Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHİFE tKf CUMHURÎYET 19 Evlul 1965 ••••••K BATMAN MEYDAN SAVAŞI Prof. Tarık Zafer TUNAYA urdurln nstabaşı sıcak asfaltı cezveye benzer bir şeyle yerdeki suynn içine döktü, asfalt önce kara ve yuvarlak bir şekil aldı. Sonra nstabaşı onu ufaladı ve bir hilya haliııe getirdi.. «Alın» dedi.. Birden bn küçücük kara bilyayı tutamadım. Hayretle yüzüme baktı: «Ama bn BİZİM petrolümüz, BtZtM bu asfalt, alın.» Burdurlu nstabaşının vardiyası bitmişti. Fvine gidecekti. Rafineri Miidürü bizi bir gece gezintisine çıkarmıştı. Rafinerinin ham petrol kokan tesisleri içinde bize bilgi veriyordu. Müdür, yaldızlı borulan, demir araçlan, mnslukları. kuleleri evlâdı gibi seviyor, onları okşnvordu. Bir baba sefkatiyle, yinni yıllık bir emek ve arkadaşlık bagiılığıyla oksuyordu onları... Burdurlu uştabaşıdan bize bilgi vermesini istediü zaman, vardiyayı teslim alan arkadası «Sen şrit, ben yaparım» dediği halde. o. Istirahatinden fedakârlık etme pahasına, kalın eldivenlerini giyerek. koea knleler ve motor gürültüleri arasmda geçirdiği sekiz saati, biraz daha uzattı ve kendi malı ile ilgili bilgileri bize verdi.. Batman gezisinde ilk gözlem budur: Genel Müdürden, işçisine kadar, «bizim malımız» olan petrolün «bizim olması» heyecanı.. Bo heyecan şaarlndar. Şuıırlu heyecanlar, herhangi bir savaşın gerçek malzemesidir. tnsan'la petrol arasındaki bu anlaşma da bir bagımsızlık savaşının baslangıç noktasıdır. Fvet, Batman'da bir savaş var. Amacı bakımından bağımsızlık savası, şekli bakımından da meydan savası.. Meseleyi şövle koyalım: Kongo'da olsanız ve orada petrol arama ya da akaryakıt ticareti yapmak gerekse.. Bn işe de. birisi Türk olmak üzere çesitli devletlere mensup petrol sirketleri talip olsa.. durum ne ise, Türkiyede de dnrnm aynıdır. Türk devletinin malı olan bir petrol ortaklığı (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklı&ı T.P.A.O.), Türk ülkesinde yabancı sirketlerle karsı karsıya, onlardan daha az imkânlarla yalnız hasına savaşmaktadır. Oysa, Türkiye Kongo desildir. Kısa çöp, uzun çöp. DOGAN NAOI Açtırma kutuyu... Şikâyetçi olduğu yolu tuttuAsıl ayıp tarafıYutmaktan kurtulmak Gerici kime derlerGönül kimi severse... Bu vesileyle bir başka noktaya, yenen beşer golden çok daha ayıp bir noktaya, temas edelim: Belçika takımı tstanbula geldiği zaman, adamlar antrenman yapamasın diye. Dolmabahçe stadınm elektriklerini yakmadılar. Yok saha miidürü bulunamamış, yok anahtarların nerede olduğu bilinmiyormuş gibi bir sürü fasfiso ile misafir futbolcuları karanlıkta bıraktılar. Sonra. maçtan evvel, bu mevsimde hiç lüzumu yokken sularici» demiyoruz. Biz. bu asırda. meselâ «şarap yapacak kimselere üziimünü satmak günahtır» diye fetva icat eden, sözüm yabana, Müslümanlara gerici diyoruz. Bakın. aynı gazetede okuduğumuza göre, o gemide vaaz veren papaz neler söylemiş: İhmalkâr olmayın. Vaktin kıymetini bilin. Her işi geciktirmeden yapın. Ve hpp böyle konuşmuş papaz. Böylesine gerici denir mi? Tam tersine biz, bizim vâızların da bu şekilde konuşmalarını, halkı uyarmalanm istiyoruz. Ama, onlann işine pelmiyor bu. Onlar bizler için «bunlar dinsizdir. Camie gitten Müslümana yobaz ve gerici derler» propagandasiyle, yine «gericiliklerini» yürütmeye çalışıyorlar. Müslümanlığa sahiden bağlı diye adamlarını öpüp de başımıza koyduğunnızu bilmezlikten gelmeyi tercih ediynrlar. B Islenen suc ir yandan hasin bir coğrafya ile çarpışmak, üç bin metreden fazla derinlige inmek, bir vandan da dünva politikasınria en biiviik sivasi knvvet olan petrol tröstlerivle savasmak.. Türkiyenin yıllık petrol ibtiyacının (4 milyon 400 bin ton) hemen hemen dörtte birini sajlamak sanki bir snçtur. Bu suçu işlemiş olan bu devletin bir müessesesi, ceza olarak. dünya devleri karsısında yalnız bırakılmıstır. Atatürkçü bir ideolojik haeımsızlık savası. nasıl 1919 larda baslamışsa, bupün de Batman, Raman, Garzan. Podan. Celikll eibi kamnlarda aynı hevecanla. pırı! pırıl bir vatanseverlikle devam etmektedir. Runıın öniine hiçbir kuvvet gecemez. Batman'ı geziniz ve görünüz. O zaman. kamn »îlmine yerlesfirilmek istenen ortaçaf dosmalarının toptan yıkıldıgmı göreceksiniz: Türkler kendi gficleri fle petrolcü'üeü başaramazlar . Tabaneı sirketler. kısa zamanda bu isi yapabilirler ve petrol sayesinde memlekete döviz kazandırabilirler. Bu «tekerlemelerin» hepsi de vanlıstır. B3tman'da görülen seyler bunun tamamen ama tamamen aksini ispat eder. Türkler petrol arayabilir, sondaj ve ieofrzik çalışmalannı olumlrj bir sekilde en ileri metotlarla yapabilirler. Petrolii buiabilirlpr. Çok geniş arazivi örümcek ağı gibi dösedikleri borularla nakledebilirler. Rafinelerde. nafta benzin asfalt üelüsü halinde. tasfiye edebilirler. Rafineri isletebilirler. Hattâ, rafineri için gerekli malzemenin biiviik hir kısmını kendileri imal edebilirler. Akarvakıt ticareti yapabilirler. Çünkü. bunlann hepsini bngün yapıyorlar. Ve gece karanlığı icinde Batman'ın ısıkları. vahsi tabiat ârızaları ortasında bir biiviik sehir manzarası yaratıyor. Türk petrolcülüğü. avnı zamanda devletçili£in başanlı bir eseridir. Yerlestigi yere medeniyet ve konfor götürdiigü icin.. Batman ilcesi. iki rı;>lik nüfusnmı on bine çıkarmak üzeredir. Midj *• ilcesinde. kasabanm yansı bir gece, yansı da obir gece zayıf bir elektriğe ancak kavustnrulabilirken ve aydın Midyat hîlkı kurtlu yağmur suyu içmeye mahkumken. Batman çarsısında btız dolabı. motosiklet satılmaktadır. Genis bir bölgevi yolları «bizim asfaltımız» üzerinde yürüyerek gezebilirsiniz. Tolların çoğunu T.P.A.O. yapmıştır. Şikefdan mağaralannda yasıyan insanlar, hütün ihmallere rağmen, bugiin medenî meskenlere kavuşacaklarsa, bunda Batman rafinerisinin etkisi çok ağır basacaktır. Batman'dan halka halka mem leket «sathı müdafaası» na yayılan nur. bu dâvaya inanmıyanların gözlerini kamaştırmak üzeredir. B etrol dâvasının bazı yönleri üzerinde durmak gerekir: O Petrolün millileştirilmesi, milletlerarası dostluklarımızı bozar mı? Lozan Konferansında. savaştığımız devietlerle bugün dost muyuz, düşman mıyız? Bağımsız Türkiye, dünya barışı, insanlığın huzurn için temelli bir teminattır. Bu durumu enine boynna ispat etmişızdir. Onun için, üyesi olduğumuz garanti sistemleri, kalkınmasını nızlandırdıkça bağımsızlığı artmış bir Türkiyeden âzami yardımı sağlıyabilirler. Bize NATO'da olsun, baska sistemler içinde olsun, her an ve her konuda maddi ve malî yardım isteyen bir devlet durumundan kurtulmak dâvasındayız. Q Petrol mcselesiııin bir solcu taktiği oldu| u söylenmektedir. Bir kere, solculuk sajcılık ya bilinmiyor, ya da kasdi olarak bazı maksatlar uçruna bir kötü niyete kurbanı edilmek isteniyor. Atatürk ve Atatürkçü ekip, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk dönemir.de (yaklaşık olarak 400'e varan mebusnn birkaçı müstesna) komünist değildi. Ama, tstiklâl Savaşı'nın sorumln yöneticileriydiler. Onları. bağımsız bir Türkiye kurdukları için, suelayacak mıyız? Toksa o eseri devam mı ettireeeğiz? Petrol dâvası, saŞı solu bir tarafa bırakahm, komiirıizmle asla ilgisi olmayan bir meseledir. Bu dâvayı komünist taktiğine sokanlar ne kadar hatalı iseler, Türk milliyetçiliginin bir unsuru saymıyanlar da aynı hata uçurumu içindedirler ve o derece yanlış hareket etmektedirler. O Petrol dâvası, bir vatanseverlik meselesi nldugu oranda. bir hesap meselesidir de. . Yalnız, yabancı sirketlerin hesabı ile bizim hesabımız arasında bir fark var. Onlar için petrolcülük basit bir ticaret meselesidir. Bizim için kalkınma, kalkınmak için sanayileşme. yani geri kalmıslıktan ve az eelismislikten kurtuluş dâvasıdır. Bir ölüm kalım savaşıdır.. Her iki açı biribirinden tamamen farklıdır, efer gerçeklere cesaretle bakılması mümkün olmazsa. daimî ve sert çatışmalar mukadderdir. Milletlerarası ticaret bir milletin digerinin bağımsızlığı ile oynamak amacını güderse. sert tepkilerle karsılasılacagı, artık bilinen ve beklenen bir olaydır. Bn olayın adını ister emperyalizm. ister sömürüciüük koyun, ne derseniz deyin. sonuç degismez. Bizim bnnu ispat etmiş. kapitülâsyoncnlukla tâ tkinci Meşrntiyetten beri savasmıs bir tarihimiz var. Inutmamalı ki. avnı nedenler aynı sonuçları doğnrnr. Tabancı sirketlerin. menfaatleri tstiklâl Savası kayalıklarına çarpınca. tutumlarını deeistirmek zorundadırlar. O zaman problemin büyük bir kısmı çözülebilir. Ve daha rahat çalisma imkânları hnlnnabilir. Tarihimiz göstermistir ki. Türkiyede herkes ve her şey satın almama?. {| Tabancı sirketler, bu devletin müessesesi olan T.P.A.O. dan. dünya ölçüsünde çok daha fazla avantajiıdırlar. Ellerindeki arama müsaadei^ri daha fazladır. Ararları da öyle.. Ama. Türkiye bir pazar degildir. Türkiye kalkınacaktır. Demokratik. lâyik, sosyal bir devlet olarak. milietler, bloklar câmiası içindeki yerini peklestirecektir. tstiklâl Savası temeli üzerinde Türkiyenin ekonomik bağımsızIıŞ» kayımnası İse aslâ ve aslâ komünist olması anlamına gelmez. P Açtırma kutuyu, stanbul Belediyesi Başkan Yardımcısı şehirde bir teftişe çıkmış. Lüks veya turistik belgeli öyle yerler görmüş ki. bnnlardan bazılarının tuvaleti bile yokmuş. Bunlardan biri de işkembeci. Demek işkembecinin de lüksü oluyormuş! Şimdi Belediye Başkan Yardımcısı bu yerlerin, nasıl oluyor da, lüks tarife aldıklannı araştıracakmış. Tuhaf şey... Anlaşılan Başkan Y'ardımcısı tarifelerin nasıl aündığını bilmiyor. Zahmet olmasın diye kendisine ben söyliyeceğim ama. dilim varmıyor. Neme lâzım. ihbar mihbar derler de. başıma iş çıkar. En iyisi. hani meşhur «Gözlerinıe bakın ne demek istediğimi anlarsınız» lâfı var ya. onun gibi. Sayın Başkan Yardımcısı da bu satırlann arasına baksın. ne demek istediğimi anlar. Ve oturup, nzun boylu, araştırma yapmasına da lüzum kalmaz. ••«a ••«• •••• mak bahanesiyle sahayı çamur deryasına çevirdiler. Maksat malum: Yeşil sahalara alışmış Belçikalılar oynıyamıyacaklar da, bizimkiler de galip gelecek. Vatandaş olarak hepimizin yüzünü kızartan bu aşağılık dalavere hesaplan, sahada 5 • 1 yenilmek ten, hiç şüphesiz çok daha ayıptır. Sporu beceremiyoruz, pekâlâ. Ama, hiç değilse. kendimiri. biraz olsun, ahlâkına ve terbiyesine uyduralım. Bu da mı zor? * * * Gönül kimı severse... , ^ müsabakası» adı alhn^ * d a tertiplenen rezaletler devam ediyor. Sonuncusu geçen gün Yenikapıda yapıldı. Kalabalığın ıslıkları ve yuhaları arasında, güya, bir güzel seçmişler. Bu müsabakalan Türkiyede ilk defa «Cumhuriyet» tertlp etmiştir. O zamanki maksadımızı ve işin ağırbaşlı ve nezih olmasını temin için çektiğimiz sıkıntılan, katlandığımız zahmetleri bir başka yazıda hikâye etmek isterim. Kolay şey degüdir. Ama, şimdi, önüne gelen barlardan, pavyonlardan sekiz on kadın toplayıp bir Türkiye (!) güzeli (!) Demiş ki Yunus Emre : Yediği yoksul eti Gitti beyler mürveti Içtiği kan olmuştur. Binmişler birer atı Demiş ki Karacaoğlan : Bu dünyada âdem oğluyum dersin Helâii haramı durmayıp yersin Yeme el mahnı ergeç verirsin Iğneden ipliğe sorulur bir güu Demiş ki Sıvaslı Âsık Serdari : Sefil ireçberin yüzü soğuktur Yıl perhizi tutmuş içi koğuktur Ineği davarı iki tavuktur Yoktur bundan gayrı rr.alımız bizim Zenginin yediği baklava börek Kahvaltıya eder keteli çörek Fıkaraya sordum ?ize ne gerek Düğülcek çorbası balımız bizim Serdari halimiz böyle n'olacak Kısa çöp uzundan hakkın alacak Asık thsanî demiş ki : Nutuk çeken adaylardan birine Seni çok dinledik otur yerine Memlekette senin gibilerine Oy verenin iki gözü kör dedi Dur daha bitmedi söyliyecek çok Sor bakalım hangınıızin karnı tok Koca köy ağanın. birirrmın yok Ne bir öküz ne bir karış yer dedi. Asık Ali tzzet demiş ki : Zulüm var hürriyet göğe çekildi Bakımsız köylünün beli büküldü Şer tohumu yeryüzüne ekildi Cinayetin haddi kenan yoktur Ali Izzet nider«in keyfivef rr.alum Doğruyu soylersen eder!"t mahkum Hırsızlar bu yurtta surüynr hüküm Harabe çoğaldı imarı yoktur Âsık Ruhsatî demiş ki : Bir vakte erdi ki bizim günümüz Yiğit belli değil mert belli değil Herkes yarasına derman arıyor Deva belli değil dert belli degil Adalet kalmadı hep zu'üm doldu Geçti şu baharm gülleri soldu Dünyanın gidişi acayip oldu Koyun belli değil kurt belli değil Pîr Sultan Abdal demiş ki : Gelın canlar bir olalım... Ve Türkiye tsçi Partisi Pir Sultan Abdalın bu deyişini yayınIadığı bir seçira broşürüne isim yapmış. Yukarıdaki parçaları o broşürden derledim. Halk şairleri halkın içinden gelen sosyal adalet duygulannı sSylemişIer. Peki halk. halk, diyoruz.. Ne demek halk? Halk kavramı genrllikle bir toplumun içinde varlıklıların ve elit zümre dedikleri azınlıfın dışında kalan çojunluğTi ifade eder. Peki demokrasi nedir? Ustünde birleşilmiş bir güzel tanımı var demokrasinin : Halkın halk eliyle halk yararına yönetilmesi. Bizim Mecliste halktan bir tek kisi bulunmadığına göre, demek icinde bulundn£umuz vönetim, hütün şamatasına ragmen demokrasi değil, halk idaresi değil. Gerçekten bugün 450 sandalyeli Mecliste 41 sanayici tüccar, 47 büyük toprak sahibi. 263 serbest meslek erbabı vardır. Geriye kalanlar da devlet memuriyetinin yüksek katlarından gelmedir. Türkiyedeki soyut demokrasi bir küçük ve mutlu azınlığın idaresidir. Halkı gittikçe fakirlestiren, zengini gittikçe zenginleştircn bu vönetim, Türk halkının giderek ezilmesine, medeniyete kavusacak yerde medeniyetten uzaklaşmasına sebep olmoştur. Bu cidisin önüne mubakkak gecmek gerek. Yutmaktan Kurtulmak j talya, bizim Odalar Birligine başvurarak, kasaplık canlı at satm almak istemiş. Biz at eti 5'erneyiz. Yahut, yemeyiz defil de. daha doğrusu, ken dimizi at eti yemiyor zannederiz. Çünkü sağda solda. ikide bir, it kesip etini piyasaya süren adamlar yakalanıyor. Her i.şte olduğu gibi, bunda da, yakalanmıyanlar Şikâyetçi oıdııgu yolu tutiu • •»I Q Petrol düvası aynı zamanda bir Ortadogu meselesidir. Az geli.şmiş Ortadogu memleketleri ortak baraj inşa ettikleri gibi, bir gün bu dâvada da birleşme ve giiclenme yolunu arayabilirler. Medeni bir hayat savaşına hepsi girismislerdir. Yabancı sirketlerin. Ortadoğu'da sadece petrol ve kum degil, yaşamak isteyen insanların da bulundu|unn bilmeleri gerekir. Türkive, millî poütikasını yabancı sirketlerin cıkp.rlarına uvarak diizenlemek zorunda degildir. Q Taşadığımız ç.iğın şartları içinde. Atatürk rülük, az gelismislikten knrtulmanın felsefejidir. Bu dâvaya katılmak varken. Damat Feritci bir yoln seçmek neye? Bu noktada Atattirkçü bir gerçeği hatırlatalım. Üzerinde pek az durulmus bir gerceji.. Atatürk'ü Erzuruma gönderen tstanbul Hiikiimeti çabnk pişman olur ve tstiklâl Savaşının müstakbel önderini, Damat Ferit Pasa tstanbula geri çağınr. Atatürk bu telgrafa verdigi cevapta söyle der: Bngün vatanımızda millî bir kudret varsa. o cereyan, felâketlerden ders almıs (mütenehbih o'an) mületin kalb ve dimağmdan dogmuştnr. «Acizleri de ona tâbi bulnnmuş olnyorum». Ve ilâve eder : tstanbuldayken bn akımı tasavvnr edememistim. Bu akım, bağimsızlik seliydi. Ve bundan hiç kimse kendini kurtaramazd:. Knrtaramamıştır. Vekil de olsak. isci de.. hepimiz bu memleketin çocuğuyuz. tstiklâl Savaşında ölenlerin yüzsuyu hürmetine yasıyoruz. Bu sele kapılacagız. O zaman Batman Meydan Savaşının bir eri olduğumuzu anlıyacagız. Yirmi yıllık «Emektar» kuyusunun pompası da bizi sevinçle selâmlıyacak.. evgili Çetin Altan. Dikkat ediyon.ırn, son zamanlarda. jazılarına bir tuhaflık ârız oldu. Meselâ. güzel güzel «yabancı şirket düsmanlığı» yaparken, birdenbire ve hiç alâkası olmadığı halde, bunu «Hıristiyanlarla işbirliği yapıp halka Müslüman görünen sahtekârlar» diye bir dinî rnesele şekline sokma yoluna girdin Yine meselâ, güzel güzel «Amçrıkar. düsmanlığı» yapıp dururken «Amerikahlar zencileri, yalnız renklerinden dolayı değil. daha ziyade, MüslUman oldukları için öldürüyorlar» diye buraya da dini kanştırdın. Birinciasin, biraz derinleştir'ilırse. «Hıristiyanlarla ittifak imzalıyan devlet Müslüman sayılmaz» demekten farkı yok. Olur mu böyle şey? İkincisıne gelince. Amerikada Müslüman zenci yok denecek kadar azdır. aşağı yukarı 20 milyonun içinde 10 12 bin kadar hesap ediliyor. Hattâ, bu hesapta, Amerikalı olmuş beyaz Müslürnanlar da var. Büyük zenci çoğunluğu ise baptistler, metodistler, episkoperienler, presbiteriyenler gibi, Amerikada sayısi ve çeşidi pek çok olan Hıristiyan mezheplerıne mensupturlar Müslümanlıkla alâkalan voktur. Ne olursa olsun, son yazılarına ikide bir din bahsini kanştırmak nereden çıktı? Seçımler geliyor, sen de bu seçimlerde adaysın diye mi? Yani, kısacası. sen de mi oy avcılığına başladın? Üzülmemek elden gelmiyor. Q elbette yakalananlardan fazladır. O halde, demek ki, farkına varmadan, at etini âfiyetle yiyoruz. Zaten bazı yemeklerde (meseiâ döner kebabında) öteki etlerle iarıştırılırsa, yenüen at mıdır, eşek midir, belli olmaz. Bunu, belli olmıyacak miktarlarda, karıştırmasını da erbabı gayet iyi bilir. Avrupalılar, umumiyetle, at yerler. Fransada. galiba, diğer etlerden daha da pahalıdır. Hattâ yal , nız at eti satan kasaplar, at eti \ üzerme spesyalite yapmış lokanta ' lar bile vard;r. Ben bir kaç defa at eti yedim. | Hafi* kekremsı, ekşimsi bir şeydi ama. pekâlâ, etti. \ Diyeceğim, şu at eti işini bir cid ] dî ele alsak. Dışarıya satışlar ar | tarsa memlekete, hemen hemen ' taş atjp kol yorulmadan. döviz ; gelir, ve... ... bizler de farkına varmadan bu eti yemekten, belki, kurtulmuş oluruz. ^ ^& seçiyor. Bu seferkinin çeşnisi işe Valinin de kanşması oldu. Sayın Niyazi Akı «Ben bu kızı yurt dışına çıkartmam» diye tutturdu Hakh olmasına haklı ama seçilen k:z da inatçı mı inatçı. O da «Hele Vali Bey beni bir defa görsün fikrini değiştirir* ddye diretiyor. Durum, işte. burada çatailaştı. Nezaketi herkesçe bilinen Valimız ne yapsın? Kıza «sen çirkinsin» diyemez. «Fevkalâdesin. Güzelsin» dese o da bir çeşit Uânı aşk olur. Galiba, bu işte son sözü, pek muh terem Bayan Niyazi Akı söyliyecek gibi. 'A \»THIÎ D4ME DE sior\ | IJSESİ Okulun 27 Eylül Pazartesi sabahı öğretime başhyacagını ıigili öğıetmen ve öğrencilerine bildirir. a a a a SANA'lı bir dilim.... ...sıhhat ve güç verir. Çünkü SANA bol vitaminüdır. Dikkatle seçilmiş en iyi nebati yağlarla yapıldığından besleyici ve sıhhîdir. Gelişme çağında olan çocuklar SANA'yı seve seve yerler. : • > Bundan dolayı. SANA'lı nefıs bir dilim, herkesin aradığı en iy! gıdadır. Gerici kime derler? ^ ^ eçen hafta İstanbula gelen A^ * merikan filosu gemilerinde her pazar dini âyin yapıhrmış. Bu haberi, resimleriyle beraber. veren bir gazete, mal bulmuş gibi «bunlar da mı gerici?» diye sonıyor. Hayır, efendim, değildirler. Biz di nine ibadetine bağlı insanlara «ge Asıi ayıp tarafı ^•" alatasaray ve Fenerbahçe futbol takımlan, biri tsviçrede diğeri Belçikada, tuhaf tesadüf, ikisi de 5 • 1 gibi çok açık farklarla mağlup oldular. Spor yazarı arkadaşlarunız. bu hazin durumu «hezimet» veya «bozgan» tâbirleriyle damgaladüar. Hangisi olursa olsun, sporumuzun bugünkü başıbozuk. disiplinden tamamiyle yoksun halinde bu neticeleri, hattâ daha kötülerini de, normal karşılamak lâzımdır. PARCALI TEŞEKKÜR Çok genç yaşta aramızdan ebediyen ayrılan sevgili ki2imız ve kardeşimiz kaybmın derin acısını, çelenk, mektup ve telgraf göndererek ve bizzat ziyaret suretiyle paylaşan akrabalarımıza, dostlarımıza ve arkadaşlara içten teşekkürlerimizi arzederiz. VECDET, İBRAHİM. MERAL, GÜLEN AKBAY Cumhuriyet 11190 Ağızo tat. PERKINS, BEDFORD, THAMES TRAOER, BMC \ TÜRKTRAKTÖRÜ. MASSEY FERGUSON, FORDSON *%.t vücudo sıhhaî! 5 657 ISKEMBE ÇORBASI BİR FİLİZ AKBAY'ın ELEMAN, ENJEKTOR, VALR M O T O K A M PK.1018İST. TEL: 27 36 45 27 79 30 SIMMS/ CAV; DPA POMPA AKSAMI İlâncıhk: 8425 11177 MEVLIDİ SERIF Bizîeri unutulmaz acılara gark ederek herıüz pek genç yasında aramızdan avrılan sevgili kızımız 500 Ton Kapasiteli Kamyonlar İki adet yükjeyicı .le Her ınesafeye Her türlü ağır nakliyat için Her an hazır durumda PİYASAYA ÇIKTI. vt OifiCR ÇORBALAR: tATLIUAR:l«UHALLEBr,"sÜTLAÇ.LIlİ0IILU / OOMATES.OOHATESUŞEHRIYE.SOfiAIIU ŞEhfitYE PUDKG.KAKAOLU KRENA.5EKERIİ KONDANSE SÜT.YSRI YA6U .1 YAGLI Sl/I TOZU. H ölümünün 14 üncü senesine tesadüf eden 19 Eylül 1965 pazar günü öğle namazmj müteakıp Levent'te Afet Yolal Camii Şerifinde temiz ruhuna ithaf olunmak üzere okunacak Kur'anı Kerim ve Mevlidi Şerife arzu edenîer davetlidir. İBRAHbl YOLAL AİLESİ AFET YOLALm EMEKSİZ OGULLARI KOL. ŞTI. Sana>i Çarşısı Ankara Asfaltı Üzeri ESKIŞEHİR Tel: 13322842 Telfraf: EMEKSİZ Cumhuriyet 11168 ' ilâncıhk: S645/1117S İlâncıhk: 8612/111Ü3 Cumhuriyet 11167 ORTADOGU KÜLTÜREL FAALİYETLER SANAYİİ VE TİCARET A. Ş. OKFAŞIN TESİSİ RESMİ AKADEMİI,ER VASIF VE SEVİYESİNDE VE ONUN BÜTÜN HAKLARINA SAHİP VE Prof, Dr. FAHRİ HALİL ÖRS I D A R E S İ N D E Ksyıtlar devam edsvor. Tedrisat 1 Kasım Pazirtesi gdııü başlayacaktır. Kor.ıenjan hudutiuduı. janm dolması !ı OZEl ANKARA İKIİSftDİ ve IICARII1IMLER YÜKSEK OKULU'NOA fl 'BahçeHevIer ı ">. • I Yijksek İktisat ve Ticaret Okulu) öğrencılerini c heıhangi biı ı.lemin yapılamıvacağı lüzumu önemle duyuruluı = gün zarfında müracaatla kn\ itlarını yeniletmesi ve konten ANKARA NLN YEGÂN'E ÖZEL YÜKSEK OKULUN A MÜRACAAT: ULUS • KRANEK ݧ HANI K. 1 TELEFON: 10 61 37 H A S : 2588/11164