23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHtFE ÎKİ CUMHüRtYET 27 Mart 1965 T.R.T. NUHTARİYETİ çon günlerde kamu efkârını yakından alâkadar eden bir konu münakaşa edilmektedir: TRT nin muhtar bir tnüessese olnp olmadığı ve kanunlardaki deyimle ilgili Bakanlığın bn tesekkül işlerine müdahale edip edemiyeceği vey» ne dereceye kadar müdahale edeceği. Mevzn tktisadî Devlet Işletmeciliğinin çok nSzik ve hayati bir meselesine temas etmekte, 27 senelik tatbikatta bir türlü su yiizüne çıkmıyan bir derdin artık bir çözüm şekline bağlanması zaruretinin geldiğine isaret sayılmalıdır. TRT veya diğer lktisadî Teşekküller, devlet •ermayesiyle knrnlmnş bir ana kannn (3460 ve 440 sayılı kannnlar) ve birer kurnlnş kannna esasları dairesinde yönetilen hükmi sahsiyeti haiz lktisadî Devlet Teşekkülleridir. 3460 ve 440 sayılı kannnlardaki ana fikirler bn kuruluşların hnsnsî sermaye şirketlerinde câri olan prensipier dairesinde ve meselâ «basiretli tüccar jibi, rasyonel çalısma esasları dairesinde, kârlılık ve verimlilik ile, karma ekonomi kurallanna ve ekonomik gereklere uygun» olarak çalışmalarını ön görmekte ve faaliyetler bütün kademelerinde hususî sektöre yaklaştınlmaktadır. Bunun Için de lktisadî Devlet Sektöründe Teşekküllerin sevkü idarc ve nezaret organı olarak bir yönetim knrnln ile yönetileceği, çalısmaların bir Genel Müdürlükçe yürütüleceği, ber iki organın sermaye sabibini temsil eden bir «nmnmi heyet» e karsı sorumln bnlnnacaklan, nmamî heyetin murakabesini mütehassıs bir knrnl olan «Tüksek Denetleme Kurulu» (Yüksek Murakabe Heyeti) vasıtasiyle sağlanacağı kannnda derpiş edilmistir. lktisadî Devlet Sektörünün hususî sektörden a>rıldığı tek nokta, kama sermayesinin ftrektirdiği bir munzam mnrakabe kademesine, bir Bakanlığın nezaretine tâbi tutulmasıdır. Aneak gerek iki ana kannn, gerekse 27 senelik tatbikatta bu «nezaret» in hndutları kesinlik ve açıklıkh çiziletnemis, daba doğrusn bn nezaretin hndutları gayet geniş tntulmuş olduğu için bnndan lktisadî Devlet Sektörü Bakanlık kademesinin anlayıs ve toleransı nispetinde faydalanmış veya zarar eörmüstür. Bu durnma kat'î bir hal çaresi tktisadi Devlet tsletmecilijine girmiş olan diğer memlekctlcrde de hâlâ bulunamaniıs olmakla beraber oralarda müdahale hali daha nâdir ve istisnaî hallerde cereyan etmiştir ve etmektedir. Bize eelince Bakanlar ötedenberi bu muhtar tesekkülleri kendi iç teşkil&tlarının bir cüzü telâkki etmekten vazgeçmemişlerdir. Buna karşılık bn müdahalelerin tabiî bir neticesi olması lâzım gelen mesnliyet tarafı düşünülmediği gibi teşekküllerde meydana gelen kannnsuzlak ve yolsnzlaklarda «nezaret» lerini kifayetle yapmamış olan Bakanlann ne•uliyetlerine gidildiği görülmemiştir. Konunun kanunlar yöniinden durumunu •etkik edersek sunları görürüz: 3460 sayılı kannnda Bakanlık • Tesekkül münasebeti «Her Vekâlet, lüzam gördükçe bu kanun bükümlerine tâbi teşekküllerle 26 ncı madde nneibince karnlacak müesseselerin muamele ve hesaplannı ve idare tarzlariyle ekonomik vaziyetlerini tâyin edeceği memurlar marifetiyle tetkik, teftiş ve murakabe edebilir.» 440 sayılı kanunda (madde 4) ise: «TesekkBIfin ilgili olduğn Bakanlık, tesekkül çalışmalarının kanun ve tüzük hükümlerine uvırun olarak yürütülmesini gözetlemekle çörevlidir. •*•• •iii AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERDE •••• H Suat ARAY S Bn maksatla ilgili Bakanlıklar gerekli hallerde teşekküllerin hesaplannı ve işlemlerini teftişe, icabında tahkika tâbi tutmaya ve bunlar nezdinde iktisadî ve mali durum tespitleri yaptırmaya yetkilidirler» şeklinde ifade edilmektedir. Ancak 440 sayılı kannnnn «amaç» ını belirten ikinci maddesinde lktisadî Teşekküllerin «özerk (muhtar) bir tarzda karma ekonominin kurallanna ve ekonomik gereklere uygnn olarak yönetilmelerini » sarahatle belirtmek suretiyle 9 uncu madde ile tam bir çelişme haline düsülmüs bnlunmaktadır. Filhakika mnhtariyeti kanunnn amaçları meyanında zikredilen bir teşekkülün 9 nnen maddedeki gayet geniş bir müdabaleye marnz bırakılabilmesinin tatbikatta nasıl trlif edileceğini tasavvnr eidden güçtür. 3460 sayılı kanunun tatbik edildiği çeyrek »srı askın devrede Bakanlann teşekküllerin iç işlerine gayet genis sekilde müdahalelerde bulnndukları ve bn müdahaleler neticesinde çıkan ihtilâflarda memlekette zorlnkla yetişen yüksek sevk ve idarecilerin işlerinden nzaklastınldıkları kesretle gârülmüştür. Bnnnn içindir ki 440 sayılı kanunnn çıkarılacak olan nizamnamesinde yukanda belirttiğimiz çelişmelerin daha ziyade muhtariyet lehinde olmak flzere, ertadan kaldırılması lâzım gelmektedir. Bakanlar ve Bakanlıkların teşekküllerle münasebetleri nasıl olmalıdır snali eidden gnç eevaplandınlacak bir som olmakla beraber bn hnsnsta ana hatlariyle olsnn baıı tavzihler yapılabilir. Kanaatimizee 1) (Bakan, teşekkülün, hükümetin nmumî iktisadî politikasının hedeflerine nygnn sekilde faaliyette bnlnnnp bnlnnmadığını yüksek nezaret seviyesinde tâkip etmeli); 2) Devlet sermayesinin selâmet ve selâbeti bakımından tehlike ve mahznr gördü|ü hallerde gerek kendi teşkilâtı, gerekse Tüksek Denetim Knrnln vasıtasiyie faaliyetleri tetkik ettirmeli ve bnnlann sonnçlarına göre işlem yapmak salâhiyetinde olmalıdır. Böyle bir tntum teşekkülün iktisadî faaliyetine doğrndan dofrnya müdahale olmamakla beraber sermaye ile alâkaları bir husnsî sirketine mümasil nitelikte bulunmıyan ve teşekkülün en yüksek sevk ve idare ve nezaret kademesi olan İdare Meclisi karsısında hattâ lüznmlu telâkki edilebilir. 440 sayılı kanun harici müdahalelere karsı bir nevi teminat olmak üzere Yönetim Kurulu üyeleriyle Imum Müdür gibi yüksek dereceli elemanlan bir mukavelenin himayesi altına konabilecegini derpiş etmiştir. Kannnnn bn hükmü pek yeni oldugn için simdiye kadar tatbikatta ne netice verdiği veya vereceği pek bilinememektedir. TRT misali bn bakımdan büyük hassasiyet ve kıymet kazanmaktadır ve bn misalde tutnlacak yolla Bakanlıkla teşekküller münasebetleri bahsinde bir anane knrnlmnş olaraktır. TRT nin diğer lktisadî Devlet Tesekkül leri haricinde olarak bir büyük hususiyeti faaliyetinde politika ve politikacıları pek yakından alâkadar edecek bazı niteliklere sahip bnlnnmasıdır. Bn hnsusiyet buçünkii ihtilâf halinde belki de TRT yani bir lktisadî Tesekkül muhtariyeti aleyhinde sert bir tutuma vesile olabiiir ve ynkarıda hahsettiğimiz ilk misal ve anane tfskil etmesinde menfi bir karakter alabilir. Bunnn içindir ki biz bn konnda sadece TRT yi değil, bütün tktisadi Devlet Teşekküllerini alâkadar etme yönündeki önemin gözönünde tntulmasını bilhassa tavsiyeye değer görmekteyiz. SERMAYE BIRIKIMI ISMAIL CEM z gehşnıış ülkelerin iki unemlı özelliği: 1) Nufusun büyuk bir bolumünün tarımda çalışması; 2) «Bir işin gereğinden çok kimse tarafından yapılması» şeklinde tanımlanan gizli işsizliğin bu ülkelerin tarımında yay • gın olmasıdır. Üretime gerçek faydası olmı yan gizli işsızler, az gelişmışl'erdekiçalışır görünen nufusun genellikle •'• 20 35 ini kapsamaktadır. Türkiyede, 5 yıllık kalkınma plânının belirttiğine göre, hi len 4 milyon ınsan gizli issızdir. TEK SERMAYE: İNSAN GüCü... el arabası gibi araçları kendılerı yapacak, sonra yolların inşasına başhyacaklardır. İnsan sayısının büyuklüğu, en güç işlerin bile başanlabıleceğini göstermekte dır. Morrison kanunları Dün bizım gazetede okudum : trefli Demır • Çelik Genel Kurnlunda durunıu tenkid eden ortaklardan biri : Bu Mornson Şırketının kanunlarıyle »aşamıyoruz... demiştir. Dofrusu biz bu konuda süpheliyiz. Hiçbir kurum. Ereğli Demir Çelik çibi yolsuzluk hikâyelerine konu olmamıstır. Ve bu hikâyeler içinde bugün Başbakan Yardımeısı olan Bay Süleyman Demirel in adı da vardır. Olayların garip bir tarafı da sudur : Türkiyede eskiden insanlar Bakan olur ve sonra adları yolsuzluk iddialarına karışırdı. Şimdi is tersine dönmüştür: Adı yolsuzluk konulatına karışan insanlar Bakan olmaya baslamıslardır. Ereğli ortaklarından devietin Sümerb»nk ve Karabük temsîlcileri, yolsuzluk iddialarını incelemisler, ve durumn ciddî bularak bir rapor hazırlamıslardır. On dokuz maddede özetlenen konular içinde Başbakan Tardımcısı Süleyman Demirel'i ilçilendiren maddeler de vardır. Bu maddelerden yalnız bir tanesi 3 milyon liralıktır. Süleyman Demirel'in temsilcisi oldutu Morrison firmasını ileilendiren yolsuzluk iddialarından yalnız bir tanesi 10 milyon liralıktır. Ve simdi durumu kısaca incelivelim : 1 Bueünkü Başbakan Yardımcısı Bay Süleyman Demirel'in adı hem doğrudan doğruya bem de iki ay önce temsilciliğini yaptığı Morrison firması dolayısiyle Ereğli Demir • Çelik yolsnzlnk iddialarının dosyasındadır. 3 Bugünkü Başbakan Tardımcısı Bay Süleyman Demirel hükümeti emrindeki Sümerbank ve Karabük Genel MüdürlükIerine, Ereğli Demir Çelik yolsuzlukları için tahkikat yaptırmaktadır. 3 Buçün Ereğli Demir Çelik Yönetim Kurulu bütünÜyle yolsuzluk iddialarına konu olmuslardır. 4 Bn Yönetim Kurulu Ereğli Demir Çelik'in basında buInnduğn balde, yeni altı denetçi seçilmistir. Bn denetçiler 90 bin liralık hakkı hnzur ve avnca günlük masraf alarak yolsnzlnk iddialannı inceliyeceklerdir. GiZLi iŞSİZLiKTE VAR OLAN GiZLi TASARRUF SERMAYE BiRiKiMiNiN ANA UNSURU OLABiüR •••• A UYGULAMA S •••• •••• «••• •••• •••• DURUM (1) Â z gelişmişlerdeki gizli işsizhkten öturü tarımda çalışanların sayısı azaltılsa bile tanmsal üretimde düşüklük olmıyacağını iktisatçılar, istatistikler ve incelemeler sonucunda belirtmişlerdir. Zira, basit bir iç bile gereğinden çok sayıda insan tarafından yapılmakta. çahşanların çoğu, aslında, üretime bir şey katmamaktadırlar. istemin başarısı her şeyden önce güclü bir organızasyonun kurulmasına ve halkın geleceğe inanarak, tek bir vücut gibi çalışmasma bağlıdır. Insan gücü baraj gibi büyük yatırımlarda binlerce kışiden kurulu olacaktır. Bu insanların organize olmaları, düzenli çalısmaları, yönetilmeleri şarttır. Koy çapındaki yatırımlann gerçekleş mesi kolaysa da, yatırımın önemi arttıkça organizasyonun gerekli Az gelismis ülkelerde tasarruf edilebilen bazı değerler ise, çe sitli sebeplerden ötürü sermaye birikimine faydalı olmnyorlar. Dısandan gelen para en m niyetle verilmiş bile olsa kalkınmayı sağlamıyor. Sonnç olarak, az gelişmişlerin ancak sartların çizdiği yolda, dıs ülkelerden pek bir sey beklemeden, kendi çalışmaları ile başarıy» ulaşabilecekleri çörüsüne varıyoruz. Sermaye biriktirmek için önce ülkelerindeki israfı önlemeleri, sonra kendi güclerini yatırımda kullanmalar gerekir. Sermaye birikimini sağladıkları takdirde bunu yeni yatırımlar izliyecek ve fakirliğin fasit dairesi en katı noktasından kırılmış olacaktır. Bn yazı dizisini, Cezayir ihtilâlinin ünlü düsünürü Frantz Fanon'un «Les Damne1! de la Terre» isimli kitabından alınma bir bölümle bitirmek istiyoruz : • Böyle bir komedi bn memleketin insanlarını güldürmekten baska bir işe yaramıyacaktır. Çünkü : 1 Bugünkü hükümetin en tesirll koltuğunda Bay Süleyman Demirel oturdukca Sümerbank ve Karabük çevrelerini daima tesir altında bırakmak imkânına sahip olacafı düsünülebilir. Oysa hakkında tahkikat yürütülen bizzat kendisidir. 2 Bugünkü EreSli Demir Çelik Yönetim Kurulu basta bulundukça denetcileri daima tesir altında bırakmaları mnhtemeldir. Çünkü bu Yönetim Kurulunnn bizzat yaptığı isler hakkmda tahkikat vapılmaktadır. Bövlece. Türkiyede, yolsuzluk dosyalarında adları bnlnnanların kanatlan altında yolsnzluk kovusturmaları yaptırmaları gibi bir oyunun sahneye konnlması memleket tiyatrocnlnğn hesabına pek ileri bir adımdır. Ama bn sahnede aeılan perdelerin. gerçekleri halk oyuna anlatacak yeteneğe kavusması zordur. Ve bnnun içindir ki. dün Genel Knrnlda : Biz Morrison Şirketinin kanunlarivle yasamıyoruz .. diyen sayın vatandasa : Durumunnz süphelidir, belki de Morrison Şirketinin kanunları içinde yasıvorsnnuz demek gerekiyor. Avrıca ve tekrar arıklamak terekir ki : Bütün yolsuzluk dosvaları bir yana, Ereğli Demir • Çelik, knrulusu bakımından Türkiye için ayıp teşkil edecek bir statü içindedir. Çünkü Ereğli Demir Çelik sermayesinin çoğn devlet hazinesinden çıktıtı halde • Kurum üstündeki devietin mnrakabesi yok denecek kadardır. Ereğli Demir Çelik. sermayesinin çoğnnn devletten almıstır. Kurulus pahası dünya ölçülerine göre çok pahalıdır. Fivatları da pahalıdır. Bn paha halkın sırtından çıkacaktır. Ve bn tekelin vabancı orta^ı olan Amerikan sirketi kapitulasvonlara rahmet okntan imtivazlarla Anadoluda kurulmus bu demir celik tesiiinden favdalanmaktadır ve favdalanacaktır. . YQİ«ızluk dosvaJarı yamnda.asıl bu büyük hatanın düzeUilwesi, ve bu kapitülâsyona son verilmesi gerekir. •••• İnsan gücü yatırımı, tarım üıetimine bir sey katmıyanların tarımdan ahnarak bajka bir alanda kullanılmasını ve bu kimselerin ekmeğinin gene tarımda çalışan, daha az sayıda olmalarına rağmen, eski üretimi gerçeklestiren köylüler tarafından sağlan masını öngörüyor. Sistem, su sekilde ışlemektedir: "GIZLlJASARRUF «••I ••• YEHİ SEÇİM SİSIEMİ • ••a • ••• ısa bir sürc içinde kabul olunup yürürlüge giren 533 sayılı kanun, seçim mevzuatmuzda esaslı değişiklikler japarak yeni bir sistem getirmiştir. Bu kanunda yer alan 7 nci madde; milletvekili ve C. Senatosu üyeleri seçiminde uygulanan «barajlı d'HONT» usulünü değiştirmiş bulunmaktadır. 1 Yürürlüğe giren hükümlerle her partinin ayrı ayrı oy pusulası bastırması ve dağıtması önlenmiştir. Ancak bağımsız adaylar seçmenlere bastrracakları oy pusulalarını (renkli veya beyaz) dağıtabilirler. Seçimlere katılacak partilerin tanzim edecekleri milletvekili veya C. Senatosu üye adaylarmı ıhtiva eden listeleri «Birleşik oy pusulası» halinde devletçe bastırılıp seçmene, seçim günü sandık kurulunca verilecektir. Birleşik oy pusulasının mahiyeti ve kullanılması hakkmda şu hükümler konulmuştur: 1) Oy pusulaları kâğıdında «Türkiye Cumhııriyeti Yüksek Seçim Kurulu» filigranı bulunan, özel surette inıal edilmiş kâğıtlara, Yüksek Seçim Kurulu tarafından bastınlır. 2) Oy pusulalan her biri yüz yapraklı bloklar halinde hazırlanır. Her yaprağın bir yiizü, seçime katılan siyasî partilerin oy pusulalarını, kâğıt eb'admın icaplarma göre, yanyana veya alt alta ihtiva edecek ve birbirinden belirli kalınlıkta birer çizgi ile ayırt edilmiş bir pusula halinde (Birleşik Oy Pusulası) şeklinde düzenlenir. 3) Birleşik oy pusulası seçmene ilçe seçim kurulunun ve sandık kurulunun mühürü ile mühürlendikten sonra sandık kurulu önünde verilir. 4) Oyunu, siyasî partilerden biri lehine kullanmak istiyen seçmen, kapalı oy verme yerinde, birleşik oy pusulası üzerinde, dilediği partinin pusulasmda bulunan dörtgen veya daire içine orada bulundurulması mecburî olan (x) işareti mühürünü basacaktır. Seçmen kullanacağı oy pusulasına birden fazla çarpı işareti ile damgalıyamaz (Tercihli oy usulü kaldınlmıştır). II Oyların kullanılması ile partilerin ve bağımsız adaylann elde ettikleri milletvekilliği ve C. Senatosu üyeliklerinin hesaplanmasında yapılacak işlemler sırasiyle şöyledir: 1) «Her seçim çevresindeki muteber oyların toplamı, o seçim çevresinin çıkaracağı miiletvekili (C. Senatosu fiyesi) sayısına bölünür; bu suretle bulunan sayıya «seçim sayısı» denir. Her parti listesinin aldığı muteber oy toplamında «seçim sayısı» ne kadar var ise, o parti, o seçim çevresinde o kadar milletvekilliği (C. Senatosu üyeliği) kazanmış olur. O seçim çevresinde tek baş larına seçime girmiş olup da en az «seçim sayısına eşit sayıda muteber oy alan bağımsız adaylar •eçilmiş olurlar. Görüldüğü gibi, bir seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili veya senatörlerin belli edilmesinde yapılacak ilk işlem kullanılan muteber oy saTisıııın o ilin çıkarması gereken milletvekili veya C. Senatosu üyesi sayısma bölünmesi suretiyle elde edilen sabit sayıdır. Buna seçim sayısı denilmektedir. Bu sayıdan fazla oy alan bağımsız aday veya adaylar seçilmiş sayüır. Bir siyasi parti bu sabit sayıyı kaç misli aşmış ise, o kadar adayı seçiml kazanmış demektir. Bu ilk işlem lr K Hukuk Fakultesi Asistanlarından Mçilenlerin kimler olacağım parti listesindeki sayı tâyin eder. Meselâ, dört milletvekili çıkaran bir seçim çevresinde 130 bin muteber oy kullanılmış olsun. (A) partisi 40 bin, (B) partisi 20 bin, (C) partisi 60 bin oy kazanmış ise o ilde partilerin bölüşecekleri milletvekili sayısı, A partisi için bir, C partisi için ikidir. Çünkü, bulunan seçim sayısı 30 bin olup her partinin topladığı oy sayısında seçim sayısmdan kaç misli var ise, o kadar milletvekili çıkarmışlardır. Ancak, bn durumda; bir milletvekili çıkaran partinin 10 bin, hiç milletvekili çıkarmıyan (B) partisinin bütün oylarının ziyan olmaması için aşağıdaki işlemler yapılacaktır. 2) İlk işlem sonucunda geriye kalan oylar, seçimin yapıldığı bütün seçim çevrelerini içine alan «Milli seçim çevresi» içerisinde toplanır. Bu toplam ilk işlem sonucunda bölüşülemiyerek açık ka lan milletvekilliklerinin toplamını teşkil eden sayıya bölünmek suretiyle «milli seçim sayısı» bulunur. Daha sonra her partinin millî seçim çevresi içinde sahip olduğu oy toplamı «millî seçim sayısı» ile bölünmek suretiyle bu milletvekillikleri de partiler arasında bölüştürülür. Her siyasî partinin milli seçim çevresinde ne kadar milletvekilliği kazandığını Yüksek Seçim Kurulu tesbit eder. Yüksek Seçim Kurulu bu işlemi yaparken partiler arasında bölüştürülmemiş olan milletvekilliklerinin bulunduğu seçim çevrelerini partilerin aldıklan oyların oran itibariyle büyüklüğünü gözönünde tutmak suretiyle bir Iiste halinde tanzim eder. (Bu listedeki sırayı her partinin bakiye muteber oylannı gösteren sayının o seçim çevresinin seçim sayısına göre yüzde oranı tâyin eder). Her partiye milli seçim çevresinde düşen milletvekillikleri bu listenin başından başhyarak o partiye verilir. Milletvekilliği açık kalan seçim çevresi birden fazla partinin listesinde yer alıyorsa bakiye oy sayısı büyük olan partinin adayı vpya adayları seçimi kazanmış sayılacaktır. Bunun tesbitinde de parti listesindeki baştan itibaren mevcut sıraya uyulur. III Verdiğimiz açıklamayı kısaca özetlersek şu sonuçlara varmz: Parti adaylanmn veya bağımsız adaylann seçilebilmesi için o seçim çevresinde kullanılan oylann üyelik sayısına oranı demek olan «seçim sayısı» nı aşmalan gereklidir. Bir parti seçim çevresinde bu sayıyı kaç defa aşmışsa o kadar milletvekili kazanmış sayılacaktır. Bu hesap işlemleri sonucunda geriye kalan bütün muteber oylar ise, «millî seçim çevresi» nde toplanacak ve yine partilerin aldıklan oylann oranı ve kendilerine düşen açık milletvekillikleri sayısı gözönünde tutulmak suretiyle siyasî partiler arasında taksim edilecektir. Bağımsız adaylann bu işlemden yararlanmak suretiyle seçilebilmesi imkânı yoktur. Yeni seçim sisteminin bir özelliği de IVIillet Meclisinin üye tamsayısınm 1/5 den (90 milletvekilliği) fazla üyelik kazanamamış siyasî partilerin genel merkezlerindeki yetkili organlanna milletvekilliğine tâyin hususunda vetki tanımış olmasıdır. Bu durumda olan bir parti, millî seçim çevresinde düşen milletvekilliği sayısının 1/3 iinü aday listesinde adının bulunması şartiyle o parti üyelerinden veya aday listesinde yer almış bulnnan bağımsızlardan bizzat seçecektir. Özkan TİKVEŞ z gelişmişlerin tarınıı incelen diğınde, gizli ışsizliğin bün yesinde bir çeşit «Gizli» ta«>ar rufun var olduğu meydîna çıkıyor. Tarımda çalısaniar, teorık olarak ikiye bolünebilir: Üretken olanlar ve olmıyanlar. (Üretime bir şey katanlar, o üretim için gerekli 5 kişi, olmıyanlar i«e o tarladaki fazla 3 kisi). Üret ken olanlar, kendi tukettıklerinden fazla üreterek asiında bir tasarruf sağlamaktadırlar. An cak bu tasarruf, üretıme bir şey katmıyan diğer üç k:si tarafından tüketilmekte ve 7İyan olmak tadır. Teoriye göre, üretime bir sey katmıyanlar tarımdan alınıyor. Başka alanlarda çahştırılarak, ge rıde kalanların tasarrufu ile besleniyor. Yani, zaten yapılmakta olan bir tasarruf, eskiden olduğu gibi üretime hiç bir sey katmıyanlar tarafından d^SıK değişik bir alanda değer yaratanlar tarafından tüketilivor. Meseleyi, bir örnekle belirtmeve ralışalım: O Az celişmiş bir ülkede, S hektarhk tarlada 8 kilo tahıl ü • retmek için t kişi çahşıyor. 0 Tarladan üç kişinin alınması, üretimde bir değişiklik yaratmıyor. Geriye kalan 5 köylü, eskiden oldnğn gibi S kilo tahıl üretmeye devam ediyor. O Ancak, bn beş kişi, 8 kilo üretmelerine rağmen yine eski • den oldnğn gibi S kilo tahıl tnketiyorlar. O ~ Bn durumda, tarımsal üretimde azalma olmamasına rsğmen, başka alanda çalışabilecek 3 insan ve onlann tüketeceği 3 kilo tahıl sağlanmış oluyor. Eski gizli ışsizlerın fınansmanı, bu sekilde tarımdaki gizli tatasarruf sayesinde gerçekleşmektedır. Tarımda çalışmaya devam edenlerin eskiye oranla daha az tuketmleri söz konusu değildir. Önemli olan, daha fazla tuketmemeleri, geçmiste olduğu gibi fazla işgücünü beslemeye devam etmeleridir. Bu durumda, çeşıtli alanlara «yatırılabilecek» insan gucü, her hangi bir finansmanı gerektirmeden yaratılmış olmaktadır. Ülkenin özelliklerine göre, önemi değişen bu güç, Türkiyede 4 milyon insandan kuruludur. Bütün sistem tek bir varsayımın doğruluğuna dayanmaktadır: Ta rımda çalışanların azaltılmasına rağmen üretimin düşmesine se • bep olmıyacak kadar büyük bir gizli işsizliğin ülkede var olma A lıği de artacaktır. Bu organizasyon, muhtemel kaçakların onlenmesi bakımından da gereklidir. Geçıci bir süre için, gizli işsiziığı ortadan kaldıran mekanızmada hata yapılması, kuçük de olsa. ck bir finansmanı gerektirmesi mümkündür. Organizasyonun başarılı olduğu oranda bu tür fınansmanlara ihtiyaç kalmıyacak yahut bunlar çok önemsiz olacak tır. İnsan gücü yatırımı buyuk sayıda insanların bir arada çalısma sını gerektireceğinden, bu çalısmada kontrol mekanizmasını kurmak zordur. İnsanların severek. inanarak, istiyerek çalışmaları şarttır. Onlara, yaptıkları ısin kendilerine yarıyacağı gösteril meli, gerekli heyecan yaratılmahdır. «Gcl kardeşim, karar verme zamanın artık bıırada. İçine fırlatıldığın büyük çeceden silkinip çıkman gerek. Doğan güneş bizi kuvvetli. kararlı ve bilgrili bıılmalı. Rüyalarımızı bırakmamız. e«=ki bağlarımızı. inanrİRrımızı hayatın önünrte terketmemiz fferek. Kısır tekrarlarla ve bunaltıcı bonzevi'slerle vakit kaybe+Tnvelim. ÖyJe kimseye vetişm«»k falan istemiyoruz. Fakat devamlı vürünı«»k i^tiyoruz. çeoe ve Hindiiz. insanla b«»raber. bütün insanlaria in "an tarihini veniden başlatmasıdır bu...» SON (1) İnsan gücü yatırımı ile ilgili bölümlere temel olarak Nurkse'nin «Capital Formation in Underdeveloped Courtries» adlı kitapta savnnduğn görüsü aldık. T •g^ııııiHiıııi'iıııınıııııııınıınıııiNiıtiffliıımnııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiH^ I TÜRKİYE IŞ BANKASI A.Ş. S I GENEL MÜDÜRLÜGÜNDEN İ ^ SONUÇ Bn yan dizisinde, az gelismis ülkelerde sermaye birikimini gazeteciliğin sınırları içinde kalarak incelemeye çahştık. Az gelişmişlerin şartları, zen j gin ülkelere özenerek onlann J kalkınma örnefini nygulamaya t çalışmanın zaman kaybından baş { S ka işe yaramadığını gösteriyor. • Batı Avrupamn nlaştığı düzeye İ varmayı hepimiz istiyoruz ama, • sartların değismesi aynı yoldan • geçmenin imkânsız olduğunn, he | le günümüzün insan anlayışına t göre «gayriinsani» oldnğnnn gösteriyor. TESEKKÜR Ailemizin kıymetli büyiığü aziz * = S = annemiz Müfettiş muavini alınacak I Bankamız Teftiş Heyetine; Hukuk. İktisat Sıyasal Bilgiler, Orta Doğu Teknik Üniversitesl İdari İlünler Fakujtesı, lktisadî ve Tıcarl Ilimleı Akademilerı (Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okullarıı, Robert Kolej Yüksek Kısmı İş İdaresi ve Iktısat Bolumunden veya bunların yabancı memleketlerdekı Milli Eğıtım Bakanlığınca tanınmış muadillerinden mezun olanlar arasından imtlhanl» lüzumu kadar Müfettiş Muavini alınacaktır. 1 İmtihana gırebilmek için 8 mayıs 1965 tarıhinde otuz beş yaşından yukarı olmamak herhangi bir daıre veya muesseseye karşı hizmet taahhüdü altında bulunmamak. askerlik hirmetin! yapmıs olmak. sağlık durumu Turkiye'nin her tarafmda ••azife gormeğe ve teftiş icaplarından doğan seyahatlere eiverişli olmak lâzımdır. I 1 H = = Ü = H s % 1 ş = Ü = ş Iİ 1 = = ğ 1 ş § = ğ = s = = = AYŞE MÜSEBBİHA BİLSEL'in vefatı dolayısıyle bizzat gelmek veya telgraf ve telefonla acılarımızı paylaşmak cenazesine iştirak etmek ve çelenk göndermfk lutuf ve nezaketinde bulunan muhterem akraba, dost ve arkadaslarımızla müesseselere sonsuz şukranlarımızı saygı ile arzederiz. Evlâtları: Dr. Sabri BİNel Emel Hâmid Yener, Llus Bilsel Cumhuriyet 3367 H ACI BİR ÖLÜM İbrahim va Feridenin oğlu, Nihal Esi'nin çok sevgili eşi, Selmin Esi'nin ve Inci Jakobi'nin babaları, Jan Jakobi'nin kaympederi, Fuat Şapçı, Mehmet ye Kemal Jakobi'nin büyük babaları, İstanbul tüccarlarından, İstanbul Ticaret Odası eski Reisi 2 Imtihanlar yazılı ve sözlü olmak üzere iki kısımdır Yazılı imtihanlar 8 mayıs 1965 cumartesi ve 9 mayıs 1965 pazar gtınleri yapılacaktır. Cumartesi gunü Kompozisvon ve yabancı dil lmtihanlarına, pazar günü ise diğer mevzuların imtiharüarına tahsis ediJmiştır. Yabancı dil imtihanında ortadan aşagı not alanlar. diğer imtihanlarda muvaffak olsalar dahi kabul edümiyecektir. S İıntihan mevzuları. programı ve imtihana gırecek olanlardan fstenilecek vesikalar ve imtıhanı kazanarak Bankaya intisap edecek olanların alacakları maas yevmiye, ikramiye ve istifade edecekleri sosyal yardımlar. emeklilik mevzuatı ve saır hususlar hakkmda bilgi edinmek istiyenlerın Ankara'da Tlıkiye İş Bankası Teftiş Heyeti Reisliğine sahsen veya mektupla müracaat etmeleri veya İstanbul'da Galata şubemizin bulunduğu İ$ Hanının 7 nci katındakj Başmufettişüğe, İzmirde İzmir Merkez Şubemîz Müdürlüğüne. difer şebirlerde ise o mahallerdeki Türkiye ts Bankası Sube Müdürlüklerine bizzat mııracaat etmeleri rica olunur. SAİT İBRAHİM ESI İsviçrede tedavide bulunduğu Cenevre'de ebediyete intikal etmiştir. Aziz naâşı cuma günü akşamı İsviçre Hava Yollarının uçağile yurda getirilecek ve 27/3/1965 cumartesi günü Şişli Camiinde kılınacak öğle namazını mütaakıp Edirnekapı Şehitliğinde aile makberesine defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyleye. AİLESİ Has: 853/3361 =, ı Yeni Ajans 1291/33711 1llllllin!IIIIIIIIIİIIIHIII!l!l||l!!ll|llll!lllilllill|l!linilllllllllllllll)llllll!in!!ll!llllll!l!ll!llllll!lll!l^ Sl... | TEORINİNDEVAMI S imdi, bu büyük gücün nasıl kullamlacağı meselesi ortaya çıkmaktadır. Az gelişmişlerde, üretimin artmasını, dolayısiyle sermayenin birikmesini sadece insan gücünün yatmlması ile sağhyacak çeşitli alanlar var: Yol yapımı. kuyu, hendek, baraj. bina, v.s. Bu tür yatırımlann bazılarında teknık araçların varlığı şartsa da, insan gücünün bolluğu bu ihtiyacı en düşük düzeye ındirmeyı mümkün kılmaktadır. İnsangücünün fînansmanı eski gizli işsizlerın tarladaki tasarrufu ile karşılandığından, bu yatırımlar geçmişe oranla son derece kolavlaşmakta, örneğin 100 insanin 10 araçla yapabileceğini, 1000 ınsan bir araçla yapabümektedır Nurkse'ye göre, bazı alanlarda bu tür finansmana da ihtiyaç yok tur. Insanlar. önce kazma, kürek. YIUN 2 ıtei ÇEKİLİŞİ İÇİN son para yafırma tarihi PERSONEL SEFf ÂRANIYOR Yabancı sermaye iştiraki olan büyük bir sınaî müessesesinin personel islerini tedvir edecek, personel şefinde aranılan vasıflar: 1 Yüksek okul veya üniversite mezunu olmak, 2 Personel işlerinde tecrübe sahibi bulunmak, 3 Çok iyi Fransızca bilmek, 1OOOO« «'"* V Muhtelif para ikramiyeleri 6 KIŞIYE 4 Askerliçini yapmıs ve azamî 45 vasında olmak, İlgililerin. kısa hal tercümeleri ile birlil:te, Kag raköv Posta Kutusu 676 va müracaatlan rica olunur. Bmacai BAIMKASI herkesin diş mocunu Rgklâmrıllk 1073/SJ6İ Reklâmcılık 1125; 3355
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear