23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DEN1ZCILIK Şanlı Yavuz Zırhlımızın, Şanlı Tarihi (1) Dalan tırıııaııan ve karaya çıkan denizaltı Avrupa yoüarında son derece popüler olan minicik otomobilleri andıran «Aquamobil» ıkı kişılık bir denizaltıdır. Etrafı tamamen şelfaf bir madde ile kaplı olduğundan bütün manzara görülebilmektedır. He nüz tekâmül devresinde bulunan • Aquamobil»in projelelri Kıraliyet donanmasına mensup Yarbay Hugh Oswell tarafından hazırlanmış oiup Jngilterenin Nothumberland eyaletınde her türlü dalma cihazları imalinde şöhret kazanmış bir firma tatafından insa edilmektedir. Fırma bu yeni aracın 1963 senesi ortalarına kadar piyasaya sürülebileceğini tahmin eN.nektedir. Denizaltınin ana omurgası 6 mihmetre kalınlıkta «Perspex» ismini taşıyan suni bir plâstikten inşa edilmektedir. Tam teçhizatlı dalgıçlatın araca kolaylıkla gırip çık masını sağlamak üzere 81 santimetre karelik bir giriş kısmı mev cut bulunmaktadır. Normal olarak araca ikı kişi binebilmekte ve arkada ilâve teçhizat için yer mev cut bulunmaktadır. Fakat a!rka kıs ma oturabilen üçüncü bir dalgıç da aksi istikamete bakabilecektir. Omurganın alüminyumdan inşa edilen dojemesı üzerinde, aracın su üstunde kalabilmesini jağlayan Odayı tazyik altında bırakabilmek üzere iki ariet 5 litrelik hava sılin diri mevcut bulunmaktadır. Airacı su üzerinde tutmaya yanyan oda P.V.C. plstik maddeden in şa edilmiş olup 3 kompartımandan müteşekkildir. Ortada buluîıan kompartıman bir «Sealion» regülatörüyle tazyike tâbi tutulmakta ve iki adet yan tarafa monte edilmiş buiunan plâstik uiyafram pom paları ıl e rioldurulup boşaltılabilmektedir. Bu suletle istenilen 5eviyede aracın durması mümkun kı lınabilmektedır. ön ve arka kompartımanların alt kısımları açık olup içlerinde mahsur kalan hava aracın suya indırildıği zaman su üzelrinde kalabilmesini sağlamaktadır. Bu kompartı manların içjndeki su, olağanüstü durumlarda süratle su üzerine çıkılması istenildiği zaman âlet lev hası üzerinde bulunan hava supapının açılması i l e atılabilmektedir. İki adet pervaneü 12 voltluk mo tor yüzdürücü odanın ön kısmına takılı bir levhanın her iki tarafına takılmıs bulunmaktadır. Bunlar kontrol volanı ile istenilen şekilde döndürülebilinmektedir. Motor şaftlan paslanmaz çelik zincirlerle dör.dürülmekte ve nolrmal s,yrat saat.te 4.82 dir. T Bu denizaltı tıpkı direksiyon'.a çalışan bir uçak gibi dalmakta, tır manmakta veya karaya indirilmek tedi*\ Patentli sistem saycsindc kontrol kanatçıklarına lüzum kal mamLştır. Normal dönüş'.er motor lardan birinin durdurulması ile mümkün olmaktadır. Motorlar bir veya daha fazla ba tarya ile temin edilmekte olup h«r birinin ömrü bir saattir «Perspex» maddesinden imâl edilen âlet panosundaki göstergelere bir kompas, derinlik ölçeği ve hava tazyik ölçme saati dahil bulunmaktadır. «Aquamobile»in boyu 2.64 metre olup genişliği 91 cm dı!r. Motorlar 80 metre derinlikte muvaffakiyetli surette tecrübe edilmiş bulunmakta dır. Ayrıca bu denizaltı iîe birlikte bir havalanma terticatı ile ısık verici far tertibatı da»tekâmül safha smda bulunmaktadılr. f Onemli bir nokta İyimser oîmanın güçlüğü Onunki normalBir kusuru var Tam mânasiyle kara lalih Eczahanede Önemli bir nokta sene. inşallah. büyük kalkınma plânınının Butatbikına başlanarak,konu»ulnyor. Hep iç babu plân babsinde, kıvorum. hep paradsn fiGaliba. «inirlerimiz çıktı da, yerine çamasır ipi eerildi *** Bir kusuru var bayı durduracak, pisli|i evveli süpürge ile faraşa alacak, oradan da kovaya dolduraeak, »onra da. münasip bir yere, bosaltacaktı. Bu u»ul pek tutmamış olacak ki, şimdi, yeni bir karar verilmis: Atlara don giydirile'cek. Evrt evet. yanlış okıımuvorsunnz, önümüzde ki 1 marttan itibaren «ehir atlarına birrr navlon don takılacak. Ne netire verir bilmem ama, zannrfierim, yeryüziinde. ardı donlu atları ilk Hefa biz tttanbullolar «öreceeiz. Herhalde, havli eîitnreli, bir manzara olarak. Bu atlı araba, oldum olasıya. Istanbulun. hütün büyük şebirlerimizin, dertlerinden biridir. Tekerlekleri yolları bozar. lâstikle çevirmeyi kararlaştırırlar. Hayvanlar. ortalıiı berbat eder. Kova ile. donla nfcrasırlar. Nallar da aüfaltları delik deşik eder. Buna karşı da belki bir cesit çizme uydurmavı diişünen vardır. Fakat kimse bunları kaldırma yoluna gitmez. Çünkü, bu bir oy meselcsi. Atlı araba sahipleri de olcîukça kalabalık bir vekunmuş. Ve bundan böyle. BMıdive Reıslerı de ış basına seçimle eeleceklcrine üörc. daha epev müddet ath arabalarla ufrasılacak. fakat kaldırılmıyarak demektir. Ah, şu demokrasi. çok İyi *ey de, oy olmasaydı. Aaaaaahhhb, ah. **# Karar verilmiyti. Atlı araba larda bir kova, bir de faraş buEpeyce olnyor. Hayvansüpürge, bir arabacı aralundnrolaraktı. pisleyince Türklerin Boğazları kapatması 1. Dünya savaşını 4 yıl uzatmıştı Deniz Kuvvetlerinin sayın komutanı Koramital Necdet Uran. feçenlerde Cumhuriyete verdiği uzun bir beyanda 78 harb gemisi inşa edüeceğinden söz açtı. Beyanat iyi anlaşılıyor ve gönüllerimize iyi bir ha berin müjdesinı sokuyor. Bunu fılrsat bilerek okuyucularımıza yakın tarihte donanmamıza temel direkligi yapmıs olan Yavuz muharebe kruvazöriinün (zırhhsının) hayatını anlatacağız. Buradakı fikirlerde her hangi bir donanmanın, men sup olduğu millcte ne gibi faydalar sağlıyabileceğinın izlefnni göreceğiz. 1. Türk Boğazları. Birinci Dünya Harbi sona ereli seneler olmuş; fakat Ingiltere ve Fransa'da Çanakkale yenilgesinin tepkileri bitmemışti. N'erede Çanakkale Hatrbinden söz açılsa, Türklerin duyduğu büyük gurura karşı, karşı taraf ıstırap içindeydi. Yanlış plân tatbik etmek yüzünden fazla Ingiliz ve Fransız kanının döküldüğünden şikâyetçi rdiier. ' ' ' • • ' Yenilgenin başlıca sorümlusu da, zamanth BâfiHye Nizi'fı Winston Churchill göriilüyordu. Kıymetli devlet adamı bu acı tenkidlere 1930 senesine kadar dayandı; ses çıkarmadı. Sonunda Çanakkale muharebe lerinin Birinci Dünya Harbine olan etkisini şöyle anlattı: «Gemiklerini Garp, Flendefr, Galiçya, Suriye ve Kuzey Ital ya harb sahnelerinin örttüğü 7 milyon asker, hiç bir zaman karşı taraftaki askerlerin attıklalrı kurşun veya top mermileriyle can vermiş değillerdi!r. Bu kadar insan oğlunun ölmesine; harbin ağır masraf lara mal olmasma; denizlerde 5000 ticaret gemisinin ve bir bu kadat da harb gemisinin batmasına başlıca sebep Türk ler tarafından Çanakkalenin karanlık sularına atılan ve ince bir çelik halat üzerinde sal lanan 20 Mayındır» (x). Türklerin, Boğazları kapama Bu hal, Rusyanın harp dışı kalmasına, Osmanlı, Avusturya Macaristan ve Al manya gibi üç büyük İmparatorluğun çökmesine Avrupada siyasî muvazenenin bozulmasına yol açtı... Yazan : Âmiral Afif Büyüktugrul sı ve karacU ve denızde canla başla çatpışması gerçekten Bi rinci Dunya Harbinin dört sene uzamasına sebep olmuştu. Bu hal Rusya'nın harb dışı olmasını sağladıih gibi, bu tarafta da, Osmaniı, Avusturya Macaristan ve Almanya gibi üç büyük İmparatorluğun çök mesine sebep olmuştu. Tarihte ilk defa Avrupa siyasi muvazenesi, bu suretle, boğazlat yüzünden, bozulmuştu. 2. Genç Imparator ve denizler. Türkler nasıl harb e girmişler'dl? ffljcâyenin b'a'$ı' Almanyada bsşlıyordu* 1888 senesinde Almanya Ifnparatorluğunun hükumdat san dalyasına, bir kolu uzun, diğe ri de kısa genç Imparator Keizer Wilhelm oturmuştu. Bu zat oldukça dinamik ve fakat lâf dinlemez tabiatlı bir ınsandı. Almanya'yı Avrupa'da hâkim duruma getiren kıymetli devlet adamı Bismafrk'ı darılt mış ve hükümet idaresine hâkim bir duruma girmişti. Bu senelerde Almanya il e In giltere arasındaki siyasi ve özellikle ekonomik rekabet oldukça şiddetli bir halde idi. Alman iptidai madde istihsali Ingiliz istihs.iline yaklaşmış; piyasalarda da Alman malları Ingiliz mallarınm yefrini almıştı. Bu arada Alman ticaret filoları denizlerde Ingiliz ticaret filolarının yerini alıyordu. Ingiliz gazeteleri, açıktan açığa, durumun ancak Almanya ile bür savaş yapmakla çarelendirilebileceğinı yazii'orlardı (XX). Fakat bu kanı Alman Generallerini hiç de ürkülmüyordu. Onlara göre, bir harb ç;kalsa Alman ordusu bir süpürüşte kıt'aya hâkim olacak; du rumdan ürkecek olan Ingiltere de hemen barış istiyecekti. Fakat Alman Amiralleri bu kanıda değillerdi. Onlar patlayacak bir savaşın bütün ağır lığını denizlerde göfrüyorlar; bu amaçla Almanyanın, hızla, bir donanma yapması tezini sa yunuyorlardı. 3. Şato'da bir toplantı. Genç Imparatoı. problemi ça relendirmek için Kil limanındaki şatosunda bir toplantı yaptı; bütun Amiralletini burada topladı. AmiraUerin arkasında da tek bir Albay vardı; uzun Boylu, çenesinin iki tarafına uzun bırer sakal bırakmaya meraklı. sert bakışlı bir albay... Imparator yapılacak yeni donanma hakkında amirallerin fikirlerini sordu. Herkes fikir lelrini açıkça anlatıyor; sadece tek albay susuyordu. Alman Amiralleri denizlerde büyük tecrüDe sahibi olmakla berabeı politika ile uğ raşmış kimseler değillerdi. Çünkü, o tsrıhe kadar, Alman yada BalUriye Nezaretinin müs teşarhk makamında birer Generalın oturması âdet olmuştu. Bundan dolayı Amirallerin verdikleri cevaplar bir birıni tutmamış ve Impalratoru memnun etmemişti (XXX). împaratorun sorusunu cevap landırmak da kolay değildı. Çünkü muazzam Ingiltere donanması ile başa çıkacak bir donanma, Almanyanın mâli durumu içinde, nasıl yapılabilirdi.? Imparator âni olarak sakalh Albaya döndü: Sizin kanılarınız nedir?. Albay büyuk bir ciddiyet ve anlayış içinde cevap verdi: Ingiltereye eşit kuvvette bir donanma gerçekten yapılamaz... Burada Imparator hak hdılrlar... Fakat bu demek değildir ki Almanya, tngıltereyi korkutacak bir donanma yapa maz... öyle bir donanma yapmalıyız ki Ingiltere bunu görerek, büyük risklerı göze almadan savaş açamasın... Bilsin ki Almanya'ya karşı savaş açtığı zaman bizim donanmamızı batıracaktılr; fakat kendi donanması da önemli zarar gö recek v e denizlerdeki satveüni kaybedecektir. nansman. dış finaıısman Iâfı. lçeridc ver^iler, lamlar. Dışarıda krcdiler, yardımlar, hibcler. Hep iyi de, bu arada. isin hayli rniihim bir tarafı var ki, patırdı «ürültü içinde, RÖzden kaçıvor sibi. Bizler, amumiyetle, cvvelâ fert, »onra da topium olarak, kendimizi herhançi bir plâna ba^lamaktan hoslanmavız. Avıp defil y%, alışmamışız. Mesclâ. dontUnnız arasında, bir mimar bnlup sorunuz. Adamı bir bina işi verilmiştir. O da özene bezcne (.alısmıs. plânı hazırlamıs, ve inşaata baslamı.ştır. İsin orta ytrinde mal sahibi gelir. Evvelce, kâfıt üzerinde jördütünf, pek akıl erdiremediğinden başlah müdahale ye: Şurasını şöyle yapalım, bnrasını böyle yapalım, mutfn*ı kiiçültelim, banyoyn daş yapalım, arava bir oda stkıştıralım Ve, bina biter ama, plindan eaer kalmaz. Şehlr plânlarımız da böyledir. Son misali, işte, tstanbnlun en tüzel verlfrinden biri olan, Moda sahili. Adamlar çıkmışlar, denizl doldarmuslar. Plânda park, yeşil saha filâtı diye tesbit edilen yerler hapı yutmus. Şimdi jtel§in, orasını şöyle, burasını bövle, yeni bir plân. Hani, dcmek istediğim, plânı kafalarımıza defil de, kafalarımızı plâna nasıl uyeulıyacafımızdır. Lüznmla para kadar, hattâ ondan da mühim, bir mesele. Plânı tatbik etmesine belki ederiz ama, sene sonunda. kendimizi, Nasreddin Hocanın lpyleji srihi, hir ucube karşısında bulacağımızdan korkultır. *** Tam mânasiyle kara talih • IIIIIIKtllilllKlltl»!*»»""""" 1 " 11 " İyimser olmanın güçlüğü f f o ş eeldi. sayın Necdet l'çur. Istanbnlun ha* " l i mevdanda oldu^una çöre, reni Belediye Reisimizi, icindcn cıkılması ne kadar zor, ve ne biçim işler hekledifini savıp dtfkmeye lüzum yok. Eüasen bu sütunlar buna yetmeı. Talnız, çeliıı, hafta içinde çıkan, şu iki küçük habere, herabcrce bir jöz atalım: 1 iManhutda, sokaklara meyve kabufiı. sinema bileti. vesaire atanlar (bu «vesaire» nin içindf, tükürcnlcr. buruniarını nilenlrr, ve öteki işlerini ^örenler de var' Beledlyeye »enede 3 milyon lirays patlıyormUK. Tani, yıllık 13 milvonu bıılan. temizllk bütçesinin 3 milyonu bunlar» sarfediliyor. 2 Radyo, vrva pikap'Iarını ivaz 4v*z. banşrır banıır, çıjtlık çı£lık ötttirenleri (yapılan sikâyftler ü»»rine) tâkip işi de, Belediyeyi, her ay 30 bin lira 7arara sokuyormug. Bu da senede bilmem kac yüz bin lira. Nasıl? Ne drnir buna? Hiçbir şey drnmeı. Tine de. pek deîerli bir Itîare adamı olan. Necdet Utnr ho* reldi. Muvaffakıyetler temenni edece|im ama. pek dilim varmıyor. Kmuruma bakmasın, biraz, olmıvacak duaya âmin demeye bemiyecek de... "rTrT Fikir, genç Împaratorun pek hoşuna gitmişti. Hemen Bahriye Nezareti Müstesarı Gen«frale döndü ve nezaketle soze başladı: Artık denizlerdeki kaderimizi, bzel bir ihtisas sahibi olan, denizcilere bırakmalı ve onların işine, olur olmaz, karışmamalıyız... Müsteşarlık ma kamını derhal bu genç Albaya bırakınız; Kafa Kuvvetlerindeki kendi ihtisasınıza dönünüz. Bu genç albay, Almanyaya yep yeni donanma yapacak ve onyedi sene müddetle Alman Deniz Kuvvetlerine bâni olacak olan şöhretli Amiral Tirpitz idi. Yapacağı donanmamn ismi de «Alman Açık Deniz Donanması» veya «Riske Donanması» olacaktı. (X) Revue de Paris (haftalık mecmua 1930 kolleksiyonu.) (XX) Spectatore gazetesi İIM kolleksiyonu. (XXX) Alfred Schuzer Hinricbs: Tirpitz (Berlin) 1958. OriÖiflcî normal hic şa»madım: Bir vatanda?ımıx trafite Havadliı okuyunca. kendi hesabıma, sinlrlenmiş, Eminönünde aklını oynatmış, hemen ora cıkta, Ycnicamiin kubbelerinden blrine çıkarak bafırıp çafırmaya basUmış. Kendiüine. inmesi icin, yalvaranlara «trafiği dttzeltin de ineyim» diye mukabele eden bu vatandası, nihayet. itfalye gelip almıs, ve hastahaneye götürmü;. Bence, adamı, knbbeden indirmeslne tabil Indirmeliydi ama. serbest bırakmalıydı. Çünkü, buırünkü trafik durumanda, yapacak pek başka bir şey yok gibi. Şuradan suraya eitmek için bir motorlü vasıtaya binmeyr RÖrün. MUbarek, trafik de*ll, sanki dütün alayı. Mehter yürüyüşü, yahut, marslı cenaze töreni. tki adım ileri. bir adım ceri. üo tekerlek dönüKii yol. bes dakika istirahat. Blr parçaeık gaz. bir sürü fren. Hal böyle olunca, acJtmın, kubbeye çıkmatı haric. her şeyi normal. Evet. onu bırakmalı da. aııl, bn Smttr tBrpüsüne, hiçbir şey yokmuş gibi, tahammiü eden bizleri bir muavene etmeli. kuyucular, zannederim, hatırlıyacaklardır. Üç ay kadar olnyor, Missisipi üniversite sine cirmck istiyen bir zenci talebe, ırkçıhk taaüsubundan dolayı. kabul edilmemişti. Halbuki, devletin kanunları ırk ayrılığını ortadan kaldırdıcı için, Missisipi'li zencinin üniversiteye kaydolunmak hakkı idi. Girerdi cirmezdi derken is büyüdü, bütün Amerikayı şardıydı. Nihayet. kanunu tatbik için. Cumhurbaakanı Kennedy, Missisipi'ye asker sevketti. Ve zenci talebe, silâhlı asker himayesinde üniversiteye Rirmeye muvaffak olduydu. Biz de işi, bu şekilde, kapandı biliyorduk. Şimdi. mibadini. bir Amerikan mecmna sından okuyalım: .Tameş Meredith (zencinin adı bn) tek başına kaldı. Gerçi, sivil memurların ve askerlerin muhafazası altında idi, fakat yalnııdı, yapayalnızdı. Kendisiyle hiçbir beyaz talebe konu«muyordu. Sınıfta yanına kimse oturmüyordu. Gereleri yatakhanede de (Amerikan üniversiteleri yatilıdır) yine aynı yalnızlık. «Hocaları bile sordufcu sualleri cevaplan • dırmıyorlardı. Ne bir el sıkan, ne bir selim veren. Baıı merhamet duyan talebeler de, diterlerinden dayak yemek korkusundan, kendisiyle, arkadaşlık edcmiyorlardı. «Biçare Meredith, bu duvarsız ve kilitsiı. hapishane hayatına daha fazla dayanamadı. Kwsen. bu vaziyettır imtil»«nlarda d» movatfak olamıyacafmı biliyordu. Nihayet ştçen şün "tiki hafta evvel) kendi afzusu ile, üniversiteden ayrıldı, talihini başka yerlerde denemeye rltti.» Hikâyenin sonu bu. Böylece, Amerikalıların hile dofru dürüst izah edemedikleri. meş hur Mvah beyaz faciasının bir sabifesi daha çevrilmiş oldu. *** , O Eczanede Küçük bir çoetık Babam sıçan zehlri istiyor. Eczacı Peki. Eve rni yollıyayım? Çocuk (tereddüde düşer. Besbelli beklemedigi bir sual.) Gidip sorayım. Ve bir müddet sonra yine gelir. Eczacı Sordun mo? Çocuk Sordum. / F.rzacı Ne dedi baban? Çocuk Babam dcdi ki. eczacıya söyle dedi, elbette eve yollasın dedi, benim sıçanları toplayıp eczahaneye götürecek halim yok ya... (France Dimanche'dan) SINEMA| B.B. bu defa gönlünü bîr gitarcıya koptırdı tiğı için B.B. ye oğretmişti. Uzun Cannes gecelerinde sabahlara kadar madison yapmış lardı. Tropik gecelenni hatırlatan Cannes geceleri ve Madi son... anlarsınız ya?... Kısacası yılbaşı gecesi başhyan dedikodu kıvılcımı bu yaz masalı ile büyüdükç e büyüdü. Sonunda bif Paris gazetesi işi Olivier'ye cB. B. nin yeni gözdesi» demeye kadar götürdü. Ve... bir akşam. tiyatrodaki işinden B. B. nin Paul Doumer deki evine dönen Sami Frey'in, onu, televizyondaki genç ile başbasa bulduju duyuldu. ne sığınamam dünyada. B. B. ile yaşayınca başka türlü de olamaz. O emredecek, o yönetecek, zevk onun, ıstek onun. Benim omuzlarım'D'u kadairînı çekecek kadar kuvvetli değil. Möşyö Bardot'lar arasında sıralanmaya hiç de niyetim yok. Ne ytlan söyliyeyim bu iş beni hem sıkıyor, hem ürlrütüyor. B. B. dediğin. bir kutsal canavar B. B. dediğin bir kutsal canavar. Onun yakımnda yaşıyanın «kendi hayatı» olımız ki... Benim kendi ışım, kendi hayatım, kendi sevgilim vair. Beatrice'i B. B. den çok önce tanıdım. Ha... bakın eger aşks tutulsaydım bütün âsıkların yaptığını ytpardım, bir tek Brigitte yoluna on bin Beatrice feda derdim. Ama Brigitte benim baçımı döndüremedi. Bir arkadaş daha buldum, o kadafr.» Gazetecilere de bakarsanız, Olivier hiç de tutulmuş erkeğe benzemiyor. Yaşamak için çalışan, bir kadına sığınarak yaşamayı aklından bile geçirmiyen, ölçülü bir genç. Bütün bunları söylerken apartımanında, divanma tahat rahat uzanmış, gülümsüyormuş. Sami Frey, onlan başbaşa bulunca, kapıyı çarpıp gitmişti Oy?a başka akşamlar, Samiı sevgilisini bir uslu kız gibi, giyinmış kendini bekler bulur du. Elele çıkarlalrdı sokaga, sevdikleri bir yerde yemek yerlerdı. Sonra sessizce döner lerdi eve. B. B. nin vaşayısı bu idi. Sami'ninki de başka olamazdı tabii. Amerika yepyeni, heyecanlar saklıyan bir ufuk. Ama ki minle gidecek?... Sami o akşam onlafrı başbaşa bulunca ka pıyı çarptığı gibi gitmiş diyor lar. Fakat, Depax da bambaşka havalarda uçuyor. Beatrice diye bir nişanlısı var ödü kopuyor onu kaybetmekten. « Şaştım kaldım, demiş ga zctecilere, bir telefon gelse, bir yefre gidecek olsam hemen Eeatrice'de bir sinirli hava. Başlıyor beni sorguya çekmiye «Kimdi telefon eden. nereye gittin?.. Yine Brigittele bulu.ş maya mı?... Aşk ilâhesi Birigitte Bardot, Amcrikaya sritmeye hgzırlanıyor. Amerikalılarda daha şinıdid^ıı bir «Bardot iptilâMı hasladı. Yalnız onemli bir pıobiem zihinleri rneşgul ediyor: B . bu seyahad kimiıı\e, scvgililerlnden haneisi ile yapacak? Brigitte'in. O da erkckleiri yaratıyordu. Genç gitarcı bu ellerde büyük aşkların yaratıldı ğı söydandı. B. B. Amerika'ya gidiyor. Bu yolculuk etrafında tahnünler, sezinleyişler, dedikodular, bir heyecan, bir heyecan... Amerikahlar Brigilte'e hayran. Bu hayranlığa bir de ad takntıjlar «Bardotiptilâsı» diye. Yalnız, Brigitte'in yeni dünyaya kinünle gideceği bir mesele. Günüıı en heyecanlı dedikodularındao biri de bun\ın üstünde dönüp <luruyor. Bu cask ilâhesi. yanuıda bir «nUanlı.) bir «arkada^ . yani kotası olmıyan hir erkekle gidince ihtiyar kızların deı nekierinde bir fırtınadır kopacak, deniliyor. î bir deterjan Yılbaşı gecesi televizyonda görünen genç gitarcı Yanındaki erkek... Içte bilmece burada. Hemen Sami Frey diyenlerin yanılması çok mümkün. Yılbaşı gecesi, Fransız televizyon seyircileri, çeşit çeşit, e^ki yeni kılıklara girip şarkılar söyliyen B. B. lerinin yanında gencecik bir gitafrcı gördüler. O güne kadar adı sanı duyulmıyan bir caz gitarcısı idi bu. Ama B. B. ile bir kerecik de olsa sahnede görünmek ne demek?... Yılbaşından bcri Olivier Depax adı dıldcn duşmez oldu. Hızlı işliycn hayaller hemen bir «Birigitte Olivier» romansı yaratıverdiler. Gençlik. alım, istıdat. bir ' tutamcık da romantizm.. B. B. nin hoşlandığı her şey tamamdı genç gitarcıda. Hele o, yaçama sevinci, Brigitte'in doyamadığı şeydi. Üstelik, B. B nin üç sevgilisine bilrden benziyordu De?pax: Sacha Distel'e, Charrier'e benzerlıği daha ilk bakışta gö ze çarpıyordu. Kaşlarını çatınca üstünde israrla dolaşan ba ktşlan farkedince de bifden Vadim'i, daha g?nç bif Vadim'i buluyordunuz karşınızda. Üç sevgiliyi kendindc birlcştiren bu genç fizik bakımından B. B. nin ideal erkck tipi idi. Birkaç yıl önce Vadim denilen sinema ilâhı, Brigitte denilen bir eşsiz güzel yaratmı.ştı. şimdi de sıra onundu, Üç sevgiliye birden benzeyiş Gitanm, şarkılarım ve Beatriceim var « Gitinm, şarkılarım. Beatrıce'im var, daha ne isterim. Bir gün eğer şöhret gelecekse gelir benim kapımı çalar. Yok eğefr gelmiyecekse o da vız gelir bana.» İşler böyle işte... Sözün kı.şası, B. B. ile Amerikaya Sami Frey gidecek olursa bunda «üç sevgiliye birden benziyen ve «bir tutamcık da romantizmi olan» yakışıklı gitarcmın payı olacak, diyorlar. Çünkü o başka türlü düşünspydi. Amerika, .iptilâsır.a tutulduğu» yıldızın yanır.da bir küçuk gitarcı görebilirdi. llâncılık: 9940'2472 Kemal Çağlar Operatör Croloğ Dr. Idrar Yolları ve Tenasül Hastalıkları Mütehassısı Galatasaray butera^i Sok. No. 12 Uğur Apt. 10121419 ] Tel: 44 14 36 (Cumhurıyet: 2494) KAYIP Istanbul limanından almış olduğum 26002 numarah cürrlanımı kaybettım. HükümsÜ7dür. Şaban Kul 26002 sıcilli rumhuriyet 2163 Mösyö Bardot değilim bcn Brigitte. Brigitte. BTıjittc. Nereye gitsem peşımtîe bu fısıltı. Ezildim bu koskoca adin ağırlığı altında. Bir Mösyö Bardot değilim hen. Olamam da. Çok güç. Bir kadın gölgesı Dcpax. B. B. ye Madison dnnsını öğretmişti Yazın Saint Tropez'de ta nışmışlardı. D?pax orada bir cazd* gitar çalıyordu. Madison dansını, bu dansın peygam beri denilecek kadar güzel yap
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear