23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE DÖRT 6 Şubat 19fi9 BALTIK'TAN ADRİYATİK'E Macar parasının adı «Forint» tir. Otekı sosyalıst ulkelere kıyasla resmi değerine daha yakındır serbest pıyasa fiyatı. Bır dolar turistlere 30 forint olarak ödenir resmen. Polonya'da, Çekoslovakyada olduğu gıbı kimse yaklaşmadı yamma Budapeşte'de: « Dolar bozalım mi?» dıye... Aynı durumla Doğu Berlin'de de karşılaşmıştım. Her iki paranın da gerçek piyasaya kıyasla (resnî kura) az da olsa farkı vardı serbest piyasada... Batı Berlin'de 1 Batı markı 23 Doğu markına geçıyormuş o yandan gelenlerm anlattıklanna göre. Oysa resmi fıyatı bire birdi Batı üe Doğu marklannın değeri.. Macaristan'a Vıyana üzerinden gelenlenn soyledıklerine g re 1 dolara 50 forınt alınabıl yordu. Ancak, Doğu Berlin'de ve Budapeşte'de bu değıştırme, ya olanak dışıydı, ya da oteki başkentlerde olduğu kadar yaygın değildi... Bır Macar işçisi ayda ortala sütün litresini 1 5 forintten alırlar. Erkek gömlekleri 60250, yünİU takım erkek elbisesi 1300 fonnttir. İki odalı apartman daireleri ıse 120 forinttir. Yani bir ışçının aylık ücretınin yaklaşık olarak yüzde 7'sıdır. Ancak, bır toplumsal konut bulabilmişse. Konut sorunu, savaşm sonuçlanndan ötürli bu ülkede de cöma 1900 forintın üzerinde kazanç zümlenmemıştir henuz her yıl saglar. 1500 fonntın altında ücbınlercesı yapüdığı halde. ret alanlar yuzde 30 kadardır. Doğu Almanya, Çekoslovakya Usta bir işçinin aylık kazancı ve Polonya'ya kıyasla ekonormk 2500 forinte çıkar. açıdan bıraz daha gen kalraışBir kilo ekmek 3. sağır eti 30, tır 10 milyon nüfuslu Macarisşeker 10 forinttir. SUtün lıtresi tan. Tanmdan sanayiye geçiş ko34 forint arasmda degişir. 1 nusunda 0 olağanüstu bir çaba yaşına kadar çocukları olanlar vardır. SONRflSI Macar'lar da Çekoslovakların izinde yürüyor Yanoş Kadar, 1956 dakl ünlü ayaklanmadan sonra iktidara getinlmiş bir lider. O tarihlerde Bauhların «Kukla Yanoş Kadar. yönetimi dedikleri bir yönetımın kurucusu. Oysa bugun sevilıyor artık Kadar, halkın çoğunluğunca. Ötekı sosyalist ülkelerdeki Çekoslovakya ve Yugoslavya hanç liderlere kıyasla daha çok benimseniyor sanıyorum. Nedeni de 1 Ocak 1968 den beri uygulamaya başlattığı yeni bir düzen. . Ekonomide bir yapı degışıklıği sayılıyor «yeni yönetim» adını taşıyan bu düzen. Daha önce Çekoslovakya bölümünde değınmıştim bu konuya. Çekoslovak'lar ve Macar'lar ekonomik plânı değiştıren bazı reformlan uygulamaya başladılar 1968ın Ocağında. «Ulusal Ekonomide l e n i Töneörn» adını taşıyan bu yol cMerkezi Plânluna» yı yumuşatıyor, işletmelere, kuruluslara ve fabrikalara daha bagımsız bir yon veriyordu. Fakat Çekoslovakya, bu tağımsızlıgı siyasal alana da yaydı. Basın ozgürlüğü, siyasal nıtelikte bazı derneklerin kunılması, bu ekonomik yeni yolu ikinci plâna attı. Dört ay ıçmde büyıik bir oluşum başladı Çekoslovakya'da. Bu oluşum Ağustos'ta işgal ile sonuçlandı... Üç yıllık bir «Uyuşma suresi» öngoruldü Macaristan'da bu yeni düzenin yerleşmesi için. Çekoslovak'lar ıse birden bire gırdıler bir devrimin içine. Işgalden sonra bır devrünci lider ıtiraf ediyordu bu durumu Prag' da: « Hiçbir hazırhk dönemini Rözönüne almadan Bİrmeyeccktik bu devrimlere. Bir uyuşma süresi bir dönem olmalıydı..» 1956 deneyıne sahıp Macar'lar daha soğukkanlı davranmışlardı. 'înda, düşünmeyenleri çogunlu» ğa geçirince, işler daha da o. lumlu gelişme gösterdi Bu gelisme gösterdi. Bu gelısmeden dolayı sevinçlidir Macar halkı. Demokratlaşan bir sosyalizm uygulaması. Bu gelişmeyi Çekoslovakya'daki değışmeler d« olumlu yönde etkiledi Ağustos'» kadar... Yanoş Kadar, bütün açıklamalarında şöyle diyordu: « Iktisadi reformlanmızda basarı saçlamalıvız. Bn reformlarda olumlu basanlar sağlanması Macaristan'ın iç pontika» sının en büyük hedefi olacaktır. Başarı sağlandığı takdirde, ülkemizin sosyalistleşmesindo çok deferll bir gelişme kaydedilmiş olacaktırj» Dubçek'den pek larkı yoktu zamanında «kukla» damgasını yemiş Kadar bu sözleriyle. Yeni duzenin itici gucü oluyordu bu »özler bu ülkede... ÖZGEN ACAR Endişe bulutları Ağustos 1968 olayları Macar» ları büyuk ölçüde etkiledi o lumsuz yönde. Endiseler doğdu halk arasında. Bu reform hareketlerinin ve uygulamalarının kendi ülkelerinde de Çekoslovakya işgali gibi bir olaya sahne olup olmayacağı açısından .. Aynı tehlikenin kendileri için de sözkonusu olup olmadığı endişesi bulutlandıı^ dı havayı Yoneticıler, bu reformlardan dönulmiveceğini söylediler uzun uzun. Fakat bu teminatlar ile Çekoslovakya'yı işgale giden kuvvetler arasında yeralan Macar askerlerinin durumu bir çelişme teskıl edîyordu. Dişışleri Bakanı Yano? Peter'in bu konuda Kremlın'e muhalefet ettiği, ancak kendi Genel Kurmayının boyun eğemediği biliniyordu halk tarafından. Ancak, Macaristan'ın tertemız sokaklarını bır söylenti dolaşıyordu. Kremhn'ın Yanoş KaAN1TLAR ŞEHRI Budapesteye anıtlar ve köpruler dar'ın reformlar konusunda kusehri de denebilir. Elizabet Koprusunden Buda'ya geçinee lağını buktüğu şeklinde. 1958 lıeybetli bir anıt selâmlar sizi tepelerin üzerinden. deneyinin sahıbi Macarlar şöyle yorumluyorlardı kendi çıkarme açı|ı vardı. thracata aîirlık Sc:\ali5t ulkelerde, sosyalıst ları açısından Çekoslovakya'nın veriyoruz. Isveç'in Volvo ve teori bu> uk «evrim» geçiriyorİşgalini: Fransa'nın Renault otomobil du Mao'nun «revizyonizm» suç« Kızım sana söylByornm, fabrikalan ile anlaştık. Kendi lamalarını haklı çıkaracak. gelinim sen anla .. Bir kez ealerine patent hakkı vererek Mao'nun ve hattâ Brejnev'ın nını yaktım. Bir daha yakmak halk tipi otolar \apmak üzere sosyalizmi bu ulkelerde «extrezorunda kalmıyayım ..» çalısmalara basladık. Yabancı me socializm» yanı «asırı sosyaBu yüzden, Kremlin'e «bujün şirketlerle sadece arastırma ve lizm» olarak niteleniyordu. Bır için baghlık sınavı» verdiler asgelistirme konularında ortak oluşum, bir sancı vardı, sosyakerlerini Çekoslovakya'ya gontesebbüsler kurduk. Mevcut öıel lıst ulkelerde. Teori cfeğışiyordu dermekle .. Istemiye istemiye... sektör veni düzende kendi sogun geçtikçe turlu uygulamaYoksa kendi ö*uzenleri de tehlirumlnlnklarına kendileri karar larla. keve girebilirdı. verecektir.» Marks'ın sakalları yolunuyorOysa. umutluydular Macarlar du tek tek... Kuşa çevrıliyordu «yeni düzen» in kendilerine gesosyalizm, ya da sulandırılıyortirdiklerinden. Büyuk gelişmedu Burokrasiden, doğmatizmler bekliyorlardı gelecekte. tdden uzaklaşan bir uygulama çıdıalıvdılar beş yıl sonrası Avkıyordu. Yugoslavya bölümunde bu evrime daha da ağırlık rupa''iinın ortasında. Şimdilik Bu bilgileri edindiğim zaman sındırılmis umutlan, Çekoslovereoeğım Çekoslovakya ve Ma biraz yadırgadım. Her ne katfar vakya'nın yatışmasını bekliyorcarıstan'a ornek olan modellebu ulkeye gıtmeden once bu du ve üç yıllık «ayuşum sürerinden dtürü. konuda az çok bilgim vardı. si» nin dolmasını... Ama bu denlisi ile karşılasacağımı sanmıyordum. Daha sonra Yugoslavya'da «kendi kendini Bu değişiklik önce bazı kityönetim self manaçment» duleleri sevir.dirmemisti. Her yezeni ile karşılaşınca «beterin S U G O S L A V S A nıliğe olduğu gibi, bu düzene beteri» varmıs diye düsundüm karsı çıkanlar oldu. Fakat zaMarks'm ilkelerıne göre. man böyle düşunenlerın karsı Açık ekonomi mi? Kapalı mı? 19181968... ÇPKOMo^aKya. Matimıo... Avustnrya gibi ülkeler biriııci ıluma sava^ı sonunda çıktılar tarih sahnesine. EUincl yıldönümleri kimisinde acı kimislnde tatlı geçti... Dr. Varga bu yeni duzen hakKinda şu bılgıleri verdı: • Merkezi plânlamanın türlü olumsuz etkilerini gördük. Şlmdi; merkezi plindan pazar ekonomisine bir köprii kurmaya çalışıyoruz. Merkezî plân bütıin toplumun yükflnü sırtında taşıması bakımmdan tehlikelivdi. En ufak birime (şunları şu mıktarda, şu sıire içınde gerçekleş tır) diye emrediyordu. Oysa. bu birimler ekonomide daha tkcn olabilirdi. verünlilik sağlayabilirdi.» Bu sözleriyle «Sovyet Modelini» eleştıri niteliğini taşıyıp taşımadığını sordum. Cevabı şöyleydi Dr. Varga'nın: « Sovyet ekonomisi kapalı bir ekonomidir. Dış ticaretinin ulusal geürdeki payı yüzde 4.5 tur. Oysa bizim dış ticaretimizin ulusal gelirimizdeki pa\ı yüzde 40 tır Açık bir ekonomimiz var bizim. Temelde bu farklılıklar olunca nasıl olur da aynı modeli uypulayabiliriı? Bizim onlara kıyasla uluslararası pijasa değişikliklerine kısa zamanda uvına niteliğlmiz var. Burtdan dotayıdır ki pazar ekonomisine geçme çabası içindeyiz. Ocak 1968 den bu yana. Ancak, pazar ekonomisinden Adam Smith'in Uberalizmi anlaşılmasın...» « O halde sizın yaptığınız nedır?» « Sosyalizmi kendi ulusal yapımıza uyduruyoruı. Bu uyuşumu sağladıktan sonra uluslararası ilişkilerimize bir yön verectğiz. Bunlar ikili ilişkiler yerine çok yönlü olacak. Fakat her şeyden önce hareket noktaraıza dönelim. Merkezî plânlamadan, ulusal yammıza uvgun bir pazar ekonomisine geçişe... Merkezi plânın baskısı zayıfla» tılmakta, birimlerin bağunsızlığı artırılmaktadır. Işletmelerde kâr esasına yöneliyoruz. tşletmeler kendileri karar verecekler üretimlerinin türünde, miktannda ve süresinde. Merkezî yönetim sadece fiyat, vergi, gelir ve güm rük gibi konularda yürütmeye yardımcı olacak. Bundan sonra ilkemiz (gerçekleştır) değil (venmli ol) dur. Hedefimiz ekonomik etkenlik. iç ekonomide fiyat iicret dengesi ve dış ödeme dengesidir.» Dr. Varga üç yıllık bir «u>usum süresi» r.den sonra «pazar ekonomisi» nin temel olacağı bir beş yıllık plânın uygulanmasma baflanacağını soyledı . Bir ekonomi teorisyeni ve bir yazar olan Varga şoyle devam etti sozlenne* « 1968 yıiındaki kalkınma hızını \üzde 5 olarak tahrain ediyoruz. Geçmiste kalkınma hızının yüzde 89'a çıktı|ı yıllar oldu. Fakat ekonomik etkenlik bu yılki se>iyesine nlasamadı. Tüketim hızı yüzde 56 oranında, ithalât yüzde 5 ve ihracat da yüzde 6 arttı. Hedeflere yönelme bakımmdan oldukça ümitli adımlar attık. Eski düztnde büyük bir dış 5deİLÂN İSTANBLX 4. İCRA MEMUBLUĞUNDAN 4966/3666 Mahçuz olup satılmasına ka rar verılen 3000 hra değerinde bır adet 22 80 66 abonman numaralı telefonun intıfa hakkı nın birinci satışı 13/2/969 giınü saat 12J013 arasında mah çuz telefonun kurulu bulunduğu Mercan Tığciler Karabacak han üst katta ve yine hacızli o!up satılmasına karar verılen 3000 hra değerinde 22 95 66 abonman numarah te lefonun da aynı gun saat 16.3017 arastnda tstanbul Kapalı çarşı Hacı Çeşme Sokak No: 23'te yapılacaktır. O gun mahçuz telefonlara verılen muhammen değerin % 75 ıni bulmadığı taktirde ıkin ci satışı aynı yerlerde ve aynı saatlerde 14/2, 959 güniı yapıla caktır. Ihale karar pulu ile dellaliye resmi alıcıya ait olup tâliplerın "o 10 pey akçesınin yatı rı'ması ile satı; maha'.lmde hazır bulunmaları ilân olur.ur. 24/1,969 (.Basın. 8S9J 13U Dişi Bönd MODESTY BLAISE m 111111 w Sulandırılan sosyalizm YARIN IHTIYAR GENCLİK 60 ona: Yoksa Hazret onun iki adım sagındaydı v« Kalk ayağa' dedi. Çocuğun yanaklannda sağlı sollu iki tokat patladı, gözlerinde şımşekler çaktı. Ne zaman dışan atılmıştı, ne zamandır bahçedeydı, kavağın altına oturalı ve sağ elıni alnma yaslayıp orada kalışı üzerinden kaç aakika geçmıştı' Sorulsaydı, bunlann hiçbinni soyleyemeyecekti. Zil çalmış, onu aramışlar, görmüşler, başında birikmişlerdi. Her kafadan ayn ses çıkıyordu. Kimi demekteydı ki, «Müdüre gıt!» Kımi diyordu kı, «Onun derslerine gırme..» Kalubelâ dedi ki: Gidelim, elinı yimlnü yıka. Çocuk, başma birikenler arasmda çok aradı Orhan'ı. Sonradan Ornan soyledi; Hazret onu yu<canya çagırtmış, Cumhunyet Bayramı için okulca verılecek temsılde, Yaşar Nabı'nm «lnkı:?.p Çocuklan» adlı iki kişilık manzum oyunu da o>Tianacak. Çocukların bıri sensın. tkincisi Kim olabılır? diye sormuş. O da demış ki, sizin bugün kızıp sınıftan attığınız çocuk var ya Hocam? olursa o olabilir, demiş. Hazret, o haylaz, kafasız bir şeye benziyor, demiş. Orhan demiş ki, değildır Hocam, o, Behram Lutfi Beyın en çok sevdıği, beğendıği öğrencilerden biriydı. Hoca demış kı, yaa.. öyleyse söyle ona, bana gel sin, demiş. Çocuk bunları Orhan'dan gozleri parlayarak dinledi. Uçtu sevinçten. Ama Hazret'm, kendısine doğrudan doğruya 1 •Gel buraya Hazret » demesini bekleyerek, ona ken dıliğınden, sadeee Orhan'm sözüne uyup, gitmedı. Okul daracık bir yer, evse, yüksük kadardı. Okuldan sıvışmış, kırlara vurmuştu. Eve yatsı namazına yakın ddndü, dönünce bir romana daldı. Te pelere, dağlara sığamaz durumdaydı aslında. Roman okurken. hep o zaman. anne seslenırdi ona: «Kömür ?obası ne işimize yarar ki bızım? Satalım yarın • Kömür sobası soba için kömür yoo, kömür için soba. Satmak: Yâni hamal, yani çarşı, yâni ka labalık, vânı utane. Kaç para? Anne kapıya dikilir, kapıya yaslamrdı. (Dikılmese ah, yaslanmasa kapıya:) Sen sağır mı oldun kuzum? (Kalubelâ ile arkadaşız, ondan geçti.) Yoo, niçin? Yann sabah kömür sobasını satüralun dedim, dujmadın mı? Satalım, peki. Hsstaneden Ferit Bey kok yol lamaz artık. )Dii mi ha, dii mi? Babamın atılmasına sevinmiştir o adam.) Önce bir yuk taşıyıcı bulmalı. Yük taşıyıcılar da cehennemin bir bucağında. Onu akşama gelirken alsam gelsem, evl göstersem, yarm sabah gel se gitsek olmaz mı* Olmaz, hiç paramız kalmadı. Bugunluk"" Bugunlük de yok. Sen kirli çıkısındır anne. Canım. bir beş hra var ama, hamal taşımok içın ne ıster bilir misin? Anasınm nikâhını mı ister dıyorsun yâni? Roman, en tath yennde, yüzüstü kalsın mı yâni? O cın gibi çocuk, atlan Rultabıy, işte o. asıl kaaatılı bulmak üzere. Kalsın, parami7 yok. Baban bızi aldıracak, oyle yazıyor, ama dahi aldıramaz. Peki. bir posta yük taşıvıcı getirmeğe. İkinci posia. >uk taşnıCivı vuk'cnmeie >:obavı pazara cö <11U M C H M I T SETOA J B&J Cr*\£ iLDivı D e KI2D1 M\, IŞİM rsJSZE ».21 Tif fany Jones TIFFANY JONES mm Sflul m ÇOtr 5 U . II m 5SVI/VİUI BlO Pı* ~üga ^ • kan» ve resim: AYHAN BAŞOĞLU türmeğe. Terslik: herkesin de okula gidiş zamanı. Kızların birinden biri görecek. Kış zamanı soba «at mak ne demek? Yük taşıyıcının biraz ızağında dur mah iyisi mi. Onunla ne ili;kim olabilir benim. bir soba taşıvıcıyla? Kalubelâ'ya uğrasam geçerken, işi ona yüklesem? Olmaz olmaz. anne kızar so'ra. lç>üzümÜ7Ü sanki bilmıyor da.. nıçin öğretıyor, bizı âlem» iki paralık ediyorsun? diye kızar so'ra. Çekındiği adama bak' Hayır, çekinmekten değıl bu, ondan değil; bana ••öyledi, bana buyurdu ya, ben yapm» sam, kendisini saymamış olacağım, öyle kabul e a c cek. Kalubelâ benden iyi biliyor bu gibi şeyleıi, yalnız işi bir parça uzatıyor. Tezcanh değil, kam ağır. Biriyle uyuşamazsa öbürüne gidiyor. Yanm liracık için değer mi? Hadi onu bırak, peşin sıra ge len yük taşıvıcı 'n'olacak, canı yok mu adamcağızm? Onun içın, başka nedenle de^il. satışa çıkanlan her nesneyi, alıcmın biçtiği ilk fiyata bırakıp savışmalı. diyorum. Nedir ki, teczanlılıgım, umarsızlıkla sa ğa sola bakınışım, adamı ancak kuşkulandırmaya yarıyor. • Azıcık eğleş hele efendi, eğles.» Eğleştik. Sobanın, kilimin, üstünde namaz kıl dığım Babaannemden kalma seccadenin orasını, burasını yeniden inceleyecek. Gozünden kaçmıs bır yırtığı. deliğı. falan filânı vardır, o'.ur o.. Aman tongaya basmasın Bak kerata bak, canım burnumdan çıkıyor. iyi bak. Evir çevir azıcık daha. O sırada yanıbasımızdan polise. bekçiye benzer ")irt geçerse. öcümü almasmı bılırim senden. Kaçacakmış gibi yaparım. Ürkersin polisten, hırsızlık ma!ı satm aldığını sanacak dive ürkersin. Başlarsm bir onu, bir beni kollamağa. İlk fırsatta. «Yakalayın, tu tun, kaçıyor!» diye bağırmağa hazır durumda befc lersin. Tuzağıma düştün mü. nasıl? Hazır ol, senden önce ben bağıracağım: «Hadisene bel Uzatma, vereceksen ver şunun parasmL Okula geç kaldun. Amma da adamrnışsm be dayı!» Bu sana kurulmuş tuzaktı ijte. Polis «mca sesimi duyup, bize doğru yaklaşaeaktır. Kaç kereler bdyle oldu. böyle kaymaklı ekmek kadayıfı. Ereğim, ona duyurmak, işi bitirmekti. Koca sobaya 4 lir» demiştin, gene desene! Herkes bilsin, bilmelidir; saygıya değer bır polis memurunun, geceleri "vi» mizi, malunızı korumakla görevli birinin önünda o'.uyor bu pazarhk. Anne sen de bil! Aldatılmadun, kandınlmadım. Demem o ki, bu soba, bu kilim, bu seccade, bu borular, bu bakır tencere, taş çatlasa bu kadar edermiş. Gözlerin bana beceriksiz diyor, ama ben beceriksiz değilim. îşte böyle. Kime isterset» sor anne. Herkes gördü. herkes. Bütün esnaf gördü. Daha once kaç kişıye gösterdimse, bundan aşağısuıı verdiler, yukansmı vermediler. Daha o geceden, annenin. «Yarın kömür sobası nı satmalı..» demesiyle bajlardı bu konuşmalar, çekişmeler çocuğun içinde. Sürerdi. Babadan daha çok işini bilir, evini düşünür. tuttuğunu koparır, at latılmaz, kandırılmaz biri olmak cabasıyla, sürer giderdi bu iç konufmalnr. Sabahk! satıştan sonra. Pfr şyı anneye artık öğleyin vermek üzere, arkasına dönüp bakmaksızm, peşinden atlı kovalarcasma oku lun yolunu tutardı. Birbirlerine arkadan gellp çelme atarak, japka kaparak itisen arkadaşlarma yeti. şirdi. Bir tezcanlılığı da, onca tiksinip öğrendiği Haı retin gözüne ilişmek, onun, gücünü. yeteneğini ist« meden kabullenmiş durumda. Gelin, Orhan'la ilcl nize bir oyunda rol vereceğım Bunu yapsanız , f ap. sanız, ikiniz yaparsmız'» demesini duyabilmele içindi. Koşuyor Hazretin geçeceği. kendisini gör« bileceji verlerde raslantıymıs gibi duruyor. rm« onun bit kadarhk gözlerine bir türlü sarpmıynr, ili| miyordu. Hırsından çatlayacaktı. |BUDlN KOPRUSU eW\rlemek Is^yen \?u slnsi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear