gemilerin yolcu, kuruyük ve tanker sırasına gbre Güneye, Marmara Deni«S"ne. Güneydekt gemiler. Kuzeydefci gemilerin geçişi tamamlandıktan sonra, Ahırkap\ ve Yeşilköy renerlerindeki lşaretleıin indirilmesi ve •= « wftre Kuzeye Karademz'e ge> •> Suya karşı hasretlik K ÖYDN kadınlan, «Suyumuı yok. Çamura bulandıktan sonra ne ile yıkanacağız. Bir çeş memiz yok. Açılan bir kaç Vnıy«« dan su çekiyoruz. Kuyular evlerimizden uzak. Güğumlerie, tenekelerle su taşıvoruz sabahtan akşama dek. Hükümet bizi bir suya kavuştursa. bir de evimiz olsa rahat edeceçiz» dıyorlar. Şımdı suyu 25 kılometre uzak hkta bulunan üçeden getırmek içuı çalışmalar yapılıyorrrmş. Biraz uzayacakmış bu iş. Kabvesini yudumlayan ihtiyar da aynı kanıda, «Bu köy gibi niee köyler var. Hepönin ayn avrı dertleri, Istekleri oluvor. Hükümet mraya koymu; hepsini. Yapar biıim köyün isteklerini e Inşallah» dıyor. Bız KaraçaUdan aTilırken, kby halka dertlerini su ıdıgından, iglerini dbktükiennden mutlu idiler: «Demek ki hatırlandık. Sizler kalkıp buralara kadar şel diniz, çelebildiniz, dertlerimize eğildiniz. Sesimizi dnyurun. Sizlerden isteğimiz bu. Bizleri in LİSE SON SINIF ÖĞRENCJLERİNE SOctdUa ÜNİVERSİTE $W Ğİİ GÜVENEBİLECEĞİNİZ TEK KÜRS \im kuUtımuyutk.Sa gehçeğt BROŞUR ümujıl okudu<jtt*uı\, BILGI DERSANESI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear