25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE 25 Ekim 1965 CUMHURÎYET DOKTOR SCHWEinER ••••••••••••••••••••r. ve M Yeni akın! Doç. Dr. Cavit Orhan TÜTENGiL Ocak 1875'te Alsas'ın bir köyünd© doğan Albert Schweitzer"in 90 yaşında bir pir1 fanl olarak 5 Eylül 1965'te Afrika'dakl Slümü seçim kampanyası yüzünden basınımızda yetesiye iz bırakmadı. Ilalbukl Schweitzer'in hayat hikâyesi çeşitli bakunlardan ilgimizi çekecek tablolarla doludur. Franstz Alman kültürü loinde yetişen, felsefe, teoloji; müzik ve tıp konularında dört defa doktor olan Strasbourg, Paris ve Berlin Üniversitelerinin bu parlak öğrencisini Afrikah hastaların yardımma iten sebepler nelerdir? Niçin kültürü ile beslendiği Avrupaya sırt çevirerek «yaşamaya saygı» nın scmbolü saydığı Afrikada nzun ömrünü tamamlamtştn? Teoloji, felsefe ve müzik alanlarmm ünlü bir kişisi olduğn halde 30 yaşından sonra «hekim» olmayı ve insanlara bu yolla yardım etmeyi neden istemiştir? Bu sorulann cevabı üzerinde düşünmek herhalde gereksiz sayılamaz. Schweitzer ömeği, bir benzerini geçenlerde gördüğümüz, Oslo'daki rektörlük görevini bırakarak Bingazl çöllerinde çobanlık yapmak için İsveçten ayrılan Pıof. Tortrald Tornquist'in tntumun dan temelde aynlmaktadır. «Ayda 30 bin liraya yakın para a!an, apartmanlan, villâlan; üç hususi otomobili ve büyük bir kotrası bulunan Tornquist, uzun zamandır medeniyetten uzaklaşarak çölde, başmı dinleyebileceği sakin bir yer» ararken refah içindeki Insanın bunalırnma kişisel bir ,çözüm yolu bulmus oluyordu. Schweitzer'in tatumu ise çözüm yolunu kendini başkalanna vennekte buluyor. Bunun için de her biri a y n ayn kaliteli insan sayılmak için yeter yanlanna rağmen doktor olmayı aklına koyuyor. Kendisine sorarsanız, konuşmadan iş yapmaya yeterli olabilmesi için doktor'.uk gereklidir. Bn gereği ne kadar Içten duyduğuna en büyük tanık ise ilerlemiş yaşına rağmen yeni bir öğrencilik dönemine girişmesidir. Schweitzer"in hayatmda yer alan başkalan için yaşama ilkesi Nobel Barış Ödülünü alabilmek 1çin ancak 1954 yılınm sonlannda Oslo'daki törende bulunabilmesine imkân veriyordu. Bütün yolculuklannı İse, 4. mevki olmaması sebebiyle 3. mevkide yapmaktaydı. f Ekim 1965 tarüıll gazetenlzin «Olaylar ve Görüşler» sütununda, Sayın Doğan Nadl'nin bir fıkrasını üzülerek oktldulc. «Zorla güzeliik olmaz» başlıklı fıkra, Tarsusta vurulan ögTetmeni kınamakta ve de suçlamaktadır. Öğrencinin kimliği ve eğitim öğretim düzenimizin (daha doğrusu düzensizliğimizin) bilinmiyen yanları yüzünden yanhşlığa düşüldüğü kanısıyla bir açıklama yapmayı gerelki buluyoruz: Efendim; ders yılı sonunda öğretmenler kurulu toplanır; öğrencilerin durumu her yönüyle teker teker tartışılır. Bu toplantılarda ögretmenlerin Insaf ölçüsü, her hata ihtimalini silecek bir genişlik kazanır. Öğrencinin değil bir dersten, bir kaç dersten kurtarıldığı dahl olur. Tarsus Lisesi Müdürlüğünün yayınladığı bildiride öğrencinin durumu özetle şdyle: Yirmi bir yaşında, anababa ölü, hemen her sı nıfı iki yılda geçmiş, okula seç gelmeyl ve okuldan kaçmayı aüşkanlık haline Retirmiş, geçimsizkavgacı, köşe başlanndan öğretmenlere takma adıyla bağıran, rüş vet önerisinde bulunan, korkutma mektuplariyle görevlileri yıldırmak Istiyen «Problem bir öğrenci.» Şim di, aynı sınıfın derslerini iki yıl oknduğu halde yedi zayıfı olan «Problem öfrenci» nin belgelik durumunu kurtarmak vebalini kurul yüklenemezdi. Başka deyişle onu «diplomalı eşkiya» yapamazdi. Dunım böyle olunca dersin çeşidl ve sayısı önemini yitirir; yurt ve ulus sevgisi yüreklerl tutuşturur. Bu öğrenci, merhamet dilenciliği ve korkutma yüzünden bir kaç dersini kurtarabiliyor. Aynı taktikle müzik öğretmeni E. Kükrekol'u da yıldırmak istiyor. Kurulun yüklenemediği vebali, arkadaşımız «suç» olarak yüklenip vicdanını karalıyamazdı. Öğrenciden göz nuru ve alın teri isterdi.. O da böyle yaptı; yasalara saygı ve vicdan akhğı uğruna yiğitçe sehit oldu. Bırakalım hepsini bir yana (öğretmenin tutumu, öğrencinin kimliği v.b.) baska okullarda belge smavlarına girmek olanağı varken cinayet işlemiş olmak dahi o kişinin sa'dırgan bir ruha sahip olduftunu belşjelemez mi? Bu bakımdan, rolleri değiştirerek fıkra başlığını yorumlamak, şehit arkadasımızın ruh isitrahati İçin zorunludur. Saj'gılanmla. 0GRE1MLN n • ••• • ••• Dr. Schweitzer e mektup ikir hayatımızda takdirle anılmağa değer bir çalışma «Tıpta Yenilikler» adlı derginin bir sayısını ona adaması olmuştur. Adı geçen derginin Aralık 1959 tarihli 5. sayısı Dr. Albert Schweitzer'i çeşitli yanlarıyla Türk okuyuculanna, özellikle tıp dünyamıza tanıtmak amacını güdiiyordu. Derçiyi hazırlayanlar zencilerin doktonma şöyle bir mektup yollamışlardı: «Biz, hekimîiğin toplum içerisinde çok önemli bir yeri olduğuna inanıyoruz, Hekimlik mesleğini seçenler, para kazanmaktan ziyade, vücutça ve nıhça ıstırap çeken lere sağlığını koruyamayan kimsesiz yoksullara, yaşamak için çırpmanlara yardım etmeyi düşünmelidirleT. Siz, Dr. Schweitzer, düşüncelerinizle; inançlannızla, hayatmız boyunca bütün çalışmalarınız ve hareketlerinizle, hekimüğin en mükemmel ömeğini vermiş oldunuz. Bu sayımızı size ithaf ederek, hekimîiğin gayesini bir kere daha genç hekimlerimize hatırlatmak istiyoruz. Sızden rıcamız, bütün hayatınızı Airika orman'.arında hekimlik yaparak geçirmeye karar veı\ v e n neler düşündüğünüzü neler duyduğunuzu açıklayan bir yazı yazmanızdır.» Türkiyeden yollanan bu mektuba Schweitzer'in cevabı çok kısadır: «Mektubumız beni gerçekten çok memnun etti. Arzunuzu yerine getirmek isterdim ama, burada o kadar çok işira var ki... (2) F : : : : : : Sonuç ıpta Ye'nilikler dergisinin 5. sayısında Schweitzer'in hayatı, kişiliği, çalışmalan ve eserleri hakkmda ilgi çekici yazılar vardır. Genç hekimlerimizden ne kadannın bu yazılarla etkilendiğl ayn bir soru teşkil etmektedir. Bize kalırsa bir insanın hayatım başkalarına adaması için mutlaka doktor olması gerekmedJği gibi, Afrikanın yolunu tutması da gerekmez. Biraz iyi niyet sahibi her aydın için Anadolunun kapıları ardına ka dar açıktır. Köyünde ve kentinde, Doğusunda ve Batısında, bugününde ve yarınında her aydın icin «para kazanmaktan ziyade» hizmet etme yolları, bereketli yağmurlara hasret çatlak topraklar misali. Anadoluya çikmaktadır. Ülküeülüğü besleyen kaynaklar kötü önıekleri kendisine hayat felsefesi yapan bir eğitim anlayışıyla kurutulmadıkça. değerler buhranı içinde çalkalanan ülkemizde de iyimserlik gülleri çiçeğe duracaktır. Başkalarının lokmasına el atmayı gözü açıklık sayan, değerleri yalnız para. ile ölçmekle kalmıyarak erdemin her türlüsünü açık artırma pazarlarının bir <metaı< haline getiren anlayış, alın teri ile sağlanan refahın bile, başkalan ile paylaşılmadıkça ve öleki insanların iyiliğine yönelmedikçe, düşünen Insanı bunalımlardan kurtaramadığını göstermektedir. •••• Adaletsizliğe karşı isyan Çalışmak için Afrikanın ücra bir kösesini, kendl hallerine terkedilmiş cüzzamlılan seçmesl İnsanın aklına henıcinslerinin günahlarını yüklenen tsa'yı getiriyor. Schweitzer, •ilkel. denilen AfrikaIılara «uygar» Avrupalılann reva gördüğü adaletsizlikler ve zulümler karşisındaki bir isyandır. Bu isyanı Gabon'da Oçowe nehri civarındaki Lambarene'de kurduğu hastanesine çekilerek dile gctirmeğe çalışıyor. Seçtiği cetin yol, çoğuna şifa verdiği ve yaşama güçlerini çoğaltmaya çahştığı Afrikalılanıı mezarlığındaki bir çukurda huzura ulaşmıştır. Afrikaya gitmek için Bordeaux'dan denize açıldığı 26 Mdrt 1913 tarihinden sonra, hastahanesi için gerekli parayı sağlayabilmek için konferanslar ve org konserleri verme sorunluğu onu Avrupanın çeşitli küşelerine ve A.B.D. ne kadar uzanan yolculuklara mecbur etmiştir. Kısa sürell bu yolculuklar ve Birinci Dünya Savaşı sonlarınd;ıki Fransada «enteme» edilmesi dışında ömrünün geri kalan yıllan Afrikada geçmiştir dfenebilir. N'obel Barış Ödülünü aldığı zaman basınımızda yer alan bir makalede onun fikir eylem bütünlüsü şu satırlarla anlatılıyordu: «Dünyada özü ile sözü, söylcdiği ile yaptığı birbirine tamamen uyan pck az insan, pek az önder vardır. Dr. Sch\veitzer bu müstesna ve nadir insanlardan biridir. Daha ilk gençlik yıllarından beri insan sevgisi onun en aziz duygusu olmuş, daha ilk yazılaruıda insanlara yardım ve bu uğurda nefis feragatJ ve fedakârlığın lüzumuna savunmuş, bütün felsefî düşüncesi bu çekirdek etraftnda gelişmiş ve olgunlaşmış. kırk yıldan beri de yardıma en muhtaç insanlar olarak göründüğü hattı üstüva yerlilerinin hayat ve sağlığına kendini vennistir.» (1) Î ssss •••• •••• •••• •••• ••*• •••• Daha İyi bir dün>a. karşılık beklemeksizin hizmet görenlerin. kendini verenlerin alın teri ülerinde yükselecektir. Ödevimizden daha fazlasmı yaparak ve kişisel çıkarları elimizin tcrsi ile iterek ülkiicüler arasmdaki yerimizi alabiliriz. Her şeye rağmen değirmen dönüyorsa bu, adsız ülküeülerin yüm sayu hürmetinedir ve batakhğm yürümesine rağmen filiz veren tohumlar da vardır. (1) Bk. Dünya gazetesi, M. Aşkın, Schweitzer'in dünya görüşü: 19 Ka?ıml953. (2) Tıpta Yenilikler, Aralık 1959, S. 5; S. 10. .•••••••*•••>•••••*••>••< ıa•••«••••«••••••••»••••ı !••••>••••••>••••••«>••>>< YILSONU ÇEKİÜŞİNDE N Z UJ Û 100.000 LİRA B İ R TAÜHLİYE umhuriyet'te geçen gün ya>inlanan «Köy îlkokullannın Bugünkü Durumu» başlıklı yazıyı merakla okudum. Yazının Uginçliği, köyde eğitim sorununun, çözümüne yanaşılmayan bir büyük konu olarak hfilâ karşımızda durmasından ileri geliyor. Yazarın, köy okullarında uygulanan bugünkü sistemle, yannın üretici ve rapıcı insan gücünfl hazırlayamıyacağımız yolundaki anlayış ve endişesine katıiuığım gibi; çare olarak ileri sürülen köy ilkokullarmın 7 yıla çıkarılması, köy öğretmen okullan açılması, tarım eğitimine önem verilmesi tekliflerini de olumlu karşılamaktayım. Ne var ki ben, köy eğitimi çıkmazını valnız tarım eğitimi açısından ele almaktan çok. bozukluğıı meydanda olan sistemin tümunü kavrayan bir görüşten hareket ederek, vamamalar şeklindeki tedbirler yerine, çıkar vola. uygun sistemi detarma kadaı aramak ve saptamakta buluyorum. Eğer deyım yerınde görülürse. bugün köy okullan tek ayak üstünde kitap cambazlığı yapmaktadır. Oysa köy okullarmı en azdan üç ayak üstüne oturtmak gerekir. Da ha açığı, köy okullarının t a n m ve teknik ayaklan noksandır şımdi. Bu konulara uçtan kıyıdan, hatMehmet tâ yasak savma cinsinden dokunL. HAFIZAĞAOĞLU makia köy gerçeklerinin emri asEmekli memur • ANTALYA la yerine getirüemez ekni^ etkînliklerin alanı olan Nadir ŞKNER işliklerin okul planından ses^ ÖğTetmen Mersin sizce çıkarümasından sonra, şimdi de tarımiş derslerinin canma okuma kurnazlığına tanık oluyoruz. Şöyle ki; 1967 yılında ülazetenizde yaymlanan «Denkenin her taraiında uygulanmaya ver Post» un, bir Hindu ile bir konacağı söylenen taslak program Müslüman Türk arasındaki da adı geçen dersin bağımsızlığıdo^tluk ve Atatürk ile prensiplena son verümiş, haftahk süresl r:ne karşı duydukları hayranhk de 6 saatten 2 saate indırilmiştir. hakkmdaki yorumunu İİRİ ile o Bunu yapanlar, modern pedagojikudum. Önce şuna işaret etmek den destek aramakta, 1948 progisterim, Hindistan ile Türkiye aramında ögretmensiz geçen .tarım e gariptir ki bugüne kadar rasmda doğrudan doğruya hıçderslerini, taslakta öğretmenle işC.HI". nin yenilgisi, daha doğbir aniasmazhk bulunmamaktalenir hale getirdik diye ögünmekrusu az oy alışının nedenleritedirler. Bize göre, işte buraya dır. Biz Hindistanda Türkiyeye ni tahlil edenler bir esaslı noktabir nokta koyup düçünmek yerinkarşı daima dostane hisler besleya temas etmemişlerdir. de olur... dik. cDenver Post», Atatürk'e Halkın menfaatine de olsa, her Kısacası, acı yaşama koşullankarsı büyük hayranlık duyan anyenilik ve reform hareketleri, hu cak bir Hindu ile karsılasmış. Annin horon teptiği köyde okulun susiyle memleketimizde, öncelcri, amacını Eenişletmekten. değiştircak bu tek bir vaka degildir, Hinbüyük şüphe ve tepkilerle karşıgerekiyor. distanda, Atatürk ile büyük pren mekten ise başlamak lar.mıştur.. Osmanlı tarihini tetkilî Mezunlarından ancak '• 09 un siplerine hayranlık duyan milyon edenler, Selim III., Mahnıut II., üst okuUara çidcbildiği bir çevrelarca Hintli vardır. Bu sebepledir Abdülmecıt I, devirlerındeki tepde, klâsik okul sakızı çiğnemekki. Türkiyenin bağımsızlık mücakileri hatırlarlar. Burada, Büyük ten vazgeçilmelidir. Köy okullan delesi sırasında her dine mensup Atatürkü hatırlamamak elden gelartık sadece okuma • yazma SğreHintliler Türkiyeyi desteklemismiyor. Etrafına topladığı yüzde ten kurumlar darbğında kalamaztir. Hınt milliyetçıliğinin tek temyüz memleketsever insanlarla, mil lar. Yeni köy okullan, toplum kal silcisi olan ve Gandi ile N'ehru" letin o an anlamadığı fakat bukınmasında iş ve insan gücünü g\in faydasını gördüğü bir çok innun liderliği altmda bulunan üreten kaynak rolünü oynamak kılâpları nev'i şahsına münhasır Kongre Partisi, Türkiyenin bazorundadırlar. bir usulle, her türlü tepkilere rağ ğımsızlık mücadelesini candan >Iehmet ÖCAL men yapması, onun ölmezliğinin desteklemiş ve para toplayarak hköğretim Müfettişi sırlarmdan birisidir. Bize göre, C.H.P. nin yenilgisi [ nin başlıca sebebi VERGİ RE | FORMLARINA taraftar olması ve bu konuda tâviz vermemesidir. Diğer parti liderlerine ve adaylarma küfür etmesini bilmiyen bir ekiple seçime girmesi sebepler arasında ikincl derecede kalır. Şirketimizin çok değerli acentası, emsalsiz insan, CJI.P. nin ORTANIN SOLÜNDA oldugunu ilân etmesi ona bir şey kaybettirmemiş, bilâki% partiye bir suur vermiştir. Türkiyeyl refaha götürecek tek politikanın 23 Ekim 1965 cumartesi günü vefat etmiştir. Cenazesi 25, 10/965 bu olduğu, zamanla fakat köprüpazartesi günü öğle namazını mütaakıp Şişli Camiinden kaldınün altından çok sular geçtikten rılacak, Feriköy Aile Kabristanma defnedilecektir. sonra anlaşüacaktır. Komünizmin Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağçanına ot tıkayan tek yol bu idl... lığı dileriz. SEKEK SİGORTA A. Ş. mesi, bilhassa vergi cetvellerinin ilânı hırsız mükellefi korkutmns, devlete karşı yapılan bırsızlığı tabiî saymıyan kişfler indinde, ona kiiçültrnüştür. Bu husas psikolojik olarak düşiinOlürse, kendine karşı da dnyduğu bu küçüklük hissi reforma taraftar olan partiye karşı düşmanlık şeklinde tezahür etmiştir. Köylüyle her gün temasta olan bu grup aylarca onun üzerinde işlemiştir. İşin püf noktası budur. C.H.P. nin şehir içlerindeki muazzam oy kayıplarının sebebi bu şekilde yorumlanmalıdır. Bir kaç seçim önce Fransada Poujadö isimli bir serseri, «Vatandaştan vergl almıyacağım» sloganiyle seçimlere iştirak etmiş ve Fransa gibi bir memlekette diğer partilere korkulu anlar yaşatmıştı. Şunu netice olarak belirtmek isterim ki bu seçimde C.H.P. yl yenen Pujadizm'dir. 1956 yılmda maliyece tahsil edilecek vergilerin 1965 e oranla düşük olacağını şim diden belirtmek kehanet olmıyacak tır. 18 Ekim 965 tarihli Cumhuriyet gazetesi Tartışms sütununda mali müşavir B. Eray Saral'm «C.H.P. dine önem vermediği için kaybetti» hükmüne bir parçacık olson iştirak edemiyonım. Din istismar mevzuu olmamalıdır. C.H.P. ne bu mevzudaki his siyatından dolayı sonsuz şükranlar... Bu memlekette halk henüz şuurlaşmamıştır. M.P. nin aldığı oy bunun en basit izahıdıf. O Bö lükbaşı ne vaadetti, bu milletin refahı ve istikbali için? Hiç... Müslümanlık dinl mevzulann lstismarından çok çekmiştir. Kerbelâ vak'asından sonra Şia • sünnl çatışmalarını kendilerine hatırlatırım... C.H.P. «Servet beyannamesini kaldıracağım, vergi açıklamasuıı yapmıyacağım» deseydi netice :ehine dönerdi. Büyük ticaret merkezi olan şehirlerimizdeki azim oy kaybının sebebi boylece ızah edilmiş oluyor. Partiler samimi olmadıkça satıhta kalır. belki oy alır, fakat memleket gerçeklerine inemezler. C.H.P. samimiyeti ve dürüstlüğünün kurbamdır. Zaman onun lehine işliyecektir. bunu, dâvasımn zaferi için Atatürk'e göndermiştir. Atatürk'e karşı Hindistanda hayranlık duyulmasının başlıca sebeplerinden biri, lâik bir devieti savunmuş olmasıdır. Atatürk'ü son derece takdir eden Nehrunun liderliği altında bağımsız Hindistan, bu büyük Türk liderinin izinden gitmiş ve lâik bir devlet kurulmuştur. Atatürk gibi biz de dinin siyasete karıştırılmamasına inanmaktayız. Böyle bir kanşım sadece felâkete yol açar. Asyanın diğer milletlerinin de Atatürk'ün prensiplerini takip ederek dini, siyasi işlerden ayırmalannı temenni ederiz. Basın Atasesl J. T. KALLUKAREX KÖY OKULLARI Sayım günü boş sokaklara bakarkcn, insan, ist«r istemez fllozoflaşıyor. Caddeler, meydanlar bomboş. Yayalar yok, arabalar yok. Hareket ve canhlık yok. Geçmiyor gibi zaman. ünlülerden biri, zaman tutsaklar için yaratılmıştır, demiş. Evinde sayımın bitmesini bekliven nice kişi s a m n m bn söze hak vermiştir. Ama yalnız onlar ını'. Bizim gibi dışarı çıkmak için izin belçesine sahip olanlar da, bos sokaklarda tek basına yürürlerken terkedilmiş bir sehirde zamanı yaşamak dnygularına kapılmışlardır. Bırakılmıs bir kent, durmus bir saat gibidir. Ne tiktak'lan doyulur, ne yelkovanı kıpırdar, ne de akrebi. Artık tarih olmuş ölü kentleri dolaşanlar, bir zamanlar oralan n da kımıldadığını düşünürler. Ve kımıldayan her şeyin bir gün gelip kımıldamaz olacağını düşünürler. Hareket ile zaman arasındaki çözülmez bağıntıyı, kitapta okumadan içinden duymaktır bu. Bir mermer sütun, sessiz bir saray, tas bir kemer, bir merdiven, yarısı yokolmuş bir saray... Bütün bunlara bakıp : Tarih olmnş... deriz. Tarih olmns demek, yaşamıyor artık, kımıldamıyor, demektir. Ancak tarih olmnş eski kentleri iki türlü gezmek vardır. Birincisi yalnız, ya da biriki kisiyle .. tkincisi, turist kalab3İı|ıyla birlikte... Turizm denen sanayi çeliştikçe, ve parasını nereye koyacafını bilemiyen cavalacicoz takımı t3rih anıtlannı dolasmayı turizmin muaseretinden ve mecburiyetinden saydıkça. tarihî eserleri de şöyle a|ız tadivle gezmek mümkün olamıyacak. Durumu daha iyi canlandırabilmek için tafsilâta çiriselim. Şimdilerde mfize, kilise, cami, tiyatro, sehir harabesi gibi e«ki eserlerin hançisine gitseniz bir hızlı trafik içine düşersiniz. Amerikan, Ingliz, Fransız, Alman, Belçikalı... çoğu keyfi zevkine denk milletlprden bir sürü kadın ve erkek. Coğu çaptan düsmüs bir kalabalık. Bu kalabalıgın pesinde veya önünde açıkeözler takımı yevmiyeyi doçrultmak amaciyle iş çıkarmakta. Gürültü, patırdı, gevezelik, çığlık... saskınlık ve hayranlık sesleri. Her çesit dilden kelimeler, eski knbbeler ve eski kemerler iistündc nçusmakta... Öndeki rehber, belki bin defa tekrarladığı, ve bin defa tekrarladıçı için artık, kendisince de anlamını kaybetmis bir sürü lâfı gene tekrarlamakta. Tarihî Ayasofyavı düsünün! Bir vakitier Hıristiyanların dnaları kubbelerinde çınlamış. bir baska vakitler Müslümanların vaazları kemerlerinde yankılanmıs, simdi tnristlerin gesleri uçuşnyor aynı yprlerde. ü c zaman, ve üç remaat. Doğudan Batıya dek her yanda ve yerde eski kentler turistlerin istilâsı altında. Okullarımızda kavimlerin akınlannı gösteren kırmızı okln birtakım haritalar vardır. Gecti onların modası . Yeni haritalar tnristlerin akmları üstüne çiziliyor. Romalılann, SelçnkInların. Hititlerin. Per§lerin, Etrfikslerin. Mezopotamyalılann eski kentlerinde yeni bir hayat haslamıs. ö l ü sehirler canlanmıo birden Saatin tiktak'ları dnyulmaga baslamıs sankl... Akrep kıpırdamag3 baslamıs, yelkovan yiirümeve . Makedonyalı Iskender'in askerlerinin yürüdükleri sokaklarda turistler dolasıyorlar, Dârâ'nın okçulannın kosnstıiîu meydanları turistler adımlıvorlar. lyonyalı bilgelerin gezindigi bahçelerde turistler tvr atıyorlar. Gazoz, ciklet. cikolata cinsinden eğlencelikleri kullanarak, rehberin sesine knlak vererek. saga sola e'âz atarak. salına salına, kayçısız ve tasasız. Eski mermer alanlarda, kesme taş yollarda insanlar birbirlerine yol verivorlar : Affedersiniz! Rica ederim, b n y r n n ! Resmî dil tngilizce. Eski kentler yenî nygarlıgın yasayısına simdiden katılmıslar. Pers ?aravlannda, Ynnan tiyatrolannda, Selçuk kpntlerinde zaman kımıldamıs. Yeni amların izlerini kaydetm e | e baslamıs. Yeni dostlnklar, yeni asklar. yeni tanısmalar, yeni ark^iaslıklar. bitmis ve tarih olmus dediğimiz köselerde hızlanıyor. Bu ararla tarihi tarih diye seven, eski nygarlıklara çerçekten havran olan. eski anıtlann tadına çerçekten varan meslekten tarihseverlerin vapacaklan bir is vardır: Böyle yerleri gezmek istivorlarsa turizm mevsiml dışında ramanlan seçmelidirler. Biraz daha fedakârhk edip, karlı, kışlı, tipili eünleri seçecekler ki, çünümüzü degil geçmişi anabilsinler ve eski eserleri gezerlerken bugünün insanlariyle degil tarihle başbaşa kalabilsinler. C •••••••••••••••••••••••••••V Denver Posfun CHP nin yenilgisi üzerinE T ,«.' . . yorumu G N PERDE ARALIGINDAN /«eme yeri; BATEŞ^Bayîlik Teşkilat, İSTANBUL V E F A T Şeker Sigorta Anonim Şirkelinden V E F A T Lütfiye Ari'ın kıymetli eşi, Profesör Dr. Cahit Arf, Dr. Mühendis Dündar Arf ve Yüksek Mimar Ertuğrul Arf'ın sevgili babaları eski P. T. T. Baş Müdürlerinden SERMET TEZCAN YUSUF ARF 23. Ekim. 1965 gunü Haldiin rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 25,'Ekim/1965 Pazartesi günü (bugün) öğle namazır.ı müteakip Şisli Camiinden kaldırıhp. Zincırlıkuyu aile kabristanma defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyliye. AİLESI (Kıtmet: 494/12944) Iştirak etmiyorum ve 2ENGİN PARA İKRAMİYELERİ TÜRK jiCARET BANKASI TECRÜBELI MUHASEBECİ ARANIYOR UM/IMB» Taahhüt, imalât ve ithalât igleri yapan büyük bir şirketin muhasebesmi idare edecek, tecrübeli bir muhasebeci aranmaktadır. îstekli.erin durumlarmı bıldirir geniş bilgi ile posta kutusu 427 Karaköy lctanbul adresine müracaat etmeleri. VtOK (Reklâmcılık: 4245/12888) uşrün maliye uzmanlannın da kabul ettiği gibi, Türkiyede tahsilli tahsilsiz vergi vermesi gereken vatandaşların °b 90 ı vergi kacırmaktadır. Servet beyanna B (Cumhurivet 12945) V E F A T Şevket ve Hafize'nin oğlu, Melekper Tezcanın eşi, Yavuz ve Yılmaz Tezcanın babası StGORTACI •••••••••••••••••••••• Dr. KEMAL ÇAĞLAR S Idrar lolları ve Tenasül Hastalıkları Mütehassısı Gaiatasaray, Turnacıbaşı Sok. No. 12 Uğur Ap*.. Saat 10 12 ve 13 18. Tel: 44 14 36 SERMET TEZCAN SANSUN ONDOKUZMAYIS 23 Ekim 1965 Cumartesi günü vefat etmiştir. Cenazesi 25 Ekim 1965 Pazartesi (bugün) öğle namazını müteakıp Şışli Camımden kaldırılarak Feriköy aile kabristar.ına defnedilecektir. Çelenk gönderilmemesi rica olunur. AÎLESt (Cumhuriyet 12940) LİSESİ NÜDÜRLÜĞÜNDEN ÜDÜRLÜĞÜ 8916'12895) tlânı 1 2490 sayılı kanun hükümleri uyarmca kapa'.i zart usulüyle duvar takviyes:, çatı aktarması, pencere. badana ve elektrik işleri yaptınlacaktır. 2 Keşif bedeli 93046 lira 34 kurus olup, eeçicı temınatı 6923 üra 17 kurustur. 3 İsteklilerin geçici teminatı. 1956 malî yılına ait ticaret odası belgesini. ihaleden en az iiç gün evvelki tarih] taşivan (tatil günleri hariç) veterlil belgesini. teklit mektuplarivle birlikte zarf içine koyarak ihale saatinden bir saat evveline kadar Okul Müdürluğüne makbuz mukabilınde vermelen lâzımdır. 4 thale 8 Kasım 1965 pazartesi günü saat 15 00 de Okul binasında Komisyo.ı huzurunda yapılacaktır Kesıı se şartna me her gün iş saatlerinde (tatil günieri dışında) Okul Müdürlüğünde görülebilir. 5 Postada vâki gecikmeler itibara alınmaz. (Basın: 19217/12912) HALI SüPURGESI SAT1CISI T | c ULUS ANKARA 114.5*
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear