17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 30 Haziran 1950 üncü MASIUOLACAK Türkiyede neşir hakkı yalnız «CUMHURÎYET» e aiddır. DÜNYA HARBI Vazan: İngillz glzli istihbarat «ubaylanndan: Phlllipp Reynoids Şeiıir= =haberleri İstanbulun yeni savcısı MEMLEKET f DERDLERİNDEN f NALINA MIHINA Kızıl Beşinci kol faaliyete geçiyor Gizli toplantının propaganda nazırı vaziyetindeki hatibi, kızıl beşinci kolun nasıl çalışacağını jöyle tesbit ediyordu: 1 BaltaUma: İçimizden bazıUnna derhal emir ve talimat verilecek, havaya uçuracaklan tren, köprü ve demiryollan, bozacakları elektrik fabrikalan, havagazi tesisleri, yangın cıkaracakları benzin depoları, askerî depolar tayin edilecekti. Bu suretle, milletin harb gücü ve mukavemet imkânları baltalanmi} olacaktı. 2 Casusluk: Gene içimizden bazılarma (en fazia güvenilen kimselere) gizli vazifeler verilecekti. Bunlar asker sevkiyatı, nakliye faaliyeti, hava meydanları, radar istasyonlan, mü dafaa hatları, kurmay plânlan vs. hakkında malumat tophyacak ve şifreli raporlarla merkeze bildireceklerdi. 3 Maneviyttj kırma: Bu vazife hepimize düşüyordu. Bütün komünistler halkın maneviyatını bozmakla, müdafaa arzu ve şevkini kırmakla mükelleftiier. Bunu temin için, komünistliğin getireceği nimetler diye, akla gelen bütün güzel hayaller sayılıp dökülecek, harbi aşikâr bir tecavüzıe Rusya açmış olduğu halde, mesuliyet tamamile Batı devletlerine yüklenecek, harbin kazanılmasına imkân olmadığı kanaatini vermek maksadile de bir takım yalan haberler uydurulacaktı. Herkes ctusluk edebilir mi? Adam sözlerini bitirdiği zaman, gene zoraki bir alkış koptu. Fakat bu seferki alkışın ondan önce konuşanın gördüğü alkıştan daha isteksiz olduğu derhal göze çarpıyordu. Şimdi herkeste, bir rahatsızlık, huzursuzluk ve hoşnudsuzluk hasıl olmuştu. Çünkü, her şey iyi hoştu ama, herkes casus olabilecek yaradılış ve tıynette değildi ki. Komünistliğe tatlı hayaller ve saf emeller peşinde girmiş olan bir çok kimseler vardı ki, ne gaye ile olursa olsun, vatanları ve milletleri aleyhine casusluk etmeğe gönülleriı razı olamazdı. Halbuki bizim propaganda şefi, . bilâistisna hepımizin casusluk etmemizi istiyordu. Salondakilerin bu his ve düsüncelerini keşfetmiş gibi, o za>ıf yüzlü, çukur gözlü adam, başkana doğru eğildi, kulağına bir şeyler fısıldadı ve ondan da fısılU halinde bir cevab aldı. Sonra doğrularak dedi ki: « Bu işte sizi memnun etmeğe çahşacağız. Vakıâ çok paramız yok. Fakat elimizden geldiği kadar, emeklerinizi karşılamaya gayret edeceğiz. Meselâ, şimdilik, fabrikada çalışırken aldığınız ücreti karşılıyacak bir para vereceğiz.» «Merasim» sona errr.işti. Şimdi salondakilerin hepsi birbirlerile ko nuşuyorlardı. İçerisini anlaşılmaz bir uğulrudur kaplamışü. Bu sırada reis Lucas'la bana doğru bakarak ikimizi de başile yanına çağırdı. Komünistlerin bize verdiği vazife Bu davet bizi ne kadar endişelendirse yeriydi. Kürsüye doğru giderken: «Acaba ne soracak?» diye merak ediyor ve hüviyetimin sahte oluşunun meydana çıkmasından korkuyordum. Lucas'ın da Gürültü faciası Yazan w « Bir faraffan feşekkiir, diğor faraftan şikâyet eçenlerde bu sütunda Büyükdere iskelesi k«r ^ ^ . şısındaki çeşmenin suyu kesilmesi üıerine Büyükdere halkının 50 küsur imzalı bir şikâyet dilek çesini İstanbul Valisi ve Belediye Reisi sayın Prof. Fahreddin Kerim Gökaya verilmek iızere bana tevdi ettiklerini yazınış ve bu dilekçenin bir hulâsasım neşretmi^tim. Valimiz, bu şikâyeti telefonla Sular Idaresine bildirdiği gibi dilekçeyi de Sarıyer Kaymakamlığına havale ve lâzım gelen muamelenitı süratle yapılarak halkın susuzluktan kurtarılmasını emretli. Bir gün sonra da çeşmenin iplik gibi akan suyu sarıl şarıl akmağa başladı. Büyükdcreliler de cayın Prof. Gökaya, gene benim vasıtamla teşekkürlerini bildirdiler. Bu, su meselesinin teşekkür tarafıdır. Şimdi de şikâyet tarafına gelelira. Çeşmenin suyunu kestiği Büyükdereliler tarafından söylenüen ve Büyükdere Aliağa bağı mesiresi ve suyu sahibleri, Basın Kanununun cevab hakkmdan faydalanarak bu sütunda hulâsaten bahsettiğim istidaya karşı yazı ile verdikleri ve şifahen de izah ettikleri cevabın neşrini istediler. Halkın dileğini yazdığun fibi onların cevabuu da hulâsaten neşrediyorum: 1 Iskelenin karşısmdaki çeşmenin suyu ile kendilerinin suyu aynı değildir. Bir isim iltibası karışıklığa sebeb olmaktadır. Çeşmeye akan su Alibey suyudur, kendilerinin «uyu Aliağa suyudur. 3040 yıl önce çıkan bir kolera üzerine Aliağa suyu iptal edilmiş ve babaları merhum Refik Beyin müsaadesile Alibey suyu demir borularla bu çeşmeye akıtılmıştır. Alibey suyu, tapusu kendilerinin elinde olan bağlarının içinden geçmfikte değildir; doğrudan doğruya bu arazinin içindeki kaynaktan çıkmaktadır. Kendilerinin bağından çıkan suyun kolera zamanında, çeşmeye verıidiğine dair olan belediye mazbatası ellerindedir. Bu su Vakıf değildir. 2 Bundan 1520 yıl önce, belediyenin kendi sularına ilk müdahalesi sırasında bağın ve suyun sahibi olan babalan merhum Refik Bey tarafından belediye aleyhine bir da* va açılmış ve bu men'i müdahale • davası Refik Beyin vefatı üzerin» yarıda kalarak takib edilmemiştir Men'i müdahale davasının belediyt de mevcud dosyasından hakikat öğrenmek mümkündür. 3 Bu defa çeşTnye akan suyj kendileri kesmemiştir. Su borulan tıkanmıştır. Bır kaç gün evvel, Sarıyer Kaymakamı bir ekiple bağa gelerek su yolunu temizletmiş ve su da bol olarak akmağa başlamıştır. Bu su ile uaglarının sulandığl da doğru değildir. Su. ker.di toprakUrından çıktığı halde susuz bırar kılmışlardır. Eskiden kazdırdıklan bir kuyudan çıkan ve gayet az akar* su ile ancak oradaki küçük köşkün ihtiyacı karşılanmaktadır. 4 Kendilerinin suyu çeşmeye akıtznak için 3000 lira istedikleri bir masaldan ibarettir. Bu parayı kimden istemişlerse onun meydana çıkmasını taleb etmektedirler. 5 Bağ ve su sahibleri nihayet diyorlar ki < aleyhimizde istıhsal • edilmiş bir ilâm yoktur. Varsa izhar etsinler ve hemen mevkii icraya koysunlar. Eğer suya malikiyetimizden şüphe edenler varsa, bu bir mahkeme meselesi olmakla beraber, tapu kayıdlarını alâkab kanun hükümlerini ve mahallî vaziyeti tetkik edebilirler.. Biz icab eden kolaylıklan göstermeğe âmâdeyis. Suyu kesen biz değiliz, b;zim suyumuz kesilmiştir.» işte Büyükdere iskelesindeki çeşmenin suyu meselesinin şikâyet tarafı da budur. Suyun kaynağı kendi topraklan içinde bulunanlar da, haksız yere sularının ellerinden alındığmı söylüyorlar. Ben nnlanıı cevabını da yazdım. Sular Idaresi Müdürü olmadığım için, başka vapacağım bir şey yoktur. Ilgilüer meseleyi esash surette tetkik ve tahkik etsinler ve haklıyı haksuı bulup meydana çıkarsınlar. Başbakana açık mektub • Habib Sevük bütün gürültülerin önüne geçileceği va'dedilmektedir. «Cumhuriyet» gazetesi de o mektubun altına ilâve ettiği satırlarla Valinin verdiği va'dlerin bütün İstanbullularca memnuniyet ve şükranla karşılanacağını yazarak o va'di ayrıca perçinliyordu. Bütün o gürültülerden ve o va'dlerden tek müsbet netice, havagazi bacalaıından çıkan canavar düdüklerinin menedilmesi oldu. Ayaspaşadan Maçkaya kadar çepçevre apartıman sakinleri on bir yıldır sabahleyin erken erken uykularını berbad eden o düdüklerden kurtuluşlaanı bundan on bir yıl önce çıkan «Gürültü ve medeniyet» yazısına borclu olduklarını unutmasınlar. O zaman havagazi ecnebi şirket elinde olduğu için belediye derhal o manasız düdükleri yasak edebilmiş. Fakat onun haricinde diğer bütün gürültülerin hepsi oldukiarı gibi duruyor. Oldukiarı gibi dursa ne âlâ. On bir yıldanberi o gürültüler olduklarından kat kat fazla arttılar. Sonra son yıllardaki Anadolu seyahatlerile anladım. Bu gürültü faciası yalnız İstanbula münhasır değil. Bütün Türkiyeye yayılrrugtır: İstanbulda da, bütün Türkiyede de otomobiller, kamyonlar, radyolar, tren hareketleri boyuna arttığı için gürültü de durmadan artıvor: Otomobil kornelerinin azgınlığı, tramvay çanlarınm hiddeti, lokomotif düdüklerinin şiddeti, hele hoparldrlerüı yaygarası. Gürültü derdi Türkiye çapında bir heybet eldığı icindir kı bu seferki yazıyı bir açık mektub şeklinde Başbakan'.mıza ayrıca sunmak zorunda kaldım. Sahiden gürültüyle mücadele ön safta bir devlet meselesi halini sldı. Bu millet ki 14 mayısta en gürültülü olması lâzım gelen en infilâkh bir inkılâbı harikulâde bir sükunetle başarıverecek kadar bir ruh sekinetine sahibdir, böyle bir milletin nâhak yere gürültucü, y^ıı gerı görünmesi sahiden yazık oluyor. TEŞEKKÜR Aziz ve kıymetli ailebüyüğümüz Afitap Magazası Sahibi Mehmet Sadık Kâğıtcı nıa vefatı dolayısile derin tecssürümüze jerek şifahen, gerek mektup ve telgrafla, gerekse cenaze merasimine iştirakle yakınltk ve sevgi gösteren; Merhumun müessesesine veda etmek üzere Ankara caddesinden geçirıldiği esnada kütüphane ve magazalannı kapatmak lütfunda butunan çok muhterem ' meslekdaş ve dostlarımıza bütün kalbimizle teşekkürlerimizi arz, minnet ve şükranlarımızın kabulünü rica ederiz. 05lu Mücteza Sadık Kâğıteı Dduiüdı Alâaddia ArKayınbirade leri Naei Kasım re Hüseyin Tutya TEŞEKKÜR Senelerdır çektıği ıztırabm feci sonu geldı d.y e artık o. .r i'ia goz yişlarımızla bekled ğimiz ejm ALİYE BAYL'Ra Marmara klınığınae amelıyat yaparak mutlak bir olurnden kurtaran memleketimız.n gene ve çok haz;lî kadı:, ıitstalıkları mutehassısı Biy Muzaffer S«zere ve hatt^lığı tedavi ve te§histe b " . juk yardımiarı geçen kıymet ! \J 1.n; Sayın Ba> Kırıkçıyana aıle nız eiradının m nnet ve şukra.ıb'inı arzeırr.eğı blx borc bılırım. Uithat Bayur Asliye 4 üncü Ceza Mahkemesi 1940 şubatmın 19 unds, yani bunYargıcı NBİI Özkan Cumhuriyet dan on bir yıl kadar önce, gene bu sütunlarda, o zamanki istanbul VaSavcıhğına tayin edildi aynı korkuyu geçirdiği muhakkaklisi Lutfi Kırdara «Gürültü ve Metı. İstanbul Cumlıuriyet Savcıhğına deniyet» başlıkh açık bir mektub Fakat endişe boşa çıktı. Reis bize şehrimiz Asliye 4 üncü Ceza Mahyazmıştım. O yazıya o başlığı kohiç bir tual sormadı. Bilâkis, biz: kemesi Vargıcı Nail Özkan tayin yuşumun sebel3İ gürültür.ün iptidagüler yüzle karşıladı ve fabrikada edilmij ve dünden itibaren yeni va ilik, yani gerilik; sükutun olgunluk, grev çıkarmaya muvaffak olduğu zifesine başlamıştır. yani medeniyet oluşundandı. Türk muz için bizi tebrik etti. Yeni Savcımız, 1930 senesinde milletinin en açık karakteri ki vaBiz de mütevazi bir tavırla teAnkara Hukuk Fakültesinden me karıdır, yazıda şöyle demiştim: şekkür ettik. «Farfaralık bize en yakıjmıyan şev, Fakat iş bu kadarla bitmedi. Reis zun olmuş, yurdun muhtelif bölge zamanı gelincc gürleriz, fakat gülerinde yargıçlık ve savcılık vazisözlerine devam ederek dedi ki: rültü etmeyiz. Efendiliğimiz bundan « Sizden bundan sonrası için de felerinde bulunduktan sonra 942 geliyor. Efendilik, >ani mhun meyılında şehrimiz Başsavcı Yardımmühim vazifeler ve büyük başarılar deniyeti.» bekliyoruz. Size, Belçikadaki gizıi cılığına tayin edılmiştir. Nail ÖzBunu bir millî kuruntu ile söylekan bu vazifede bir müddet kalistihbarat şebekemizde vazife vereceğiz. Yarın saat tam on birde dıktan sonra Asliye 4 üncü Ceza mediğimi anlatmak için en eski ecYargıçlığma terfi etmiştir. Nail nebi kaynaklarından mualler getirburaya gelin, göruşelim. işim: «Kapıda Belçika bayrağı göre Özkanın şehrimiz Savcıhğına geti15 inci asır başlartnd* Anadoluyu mezseniz burada değiliz demektir. rilmesi hukukçular arasında memnunluk uyandırmıştır. Gene ve de» ilk gezen Avrupah seyyah BertranO takdirde şu adrese gelirsiniz.» don, Kudüste Müslüman hacısı kıReis bunları söyledikten sonra ğerli adliyecimizi tebrik eder, vayafetine girip türkçe cğrenerek zifesinde başarılar dileriz. bize yeni adresi verdi. Türk kafileleriie beraber cenubdan Kendisini de tanıtmayj unuttuğuşimale bütün Anadoluyu gördükten nu o anda hatırlamış olacak ki: sonra yazdığı se\'ahatnamcde cturk«benim adım Vandeweld.» dedi. çe gayet güzel bir dildir. kolay öğSonra zayıf adamı gösterdi: «Arrenilir; Türkler temkinli, ciddî, ve kadaşımız da Moreels yoHaş. Kençok temiz yürekîidira diyor ve bu disi S plânı komiseridir.» milletin en kabarık vasfı olarak Sonradan öğrendiğimize göre, şunu ilâve ediyor; «On frenk bir Vandeweld zengin bir iş adamıydı. yerde toplanırsa hin Türkten daha tstanbul Üniversıtesi Talebe Birlıği çok gürültü eder.» Fakat son derece büyük sıyasî ıhtdare tiraslan vardı ve komünistliğe, bu Teknık Kurulu BaşkGnı BaburbirArun Umversite Rektorlugune Dro 16 ncı asır ortaiinda, Kanuni Suldaveya inandığı için falan değıl, testo gonderm şur. Bu protestoJı Tektan Süleyman zamanında, Cermen sırf siyasî ihtiraslarını tatmin et nık TTnıver=;ıtede bır tç nuzjrsuzlugı:nun mevrud olduğuna ışaret edılmeKte Imparatoru Ferdinand'ın sefiri Busmek ve ileride muhim bir mevkie ve soyle denümektedır: "istanbul Unı becq «Türk Mektublarıu isimli kigeçmek arzusile girmişti. versıtesi Talebe Birliği, Teknık Unl tabında Muhteşem Süleymarun AMoreels yoldaş ise muallimdi; saf versıte Talebe B rliği uzennde haksız masyadaki ordağâhuu anlatırken ideallerden hareket edip yanln fi bir baskıya baslemak suretile, Hoca «Bu mahşer gibi kalabahk içimlc kirlere kapılmış ve nihayet komü Talebe ve İdareci munasebetleri bakı en methe değer nokta sessizlikti» mından zararlı bir çığır açan Teknik nistliğe kadar sürüklenmişti. üniversıte Rektorlüğunu şıddetle pro diyor, chiç bir bağri|ma ve uğul'u Tehlikeli bir oyun testo eder.» yoktu» diyor ve ilâve ediyor: cDiKonaktan çıktığımız zaman saat Bu hususta dün kendisi ile görüştü kilen Türk askerleri o kadar sesgecenin on ikisine geliyordu. Eve ğumuz Teknîk Oniversite Rektbru Prof. sizdiler ki canlı adamlar mıdır, yokgelinceye kadar Lucas'la hep bu Huiki Erem bize sunları soylemişür: sa birer heykfl mi(i>!er. diye kendi « Teknik Üniversıte Bektorlugu bu kendirae soruyordum.» iş üzerinde konuştuk. Asıl vazifemiz, şüphesiz, Londra mescle ile katiyen alâkadar değildır. Demek Betrandon gibi Kral haTalebenin disıplin işleri bağlı hulundan aldığımız vazifeydi. Fakat, o duğu (akultenin yonetim kunjlları ta nedanına mensub yükstk bir asılnu yerine getirebilmek için, son rafından incelenir ve icab eden karar zade Türklerin frenklerden yüz kealdığımız vazifeyi de yapar gibi lar ıttıhaz olunur. Fakulte yönetım re daha sakin ve frenkier'n Turkgörünmek lâzım gelecekti. Birbiri kunjllarının da talebelerin tedrisat hu lerden yüz kere daha cürültücü susundaki 6ikâyetleri munasebetıle. ne tamamile zıd olan bu iki işi bir bazı talebeleri cezalandırmak için te olduğunu ve Busbeeq gibi en külarada nasıl yürütebileceğimizi dü şebbuse girişmediklerini katıyetle bill türlü bir sefir de Türklerdeki EÜgündük ve nihayet şu neticeye var yorum. Ancak. ba7i talebenin talebe kutiliğin heykellerdeki kemal dehaysiyeti, talebe vetcarj ve talebeden dık: beklenilen centilmenlık hüafına hare recesine yükseldiğini kabul ediyorNe yaparsak yapalım, komünist ketlerde bulunduklarını gorduklerin lar. Evet eskiden, yani biz tam biz lerin şüphesini uyandırmamaya ça den bunlar hakkında .uzumıu tesebbü iken, vaziyet böyleydi. Garblılar lışmamız lâzımdı. Zira, komünist sata g rişmişlerdır.9 Türk milleündeki ruh vekarmm diye Belçika hükumeti tarafından Profesor Eıem. protestrnun henüz heybetli sükutuna hayrandılar. Bu tevkif edilecek olursak, gizli yol ellne geçmediğini de sözierioe \\i\e et sükutumuzda onlar medeniyetimizin larla hüviyetimizi isbat edip kur mı^tır. derinliğini görüyorlardı. Roller ne kadar değişti. Şimdi de biz onlara, tulmamız mümkündü. Halbuki, Dolmabahçc Saravının halka vaktile onların bize baktığı gibi baBatı devletlerinin casusu diye koaçılması icin hazırlık kıyoruz. münistler tarafından yakalanacak yapıiıyor olursak, kurtulmamıza imkân yokNitekim işte kendim, bundan on Sarayları tetkık ve muhteviyatıtu tu. tadad ile nıeşgul olan komısyon Dolma altı yıl önce, bütün bir Avrupayı Diğer taraftan, bu iş nasıl olsa bahçe Sarayının Atuturk muzesi olarak çemberlerken garbın Berlin ve Patehlikeli bir oyundu. Fakat, ko hazırlanması .51 ile ehemmiyetli surette ris gibi beşer milyonluk şehirlerini münistlere çalışıyormuş gibi gö rrsesgul olmaktadır. Ataturkun Katafalkı «Tunadan Batıya» nın sahifelerinve olum guru cenaze etrafındaki merünerek onlann arasına ne kadaı saleler vesaır eşva meydana çıkarılmıj de anlatüğım vakit en zjyade imregirersek asıl vazifemizi yerine ge ve halkın ziyaretine arzedilmek uzere nerek durduğum nokta oralardaki tirmeye de o derece imkân bula tanzim edilmeye başlanmıştır. Sarayın gürültüsüzlük olmuştu. Her biri bir aya kadar halka açılacağı tanmin caktık. istanbulun 5 misli nüfusu banndıediliyor. Eve geldikten sonra da bu bahis ran o beldelerde ne otomobil korBaşbakan yann geliyor kapanmadı. nesi, ne tranv.'ay kampanası, ne loM. Felix, bizi endişeyle bekliB?sbakan Adnan Menderes I'iiaııbul komotif düdüğü, ne hoparlör yayyormuş. İçeri girer girmez: «Ne Sergısının açılıj toreninde hazır bulun garası; yani kulafı tırmalayacak mak uzcr yarın Ankaradan uçakia hiç bir sivri sese rastlamadım. Vühaber, çocuklar?» diye sordu. şer.rimJze geleeektir. Olup bitenleri kendisine bütün cude çuvaldız ne ise kulağa öyle Belediyenin yaptıracağı evler olan sivri ses. tafsilâtıle anlattık ve fıkrini sorMesken buhranını önlemek iızere duk. Beledıyece yaptrılacak olan 1000 evın Medfniyet Alemi sükünetin bu «Mükemmel!» dedi. «İyi dü irışasına aid şartname yarından sonra heybetli nimetine erebiL. '. için gazetelerle llân edilecek yerli ve ecnebi şünmüşsünüz. Ben de olsajn böyle firmalardan bu musabakaya girenler tabiatile gürültıiye karşı amansız hareket ederim.» aresında en ucuz ve en sağlam malzeme bir mücadele açtı. Garblı m'lletlsBiraz durdu. ile bu inşaatı yapacaklara bir buçuk rin asırlardır medeni seviyel'îri Sonra: «Siz yokken Londra ile ay sonra ihale yapılaeaktır. yiikseldikçe artan bu müeadele inJ görüştüm, size mühim bir haberinı san ruhunun huzur ihtiyacı gibi en Akademide Roprodüksüyon var,» dedi. yüksek bir hak ıığruna yapıldığı scrgisi GELECEK YAZI: Almanya üzeÖnümüzdeki temmuzun i!k haitasın için âdeta mukaddes bir müe?hede rinde Rus İngiliz hava muhare da Guzel Sanatlar Akademisinde bir mahiyetini almışrı. £.\et garblılar •Rcproduksuyon sergisi açılacağını haber bu mücahedeyi bir medeniyet davabesi. aidık. Bu sergide Fransadan getirilmiş sı yaptılar. Garbhlann bu mücaşaheserler teşhir edılecfktir. Luvr müBatı Almanyadan gelen mallar zesjndeki asıllarından kopy e edilmiş hedesine dair mi^allerden bir tane174 heykelden 32 si bu sergıoe j;orv!e sini bu vesile i!e bir daha hatırlapiyasayı ucuzlattı Mlecektir. Bundan başka çoğu Braun'un tayım: Batı Almanyadan g.ttıkçe artan itha Roprodüksüyonlarını ihti"»a eden 34 Berlinin bir semtinde nisbeten lât İstanbul piyasasında yenı ucuzluk parça tablo da teşhir edılecektir. Ueyhareketlerine sebeb olmaktadır. Batı kfllerden blUifssa 'k' lanesi çok şayanı fazla gürültü olduğu hük" in Almanyadan. en son gelen otomobıllerin d.kkatLr S'nl.i r »Llâddan 2500 sene dikkatine çarpıp hiddetine dokunur, fiatı 4200 4500 liraya kadar duşmuş evveline ald ve asıllan Ankara Etnogtur. istanbul Umanı Batı Almanvaaan rsfya müzesindı? b.lunan iki Hıtit gürültünün nereden ç'ktığı kestirilemcyince nihayet muhtelif damlar gelen vapurlarla dolmaktadır. Nıtekim heykelinin kopyalarıd.r. bu ay içınde hmanımıza emtia getıren üstüne en *ıassas âletltr koyarak Halkın istifadezıns ? 't ği bı: sfrgi günlerce uğraşmak sayeslnde, bir Aıır.niı vapurlarının sayısı 25 i bul. yi tertib ve ihzar ettiği içia Akademi muçtur. î hastahk kaynağmı meydana İc'aresinin bu başar'sını tebrik etmeği İstanbul . Bandırma vapur çıkarır gibi, gürültü denen o melvazife biüriz. unluğun nereden çıktığını keşfeseferleri İstanbul şenli'deri İstanbul . Bandırma vapur seferleri Eminönü Halkevi Sosyal Yardım kolu derler. Görülüyor ki medeniyet âiçin yeni bır program hazırlanmakta tarafından butun bir yaz devam edecek lemi kulağın farkedemediği gürüldır. Uludağ ile Barıdırrna vapurlarının olan «İstanbul şenlikleri» adjncta bir tüyü, gözün ^öremediğini mikrosservise gırmesile Istanbuldan Bandır. ser şeniik tertiblenmektedir. kopla aramak cinsinden, fen âletlemaya daha sık sefer yapılabılecektır. Su eğlenceleri, Mehtab ve Göksu rile yakalamaktadırlar. Hakikî meYeni hazırlanan programda, istanbul Bandırma arasında haftada S gun va âlmeleri gibi orijinal programları ihti deniyet işte budur. Gürültü denen va edecek olan bu şenlikler İçin Halkpur ışietîlecektır. ve her vesile .le her yerden kendievi hararetle hazırlanmaktadır. Sergi için Kabataşa vapur ni gösterebilen o bin başlı ejderi, Tarabyadaki Sipahi Ocağı dün daha ilk kımıldanışında, beni alev seferleri kotıdu yandi haline gelememiş bir yanfın başlanYarın açıiacak clan istanbul Sergisı munasebetile şehır hatlarının Kopruden Dun sabaha karşı Tarabya caddesin gıcını bertaraf eder gibi tepeleyiBoğaza hareket eden v&purlermdAn ba. dekı Sıpahı Ocağı konağında buyük tir vermek. zıları ilave olarak Kabataş iskelesme yangın çıkmıştır. Binada gece bekçisi de uğrıyaeaklardır. Bur.dan ba§Ka Ka bulundugu halde yar.gının zuhuru itBizde ise .. yalnız Istanbulda o bataş ile itadıkoy arasında hergun va faıyeye her nedense geç hab«r verjlpur seferleri yapılacak ve bu seferler miştir. Neticede bütün bina limamen bin başlı ejderin kaç bin başı olyanmıştır. Hâdise etrafında tahkıkata duğunu anlamak için otomobil vak pazar gunlert daha sık olacaktır. gecilmıştır vaklarmı, tramvay çançanlarını, Sebahaddin bey toplantısı hoparlör zırlamalarını sadece işaret Ölumunün ikinci senesi munasebetıle etmekle yetinsenerek on bir yıl bugun istanbul Muallimler Bırliğı TerKüçük Haberler bye Encumeni tarafır.dan laııınmif önceki o yazıda İstanbulun en kaTerbiyesi, ve İçtimaiyatçı Prens Seba•k NIŞANTAŞI Kız Enstitusünu bu rakteristik üç gürültü kaynağına haddin bey için bir topla'.lı tertıb edü >ıl bıtırenlere bugun 17 de okulda tö temas etmiştim. Biri havagazi fabmiştir. Toplantı Saglı'i Bakanı Prof. r^nle diplomaları verilecektir. Torerde Nihad Reşad Belgerin hımayesi altında Valı ile MiUî Eğıtim Mudüru hazır bu rikasmın düdükleri. Vaktile orası şehir dışı ücra bir yer olduğu için yapılacak ve Prof. Hilmi Ziya fclken, lunacaklardır. Nezahet Nureddin Eğe, Ahmed Bedevi * FATIH Kâtibçelebi Birlnci İlkoku fabrika boş tepeler ortasındaki o ve Hyseyın Sıret konuşacaklardır. lunda, 79 öğrenciye diplomaları tevzi çukurluğa kurulmuş. Halbuki son Muhtelis tahsildar mahkutn oldu edıîmiş ve bu munasebetle öğrenciler devirde o fabrika çukurluğunu çev Makbuz uzennde tahrifat yapar?k tarafından muvaffakıyetle geçen bir reliyen tepeler Maçkadan Ayaspa259 lira 75 kurus zimmetine geçirmek miısamere veriîmiştır. şaya kadar çepçevre apartımanlarten sanık tahsildar Abdülcedid.n, Birin* EMİRGÂN Korusunun cumartesi ci Ağır Ceza Mahkemesinde devam gunleri saat on sekize kadar halka la doldu. Öyleyken fabrika bacaetmekte olan muhnkemesi dün sor.a açılmaEi İçin emir verıtmijtiı. larını erken erken, yediyle yedi buermiş ve sanık 3 sene 10 ay hapse •• MERCANDAKİ eski saraylar lnna çukta, amelelerini canavar düdük* mahkum olmuştur. sı yer:nde bir lı^e binası aışası için lerile çağırmaları... O zamanki yatesebbuse girişilmişt'.r. zıda şöyle demişim: «Dumanınm RAMAZAN 14 CUMA \ karbonile havayı bozduğu yetrai*^ Süheylâ Viflin yor gibi bir de Tanrımn sabahı baile calarını bağırtması: Hem uykumue M Şevkrt c S zu ağırlat, hem uykumuzu tamami S 3 i B latma; zulüm üstıine zulüm.» 28 Haziran 950 İk ; nci gürültü kaynağı: BoğazV. ] 5.30 13 17 17.18 20.45 2247 3.14 icinncki takaların çıkardığı o mütE ] 8.47 4.33 8.33 12.00 2.03 6.26 hı§ pat pats lar. aAiles dergisinin İsmail Haklarında tdşebbiisafa girlşüen taiebe'er son 13 numaralı nüshasında «Yahya Kemalde Boğaziçi» ni yazarken vesilesi düştüğü için anlatmıştım: 17 nci asır şairlerinden ve mesnevicilerinden Nev'izade Atâî «Âlemnüma» da<Rumeli ve Anadolu Hisarlarmm sakinlerini, bir nevi diyalog halinde, her iki Boğaz kıyısının meziyçtlerine dair karşılıklı münakaşa ettirirken Anadoluhisarlılar Rumelihisarhlara karşı o tarafın en büyük kusuru olarak «gemici gürültülerinden baj kaldıramadıklarını» onların başlarına vururlar. Halbuki o zaman sert akıntıya karşı gemilerini kıyıdan çeken denizcilerin, gayretlerine şevk vermek için çıkardıkları masum heyamola âvazeleri şimdiki takaLarın o müz'icler müz'ici taktakaları yanmda nedir ki... O motörlere «saydanser» de»en basit bü alet takıp o beyhude Sürültüyü bertaraf etmek mümkunken bunu yapmıyarak Boğazın her iki kıyısını sabahm fecrinden gecenin sonuna kadar, zaman zaman taktakalar içinde bırakmanın manası nedir? Bu, halkın huzuruna sayt;!s:zlık. belki ondan da daha günahı, yeryüzünün o tek tabiat harikasındaki eşsiz güzelliğe karşı bir cinayet sayümaz mı? Eski yazıda şöyle demiştim: «Hulyah Boğaz, öyle bir yerde bu patpatlı patıi'dılar ne kadar yamyam oluyor.» İstanbulun esash gürültülerinden sonuncusu olan banliyö trenlerinin düdük'.eri: Floryada kaldığım yazlar sabahm altısında ilk trenin bütün semayı cart diye yırtarcasına çıkardığı o tiz ve keskin sesle mızraklanmış gibi yatağımdan fırlarken düşünürdüm: Bu tren ki bu canım sayfiye yerine bu'halkı oranın sükün ve huzuruna kavuşturmak için taşıyor. Yazıda şunu söylemişim: «Bu ne tezadlı hikmet, tren tekerleğile kavuşturduğu nimeti halkın elinden düdiiğile almaktadır.» O yazının son fıkrası şöyleydi: Atatürkümüzün Floryayı şereflendirmesine aynı zamanda tren düdüğünden kurtulaeağımız için de sevinirdik. O geldi mi, ne düdük, ne gürültü, tren bir hayalet gibi sessizdir. Şefe bu hüımet iyi. Fakat mademki tren böyle işliyebiliyor, onu halka da neye öyle işletmeyiz? Halka kıymet vermemek, halkı hiçe saymak .. Öyle bir zamanda o yazı şu cümlelerle bitiyordu: «Eğer halk hiçse, sen ben, o bu, hep hiçsck, hiçlerin başında olmak başta olana şeref olur mu?» Yazının heyecanlı bir tesir yaptığı iki üç gün sonra Fazıl Ahmedin aynı benim kullandığım ba§» lıkla «Gürültü ve medeniyet» diye yazdığı makaleden ve o makalenin altında Vali Lutfi Kırdarın bana yolladığı telâşlı cevabdan anlaşılıyordu. Fazıl Ahmed yazısına «İsmail Habibden Allah razı olsun, benim yıllarca anlatamadığım bır derdi güzel bir makale içinde ne iyi hulâsa ettı» diye başlıvor ve makalenin beş, altı yerinde dostluk mübalâğasıle yaptığı cemilekârhğı tekrar ediyordu. Vali de cevabına «Güzel ve kıymetli yazınızı alâka ile okudum» diye başlayıp «Türk milletinin medeniyet seviyesi itibarıle en ileri bir şehri olan Lstanbulda maaleaef gürültüden şıkâyette hakhyız» diye o makaleyi yazana hak verdikten, «Mevcud belediye zabıtası talimatnamesinde kâfi kuvvette ahkâm bulunmadığı» cihetle bunların inlenemediği bir mazeret olarak ileri sürülüp «Son zamanda hazırladığımız ve Şehir Umumî Meclisinin tetkik ve tasdikına arzetmiş bulunduğumuz yeni talimatname» ile Yakın Doğu Hâdiseleri Kral Abdullahtan ümidini kesen fatgiltere, Kral Faruğa dönüyor den geçirmiş ve şu kanaate varmıştı: iki memleket arasında asıntıda duıan meseleleri halletmek, 1936 | muahedesini münnkün oldu&u kadar ça'ouk deği^tiıip yeni esaslara ba^lamak lâzımdır. Fakat, eskisindcn daha milliyetçi olan Vefdci hükumet, ingiliz kıt'alan Süveyş ve Sudan bölgelerini işgalde devam ettikçe, hiç bir suretle müzakerelere gırişmeye razı olmuyordu. Ondan bir hafta evvel de, ImpaOnun için. şimdi asıl mühim meratorluk Kuvvetleri Başkomutanı Mareşal Slim, Ingilterenin Yakın sele, Kralla bakanlannı işgalin MıDoğudaki yeni askerî siyasetinin sırm emniyeti bakımmdan zarurî olduğuna ikna etmektir ki bu da, dayandığı esasları bildirmek üzere Orta Doğunun askerî müdafaasında Mısır hükumeti erkânile bizzat göMısıra siyasî bir vazife vermek derüşmeye gitmlşti. Gene o sir 'i, mektir. Ingilterenin Almanyadaki Yüksek Bu maksadla Ingiltere ile Mısır Komiseri General Robertson'un yaarasmda yeni bir muahede için gökında Bonn'dan ayrılarak, Orta rüşmelere General Robertson yeni Doğudaki ingiliz kuvvetlerinin Kovazifesine başlar başlamaz girişilemutanhğına geLeceği haber verilicektir. yordu. Suya süşen plân Diğer taraftan, Edinburgh Dükü Ingilterenin Mısıra dayanmak ile Lord Mountbatten de, Iskendemecburiyetini yeniden duyuşu, Ariyeye uğrayarak, Kral Faruk'a bir ab memleketlerini kendisjnin ve dostluk ziyareti ıfa ettii«r. Arab Birliğinin nüfuzu altında birBirdenbire gör^en bu iltifatlar leştirmek hususunda düşündüğü acaba niçin? Uç senedenberi de plânın suya düjmesi üzerüıe olmuşvam edegelen bir gerginlıkten son tur. ra, görünüşe bakılırsa Ingiltere taHatırlardadır ki Ingilterenin bu rafından girifilen bu yeni «dostluk plâruna göre, Irak, Suriye, Urdün andlasması» teşebbüslerinin manası ve Lübnan, Haşımî hanedanından nedir? bir hükümdann nüfuzu altında top Mısıra siyasî vazife lanacaktı. Bu arada ilk akla gelen Bu teşebbüsün ilk adımlarını de, tabii, Ingilterenin Arabistandaki ingiliz Dış işleri Bakanı Mr. Bevin, en sadık müttefiki olan, Urdün bu senebaşında, Colombo'dan dön Krah Abdullahtı. duğü sırada atmışür. Bu plâna başhca engel olan SuBakan, Mısır işlerinde tesir ve riye diktatörü Albay Zaim, fırsat nüfuzu gittikçe artmakta olan Kral düşkünü muavini tarafından ortaFarukla siyasî ulku şöyle bir göz dan kaldırıldı. Irakta Kral Abdullahın yeğeni olan gene Kral Faysal, Ingiltere Hariciyesine görünüşte pek ciddî teminatlar veriyordu. BinTARIH gazide Enıir Idris de yıldızının InMECA\UASI giltere sayesinde parladığını unutmamıştı. Hulâsa, Işier yolunda gider gibiydi ve Mısırın ezelî arzulannı bilmemezlikten gelmek kabil gibi görünüyordu. Fakat vaziyet, Londranın hiç aklına gelmiyen bir şekil aldı: Irakta, İngiliz Hariciyesinin yarattığı bir sima olan ve meşhur Albay Lawrence'in eski dostu bulunan Nuri Paşaya karşı şiddetli bir cereyan başladl. Kral Faysal da bu karışıklığı yatıştırmaktan âciz olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Suriye ile Lübnan arasındaki siYedinei sayı yann çıkıyor. Eski yasî gerginliğe iktisadî gerginlik de sayılardan mevcudumuz' azalmış katılmca vaziyet büsbütün kötülegti. Çok geçmeden Beyrutla Şam Ur. Posta kutusu 18 stanbul arasında tam manasile bir gümrük Ingilterenin yeni Kahire Büyük Elçisi Sir Ralph Stevenson Kral Faruk'a itimadnamesini t^kdim ettiği günder.beri tngiliz Mısır munasebetleri yeni bir safhaya gird>. Çinde bulunduğu uzun müddet zarfında liyak^tini göstermiş olan Sir Ralph, Ingilterenin Belgrad Büyük Elcisi Sir Charles Peake ve Paris Büyük Elçisi Sir Oliver Harvey'le beraber, bugünkü ingiliz Hariciyesınin üç yıldızından biridır. harbidir başladı ve hududlar kapandı. O sırada Kahirede toplanan Arao Birl;u;ı kongresi vazıyetten Kral Abdullahı suçlu görüyordu. Diğer taıaıtan. Kudüs Müftisi Hacı Emin El Hüseynî de Gaza"da, Kral Abdullahın Filistin hükumetine mukabil yeni bir Filistin Arab hükumeti kuıuyordu. Kral Abdullaha karşı ileri sürülen tenkidler arasında onun, tam muharebe ortasında İsraille muahede yaparak müslümanların menfaatine aykın hareket ettiği ve İsrail Dış İşleri Bakanı Ben Gurionla şüpheyi davet edici bir dostluk kurduğu işaret ediliyor, eskidenberi İsraille Ürdün arasında bir anlaşma teminine calıçan İn^ilterenin de perde arkasından faalivette bulunduğu iddiasile bu şüphe büsbütün artıyordu. Sönen ve pariayan yıldızlar Kral Abduüah Arab dünyasının itimadıru kaybedin;s Ingilterenin de ondan yüz çevirmesi mukaddcrdi. Londra artık onu bir ittifak nizamının temeltaşı olarak ele alamazdı. İşte bundan dolayıdır ki İngiliz hükumeti nazarlannı tekrar Mısır üzerine çevirmek mecburiyetini duydu. Vakıâ, yukanda da işaret ettiğimiz gibi, Vefd hükumeti Ingiltere ile müzakerelere girişebilmek için heifeyden evvel Mısır topraklarındaki ingiliz askerlerinin tahliyesini ve Sudanın Mısıra ilhakını istemekte berdevamdır. Fakat iki memleket arasında bir anlaşma zemini bulmak ümidi de yok değildir. Bu arada, Sir Ralph Stevenson yeni anlaşma uğruna bir takım tavizlerde bulunmak salâhiyetini almıştır. Meselâ, Sudanda halkın reyine müracaat edılmesini teklif edeceği sanıhyor. Diğer taraftan, Üç Büyüklerin geçenlerde silâh sevkiyatı üzerindeki ambargoyu kaldırmak hususunda verdikleri karar da İngilterenin Kahireyi tazyik etmesine imkân verecektir. Mısırın istediği zırhlı otomobil ve tepkili uçakların sevki, müzakerelerin alacağı fekle göre tacil veya tehir edilebilir. Hulâsa, bugun Yakındoğuda, Kral Abdullahın yıldızının sörımesile Kral Faruğun yıldızı parlamış ve bu suretle yeni bir ingiliz Mısır münasebetine yol açılmıj bulu IIIIH ÜIIlUllIllllMflllflllllllIllilttllllllllllf IIII1III r Denizyollannın bir mektubu 22, 6,950 tarihll nushamızda çıkan. Üskjdar vapurlarl hakkınelaki bir ya. zımıza dsir DeniıyolUrından ju mektubu aldık: •Meteorolojı istasyonunca sabit olduğu üzere 10 haziran 1950 cumartesi gur>ü; Kandilli Kavaklar arasında. 17 6/1950 cumartesi gunu ise »ynı mıntaka ve Köprüyu kaplıyan kesıf sıs sabahın 8 30 una kadar devam ettığinden yu'..îrı boğazda ve Yenıkoy Anadolu, Hısarlar bolgesinden Koprjye ınmesi lâzım geîen 10 vanur inemefnistır. 10 6 1950 cumartesi gunu aş^ğı r r n takadaki meveud gemilerlc S lu ? 25 ve 8.50 servislerı temin eöılmiş cncak. bAi arada 8.35 e vapur bulı.ranı.ıni'»ır. D ğer 17 6 1950 cumartçsi gunu aynı şekılde vapurların inrpencsınden servıslerın aksamasına rağ'îien icîehr.emz Uskudar ile bılhassi aüsalanrrış. adnva gıdecek Bujuküers v.ıpuıuru Ü'î'udsra çekerek 8.35 postasi'Mn 10 c?akika rotaria kölkmasını tem.n etmiştir. Her iki gunde de şamandırcda bu saatlerde bağlı tek yoVjı geinsi Iruıuumadığı gibi, gerek bu husus ve gerek mevzıi bir ârızadan bütun sebetamn aksıyacağı hakkında iddia ve mutalea tamamen \er='zdır • > f Babamız merhum Beşıktaşlı Hosa Kusevin efendi oğlu Kaptan Armaîor HASAN BASRİ TUMANBAY m elümunun 40 ıneı gunune tesaduf eden 1 temmuz cumartesi gunu ikindı namazını müteakıb Beşiktaş Sınanpasa camtî şerıfinde aziz ruhuna ithaf edılmek nuyor. (Gazette de Lausanne'dan) uzere Mevlıdi Şeııf kıraat olunacaktır. Arzu edenlerın, dost ve akrabaların Uşnflpri rica olunur. Gecekonudu yapılmıyacak Bvlâdları Mefcfci Tumanbay, lç işleri Bakanlıgı kaîıyen gecekondu JMetın Tumonbay ınşBEina musaade edılmemefini Vılâyei9 bıldirmıştir. Şımdıye kadar inşa edılmış Merhum Liman lokantası müstecirl gecekonduların durumj da hukümetce HÜSEYİN KİP'in tetkık edilmekted:r ik nci ölüm yıldönümune rastlıyan 2 temmuz pazar günü öjle namazmı £hven fiatla İdeal marka muhtelif kalorifer • müteakıb Ortaköy eamü feriiınde sıi» ruhuna ithaf edılmek üzere Mevlıdi j Şerif okunncaktır. Arzu edenlerin das( ve akrabalarının teşriflerı rica olunur Ijt. Lırrmn Lokantası musteci* satılmaktadtf. ERGÖN Ltd. Çınar han Galata. Tel: 44D87 Düniii Kip M EVLID RADYÂTÖR ve KAZANLAR |
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear