Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8AHİPE DÖRT 14 Eylul 1966 CUMHURÎYET Dr.NO kaplumbağalar topraklardı. Üzerinde ot çöp kalmamıştı hiç. «(Aynı. Heç farkı yok... Her Kır Abbas, Rıza'nın hangi otlarşeyi ayra...^» diyordu içinden. Bir dan böyle gözleriyle görüyormuş den: gibi söz ettiğini anlamıyordu şim«Ayru! Heç farbı yok Abbas em di. m!» diye bagırdı. «Kunıu... tmı... aynı. Kuz yaKır Abbas bir şey anlamadı. nının Gökkaya tepesiyle kapalı Ama sormak gereğini de duymadı oluşu da çok eyi. Hafil engimi de Başka bir sebepten de olsa Rızavar. Her şey aynı... Heç farkı yı sıkıştınrsa, «ölmüş kaplumba yok... Dahi bu bizimki ondan çok ğa» üzerine yeni bir tartışma açı eyi. . Ondan yönet.. » vereceğinden korkuyordu. Kır Abbas, Rıza'nın tatlı bir düş Rıza: içındeki yiizüne baktı. Yüzü gü«Gevenler aynı... Dikenler aynı..» zeldi şimdi Rıza'nın. Kırrruzıydı. dedl. cDikenli gevenler aynı... Top Bıyıkları biçimliydi. Şakaklan, rafın yüzünde büyücek kirpiler elmacık kemikleri iriydi. Çenesi. gibi...» çene kemiği iriydi. «(Çok çocugu Sanki kendi kendine konuşu oluyor Inza'nın...)» diye düşündü yordu. Sanki yanında Kır Abbas Kır Abbas. «(Döndü de saflam yoktu, ona söylemiyordu. kancık. Kaya gibi eti vardır... I«Gelingüvey otları aynı.. Kuşek rıza'yı titretir. Seet başı uyandımekleri, çobançantaları, koyun rır geceleri. Döşü başı yanar, tergözleri aynı... Sıçanotlan aynı... ler her yanları...)» Otlann adlan aynı... Yalnız MahRıza. yüksek sesle : mudiye'de sıçanotuna eşekotu der«Aym!» dedi. «Bu bizim topler. Bu güzel kokulu ota... Aynı.. rak, Mahmudiye toprağının ayYılanlar, tarlasıçanları, emecen nı! Kuşlan, böcüleri aynı. Kuraler, yeşilistan böcükleri, kaplutn ğı aynı. Aynı güneşin verdiği ıkbağalar aynı...» !ım...ı cEskiden berı bu köy hep böyGozlerini o da Kır Abbas gibi le mi acaba Abbas emmi? Üç yüz kısarak sellige, purluğa Uluyol'a doğru baktı. Topraklan ince ince yıldır hep susuz, ağaçsız mı? taradı. Taraya taraya yeniden O Irauf hoca konuşurdu bızim korsvacüc yolunun altındaki purluğa îa: (Bu topraklar üç yüz, beş geldi. Belki hiç sürülmemiş kavlak yüz yıldır susuz, ağaçsızdır. însanoğlu sulan kuruttu, ağaçlan farıttı.) Irauf hoca böyle derdi. Emme Tozak kınnın Mahmudiye kırından heç farkı yok. Mahmudiye'de «çanak kurutan» yelleri eserdi Abbas emmi, bak burda da esiyor. Yelleri bile aynı...» Rıza, Kır Abbas'a güldü : «Ben diyorum ki bu topraklarda bağ olur Abbas emmi! Çünkü neden? Her şeyi Mahmudiye toprağının aynı...» Rıza'nın ne demek istediğinı anladı Kır Abbas : «Ula Irıza, lâfı dolandırır dolandınr konuşursun! Sabahtan beri.. be emmim! Bağ dediğin bakım ister. Bakım oldu mu kıraç yerlerde de bağ olur, derler. Neye olmasın?» Rıza, Kır Abbas'a iyice yanaştı : «Ben ne diyorum bak. Abbas emmi, şu purluk var ya. bağ içm bire bir burası! Gözel bağ olur burda... Iş ki komşuların aklı ersin bu işe...» «İşte orasınt bilemem!» dedı Kır Abbas. «Emme purlukta bağ olacağına aklım erer. Hemi de gözel bağ olur, Irıza...» Rıza kendi kendine konuşur gibiydi yine : «Kazdığm zaman bir karış altı pur taşı. Onu ne yapacağız?» «O zaman clmaz!» dedi Kır Abbas. «Pur taşı asmayı sıkar.» Rıza : «Otiarın aynı olması çok eyi. Eyi olmayan sadece pur taşlan. Ben sana bir şey deyim mı Abbas emmi, pur taşı olsa da, olmasa da, bağ yapacağın 3'eri beline kadar kazıp altüst etmek gerek...» «Get ula!» dedi. «Olacak iş mi? Bütün tarla nasıl altüst edüir? Sede asma dikeceğin yerleri altüst etsen yeter! Her yerini a!tüst etmenin sebebi ne?» • Irauf hoca derdi ki, (Altüst edıimış toprak suyu toplar, suyu saklar.) Irauf hoca derdi ki, (Her bitkinin kökü. hem dermine, hem yanına, çok gider. Bu otlann ekinlerin kokü, gözle gördüğümüz kadar değildir. Bitkilerin kökü kıldan incedir ki, dünyayı dolaşır... Bitkiler topraktaki suyu bu köklerle emerler...) Bu işleri eyi bilirdi Irauf hoca...» «Bizim komşular bunlara inamrlar mı, bilmem, Irıza?» «Bir toprağı bele kadar kazıp alt üst etmeğe kirizma derdi Irauf hoca. Tozak köyü bu purluğu kirizma etti mi, üzüme de kavuşur, şaraba da Abbas emmi. Ben bu işi kafama koydum. Bundan böyle kafamı bu ışe yoracağım. Yardım et Abbas emmi, yardım et ki komşuların aklım erdirelim...» Dört adım kadar öteden iki tane yaşlı kaplumbağa yürüyüp gidiyorlardı. îkindi serinliğinde rahat bir görünüşleri vardı. «Sana yardım etmeye ederim, Irıza!> dedi Kır Abbas. «Sen de şu ölü kaplumbağayı başıma kakmıyacaksın bir daha...» «Canıuım sen de!» diye güldü Rıza. «Biz hele şu bağ işini bır fakir baykurt başarahm. bak o zaman kaplumbağa filân kalıyor mu aklımızda...» Kalktılar. Gökkayadan aşağı, purluğa doğru yürüdüler. Kaplumbağalar kaldı. «Biz Mahmudiye'de, bizden önceki arkadaşlann diktiği asmaları budayıp aşıladık, sonra ne yaptık dersin? Başka bir toprağı kirizma edip bağ diktik!» Kır Abbas köye baktı: Evler yerlere kapanmıştı. Yürümek istiyorlar da yürüyemiyor gibiydiler. «Bizim köyün evleri birer kaplumbağaya benzemiyor mu Irıza? Hele bireı dıkkatli bak...» Rıza hep Mahmudiye'yi düşunüyordu : «Irauf hoca derdi ki, (Şimdi budama, aşılama ışlerini bellediniz. Sizden sonra gelen arkadaş!ar da sizin diktiğiniz asmalarda belleyecek bunları. Her köye bir eğitmen, ya da öğretmen yollayabildik mi, Türkün duşmanları çatır çatır çatlıyacaktır fesatlıklarından! Hemi de köylerimizin yüzüne kan. dizine can gelecektir o zaman...)» Purluğa girmişlerdi. Kır Abbaı toprağa bakıyordu. Bağ işine hemen aklı yatmış gibi : «Burayı kardaşane bir hesapla köylüye bölüştürsek, e v başma iki dönümden aşsa düşmez I n za!» dedi. «Emme yollayamadık her köy» birer eğitmen ya da öğretmen. îşler durdu çabucak! Ben diyorum ki, duşmanlar habar aldı bizim uyanmağa başladığımızı, bunu önlemek için aramıza casuslar salıp korsları, hemi de enüstüleri paltaladılar! Şimdi şeherlerde önüne gelen eğitmenlere, öğretmenlere «övüyor!..»' Kır Abbas : (Arkası ?ar) •>•••••*••••••••••••••Ittll!••••«•*••••••••••*•••••••••••t•••••*•••*«»f•••••••«••••••••«••>••••••••«•••*• •••••••••••••••••••••>•••••••••••••••••••••••••••••«••!••••••••••••••••••••••••••»••••••••*•••••••••••••• ••••••••••a••••••••••••••••••••••••••••••*••••••••••••••••••••••••••••••••••*•••••••••••••••••••••••»•*•• ••••••••• TIFFANY JOKES 1 ' A L İ EVE GEÇ /A V£MDI MI /kVjMEU C'LE DE.M ÇlkiAE. B E V . OEHVOG, iŞ.Tt ÜTAMMA?" 3 cfc' ^ Amerika'da 500.000 Âvrupa'da 300.000 satan resimli macera şimdi de ŞTÜRKİYE'DE!.. w ır Feza Reklâm: 285/10696 HMJİ'" ELEMAN ARANIYOR 1 Anbar Sen'isimizde çalıştınlmak üzere zunu, Ticaret Lisesi me konu ve resim: Ayhan Başoğlu 2 Personel Servisimizde çalı;tırılmak üzere tercihan Almanca bilen^Lisç, mezunu, ebmaalar aramraktadır. ^ Erkek müracaatçıların askerliklerini ifa etmiş olmaları jart tır. Alâkahların Kazhçeşme'de MENSUCAT SANTRAL T. A. Ş. ne birer resim ile yazılı olarak müracaatiarı rica oîunur. Manajans: 2363/10697 Sağhk ve Sosyal Yardım Bakanhğı FLORENCE NİGHTİNGAXE YÜKSEK HEMŞİRE OKULU MÜDÜRLÜĞÜNDEN Okulumu? İÖ661967 Akademik ders yılı Için öğrenci kaydına başlamıştır LJse mezunu yatılı. yatısız veya burslu kız öğrenci kabul edilir Tamamlayıcj bilgi için Okulumuz Müdürlüğüne sozJii veya vazılı müracaat yapılabileceği çibi diğer Vilâyetlerde Sağlık Müdürlükleriiıe başvurulabilir. Adres: Abidei Hürriyet Cad Şişliİstanbu! Tel: 47 55 77 (Basm 19933/10691) <R Kmt Feuvm Syn<li<»K. lnt. I96>. Vorld Ne terfii canım .. Tam konuşma güzel güzel o yola girerken .. Sigara içmesi tuttu, yakması da bana düştü tabiî... Kirpikleri yerine gelir ama, olan bizim terfive oldu. Çorlıı Askerî Satınalma Komisyon Bafkanlığından: Tümen ve Birliklerl lhöyaa tçin 23000 Kgr. Domates Salçası kapaiı zart usult) Ue satın alınacakür Muhammen öedeli S1640 TL s) olup esçid teminatı 4332 rL fhaJes) 23 BylUJ 1966 günO saat ll.OO'de Komlsyonumuzöa yapılacaktır Bvsal ve şartname Ankara tstanbul Levftzını Âmirliklerlnde ve Komisyonumuzda her gün mesa) saatlen dahilinde eörülebillr reklil mektupiannın Uıaie saatlnden oir saat ervei Komisyona verllrnesl mecburidir. Postada vakJ geökmeier kabui olunmaz 1382 (Basın 19493'10692) 46 Bnlganin: Düşraan Şepilov: tki yiizlii Jukov: Kruşçev'in düşmaııı vesaire V.SJ Arkadaşım öurada biraz durduktaıı sonra ekledi: «Yalnız Kruşçev'in, bütüıı halkımızın düşmanınnı, maskesi düşüriilemedi.» Kendisine ne cevap vereceğimi bilemedim. Her şey ne kadar açık ve basitti. Ben tarihimizin dogru olm.ıdıjını düşünürdüm ama, şimdiye kadar bnnu bu kadar açık ve zekice ifade ede ınemistım. Oyle sanıyornm ki herkes sunu iyice anlamıstır: Böyle bir istismarcı çürnh için çalışmak ve özellikle onlara hiztnct etmek (ok güç, hattâ ımkânsızdır. İŞTE KESİN KARARIMI VERMEME SEBEP OLAN DA BUDUR!.. Proleteryanın veya Sovyel Giicü'niin Diktatörlüğü diye adlandırılan; çürümüş, iki yüzlü rejimimize karşı bilfiil savaşanların safma katılıyorum. Evet; bizimkisi bir diktatörlüktür, ama proleteryanın değil, küçücük bir topluluğun. Gerçeti bütiin çıplaklıgı ile bilmedikleri için, bu diktatörlüfe hayatlarını adayan masum halkı kandınyorlar. Ve benim gibi insanlar gerçcji anlatmadığı müddetce <"? hallv bunu asla öğrenemeyecek. Basit, alelâde Sovyet halkı ile beraber olmak islivorum; onlarla gülmek ve ajlamak istiyorum; normal kijller olan eski arkadaşlarımın, mevkilm yflzfinden benden kaç O. PENKOVSKI PfNKOVSKİ malarını değil, beni tekrar aralarına almalarını istiyorum. Basit insanların. Rus balkının askeri olmak istiyorum. Yeni bir ordunun, gerçek halk ordnsunun saflarına katılmak istivorum. Yalnız olmadıeımı bilivorum. Benim gibileri çok... Ama hâlâ birbirimizdcn korkuyor ve tek tek hareket ediyoruz. Kalbleri mi/i birbirimize açacafız; birlikte hareket edip, tepemizdeki bir istismarcı şrubuna defil, gerçek halk temsilcilerine ve kendimize hizmet edeceğimiz gün T. PARİA ti. Bnnların çoğu evvelce Krus Kruşçev'in metresi idi. Mosko çev tarafından tayin edilmiş, o va'da ona herkes III üncü Ka nu desteklemeye bazır kişilerdi. terina der. Bn görevlerini de başarı ile yapSonunda Kruşçev oyların ço • tılar. ğunluğunu aldı ve yeni «Çar» Şimdi kendisine ordu ıçinde oldu: Merkez Komitesi Birinci de sağlam bir temel kurdu. Bir Sekreteri ve Bakanlar Konseyi çok üst snbayı generalliğe yük Başkani. Boylelikle yeniden tek seltti ve bazılarını da maresal bir şahsa tapılan devre girmiş yaptı. 1961 de general olan al olduk. baylann sayısı 300 ü aşıyordn. Fakat Merkez Komitesinde hâŞimdi işte bn kimselere güven lâ Molotov, Bulganin (Ordu tamektedir. rafından sevilmediği halde), MaKrnşçev, çok zeki olmamakla lenkov, Mareşal Voroşilov ve beraber sonsuz enerji sahibidir. diğerlerini tutan bir sürü insan Onu kritik durumlardan kurla vardır. Meselâ, Doğu AlmanyaDiktatörsüz ve bir şıhna tap ran da enerjisi olmuştur. Genel daki elçimiz Pervukhin (2) bunmadan yaşayamadıgımız anlaşıh toplantıya çağırdığı Merkez Ko lardan biridir. Kruşçev'in Mikoyor. Knışçev için büyük fırsat mitesi üyeleri arasında veterli yan'la da sık sık kavga ettiğine 1957 de geidi ve antiparti grubu sayıda taraftan Moskova'da top dair söylentiler ağızdan ağıza diye tanınan Moloiov, Şepilov, lanınca, bir antiparti grubnnnn dolaşmaktadır. R.S.F.S.R. Komünist Partisi Pervnkhin, Malenkov ve diğer mevcndiyetini ilân etti. Ve tabiî lerini tasfiye etti. Oysa onları çoğunluk ona destekledi. O za lideri Çurayev'le bir çok defaPrezidiyum ve Merkez Komite man Jukov da Kruşçev'in tarafın lar karsılaştım. Çurayev, Mikosinden ihraç etmeden üç giin ön daydı. Zukov, Bulganin ve Ka yan'la Kruşçev'in anlaşamadığı cesine kadar, Knışçev hemen ganovîç'ten nefret eder. Genel bir çok dış siyaset meseleleri olhemen bir hicti. Moskova'd» Mer loplantıda pervasızca «Ordu du^unu söyler. Bir keresinde kez Komitesinin bir genel Uurul Kruşçev'in arkasındadır» Jemiş Mikoyan'ın nerelerde olduğunu Varentsev'a, Çnrayev: toplantısı için adaralarını Sov ve bu antiparti grubun tasfiye soran yetler Birliğinin dört bir tara si için kâfi çelraişti. Krusçev «Yine birbirlerinin boğazına safına gönderdi ve fiyeleri, oblast muzafferdi. Furtseva ona çok nlmışlardır» diye cevap vermişve kray (1) komiteleri sekreter yardım etti; gece gündüz nçak ti. Mikoyan Berlin ile ilgili sert lerini ve Sovyet Cnmhuriyetle larls adam sevketti. Hattfi, bu politikaya karşı gelmekteydi. Liderler arasında çörüldüğii rinin sekreterlerinl nçakla ve a kampanya içln bazı seferleri bizcele k«7di7le MeıkOTtt'y» fetlrt •at yaptıfı ıflylenir. Fnrtseva flbl lçien lçe «ürüp çiden blr an laşmazlık vardır ama, Krnşçevin venl bir antiparti grubunu ilân ctmesinden açıkça endişe edildifinden bu anlaşmazlıklar su iistüne çıkmamaktadır. Meselâ, Berlin meseifginde üst kademelerde bir bölünme olması ihtimali de vardır. Liderlerin bir çofu jenel harbe haıır olmadığımızı takdir etmek tedirler. Askerî problemlerimizde olduğu gibi ekonomimizde de bir sürü karışık ve halli miim kün olmayan taraflar vardır. Realist kimseler ısrarla: «Herhanfi bir savaşa katılmak için vakit çok erkendir. Küçfik savaşlar (biz bunlara Kruşçevvari maceralar diyoruz) bir genel harbe yol açabilirler» demektedirler. Generallerin çoğn açık ça, «Berlin, bizim neyimize ge rek? On altı yıl sabretmişiz, pekâlâ biraz daha bekliyebiliriz. Kruşçev zorla bir şamar yemeğe hazırlanıyor, bem de Syle bir şamar ki, bütün dişlerini sökecek!..» En çok korktujnm, frenlevlci kuvvetlerin bu deliyl zaptede • memeleri ve onnn da kendi politikasını yürütmesl. Eğer mu halefet kazanırsa, onun Malenkov'a yaptığı gibi, Kruşçev'in hasta ve yaşlı bir adam veya kendisinin bizzat çekilmek istemiş olduğunu söyliyecektir. Veya kısaca elinden tutvp kova Iar ve, «Sen artık Kalinoka'na (1) dön ve orada Kolhoz başkanı ol» derler. An! Bn gerçeklesse, herkes bayram edecektlr. Kru»çev halk arannd» da te vilmez. Hakkında her çeşit anekdotlar, fıkralar söylenir. Herkes ondan «maceracı» diye bahseder. Herkes onn tenkit eder. Onunla alay eder. Özellikle, «Amerikaya yetiselim ve onu geride bırakalım» sloganı dillere destan olmnstur. Halk hazır cevap olup derhal bir espri ile karşılık verir: Sfit üretlminde. Amerikayı geçtik; Ama öküzün penisi kınlınca Ette geri kaldık! Başka bir tanesi: Krusçev halk arasında bir anket raparak su snali sordurmuştu: «Amerikayı geçtiğimiz zaman ne yapmak niyetindesiniz?» Biri şöyle cevap vermiş: «Ben olduğum yerde (Amerikada) kalacaKim, istersen sen koşraaya de • \ am edebilirsin. Bir oraya va rabilsrm...» Biz kaç yıldır Amerikayı geçmekteyiz.» Stalin zamanmda da Amerikayı geçiyorduk. Şimdi yine yakalayıp geçme|e çalışıyoruz. Aptal Kruşçev, hiç ol • mazsa makul bir şey söylemeye çalısabllirdi. (Arkatı var) (1) Sovyet millî teşkilâtının bölümleri. (2) Mikhayil Georgiyeviç Pervukhin, antiparti grubuna da hildi. Bilâhare Doğu Almanyava elçi tayin edildi. 30 kasım 1942 d« bu görevinden ahndı ve kendisini bu tarihten sonra gören olmadı. manlayınta DoyııuınuEüH altından sarkanıa altıda üçü. 7 Bir emrin tersi, nota, böyle fcöpek tırını yıkar diye bir atalar sözü vardır. 8 «Te. me] yasa« anlamına karma söz. 9 Bir Isln yapılamaması yüzünden onu yapamıyanın ileri sürdüğü. TUKARIDAN ASAĞIYA: 1 Tarihin eskl dcniz fılolan hakkında kullandığı sözlerden (çoğul). 2 Bir edatın kısaltılmısı, intizam. 3 «Bir grupu temsil eder durumda yüı karakter ve vücut dzelliklerine sahip olan kisi> mânasın» İki söz. 4 Sıcak havalarda atmosferde artanlar (çoğull. tastan örülmrş savunma yertnin yarısı. 5 Hem d'jrgun su kenarlarında vetisir hem .1 2 3 4 5 6 * 8 9 de gazinclarda SOLDAN SAĞA: çalırır. 6 Çev 1 İstanbul'da bir yıl içinde bu 1 rilince bir çesit kadar Lisarıı köpekler ısırdı. 2 Bir koçma ve mâıii topluluğu yöneten. bazıları boylelebelirir, Afrikanm rini tecrübcslz bir çağda sayarlar. batısındaki bü3 Akar suların kaynaktan çıkanyük körfezin adı. lart. 4 Kanuna ve vlcdanının se7 Bir sonı esine uyan yargıç böyledir, doktorla. ^ datı, hastalık berın hastalarm dertlerine karşı sağ'aCvvelkJ rönlrB ~ lirtisi vücut şişmak btedikleri. 5 Küçük ticaret balmacanıo lerinden. 8 yapanlann her birlne lâzım olan, halledilmJ» «ekU Çökmüş blna kaTanrıdan başkMinın tcarşısmda çölıntısı ile dolu yer. 9 Dama ve külmemesl gereken. 6 Küçük suç satranç oyunlarında bir tarafın karşı Iar» tatbik olunan küçük ceza, jis taraf içln hazırladığı tuzak. I 23456789 RAKAMU BULMACA OflntrfJ saımac a«ıll«clllını» NASIL HALLEDtLECEK? VakartdaB mkamb tnılmacMb tadece f tane mnahtaı (Ipoeo) »e t tan* fnnut vardır B«t ılao 12 tureolo rçlnc ı deo « • caHat ayruo olreı rakam tn * rarai ye toplama. çarpma. etkartma Mllmc ısarederlnr dikka< ederek toldjın tağ» vt jmkandao ısa£ir> tınlmarad» fögteriler «ooaelan balnnaz Blraı «mkrlnlzl «lıt •mr h < n oluraunuz