15 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE DÖRT CUMHURİYLI 18 Şubat 1965 TANIDINIZ CHP nin küçük hikâyeci Genel Sekreteri Memduh Şevket Esendal'ın ümitle baktığı gençlerden birjydi. Parti içindeki gençleştirme hareketinde ön safı aldı ve Bakan oldu. Genç, dinamik ve yakışıklıydı. Bütün dikkatleri iizerinde topluyordu. Yavuz havuz meselesinden sonra Yüce Divana sevkedilen ilk Bakan oldu. Birkaç aylık yargılamada suçsuz görülerek beraet etti. Bir siire iç politikadan ayrıldı. Sefir oldu. Memleketleı, kıtalaı dolaştı. Dünkii yazımızda bahsettiğimiz sahıs İsraet înönü'ydü Günahım çok yaşamış olmak EMEKLİ DEMEK DERTLİ DEMEK Sabahın 7 sindenberi buradayım, Hanım Kızım.. Diyordu biri.. Yaşlı zayıf.. Hem de «kuyruk» un başlarında bile değildi.. N'aparsın?.. Söyle, gelmeyip de n'aparsın?.. «Kuyruk» ta, mmltı ha linde hemen ayni sözler dolaştı: Doğru.. n'aparsın? Biraz çecikirsen, içer de beklemek var bu sefer.. Bütün gün beklemek var.. Sagara dumanı.. karanhk.. kafam dayanmıyor artık.. Bir baskası, yarı gülerek ekliyor: Alacaklılar da dayanamıyor, değil mi üstad? DER5PIEGEL TORKİYEYİ HSÇ BİR ŞEY TURİZM KADAR SÜR'ATLE REFAHA KAVUŞTURAMAZ Türk/yenin her şeye rağmen kendisini kurtaramaması, Amerıkalılann Orta Doğu memleketlerini kendl emellerine âlet etmek maksadıyla hoy/i şımartmış olmalandır borç para yerlerine yapılmasın» karar verilen sayfiye evlerinin yatınm 1 Almanvadan alınacak önümüzdekiile, Anadolunun mnhtelif Milişinin konusulmasına günlerde baslanacaktır. Röporiaj: ISMET KUR Bir iki küçük değişiklikle... K ırmızı oy, hükümetin düsüBU ŞARAP rülmesi, Çankayada dört toplantı, Ürgüplünün Başbakan İYİDİR oiması ve tarih 17 gubat. AP lilerin fıkrası: Ürgüplünün Bakanlannı seçmeSarap seçme konusunda bir •i, Bakanlar Kurulunun Gürscl bektaşiyi bilirkişi yapmışlar ve tarafından kabulü, Bakanların önüne iki bardak şarap koymuşBakanlıklarını tanunaları ve lar. Bektaşi keyıfle birincisini al ilâh... mış ve bir yudumda içmiş. SonYa 28 şubatta çıkması gereken ra ağzmı yüzünü buruşturarak 1965 bütçesi... ötekini işaret etmiş: « Bu sarap daha lyi..» demiş Meclis lokantasında günler Iddiacılar şaşırmıs ve itiraz et hesaplanıyor ve günun sorusu so misler: ruluyordu: • Aman, bektaşi baba öteki• Ya bütçe ne olacak?.» nin tadına bakmadın ki.. Zeki bakışh bir AP milletveBektaşi babası gulerek oevap kili hemen cevabı bastırdı: vermiş: . CHP 11lerin hazırladıgı büt • Bundan daha kötüsü olmaı f*yl bir, İki rörüşle Meclise ge da onun için ötekini seçtira.. tirlr, beyar oy veririz. Her sey CHP lilerin ata sozü: •lur, biter!. • Gelen gideni arattırır!..» Haztrlıyan: T. AYT UL Şampuan niiniır.RHM^ İstanbul Amerika Başkonsolosluğundan j 1965 iZMİR FUÂRI B.AD. kontenjanıyla Izmir Fuarjna ıştirak taleplerinin son kabul tarihi 19 şubattan 5 marta uzatünustır. Talepler 5 mart günü iş saatinin sonuna kadar, İstanbul Amerika Başkonsolosluğunda Bay Necati Erkmene tevdi edilmiş olmalıdır. Bu tarihten sonra verilen talepnameler tahsia iüin nazart dikkate alınmıyacaktır. (Basın 2251/1980) I ğ g g g g = | .uıiııııııııııııiiM Hepsi gulüyorlar.. Dılimizde, dudaklann boyle gerilmesine verilmiş başka ad bulunmadığı içın «gülmek» dedim buna.. Yoksa, yüzlerdeki acıyı, isyanı. çaresizliği büsbutün artıran bir «dudak gerilmesi» bunlannki.. Bu insanlar ki. bütün gençliklerini, bütün verirnli yıllannı, hem de «bir lokma. bir hırka» karşılığı bu topraklar, bu toprakların lnsanlan için harcamışlardı; üç ayda bir, mevsimine göre, yağmurun, kann, güneşin altmda; günün çok erken saatlerinden itibaren, kuyruk olup bankanın açılmasını bekliyorlardı.. Beklemekten, soguktan şikâyet edenler var.. Bir hanım, kınş kırış yüzüne rağmen çocuksu bir hanım: Ben alışkınun.. diyor.. Kara, fırtınaya, soğuğa, güneşe hep alış kınım.. Sabahm erken saatlerinde kalkıp yollara düşmeğe de alışkınım ben.. Tam 33 yıl 5 ay böyle yaptım çünkü.. Sırtında solmuş, boyanmıs, tekrar solmuş ince bir «yeldlrme», ayaklarında paralanımş lâstik papuçlar var.. Ama, bu sefalet içinde gene de asil.. Geçmişine güzel arularla bağlı olduğu, o, eski 33 yıl, 5 aydan söz ederken gözlerinın parlamasından belli.. Ben mi?.. Biraz duraksıyor.. Elinde olmadan, özellikle ayaklanm saklamak ister gibi bir hareket yapıyor.. Soluk yeldirmesinin yakasını düzeltiyor: Ben... öğretmendim efendim. llkokul öğretmeni... Bu duraklamalan, bu, mesleği sorulunca sefaletini gizlemeğe çalışması. öğretmenliğe karşı duyduğu büyük aşktan ve saygıdan ötürüdür.. 33,5 yılını yedikten son ra; onu, böyle aç, sefil, sokak ortasına bırakıveren mesleğine karşı duymağa devam ettiği büyük saygı ve sevgiden.. Sorulanma hep biraz kısık, fakat çocuksu bir sesle karşıhk veriyor.. 33,5 yıl, çocuklarla haşır neştr olmanın verdiği, o tatlı, çocuksu hava.. Kimsem yok.. Evet: evlendim.. Öğretmenliğimin ilk yıüarında.. Kocam tuhaf adamdı. Beni, mesleğimden kıskandı.. «Ya mektebi bırakırsın, ya beni.» dedi.. Mektebimı, çocuklarımı o kadar çok seviyordum ki, efendim, bırakamadım.. «Eh..» dedi kocam ve beni bıraktı.. Hayır, pişman fa lan değilim.. Gene papuçlarını saklamağa gayret ediyor.. Sıska omuzlarından mütemadiyen kayan ince mantosunun yakasını çekiştiriyor.. Ve birden yuzünün bütün ışıkları sönuyor.. O çocuksu hali kayboluyor.. Şimdi 100 yaşında gıbı. Hiç bir şeye pişman değılım. Fakat.. artık eski talebelerime rastlamaktan, ölümden korkar gı bi korkuyorum.. Hoş ölümden korktuğum yok ya.. Söz gelişi ışte.. Halbuki bır zamanlar, talebelerimle karşılaşmak, onlarla konuşmak, benim için en büyük b:r iftüıar ve saadet vesilesi olurdu.. Şimdi biri yanıma yaklaşıp < a 1 «Siz, falanca öğretmensiniz, değıl mi?» diye sorarsa, hemen: «hayır, yanlışınız var..» deyip kaçıyorum. Susuyor.. Onlardan kaçıyorum.. Fakat hayattan, sefaletten ve hâtıralardan kaçılmıyor, hanımefendi.. On lardan kaçılmıyor!... ağlıyor ki, kendimi suçlu hissetmeğe başhyorum.. Gelinımle beraber oturuyorun... Allah razı olsun, evlenme dı.. Grıpin fabrikasında çalışıyor Haftada 70 liraya yakın alıyor.. 200 lira ev kirası veriyoruz.. Geli nım genç daha.. Bır de evlenıver se ne yapanm ben? Yaz, hanım kızım, yaz.. Herkes okusun.. Üç ayda elıme yüz elli lira geçtiğini ümmeti Muhammet duysun.. Duy sun da bir çare bulsun bizim gibi zavallılara.. BÜTÜN GÜNAHİM ÇOK YAŞAMIŞ OLMAK!.. İnanılır gibi değil.. Genç bir hanımın kolunda bir yaşlı hanım var.. Bitkin bir hanımefendi. Zorlukla adım atıyor. Kulafı hıç işitmiyor.. Hiç ama.. Top patlasa duymazmış.. Gözünun biri hiç görmüyor.. öbürünun kapanması da gün meselesi imiş. Gayet, gayet az görüyor şim dilık.. Plâstik harflerle konuşuluyor kendisiyle.. Allahtan ki, h&lâ çok zeki.. Kelimenin ilk heceleri ni yazarken tamamını kavrayıveriyor.. O kadar da muntazam ve güzel konuşuyor ki.. Tam bır «es kı İstanbul hanımefendısi.» Babam, 93 harbinde şehıt olmuş.. Üç ay sonra da ben doğmu şum, diyor.. Binbaşıymış o zaman.. Benı babaannem büyüttü.. Tam bir debdebe içınde.. Sultan Ahmet yangımnda kül oluverdi koskoca konak.. Bütün eşyasıyla.. Bir düzüne de dükkân.. Vefa yan gını da ayrı vurdu. Evlendim. Rahmetli beyın adı Büyük Adamlar Ansiklopedisinde şimdi.. Abdülhamıt 101 seneye mahkum ettirmişti onu. Huriyet için çalıştığından dolayı.. 7 yıl yattı, Meşrutiyete kadar.. Ve daha bir yığın hâtıra.. Canlı tarıh bu hanımefendi.. Bütun bıınlarla ıftıhar edıyorum tabıi.. Fakat. babamdan üç ayda aldığım para. sadece 410 liradır.. Ben bu parayı alırken, Devlet hesabına utanıyorum.. Dev letliler ne hissediyor. dersiniz «ızım? Eminim ki, «Hâlâ mı yaşıyor?» diye kızıyorlardır bana.. Biliyorum, bütün suçum çok yaşamış olmak.. Evet, 86 yıl yaşamış olmak.. Y a r ı n: Ölmek kolay. Çekmek müşkül!. YAZ, HANIM KlZlM, BENİ DE YAZ!.. Yaz, hanım kızım, beni de yaz.. diyor bır yaşlı hanım.. Ve ağlamağa başlıyor.. Az önce, vezneden kendisine verümiş üç tane 50 liralıfı dizinin Iistüne bırakıp göz yaşlannı elinin tersiyle sile sile çantasından bır cüzdan, cüzdanm içinden bir fotoğraf çıkarıyor.. 40 yaşlarında görünen bir polisin resmi bu.. İhtiyar kadının göz yaşları artıyor: Gorüyorsun, arslan gıbiydi.. Öldüğü zaman emeklilıği yaklaşmıştı.. Sirkeci'de, 4. şubedeydı.. 7 yıl oldu öleli.. Bir yıl da hasta yattı.. Çok borçlandık, hanım kızım.. Hastaya bakmak kolay mı? Bir yıl bu.. Nihayet bir akşam üs tü: «Allah bana bir uyku verecek, i sen de rahat edeceksın, ben de.» dedi karısına.. Az sonra da uyu , du.. Bir daha uyanmamacasına.. Dizinin üstünde unuttuğu üç tane 50 liralığa bakıyorum.. O da bakıyor: ' Evet.. Hepsi bu kadar.. Üç ayda aldığım aylık bu, kızım.. 32 lira bana, 65 de karısına baglamışlardı. Zam geldi ya hani, o zaman 50 oldu işte benimki. 32 lirayı 50 ye çıkaran «şey» in adına «zam» deniyor işte bazı yer lerde.. Daha «zam» mın Z si duyulunca, bütün piyasa mallannın etiketleri degişmese bari.. Ne gezer.. İhtiyar kadın ağlıyor.. O kadar yonlarca marka mal olacak bu sayfiye merkezleri aynı lamanda Türk Alman dostlu^nnun daha da yakınlaşması gayesine bizmet edeceği fikri ile savunnlmaktadır. Bes yüz kilometrelik bir sahayı içerisine alacak olan tatil kövleri merkezi projesinde sayfiye evlerinden başka oteller, moteller ve buranın bir havai hatla (teleferik) kayak mahalll baline getirilecek Toroslara baglantısı da düşünülmüştür. Merkez Adana ve Antalva olarak plâna alınmıstır. Yüksek Plânlamanın bazirlattığı bu projede turist misaflrler çünesten nasibini aldıktan sonra kendilerini kayak mahalll Toroslara atabileceklerdir. Bu haval projenin yatırımının. jeri kaltnış memleketler» yapılsn yardımla hiç bir ilisigi yoktur. Bu, sadece Türk halkının büyük ümitlerini bağladı^ı 12 yıllık Kalkınma Plânının bir eseri savılroaktadır. Ancak Almanya, Bo|aıiçinin hasta adamı Türkiyeye bugüne kadar birbuçuk milvarı bulan D.M. lık jardım yaparken tıbbi yardımı hesaba katmamıstır. Yine Batı dün^ası, Türkiyeye 4 milvar markı bulan hir yardım vapmıstır. Bizce Türkiyenin her seye ragmen kendisini kurtaramaması, Amerikalıların Ortadoğu meroleketlerini kendi emellerine âlet etme maksadiyie hayli şımartmıs olmalandır. Rusyaya karsı kovacak atom silâhlarını ve füze rampalarını verlestireceŞi memleketlere yapılan yardımlar iktisadı alanda karsılıtını çörememistir. Zira yıllar yılı Türkler. yapılan envestismanlara karsılık olarak \alnız tütün, fizüm, kuru incir ve fındık verebilmislerdir. Bu da ödcma kabiliyeti bakımından aldıklarının yalnu ücte birini karsılamaktadır. Örneğin: Geçen vıl satılan bu maddeler borçlarının snrak yüzde 37 karsılı^ı döviz saÇlamıstır ki bunun içerisinden faizler düsürüldü^ü takdirde ana borçtan vapılan indirim hemen hemen hic bir seydir. Daha önce NATO Devletleri Anla«> ması ıçeretince askerî malzemenin büyük bir kısmı yine Türkiyede yaptınlmıs, hövlece Türkiyenin borçlarından 750 milyon mark indirim yapı!mıstır. Bu yıl yine Türkiye me\cut 1.116 milvar marklık boroundan 37 milyon dolar (1.4X mil\on mark ödeme zorıındadır). Bütün bu gerçeklere rağmrn Türkiyeye son derecc bajlı olan kimselerin yatınm yarışmasında yer aldıklarını jörüyoruz. Bonn Hükümeti yeni envestismanlann sağlıyacagı dövizi hesaplamakla mesfnldür. Bilindifi gibi, plânın esasını Profesör Fritz Baad 1954 yılında hazırlamıstı. O tarihte Baad. yaptıjı anket \e ara>.tırmalar sonucu su »;erçejte ulasmıs bulunuvor: «Hicbir taktör Türkiveyi turizm kadar «üratie eelistirip refaha ka\usturama7.» Ancak turistik tesislerden mahrum olan Anadolunun buçüne kadar turistlerden elde ettigi döviz miktarı. kültür afısından Türkiveyi ziyaret eden tnristlerin yiyip içme için bıraktığı dövizden ibaretti. Oysa ki Anadolnnun bazı mahallerinde senenin 10 ayını denize girerek geçirebileeek iklim imkânı vardı. Buralarda konforln evler, terolz plâj yerleri yapıldı^ı takdirde turistler kendilifinden akın edeceklerdi. Bu hususta Türk Hükümetine tspanya örnek olarak eösterilmisti. Caudillo yalnız yabancı turistlerden yıllık 70 milyondan baslıyarak 800 milvon dolâra kadar döviz temin ediyordu. Buralarda Grossist Moos'un bun?alovları. portatif evleri, apartman palasları, düz evler ve plâj evleri, her tnristi kesesine göre memnun etmektevdi. /ira 10 yıl öncesine kadar bir balıkçı kövü olan hu mahallin simdi turizm merkezlerinden biri haline sclmesi Mom'un hiınsalov ve apartman rndüstrisilli' ylne burada 1(UJmasıt>darı Heri crlmistir. Iste Profesör Baat» fspanyada bu hususian verrf*«c» tctkik ettikten sonra Ankaraya gelip Malive ve Turizm Vekilleri ile ozun uzun konnsmalar yapmıstı. Moo^'un isteği basitti. Sahili baglayan caddeler ve sn tesisleri... Bu arada Bonn'un Türkiyeye inanan elemanları da Moos'un dahil oldu|n bir toplantıda yatınm durumunu çözden spçirmislerdi. Moos 250 bin markla istirak ederseniz bu iste ben varım, dedi. Bu hesaba före yılda binlerce turisti Anadoluya sevketmek isten bile değildi. Simdi yine Türklerin âdetine scöre yatırımlar vapılacak, ödemeler beklenecekti. Bu hususta kısa zamanda fikir sahihi olacaîa benziyoruz. Zira Profesör Baad Mons ile birlikte yalırımların yapılacaîı mahalii tetkike gidecekler. Bütün dâva tspanyada oldu4u cibi otolu turistler için yol zorlugunun ortadan kaldınlmasına bağlı çörünüvnrrtn. (Bütün bu haberler fıükümet değismeden evvel verilmiştir.) Der Spıegelden derleyen Z. K. Malkoçoğlu msHm Konu ve resim: Ayhan Başoğlm VAY CANINA BU EİPERÜNİ T A PRENSES 123456789 B E N O 7AF2AFA BAVCH K CA. &^1A\CİM İ^ARBTBÜUDA Reklâmcılık 311/1978 SOLDAN 8AGA: 1 Sürprizli vs korkunç oUylar karşısında duyduğumuz. 2 «Geceyı geçirecek genel konut bul maya çalışma» karşılıgı iki soz. 3 Avrupanın kuzey kıyısındaki bir şehin halkı (çoğul). «Aracı t ince v» nazik değil» mânasına iki *öz. 5 Paris s^hrinden geçen bir akar JU (söylendıği gibi yazılmıstır), insanın başına musallat olan devamlı kötü olay. 6 Kü'.han | beylerin konuştuklan dilin yarısı, bir çesit yeni dünya çölleri (coğrafya terimi). 7 «Yanhş» ın yarısı, güzel sanat. 8 «Kafa dinlıyebilecek kadar gürültüsüz etrafı su ile çevrili kara parçası» anlamma iki söz. 9 «Bir çeçit maden den yapılmış kayak» karşıhğı iki söz. TUKARIDAN ASAGlYA: 1 tranın doğu kuzeyinde bir bölge. 2 Istanbulda Lev»nt y»kınında bir semt, bir harfın oku nusu. 3 Amca, hala veya teyze çocuğu, böyle yemij tatsız olur. 4 «Kol ucunu uzat ve yakalaf» anlamına karma bir ernir, Akdeniz ik liminde yetişen bir çeşit çalı. 5 Bir kadın a'dı, yaranın içinde toplanaUunkıı DuimacaniB nın dörtte iki •aHedUmlf «ekU si. 6 «Imbikten (eçirilmif koku özü» mânasına iki IÖZ. 7 «Bir çeşit hayvan ayakkabısı tle geçirerek» karşıhğı iki töz. 8 Bir yazının arkadan g*lecek kıımı, bir çekimin kısal tılmııı. > Bir hastalık, köy zen PİSİ.FEKİ,BU [İSTANBUL BANKASfl İLK ÇEKİLİŞ:7 MAYIS Son Para Yatırma Tarihi: Sağmalcılar Belediyesi Eaşkanhğından Beledıye nudutian datulının eiektrılt projesl yaptınlacaktır. Keşıf bedelı 20.000. TL. sı, muvakkat temınatı 1500 TL. sı olup eksiltmesı 27/2/965 günü saat 11 de Belediye Encümeninde kapalı zarf usulüyla yapılacaJitır Şartnameler tatil djşında Pen îşlennde görüiebUlr. Taliplerin usulüne göre tanzim edecekleri mezkur günde saat 10.00 a kadar Encümen Başkanlıgına makbuz mukabili vermeleri ilân olunur. (Basın 1843/1970) 20 Şubat 1965 1 Kişiye 50.000 Lira 624 kişiye muhtelif para ikramiyeleri Yeni senenin ilk çekilişinde bütün müşterilerimiZB bol şans dileriz. rCimsenin diVdcat\n\ s\yırrli, lsfemlenin a r . İSTANBUL BANKASI Ilâncılık: 4972/1984 4O 18 şubat 1926 tarih H Cumhuriyet'ten Medeni Kanun kabul olundu Büyük Millet Meclisi dün tarihî toplantılarından birinl akdetmis ve yeni Medenf Kanunumuz gürekli ve hararetli alkıjlar ara•ında ittifakla kabul ohınrmıstur. Celsenin açılmasını mütaakıp kürsüye gelen Adliy* Vekili Mahmut Esat Bey, nk «ık alkışlarla kesilen uzun bir konuşma yapmi} ve ezcümle şunlan söylemiştir: • Reisicumhur Hazretlerinin Meclisi açış nuroklannda buyurduklan kanunlarıa hepsi hazırdtr. Bugiin hnzurunuza Türk milletinin büyük menfaatlerini ifade ettiğine kani bulnnduğum bu kanunla cıkıyorom.» Arkadaşlar, dokuzyüz kfisur maddeyi ihtiva eden Medeni Kanunumuzu tasvip ve tasdik buynrduğunuz anda geçen 13 asır duracak ve Türk milletine, Türk eamiasına yeni ve feyizli medeni bir hayat açJacaktır.» Bilâhare Şükrü Kaya ve Yusuf Kemal Beyler söz alarak Medenî Kanunun ehemmiyetinl alkylar arasında izah etmişlerdir. Yapılan oylama sonunda Medeni Kanun tam bir ittifakla kabul olunmuştur. ©IrSüniSonns VANINA BÎR. Manmnt Esat Be; Kristof Koiomb Feneryolu ile Fenerbahçe arasında Istiklâl madalyamı kaybettim. Bulanın, Reks sineması Müdürlüğune getirmesini rie« ederim. Harb malulü Akif Akhoro İM1 kümetine bağlılıklannj bildiren bir tezkere gönderilmiştir. B.ına Kristof Kolomb'un Aroerikayı kejfedişinin yıldönümü sebep olmustur. Zulüm yfizünden tspanyadan kaçıp Türkiyeye iltica ettiklerlnl unutan bu 300 nankör* «Kapılar açık, buynın istecliğinız yere!» demek gerekmektedir. Maaşlar verildi Devlet memurlannın maaşları dün sabahtan itibaren verilebilmi«tir. Nankörler! Şehrimiz Yahudilerinden 300 kisinin imzasıyla tspanya hü
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear