23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHtFE ÎKİ CUMHTHtYET 27 Nisan 1965 FEKE'DEN SİLİFKE'YE ÇUKUROVA İZLENİMIERİ Doç. Dr. Cavit Orhan TÜTENGİL ukurnra Bölgesi ovalık ve dağlık alanlarla bunları biribirine baglayan esik alanlannın biçim kazandırdığı bir görünüş içindedir. Adana, Hatay ve İçel illerimizde yaşayan ild milyonluk nüfus, tabiat koşullannın hazurladığı bu alanlarda geçim savaşındadır. Gerçi bölgeye «dını veren çnkurdaki ovalar tanm kesimini ve oradaki çahşmalan ilk plâna geçirir. Tarım firnnlerinin verimi ve fiatı sadece çiftçi ve bahçecileri değil, esnafı ,ve «pavyon sahipleri» ne kadar herkesi yalundan ilgilendirir. Fakat sanayi kesimi de, işgücü bakımından, Türkiye ortalaması olan •'o 9'u aşarak '• 10'a vanr. Her mevsimdeU değişik iklim basamakları, tabiat ve tarih zenginlikleri, göçer yaşayışla yerleşik yaşama arasındaki renkli içtimaî tablolar, bölgeye has giyim, dil, yiyecek ve davranış «çeşniler»i Çukurovayı »e Çukurovalıyı ilgi çekici hale getiren başbca özelliklerdir. Güçlü bir yazar, usta bir söyleyişle şöyle anlatır Çukurovayı: (Akköpüklü Akdeniz... Ordan beri dümdüz bir ova. Toros'un kayalıklan... Toros eteklerinden bakınca ovaya, bir deniı görürsün. Mavi. Dalgalanır gibi olur. Ak bulutlar •alınır yücesinde. Bir yanı Islâhiye, Pazarcık ovası, bir yanı Dörtyol, İskenderun, bir yanı Pozantı, Kadirli, Kozan, bir yanı da SUifke'nin dağlan, İçel'in yaylası.. Bu araya yesil bir hab sermisler. Bu arayı yol yol işlemişler. Bu a n Çukurova (1).. 1965 Şubatının ikinci yansında, yücesinde ak bulutların salındıgı Feke'den başlayıp karlı çam ornıa/ılarındaıı kıyısında çiçeğe durmuş badem ağaçları bulunan Kozan düzündeki yeşil halıyı Hmon çiçekli kıyı boyunca Silifke'ye kadar takip ederck edindiğim izlenimleri bu yerde özetlemefe çalışacağım. §?:: m Ç de ortaya çıkayor. Bir yanda, dfizenlediği yürüyüşlerte ilgiyi çeken «Toprak Reformu Derneği» var. 1963 yılında Adana'da kurulan, «imdilik yalnıı Ceyhan'd» bir şubesi ve 35 köyde temsilciîeri bulunan Dernek, tüzüğünün 3. raaddesine göre «toprak reformu sorunlannı bilim ışığı altında incelemek» amacını güdüyor. Topraksız köylülerle küçük toprak sahipleri, bu barekete öncülük eden iki avukatla birlikte 34 kurucu olarak, dar imkânlan içinde «aşağıdan gelen basınoı dile getirmek gayreti içindedirler. ö t e yanda, 1930 yılında kurulmuş olan «Adana Çîftçi Birligi», 1962 yılında faaUyete geçen «Türkiye Çiftçi Tesekkülleri Federasyonu» (merkezi: Ankara) v s 1964 de Adana'da kurulan «Türkiye Tanm tşverenleri Sendikası» ortaklaşa bir tutum içinde Toprak Reformu Kanun Tasansının ortaya çıkaracağı güçlükleri yayın ve basın toplantısı yoluyla anlatniaktadırlar. Bir savunma gayreti halinde süre gelen çalışmalar, hür tartışma düzeyinde karşılıklı olarak devam ettirildiği sürece •doğru» nun bulunmasmda yararb olabilir. Fakat karşı fikri suçlama, türlü biçimlerde basb altında tutma ve «sosyaUst fikirlerle mücadele etmek için keselerin ağzını açma» (2) çıkar yollar degildir. TARHSM | ukümctnnizin gerl kalan Yunan uyrukluları hudut dışı etmek için a'.dığı yeni karann uygunsuz bir haftada »eçıldığıni ileri »üren Guardian bundan eıli yıl e\vel Osmanlı hükümeti tarafından Türkiyeden sürülen Ermeni'.erin ellinci jTİdönümleri i > aynı zamana geldiğini ileri sürerek Turk Yunan meselesini kasten Ermeni meselesi ile karışhrmakta ve sanki o zaman da Ermenilerin şimdi olduğu gibi haksız yere hudut dışı edıldıği iddia edilen Yunanhlarla gene kasten ilişki kur mağa çahşmaktadır. The Guardian'ın bu yazısı hakikatleri tahrif etmek ve haklıyı görmemezlikten gelerek haksızl korumak demektir. Oysa ki o tarihte dahi Kars ve havalisinde ma sunı Türk halkını katleden Tajnakisyon cemiyetleri tngilizler tarafmdan kışkırtılmış ve maddl yar dımlarda bulunulmuştu. Demek hâlâ zihniyet değişmemiş ki Guardian bu cinj tarafgirane yazılar y»zabiliyor. En mühim nokta ise Kıbng meselesi bahane edilerek Türkiyedeki Yunan uyruklulann bigünah olarak hudut dışı edilmeleri konusudur. Buna da şöyle cevap vere'.im; Yunan uynıklularm sınır dısı edilmeleri Türk hükümetini ilgilendiren bir meseledir ve hiç bir Türk hükümeti mesnet olmadan kirnseyi bo? yere sınır dışı etnıez. Türkler asırlar boyu haksızlığa uğramış; bir karış toprak için öz vatanına gelen aç emperyalistlerle mücadele ebniş ve davasını bileğinin gücü i!e kazanmış bir millettır. Mehmet Metin YILGÖR tst. İkt. ve Tic. İlimler Akademisi öğrencisi DIŞ BASINDA TÜRKİYE Ü KIBRIS K Şimdi ye kadar yerli ve yabana dıllerle hakkında 2500 kıtap yazıldığı halde yine yayınlar devam etmektedir. Onun gizli kapalı hiç bir tarafı yoktur. Amerıkada .Tune dergısinin aptalca, küstahça isnat ve ıftiralar icat etmesi muhakkak maksadı mahsusa ve hattâ hasıs menfaatlere müstenit olsa gerektir. •Mustafa Selim İMECE Yazar dâvalarına »ahip çıkmam»sın« imkân yoktur. Halk davalarmın bilincine varınca oy gucü ile bütün ileri hamleleri Toprak Reformu, Vergi Reformu, Ticaret Reformu, Eğitim Eeformu v. s. yaptıracak, bu arada Köy Enstitüleri tekrar sağlam o'arak kurulacaktır. Dün Köy Enstitülerinden rahatsız olup türlü tertiplerle kaldınlmalanna sebep olan zihniyetin, bu gün Anayasamızdan da rahatsız olması pek çok tabiidir. Dün Köy Enstitülerini savunmayan ve milletçe ne kadar büyük kayıplara uğ ramamıza sebep olunduğunu gören bütün ileri fikirli'erimizm Anayasamızm tam olarak tatbikinde biılesmeleri, kararlı olmalan ve sonuna kadar direneceklerini karşı kuvvetlere hissettirmeleri gerekmektedir. Toplureumuzu «Çağdaı Uygarlık Düzeyi» ne götürecek yolun kavşak noktası burada başlamaktadır ve 1965 Türkiyesinin en büyük davası budur. Bu imtihacı yaşamaktayız. Verdiğimizi anladıeımız gün Köy Enstitülerinin, her hangi bir isim paravanasına gizlenmese lüzum görmeyecek gerçek Koy Enstitülerinin açılmalarınm pek yakm olduğunu göreceğiz. tnşaat Yiiksck Miîhendisi Yiicel ESKİNAT fKöy Enstitüleri hakkında aldığımız mektuplardan ancak birkaçını yaymlayabildik yer darlığı sebebiyle. Köy Enstitülerinin gerekliğini savunan ve T. Tan'ın bu konudaki yazısında savunulan görüşe katılan okurlarunızın isimlerini yaymlarken: yer darlığı yüzünden yazılarına yer veremediğimizden ötiirü öziir dileriz. Figan SOLAK öğretmen: A. N. ÖNAL öğıetmen: Abdullah ÇELİK C. Topsel ilkokulu müdürü; H. BAŞKURT öğrenci; Saban EROL Yalova, Hacunehmet ilkokulu müdürü; Ahmet ÜSTEL Çiftçi; Ali ÖTÜKEN Memur? Ah met YALVAÇLJ Doktor.) Sonuç ortada! Daha Snceleri bu köşede br.lirtraistik kl, Amerikaneılık akımımn kökleri Milli Mücadeleye kadar nzanır. Ve tohumlan o u m . i i lar ekilmiştir. Osmanlı tmparatorlugunun çöküntüıünde memleketin aydınları kurtuluş çareleri arıyorlar.Sevr Anlaşması imzalanmıs, düşman Işsali altına düsülmüstür. Errunjm ve Sıvas Kengrelerinden önce ve kongreler süresinde Istanbulun tatlısu aydmlarına pek yatkın gelen bir fikir var : Modern bir devlet haline gelmek ve çagımıza uygun bir toplum gibi kalkınmaya yönelmek için yeteneklerimiz yoktnr. Ne yapalım? Cevap : Biri aneak Amerikamn kndret ve kabiliyeti knrtarabillr! Bizim paramıı, uzmanımız, insanımız, güvenimiz, tekniğimiz, hlçblr seyimiz yoktur. Grri ve boyııu bükük bir milletiz. Halimizl ve haddimizi bilelim. «Bagımsızlık» gibi çılgınca bir fikrin peşine duşersek Amerikamn himayesine tirmek fırsatını da kaçınnz. Mustafa Kemal, bu akımı yenmek için çok ograşnııştır. Çünkü bu fikir «Ya ı^tıklâl ya OIUTI!» gibi aşırı bir fikir defildir. Tatlısu aydınlarına mâkul. yumusak, geçerli görünen bir fikirdir. Mücadeleyi bir yana itip hima>eye sıgınmak kolavlıginın rehavetine çagıran bir fikirdir. Ve Sevr Anlasmasına karsı çıkan cepheyi ustaca parçalıvacak bir süce sahiptir. Atatürk, bu düsiincenin sahiplerinden istihza yollu bir üslflpla «Amerikan mandasından umulan faydaiar?* hakkında tenvir edilmeyi istiyor. Amerikan mandacılığının Türkiyeye getireeegi faydaları benirnsemis olanların sözcüsü Halide Edip, 10 agnstos 1919 da yazdıfı bir mektnpla cevap veriyor : ... Filipin gibi vahsi bir memleketi bugün kendi kendini idareye kaadir asri bir makma haüne koyan Amerika. bu hususta çok ıjimİ7e gelıyor. Onbes, yırmi sene zahmet çektikten sonra ytni bir Türkiye ve her ferdi, tah=ili. zihnlyeti ile hakiki istiklâli kafasında ve cebinde taşıyan bir Türkiyeyi ancak Yeni Dünva'nın kabiliyeti vucuda getirebilir Bu mektnbnn yazıldığı tarihten kırk altı yıl sonra Türkiye milletvekilleri iyi niyet gezisiyle Filipinlere gittiler. Şimdi onlardan birinin Filipinler başkenti Manila'dan izlenimlerini oknyalım. Bn yazılar bir sabah gazetesinde yayınlanmıstır : * Elli yıllık Amerikan hâkimiyeti .. Sırası gelmişken şunu da söyliyelim ki, Filipinler, Asyadan çoktan kopmuş, Avrupa ölçülerinde de kalmamıs. tam bir Amerika ölçüsüne girmiş. Türk dostu Dr. Josin'in oturduğu semt bir âlem. O semtte bir villânın fiatı 300 bin dolârdan ba«lavıp 800 bin dolâra kadar çıkıyormuş. Bizim paramızla asgari üç mılyondan sekiz milyona kadar. Villâlarda oturanlara hırsızlar övlesıne musallat oluyormuş ki. devletin bekçilerinden ayn, paıalarmı kendileri vererek ev sakinleri hususi muhafız teskilâtı kurmuslar Her mahallenın ba«mda tren geçitleri gibi açılır kapanır kapılar ve o geçıtlerın başında üniformalı bekçi ve muhafızlar duruyor. Aksam oldu mu geçiti kapıyorlar. tanımadık birinin içeri girme?ire imkân kalm»>ror. Âdeta askerî mıntıka gibî bir yer buraları. Insan havsalasının görmeden alamıyacağı şekilde güzel golf. polo vesair spor klüp ve sahalan bu kesimlerde bulunuyor. Bu semtlerde bir sey daha dikkat nazarımıza çarptı. Sokaklarda her yüz metrede bir tümsekler gördük. Arabamız bu tümsekler yüzünden gayet yavaş gitmek zorunda idi. Zengin çocuklan bahçelerden sokağa fırhyorlarmıs. bu itibarla çiğnenmek ihtimali var. Iste bunu önlemek ve arabaları yavaş harekete mecbur etmek için bu tüm^ek'er mahsus yapılmış..» lste size Amerikaneılık akımının tam anlamında yürüdüjü Filipinler'den bir parça Filipinler 1946 da sözümona bagımsıziıga kavustular. Ama «Avrupa ölcülerini de asıp tam bir Amerikan ölçüsüne» frirdikleri de pek belli. Üniformalı öze! muhafız teskilâtının korudnğn milyoner mahalleteri .. Ya halk? Demek ki «Yeni Dünyanın kabiliveti» milletleri insanlıfa yakısır toplnmlar dnrumuna getiremiyor. Halide Edip'in yanlışlıfı Amerikan himayesine giren bir toplumun onbe« yinni yıl lonra «her ferdi. tahsill, zihniytti ile hakiki istiklâli kafasında ve cebinde tasıyan» bir millet olacagını sanmasıdır. Daha beteri, himaye altına girenlerin beyinleri yıkanıvor ve fertler peyk durnmanda bîr ülkenin vatandaslan oldnkUnnı bile kavnyamıyorlar. Mnatafa Kemal'in Milli Mflcadelede yendi|i «Amerikaneılık akımı» Atatürk'fin ölümündrn sonra knvvetlenmiş, bafımsızlık 31küsfine galip telmis ve Türkiyeyi Amerikamn himayesi altına sokPeVI Sonnr? Sonnc ortada!.. Vr biz de bnrün Filipinlrr tibi halkın giremedifl 87fl muhafızlı milyoner mahallelerine aahip bir millet olmak yolnndayıs. H •••• •••* ••*• Turizm ve "tur/st/k,, Üzerine üyük şehirlerin beüi başlı otelleri dışında Çukurova'da otel yok gibidir. Adı ister «palas», ister başka bir ;ey olsun, turist çekmek iddiasında olan kasabalarda bile oteller, konfordan vazgeçtik, standart bir temizlikten bile yoksundur. ö t e yandan «turist motel» paravanası arkasında «yerleşik fuhuş», bir örneğini Feke yolu üzerinde gördüğümüz gibi, idarecileri kaygılandırmaktadır. SUifke'nin turistik restoran'larından brrinde yerli müşterilerle bizün gibi yabancüara farklı tarife uygulandığına bizzat tanık olduk. Bu kötiimserlik tablolannın yanı sıra Akdeniz kıydannda otomobilli turistleri banndıracak yeni siteler kuruluş halindedir. Silifke • Gilindire yolu üzerindeki «Boğsak Turistik Testsleri» bunlardan biridir ve önümüzdeki günlerde hizmete girecektir. Valnız, bu konuda da, petrol dağıtan yabancı şirketlerin veya onların da katıldığı ortaklıklann «Ubiî servetlerimiz»e de el atma yolunda oldukları gözden kaçmamaktadır. Silifke'nin Çamdüzü ve Gelinsuyu ormanlarında 1958 yılından berf ortalama olarak yılda 80 ton reçine üretilmektedir. Böylece bir yandan kızılçam ormanlan değerlendirilmekte ve korunmakta, bir yandan da orman çevresindeki köylülere yeni bir is alanı açümaktadır. 1964 yüında reçine flretunlnde çalısan isçDere 65^73 lira ödenmistir. Silifke • Mut yolunun 40. kilometresinden saparak ulaştığımız Yenisu • Akyokus Ağaçlandırma Alanındaki çatışmalar yarının Türkiyesine uzanan gayretler olarak insana iyünserlik vermektedir. Dahasimdiden 400 hektarlık bir alana 530.000 çam fidam dikilatistir. İçisde bulunduğumuz yılda 2,5 milyon fidanın daba dikilmesi plânlanmıştır. Çev> redeki üç köyden bu çabşmahtra katılanlara gündeliği 10 liradan, geçen dönemde 125.000 lira ödenmiştir. Bu dağ basındaki çalışmalan yöneten ormancı arkadaşın sahsmda «Cumhuriyet» ten bir devamlı okuyucumuzla karşılaşmak da sevincimixi arttırmıçtı (3). s::: :::: B Köylü hıkmetleri S umbas Çayı bir kayanın dibinden dogar, salına salına akmağa vakit bnlamadan d» Kozan ve Kadirli ağaları arasında pay edüir. Narenciye babçeleri, parauk ve çeltik tarlalan gün olur, bir damla suyu bir damla kan pahasına yükseltir. Acarmantaş köyü. dünkü sazlıklarda bugün portakal \c limon bahçeleri yetiştiren dağ kbylülerinin eseridir. «Acar» yeni anlamına gelir ve dağ basamağındaki eski yerlesmenin hâtırasıııı da adında yaşatmak ister. 1940 yılında 110 olan nüfusu 1950 ıle 211 ve 1960 savımında da 421 olmuştur. Köy kahvesinde görüştüğümüz Acarmantaş köylüleri ovaya inişlerini «Böylece. hem Devleti, hem de kendimizi kurtardık» sözleriyle anlattılar. Onlara göre geçimleri için tahrip etmek zorunda kaldıklan orman, buna ragmen katlandıklan kötü geçim koşulları, ovaya inmekle ikizli bir kurtuluşa yol jcmıstır. DAHA AKILCI OLALIM dergısinin tutumunu yeren 11 Nisan 1%5 tarihli sayınızda imzasız yazıyı yadırgadım. Basın özgürlüğünü herkesten önce Basın organlarının savunması gerekirken, €Time» da, Atatürk hakkında yayınlanmış bir kitabın eleştirisini fanatizme kaçan bir açıdan ele almanıza, genellemelere saparak bağımsız bir derginin politikası ile Washington'un politikası arasında bir sebep netice bağı kurmağa çalışmanıza katılmıyorum. Bu konularda bu denli duygulu davrandığınaza göre, küçük zahmete katlanm da TtME'den önce kendi yurdumuzda, Babıâli'de yayınlanan gerici, sözümona mâneviyatçı. gerçekte. bozguncu, şeriatcı, halifeci dergilere bir göz gezdirin. Gezdirin. Gezdirin de, Savcılar onlara bir garip müsamaha gösterdıklerine göre bu gibi yaymların iğrenç taktiklerini açıklayın kamu ovuna. Daha az duygulu, daha çok akılcı olalun artık. Üniversite öğrencisi . Erol TAŞCIOGLU ıbrıs üzerine yazılanyla Sayın Nadir Nadi, bugünedek bu dâvanın ellerimizle yoğurduğumuz harcının, artık bundan sonra gerçeklerin ve aklımızın ışığmda kollarımızı sıvayarak yoğurmamız gerektiğini ortaya seriyor. Bir kere daha $u gerçeği anlamış olduk. Büyük Devlet dostluklarının durak yeri, haklı tarafta değil, menfaat ve çıkarlarmın yoğun olduğu taraftadır. O halde adaletini beklediğimiz dostluğun, yanıltıcı, sahte yönlerini ayıklıyalım. kendi gücümüze dönelim. Malüm Yunan politikası yöneticilerinin alemdarlarını yetiştiren Papaz Okulu'nun, Patrikhane'nin, Dünya kamu oyu endişesiyle kendi içimizde kendimize yönelen yıkıcılığma son verelim. Biz andlaşmalara saygılı olmanın ihanetine uğruyoruz, Yunan ise saygısız olmanın nimetlerini topluyor. Sayın Nadir Nadi'nin bilhassa üzeıinde durduğu Oniki Adalar ve Türkiyedeki Rum kurumları meselesini açımıza dahil edersek. Yunan emperyaüzm sevdasınm önüne duvarımızı çekmış olur, onların gelecek nesıllerine de böyie bir tutumun boş, hayal olduğunu öğretmekle iyilik yapmış oluruz. Ismail Hakkı ŞEI^GÜN Sağlık Memuru Kozan Feke yolu üzmndeki Çuluşağı Köyünde Mehmet Çürümez'e göre «Yol, mekteptir.ı Bir dağ köyünün ortaklaşa. tneseleleri içinde bulunan bu köyün son yıllarda yolboyu köyü balini alması Horzum yayla.smın sebze ve meyrm ihtiyacının karşılanmasında Çuluşağı köylülerini gayrete getinaiştir Volun sağladığı iktisadî ve içtimaî münasebetler, köye akiardığı yeni degerler düzeni. ancak okulla kıyaslanabilir. Her iki köylü hikmeti sayfalar dolusu «kitabi» düşüncenin yalın ifadesidir ve katıksız köylü görüşüdür. KÖY Enstitüleri ayın3Üncaf Tan'ın bu başlığı taşı>B& makaleMnirMkkat, sevinç ve iftiharl» okudum. Kuruluşundan 25, Köy Öğretmen Okullarına döndürülüşünden 19, tamamen kapatümalanndan 13 yıl gecmiş olmasma, 1940 1S4S yıllan arasında »ltı yıl gibi kısa bir müddet denenmesine rağmen Köy Enstitülerinin toplumumuzda uyan dırdığı derin yankılar, yerine getırilmek istenilen kuruluşlann tutmamaları, her türlü karşı tertiplere rağmen Köy Enstitülerinin tekrar uygulanması fikrinin kaldırılamaması, aksine günden güne kuvvet kazanması bu yöntemin ne kadar büyük değer taşıdığını herkese göstermektedir. Köy Enstitüleri toplumumuzda köylü ve şehirli arasındaki uçurumu doldurmanın, «tmtiyazsız, ıınıfsız, kaynaşmış bir kitle» haline gelmenin başlangıcıdır. Kısa bir süre için bundan tedirgin olacak, anuna neticede toplumla beraber kendılerinin de fayda görecekleri muhakkak olan kimseler bu ileri anlışı daha başlangıçta durdurdular. Ne oldu? Büyük şehirlerin etrafında gittikçe büyüyen ve bu hızla şehir nüfusunun yansının fazlasmı barındıracak gecekondular doğdu. Çocuklannı okutarak, köylü olmanın, «Milletin Sfendisi olmanın» aşağılığından onları kurtarmak için jehre, gecekondular» taşınanlar zannedildiğinden çok fazladır. S GENÇLIK ve SIYflSET Koordinasyon : P lânlı kalkınma döneminin ve toplum kalknv ması metodunun yaygınlık kazandırdıgı bu kelime, Bucak'tan Kozan'a dönerken Zeytincilik Uzmanı Ali Sefa Güralp'm işaret ettigi telefon direkleriyle beni büzünlü düşüncelere götürdü. Bereketli tarlaların iki yanında uzandığı yolu fiç ayrı telefon direği dizisi kovalıyor. Bu dizilerden ilki P.T.T.'ye, ikincisi Jandarmaya, üçüncüsü de Orman İdaıesine ait. Direklerin dikilmesinden tutunüz da çekilen tellere, bakım ve tarair masraflarına kadar herşey, haberleşme hizmetinin maliyetini yok yere yükseltmektn başka bir Ise yaramıyor. Öte yandan, herkesin ağzmda «ko«rdinasyon» ve «koordine» kelimeleri bir bügiçlik yarışının incisidir. Yeni idareciler kuşağı S Toprak Reformu Tartışmaları on yülardaki Anadolu gezilerimizde dikkate değer bulduğumuz taraflardan biri de kaymakamlarla genç valilerde gördüğümüz düşünce ve davranış tarzıdır. Eskiden idareci, gerçekleri gizlemeyi marifet sayar, halka karşı ounayı da idareciliğin şânından bilirdi. Tam bir tarafsızlık içindeki yeni idareciler ise kötü politikacıya karşı balkın yanında olmayı, gerçekleri gizlemek yerinde de gerçekleri görmeyi ve çöziim yolları üzerinde durup düşünmeyi idarecilik sayar olmuşlardır. Bu gelişme, ilim ve siyaset çevreleri için, idarecilerin helli konulardaki görüşlerini öğrenmeyi kaçındmaz hale getirmektedir. (1) Yaşar Kemal, Çukurova Yana Yana, Istanbul 1955, s. 11. (2) Cumhuriyet. 12 Mart 1965, s. 7. ( 3 ) # u olayın bizi etkilemesi kişisel olmanın çok ötesindedir. Nüfusça kalabalık kasabalara bile fikir dergilerinin girmediği, buna karşüık ağır başlı gazetelerin devamlı olarak köylerde okunduğu görülmektedir. Bu değişen durumda fıkra yazarlannm yanı sıra makalelerin, daha da önemlisi gazetelerin yurd ve dünya olaylannı yansıtıs tarzmuı önemi artmaktadır. ::: ATATÜRK VE TİME umhuriyet'in 11 Nisan 1965 tarihli nüshasının birinci sahifesinin birinci sütununda fDotsluğun böylesi: Time> başlığı altında bu dergide Milli Kahramanımız ve Kurtarıcımız Büyük Atatürk'ü küçültücü, şen'i iftiraları isnat eden yazıyı okudum. Elbette her Türk gibi çok teessür duydum ve üzüldüm Mustafa Kemal Atatürk'e «vahşi> olduğu isnadı ne kadar şen'i ve küstahça bir yalan ve iftiradır. Bü tün omrü boyunca daima vatanı ve milletinin iyiliği için çahşmış, kahraman asker, Büyük Devlet Adamı ve tam medeni, merhametli, yuksek kalbli, müstesna yaradıhşta büyük bir insandı. Bir iki misalle bildiklerımi ve okuduklarımı kısaca arzediyorum. 25 Ağustos 1925 Salı günü akşama doğru, Kastamonudan Ineboluya teşriflerinde kasabanın methalinde dikilen takı zaferin altında kesilen kurbanın kanını nasılsa görmüş, derhal «Ben geçtikten sonra kesilsin» diye emir vermiş, kanı görmek istememiştir. Sayın Çevket Süreyya Aydemir'in (Tek Adam, Mustafa Kemal) adıyla yaedığı kitabın 584 585 nct sahifelerinden aynen aldığım şu vak'a onun insanlık yönünü ne kadar canlandırmaktadır. 1922 yılı eylülünde, îzmirin istirdadından birkaç gün sonra, Başkumandan Gazi Mustafa Kemali tzmirliler. Karşıyakada bir sene evvel Yunan Kıralı Kostantinin kaldığı bir köîke davet ve misafir ediyorlar. Durumu kitap şöyle izah ediyor: ılki geçeli karşılayıcıların önfinden dünyanın bu belki en güzel insanı ve çağın en haklı muzatferi hem tevazu hem vakar içinde ilerler. Evin kapısma varır. Mermer merdiven basamaklannı çıkar. Ve birden durur. Gözlerl sertleşmiştir. Bakışlan dumanlanmsıtır. Yüzü donuk ve gergindir. En yakındaki karşılayıcılarma biraz sertçe sorar: Bu nedir? Orta yaşlıca terbiyeli btr bayaa karşılayıcı cevap verir: , Yunan bayraçı Paşam, bu eve yerleşen Yunan Kıralı Konstantin buraya İlk gelirken bu tajlığa serilen Türk bayrağını çiğneyerek geçmişti. Hata etmiş, ben bu hatayı tek rar edemem. Bayrak milletin şerefidir, ne olursa olsun yerlere serilemez ve çiğnenmez, kaldırın.) Ç ukurovada her yerde toprak reformu konusu ile karşılaştım. İnönü Hükümetinin bu yüzden düşürüldüğünü öne sürenler, trgüplü Kabinesinin protokolünde aynı konunun yer aldığını görerek saşırdılarsa da bunun lifını etmenin de ayrı bir politika olabileceğinde birlesiyorlar. Toprak rpformu tartışmaları en büyük yoğunlufu Adana'da kazanıyor ve iki karşıt görüs halin •••• C •••• ••«• «••• •••• •••• ÇEVIRI OYUHLAR Türker ACAROĞLU " • ŞETTAN VE YüCE TANRI : Varolusçu FTansız yazan JeanPanl SARTRE'dan Eray Canberk'in dıhmıze çevırdığı bu 3 perde, 11 tabloluk oyun, Ataç Kitabevi'nın (Tiyatro dizisi) nde yayıalandı. Asıl adı «Le Oiable et le bon Dieu. olan e»«rin bir Başpiskopos saraymda geçen olayı il • (ioctir. Yazar şöyle dıyor: «Benim denediğim şey, devrimlzin insanlanna bn yüzyılın yavaş yavaş geçlp gittiğini duynrmaktır. Seyircinin, hem çal ı m ı n bir tanık gibi görmesini, hem de emeği için yüıyıhmızın kaderine katılmannı is(168 s.. S lira). • DÜGÜN GECESÎ : Toplumcu Alman yan n Bertolt BRECHT'ten (18981956) H. Kaya ö z taş'ın çevirdiği bu tek perdelik oyun, Ankara'da Toplum Tayınevi'r.ce çıkanldı. Hakkı Torunoğlu' nun iki renkli kapak düzeniyle basüan eserde, yazar, bir düğün gecesi vesilesiyle, sonradan gbrma bir aile nizamım taşlamaktadır. Yazarın heman bütün eserleri. çeşitli çevirmenlerce dilimize kasandınlmıstır. (46 s., 2 lira). • BERNARDA ALBA'NIN EVİ : Değerli ispanyol yazarı ve ozanı Federico GARCİA LORCA' Bin (18991936) bu 3 bölümlük oyunu, A. Turan Oflazoğln'nun çevirisi olarak, Dönem Tayınlanu n (Oynn dizisi) nde çıktı. Ist. Şehir Tiyatrosn'nda Hamit Akınlı'nın sahneye koyuculuğu ile uzun «üra ve başarı ile oynanntış olan eser, bir yaz mevsiminde Bn. Bernarda Alha'nın evinde kendisi, kızlan. daha bırkaç kısı arasında geç«r. Yalnız yazarın değıl, butün vırmınci yüzyı' tiyttrosunun en Snemli oyunlarmdan biri sayılan •Mrde (194O'ta yayınlanmıştır), Bernarda'nın geknekçiliği ile kızlannın dnüne peçilmez içgüdiiftri {atışır. En kuçuk kızı, sevdiği erkeğin öldüğünü sanarak kendi canına kıyınca, Bernarda, ağlayıp sızlayan öteki kızlarına dönüp : «Ağlamak da yok. ö l ü m e sessiz katlanmak gerekir, b a | nna tas basareasına. Susnn!» der. Kıtabın sonunda, ozanın bazı şürlennden seçmeler de var (64 s , 3 lira). • EHEMMÎYETSİZ BÎR KADIN : Jnsiliz yazarı Oscar VVİLDE'm (18541900) bu 4 perdelik oyunu, Nureddin Sevin'in çevirisiyle, M. Ef. Bakanlıgınca yayınlanan (Modern tiyatro eserleri serisi) nde yeniden 5 K ) sayı basıldı. Asıl »dı «A JM VVoman of no importance» olan eser, ondokuzuncu yüzyıl sonlarında, Ingiltere kontluklarında şeçen 24 saatlik bir olayı gösterir. İlk üç perde, bir av köşkünde geçmektedir. Buna rağmen, oyun, tngiliz hayatını aksettiren bir eser sayılmamaktadır. Nasıl ki, yazarın öteki eserleri de böyledır. Or.a göre, sanat eserimn görevi, tabiatı aksettirmek degildir. Amaç, güzel bir üslupla, seslendiği kinueleri hayran bırakmaktan başka bir «ey olamaz. Çevirmen, önsözünde yazann sanatı üzerinde durmaktadır. Eseria çevirisinin ilk basıhsı I94«'dedir (III105 s., 250 krş.). • KOCALAR OKtJLÜ : Klâsik Fran«ı« yazan MOLÎERE'den (16221673) Vahdi Hatay'm diUmıze çevirmış olduğu bu 3 perdelik ünlü oyun, M. Ef. Bakanhgınca çıkanlan (Fransıı klâsikleri) dizisinde ikinci defa olarak 5 * » s»>ı bastmldı. Asıl adı «LTEcole des Maris» olan eserin olayı Paris'te 9 kişı arasınd» geçer. Oyunun sonunda hizmetçı kız seyircilere aönerek : «Siı de bnnun gilıi cadı rnhln kocalar biliyorsanız, bari bize, bizim oknl gönderin de adam olsnnlar» der. Bu çevirimn ilk basıhşı 1944 te yapılmıştır. (55 ı., 140 krç.). •••• :::: «••I • ••I • ••ı Köy Enstitülerinin kapatılmasının sebebi köy ismini taşıması değildir. Bu bakımdan Köy Enstitülerini kapatanlardan onları «Toplum Kalkınması Enstitüleri» ismıv le tekrar açmalannı ve bu idealı halka maletoıek için çalışmalarım beklemek hayaldir. Bugün devletimizi «Sosyal Devlet» olarak tanımlayan, herkese hak ve fırsat eşitliği veren ileri bir Anayasaya sahibiz. Anayasamızın öncülüğünde toplumcu güçler halkımıza her şeyi anlatmağa çalıpnaktadırlar ve anlatacaklardır. Her şey anlatıldıktan sonra halkımızın yanıltılmasına, haklı amokratik fikir kıpırdanujlannm çekirdeklerinden biri olmak fonkjiyonunu benliğind» Uşıyın, ya da taşıması fereken gençliğin, yeterince gelişmemif Türkiyedeki durumunu sayın A. ^•••«•a•••••••••••>••••••••• •••••••••••••••••••••a G. Ketenci'nin yazısından okuduk. Tümüyle olumlu olan yazuıın, bazı yönleri ele alınmca daha derin t den kavranılması gerektiği inancından hareketle, birkaç nokta ekMerhum Dra Büyük kayblmll, levgill baba t lemek istiyoruz. ma!ı Hüseyin Pe rin'ın darrudı, Sayın Baskan, toplum sorunları FAHRİ TANDOĞAN'm merhume Rukikarşısında gençliğin de değişik %ö ye Hanımefenhastalığl lırasında yakm al&ka rüşleri olduğunu, fakat çoğunluğun dinin eşi, merve ihtimamlarını lutfeden Prof. devrimci düşünüşü benimsediğini' hum Aziz Perin'Dr. Zafer PAYKOÇ, Prof. Dr. Hilifade ediyor ve gençliğin başanlain enijtesi. Admi AKTN, Prof. Dr. Sermet AKrmı gösterdikten sonra, gençlik ku nan, K&muran, GÜN, Prof. Dr. Fevzl RENDA. ruluşlarının seçimlerindeki başıAsuraan ve Yıl Dr Rauf ÖZYÖRÜK. Dr. Ali Ulvi bozukluğun bir eleştirme konusu dıı PartnaksızKaya, Dr. Vecihe Danişojlu ve oğlu'ların ve Vil olduğunu itiraf ediyor. Yüksek İhtisaa HaJtahanealnin dan Polat'ın sev Uygar olanaklardan elverışli paJ kıymetll doktor ve hemjirelerine, Drama miibadilifgill babaları. i fedakâr hemşire Firuzan Erkol'a yını alamıyan, düşük verimli iktirırden sadî çıkarların ardında koşmaktan • cenaze törenine istirak eden ve | çelenk gönderme lutfunda bulunan başkaca çaresi olmıyan, yetersiz HASAN Parmaksızoğlu • T C. Merkez Bankası, Türkiy* tş öerenim gören ve bu da yetmiyortedaviıl altında bulunduğu Anî Bankası. Garantl Bankası ve Os. muş gibi düşünme melekesini gekara Devlet Hastahanesinde, müpmanlı Bankası erkan ve mensupliştirmesine engel birtakım dogtell o'dugu hastalıktan kurtulalarına, Ankara Hukuk ve Siyasal malarm kol gezdiği bölgelerde kimıyarak 18 4.1965 pazar fabahı Bilgiler Fakülteleri »ayın öjretim şiliğinin temelini kuran, üniversiHakkın nhmetine fcavuşmuştur. üyelerine, acımızı paylasan kıyYakm ve uzak akraba. dost vc teli sıfatını edinince de maddî ve metll dost ve akrabalarımıza tanıyanlanna büyük teessürlerimânevî bunahmından kurtulamışükran duyguiarımııı arzedeıiı. mizle bildirlriı. yan bir gençlik yığınının olay ve Prof/Dr. Baluk TANOOĞAN AIİMİ efradı adına fikirleri değerlendiri» üslubunu ne Adnan Paımakıuoila v* efi derece sağduyulu ve bilimsel buCumhuriyet 4550 Cumhuriyet 45S3 labiliriz? Devrimci gençlik yetistirilmesi,i ^^«••««•>*«'lt>^fetil4i«ttliil«!1.C>l|tHi;H«*>nC»«4««11l(t[tM 1!». 11HIİİİ1 tlTTffitlIillllltll I tl tltlTl 11 llli tllt tiliti tlf I tltniilUlHII) •< < i< < ı > MtH i. t ll:t' r T'n:^ ?f".' kökten çözümlenecek çok yönlü Romanya Galatı limanmdan Ereğll Kömürleri Isletmesl bir dâva olduğu halde, özellikle ı için gemi ile Zonguldak'a 5.000 solid M3 maden direği nafcletgereğinden çok fazla öğrenci alan tirilecektir. KançeUo 15 25 Mayıs 1965 dlr. Bu isle ilgili şartbazı fakültelerde, bu uğurda bir I takım tamamlayıcı tedbirlere git I name Türkiye Kömür îşletmeleri Kurumu Istanbul Satınalmek gerekiyor. Bu tedbirlerin bama Müdürlüğünden temi nedilebilir. Tekliflerin en geç 3 Maşmda da, gerek öğrenciler arasın , yıs 1965 günü saat 12 ye kadar tstanbul Satmalma MüdürlUda, gerekse öğrenciler 11* öğretim ğündeki teklif kutusuna atılması. üyeleri arasında sağlam bir daya ı (Basın: 8392 4559) nışma kurulması zorunluğu gelmektedir. Bu ön tedbir yaşama şansı kazanırsa, kendi kendini yol gösterîci ve düzenleyici bir denete bağlı tutan gençliğin, demokrasîmizi olgunlaştırma yolunda daha etkin bir rol oynama | t n n artacaktır. Ylğit DEMİRAÖ Ist Hukuk Fakültesi D ACI BİR KAYIP \ TEŞEKKUR İNSAAT EKSİLTME İLÂNI Ereğli Kömürleri tşletmesi Müessesesi Müdürlüğünden ııııımnmmnrTtt'mT' İNEK SUTU SATIŞ İLÂNI Bafra Karaköy Harası Mlidürfiüğanden: 1 Müessesemiz istihsali yüzde S,I nispetind* tam yağlı tahminen iki yüz altmi| ton Jersey inek sütü 4 mayıs 1965 salı günü saat 11.00 de Hara Merkezande açık artırma v« pazarlık suretile satılacaktır. 2 Beher kdlo Jersey inek stitün» (102) kuruı muhammen fiat konulmuş olup muvakkat teroinat (17.500) 11radır. 3 Taliplerin teminatlannı ihal» »aatinden evvel Hara veznesine makbuz mukabili yatırmalan aarttır. 4 Bu satışa ait özel şartname SamsunAnkaraIstanbul Veteriner Müdürlüklerile Hara Müdürlüğün» mesal saatleri dahilinde müracaatla görülebilir. 5 İhaleye iştirak edeceklerin belirli gün v« taatte Hara Müdürlüğünde hazu bulunmaları ilîn olunur. (Bajın 6215/4541) •• •• İ TURİZM MEVSİMİ BAŞLIYOR Eski eseılere tarihce levhası koyunu» İ7İ Ahlik D t r M f i I 1 MüuMaemizin Üzülmnc Bölgesi Aama mevkiinde yaptıracagı kompruör binası ve müftamilatı ile Armutçuk bölgesindt yaptıracagı bakım atölyeai binan inaaatlan birim fiat asan üzitrindcn v« kapalı zarf usulü ile (ayrı ayrı) cksiltmeyı konulmuftur. t a) Aama kompresör büıan iainin tahmini keşif bedeli 837879.90 Tl. olup muvakkat teminatı 37300.00 Tl. dir. b) Armutçuk bakım atölyesi işinin tahnüni keşif bedeli 377596.92 Tl. olup muvakkat teminaü 18900. Tl. dir. 3 Eksiltme dosyaları: Zonguldak'ta: Müessesemiz Insaat Müdürlüğünde, Ankara'da: TKİ Etüd Tesis Müdürlüğünde, Istanbulda: TKİ Satın Alma Müdürlüğü, Beyoğlu premeci Sok. 1. Baro Han Kat 2 de, görülebilir. 4 îsteklilerin şimdiye kadar yapmış olduğu işleri, Banka referansı, Teknik personel ve teçhizat beyanna neleri ve kompresör binası için B grupundan 1.000.000. Tl. lık, bakım atölyesi için keza B grupundan 500.000. Tl. lık müteahhitlik kameleri ile birlikte ihale tarihinden üç gün tvveline kadar müessesemize müracaat ederek (Ek»iltm«y» iftirak) belgelerini almalan lazundır 5 Asma kompresör binasının eksiltmeai 21/MayuA965 cuma günü ^ saat 15.00 dt. Armutçuk bakım atölyesinin eksiltaesi ist aynı 2 gün saat 18.00 da Mütnsesemiz înşaat Müdürlüğünde yapıla •« caktır. 6 Teklif zarflan eksiltme «artnamesin» göre, tanzim edilmij olarak ihale günü saat 12.00 y« kadar müessesemiz Özel Bürosuna > teslim edilmi» olacak»ır. 7 Müessesemiz belge verip vermemekte, ihaleyi yapıp yapmamakta veya diledi*ine yapmakta serbesttir. 'Basın: M01 Z101) . 4558
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear