24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SA Tenmna 1959 CÜMHURİJET BE8 >, *•*»•*** Londra Kadınhrını Büyüleyen Şapkalar £*', elbise modasından evvel şapka modası nazarları çekmektedir. Memleketin meshur terzılcri bıiv. sapka modelleri çizmeğe ve imaline kıymet vermeğe başlamışlardır. Yukarıdaki resımlerden soldakinde, Kraliçenin terzisi Norman Hartmaü'in hazırladığı mucevherlerle suslü sıyah bır gece şapkası, oldan ikincisinde Gilbert Orcal'ın vaptıjı kenarları acık kırmızı kadifeden mamul bir kokteyl şapkası soldan üçüncüsünde ise bir Çin yelpazesinden ılham almarak siyah kadifeden yapılmıs bir kokteyl sapkagı görülmektedir. Sağdaki. Parisli mesJıur sapkacı Balencıaga tarafın<Sn beyaı tilkl basından yapılmıs bir gapkadır. esmRu • »•«l'i AVALAR Jüri nihayet kararını bildirdi: Taammüden katilden suçludur! Yazan: Tevfik Sadullah Sımsıkı kapalı kapılar ardında muzakere ve münakaşalar hemen on bır saat surdu. O gece saat 10.45 te, muzakere odasının Kapısl önünde nobet bekleyen polısı ÇHÎÎIran acı bır zıl sesı jurının nihayet bır karar uzennde ıttıfak etm ş olduğunu haber verdı Mahkeme salonunaa ses kesılmış. nefes'tr tutulmuştu Jurı odaına açılan kapıdan on ıki kışi uzun münaka^d' • rın, vicdanlarile hislermın ara?n,'Z mücadelesindpn farlasile yoreutj on iki kişi adeta ayaklarını suru>e süruye. ağır ağır ıçeıi gırdıler ve parmakhklarla ayrılmış olan hususi mevkıde yerlerinı aldılar. Içtjrinden bırısı, on sırada, sol ba^ a oturan ıun baskanı. hâkımın: "Ka'ara vardınız mı0 < Suali uzerıne ayağa kalktı ve elindekı kueucuk pusula<,a bır kere daha baktıktan sonra. tıtrek, o *o.ıkoca sess'zlığın içınre dahı duyulffiası guç cılız bır se^le: «Evet muhterem hâkimım's dedi. «Taammüden crcıayetten suçlu o Sessizlik sanki bütün bütün arttı. Acaba butun gavrctlerıne rağmen duyamamışlar mlydı? Herhangı bır ta\sıve yok muydu, bu ka1 rarla birhkte "Bu kadaı raı11" «Bu kadar muhterem hâkitriim'» Salon anide kartnakarışık oldu. Çantasını, kâğıdını, kaiemını kapan gazete muhab rlerı teîefon, telgraf başına koşu^orlar, fotogıafçının ıçe ri g rn esı memnu olan mahkene salnnunda rüssaırlar, bu kaıar karşıs'nda sanığın yüzundeki ıfadejı teîbıt edebılmek ıçın ona mumkün me~tc^e yakın olabılmeğe calısıyorlard; Hııkum? Onu kimsenın m»rak eftiği vckru Onun ne olacağı herkesçe malumdu. Hâkim Trenchardın İdam hukmünün İS mart gunü baslayan hafta ıçinde infazını emıettığıni belki Hauptmann ıle avukatlarından başka kımse duymadı bıle *** İdam hukmünün tefh minden son ra. carı usule uyularak Haputmann kaza hapı.anesınden aiındı, Trentondakı eyalet hapısanesine göndenl''i ve orada. idam mahkumlarına ayrja'n bolmedeki hücrelerden birınde hukmun infazını bekie ." kovuldu. Muhakeme bıtmiş, olmak'a bcrcbcr dava henüz bitmemış., mıhkumun ümidleri henüz tüken nı.nt'jti. Nıtekim avukatları derhal fna'ıvetu geçtiler. Yalnız. ne garıbdn ki muhakeme boyunca Hauptmann'"> bx% mudafılığını yapmış olan Rîiıly ?n laşılmaz bır sebeble bu teşebbu.>.eıe ştııaketmedı. Evvelâ e> alet istınaf M«.o's< ni'.s:ne muracaat edıldı Üst mahkeme 9 ekım 1935 te verdığı bır karaıla agır cezanın karr.ıını tasdik \e Hauptmtnn'ın «uçluluğunun «scrdedilcn delıücrden kaçuulmaz bır şekılde ıstıdlâl edilen netke olduğunu» «suçluluğun en ufak bır şupheye mahal bırakmlyan bir kat ıyetle ispat edilmiş olduğunu» kabul etti. Bu kararı Birlesik Amerıkanın en üst kazaî mercii olan Yüksek Mahkemeye muracaat takib etti. Yüksek Mahkeme de müracaati 9 aralık 1935 te reddednce, hâkim Trenchard yeniden tesbit etmesi gereken ınfaz tarihi 13 ocak 193S da baslı>an hafta olarak tayin etti. Kazaî mercilpr volu boylece kapanmca avukatlar eyalet «Af mah kemesi» ne muracaat ettiler Af mph'pmp ı kazai bir mercı olmayıp Vali ile sekiz azadan raüteşekkil bir hcyetten ibaretti. Muhakeme esnasınH» New Jersey Valisi deSişn ış. Moore'un yerini Harold G. Hoffman almiftı. (Arkası var) Asrın En Bü 'ük Cinayeti Amerika Hava Bakanı suiistimal Eski Çukurova ve onu ile itham ediliyor Birleaik Amerika efkân umuraıyeai (Talbott hadia««i) ni çok yakından takıb etrnektedir. EUenhow«r hükumetinin Hava Bakaru Talbott, mevkıinden istifade ederek maddî menfaatler sağlamış mı, sağlamamıt mı? İfte bu «ualin cevabı bekleniyor! Bundan bır müddet evvel Hava Bakanının bazı malî dolablar çevirdiğine daır dedikodu çıkarılnvs,, söylentiler etrafı kaplamıştı. Hav» Bakanı, dahil bulunduğu bir firma vasıtasıle kendi Bakanlığının işlerini ele almif, iyi para kazaruni| diyorlardı! Bu vaziyet karşısındadır ki, âyan meclisi hususî bir tahkikat komisyonu teşkıl etmit ve Hava Bakanı aleyhindeki delılleri, lehindeki ifadeleri toplamağa koyul muştur. Evvelki gün basın konferansında. Hava Bakanının durumu htkkında ne söyHyeceği sorulan Başkan Eisenhower, reisi bulunduğu bir hükumetin bu azasınm müftafaasını üzerine glmamış, hiç bir şey söyliyemiyeceğini ve kat'î karan tahkikat komisyonunun vereceğıni kaydetmişti. • ** Senatör John L. McClellan riyasetinde vazıfe yapntakta olan âyan meclüi tahkikat komisyonu henüz Talbott hâdısesinı aydmlatmış değildir. Tahkikat komisyonu evvelâ Mulligan admda bir iş adamını dinlemiştır. Bu iş adamı bir şirketin başında bulunmaktadır. Petrol işleri ile meşgul olmaktadır. Fakat Mulligan'ın »irketmde Hava Bakanı Talbott'un da parmağı, hissesi olduğu anlaşılmıstır Diğer taraftan NewYorkta da ikincı bir şirket tesbit edilmiştir ki, Hava Bakanının bunda da hissesi vardır. Hava Bakanı Talbott aleyhinde tesbit edilen en mühım nokta şudur: « Hava Bakanının alâkalı bulunduğu NewYork lirketi, Kalifornıyanın (Union Oil Company) tdll bir firması ile bir kontrat ımzalamıştır Bu kontrat imzalanmadan bir gün evvel Hava Bakanının bahis mevzuu şirket ile telefonda konuştuğu tesbit edilmiştir. Işte bu kontrat imzalandıktan sonra Union Oil Comyany'ye Hava Bakanhğından mühim bir ış devredilmişır!» Hava Bakanının NewYorktakı küçük şirketi ile kontratla bağb bulunan (Union Oil Company) firmasına 1 ocak 1953 tarihlndenberi Hava Bakanlıgından 85,737,355 domemijtir daha. Babam annemden haber alacağma bizden alsın ısterim. Böylesi daha iyi olur bizim için.» Phılip düşünceli bır hal almıştı: «Bana sorarsan, Margaret» dedi, «yarına kadar bekliyelim daha iyi Motor bıtsın. yarın denemesinı yapalım, başarı elde edel.m Baban bunu gordükten sonra daha kolay razı olur, ona eminim.> Margaret bıraz duraladı. Sonra, somurtur gibi oldu: «Oyle ise, ben açarım bu akşam. Ne olur, musaade et, ben konuşayım babamla bu işi.» Phılip zorlu bır tavır takındı: dlsrar etme, Margaret» dedi. «Çok yaniış davranmış oluruz.» Margaret yumuşadı: «Peki, söz ver öyle ise bana: Yann konuşacak mısın?» «Kor.uşurum. Istersen beraber konusuruz. Hele bıtsin bir kere şu motor.» Motor... Motor... Motor... Hep o! Margaret, içıni çekerek: «Pek âlâ» dedi. «Hadi ben gıdeyim de sen rahat rahat çalıı.» *** İki saat olmustu ama, makine daha bitmemişti. Margaret öğle yemeğınde Philip'i uzun müddet bekledi. Gelmeyince, kalktı kendısı gittı. Delıkanlmın daha yüzünü görür görmez anladı. Bir şey olmuştu. Philip: «Aksilik» diyordu. «Bir parça kırıldı. Ufak bir gey ama, larlık is verildiğı de anlajılrru}tır. Âyan meclisi tahkikat komisyonu, gayet sıkı rekabete rağmen bunun temin edilmi} olmasını manidar bulmuştur Âyan meclismin tahkikat komisyonu, Hava Bakanı ile aynı şirket dahilinde bulunan Mulligan adındaki iş adamını da sual yağmuruna tutmuştur. Verdiği cevablardan mri bilhassa nazarı dikkati çekmiştir: « 1947 yıhnda Talbott'un »irketten aldığı yıllık hısse 11,000 dolardl! Son iki sene içinde Talbott şirketten 132,032 dolar kazanc saglami|tır!ı Hâmi 9. aıtlatan ihtiyarlar RÖPORTAJI YAPAN: YA$AR KEMAL ze bütün ağırlığıle çoktügünü gös* tcrir. CeyhanbekirhoVsn Kesikkeliye doğru yuruyorum. Yanunda Ceyhan suyunu geçerken arkadat oi' duğum bıri var. Yajlı, altmışında gosteren bıri. Çenesı sıvri. Gozleri koyu yeşil. Hafıften çakıra çalıyor. İncecik. Belı öne doğru bu~ külmüj. Belinde kalın, kırmızı bır kuşak. Bu kufağı bızun buralarda göçmenler baglar. Neden&e yaşlı arkadaşım da bağlamış. Şalvan yepyeni. BeUı kı pazardan gehyor. Yeni almıj. Gıydıği içlik yollu yollu. Yakasız. Yakaiı işlenmiş. Gozlerinin yanı kırıs kırış. Dudaklan incecik. Üst dudağını san, yarı ağarmış bıyıkları örtmüş Sarımsı sakalı da ince çenesin* uymuş Uzun, iğne gibi sivri. Aşiretı Tatarh. Yanyana yürüyor, şundan bundan konuşuyoruz Eski ukurovayı, eakı gunleri bihyor. Anlatıyor. «Toprak neydi blre oğlum! Ne kıymeti vardı toprağın. Kim yüzüne bakardı toprağın. Bundan otuz yıl önceleri geleydin yanıma, sana şu koskocaman ovayı beş âl" tına satın alıvereydım. Toprağa kım bakardı!» «Çukuru o ramanlar da ekmezler miydi?» «Ekerlerdi. Ekerlerdi ama, şımd:kının yuzde bıri değil. Yüregir topragı hemen hemen ştmdıki kadar ekılırdi. Bizimkllere gelince bız de ekerdik. Ama nasıl, ne kadar ekerdik? Yaz, bahar a y lan gelince bütun Çukur yaylaya goçerdi. Çukurda kımsecıkler kalmazdı. Her koyde bir bekçı kalndı » 2 Ekinler biçilmlf. Anızlar (firezler) kurumuş. Anızlara, yol kıyılarındakı otlara, küçucük, beyaz, duğme buyükluğundeki «umuklübocekler yapışmı?. Bir otu, bir anızı koparıp bakarsan, ona tepe" den tırnağa bir surü düğmenın, sütbeyaz dızıldiğini görürsün. Şoyle bir elınle sıyırırsan. dujmeler sapır sapır toprağa dökülür. Yazın en sıcak günleridir Otlann, anızların düğmelenmeğe başlaması en sıcak günlerin geldiğini, ustümü Dünyanın En Giizel Sihirbaz? T A Kundura ve Çantalarında C A a kadar 1 ilâ 30 Ağustos <( UIV1HIRİYET» in Tefrikası: 7 JAMES H i LTON Q VAHDET GULTEKiN lışarak: «Hayn dedi, «kavga etmedık ama, öğüd verd' bana: Sana güvennıemelıymişim. Ama, ben gü venivorum sana. Güvenebilirim. de e,ı\ raı?J Phılip. «A, elbette.. elbette» (Jedı. oDemek. annen razl değıl, ha?» «Değil Hiç sevmiyor seni. Bpîki beni de sevmiyor. Bence, Pommv bir yana, dünyada hiç kım s"vi sevmiyor o. Ama, umurumda değ 1 . Bız bırbirimizi seviyoruz ya, bsşka hiç bır şey umurumda değıl » Dudaklarım uzattı, çılgınca Sanl dı ve kendısini delikanlırun kollarına bırakıverdi Philip. onun ateşinden alev alarak, hırsla optü. Margaret: «Benim yüzümden vak t kaybetmeği istemem, Philip» dedi «Hadi sen gene ışine bak. Bü yük bir ad»m olmam Utiyorum, Philip. Büyük emeller peşinden koşmanı ısüyorum Ama, bu yüzden bendetı uzak kalacakmışsuı, butun vakt.nı makinene verecekmışsin. olsun, razıyım » Phılip, gozlennı ona dıkmiş, hayran hayran bakıyordu. Margaret devam etti: «Ikimiz de mesud olacağız, çıl bir saadet ıçinde yaşayacağız. Sen makınelerinle uğraşacaksın, ben... çocuklarımla Çok çocuğum olıun istiy«jrum. «Bılıyoıum. benim içın yakışık almar böyle şekleri konuşmak ama, sana iöyhyebılirim bunlan. Yalıuz, ^aktini ahyorum, çahımana engel oluvorum, değil mi?... «Şey, Philip. bu akşam babam gelınce. bızim işi de açacaksın, deg 1 mi?> Philip şaşırmıç gibiydi: «Bu akşam mı?» diye sordu. «Evet, konuş bu akşam. Çok iyi olur. Annem ona bir jey iöyle O Zri.najı, kendıni tutamadı. Acı bır çığl'kla: »Phılıp! dıye haykırdı. Sanıa hı^K.Jia hıçkıra ağlamaşa bjşladı. Phılip koştu yanına geldi. Şaşırmıştı «Ne var, Margaret? Ne oldun, yavrum?» diye sordu. Sonra onun cevab vermesine vakit bırakmadan devam etti: «AglaTia» bak Sana müjdem Var: Iki saate kadar bıtirıyorum. Artık babana şosterpbilirim. Akşama gelecek, degıl mi°» Margaret durgun bır sesle: oEvet» dedi. Biraz durdu, sonra gene hçkırdı: «Annem öğıenmiş bizim... konustuğumuzu Hepsinı biliyor, Philip!» Oehkanh: «Ne diyorsun'» diye haykırdı «Sahı mi sdyluyorsun? Peki. kavga mı ettiniz?» Margaret, hiçkırığını tutmaya ça «Peki, ekin ekmez mıydıniz hiç? Pamult ekmez mıydinız?» «Ekerdik. . Ekmler yetınce, erkekler bir kaç günlüğüne inerMaraşın içinde can veren kardaj ler, hasad eder geri dönerlerdi. Şu Çukurovada ba«a tebelle^ Zaten ne kadar ekin ekerdik ki .. Kalk kardaş gidelim sılaya âoşrnı Yıyeceğe yetecek. Pamuğu da yaanama doğra taklığa yetecek kadar ekerdik. Daha çok söyledi ihtivar ÇukurYerli kozaydı o zamanlar ektıği ovaya kardaşın ahını, kinini. der" mız. Bız yayladan dönunceye ka* dinı söyledi Türkü uzun bir türIngilterenın revü yıldızı June McComb. tanınmıs sıhirbaz dar tarlada kalırdı. Yayladan do" kü.. lardan Billy JVIcComb ile evlendikten sonra kocasımn mesleğini nünce toplardık » Kesikkeliye girerken yaşlı adara öğrenmeğe başlamıstır Yukarıdaki resimde dünyanın en güzel «O zamanlar da dağlardan, sihirbazı diye anılan June McComb, bır numara yaparken görül Orta Anadoludan Çukura ırgadlar benden ayrıldı. Gozlari güldü, Göz leri ışıl ışıldi Yeşıl yaprağa çiğ mektedir. gelirmı». Türkülerden biliyoruz. duşmuş gibi, Yüreğinde eski ÇuO ırgadlar niçin gelirlermiş öyley kurovası vardı mutlak. Bızim ih." se?» düzeltinceye kadar akşamı edece ru bulmadı, uşağı çağırdı: tıyarların hemen hepsmin yüre «Git Bay Lovell'e soyle, Minğiz. Onun ıçin, yemek yıyecek vak «Yüreğir toprağına gelirlerdi. chin. Babaın daha gelmedi. Yemeğe Yüregir toprağında o zamanlar bite ginde eski, bakir. el değmemiş Çutım yok Zaten ıştahım da yok Valnız ıstersen bana bıraz peynır, eK bekliyeceğiz, bu yuzden yemeği bu şimdıki gibi pamuk, buğday eki kurun, Arab, ceylân yatağı Çukurun hasreti vardır. Öienecek her mekle bir bardak da elma ^araBı akşam biraz daha geç yiyeceğiz.» lirdi. Yüreğirın çıftliği o zaman yaşlı Çukurun hasretini söyler. Minchin gitti. gönderiver Minchın'le » bıle şimdiki kadardı. Yürsğır vayBiraz sonra geldi: lkındije doğru gok\ uzü ba^tanlaya goçmezdi bizim gibi. Çalış He^r bıre belâlı eski Çukur! Aşi • Söyledim, küçukhanım. Pebaşa kara bulutlarla kapiamnıştı mağa dağlardan Anadoludan sdam ret kavgalan. BuM'ık asiret aşkArada bır, doğudan doğru. derm ki, dedi. Biraz daha vakit kazandığı lar gelirlerdi. Dayanamazlardı Kan ları... Talanlar. Analara: den derıne gok guruhulerı 'elıyor ıçın sevinmış.» Oğlunı kalmadı ocakta Margaret ıçinden: «Vakıt kazan kusa kusa, ısıtma tuta tuta geri du. dönerlerdi memleketlerine. O zaAtün kalmadı burakta Margaret ıçinden: «Babam ınsal dığı için sevinmis. ha'o diyordu. manlar boyle değıldi ki ÇuHjr. Ne yatarsın Dervis oğlutn «Gene varsa, yoksa o motor...» lah Cheltenham'dan yola çıknıııKusluklayın ıtırakta Sonra: «Yağmur mu yagıyor, Çukur bataklık, büklüktü o zamanbr.» diyordu. lar. Şuralardan, şu Anavarzanm Dedirten kavgahr. Çünkü at fırtınadan, boradaıı pek Minchin?» diye sordu. «Şımdılik tektük damla düşü ürkerdi. Kızın içinde gene garib bir hıs yor ama. bırazdan boşanacak gauyanmıştı. Kötü bir şey olacakmış, liba.» Sayın müşterilerinin Bu sırada şimşek çaktı, pencere | bır felâkete uğrayacaklarmış ıÇibi Bayramlarmı tebrik eder geliyordu. Kendiini, tekoaşına. lerdeki perdeler aydınlandı. Arka I kırlarda görür gibı oldu: Der n bır sından da b r gok gürültüsu koptu. ı vadide gıdiyordu İki yanında iaçMargaret yerinden sıçradı. Kor | lar yukseliyordu Sonra dağlar, K.a kudan değil. Akhna birdenbire ba 1 51nın uzennde, birbınne yaklajı basıle Phılip gelmişti. «Papatya» j yor. yavaş vavas kapanlyordukımbılır ne kadar urkmüştu! Pek | Margaret ıkındi çayını oturnıa sınırlı bir attı çünkü. Gok gürultüjü gumbürdiye gümodasında içti. bürdıye uzaklaşıyordu. Kapıda Bir aıa Mınchın geldi: 1 Yeni adres Taksim Şehid Muhtar 81 Abdulhakhâmid «Anneniz gene yattı,» diyor Mınchin'in o kıpkırmızı ve bumbuNo. 68 B. İstarbul Tel 84553 81237 du «Sancılsn artmış. Dıyorum ya rusuk yiizü goründü. size, küçükhanun, gökyüzünde ay Margaret bakar bakmaz gözlerinveniden gdründü mü annenızin den anladı: Bir şey olmustu. romatİ7ması azıyor » Uşak, çekıne çekine, boğuk ve MALÜLGAZİLER İSTANBUL ŞUBESİ m l «* alcak bir sesle: «Kdçükhanım,» di*** Akşam oldu Yemsk vakti geldi ve seslendi, «Bey geldi, kuçükhaBAŞKANLIĞINDAN : B Frensham daha gelmemiş. Pbi nım .. Ama, çok fena .. Bilârdo saSayın sehid. dul vetimleri ve malulgazi arkadaslarımılip de işinı bıtırememistı Margaret lonuna notuıduk .. Yanına gelir bayramlaşmak üzere 1 ağustos 1955 pazartesi günü sş^t merak efüyordu ama. yeniden ara15 ten itibaren Yurdumuza teşrifleri rica olunur. ^ * (Arkası var) balığa gidip Phıhp'e bakmayı doğ dibinden geçilmezdl s«2İıktan. îçi* ne düşsen göğü göremezdin. Şiradl nerde, simdi tarla oldu. Bir sivrisinekler olurdu o zamanlar, kemıkli. Şimdi de var ya o sinek' lerden. onlar batak, bük sineği değil, çeltik sineği .. Şimdıkiler de kemiklı... Çukur o zamanlar ıssız" lıktan, sazdan, bataktan vang vang öterdi. O zamanlar ddkülü dökülüverırdi, Çukurda dağ uşağı, An** dolu u$ağı .. Kardaşlar turküsünü duydun mu? Duymuşsundur. O zaman ki bir iş o. Maraşın köylü* lerinden olacak. Belki de Albıstanın oralardan. İki kardaş Çukura inmişler. Bir dul avradm ofullan olacaklar. Fukara. Çukurda » p«ra kazanacaklar da .. Yüreğirin topragı sıcak .. Stlyu kan gibi. Sinefl kemıklı. Hiç bir dağ uşağı on bej günden yukan dayanamaz. Kardaşlardan küçüğü hasta olur. Dal gibi. kocaman gözlü bir çocuk. Buyük kardas işi gucü bırakır, dö* ner yönünü dağlara... Kardaşı ya* nında dujerler yollara... Bazı sır* t na alır kardaını, bazı koluna gırer. Maraşın altına, Gündeşlinin ovasına vardıklarında çocrık son hele düşer. Çukuroovamn kan ılık suyu iflâh etmez adamı. Bir ağacın altına gelirler. Su yok. Yan* larında bir tarladan yolduklan bir tek kelek karpuz. Çocuk yarı caalı .. Guneş kızdınnca can vermeğe başlaj. Karda» telâslı. Oturur kar" daşının başucuna, içinin ate*inl dokmek içın. alır bakakm ne der: Çukurova yana yana ördolur Her sineği bir alıcı kurd olur Sen ölürsen yüreğime derd olur Kalk kardaş gidelim sılaya doğra anama doğru Mara$ Maraş Maraş da şu belâ MÜESSESESİ SEFİK N. KESTELLİ r
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear