14 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE İEÎ CUMHTJRÎYET 27 Şubat 1965 ikinci 5 yıllık PLÂN irinci bes yıllık plânın üçüncü yılına girmiş bulunuyoruz. 19631967 seııelerini içine alan bu plânın tamamlanmasına üç yıldan az bir nman kalmıştır. Şu halde, 1968 başından itibaren tetbik edilmesi gcreken ikinci bes yıllık plânın hazırlanması için de üç seneden az bir vakit var demektir. Üç senelik bir miiddet, ciddi bir kalkınma plâ nının hazırlanması için hiç de fazla bir zaman değildir. Hattâ, aksine bu hususta geç kalınmıştır denilebilir. Vâkıa, bundan bir miiddet evvel, bu hususta bazı calısmalara başlandığına dair haberler yayılımstır. Fakat, bunların nasıl yürütüldüğüne ve bilhassa gereken hızla geliştirilebildiğine dair bilgi verilmemiştir. Kanaatimizce, ikinci beş yıllık plânın anahat lan veya ilk sekli, en çok bir seneye kadar tama men belli olmalıdır. Bu taslak, hiç değilse bir sene müddetle. meraleket iktisatçı ve maliyecileriyle siyasi partilerin ve basın ile halk efkârının açık tetkik ve tenkidine sunulmalıdır. Geriye kalan müddet zarfmda da, tenkidlerle teklifler, ciddi ve samimi bir süzgeçten geçirme ameliyesine lâbi tutuldufctan sonra, plâna son şekli verilmeli ve tasdik ile yürürlük formaliteleri tamamlanıp tatbik çalışraalanna gecilmelidir. İkinci bes yıllık plân, son şeklini almadan önce. mutlaka açık tetkik ve tenkide arzedilmelidir. Bu nokta üzerinde israrla durmak lâzundır. Bu husus, plânın, tatbik edecekler ve halk tarafmdan lyice incelenip anlaşılması ve daha mühimmi benimsenmesi bakımmdan olduğu kadar, ekonomik gereeklere en uygun şekli alabilmesi bakımından da hayatî bir ehemmiyet arzetmektedir. Bu nokta üzerinde bu kadar israrla durmamınn sebebl, birinci beş yMlık plânın hazırlanıs tarn ve bunun tabiî ve hattâ zaruri neticesi olarak lhrlva ettlği çeşitli hatalardır. II erçekten. birinci kalkınma plânı, dört duvar arasma kapanmış, hazırlıksız ve yeter bilgiden mahrum kimseler tarafından, hem alel•cele, hem de gizii bir şekilde hazırlanmıştır. Üstelik, bunlann biiyiik çoğunluğunun, plânı tatbik edceek hükümet erkânından farklı siyasi kanaatlere sahip olmalan ve bu tuhımlannı plâna sokmaları da, plânın bütiinlüğü üzerinde müessir olmuştur. Birinci plânın hazırlandığı sıralarda, Türkiyede plânlama sahasmda ihtisas yapmış kimseler bulunmaması, bu isin muhtelif yerlerden toplanan ve dünyaya nizam vermeye kalkışan bir takım hârika çocuklann elinde kalmasına sebep olmuştur. Bu arada. muhacir kuşlar gibi gelip gecici şekilde Türkiyeye uğrayıveren yabancı miitehassıslar da, o sırada ayak iistü akıllarına gelen bazı nasihatlerde bulunmuşlardır. Bunlann içinde, Türkiyeyi bir nevi cobaye, yahut tecrübe tahtası halinde kullanmak isteyenler de olmuştur. Kalkınma plânlan. projelere dayanarak hastrlandığı halde, birincl bes yıllık plân, gayet kıM bir zamanda yetiştirilmesl sanki biiyiik bir mârifetmis gibi, ön projelere dahi değil de, miiphem bir takım tasavvurlara göre sekillendirilmek istenmistir. Nihayet şunu da ilâvc etmek gerektir kl. birinci plân, Batı tipl demokratik bir rcjim içinde karma ekonomi tatbikine efilimli siyasi iktidar karsısında. bu rrjime inanmayan aşırı devlctçl kimseler tarafmdan, o günün şartlan İçinde. âdeta zorla kabul ettirilmiştir. Bu şekilde hazırlanmış olan plân da, pek tabiî olarak, tatbikatta çe•ftli zorluklar, denge bozukluklan ve başarısızlıklar yaratmıstır. Tehlikeli hastalıklarımız! •••t •••ı F. Bıade kitabının ilk üç .vazıda özetlediğimız bolümünde dünya nufusunun 6 tnilyara doğru gittiğini; Batı Bloku ile sosyalist ülkelein gıda meselesinl çözümlertiklerini; Az gelişmişlerin çeleceğinln ise henüz belli olmadığını yazmaktaydı. B 6 lrind beş yıllık plân, gayet kısa bir görüsle tertiplenmiştir. Ekonominin muhtemel gelismeleri, y» hiç tahmin edilememiş, veya yanlış öngöriilere mevzu olmuştur. Plânın hemen her tarafı, bu neviden hatalarla doludur. Aşağıda nralanan birkaç nokta, bu hususu açıkça göstermeğe kâfidir: Birinci kalkınma plânında, emek ihracı, yâni B nı yurt dısında çalışmaya giden isçilerin durumu ve bu harcketin bilhassa ödemcler dengesi Uzerindeki tesirleri öngörülememiştir. Turizmin ehem miyeti de lâyıkı veçhile takdir edilememiştir. İnşaat sektörüne karşı yersiz, mânâsız ve zararlı bir fobi, bir nevi marazî korku hâkim olmuştur. Mesken inşaatuıın snıırlanması halinde, bu sahaya yönelen tasarruflaruı istihlâke gidebileceği düsünülmeyip, sanayi sahasına akacağı zannedilmlstir. Mesken inşaatı tahdidinin, çok çeşitli sanayi kollannın süriim imkâniarını daraltacağı öngörülmemiştir. Kalkınma, sadece yatırım hacmi ile ilgilendirilmiş bir nevi yatırım kompleksi içinde, diğer ekonomik faktörler ve hususile beşerî âmil ile likidite durumu gözden uzak tutulmustur. Sektör etüdlerinin biiyiik bir kısmı tamamiy le yanlış yapılmıştır. Bunlardan sadece çimento sektörü sahasındaki hatalara işaret etmek kâfidir. Bu sektördeki hatalar, plânın daha ilk tatbik yılında ortaya çıkmıştır. Diğer sektör etüdlerindeki hatalar da peyderpey meydana çıkmaktadır. Misâlleri daha da çoğaltmak kabildir. Ancak. yukanda sözü geçen birkaç misâl dahi, plânın ne bicim hazırlandığını acıkça gösterdiğinden, diğer misâlleri bir tarafa bırakmak mümkündür. Diğer taraftan. birinci plânda hesaplandığı iddia edilen deneelerin hic biri tasarlanan şekilde gerçekleşmemistir. Dış ticaret ve ödemeler dengesi hakkuıda yürütülen tahminler yanlış çıkmıştır. Devlet hususi sektör dengesi altiist edilmiş. bunun neticesi olarak da devietin altından kalkama dığı finansman zorlukları yaratılmışlır. Bütçeler, bu şartlar altmda. her yıl bir milyardan az olmayan acıklarla Meclise sevkedilmiştir. IV irinci kalkınma plânında tavsive edilen tcdbirlerin neticeleri de. pek tabii olarak. plânda gösteriIdliHnden farklı olmuştur. Tiirkiyede. mevcut gelir seviyesine göre. esasen hatırı savıhr derecede ağır olan vergiler daha da arttırıl dığı halde, tasarlanan varidat sağlanamamıştır. Dış ticaret ve ödemeler dengesi, farklı şekilde neticelenmistir. Yılda *'»7 olarak tesbit edilen kalkınma hızı da gerçeklestirilememiştir. Her ne kadar, 1963 yılında bu hız *'• 7.5 olmuş ise de, bunun fevkalâde müsait şartlann tesiriyle ziraat sektöründe elde edilen gelişme neticesi olduğu malumdur. 1954 de ise, kalkınma hızının • 4 civarında kalacağı tah• min edilmektedir. Su hale nazaran. iki yılda elde edilen toplam selişme nispcti '• 11.8 den ibarettir. Halbukl. plân hedeflerine eöre. bunun '• T4.5 olması gerekmektcdir. 196.Î vılında bu durumnn tclâfi edilmesi dc pek mümkiin görünmemektedir. Cunkü, plân hedeflerine göre. üç yıllık toplam kalkınma nispetinin • 22.7 olması Iâzım gelmektedir. Bu hadde » erişmek irin 1965 yılında • 9.2 nispetinde bir hıza • ' olaşmak gerektir. Bunu ümit ettirecek bellrtiler ise mevcut değildir. V u kısa izahlar, kalkınma plânı yapmanm. bir amatör işi olmadığını göstermektedir. Birinci plân, başanlı bir deneme olmamıstır. Bu itibarla, ikinci plânı derhal, gavet dikkatli ve birinriden farklı bir şekilde ele almak lâzımdır. İkinci Plân. realist bir göriişle ve kabil olduju kadar geniş incelemelerle ilmî tenkid ve tekliflere acık bir sekilde hazırlanmalıdır. Plân, birkaç kişinin malı değil, fakat kabil olduğu kadar geniş halk kitlesinin, hattâ mümkünse. idare eden ve edilen herkesin tnüşterek eğilim lerine uyan bir vesika olmalıdır. Kalkınma plânlan, ancak doğru istatistiklere ve tsabetli proielere dayandığı. ilmî metodlara uy gun olarak düzenlendiği ve milletçe gönüllü bir «ekilde benimsendifi takdirde başanlı olabilir. tkinci beş yıllık plân. bu şekilde hazırlanmalıdır. Bu istikametteki çalışmalara derhal başlanmalı, bunlar e«a«en baş'»»nıs i«e h'7'andırılmalıdır. Ozetlnerek çevıren: İSMAÎL CEM Köydeki fazla işgücü Türk tarımına zarar veriyor ...ve ozge/işm/f ülkeler Gerek Batılıların gerekse komünist ülkelerın beslenme problemini ortadan kaldırdıklarını yu karıda belirtmeye çalıştık. Az gelişmişlerin durumu ise değışıktir. Bu ülkelerde tanm üretıminin artış oranı nüfus artışına yetişememekte, gıda sıkıntısı her yıl biraz daha fazlalaşmaktadır. Hemen hepsi tarafsız olan Az gelişrnişlerde 1 milyar insanın yaşadığını, 2.000 yılmda bu ülkelerde nüfusun 2,5 milyar olacagını belirtmiştik. (Lâtin Amerika ülkelerini bu bloka dahıl etmiyoruz.) Bu ülkelerin problemlerini halletmek için seçecekleri yol, 2.000 yılı dünyasının durumunu ortaya koyacaktır. Ancak asıl önemli olan Az gelişmişlerin seçecekleri yol değil, bu ülkelerin açlığı yenebüecek bir duruma gelmeleridir. Az gelişmışleri incelerken önce ozelliklerini anlatmaya çalışacağız. Ornek olarak daha çok Asya ülkelerini ve yakmdan tanıdığımız ıçın Türkiyeyi ele alacagız. Az gelışmış ulkelerın ük goze çarpan özelliği hızlı nüfus artışıdır. Bu artış, doğum sayısı aynı kalırken ölüm sayısının azalmasmdan ileri gelmektedir. Günümüzün Az gelişmişlerinde salgın hastalıklar artık ortadan kalkmıştır. Meselâ Türkiyede büyük ölçüde var olan Malarja hastalıgı önlenmiştir. 1934 yüında 12 sene kalmak üzere bu ülkeye gittiğimde, tzmir yakınlarında «Cellât» .diye adlandınlan b!r göl vard». Bu gblün (avarın daki köyler malaryadan kırılırlardı. Şimdi ise gölün ismi dahi pek bilinmez. Malarya hastalıgı da tamamen önlenmiş gibidir. Hemen bütün Az gelişmişlerde var olan bu durum nüfusun dunya tarihinde gorulmemiş bir şekilde artmasına sebep olmakta. daha once belirtmeye çalıştığımız gıbı ekonomik gerilık doğumun kontrol edilmesini engellemektedır. Az gelişmışlerın ikinci ortak özelliği, tarımsal üretimin yetersız olması ve artan nufusu beslemekten âciz kalmasıdır. Bu ülkeler tanmdaki üretimin nüfusun arttığ: oranda fazlalaşmasına çalışmakta ve pek bir başan elde edememektedirler. Gene Türkiyeden örnek vereceğim. Bu ulkede gıda maddelerinin üretimı, nüfustan daha yavaş artmak ta ve ülkenin beslenme durumu kötüleşmektedır. Bir zamanlar hububat ihraç etmek isteğinde olan Türkiye, bugün buğdayını dışardan almak ve yabancılann yardımı sayesinde beslenmek zorunda kalmıştır. Aynı durum Pakıstanda, ve dığer Az gelişmişlerde, daha kotusü ise Hmdistanda vardır. Az gelışmış ülkelerin bir özellığı de, bu memleketlerde tarıma elverisli bütün toprakların kullanılmakta olması ve sulama ıslerınin yetersizliğidir. Ekilebilır toprağın tükenmiş olması joızünden bazı ilkel ve zararlı metodlarla yenl toprak elde etmeye çalışmakta ve bunun sonucunda işlenmekte olan toprak da kaybedilmektedir. Türkiyedeki verimli toprakların önemli bir bolümü su ve rüzgâr erozyonu jiizünden ekilemiyecek hale gelmektedir. Bu ülke erozyon problemini kısa bir zamanda ortadan kaldırmazsa bir kaç yıla kadar toprağmın verımi büyük ölçüde azalacaktır Az gelişmişlerin hemen hepsmde toprağın sulanması yetersizdır. Bu ülkelerin şartlan çiftçılerin kendi başlanna bu problemi halletmelerine, yeni kuyular açmak gibi yollardan tarlalarmı sulamalanna izın vermemekte, büyük sulama tesislerinin ve barajların kurulmasını gerektirmektedir. Bazılarında, örneğin Irakta, baraj kurulmasmı sağlayacak nehırler çok sayıda vardır. Ancak, sulama tesislerinin yapımı büyük sermaye ve çalışma gerektirdiğinden, Az gelişmişler üretiminde çok önemli yeri olan bu tür projelen pek gerçekleştirememektedirler. Örnek olarak, Az gelişmişlerin içinde bu bakımdan «iyice» olan Türkiye ile Çin'i karşılaştırabiliriz. Çin ilk 5 yıllık plânı süresince 30 milyon hektar toprağın sulanmasını sağlamışMr ve şimdiki plân gereğınce bir 30 milyon hektar daha sulayacaktır Türkiye ise son yedi yıl süresince her yıl ancak 7 bin hektarın sulanan topraklara eklenmesini becerebil miştiç. Yapılan plân gereğince bu miktarın yılda 70 bın hekta ra çıkarılablleceğını kabul etsek dahi, bu artışın Turkıyenin ihtı yacının ancak çok kuçük bır bo lümünvi karşılayacağı meydanda R B Prof. M. ORHAN DİKMEN KIZAMIK E cuklara, kızamığı geçirmis olanlardan elde edilecek kan veya serum verilmesi elverisli bir sonuç doğurur. Çoeuk bastalığı oknldan alıp getirdi ise, bütün kardeslerini hastalıgı almış saymak gerektir, Tedavi için, çocuk her halde yatağa yatınlmalı ve üşütmeden korunmalıdır. Odası, hafifçe los hale getirilmeli, ıslak bez asılarak odanın havası nemlendirilmelidir. rznrumun bazı ilçclerınde kızamık salgjnıÇocuk iki hafta yatakta tutulmalı, üç haftanın başsöstermesi ve birçok can kaybına dan önce evden çıkarılmamalıdır. Tedavide sebep olması, dikkatleri bu konuy* çekmiş bronşiti bertaraf etmek, dolasım organlarını sübalnnuyor. Hastalığın, kışm en siddetli devrinrekli kontrol altında tutmak lâzımdır. thtilâ! de patlak vermesi ulaştırma yollannın kapalı vapmıyan kızamıfa karsı ne sülfamitler, ne de olnşn gibi sartlar yanında çevre sağlığı ve yasaantibiyotikler etki eder. Ama ihtilât başgöstem» «eviyesi faktörünün ne derece önemli oldurirse bunları kullanmak lâzımdır. Kızamık geğnna bir kere daha tanık oluyoruz. Ynrdumuzçiren çocnklarda difteri, boğmaca ve tüberküloda oldukça »ık görülen bu talihsiz olaylar, çevza karsı savunma gücü azalır. Son zamanlarda re sağlıfı şartlan düzeltilmedikce. sürekli basaserumdan daha etkili olan Gama globülini kuln elde etmenin ne kadar güç oldugunu gösterir. lanılmaktadır. Kızamık, çok defa salgınlar halinde basgosKızamık, genel olarak hafif bir hastalık sa«eren ve daha ziyade çocukluk çağını tehdit vılırsa da, ihtilâtlar yüzünden sebep olduğu eden bir hastalıktır. Onu. bir virüs meydana ölümler az değildir. Bilhassa hayat seviyesi dügetirir. sük sınıflar teblikeye mâruzdor. Hamburg sehKızamık, insandan ınsana gccer. HastaıiK rinde yapılan bir istatistiğe göre, kızamık ölümbelirtilerinin patlak verdiği ilk günler, bulaşmaya en elverisli zamanlardır. Bulasıcı madde, leri, en fakir sınıfta, orta halli sınıfa göre yirmi defa daha fazladır. Bn ölümlerde rasitizm ve hastanın ağzından ve burnundan havaya fırlar tüberküloz baslıca rolü oynar, Bu sebeple kızave yayılır. öyle ki, bir hasta çocuğun yattığı mıfa karsı vapılacak savaş. her şeyden önce çevodanın açık duran kapısından geçen bir çocuk, re sağlık sartlarının düzeltilmesi ve genis halk hastalıŞı alabilir. Çocuk ilk altı ayda annesintabakalarının vasama sevivesinin vükseltilmes' den aldıfı bağısıklık sayesinde hastalıfa tutuldir. maz. Geçkin ihtiyarlarda da pek görülmeı. HasSosyal faktörler arasında, besın yetmezliğı tahğı bir defa geçirmek, sürekli bajişıklık bıra te konut sartlarının elverissizliği başta gelmekkır. Hastalık. virüsün vücuda girmesinden 1011 tedir. Genel olarak fakir sınıflarda hayvansal fün sonra baslar. İlk belirtiler yukan hava yolkarsılamamaktadır. lannın ve göz konjoktivasmın nezlesiyle ve vü besin vücut ihtiyaçlarını eut îiisınm yükselmesiyle baslar. Çocufun göz Günde 70 • 100 gram protein, bir gram kalsiyum ve yarım gram demirin önemli bir kısmının leri ışıktan kamasır olur. Hafif bir nezle ve hayvansal besinlerden alınması gerekirken bu kramp seklinde öksürükler basgösterir. «anak sınıflarda istihlâk edilebilen et ve süt biçbir suiçinde «Koplik lekeleri» denen lekeler görüliir retle ihtiyaca cevap veremez. Tapılan genis bir Bundan sonra ates biraz daha vükselirken önarastırma, nüfusumuzun küçümsenemiyecek bir ce yüzde, sonra boyun ve göjüste ve nihayet kısmının demir eksikliğinden ileri gelen kansız bütün vücutta mercimek büyüklügünde, yuvar lı£a müptelâ oldufunu göstermistir. Bu hal has lak, kırmızı lekeler belirir. Lekeler arasmda. talıklara karsı direnci azaltmakta ve ihtilâtlara lekesiz, normal deri adacıkları kalır. Döküntü vol açmaktadır. Isıtılması ve ha>alandırıiması tamamlandıktan sonra ates düsmeye baslar, ve îüç konutlar da hastalıklarda olumsuz bir rol lekeler cıkıs sıralarına çöre solarlar. oynamaktadır. Çocukluk çağının daha ziyade Kızamık, cok kolav bulasan bir hastaiık ol tehlikeye mâruz olusunun sebebi. çocuk vücu doğu için hemen ber çocuk tutulur. Kızamık dunun büyüklerden sadece boy ve ağırlık bakı güt çocuklarında, vetersiz beslenmede. eritici mından değil. fizvolo.ji, patoloji ve psikoloji ba hastalıklarda ve sefalet sartlarında ihtilâtlar kımından da farklı ve ayrı bir varlık olmasın yaparak tehlikeli bir hal alır. Döküntünün knv dan ileri gelmektedir. Çocuk bünyesinin özelli vetli baslayıp gelismesi iyi bir alâmet sayılır. ei, hızlı büyüyen bir organizma olmasından do Kızamığın baslangıcında gırtlak içinde şişme ğar. Bu sebeple çocukluk ça$ı, ber bakımdan olur. Bu hal öksürüğün seklinden ve konuşmaözel bir itina ister. Böylece bütün sağlık dâvala mn pürüzlenmesinden belli olur. Bu devrede rı, gonunda, sosyal ve ekonomik kalkınmaya ve difteri ile kanstırılabilir. thtilâtlardan birisi de ivi bir organizasyona bağlı kalmaktadır. orta kulak iltihabıdır. oruyucu tedbir olarak hasta çocukları ayrı bir yerde yatırmalıdır. Ne çare ki, bu avır ma çok defa geç kalır. Ha«talı(ı »!»•"« •• z gelışmış ülkelerde çalışan nüfusun % 75 i çiftçidir. tnsanların büyük bir bölümünün tarımda çalışmasının sonucunda toprak çok küçuk parçalara aynlarak verim düşmekte ve artan nüfusun köylerde kalması gizli işsızlik yaratmaktadır. Turk tanmında çalışan 9 milyon insandan birkaç mılyonu üretimın artmasına faydalı olmamakta, sadece tüketımi çoğaltarak köylerdekı durumun kötuleşmesine sebep olmaktadırlar. Bırleşmiş Milletler gıda ve tarım organizasyonunun Türkiyeyle ilgili raporunda şöyle denmektedir: «Köylerdekı fazla işgücü Türk tarımına hiç bir sekilde faydalı olamamakta, bilâkis zarar vennektedir. Türkiye' nin kalkınması için hazırlanmış herhangi bir plânın başanya ulaşması için bu işgücünün tarımdan uzaklaştırılması şarttır.» z gelışmış ülkelerin kalkınabılmeleri için tanmdaki faz la insan gücünden üretken alanlarda yararlanmamn yolunu bulmalan gerekir. Başka turlü kalkınamazlar. Ayru meseleyle karşı karşıya kalan komünıst ülkeler bunu otoriter bır rejım sayesinde çözümlemişlerdı. Az gelişmış ülkelerin bu problemı çözümlemek için komunıst ve otoriter olmayan bir metodu bulmakta göstereceklerı başan, 2 000 yılmdaki dünyanm durumunu meydana çıkaracaktır. Gıda problemmın halledılme si için tanma büyük ölçüde yatırım yapılması gerektiğini az gelişmişlerin özellıkleri ortaya koymaktadır. Bu ülkelerin baraj, yol, kanal gibi ekonominin altyapısını kurmaları ve bu ku ruluşta tarımdaki fazla insan gücünden yararlanmalan gerekmektedir. Meselelerin çokluğu, kalkınmanın ancak uzun vadeli bır plân çerçevesinde çözümlenebileceğini göstermektedir. Bu arada şunu da belirtmek gerekir kı, kuvveti tanma verıp sanayii önemsememeleri yolunda az gelişmişlere yapılan tavsıyeler yersizdir. Tanm ve sanayi, aralarında bir seçim yapılmasmı gerektiren iki karşıt değıllerdir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, tanm ya sanayile beraber geüşmekte. ya da hiç gehşmemektedir... z gelişmiş ülkelerin kalkınmalannda sanayileşmiş ülkelerin verdikleri yardımm payı büyük olabilir. Ancak, bu yardımın günümüzdeki şekli yetersiz kalmaktadır. Gelişmiş ülkelerin verdikleri yardım, «verebileceklerine» o A A A ranla çok az kalmaktadır. Doğu ve Batının her yıl silâhlanmaya harcadıklan para, 100 milyar doları aşmaktadır. Az gelişmiş ülkelere verilen yardım ise ancak 3,5 milyar dolardır. Silâh yapımında harcanan paranın önemlice bir bölümU az gelışmışlere verilse, bu ülkelenn kalkınması kolaylaştınlmış olurdu. Dunyada henüz topyekun sılâhsızlanmayı sağlayacak bir ortam yok ama, çocuklarımızın 2 0001 yaşamalarını ıstıyorsak boyle bir ortamın yaratılması için var gücümüzle çalışmalıyız. öte yandan, yapılan yardımlar çoklukla siyasi ve iktisadl amaçlarla verilmekte, yardım bır çeşit propaganda ve baskı aracı olarak kullanılmaktadır. Yardımın «komünizmle mücadele etmek» veya «komünizme ısın dırmak» amacıyla verümesi, az gelişmişlerin yan aç insanlan düşunUldüğUnde biraz saçma gelmektedir. Önemli olan yardımı veren ülkenin defil, alanın menfaatidir. Verilen yardımın ikıli anlaşmalarla yapılması, Az gelişmişlerin açısından zararhdır. Bu yardımın daha etkili ve faydalı olması için, yardımın tümü ulus lararası bir kuruma verilmeli ve bu kurum tarafından Az gelişmişlerin ihtiyacına göre dağıtılmalıdır. Bu durumda yardımın bir başka aracı olması önlenecek ve kullanılış şeklinin tarafsız bır kurum tarafından denet lenmesi sağlanacaktır. Az gelişmiş ülkelerin çoğunda beslenme durumu çok kötü olduğundan ve artan nüfus bu du rumu daha da kötüleştirdiğinden, aldıklan yardım kendilert için elzemdir. Amerika gibi bir ülkenin tanmında üretim fazlası olmasından Az gelişmişler çok yararlanmışlardır. Amerikan Tanm Bakamnın dediği gibi «Kullanacağımızdan, satacağımızdan, hatta depo edebileceğimizden de çok fazla» olan gıda maddeleri üretimi, bazı az gelişmişlerdeki insanlann aç kalmasını hiç olmazsa birkaç yıl geciktirmiştir. Bu arada Sovyetler Birliğinin de tarımda ilerlemesı, bu ülkenin yaptığı gıda yardımını arttırabilir. Az gelişmiş ülkelerin kalkınmasmda dış yardunın önemli bir payı olabilir demiştik. Ancak, unutulmaması gereken bir gerçek de, her ülkenin kendi kalkınmasını kendi çalışmasıyla yaratabileceğidir YAREV: İSÇİLERİN SAYISI HER YERDE ARTrVOR Desen: A. ARAD l'azıislerindekı arkadaşlarımızın yerinde bir tertibi midir, yoksa tesadüf müdür bilemiyorum, dünkü Cumhuriyet'te iki haber altalta düsmüstü. Üstteki haberin baslığı : « Tekman ve Çatta dlu sayısı 211'e yukseidı • Fikret Otyam Erzurumun kızamık salgını bölgesinden kötü haberler veriyor. Ve ölü savısının 400'e yükselmesinden korknlduğunu yazıyor. Ve bemen bu haj>erın altmda bir ikinci baslık : « Ankarada ovnanan uç pıyesın metnı Savcıhkça istendi.» Emniyet 1. Sube mensupları. Melih Cevdet'in «Içerdekiler. ini, Recep Bilginer'in «Isyancılar» ını ve Sanat Tiyatrosunda oynanan »Avak Bacak Fabrikası» nı tam metin olarak Savcılığa snnmak üzere tiyatroların kapılarına varıp davanmıslar Ankarada Bu tiyatro haberlerine baskalannı da katabiliriz. Bir yıl önce Sehir Tiyatrosunda gerici takımının Brecht'in piyesini basmalarını hatırlıvabiliriz. Birkaç hatta önce de Adana Belediye Reisi, Adana Tiyatrosunda ovnanan Musahipzade Çelâl'in «Kafes Arkasırda» eserini afisten indirmek için emir verdi. Musahipzade'ye tahammü] edemiyen bir 1965 Türkiyesi rüyalara girse «Hayırdır insallah» dive uyanır insan Bütün bunlar isaretlerdir. Fikir özgürlüğü karsısında buiunan çevreler ellerinden geleni artlarına koymıvacaklar tabiî.. Kolav olmuyor insanlann uvanması ve uvandırılması... Elinoğlu tutup tivatroyu basıvor. \icin? Sorsanız kendisine. bu vatanı ve bu vatanda vasıvanları kurtarmak için. Adana Beledive Reisine sorsanız. o da Musahipzade'vi afisten indirmekle millet ve halk yolonda hizmete devam ettiğini söviiyeeektir. Düsüııüyorum da. bu millet hanei millet? Bu halk hangi halk? Su Tekman ve Çat ilçelerinin köylerîne bakın! Bir gün o kövlerin ahalisi ellerinde vüzlerce tabut eösteri viirüyüsüne kalksalar acaba Brecht'i Şehir Tiyatrosunda basan takım buna ne diyecek? Belli ki : Tahrikçiler kövlüvü ayaklandırdı, müesses nizam'a karşı yapılan bn yürüvüs tertiptir divecek. Ünlü tivatro adamı Jean Vilar'ın sahneve kovdujn «OppenJ heımer Dosva<n> Paris'te ovnuvor. Vilar. atom fiziji bilgini OpI penheimer'in dâva dosvasını oldnju eibi ele alıo tivatrova uyfulamış. Hayattaki bir geroetin belgelere davanılarak sahneve çıkarılımsı demektir bu Divelim Türkiyede de avnı isi yapsak .. Adlive arsivlerinden b?7i ilîi cekici dosvaları cıkarıp tstanbul ve Ankara sahnelerinde gözler önüne sersek . Vaktiyle poliste vapılmıs sor?nlardan. savcılıkta vapılmıs sorusturmalardan. mahkemel»Tdeki dnrnsmalara kadar ban belçeler halkın gözü önünde tekrarlansa Ciinkü Türkiyede gerçek olavlar Türk tiyatrosunu çoktan asmıstır. Biz temelden bir düsünce de^isikliğine muhtarız. Dvygularımız asınmıs, aklımız uvusmus. alıskaniıklarımız korkunç. Anadolu. Türkive Gumhurivetinden uzak bir ülke sribi vasıyor. Ve biz kabul etmisiz bunu Yoksa kızamıktan 1%5 vılında cocuk mn ölürmSs!.. Gazetelerimizin ba«ilıkları tümden yanlış : O çocuklar kızamıktan değil. vokluktan, yolsuziuktan. ilâçsızlıktan öldiîler: doktorsuzluktan öldüler . Tann pöstermesin o 211 cocnk va hu memleketi vöneten kaymak çevrelerimizden olsa idiler? Kıvamet kopar. ortalık birbirine girer. radvolarımız matem havaları calar. gazetelerimiz sivah bashklarla çıkardı Ovsa simrli âdi bir cinavet haberi kadar vaııkı vanmıvor. Çünkıi Anadolunun ağ^ı var dili vok köylüklerinden nlenler Ve seckin çevrelerimizın hâkim manzarası da su ne yazık : tiâc hesaplarına dokunma!.. Zararlı ve tehlikeli. Fczacıların hesaplarına dokunma!.. Zararlı ve tehlikeli. Profesörlerin Tıp Fakültelerindeki yemliklerine ilişme!.. Zararlı ve tehlikeli. Peki sonra? Sonra da piyeslerin pesinde dolaşıp vatanı kalkındıracağımızi sanıvoruz. Galiba, kızamık gibi hapsırık kadar hükmü kalmıs bir hastalığın tehlikeli olduîu ülkelerde fikirler de tehlikeli oluvor, pivesler de tehlikeli oluvor. vazılar da tehlikeli oluyor; Brecht'i bir yana bırakın. Musahipzade Celâl bile tehlikeli oluvor. . •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••+••4 • • • • Öğretmen nezaretinde matbaa retuşörii yetiştirilmek • • üzere resim bilffisi ve kabiliyeti olan, askerliğini • • yapmış, 25 yaşını geçmemiş elemanlar aranıyor. J • Müracaat: Cıımartesi pazar hariç 9.00 18.00 arası { • Divanyolu Türbedar Sokak No. 22, Hayat mecmuası. • • • *•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••»••••• nrTllOfin wrTİoTİniı rnrı/ RETUŞÖR YETİŞTİRİLECEK • •••••••••••••••••••••••••••••••. • • (Reklâmcıîık: 769» 2305 55 Ay Toksitle Yesilköy'de Daireler ŞABAN GÜMDEŞ 44 06 12 •••* 7 odah, 150 170 m2, kalorifer. parke, deniz manzaralı • 1000 m2 bahçe içinde. yarısı 3 ayclı. bâkiyesı 52 ayda ödemeli !üks inşaat 110 150 bin lira İstasyon caddesi No. 74 Yeşilköy ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Ilâncılık: /2316 ••••••••••••.•••«•I S. Kurutluoğlu nun Teşekkürü Refikam Avniye Kurutluoğlu'nun vefatı dolayısiyle tâziyette bulunan ve alâkalarını esirgemiyen, acılarımızj acılarına bizzat katan veya mektup ve telgrafla bu hislerini duyuran, cenaze mf#%siminde hazır bulunmak, çelenk göndermek lütfunu esirgemiyen akraba dost, ve arkadaşlarıma ve teşekküllere, bu kadirşinashğın devamı sebebiyle, minnet borcumu ifadeye ancak vakit bulabildim. Bu mevzuda gösterüen yakın ve içten alâkaya karşı duyduğum sonsuz şükran ve minnet hislerime gazetenizin vasıta olmasını rica ederim. SAHİR KURUTLUOĞLU Cumhuriyet 2319 ••••••••••••••••••••••••••••••+•»•••••••••••^ .•••••IIMIIU,. •••••••• Gençhk. dınçlık, zindehk, huzuı için BALANA AKSU LÂBORATUARI, ÇemberliUş. Tel: 27 23 52 ALANA ••••••••••••••••«•••>•••. Reklâmcılık 764/2306 ••••• » » • • • • < • • • • • • • • • • » • • • * • • • • • • • • • • • • • • •• • • • • • arlık Suretiyle Eşya Satışı Sabuncu Zade M. Şakir ve Mahdumu t Miiessesatı Ticarî ve Sınaî Türk Anonim Şirketi Umumî Heyet Tonlanlısı İlânı: Şirketimiz Umumt Heyeti 18 mart 1965 perşembe günii saat: 15.00 de Eminönü, Zindankapı da 43 numaralı mağazasmda ALELÂDE olarak toplanacaktır Sayın hissedarlarm asaleten ve vekâleten sahip bulunduklan hisse senetlerini engeç 11 mart 1965 akşamma kadar şirket veznesine teslim ederek GİRİŞ BELGESİ almalan rica olunur. Bilânço, Kâr ve Zarar hesabı ile İdare Meclisi ve murakıp raporlan ve safi kârın ne suretle dağıtılacağma dair İdare Meclisi teklifi. aym yerde 3 mart 1965 sabahından itibaren savın ortaklarm tetkikine âmade tutulacaktır. GÜNDEM: İDARE HEYETİ 1 İdare Meclisi ve murakıp raporlan ile bilânço ve kâr ve zarar hesaplannın okunarak müzakeresi ve İdare Meclisi, murakıp ve müdürlerin ibrası, 2 Esas mukavelenamemizin 10 uncu maddesinin, Ticaret Vekâletinin de tasvibi gereğince, değistirilmesi için karar alınması, 3 Müddeti biten İdare Meclisi azahğı için seçim yapılması. 4 1964 yılı kârının tevzi sureti ve zamanı iiçin Meclisi İdareye mezuniyet verilmesi, 5 1965 yılı için bir murakıp ve yedeğinin seçilmesi ve senelik ücretinin tesbitiCumhuriyei 2302 Çipendel tıpi Avrupa yemek odası ile hakikî Floransa lâke üzerine çiçeklerle tezyin edilmiş genç kız yatak odası takınu satılıktır. Bugün cumartesi 27 ve yarın pazar 28 şubat saat 10 dan 17 ye kadarAdres: Bomonti, Havaryum Cad. 15 Öztürk Palas Daire 14 Kısmet: 420 '2314 ^ııııııııııi!iııııııııııııııııııııi!mıı>ıııııııııi!!::n!i 2 A Y I = Giriş % tümrüğO Beranname No. tarihl J • ^ • İLANI Kıymetl Dolar >ıı<ıiii«ınnıiHnıııınııııııııi!!!i!n!iıi!!i!i!iiiııt Malın cln«l. 1 ş 1 Aşağıda dökümü yazüı ithal mallarına alt orijinal sigorta po U = liçeleri zayidir Bunlann hükümsüzlüğü ilân olunur. g Menjel % Istanbıı) 34508 31.8 960 Almanya 1000. Baş maSlnesl g = » 29287 25 7.960 Arusturya 927. Elektrtkl) traş mafclnesl = ş > 22389 « 6 96) Amerlkjı BD ı 559 40 Tükenmez kalem yedeklert II j > 36967 25 8.961 Anıaturya 1 000. ElektrtkH tra? mafclne aksamıf 3 > 3355 23 8 960 Alroanya ı ooo Tras eıçagı ş Istanbul Ithalât ve Ticaret Müessesesi Rebeka Saitiel 1 I Cuounhurlyat U07 K Prof. Dr. SADİ IRMAK J • J • J dıı. »••••••••••••••••••»••••••••»••••••••••»•••»»
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear