Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHIPE IKT 5 Kasım 1965 CUMHURÎYET AP, DP VE ekim seçiminl izleyen günlerden kabinenin ilâmna kadar halkoyunda tartışüan ve üzerinde düşünülen konular şunlar olmuştur: «Halk, kendi çıkanna aksi görüşleri saTunan partiye mi 07 vermLştir», «Hâlâ uyanmamış mıdır?», «Sonnçlara güre, demokrasiden timidi kesmek gerekmez mi?» «Yoksa halk, kendisi için doğru olan seçlmi mi yapmıştır?», «AP ne yapacak?» ve bir de kabinenin yeterliliği me•elesi .. Demokrat Parti dönemini ilerde inceleyecek olan sosyologlar, bu 10 yılın Ud büyük özelliğini hiç şfiphesiz bfltön aynntüanyla ele alacaklardır. Bu özelliklerin flki, başından beri «her mahallede bir milyoner yaratmaya» yönelmesine rağmen D P . nin bir «halk hareketi» niteliği taşı. masıdır. İkincisi, DP nin getirdiklerinin ve yaptıklannın değerlendirilmesine fırsat kalmadan bu dönemin sona erdirilmesidir. Bu tki özelliğin gözönünde tutuLması, A.P. nin son seçimdeki başansını bir derece izah edebileceği gibi, olayların değerlendirilmesinde de faydah olabilür. •••••••••••a••••••••rj GEÇİCİ REFAH Ismail CEM Aile çevresinin rolü Halis ÖZGÜ * nsanm çocukluğunda, annesi, babası, kardeşleri ve diğer yakınlan ile kurduğu ilişkiler İle sonraki yaşam şekli arasmda nla bir bağlılık vardır. Aynı şekllde, insan çocukluğunda, annesi, babası arasında kurulan tlişkilerin etkilerini ömrü boyunca duymaktadır. Bir çocuğun normal bir sekilde gelişebilmesi, rarlık kaynaklarına uygun bir olusta bulunabilmesi Için her şeyden önce annesi, babası tarafından sevilmesi, sevildijine inanması, annesi, babası arasında iyi bir anlaşmanın yer aldığını gönnesi gerekmektedir. Bu konu ile ilgili olarak yapılan araştırmalar bu gerçeği meydana çıkarmışlardır. Annelerl, babalan tarafından sevilmiyen, sevilmedikierine inanan çocuklann; çocuklukİ3rını ve daha sonraki vaşamlarını sıkıntı içinde geçırdikleri, davranış bozuklukları gösterdikleri belırtilmiştir. İkinci Dünya Savaşı hemen hemen dünyanın her yanında topluluğun temelini meydana getiren aile müessesesinde de büyük sarsmtılar meydana getirdi. Savas yüzünden bir çok babalar askere alındılar. Çok sayıda anneler, gerek savas yülan içinde, gerekse savaşın sona ermesinden sonra evlerinin dışında çalışmak zorunda kaldılar. Bunun sonucu olarak, çocuklar çocukluklannı gerektigi gibi değerlendiremediler. Gelişme leri, özellikle, duygusal bakımdan gelişmeleri için en gereklı anne, baba sevgisinden yeterll bir şekilde yararlanamadılar. öte yandan, tkinci Dünya Savaşmın yarattığı çeşitli sıkıntılar, yaşam zorluğu, aile bireyleri, özellikle, anne, baba arasındaki bağlılıklan zayıflattılar. Kuvvetli temellere dayanmıyan yuvalann dağılmalanna, yıkılmalarına yol açtılar. I ASİ GENÇLİK Bir insan daha Bugün ne yazayım, diye düsünüp dururken, günlük gazeteleri odanın ortasına serdim. Gel Türkiyem gel !.. Adamın biri enistesini öldürüp, paketlemis, denize atmış. Kaç gfinden beri gazetelerde heyecanla izliyoruz : Paketlenmiş cesedin esrarı ' Sonunda çözüldü esrar, kaatil konustu : Ben kotu adam degılinı, ta'.ırım kotu Köyüm Allahüekber dağınm eteklenndedır. Bu herıf kızkardeşımı aldı; nikâhlamadı. Bızım orda zaten salt imam nıkâhı vardır. Onu da yapmadı. Namusumu temızledım .. dedi. Meğer ne kadar basitmis paketlenmiş cesedin esrarı ! İmam nikâhı, medenî nikâh .. vesaire . vukuatı âdiyeden. Ve öte yanda bir baska nikâh haberi : Hıitonda sahane duğun... Uç metrelık duğun pastasını iki Avrupa guzelı mısafırlere dağıttı. 100 000 hra sarfedıldı. Sabahlara dek şampanya sular gıbı aktı. Gelinin üstündebi mucevherat yarım milyon lırayı asıyor, Hilton, binbir gece masallannı aratmıyordu.. Bir şey değil, biraz daha tafsilât versem servet düşmanügını körükiüyor diyecekler. Geçelim bir başka habere : Hilton Otehnde şahane defıle .. Daha mankenler elbiseleri sırtlarından çıkarmadan hanımlar kapıştılar. Avrupa 1963 güzeli, ve uç Norveçlı manken elbıselerı teşhir ettıler. Defıleyi îstanbulun en sık hanımları. izlemisler ve Avrupadan ozel olarak getirilen mankenlerı golgede bırakmışlardır. Bır iş acamının kansı yanm saat ıçmde 35 bin liralık elbise satın almıştır. 1963 Avrupa güzeli : «Turk hanımları harikulâde» demiştır. Biliyor mnsıınnz, bu yıl gene etekler dizlerden beş parmak ynkarda Vandı erkekler. diye yazıyor gazeteler. Yandı erkekler deyince aklıma geldi. Amerikada adamın biri kendini yakmış. Hem de Pentaeon'un önünde . Tıpkı Vietnam'daki Buda rahipleri gibi tntuşturmus kendisini. Intihar eden 31 yaşında bir öğretmen. Hayatının en güzel çağında ve dünyanın en zengin ülkesinde yasıyorken kendi kendisini öldürmüş. Derdi ne? Evet, derdi ne? Kansı bu derdi şöyle açıklamıs : Kocam Norman, Vıetnam sa\.asınm sebep olduğu injanl ıstıraplar ve can kayıplan karşısında duyduğu uzur.tm'U ıfade ıçın hayatına son vermistir. Hay Allah . Gerçekten deli imiş bu adamcağız. Ne demis 1963 Avrupa güzeli : Turk kadınlan hankulâde .. demiş. Bu yıl etekler gene dizlerden bes parmak yukarda. Hiltondaki düğün sahane. Hiltonun asçıbaşısı da şahane yemekler hazırlamıs. Ne etler, ne ızgaralar . Ama adam da yakmıs kendisini ba ! Şaka değil. Cızır cızır. Hiltondaki düğönde bir de berber varmıs hazır. Hanımların bozulan saçlannı hemen düzeltmek için. Hiltondaki defilede bir işadamımn kansı yarım saatte 35 bin liralık elbise satın almıs. Hükumet programını okuyan Başbakan : Servet beyanı ve vergı açıklaması kaldmlacak... demis. Paketlenmiş cesedin kaatili : Vallahı ben kotu adam değildim .. demiş. Cesedin bacakları uzun geldiği için kesmiş bacaklannı. Sonra bir taksiye atmıs paketlediği cesedi Şoför çek! demis, Dolroabahçeye... Acaba soför, taksi saatini açmıs mı, açmamıs mı? Son zamanlarda şoförler saati açmaz oldular. Hem kimbilir servet beyannamesi kaldırılınca soförlerin hepsi birden ne kadar sevineceklerdir Talnız onlar mı? Bütün isçiler, kövlüler. memurlar, snbaylar, öğretmenler, Seryet Beyannamesi kaldmlacak dive çok seviniyorlar Halk seviniyor. Çünkü tuttuen parti iktidara çeçti. Servet Beyannamesini ve vergi açıklamasını kaldıracak. Hiltondaki düğünde de bir servet harcanmıs ! Bir gecede yüz bin lira ! Gelinin taktığı mucevherat yarım milyon tutarında imis . Hiltonun asçısı çok iyi yemekler hazırlamıs. Doğrusunu isterscniz bn Hilton'lar güzel oteller. . Ben, en çok San Fransisko Hilton'n beğenmistim. New Tork'taki Hilton eski idi. Asansörleri de otomatik değildi. Paketlenmiş cesedin kaatili ve kızkardeşi : Bizı hemen ıdam etsınler, bundan sonra kimsenin yuzüne bakamayız .. demişler. Prenses Fazıla gelinliğini diktirmek için Parise gitmis. Istanbulda karartma var. Sarlo on yıl sonra Amerikaya tekrar dönüyormuş. Ve Pentaçon önünde bir yangın... Ne o? Bir insan daha yaımor .. W nin kuruluşu ve gelişimi halktan uzak oanl, balka ekonomik ve siyasî baskı J yapan bir devlete, o devletin halktan kopmuş, yöneticüerine o devfeti temsil eden partiye karşı deırokratik bir ihtilâl anlamı taşır. CHP devTİmleri, iktisadî yapıdan çok siyasî yapıyı etkilemiştir. Türkiyeyi üeri bir siyasî yapıya kavuşturan bn devrimler, halka «sevimsiz» gelmiş, her devrimci partinin yarattığı olumsuı etkiyi, CHP bütün iktidan süresince ortadan kaldıramamıştır. Devrimci partüerin bir çeşit alın yazısı olan bn durumun, Türkiyede «uzun riirmesinin» de çeşitli sebepleri rardır. Jandarma dayakları, vergi borcunu ödemeyenlerin taş ocaklanna gitme korkusu, hasat zamanı köylünün başında bekleyen tahsildar, devrimcilik niteliğini kaybedince halktan kopan, halka yukandan bakan yönetici kadro bugün bile en canlı hâtıralar olarak anlatılmaktadır. «Halka rağmen halk için» çalışmaya başlamış, fakat sonradan sadece «halka rağmen» olmuş bir iktidarın hayali, o hayalin partisi olan CHP nin son 15 yıllık bütün olumln çabalanna rağmen halkın gözünden silinmedi. AP başansının ilk nedeni bn gerçektir. Halkın çoğunluğu her seçim oldnğu gibi, kendisine iktidan süresince baskı yapmış bir partiyi. CHP yi değil, kendini bu baskıdan kurtaran partinin devamı olduğu Inönü tarafından bile kabul edilen AP yi seçmiştir. DP nin «aydın» denen zümreye yaptığı baskı ise, tepkivi sadece bu aydınların arasında yaratmıştır. Halk çoğunluğu «aydın» lar tarafından müstebitlikle suçlanan DP dönemini, Devlet ve yönetici baskısının azaldıfı bir dönem olarak kabul etmektedir. D.P. Devlet ve halk lumhı çabast yoktnr. Bu partinin tanm politikası on yıl sürebilecek bir sahte refah uğruna ülkemizi daba uzun bir süre sefalete mahkum etmiştir. Göz Ytunulan orman katlianu, halkı geçici bir süre paralandrrmak için yanlış firünlere yöneltilen t a n m gücü ve tanmdaki gelir eşitsizliğini artırmaya matuf bir sosyal adalet anlayışı, Türkiyeyi dışandan buğday, yağ, v.s. alan; Doğusu her yıl açlık tehlikesi geçiren ve tanm üretimi nüfus srtısına yetişmiyen bir iilke haline getirmiştir. Ancak DP nin hatalan; DP iktidardan uzaklaştırüdıktan sonra geniş ölçüde meydana çıkmaya başlamıştır. Zfra bunlar, kendini uzun vadede belli eden hatalardır. Şimdi, 10 ekün günü sandık başına giden vasat bir vatandaşı düşünelim. Bu kimse keodine birtakım seyler getiren 195060 dönemini, durumunun kötüleşmeye başladığı 1960 65 dönemiyle karşüaştmr. Eğer DP iktidarda kalsaydı (ve buna rağmen 10 ekim seçimi yapüsaydı) o vatandaş oyunu çok mnhtemelen DP den esirgeyecekti. Zira, onu geçici kalmaya mahkum bir refaha, ve bu reCahın ağır ücretini ödemeye mecbur eden iktidan karşısında görecekti. Oysa durum deçişikti. Vatandaş, sadece iyi yanını gösterip, kötü yanını göstermesine fırsat bırakılmayan DP nin on yıHık dönemini, kendisine birtakım şeyler getiren dönem olarak hatırlıyordu. İld dev adaydan biri, AP bu dönemi «tekrarlayacaktı» zira DP nin devamıydı. Oylann çoğu, tereddütsüz bu partiye yöneldi .. Şimdi, ortaya iki mesele çıkıyor: O DE* nin sağladığı 1954 öncesine oranla «iyi> dönemin geçid olduğu ve aslmda halka verdiğinden çok halktan aldığı vatandasa anlatılamaı mıydı, aıılatılmadı mı? O DP nin yolundaki bfr partinin, Türkiyenin 1950 ye oranla çok de|i;ik iktisadî sartlarmm arasında ne gibi bir uygnlama gösterebilir? I Halk ve seçim D. P. nin iktisadi yönü i nin iktisadi yönü ise, onu iktidara getlPren ve destekleyen kitlelerle çelişme halindeydi. Ancak bu çelişme, nemen bütün iktisadi konularda olduğu gibi, kendini uzun bir süre sonra belli edecek nitelikteydi. Bu dönemin iktisat politikası, sadece o döneme sınırlı kalmaya raahkum bir ekonomik ferahhğı halka getirmiştir. 195060 yılları arasında Türkiyede eküebilir arazi ormanların ve meralann tahribi pahasına 1)116 olsa, büyük çapta genişlemiş, firetim aynı oranda artmıştır. (Tarım uzmanlan, bu yolun uzun vadede tanma büyük zarar vereceğini ileri sürerler.) Köylünün eündeki ürün artarken, bu ürüne devletin ödediği para da fazlalaşmış, buğday, tütün, fındık v.s. üreticisinin eline, geçmiş yıllarla kıyaslanmayacak ölçüde büyük para geçmiştir. (Bu tanm politikasımn sonucu, talebin üzerinde bir üretitn yaratmış, geçen yıl olduğu gibi mahsulün tütün, v.s. ekicisinin elinde kalmasına, ekicinin son derece güç bir duruma düşmesine sebep olmuştur.) Verimsiz yatınmlar ve gereksiz krediler ise, bu on yıl süresince halkın «iş» bulmasını. para kazanmasını kolaylaştırmış, ancak ortaya • 50 si battal duran bir tefcstil sa• nayi. Uretüni kısmak zorunda kalan fabrikalar meydana getirmiştir. Gene bu on yıl içinde köy yolları, köv suları meseleleri, geçmiş dönemle kıyaslanmayacak kadar geniş imkânlarla ele alınmıştır. 27 Mayıs 1960 A ^ mayıs 1960 günü, muhalefeti ortadan kalm ğ dırmaja yönelen. anayasa mahkemesini, ••• çift meclisi, hâkim teminatını, üniversite muhtariyetini gerçekleştirmeyen bir iktidar zorla devrilmiştir Bu sebepler, bir iktidan devirmek için yeterlidir. Ancak, bu sebepler halkın büyük çoğunluğunu ne dereceye kadar ilgilendirir? Onun günlük hayatını hangi oranda etkilemiştir? Bunlann varlığı veya yokluğu, büyük çoğunluğun gözünde büyük bir anlam ifade etmez. Kendi nıutluluğunun biraz da bu meselelere bağlı olduğunu, gayet haklı olarak, halk görmez. Sadece •§ 40 ı okuyabilen bizim halkımız değil, dünya milletlerinin çoğu bunu göremez. 27 mayıs 1960 da. halkın büyük bölümü devrimin nedenini kavrayamadı. Son on yıldan. yani DP döneminden kendisi memnundu. Bu on yıl süresince ilk defa «vatandaş» muamelesi görmüş, bürokrasinin cenderesinden kurtulmuş ve eline para geçmişti. DP yi yıkanların gösterdikleri gerekçeler ise, günlük yaşantısıyia ilgisi olmayan, sadece belirli bir zümreye sınırlı meselelerdi. İ7 mayıs devrimini kendi dısinda kalan bir olay şeklinde, uzaktaıı uzağa çozledi, o kadar. nce junu unutmamak ve halkı »uçlamamak gerekir: Dünyanm her yanında halk, başkalarının söylediklerinden ve yazdıklarından çok kendi yaşantısına ve çevresindeki maddî sartlara bakarak bir yargıya varır. Türk halkuiın geçirdiği tecrübe ise, onun çoklukla AP ye oy vermesini gerektirecek bir tecrübedir. Otoriter devlet yönetiminclen ve sefaletten biraz nefes alır gibi olduğu donem DP dönemidir. Bunun geçiciliği ve halkı iylye değil, kötüye görürmekle sonuçlandığı matematik olarak ispat edilmektedir. Ama halkın ancak bir bölümü bugün içindç bulunduğu olnmsuz şartların 1960 sonrası iktidanndan çok D.P. döneminin neticesi olduğunu görebihnektedir. Diğer bolünıü ise 195060 dönemini, DP nin icraatı ile ilgisiz olarak gördüğü 196065 ile ve 1950 öncesiyle karşılaştırmakta, DP dönemindeki yaşanüsuıı diğerlerine oranla iyi bulmakta ve oyunu AP ye vermektedir. 'Şimdi, bu gerçeği yanlı; açıdan değerlendiren bazı çevreler şoyle bir mantığa giriyor: İS Ekimde, petrolden toprak reformuna. bağunsız dış siyasctten müstahsilin sömürülmesüıe kadar her konu açık açık tartışıldı. Bütün partiler, son derece farkü maddî imkânlanna rağmen görüslerini acık ve seçik olarak anlatmak Imkânını buldular. Halk, bn görüşler arasında seçiminl yaparken büyük bir ekseriyetle, kendi çıkaruıa karjı olan partiye oyunu verdi. Bu mantığın sonu ise şuna varıyor: «Halk anlamaz, Halk kendinden yana olanı secemez», «Tür kiyenin kalkmması halk için, halka rağmen çalısmayı gerektirir». Seçim sonucunun kırgınlık yarattığı çevrelerde hakhn olan bu mantığın İki önemli eksiği var, Oylann çoğu iktisadî bir ilericiliğe karsı olan partilere gitmişse, bunu sadece halkın «anlayışsızlığına» değil, biraz da llerici partüerin davranışına ve yokarıda sözünü ettiğimiz sebeplere bağlamak gerekir. Sonra, «Halka rağmen halk için» zihniyeti, siyasî anlamdaki ilericiliğin söz konusn olduğu durumlarda geçerlidir, Atatürk devrimleri. 27 Mayıs ihtilâli gibi. CHP nin. özellikle sosyalistlerin ve TlP'iıı savunduğu iktisadî anlamdaki ilerioilik İse •lıalka rağmen» değil, ancak halkla beraber gerçeklestirüebilir. Bu son derece güç bir yoldur. ama lck yoldur. Halka rağmen yapılmış köklü değişimlerin varacağı cn başanlı nokta, günümüzSn Mısırında veya Cezayirinde varılan yerdir ki. bu da halktan çok belirli'bir yönetici sınıfın yararma çalışan düzendir. O dünya ahenginin ilk ve yaşam süresince etkilerini gösteren temeli ise aile çevresınde atılır. Bu temel anne sevgisi ve sevgi ile değerlenen baba otoritesı ölçüsünde bir sağlamlık kazanır. Çocukluğunda annesi, babası ta rafından sevilmiyen, sevilmediğine inanan, insan başkalanm sevmekte. başkalariyle anlaşmakta zorluk çeker. Daha önce de işaret ettiğımiz gibi, kendisını sevmediği için sevemedıği annesini, babasuu evrenselleştirir. Bütün Insanlan bilinç altmda yerleşmis bulunan annesinin, babasmm hayaliyle değerlendirir. 2f te yandan, annesini, babasuu IIsevmiyen çocuk evini de seve"mez. Annesini. babasıru sevindirecek işleri yapamaz. Çoğu zaman bilmiyerek, annesinin, babasmm istemedikleri işleri yapmak eğilimini duyar. Bazı çocuklann evlerinde sık sık kaza vapmalan nin, gürültücü olmalaruıın, derslerine çalışmamalannm, saldırgan olmalannm nedenlerinden biri de budur. Çocuk bu davranış bozukluklarını daha sonraki yaşamalannda da devam ettirebiUr. özellikle, güçlülük büincine ulaştığı gençlik çağmda daha fazla saldırganhk gösterebilir. Bilinç altmda etkilerini devam ettiren aile çevresi hayalinin baskısiyle sosyal dfl zeni sarsacak hareketlerde bulunabilir. Geçmişta aile çevresine karşı göstennek istedifi, fakat güçsüzlüğü yüzünden vazgeçtiği tepkileri diğer sosyal çevrelere yö neltebilir. Toplumsal yaşamı aile yaşamına benzetebilir. Çocuklu ğunda sevmediği babasmın otoritesini andıran toplumsal yaşam dısiplinine aykın davranışlan benimsiyebilir. Bir anlamda, toplum sal düzenle, geleneksel yaşam kurallan ile mücadele mahiyetini taşıyan âsi gençlik tipinin ortaya çıkmasmda bilinç altında ver alan bn ilkel tepki ihtiyacının rol oynaması mümkündur. dler'cilere nazaran çeşitli eğitim yanlışlıklan, yersiz ve gereksiz davranışlar, aşınlığa kaçan, sindirıci, küçültücü baslalarla meydana gelen aşağılık kom pleksl de burada geniş ölçüde etki yapabilir. Yine Adler'cilere göre aşağılık duygusunun patolo.jik bir şekli olan aşağılık kompleksi değerlenmek arznsnnu yaratır. Bu gibi hal lerde insan güçlü gördüğü her seyle ve herkesle boy ölçüşmek Isteğini duyabilir. Sanüdığı gibi önemsiz bir varhk ounadığmı göstermek için kuvvet denemelerine girişir. Hiç bir şeyden ve hiç kimseden korkmadıemı anlatmak amacıyla sosyal düzeni bozacak hareketlerde bulunabilir. Geleneksel ölçülere ve kurallara uymak zorunluğu duyan insanların yaprnadıklan işleri yapmak suretiyle gü cünü belirtmeye çalısabılir. tnsan. önemsizliğine mandığı ve ina mldığım sandığı ölçüde önemli. güçsüzlüğüne inandığı ölçüde güçlü görünmek istiyen bir varlıktır. Bu gibi hallerde insan toplum sal isteklere karşı koymayı bir kahramanhk sayabilir. Kimsenin yapmaya cesaret edemediği işleri yapmak suretiyle başkalannm hay ranhğını kazanmaya uğraşabilir Disipline ve disipüni saglamakla görevli kimselere karşı koymaya kalkışabilir. Kendisine benziyen ldmselerle gruplar meydana getirebilir. Böylelikle kendisini değerlendirmek hususundaki arzusunu daha iyi gerçekleştirmek olanağını bulabilir. A YARIN Banş Güvensizliğinin Getirdiçi Hayal Kınklığı Batı ülkelerinde suçlu çocuk oranı İle 1948 yıllan arasında on Avrupa memleketine ait istatistıkleri Inceliyen zamanımızın % tanınmış Fransız ruh bekimi ve psıkoloji bilgini Heuyer, savas yülannda. hemen hemen bütün Avrupa mem leketlerinde suç işliyen çocukların sayısının üç katına ulaştığım söylemektedir. Yine Heuyer'e göre çeşitli davranış bozukluklanm gösteren, suç işliyen çocuklann ve gençlerin yüzde 88 i dağılmış ailelerden gelmektedir. Aynı konuda başka memleketlerde de araştırmalar yapılmış tır. Belçikada suç işliyen çocuklann ve gençlerin yüzde 70 inin, tngilterede yüzde 62 sinin, İtalyada yüzde 50 sinin yıkılmıs ailelere mensup olduklan görülmüştür. Dr. Pesle incelediği 300 suçlu çocuğun ve gencin aynı sekilde boşanma ve aynlma yüzünden dağılmış ailelerden geldiklerini bildirmektedir Birleşık Amerikada 1929 da sosyal çevrelere uyamıyan, suç işliyen, davranış bozukluklannı gösteren 4000 çocuğun, gencin yüzde 50 sinin, 1949 suçlu ve intibaksız çocufun, gencin yüzde 45 inin. aynı tipteki 7598 çocuğun ve gencin yüzde #50 sinin, Belçikada 1929 da çeşitli suçlardan yargüanan 300 çocuğun, gencin yüzde 42 sinin, tsveçte 1946 da suç işliyen çocuk ve gencin yüzde 65 inin, Fransada çeşitli zararlı davranışlarda bulunan 654 kzı, erkek çocuğun ve gencin yüzde 65 inin sevgi ile değerlenmiyen ve dağılmış ailelere mensup olduk ları anlaşılmıştır. Kemp, inceledıği 530 Danimarkalı düsmüş tnzın evlerinde büyümediklerini bunlar dan yüzde 17 sinin evlenme dışı birleşmelerden dünyaya geldiklerini görmüştür. Görüldüğü gibi aile dramı ile ya 'şam dramı arasında sıkı bir baglılık vardır. Yukandaki ömeklerden de anlaşılacağı üzere, aile dra mı üç başlıca aile bireyi arasında oynanmaktadır. Bu dramda bırinci derecede anne, baba, çocuk rol almaktadır. Aile çevresinde [ bulunan büyük babalar, anneler. hizmetçiler, amcalar, dayılar, halalar, teyzeler, ilh, ikinci dereceda etkiler yapmaktadırlar. irminci yüzyılda insan yaşamı ile ilgili problemleri en iyi bir sekilde değerlendiren çeşitü< psikoloji doktrinleri, özellikle, psikanaliz ve Adler doktrini ve Kültüralizm akımı da aynı görüşü paylaşmaktadırlar. tnsanın, geniş anlamıyle, yaşama intibak kapasitesinin geniş ölçüde çocukluğundaki aile çevresine intibak şek li Ue değerlendiğinl bildirmektedirler. Gerçekten, çocukluğunda aile çevresine intibak edemiyen çocuk sonralan, bürüdüğü zaman diğer sosyal çevrelere uymakta zorluk çeker. Daha doğrusu, diğer sosyal ( çevreleri aile çevresindeki yaşam tecrübelerine göre değerlendirir. ACI K VYBIMIZ Ailemizin büyüğü DÂNIEL BURLA'mn vefat ettiğini teessürle büdiririz. Cenaze merasimi 5 Kasım 1965 cuma ffünü saat 12.30 da Büyük Hendek Neve Şalom Sinagoğunda icra olunacaktır. KARDEŞİ ve ÇOCUKLARI İlâncılık: 9659' BÜYÜK KAYBIMIZ Burla Bıraderler ve Şürekâsı'nın Ortaklan v« Personeli Sayın Büyüklîri ve müessesenin lnırucusu DÂNIEL BURLA'mn vefatını teessürle bildirirler. Cenaze merasimi 5 Kasım 1965 cuma günü saat 12.30 da Eüyük Hendek Neve Şalom Sinagoğunda icra olunacaktır. fcâncıhk: 9659/13437 ... Ve Türkiye gerçeği enellikle, iktidardaki partinin Tıirkiyeye şekil verebileceği sanılır. Oysa Türkiyenin rakkam rakkam gerçekleri öyle bir noktaya varmıştır ki, artık Türkiye iktidarlara şekil verecek durumdadır. Türkiye, nüfus artışma yetişmeyen tanm üretimi, her yıl Istanbula göçeden 90.000 insanı, her 1.000 çocuğundan 10 yaşına varamadan ölen 450 si, denize kayan vilâyet büyüklüğündeki topraklan, kızaraıktan kırılan bebekleri, ve kendi çıkarmca işletemediği petrolleri ile bir az gelişmiş ülke örneğidir. Bu şartlar, 19541 ninkilerden çok daha ağırdır. Yeni bir «geçici refah» dönemi yaratılmasını imkânsız kılacak kadar ağırdır. Köklü çareler halkla beraber uyguiarunadıkça, her yıl biraz daha ağırlajjcak niteliktedir. Şimdi AP, DP nin öncülüğünü yaptığı iktisadî görüşü, bu şartlar altmda uygulamaya çalışmak zorundadır. Bir çeşit lmtihandır bu. DP döneminrteki geçici başansıyla halk'a kendini tanıtan iktisadî sistem, şimdi AP nin aracılığıyla denenecektir. Alınacak netice halk gözünde bu sistem hakkındaki kesin yargıyı verdirecck, önümüzdeki secim dönemleri bu yargıya göre sonuçlanmaya basIayacaktır. Şu veya bu şahsm yöneticiliği, yahut bakanlığı «istemin başarısmda bir etken, başansızlığınada bir mazcret olamayacak kadar önemsizdir. Halk, 1961 \e 1965 seçiminde olduğu gibi gene iktidarın temsil ettifi iktisadî sistemin başansma, daha doğrusu kendi gercek, günlük, maddî tecrübelerine göre oyunu kullanacaktır. Ancak 1965 Türkiyesi, yanlış yollardan ulaşılacak geçici bir ferahlık dönenıine izin vermeyecek kadar güç şartlar altındadır. G MEYLİT Sevgili eşim, kıymetli babamız Emekli Öğretmen HIFZI SANDALLI'nın ebediyete intikalinin 52. gününe laslayan 6 Kasım 1965 cumartesi (yann) öğle namazını mütaakıp, aziz ruhuna ithafen Valide Camünde Duahan H. Yahya Eskişehirli, H. H. İbrahim Çanakkaleli, H. H. Kâni Karaca, H. Fevzi Mısır, H. Azdz Bahriyeli ve arkadaşları tarafından Mevlidi Şerif okunacaktır. Arzu edenlerin bu\'urmalannı rica ederiz. SANDALLI AILESI Cumhurivet 14432 TEK ADAM MUSTAFA KEMAL Yazan: ŞEVKET SÜREYYA AYDEMİR TEK1 ADAM, Türk Mill letinin bağrından çıkaa fakat Tiirk aydınınının halâ bütünüyle anlatamadığı bir insanın, 1 MUSTAFA KEMAL'in hakkıuda yazılmış en büyük, etı nıanâlı ve çok eepheli bu eser Millî Edebiyatımızda kiitüphanemizde mutlak bir boşluğıı dolduracaktır TAKLİTLERİNDEN SAKININIZ //. Cumhuriyet Cumhuriyet kurulduktan sonra, DP düneminin yanlış iktisat politikasımn kaçınılmaz " sonuçları meydana çıkmava basladı. Gerçi bu olumsu sonuç. özellikle sabit gelirlilerin üzerinde baskısını belirtmeve başlamıstı ama. hataların günahını son dört yılda ödemeye başladık \E daha bir süre. çittikçe bunalarak ödemeye devam edeceğiz. Özellikle tarım alanında, DP nin tck bir o Y M âââââââîî•••>•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••>•••••••••••••••••••••••••••••• • »•«•«^•••»•••••••••••'••'•••"••»••••»•"•"•"••"••••••"••••••••B ••••>•••••>•' ••••••*•••«• MAARIF DUVAR SAATLİ I.Cİlt Il.cilt IILcilt 15TL. 15 TL. 13 TL. Birinci cildin 2 inci baskısı çsktı. REMZİ KİTABEVİ Ilâncıiık: %5İ, 13435 Masaj ve Güzellik Enstitüsü • V E N Ü S TESEKKÜR Bir hafta ör.ce ebediyete intlkal etmeide bizleri derin tcessür içinde bırakan kıymetli Insan YARIN AÇILIYOR Anne sevgisi tnsan çocukluğunda annesinden sevgi, babasından da sevgi ile değerlenen otorite bekler. Anne sevgisi insan yaşamının en özlü bir yanını meydana getiren, insanın kendi varlığı ve başkalan ile ilişkilerinı*. değerlendiren duygusal dünyanın düzenli bir sekilde gelişmesini sağlar. tnsanda öz varlık sevgisini yaratır. Bunun sonucu olarak, insana yaşamı ve başkalarını sevmek olanağını (imkânını) sağlar. Çocukluğunda anne sevgisiyle bağlandığı yuvasına karşı duyduğu duygulan daha sonraki yaşam çevrelerinde içine girdıği sosyal çevTelerde de duyar. İnsan duygusal dünyasının ahengi ölçüsünde yaşama intibak edebilan bir m l ı k t u . Mustafa Kemalpaşa Caddesi 54/1 AKSARAY Öraür Pastahanesi karşısı Tel: 27 95 07 27 76 57 Üâncılık: 3650/13420 RASİM AKYAŞAR'ın hastalığı esnasmda kaldığı Denlz Hastahanesınde kendisine buytik ügı ve her turlü yardımda bulunan Bashekim Sayın Amiral MEHMET ALI IŞIRGLR ile büyuk hazakat ve ihtisaslariyle tedavisine itina eden başta Dr. Yarbay BURHAN SAYAR ve diğer doktorlara ve şefkatll Başhemşlre, hemşlre ve bütun müstahdemlere cenazc merasimine iştirak suretlyle ve evlerimize gelerek yahut telgraf veya mektupla kederimlıi paylaşmak lutfunda bulunan akraba ve dostlarımıza en derln tesekkurlerlmlzl arzederiı. Merhnnnn Kulan, Damıtlan, Tornnları, Bacanakları v* Kayınblraderlerl TAKVİMİ Pek yakında bayilere tevzi edilecektir TOPTAN Şatış Yeri: VEFAT Merhura Emekli Doktor Albay Isnıaıl Korkmaz He Ferıde Korkmaz'ın kızı, Emekli Deniz Albay Hüsnu Heper'ın eşi, Metm ve Engin Heper'in «nnelerl, Turkân Okay ve Turan Dmç\n ablaları, Denız Emekli Subay Suat Heper'in ve Deniz Kur. Albay Adil Heper'in yengeleri HAfOMSFENDI 4 Kasım 1965 tarihinde vefat etmlstır. Cenazesi 5 Kasım cuına günu (Bugun) öğle namazını müteaklp Kartal Camlinde kılmacak namazdan sonra Kartal aile kabrlatamna defnedilecekür. Eşl: HUmfi HEFER Cumhuriytt 13U2 ŞANTIYE ŞEFI ARANIYOR ISTANBUL'da Kooperatifımizce emaneten yaptırılacak takriben 16000 M2 Blok Ap. inşaatj için tecrübeli Yük. Müh. Mimar Şantiye Şefi alınacaktır. Isteklilerin iş ve ücret şartlarını, daha evvel şantiye şefi olarak yaptıkları başl'ca işleri belirten belgeleri ve diğer lüzumlu referansları ile birlıkte 10 kasım 1965 tarihine kadar P.K. 1019 KARAKÖY Kooperatü adresine bildirmeleri. lUklâmalık P.îerhum Ahmet Ce!âlct t: n Ee\ ve Lamıya Hanımefendinın n ahdumu, Fıkret Atamer'ın eşı, Bahri, Sırrı, Fahn. Mıhrıban, Kada'nm kardeşı. Ates. Zafer, Güney'in habası, Yıldız ve Nedıme'mn \syınpederı. Turgay ve Pınar ın dedesı. tstanbu) Ticaret Odası eskj Umumi Kâtıbı V F F AT İSTANBUL MAARİF KİTAPHANESİ Cağaloğlu Yokuşu No. 38 İST. HANDAN HEPER DİKKAT BAŞKA ŞUBEMİZ YOKTUR Hakkın rahmetıne kavuşmuştur. Cenazesi 5.11.1965 cuma Eünu (Bugun) öğle namazını müteakıp Kadıköy Iskele Caraıinden alınarak Kuzguncuktaki ebedî istirahatgâhına tevdi olunacaktır. Tann rahmetlni esirgemesin. AILESİ Cumhuriyet 13431 HAYRİCELÂL ATAMER