23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE ÎKİ CUMHUK1VET 26 Temmuz 1965 İŞÇİLER VE POLİTİKA Dr. Nihat TÜREL *ster gelişmis ister az gelişmiş olsun her toplamda, işçilerin, daha doğrusu sendikaların | politik yönelmeler karşısındaki davranışlan, eskiden oldnğa gibi bngün de tartışma konusudur. Şunu hemen belirtmek gerekir ki, tartışma konusu olan şey, işçi flrgütlerinin politikanın içinde ya da clışmda kalıp kalımıması değildir. Zira, biç bir sosyal gücün, geniş aıılamı ile siyasetin dışında kalabileceği düşünülemez. İşçi örgütleri de toplumun sosyal güçlerindetı birisi olarak hiç bir zaman ve hiç bir yerde siyasetin dışında kalmamıslar. kendileriniıı ve içinde bulundukları toplumun özel şartlarına göre degişen ölçüde etkilerini gostermişlerdir. Ancak, bu etki, direkt, yani ideolojik sekilde olabildiîi gibi, endirekt yani, praematik ve politiko • j.rofesyonel biçimde de görülcbilmektedir. L'zeriııde durulan ve tartısılan hnnlardan hangisiııiıı daha doğru olduçu nususudur. Her yerde vukubulduğunu söylediçimiz bu sivasî görev aynlıgı tartışması yurdumuzda da, biçimi ve hedeli baska olmakla bcraber, vardır. Daha sonraları, şiddetini daha da arttıran bir tartışma knnusu haline geleceğinden şüphemiz olmamalıdır. Mesele sudur: İşçi sendikaları ile isçi sınıfına yaslanan siyasî partiler arasındaki münasebetler ı:asıl olmalıdır? Sendikalar, mntlaka ve kayıtsız şarlsız, parti yönetiminin politik ve ideolojik emrine mi jrirmclidir; yoksa. sendikalar, uzun vâdeli ideolojik parti politikası yerine, isçinin yakın ve pratik mesleki raenfaatlerini gözeten bagımsız ve kompromist bir yolda mı yürümelidirler? Her yerde ve bugün dahi varlığından bahsettişimiz görüş ayrılıgının ası) sebebini, sendikaların, tarihî bir gerçek olarak, işçi sınıfına yaslanan partilerden daha önce ortaya çıkmalan teşkil eder. Sanayileşme, isçi sınıfını meydana çetirdiği giDi, endüstrileşmenin liberal rençi de, bir mesleki dayaııışma aracı olarak sendikalasmayı gerektirnıiştir. Mesleki menfaatlerin korunması ve geliştirilmesi için yapılan mücadeleler yanında, daha sonraları ideolojik görüşlerin ve sistemlerin de ctkisi ile, işçilerin, politikanın doçrudan doçruya faktörii olabilmek için siyasî parti örgütlenmelerine gittikleri bir tarih gerçeğidir. Sosyalist şefler ile sendikacı liderler arasındaki ilk görüş ayrılıği, sendikalar bünyesinde knrulması istenen «Grev yardım fonu» konusunda belirmişti. Seııdika liderleri, Ingiliz Trade l'nions'larında başarı ile uygulanan ve grev halinde işsiz kalan işçilere maddî yardım yapılmasını öngöran \e işçi iicretlerinden kesilen primlerle karşılanan böyle hir «Fon» sistemine şiddetle taraftardılar. Sosyalist şefler ise, kendi deyimleri ile, aslında kapitalist rejimin sonueu olan bir fenalıirsn, işçi ücretleri ile karşılanmasının aleyhinde idiler. Onlara göre, grev sebebiyle işsizlik tazminatını ödemek devletin görevi olmalıydı. Toplu siizlesme konusunda da parti ile sendikalar ayni görüşte deşildiler. Sendikalar, isverenlerle yapılan toplu sözleşmelerin işçiler iviıı faydalı olduğuna inanıyorlardı. Parti ise, toplu sözleşmeyi kabul etmek, sinıf mücadelesinden vazgeçmek demektir. diyordu. Baska bir görüş ayrılığı da, genel grevler konusunda ortaya çıkmıştı. Partinin aşın sol kanadınm her vesile ile olmasını istediği genel grevler konusunda, sendikacılar olumsuz bir tutum göstererek, bu çeşit genel aksiyon hareketlerinin, tesadüfleri tahrik cdeceğini ve tam bir toplum çöküntüsüııe yönelebileceğini idd cdiyorlardı. Onlara çöre, grev, yeriude ve zan.'anında, ama mutlaka meslekî saiklerle yapılmalıydı. Bu görüş ayrılıklarında, yukarda da işaret ettiğimiz gibi, Âlman sosyal düşünce ve politika variasyonlarının etkisi büyük olmuştur. Bebel, Kautsky ve Zetkin gibi derece derece ihtilâlci liderlerle, gene sosyalist, fakat ihtilâl aleyhtarı revizyonist ve reformist Edouard Bernstein gibi çaplı düsünürler arasındaki görüş »yrılıkları, ister istemez parti sendika anlaşmazlıklarım doğurmuştur. îngiltere böyle bir tartışma içersine girmemiştir. Zira, tngilterede, İşçi Partisi kurulmazdan çok önce, bu çeşit ihtilâlci ve revizyonist görüşler, sendikalar bünyesinde birbiri ile karsılaşmışlar ve düzeni kabul eden revizyonizm galebe çalmıştır. Böyle bir sendikal ortamda kurulan Ingili* İşçi Partisi ile sendikalar arasında. tam bir beraberlik günümüze kadar gelebilmiştir. Gözden uzak tutulmaması gcreken bir nokta da sudur: Endüstriel teknik üretimi arttırdıkça ve artan üretimden isçilere düşen pay çoğaldıkça isçi hareketlerindeki ihtilâlci görüş, yerini islâhatçı ve uzlaşıcı karaktere bırakroaktadır. 2 nci Dünya Savasından sonra, sert bünyeli Fransız C.G.T. genel işçi sendikası nda görülen bölünmeler ve artan antikomünist mukavemet bunun açık bir tezahürüdür. Fndiistrileşmiş batı ülkelerinde gördüğümüı şekildeki sendika parti çekişmeleri Türkiyede yoktur. Zira yurdumuzda. işçi sınıfına yaslanan, avni zamanda ihtilâlci olan bir parti meycut değildir. Zaman zaman işçi partisi ile Türk Iş Konfederasyonu arasında beliren anlaşmazlıkları baska biçimde yorumlamak ve dogal kabul etmek jrerekir. Partilerin siyasi hedefleri ile sendikalann meslekî ve pratik meııfaatlerinin her zaman birbirine uymadıgı bir gerçektir. Fakat sunu kati olarak soyleyebiliriz ki. eskidikçe bilinci artaıı isci örsütlerinin, devrimci, reformcu ve dinamik bir sosyal güç olarak, daima devrimci ve reformcu cephenin saglam bir destekçisi olacağından kimsenin şüphesi olmamalıdır. Türkiye için, isçi örgütlenmelerini, siyasî partiler acısından değil, devrimci ve reformcu eenel çiuler acısından değerlendirmek, öyle sanırız ki, gerçeğe daha uygun düşer. Teoride ve tatbikatta sosyalizm Lozan! Biz Türkivenin 1850lerden beri denenmiş Osmanlılık anlayı . s.nda kalkınacağına inanmıyoruz. Atalürkçülük anlay.ş.nda bır . kalkınraa voluna giremezsek, çöküntü daha da h.zlanacaktır. Ya • banc. kapi'talizmin kontrolü ve desteğiyle k^lk.nmak hayaldır. ; Buna raşmen Batı kapitalizmi daha Lozan Konteransı ıçmde j Türkivenin kendi asına tekrar düseceğini umut ediyor ve b.l.yordu. Dün Ismet Pasa Lozan'ın 42 nci yıldönümü vesilesıyle komıştu. . Ve bir hâtırasını anlattı. Lord Kürzon, Lozan'da Inönüye demış kı: . Hiçbir isteğimizi kabul etmıyorsun, memnun degılız. an Ki, . ne reddedersen onu cebimizde sakhyoruz. Harap bır memleketır. . var. Yarın türlü ihtiyaçlarla karşjmıza geleceksin. O gun ceoımız ; dekiieri birer birer çıkarıp sana kabul ettırecegız... . Lozan'm ve bugünün ne olduğunu anlamak için Lord Kürzon . nn bu deyişlerini hiç onutmamak gerek. Gerçekten de bız 1950 1er . de onlara muhtaç olarak başvurduğumuz günler ceplerınde sakla . dıklan eski hesapları birer birer çıkarıp kabul ettirdıler. Ataturk . Cumhuriyetini Osmanlılık yıkılısına itmek yönünde başan kazan ; 1 ^ o z a ı r d a Türklerin karşısma kapitalist emperyalizmin temsil ; eisi olarak çıkan Lord Kürzon, konferans kürsüsünde suretı haktan . görünerek konusuyordu. Dinliyen sanırdı ki, Lord Kurzon, Ingılız . lerin veya yabancılann menfaatini müdafaa etmiyor: onlar kadar • ve belki onlardan çok Türkiyenin refah ve saadetini düşünüyor. Tıp • kı şimdiki Morrisonlar gibi, yabancı sermaye hayranları gibi, ya ; bancı petrol kumpanyalarına muhtaç olduğumuzu savnnanlar çıbı. . t niversite Petrol Kürsüsünde yabancılar olmaksızın bir iş yapamı . yacağımızı söyliyenler gibi dil döküyor ve diyordu ki : • « Türkiye iktisat bakımından hiçbir suretle müstakil bir mem • leket değildir. Sırf kendi kaynaklariyle kendine elverişli bir varlık J temin edemez. Türk faaliyetinin başlıca kısımlarından biri olan zi J raat. şüphesız büyük açılmaya istidatlıdır. Lâkin bunun makınesız J ta>ıma vasıtasız. yolsuz. demiryolsuz, lokomotifsiz ilerlemesi im Ş kânsızdır. Türkiye medenî hayat için elzem birçok maddeleri sok • madıkça hattâ kendini besliyemez. 20 nci asrp bütün ilerleyişi sa • nayi vasıtalarınm açılışı sayesindedir. Türkiye ife yabancı yardı • mı olmaksızın sanayici bir memleket olamaz. Ahalisir.de madenci • ük ve dokumacılık gibi sanatlara kendilerini vermek için lâzım olan • fenni ve ticari kabiliyet yoktur. Bu sebeple manıfatura eçyasını, sı Ş naî işleri yabancı ellerden getirmeğe ve kendi sanayiinin açılma Ş sma yardım etmek için yabancı sermayesine müracaat eylemeğe • mecburdur.» S Işte Lozan'da, karşı cephenin en yetkili adamının sözleri böy • leydi. Bujün kökü dışarda yabancı şirketlerin avukatları da bağım • sız Türkiye fikrinin karşısma çıknuş, Lord Kürzon'la aynı düşün • celerde birleşiyorlar. • Bir Fransız bilim adamı, Osmanlılığın son yıllarını şöyle »nlat Ş maktadır : • «... ecnebiler 19 uncu yüzyılın üçte birinde Türkiyeyi bir nevi • büyük imalâthaneve çevirmişlerdi ki. bunda Türk teşebbüsleri usu • len değilse bile fiilen yok edilmisti..» S Gene bilim adamlarının ifadesine göre, Batı kapitalistleri Os " manlı tmparatorluğunda kendilerine «hiçbir masrafa malolmıyan S ve çok getiren geniş bir müstemleke imparatorluğu kurmuşlardı.» • Bu ifade, «Yeni sömürgeci]ik> denen usulün güzel bir tarifidir. • Çünkü yeni sömürgecilikte devlet masraflan ba|ımsız görünen j devletin hazinesine aittir. Emniyet. adlive, idare masraflan halkın J cebinden çıkar. Tabancı kapitalizra o ülkeye kanunların himaye S sinde yatırımla girer, ve sömürür. • Lozan'da Türkive iste bu sömürgeciliîe karşı çıkmıştı. Ve Lord • Kürzon da Ismrt Pasava açıkca : j Takında elimîıe düsersiniz . demisti. J Atatürk'ün ölümünden sonra Lord Kürzon'un kthaneti ferrpk • leşmeye baslamıstır. Buçiin memlcket yabancı ipotekler altındadır. S Millî sermaye yabancı sermave karsısında sık diyemiyecek dum " ma düsürülmüştür. Memlrketin her yanında kültür ve iktisat sö ! miirgenlijini savunan kuruluslar bol para ile çalısmaktadırlar. • Memleketi Batıva satan fesli Babıâli politikacısmdan beter tipler • siyaset hayatımızda söz sahibi olmuşlardır. J Böyle bir ortamda Lozan'ı kutlamak Türk insanına acı vermek J tedir. Lozan kahramanı daha hayatta iken I.ozanı yaratan düşünce S nin düşmanlariyle uğrasmak zorunda kalmıştır. tsmet Paşa'nın : • Petrol Kanunu kapitülasyon'arı geri getiriyor... sözünün • başka anlamı var mıdır? • • SOSYALİZMİN ÖZELLİKLERİ ij Doç. Dr. Vural F. SAVAŞ S gosyalizmin karakteristikleri incelenirken dikkat edilecek husus bu özelliklerin komünizmde de mevcut bazı prensiplerden çoğu defa bir derece farkı ile ayrıldıiıdır. Sosyalizmin nerede komünizme döneceğini tesbit edebilmek için bu derece farklarını dikkate almak lâzımdır. Bu sebepten, aşağıda sosyalizmin özellikleri belirtilirken sosyalistler arasında beliren fikir aynlıkları üzerinde de durulacaktır. Sosyalizmin belü ba§h özellikleri şunlardır: A. îstihsal Vasıtalannın Kollektif Mülkiyeti: Sosyalist bir sistemde istihsal vasıtaları topluma mal edilir, yani. devletleştirilir. Hangi istihsal vasıtalarmın devletleştirileceği, devletleştirmenin nasıl ve hangi gaye ile yapılacağı konusunda sosyalistler arasında fikir ayrılığı vardır. Bir kısım sosyalistlere göre «kilit sektör» adı verilen Demir Çelik, Ulaşım, Maden ve Haberleşme gibi önemli sektörler devletleştirilmeli, bunun dışında kalan sektörler özel teşebbüse terk edümelidir. Diğer bir gıup sosyalistler ise ekonomide istihsal vasıtası olarak ne varsa tamamınm devletleştirilmesini zaruri saymaktadırlar. Devletleştirmenin nasıl yapı!acağı konusu da ihti'.âihdır. Bir grup sosyalistlere göre devletleştirilen istihsal vasıtası sahibine kaybmı telâfi edecek ö'.çüde tazminat verilmesi gereklidir. Diğer taraftan bazı sosyalistler ise istihsal vasıtalannm daha önce toplumdan haksız yere alınan gelirleri e temin edildiğini öne sürerek devletleştirme neticesi herhangi bir tazminata lüzum olmad:ğım savunmaktadırlar. Devletleştirme konusunda en ilginç ihtilâf, devletleştirmenin hangi maksatla yapılacağı hakkındadır. Bazı sosyalistler devletleştirmenin, sınai istihsalin devamını emniyet altına almak ve istihsali arttırıp kaikınmayı hızlandırmak gayesi ile yapılması gerektiğini savunurlar. Bazıları ise devletleştirmeyi, zengin sınıfı tasfiye etmek ve geür dağıhmında adaieti sağlamak için başvurulacak bir yol olarak tercih ederler. B. Gelir Dağılımının Kontrolü : Sosyalizm, ücret dışında kalan diğer bütün gelirleri (rant, kâr, faiz ve kazanılmamış gelirier) reddeder. Gelir dağılımının daha âdil olması sosyalizmin temel gayesidir. Bu gaye, «Herkese emeğine göre» formülü ile ifade ediîmektedir. Gelir dağılımındaki adaletsizliği gidermek arzusu sadece ahlâki ve iktisat dışı bir arzu değildir. Bilâkis. gelir dağılnmndaki adaletsizliğin istihsal mekanizması ile sıkı bir ilffisl vardır. Fert gelirinin her lirası piyasada mevcut mal ve hizmetler için bir «Talep Oyu» dur. Gelir adaletsizliği arttıkça zengin kimselerin oyları daha fazla olacak ve istihsal mekanizması onların taleplerine hizmet edecektir. Gelir dağıhmında adalet sağlandığı ölçüde bütün fertlerin tercihleri ayni önemi kazanacak ve istihsal mekanizması bir azınlığın d\ğil toplumun refahına işliyecektir. C. Sınaî Deraokrasi: Sosyalizmin temel ilkelerinden biri de bütün istihsal faaliyetinin, •İşçi sınıfının kontroluna terkedilmesi dir. Sosyalist terminoloji de buna •Sınai Demokrasi» denmektedir. Bu durumda sosyalizmin, sadece bir iktisadî sistem olmaktan çıkıp siyasi bir muhteva taşımakta oluşuna dikkat etmelidir. «İktisadî sistemler siyasi rejimleri de peşlerinde sürükler.düşüncesinde geniş ölçüde hakikat payı vardır. Sosyalizmin prensiplerine yakınlık duyan kimselerın dahi bu sisteme şüphe ile bakmalarında «iyasi endişelerin rolü büyüktür. Sınai Demokrasinin nasıl kurulacağı konusu da sosyalistler arasmda tartışılmaktadır. Sosyalizm, bu konuda da, diğer bir çok konuda oldugu gibi, kesin ve açık bir hal tarzı bulamamıştır. İşçi sınıfının, sanayi ülkeleri dışında kalan ülkelerde azınlıkta olması sosyalistleri yeni bir formüle doğru itmiştir. Buna göre, sosyalist hareketlere işçi sınıfı öncülük edecek, fakat meydana getirilecek iktisadî rejim gelir durumları işçi sınıfına benziyen bütün orta sınıfların lehine çalışacaktır. D. Ekonominin Plânlantnası: istihsal vasıtalannın devletleştirilmesi, istihsal faa'iyetinin toptan tanzimini gerektirir. Topyekun istihsalin organizasyonu ise ancak «Merkezî Plân» ile mümkün o!acaktır. Bu sebepten plân, sosyaüst ekonomilerin vazgeçilmez bir unsurudur. Tabiidir ki devletleştirmenin derece ve 5Ümu!üne göre plânm mahiyeti de değişik olacaktır. VI SOSYALİZMİN TENKlDİ Sosyalizm, sosyalistlerin de kabul ettiği gibiılı bütün gayretini kapitalizmi tenkide yöııeltmis, kapitalizmin yerine kurulacak sistemin esaslarını tesbit etmek gibi son derece önemli bir görevi ihmal etmiştir. Bu sebepten doktrinel yönden, büyük yankılar uyandıran sosyalizm tatbikî yönden tamamen asılsız ve mahiyeti belirsiz bir sistem olarak kalmıştır. Her memîekette, her sosyaüst partide. hattâ her sosyalist ferdin zihninde yer alan sosyalizm birbirinden farklı olmuştur. Aşağıd? sıralanan tenkidler herhangihi memleketteki tatbiki şeklinden çok sosya'izmin teorik ve genel yapısına yöneltilen tenkidler mahiyetinde olacaktır. Tatbikî yönden sosyalizmi bekliyen problemler daha geni; olarak ileride ele alınacaktır. A. Soayal Hetap YapJamaıı Sosyalizme yöneltilen tenkidlerden en önemlisi, böyle bir sistem içinde rasyonel davranış ve kârlılık gibi iktisadi faaliyetin temel hedeflerine ulaşılıp u'aşılamadıjınm kontroluna imkân olmamasıdır. Gerçekten de bütün istihsa! mekanizması tek elden idare edildiği zaman ne iş'.etmelerin masraf yapısını ne de istihsalin gerçek kıymetini hesaplamağa imkân kalmaz. Basit bir ömekle durumu izah edelim: Bir çiftçi, kiraladığı traktörle toprağını sürer, bu toprağa geçen sene ürününden ayırdığı tohumu eker, mahsulü çahştırdığı işçiler yardımı ile kaldırır, ve kiraladdığı bir kamyonla pazara nakleder. Neticede çiftçi yaptığı masraflarla hasılatı arasındaki farkı bularak bu senenin ürününden elinde ne kaldığını hesaphyabilir. Halbuki ajni işler sosyalist bir ekonomide yapılmış olsa idi; traktör sahibi, toprak sahibi, kamyon sahibi, tohum sahibi ve hattâ tarlada çalışan işçi bir ve ayni şahıs olacaktı. Bu durumda, önce istihsal faktörlerinin ve istihsal edilen malların fiatını tesbit etmek, sonra da kâr zarar hesabı yapmak son derece güçleşir. Meseleyi milyonlarca mal ve hizmetten meydana gelen bir ekonomi yönunden düşünürsek ne derece kompleks bir problemte karşı karşıya kalacağımız kolayhk!a anlaşılabilir. B. İlmî Tcmellere Dayanmamaktadır : Yukarıdaki tenkide bağlı olarak »osyalizme yöneltilen ikinci tenkid bu sistemin ilmî esaslara dayanmamasıdır. Meselâ, ücret dışında kalan gelirier kabul edilmediğine göre fertlerin gelirleri nasıl ve hangi esasa göre ödenecektir? Her ferdin emeği ve emeğinin prodüküvitesi nasıl ve hangi kritere göre hesaplanacaktır? Masraf ve gelir rakamları bilinemediğine göre fiat mekanizması da ekonomide işlemiyecektir. Fiat mekanizması yerine ikame edilecek mekanizma nedir? Sosyalist sistemi yürütecek kimseler yine ayni ekonominin insanları olacağına göre bu insanların prodüktiviteleri. sevk ve idare kabiliyetıeri sosyalizme geçince niçin artsın? Bu ve bunlara benzer pek çok soru sosyalizme yöneltümiştir ve hâlâ cevap beklemektedir. Gerçek şudur: sosyalizm, kapitalizmi tenkid etmeğe o kadar önem vermişrir ki kendi sisteminin ilmî esaslarını kurmağa vakit bulamamıştır. C. Plânın Genişliği Arttıkça Müessiriycti Azalır : Plân; iktisat ilminin en ileri bir tekniği olarak hiçbir sistemin iııhisarmda kalmaksızın rasyonel davranmayı gaye edimr.iş her fert ve iktisadi ünite tarafindan kullanılmaktadır. Aüe kadım, pazar masraflarını: işletmeci istihsal faaliyetini, hükumet, bütçe faaliyetini plânlamaktadır. Bu bakımdan planı. sadece sosyalizme veya totaliter rejimlere has bir teknik saymamak lâzımdır. Ancak. sosyalist ekonomilerde plânın mahiyeti değisiktir. Bütün iveya kilit sektörlere ait olan^ istihsal vasıtaları devletieştirildiği ve istihsal toplum adına tek elden yöneltüdiği için plân «merkezî" ve •bütün ekonomiye ait» olmak zorundadır. Hesaplama tekniklerinin kifayetsizliği ve toplum ekonomisinde büyük rolü olan sosyolojik ve psikolojik faktörlerin kat'iyetle tesbit edilememesi, plânın şumul sahası genişledikte müessiriyetinin azalmasına sebep olur. Plân, güvenilnıez ve gerçekleşmesine imkân olmıyan rakamlar topluluğu hâlini alır. Sosyalist ekonomilerin pek çoğunda plânın başarısını sağlamak için ferdin iktisadi hürriyctlerini kiMtlamak zorunda kahnması bu sebeptendir. (I) Bkz: Oskar Lange, «Probîems of Political Economy of Socialism. 1962, Yeni Socialisnv 1962, Yeni Delhi. Lange'nin verdiği bilgilere göre, Sosyaüst sistemin tatbiki problemlerini ele alan ilk ilmi eser Stalin tarafindan yazılan •SSCB'do Sosyalizmin Ikiisadi Problemleri. adlı kitaptır. Sendiko ve parti ilişkileri u yönde kurulan siyasi partilcrle daha önce teşekkül etmiş olan sendikalar arasındaki münasebetler bazen paralel gelişmeler bazeıı de çekişmeler göstermislir. Paralel gelişme ya da zıt çekismelerde, mevcut politik oluşların ve sosyal düşünce variasyonlarının etkisi büyük olmuştur. Bu durumun en açık örncğini, yaşadığımız yüzyılın hemen başlarıııda Almanyada görmekteyiz. Almaıı Sosyal Demokrat Partisi ile Almaıı sendikaları arasındaki çekişmeler 1900 yılıııdan gonra çok sert bir niteliğe bürünmüştür. Sosyal Demokrat Parti, sendikaların. kendi kontrolü altına girmesini ve partiııin politik hedeflerini takip etmesini istiyordu. Sendikalar ise temsil cttikleri işçilerin yakın ve pratik mesleki menfaatlerini gözetecek bir uzlaşma politikasını, parti doktrinine tercih ediyorlardı. Bu yüzdendir ki, Sosyal Demokrat Partinin 1903 yıh genel kongresinde, parti liderlerinden Bebel ve Liebknecht, sendikalizmden fazla bir sey beklemeniıı abes olduğtınu söyleyereU, Almaıı sendikaları genel konfederasyonu baskanı Legien'in temsil ettiği realist egilime şiddetle hucum etmişlerdi. B YARIN SOSYALİZMİN TATBİKİ * • • ••« Y E F A T GÜLHANE ASKER} TIP AKADEMİSİ Eski GÖZ PROFESÖRÜ ve >IUDÜRÜ, merhume Meliha Gözcü'nün eşi, Beıia Özoral ve Bcdia Güner'in sevgili babalan; merhum Dr. Fuat Soyer; eczacı Sırrı Özoral ve merhunı Aziz Güner'in kayınpederleri; Tülây Cangör ve Tigen Güner'in kıymetli büyük babalan; Emin Cangör'ün büyük kayınpederi, küçük Jale Cangör ün dedesi; V E F A T Belgrad Mutasarrıfı Nurettinî Sipahinin torunu, merhum Nurettin bey ile Hayriye hanımefendinin evlâtları, merhum Tahire Ümit Durusoy'un eşi. Doktor Esat Durusoy'un kardeşi, merhum General Ali Fuat Erdem. Nevzat Tandoğan, Fahri Tandoğan ve Doktor Secahi Durusoy'un amcazâdeleri, İman Kuzeyman ile Peyman Sızmazoğlu'nun sevgili babalan, Erkut, Umit ve Meral'ın sevgili dedeleri, Sevim Yönder, Şirin Edin'irî amcaları, Denizcilik Bankası acentası Pehami Kuzeyman ile Türk Ticaret Bankası Umum Müdür Muavini Turgut Sızmazoğlu'nun kaympederleri, Harbiye Nezareü Hukuk Müşaviri Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin muhteüt hakem mahkemeleri nezdinde Umumi Ajanı Denizcilik Bankası eski Hukuk Müşaviri, Istanbul Sular İdaresi eski İdare Meclisi âzâsı, Askerî Yarg!Uy Müddeiumumiliğinden emekll General (Hâkim) ve Istanbul Barosu Avukatlarından •i* ÖZEl YÜKSEK OKULLAR Rıza Otâl SUNGUR Özel Yüksck Okullar Talebe Bırliğl Başkanı I'IIIIF. [Ir. liıııııi. \iyazi İsnıet lnı/nı 23 Temmuz 1965 cuıtıa günü vefat etnvıştir. Cenazesi 26 Temmuz 1965 pazartesi günü öğle namazından sonra Şişli Camiinden kalduılarak Edırnekapı Şehitliğindeki Aüe Mezarhğında ebedî istirahatgâhına tevdi edilecektir. EVLÂTLARI (Basm 13450/8718) EMİN ÂLİ DURUSOY T.B.M. Meclisince 8.6.1965 tarihinde kabul edilerek 1 0 < sayılı Resmi Gazete ile yayıııla22 > nan «Ozel Oğretim Kurumları Kanunu» Ozel Yüksek Okulları tekrar günün konuları arasına katmıştır. Bugüne kadar, bu konuda yetkıli veya yetkisiz, istatistik ve gerçeklere istınat eden ve etmiyen çeşitli kalemler, fikirler ileri surmuşlerdir. Ancak, yaptığımız temas ve incelemelcrde halk tabakasından en üst mercilere kadar muhtelif kademelerin özel Yüksek Okullar sorununa tam mânasiyle tetkik etmis ve kavramış olmadıklannı müşahede etmiş bulunuyoruz. Uzun bir süredir özel Yüksek Okullara yoneltilen ithamlar özellikle; a) Kuruluşların Anayasaya aykırılı|ı, b) Varhklı kişilerin çocuklarının okuduğu, c) Parayla diploma verildiği, d) Başarı nisbetinin yüksek oluşu, hususlannda olmuştur. Şimdi bu ithamları maddeler halinde cevaplandırmaya çalışacağız. . a) Anayasanm 120. maddesi Lnıversıtelerın ancak Devlet eliyle ve kanunla kurulacagını âmirdir. Oysa özel Yüksek Okullar birer t n ı versite değildir. Ayrıca Anayasanın 21. maddesi «Herkes, bilim ve sanatı serbestçe oğrenme ve öeretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. Egıtım ve öğretim, Devletin gözetim ve denetımi altında serbesttir. Özel okuHann bağh oldugu esaslar, Devlet okulları ile nlaşılmak istenen sevıyeye uveun olarak düzenlenir...» şeklındedır. Goruleregi üzere Özel Yüksek Okullar dayanaklarını Anayasanın bu maddesinde bulmaktadırlar. b) özel Yüksek Okullar varlıklı kişilerin çocuklarının okudugu müesseselerdir iddiası tamamen varit değildir. Ancak bu iddiaya yuzde yüz yersizdir demiyoruz. Fakat inceleme yap tığımız ve akşam bölümü olan bır Ozel Inüsek Oknlda; akşam grupu ögrencilerinin •. 98 ı, gündüz grupu öğrencilerinin de •. 14 unun çahşarak okul ücretlerini ve iaşelerini temın ettiklerini tcsbit etmiş bulunuyoruz. Yani bu okulda mevcut öğrencinin «• 56 sı vasat gelırlı insanlardır ve gelirleri kendi mesailerinın karşılığıdır. c) Parayla diploma verildiği ithamının bız, gayrimeşru "yollarla sınıf geçildiği şeklinde bir itham oldugn zannındayız. Zira henüz Türkıyedeki özel Yüksek Okullar, mezun vermemıştır. <tlk mezunlar 1965 1966 ders yılı sonunda veriIecektir.) Parayla sınıf geçilme meselesine gelmce, bu tamamen gerçeklere sırt çevirerek demagogça bir iddiadır. Çünkü özel Yüksek Okullarda derş veren; profesör, doçent ve öğretim üyeleri aynı zamanda resmi yüksek okul ve fakültelerde de öğretim yapmaktadırlar. Ve hattâ özel Yüksek Okulların öğretim kadroları titizlikle seçilmektedir. Fakültelerde kendilerine itimat ettiğimiz muhtar kurulusların saygıdeğer öğreticileri herhalde sadece çatı değişikliği sebebiyle karakter değiştirmezler. Bu konuda takdiri sayın kamu oyuna bırakmayı tercih etmekteyiz. Sayın DOKTOR ve ECZACILARA SCHERIPROCTPomat SCHERING adlı mUstahzarımızda yapılan FİAT İNDİRİMİNİ duyurmak fsteriz Hakkm rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 26.7.1965 pazartesi günü Büyükadadaki evinden alınarak öğle namazıc Heybeliadadaki Umit Camiinde kılındıktan sonra Heybeli Kabristanındaki aile metfenine defnedilecektir. Köprüden Heybeliadaya vapur 10.35 dir. Ctlmhuriyat 8732 Başarı oranı d) Başarı nispetinin yüksek oluşu dolayısiyle yöneltilen ithamlara karsı, özel Yüksek Okullarda randımanın yüksek oluşunun nedenlerini izahla yetineceğiz. 1 özel Yüksek Okul öğrencileri, yüksek tahsil yapmak veya istedikleri branşta yüksek ö|renim yapabilmek amaciyle bn okullara devam etmektedirler. Bu da başarı nispetine tesir edebilecek bir faktördür. 2 öğrencilerimizin büyük çoğnnluğu birçok maddi ve mânevi fedakârlıklarla öğrenimlerini yapmaktadırlar. Bu hal öğrenciyi daha başarılı netice almak bakımından kamçılamaktadır. 3 özel Yüksek Okullarda, sımflardaki öğrenci sayısı, resmî okullarla kıyaslanamıyacak kadar azdır. Bu durnm da öğreticilerin, ögTenci ile daha fazla meşgul olmasını ve başannııı artraasını sağlamaktadır. 4 Okullanmız öğretim üyeleri, yöneltilen ithamlar karşısında, öğrencilerini daha iyi yetiştirmek gayesiyle büyük çaba sarfetmektedirler. 5 özel Yüksek Okullardaki tesis ve inalzeme imkânı, resmî okullara nazaran daha büyüktür. Meselâ bugün müfredatında lâboratuvar dersleri bulunan Özel Yüksek Okullarda hemen her öğrenciye bir mikroskop düşerken, resmî oknllarımızda 25 30 öğrenciye bir mikroskop düşmektedir. Bütün bunların dışında alınan randıman. ileri sürüldüğü gibi '.8090 değildir. Haziran dönemi iratihanlarında aldığımız ilk netiee olarak özel Galatasaray Yüksek Iktisat ve Ticaret Okulundaki başarı nispeti *ıl4 tür. Yukarıda maddeler halinde Özel Yüksek Okullara yöneltilen ithamları cevaplarken, bn ö£retira müesseselerinin tamamen kontrolsüz bırakılması gibi biriddiamız olmadığını da belirtmek isteriz. Bilâkis Millî Eğilim Bakanlığınca kurulacak yetkili murakabe heyetlerinin sık sık kontrolde bulunmasında fayda görmekteyiz. Kanaatimizce. en ufak fırsatta özel Yüksek Okullara, yersiz tenkid ve ithamlar yöneltmek verinc, halen kannn teminatı altında bulnnan bu öğretim müesseselerinin en verimli şckilde çalısabilmeleri bakımından yapıcı tenkid ve tavsiyelerde bulnnmak eerekir. SCHERIPROCT "MAI (Basur merheml) Vafondoş! Bağışlarınızı Bekliyor Eski Fiyat: 5 8 5 kr. Yeni Fiyat: 5 3 5 kr. Türkiye işçi Parfisi Birte;flc Almon llâç Fabrikaları T. Lfd. §11. Davutpaja Cad. 36 Topkopı, istonbul Tet : 2İ64O00J02 tlâncılık: 7789,8696 Büyükdere Tekel Kibrit Fabrikası Müdiirlüğünden Fabrikamızea 58 takım kostüm, 28 adet palto, 100 adet iş gömleği, 307 takım yazlık iş elbisesi, 17 adet iş tulumu; 6 takım yazlık gömlek pantalon pazarhkla diktirilecektir. Pazarhk 30 temmuz 1965 cuma günü saat 15 te Fabrikamız satmalma komisyonunda yapılacaktr. İşin takribi bedeli 9940, geçici teminatı 745.50 lira olup; iartnamesi her gün mesaî saatleri esnasında Fabrikarruz Muhasebesinde görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte, Fabrikamız veznesine e\Te!den yatıracakları teminata ait makbuzlarla; komisyona müracaatlan ilân oîunur. (Bastn 12859/8712) obur partılere milyonlarca lira ödenek verildi. Yalnız Türkiyp Işçı Partisi bundan mahrum bırakıldı. Partiler arasmda .^ık bır eşıtsizlık yaratan bu kanım hükmü Anavasaya aykındır Ama bız inanıyonıs ki, vatendaşların bağışlan bu eşitsizlii ortadan kaldıracaktır. Bürüd emekçilere sesleniyoruz: Gerçek Atatürkçülere, toplumculara sesleniyoruz! basJt" i! T lf J IŞ?1 P a r İ İ S İ n İ n ^ ^ masraflannı karşüamak için ^ g C r Ç d e m o k r a s i n i n „ , „ „ Banka Hesap No. Ziraat Bankası Bahçekapt Şubesi, Hesap No: 15044 Istanbul. Posta Havalesi Adresi: T. L P. Gene] Merkezi Ankara Cad. No. 40 Istanbul. kurulmasnıa yar^m edeTürkiye İşçi Partisi Genel Merkezi Cumhuriyet 8728 Lüzumuna Binaen İlân Olunur me5hur ULUDAĞ KEBABCISI Yenişehirden ayr.ld mejhur ULUDAĞ KEBABCISI }.tmdi /alrHz £ahizciler Caddesindedir. Bajka hiçbir yerde jubesi ve alakası yoktur Tel : 113 984 Ankara Heris /8731 i»£ İsveçte kâin Telefonaktiebolaget LM Eriesson firmasmın Muşavırı sıfatiyle 19531961 yıllarmdaki bilumum faaliyetlerimin mezkur firmanın direktifleri ile Eriesson Türk Ticaret Limited Şirketinin bilgisi ve mutabakatı dahilinde olduğtınu görülen lüzum üzerine ilân ederim. FEYYAZ SÖKER Cumhuriyet 8727
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear