23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8AHÎFE tKf 9 Aralık 1965 CUMHURÎYET ve KADIM ÎOPLUM KALKINMASI Müfide Z. ERKiN leler yerine, kırık aileler doldnrdngunn inkâr edemiyomz; berkes yaşantısı neyi gerektiriyorsa onu elde etmek isteğiyle çırpındığından, erkek yorgnn, kadın tedirgin, her ikisi de mutsuz ve yetersizlik içindedir. İsraflar, vergi kaçakçılığı, cinayet ve ahlâksızhklar her gün artıyor. Bütün bn düzensizliklerin nedeni, medenî dünya kadınIan kadar kadın kişiliğinin bizde değerlendirilmemcsidir. Bn aynı zamanda geri kalmıslıfımızın öne sürülmeyen, fakat bir deşişte ürperti yaratan belirtisidir. »• •••••!, •••• :::: •••• •••• •••• • ••a •••• •••a •••• •••• Petro • Kimya sx a S3 Adalet adamlarına! :: ?, :: • •• •••• 6 i i« iiletçe kalkınma» deyimi bütün ulusların !••. formülüdür. Bn formül, büyük çabalar, tartışmalar sonucunda kannnlaşır ve uyçulandığı zaman görülen aksaklıklar yine tartışmalar sonucunda değiştirilerek toplumun en fazla yararlanabileceği yola konnr. Kişi baskısına sırt çeviren rejimlerin gelişmesiyle, lkinci Dünya Savaşından sonra «Millet kalkınması» felsefelerinîn formülleri çoklukla bir değisime uğramak zorunda kalmış ve sade, bu felsefe kurncularının isimleri uygulanan rejimlerin manşeti olmak dnrnmnna düşnüştür; günlük yaşantı neyi gerektiriyorsa her kisi, her millet onn elde etmek isteğini dnydnğn için. Biz, Türk toplumu Atatürkün benliğimize uygun bulduğn rejimi kanılayarak o yolda yürümeğe baslamısız, günlük gelişmeler demokratik rejime eklenecek çıkıntılan gerektirmiş, ne yazık ki bu çıkıntılan çoğu millet gibi düzeltip, kanunlaştıracağımıza, edebiyatla yetersiz kelime oyunlariyle durmadan değisen veya degişmesi gereken yollara sokmuşuz. Konnmnz Kadın. ömeğini onunla verelim. Atatürk, «Türk kadmı her sahada erkeğinin yanındadır. diyerek, kadının toplum çabasındaki rolünü belirtmiş. Oysa biz bunn isleyip, geliştireceğimize rasgele bırakıp, gitmişiz. !••• ıaaa !••• Enstitüsü Kadın sınıfı oplnmumnzdaki kadın sınıfına bakalım: Köylü kadın; çogunlukla, geleneklerin ve kocanın tntsağı, gelişen yaşantı dan habersiz yaşıyor. Ağır işçi kadın; çognnlnkla kahvede sabahadek uynklayan kocaya para, çocuklarına katık yetiştiren, gerçek yaşam çizçisinin anlamını farkedemiyen, dnrmadan bosanıp evlenen, doğuran niteliktedir. Meslek kadını ise erkek gibi çabaya katılmıs, aile sornnnnn yüklenmiş veya paylaşmıştır. Onlann dışında; sırf, evlenmek için evlenen, para için evlenen, kadınlıgın cinsel yönüne sığınan öncüsüz kadınlanmız da var. Sadece bir dekor ve dnygnlan ynmnşatıcı sayılınca kadın boznk ynva dfizenleri içinde tntsaklanıyor ve bn tütsaklıktan knrtnlmak konnsnnda ortaya kannn ve fazilet çekişmesi çıkıyor. Oysa, kannnlar, faziletin koruyucnlugunu yaparlar sadece. Bir ynvada dfizensizlik, kan koca anlasmazlığı oldngn zaman bn birleşmenin sade kanunla degeri vardır, faziletle değil. Medenî toplumlarda ayrılmak bn yüzden bir hayli kolaylasmış ve evliliğin faziletsiz yollardaki baskısı kaldınlmıştır. Ancak, bir ayrılıga basvurulduğu zaman kadınlar ne kendilerine, ne de toplumlarına zararlı olmıyacak kisilik edindiği takdirde bu kolaylık yararlıdır. Kadının bir başkasının rahatını kaçırmadan hayatını kazanabilirse, bizce aynlma kannnn bn yolla kntsaldır; toplnma kınk, sefil kisiler katmamağa yaradıçı için. !••• !••• • ••I • ••I•••• •••• •••• •••• •••• ::K Nasıl yararlanmalı? günlerde memleketimizin kalkınması için gerekli düşünceler defisik yollardan açıklandı, seçimler bir sonnca bağlandı ve Millet Meclisine her devreden daha çok kadınımız girdi. Ancak Türk kadımnın toplnma ne şekilde fayda sağlıyacağı, ne gibi hizmetlerde bnlunacagma bir değinme yok. Onu kalkınma çabasına çagıran, ününe yapabilecegi isleri seren kisiler nerede? Toplumnmuzda bir sürü el atılmamış, edebiyatta kalan, erkeklerin günlük çahsmasından ara bnlup da işlemesine imkân olmayan nice sosyal dâvalarımız var. «Bunlan kadınımız yapabilir» diyen yöneticiler nerede? Verem Savaş, Tardımsevenler vj. gibi kurnmları kadınlanmızın başariyle yönettiğini biliyoroz. Bn kabiliyet ve çalışma istekleri sondajlanıp, daha geniş sahalarda knllanılamaz mı? Sosyal hizmetler ksnnnlaştırılıp, bir meslek gibi su.nnlamaz mı? Kadın ilk önce bir dişi ve çocnk doğuran bir varlıktır, fakat, yirminci yüzyıl sonları <Büyuk millet» deyimine nüfus çoğunlugn gözüyle bakılmıyor artık. üstün millet olmak için her yıl nüfusun artması, kadının üstüste dogum yapması beklenmiyor. Yaşantı sahnesine duygulu oluşuyIa siirekli katılan kadında bambaşka yeterler anyor. Geçen ay yapılan sayımda her zamankinden değişik sornlar vardı. Bn somlarla meslek kadınlanmızın, kadın nüfusunun *U0 nna nlaştığını sayım sonunda gördük. Demek ki, kadınlanmızın •«90 ı ailenin maddi sorunlarına ortak değildir, Bunun yanısıra mânevi bağların da gevşemeye, yıpranmaya başladığını, toplumnmuza, üstün ai •••• •••• Sonuç "•V" adınımıza kisiliğini vermek ve onn çabaya ça '•"• gırmak zorunda oldnğnmnz toplnmsal sornn lar içindeyiz. E&itim görmüş pek çok kadınımız öncüsüzlük yüzünden günlerini bos seylere harcayarak hem kisiliklerine, hem de toplnmlanna zararlı oluyorlar. Onların varlıgından ve çalışma isteklerinden habersiz gibiyiz. Üzerinde konusulsnn, is alanlan belirtilsin, çabaya çağrılsm kadın. Hiçbiri, «çalışmam, yapamam» demiyecektir. Emzirdigi yavrnyn görev saatinde konnnak için gereken çocnk yuvalarım yine o kuracak, toplnm kalkınmamız elbirlifiyle hızlanacaktır. Türk kadmı bunalımdan sıynlmak, neler yapabileceğini göstermek heyecanı içindedir. Onlardan faydalanma yollannı en kısa zamanda arastırmalıyız. •••• •••• •*• • ••I • •• • ••' • ••' • •• • ••I •••' '• • • • M • M M m U V M *•••»• • # • • • • • a • a a • Ma. • • • • • • • • • ••••••••> • «•••••• • • • • • • • • • • • *••*. • • • • ••••«• •••»«••»••••••••«««•m»r»«*Baaa»ıaia«ıtı«>>«aa«Ma>ı>)BaaBBS»iaaaa«*»>*m**a5â«aaaaB""" :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::;::::::::::::::::::::::::::£:• TÜRK TiCARET BANKÂSI 7 Arahk 1965 tarihli İKRAMİYE CEKİLİŞİ azetenizin 24 Kasım 1965 gün kü sayısındaSayın Prof. Dr. Sabahattin Payzin.in «Diyarbakır Petrokimya Enstitüsü» başlıklı yazısını memleketimizin petrol dâvasına inanmış her ferdi gibi ilgi ile okudum. Bu önemli konunun iyicene tar tışılarak daha açıkhğa kavuşması için Sayın Profesörün yazısısının bazı noktalanna dokunmak tan kendimi alamadım. Kurulması düşünülen öğretim müessesesinin bir Petrokimya Enstitüsü olacağı söylenmektedir. Meslekten olmıyan bir çok kimsenin düşündüğünün aksine, Petrokimyanm ham petrolün çıkarılması ve bir yakıt oîarak işlenmesi ile olan ilgisi çok azdır. Petrokimyanm vazifesi yakıt olarak knllanılan petrol ürünlerinden ziyade, çeşitli sahalarda knllamlan kimyasal maddelerin üretimidir (plâstikler gibi); ve petrol endüstrisi ile tek ilgisi, knllandığı ham maddenin petrolün antıldığı rafinerilerin tâli maddelerinden elde edilmesidir. Bu yüzden Petrokimya, Kimya Endüstrilerinin husnsî bir ham madde işleyen bir dalıdır ve petrol endüstrisinden ayırdedilmesi lâzımdır. r ğer Diyarbakır'da kurulması ™ düsüoülen müessese petrol endüstrisine eleman yetiştirecekse isminin «Petrol ve S m Yakıtlar Enstitüsü» olması daha mantıkî olmaz mı? Yok eğer hakikaten bu enstitünün Petrokimya Endüstrisine eleman yetiştlnnesi isteniyorsa, bu okulun kuruluş yerleri hakkında yazann fikirlerine iştirak edemiyornz. Şöyle ki: yazıda Diyarbakır'ın Raman ve Garzan petrol sahalanna, Batman rafinerisine, yakmda bu bölgeden geçecek boru hattına ve kurulması düşünülen Petrokimya tesislerine olan yakınlığı, bu şehrin Enstitünün kuruluş yeri olarak seçilmesine sebep olarak gös terilmektedir. Bufaktörler Diyarbakır'da bir Petrol Enstitüsünün kurulmasına sebep teşkil edebilir. Fakat petrol sahalarının ve boru hattının ham petrol üretimi ile uğraşmıyacak olan Petrokimyacılara faydasını anlamıyoruz. Cnstitünün muhakkak Petrokim' y a tesislerine yakm olması isteniliyorsa. Türkiye'de ilk Petrokimya kompleksinin kuruluş yeri olan tzmit Yarımca civarı niçin seçihnemektedir? Filhakika bu böl ge ham madde kaynagınm komşuluğu (IPRAŞ rafinerisi) ve büyük tüketim merkezlerinin yakınlığı yüzünden memleketimİ2de Petrokimyanm kurulması için en elverişli şartlan arzetmektedir. Bu endüstrinin kuruluşuna öncülük eden T. P. A. O. nun iştiraklerinden olan Petkim Petrokimya A. Ş. tesislerini kurmak için bu bölgeyi seçmiştir. Bu şirketin elde edeceği neticelerden ve tecrübeden kurulması düşünülen Enstitüde faydalanmak pekâlâ mümkündür. G serler! Komünizm propagandası yapıyor diye yasaklamak ve toplumcu yazarlan, düşünürlcri içeri tıkmak. YıIIardanberi denenmiş usul. ler bunlar. Türkiye'de bu denemelerden vazgeçildiği takdirde gerçek demokrasiye ulaşılabilir. Yoksa daha yıllarca batı ülkelerüün özletninl duymakla geçer zamanımız.. Rezalet örnekleri Cayın Doğan Nadi Pazar günku ^Cumhuriyet gazetesinde «KezaIet örnekleri» başlığı altında fıkranızda, Agâh Sun Levent'in Türk Dili Dergisinde çıkan bir yazısından söz ederek, bir takım örnekler veriyorsunuz. Agâh Surı Levent, o yazısmda, saydığınız örnek leri göstererek bu örneklerin bazı alaycı ve bozguncu kimseler tarafından uydurulmuş olduğunu, bunu anlamak için de Türk Dil Kurumunun yayınladığı SÖZLÜK'e bakmanın yeteceğini söylüyorlar. Siz de öyle yapm Doğan Bey, Sözlük'ü açın, bakın ve bence çalışmaktan vazgeçerek evinizde biraz istirahat edin. Saygılarımia efendim. namıyacağını bilmelidirler. «İngilterede İşçi Partisinin seçim beyannamesinde vatandaşlanna vaitleri arasında gözlük dahi vaadetmesiyle iktidara geldiğini ve müracaatler karşısmda gözlükleri vermek mecburiyetinde kaldığım ve hattâ (gözlük) sözünden istifade edenlerin güneş gözlüğü taleplerinin dahi yerine getirUmesi zorunluğunda kaldığını» o zamanlar gazetelerde okumuştuk. Samrım ki «ceğizz, cağızz, caktır, cektir» gibi süresiz konuşmalar artık rağbet bulmıyacaktır. Şu hale göre, saym öğrenci Osman Yümaz'ın telâşına ben mahal görmüyorum. Hükümetler vaadlerini sürelerl içinde yapmaya mecburdurlar. Binaenaleyh, bizce mühim olan keyfiyet «süre» meselesidir. Siyasî partilerimizi, gerek seçim beyannamelerindeki ve ge» rekse hükümet programlanndaki vaitlerinde evvelâ «süre» nin dik kate alınmasına alıştınlmalan elbette tüm vatandaşm vazifesi olmalıdır. «Süresiz» vaitler devam ettikçe, yolu da, suyu da, okulu da ve hattâ bütün dâvalar da asma köprü gibi askıda kalabüir. Mesele, iktidar süresidir. Leylâ AKBİL Öğretmen Zıpçıktılar #AH Kemal BALKANLI adlı okuyucumuzun bu konudaki fikirleri ise şöyledir: •Bir takım «Zıpçıktılar», yüzyılIar boynnca edebî hüviyetini almış ve çok sabit kaide ve esaslara dayanmış bulnnan dilimize, onun Özelliklerine ve yapısına uymıyan bir takım kelimeler uydurup sokuşturma gayretkeşliğini, son yıllar içerisinde arttırmış bulunnyorlar. Bilinen Türk lehçelerinden hiç birisine ve değişik bölgeler aşiretlcrinin gelip yerleştikleri Anadolumuzun Türkçelerinden herhangi birisine benzerliği olmıyan ve Türk dilinin bünyesinden doğan gramer kaidelerine de uymıyan bir takım uydurma veya yabancıdan bozma kelünelerin sokuşturulmasiyle yapılmak istenilen şeyi «bir sabotaj»dan başka bir adla adlandırmağa imkân bulunmamaktadır. Dil, şunun veya bunun kendi hayalhanclerinde icat ederek ortaya attıkları kelime veya sözlerle olamaz. Bu gidiş, dilde bir anarsi, edebiyatta bir gerilcme, külturde bir duraklamadan başka hiç bir sonuç meydana getiremez. Dildeki bu antma veya bozma gayretler) kimler tarafından ne gibi maksatlarla yapılmaktadır bilinemez. Bilinen tek şey bu gayretkeşlerin ortada olan cehlinden ve Türk dilinin bünye ve ifadesine ve gramer kaidelerine behresizliğinden ibarettir. Bizzat birer «Ulusal düttürü» olan bu maksatlı veya cahil bozgun culann yapmak istedikleri şeyin ne olabileceği cidden sormağa değer bir keyfiyettir. Dilimiz Arap ve Fars dillerinin mevhum baskısı altmdan kurtarma çabalan kisvesi altında onu AngloLâtine veya GrecoLâüne kelimeler, uydurma sözlerle millî hüviyetinden çıkarmak gayreti gösterenlerin millî bünyemizle oldugu kadar millî hislerimizlc de yakm veya uzak ilgi ve iliskileri olmadıgmı söyleyebilirim.» *** Dâvetliler ve 14. Noter Abdullah Izmenin huzurunda yapümışbr. 100.000. LİRA Apartman Dairesi Apartman Dairesi BoJu Şubesinden Aliye Genç'er Keşan şubesinden Dursun GÖKTAŞ Site Şubesinden Abdullah EMEN Bu yüzden Izmit veya İstanbul'un Petrokimya Enstitüsünün kuruluş şehri olarak seçilmesinin daha isabetli olacağını zannetmekteyim. Aynca tstanbul'da Teknik Üniversite'nin imkânlanndan ve öğretim kadrosundan da faydalanma hnkânı mevcuttur. Saygılanmla. Engin SOKULLU Lyon, Fransa Özgürlüğü Asma köprü Gazetemizde yayınlanmakta olan tıbb! ve mizahl yazalarımdan Şeker Hastalığı konusunda olanı üzerine bu sütunlarda M. Aybek imzası ile yergi mahiyetinde bir makale çıktı. Bu konuda bazı nok talarm açıklanmasım gerekli bulmaktayım. O Görüldnğfi Ozere ilgüi yazılarım başanlı veya basansız mizs> hî bir anlam taşnnaktadır. O Yazının son kısmmda Türk Diyabetikler Cemiyeti Genel Sekreteri Sayın Doç. Dr. Fikret Biyal ile yapmış oldugum çok kısa röportajda tamamiyle yabancısı oldugum bu konu üzerinde Dr. Fikret Beyin söyledikleri aynen yazılmış, kendimden hiç bir ilâve yapılmamıştır. O Büyük insan rahmetli hocam Prof. Muzaffer Şevki Yenere kardeşi kadar sevgim, hürmetim ve mânevi boreum vardır. Türkiyede şeker hastalığı konusunda ilk hatıra gelecek isim oldnğuna inanıyorum. O Bilhassa bu yüzden, kasdl unutkanlıkla suçlandınlmamı üzüntü ile karşüadım. ® Bngün Türk Diyabetikler Cemiyefi Başkanı olan Sayın Profesör Dr. Celâl Oker'in Umî kalitesl yunında centilmence müsamahasına dayanarak yazıma bir espri olmak üzere Haseki Hastanesi futbol takıınında kaleci olduğunu ilâve etmiştim. Prof. Öker Şeref stadında Haseki Hastanesi takımını temsil ettiği gibi ilim sahasında da Türkiyeyi temsilen bir çok uluslararası trp kongrelerinde millî formayı givmiştir. # Ankaradaki okuyucumuz Kâmil ULUĞ Dr. İhsan Ünlüer'in Şeker hastalığı konusunda bir seri yazılannı büyük bir zevkle okuyarak istifade ettiğini belirtmekte ve aynı kalemden allerjik hastalıklar ve endikasyonu antihistaminik olan vakalar hakkmda da yazılar istemektedir. I Tartışma bölümüne gönderllen yazılarm mUmkünse daktilo edilmesini, 250 kelimeyi aşmamasını ve yazarlara üeğil, zarfın üzerine «Tartışma» rumuzu yazılarak Yazı İşlert. ne postalanmasını rica ederiz. Şeker Hastalığı Bakırköy tst. 9 Aynı konuya öğretmen Irfan ÖZEN de değinmekte ve yöneticilere aşağıdaki soruyu yöneltmektedir. • Amma bu köprüye sarfedilecek 300 milyon Türk lirasıyla mey. dana getirilecek bir şaheser yerine, yolsuz ve okulsuz köylerl ekmeğe, suya ihtiyacı oldoğu kadar zarurî iki ihtiyaçlan olan okula ve yola kavuşturmak 3.000 esercik mey dana getirilemez mi? veya meyda • na getiıilse daha faydalı olmaz mı?» *** «••• • • • •••••••••••••••••••••••••a •••••••••••••••••••••••••••••••••••5 AU ULÜĞ Türkiyenin bugünkü dâvalan içinde adalet adamlarına düşen görevleri konuşmaya devam edeceğiz. Yazarların, sanatçılann, düşünürlerin sürekli olarak tevkif edildiği, yarplandığı, hapsedildiği bir ülkede yaşıyoruz. Hiç değilse hapis tehdidi başımızın üstünde sallanmaktadır. Medenî ülkelerde ayıp sayılan bir durumdur bn. Bizim toplumda Paris'in son modasmı, son model Amerikan otomobillerini, milyonlnk yolsnzlnkları, etli patlıcan dolmasını gayet rahatça hazmedftıler bazı fikirleri hazmedemiyorlar. Doğrusu bn hazımsızhğın sebeplerini iyice araştırmak gerekir. Bazı fikirler, bazı kitaplar, bazı yazılar, bazıiannın midesine doknnuyor. Halk bu endişeden nzaktır. Karl Marks'ın «artık değer» teorisi, yirmi milyonu alfabesiz, oknlsuz, ilâçsız, bastanesiz, ve yüda ortalama 900 lirayla sefalet içinde yaşıyan bir halkı daha da beter etmek mucizesini yaratamaz. Ama ne tuhaftırki, böyle nazariyeleri halk bilmesin istiyoruz. Eğer yılda 900 Urayla yaşıyan köylu bir de Engels'i öğrenirse daha beter olup geliri 450 liraya düşecek midir? Adalet adamlannın işin püf noktasına önce böyle girmeleri gerekir. Ve sonra gelelim daha ötesine : Şimdiye kadar propaganda kavramı ile bilgi kavramı arssmda mahkemelerimizde kesin bir ayırım yapıldığını sanmıyornz. Sosyalist kültürün ve bilim kitaplarının Türkçeye çevrilmemesi ne anlam taşır? Sosyalist propaganda baska şeydir, sosyalizm konnsnnda bilgi veren eserler baska şeydir. Komünizm propagandası yapmakla, komünizmin ne olduğunu bilimsel Slçüler içinde objektif bakımdan incelemek arasında bir fark olmak gerekiyor. Oysa şimdiye kadar «Bilimsel sosyalizmin» temel eserlerinden Türkiyeyi mahrnm bırakmısız. Adalet adamlanmızın propaganda ile bilgiyi, ve telkin ile objektif yazıyı birbirinden kesinlikle ayırmalan gereklidir. Böylece fikir özgürlfigüne geniş öiçüde hizmet imkânlannı 141 ve 142'ye rağmen bulacaklardır. Üstünde durulması gereken önemli birkaç nokta daha vardır : Kannn maddelerini yornmlamak çogn zaman bir alışkanlık haline geliyor. Kafa çalışması ikinci plânda kalıyor. Bn yüzden 141 ve 142'nci maddelerin yornmn bngün çok yanlıs yapılmaktadır. Oysa dünya degişiyor, adalet anlayışı da degişiyor. Derebeylik devrindeki adalet anlayışı bugün yoktnr. Bnrjnva toplumun adalet anlayışı ile yeni çağ toplnmunnn adalet anlayışı arasında bir fark vardır. Hâkimlerimiz fikir alanındaki bn gelişmeleri izlemeUdirler. Ama imkânlan kıttır. Çünkü : 1 Hâkimlerimiz zorlukla geçinmektedirler. Yeni çıkan yayınIara ayıracaklan paralan yoktur. 2 Hâkimlerimizin zamanlan yoktnr. Dâva dosyalarını üstlerine yıkmışız. Günde otuz kırk dâvaya bakan ve sonra dosyalan incelemek, karar vermek gibi ağır ödevleri tamamlıyan bir hiklmin aynca oknmak için bir dakika vakti kalmamaktadır. Adalet pabalıdır. Nüfusn gittikçe yoçunlaşan Türkiyede hâkimIer gittikçe daha ağır yükler altında ezilmektedirler. Bn durumun ağır sonuçlannı ise gene toplnm çekmektedir. tnanıyoruz ki, 200 yıl Önceki Fransız yazannın çevirisini yıllar yılı mahkum eden anlayışı mahkfim edecek hâkimlerimizin sayısı çoktnr. Ve bn pınl pınl vicdanlar, Türk adaletinin fikir özgürlüğü dâvasında gerekeni yapacaklardır. Hâkimleri adaletsizliğe isyan etmiyen toplumlann yannlanna güvenle bakamayız. Ve hâkim, kannndan önce adaletin emrindedir. BELKİ BİR BEKİR BÜYÜKARKlN'ın Tarihî YENİ ÇIKTI HAKAN YAYINEVİ Romanı Bir milletin yaşama savaşı, müzik, sanat ve aşk Necatibey Caddesi No. 40 Galata Genel Dağıtun: Taşra için: HÜR DAĞIT1M h İstanbul için: FUAT BÜTE, Ankara"Ca3; $6. 34 Cumhuriyet 15134 ETİBANK 20 ARALIK 1965 PAZARTESİ 0İ8ECEKTİR BU ŞUBEYE AİT HUSUSİ ÇEKİLİŞTE 25.000. LİRA Bakırköy şubesinden bir mudimiz S 10.000. LİRA Fındikh şubesinden Adnan ERKUL Küçükpazar şubesinden Sevtap ORALLI Pendik şubesinden Ahmet KIRŞAN'a isabet etmiş, aynca 1505 kişi de liraya kadar muhtelif para ikramiyeleri kazanmışlardır. Bankamız talihlileri tebrik eder ve 1966 Apartman Daireleri ve 100.000. liralarla dolu çeküişlerinde muhterem müşterilerine bol şans diler. 5.000. TÜRK TİCARET BANKASI Reklâmcılık 4870/15155 HEDİYELİK P L Â S T İK Masa ve duvar takvimi Müşterilerinize hediye edebileceğiniz her zevke uygun plâstikten mamul muhtelif masa ve duvar takvimleri En üstün kalite malzeme, itinalı işçilik. ve uygun fiat AGI BİR ÖLÜM Sağlıfc Bakanlığı Eskl Müste. çar Muavinlertnden merhum Dr. Osnaan İsmet Temlzer'in eşl, Saadet Temlzcr'ln annesl, Fl. Uz San'nın anneannesl, ayın Nadir Nadi'nin 21.11.1965 tarihinde çıkan Gidişin yönü» adlı yazısını okudum. Sayın yazann görüşüne katılıyor ve şunları ilâve etmek istiyorum: «Batı uygarlığının tabanında özgürlük ve müsamaha yer alır. Kan dolaşımı gibi fikir cereyanlan da uygar ulusların dimağlarında dolaşır. O dimağlan besler. Fikirlerin boğulmak istenilen yerde insanlar robottur. Özgürlükler yalnız kanunların teminatı altında olarak her şey halledildi denilemez. Yine kanunlar her şeyi gerçekleştiremez. Onlar ancak ozgürlüğün şartlannı hazırlar, gerisini insanın kendisi yapar. Özgürlükleri yalnız kanunlann teminatı altında zannedenler, eksik kilo farklannı üzerlerine aldıklan küo farklariyle telâfi etmek istiyenlere benzer. Tabiîdir ki bu eksik fikir öz<*iirlüğü onlara agır gelecektir. İşte fikir hayatımızda, Sayın Nadir Nadi'nin belirttikleri gibi, arzu edilmiyen fikir duraklamaları olmaktadır. Örtülü bütün konuşmaları, fikir özgürlükleri önler. Kapalı her şey j şüphe taşır. Çıplak Afrodit, örtülü Meryem Ana tasvirinden daha azizdir. Esas mücadele Karasakal santralından toprak altı kablolarla köylere akan bâtıl cereyanlan önlemektir.» M Kasım 1965 tarihli Cumhuriyet gazetesinin tartışma sü^ınunda «Asma köprü» başlığı altında S 3 J 1 . öğrencisi Osman Yıimaz inızalı yazıda Sayın Pelek ve Sayın Güresin karşılaştınl maktadır. Bu yazarlar, fikir hürriyeti içinde arzularını yazabüirler. Esas olan bu değildir. Esas o lan seçim beyannameleriyle iktidara gelen hukümetlerin, hükümet progTamındaki vaadettikleri işlerin yapılmasındadır. Hükümetler prog ramlaruu Meclise sunarken, Anayasamızan, seçim süresini veya seçim kanununun seçim süresini hesaba katarak, yapabileceklerini vaadetmelidir. Hükümetler «kaydıhayat» şartiyle iktidarda kalı Dr. İhsan ÜNLÜER 6 5 . 0 0 0 LİRALIK PARA İKRAMİYESİ BÜTÜN ISTANBULLULAR ETİBANK KAD1KÖY NOT: 3UBESINİN AÇILIŞINA CANDAN DAVETÜDİRLER (Basm 23821/15147) !ŞIK LİSESİ MÜDÜRLÜGÜNDEN 14 aralık 1965 salı günü okulumuzun 80. inci kuruluş yıldönümüdür. Bu mutlu günü kutlamak üzere saat 12.30 da okulda yenilecek geleneksel öğle yemeğine bütün mezun ve mensuplarımız dâvetlidir. Teşrifleri rica olunur. Özel Isık Lisesi Müdürlüğü. NOT: fDâvetiye gönderilmiyecektir.) Cumhuriyet 15146 DOKTORlar v e Doçentiik imtihanına hazırlananlara MEDICAL TEXTS ingilizce Der~ Kitabı. Hazırlıyan': Tıp Fakültesi İngilizce okutmam Bedia Avunduk. Fiatı : 20 lira, Kitspçılardan ve P. K. 18 Bakanlıklar, Ankara ödemeli temin edilir. (Ankara Ajansı: 676/15İİC) İHSAN TEMİZER 7.12.1965 tarthlnde HakSın rah. metlne kavuşmuştur. Cenazesl bugünkü 9 aralık 1965 perşembe günü Fatlh CamUnde kıUnacak öğle namazını mütaakıp Edirne. kapı Şehltllğlndekl ebefll lsttıahatgâhına tevdi edllecektlr. MeT lâ rahmet eyleye. AİLESİ (Cumhortyet 15152) KAYIP Pasomu kaybettim. HükUmsüzdür. ERDOĞAN KAZAZ (Cuttiiıurlyet 15153) GÜVEN • PLÂSTİK Telefon: 22 03 69 İsmail Paşa Han No. 5 Sirkeci .Yeni Aiaas 7397/15149 • Aynı konuda îstanbul Yüksek Öğretmen okulu öğrencisi Bahattin BİLGİN de özetle şunlan söylemektedir: «Kısaca fikir ve söz hürriyetinüı kısrtlanmasımn aleyhinde olduğunu belirten Saym Nadir Nadi'yi destekler bu konuda biz de fikirlerimizi söylemek isteriz. { Yıllarca önce yazılmış ve basılmış bir takım eaerlerin yasaklanması, Komünizm propagandası yapıyor diye tiyatro eserlerinin sahneden kaldırılması, yıllardan beri batılı olmak sevdasında olan memleket idarecilerinin tezat içinde yüz düklerini gbstermesi bakımından , cidden ilgi çekicidir. \ Ualkıa utauıuasım sağlıjacak e i Naü UÇAR Goziantep Belediyesinden 1 Inter marka kamyon şasesine monte edilmek azere yaptınlacak arazöz işi 60000 lira muhammen bedelle kapalı zarf usulü ile ihaleye konulmuştur. İşin muvakkat teminatı 4500 lira olup ihalesi 27/12/1965 pazartesi günü saat 15 de Belediye salonunda yapüacaktır. 2 Taliplerin 2490 sayılı kanunun 32 incl maddesine göre 4500 liralık muvakkat teminatı havi haznlayacaklan teklif mektuplannı ihale saatinden bir saat evveline kadar Komisyon Başkanlığına vermeleri lâzımdu, 3 Şartnamesi 15 lira bedelle Belediye Muhasebesinden istenilebilir. Posta gecikmeleri kabul edilmez. (Basın 23368/15123) 25.000 TON SUN'İ GÜBRE SEVKETTİRİLECEKTİR TEKİRDAĞ ve DERİNCE limanlanna gelecek çemilerden almarak muhtelif teşkillerimize sevkedilecek 25.000 ton AMONYUM SULFATa ait nakliye şartaameleri GALATA RfflTIM CAD. No. 7 de YOLLAMA SERVİSİMIZ'den ve ESKİŞEHİR ve SAKARYA BÖLGE Müdürlükleri ile TEKİRDAĞ AJANS Şefliğimizden temin edilebüir. Teklif verme müddeti 14/12/1965 salı günü saat 12 ye kadardır. Kurum 2490 sayılı kanuna tâbi olmadığından ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yaptnroakta serbesttır. TÜRKİYE ZİRAÎ DONATIM KUKUMU İstanbul Bölge Müdürlüğü (Basın 23733/15129)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear