25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 Haziran 1950 CUMHURIYET Sovyel Yiiksek Başbakanın DP. Meclis Valiler arasmda yeni nakil ve fayinler yapıldı Şurası Grupunda dünkü demeci (Baştarafı 1 inci sahifede, yeltendiğine, bir şark meselesi yaratmağa çalıştığına işaret ederek, hükumetin bu beyhude çabalayışları dikkat ve teyakkuzla takib ettiğini beürtmiştir. Beyanat, grup umumî heyetinde büyük tezahürata yol açmış, sık sık alkışlarla kesilmiş ve ittifakla tasvib edilmiştir. Bir takım karanlık maksadlardan bâhis inanılmaz ve asılsız dedikodulara da cevab teşkil ettiği için Menderesin, hükumetin basiret ve teyakkuzunu gösteren sözleri umumî bir inşirah uyandırmıştır. davasıru ve inandığı prensipleri tahakkuk ettirmektedir.» Muhalefetin hücumları Başbakan bu hasbıhalde, Halk Partisinin hücumları dolayısile görüşünü şöyle ifade etti: «Daha icraata geçmeden yapılan hücumlar, seçim neticesinde milletin, iradesini lehimize kullanmasına karşı duyulan husumetin ifadesinden başka bir şey değıldir. Bütün buğuz ve husumetler reylerin bu şekilde tecellisinedir. Hükumet dikkatlidir. Salâhiyetlerini ve haklarını bilir. Aynı zamanda muhalefet adile takib edilen yolun memleket hayrına olmadığını da bilir. Biz muhalefette imtihan vermişizdir. Muvaffakıyetimizin delili 14 mayıs seçimleridir.» Menderes, muhalefet partisinin başarılı bir çahşmaya girişebilmesı için «iktidar hastalarını» başmdan atmalarının lâzım geldiğine kanidır. Ve yeni iktidarın memleket haynna çalışmalarından âdeta kıskanclık duyulduğunu ilâve ile: «Hava tcşviş edilmek isteniyor» diyereıc ilâve etti: «Memlekette siyasî istikran muhtel gösterecek bir polemiğe, bir hücum ve taarruza geçmişlerdir». Başbakan muhalefetin son hücumlarından bazı örnekler vererek içeride, dışarıda uyandınlmak istenen havanm aksine kendi aleyhlerinde tecelli ettiğini ilâve ile: «Derme çatma bir teşekkül» saydıkları D. Partiye mağlub olanların daha çerden çöpten olmalarc tabiî bulunduğunu kaydetti. Ve: «Merak etmesinler, dört seneden bir gün bile eksik kalmaya niyetimiz yok, seçimleri de tam vaktinde yapacağız» dedi. Mekki Said Rus Çar ve Çariçeleriniıt mücevherleri Sevyetlerin bunları gîzlice satmakta olduklan bildiriliyor Bulgarların alçakça bir cinaveti daha! (Baştarafı 1 inci sahifede) daşımıza veda etmiştir. Arif Necib, jeebi idare eden şoför Niyazi Güçlü ile birlikte şehre avdet etmek üzere yola çıkmışlardır. Jeeb projektörlerini de yakarak yoluna devaro ederken, tam Türk Sındığı nahiyesile Ahi köyü arasındaki mevkıde ki burası topraklarımız içindedirmüthiş bir makinelitüfek ateşine maruz kalmıştır. Şofor Niyazi Güçlü bu mermi sağanağı altında arabanm süratini arttırmışsa da kısa bir zaman sonra. yanında oturmak ta olan Arif Necibin «vuruldum. Bul garlar vurdular beni» diye bağırdığım duymuş, jeebi durdurmuştur. Sürekli makinelitüfek ateşine rağmen şoför Niyazi gazeteci arkadaşımızın sıhhî durumunu anlamak ve ona ilk tedaviyi yapmak arzusundan kendisini alamamış, fakat biçare Arif Necibin aldığı yaraların tesirile maalesef öldüğünü teessürle müşahede etmiştir. Şoför, Bulgarlar tarafından hâlâ ateşe devam edildiğini görünce mütecavizlere esir olmamak için jeebi terketmek ve kaçmak zorunda kalmıştır. anavatana getirilmesini istiyorum» diyor. FerdiÖNER CUMHURİYET Edirneye giden arkadaşımızm da kaydettiği gibi Bulgarların hudud boyunda işledikleri cinayetler ve giriştiklejğ tecavüzler gün geçtikçe artmaktadır. Hükumetimizin bunlara karşı lâzım gelen şiddette tedbirler almasının zamanı artık çoktan gelmiş bulunmaktadır. Şehid arkadaşımızın aziz hatırası önünde büyük töessür ve saygı hisleri içinde anılırken, bu alçakça cinayetin hesabını soracak resmî ve kat'î teşebbüslerin bütün umumî efkârca sabırsızlıkla bekleneceğine şüphe etmediğimizi belirtmek isteriz. Bulgarların anladıkları bir dil ile «Artık yeüşir » demeliyiz. Arif Necib'in hal tercümesi Şehid arkadaşımızın taşra muhabirleri dosyamızda mevcud kendi elyazısile yazıh hal tercümesi şudur: «Bulgaristanm Razgrad şehrinde doğdum. Babam, Yemen gazilerinden Necib Kaskatıoğlu, anam Hüsniyedir. Her ikisi de, ölüdür. 1317 doğumluyum. Mustafa ve Hasan Kaskatı adlarmda. Ankarada memurluk yapan iki ağabeyim vardır. Evliyim. Karımın adı Mezkuredır. Eski bır oğretm?ndir. Fikret adında 1928 doğumlu bir oğlum, İstanbul Hukukunun 3 üncü sınıfına müdavimdır. 1934 doğumlu, Leman adındaki bir kızım. Edirne orta okulunun son sınıfındadır Turgud adındaki, 1932 doğumlu bir oğlumu, 1936 yılımla kaybettim. Tahsilimı, Razgrad Türk rüştiyesinde ve Bulgar lisesinde yaptım. 1935 yıh başına kadar, 15 sene Bulgaristanın Razgrad, Şumnu ve Osmanpazar Türk rüştiyelerinde öğretmenlik ve müdürlük yaptım. . Karadeniz» adında, türkçe olarak neşrettiğim gazetemi, Türk azuılığınm müdafaasmda gösterdiğim titizlik ve aşın cesaretten dolayı, Bulgar hükumeti 1934 senesinde kapattı. Tevkif edilerek korkunc işkencelere maruz bırakıldun. Sofya büyük elçiliğimizin müdahalesi üzerine, kurtularak 2 nisan 1935 tarihinde ailece anayurda göçettim ve Lüleburgaza yerleştim. Burada 5 sene Malıyede ve 5 sene de, Belediye muhasebeciliğinde memur olarak çalıştım ve sonra oradan istifa ederek ayrıldım. Arif Necibe Allahtan rahmet diler, eşine ve çocuklarına en derin taziyetlerimizi sunanz. Bir dostun tavsîyesi ün ziyaretime gelen ve politika işlerinden daima uzak kalmış olan bir dostum bana şunlan söyledi: Bir müsvedde yazmıstım. Ertesi gün okudum, beğenmedim. Oyle olur. Bazan insan yazdığını bir kaç gün sonra beğenmez. Bilmem.. beğenmemek değil de kelimeleri, cümleleri değiştirmek istedim. Tash'h ettim. Lâkia o gün beyaza çekemedim. Ertesi gün, tekrar okudum, bir kaç tashih daha yaptım ve daktiloya verdim. Okuyamadı.. okuyamadı değil, kelimeleri okudu ama müsveddenin bir kaç tashih geçirmiş ohnası yüzünden rümleleri toparlayamadı. Mecbur oldum, veniden yazmaya. Doğrusu da odur. Evet, hayatta, bütün işlerde de böyle olur ve böyle olmalıdır. Meselâ: Halk Partisinin tasfiyesi hakkmda son yazdığm yazıyı okuduğum sırada akluna bu müsvedde geldi. Sen diyorsun ki ba partiyl tasfiye etmeli. Sen değil bir çoklan da aynı fikirde. Mesuiiyetleri aramalr, şunu yapmah, bunu yapmah. Bütün bunlar neye benziyor biliyor mıısuıı? ? 7 ? ovj'etler Birliğinde, tek partinin iştirakile 12 martta yapılan seçimlerden çıkan Sovyet Yüksek Surası. simdi iki aylık bir gecikme ile toplantılarına başlamış bulunmaktadır. Bu Şura, Rusyanın «demokrasi yolunda» diğer milletlerden geri kalmadığını göstcrmeije matuf bir tesekkiilden ibarcttir. Bunun en biiyük delili de Sovyet anayasası gereğince, Yüksek Şuranın senede iki defa toplantıya çağırılması ve her tnplantısının azaır.î dört gün sürmesidir. Bu vaziyette, j 48 ay içinde tnpu topu bir ay ça ' Bununla beraber, kapalı oturumIışan bu «milletvekilleri toplulu da cereyan eden bir beyanatın akis ğundann ne gibi işlerin sadır ola leri türlü tefsirlere yol açabilecebileceği Rus muammasının anlaşı ğinden hükumetin muhalefete karlamıyan noktalanndan birini teş ' şı tavrında heıhangi bir değişiklik olmıyacağı hatıra gelebilir. kil eder. Başbakanın izahları Sovyet Yüksek Surasını, iki konGece saat 23 te D. Parti genel seyin bir araya gelmesi teşkil eder: 1 Birlikler konseyi: 2 Milli • merkezinde görüştüğümüz Adnan yetler konsevi. Bunlardan birinci Menderes hasbıhal sırasmda bu cisinde 678, ikincisinde de 638 üye heti şu kesin ifadelerle aydınlattı: bulunmaktadır. j « D. Parti muhalefette nelerden 1950 seçimlerinin neticeleri. Rus şikâyet etmişse, bunları muhalefete *anın idarî taksimatında deçişiklik asla reva görmiyecektir. Bütün çaler yapüdığı ve bazı «cumhuriyet lışmalarımız, memlekelte demokıalerin» lâğvedildi&i hissini uvartdır ' sıyi perçinlemeğe matuftur. Mesemıjtır. Son seçimlerde reyini kıılla ) lâ antidomokratık kanunlar nelernanların sayısı 1946 ya nisbetle 10 miş, ortadan kaldırmak için birer tnilvon kadar artmıstır. Ayrıca, her birer getirilince görülecektir. Ha300.000 kişive bir milletvekili isabet zırladıkları bütçeden bir ınilyon ettiren Sovvet seçim kanununda da lira dahi kısmak mümkün olamıbir değişikliŞin yapıldığından balı yacağını iddia ediyorlardı. Biz bütçenin dördüncü ayında şu miktarsedilmemiştir. da tasarruf mümkündür, diyebiliYukandahi hususiar nazan itiyoruz. Ustelik bütçe gelirleri isbara alınarak yüksek şura üye araflanna tekabül etmek üzere koydedinin bu sefer 1400 e yaklasması beklenmişti. Fakat şimdi verilmek1 duklan geniş rakamlan da tutmate olan rakam 1916 daki iiye adedi maktadır. Buna rağmen D. Parti nin artmavıp aksine azaidığım çöstermektedir. Bu tezadı, Moskova radyosu izah etmekten nedense çekinmiştir. I Yüksek şurayı teşkil eden üyelerin seçilmeeinde miihim âmillerin (Baştarafı 1 inci sahifede) rol oynadığı da muhakkaktır. Bu ü nu, bunu Atatürk inkılâbı prensipyeler şu üç grupa ayrılmaktadır lerinden biri saymanın Atatürkü lar: küçültmek demek olacağmı anlat1 Muhtelif birliklerle milli vet mış, dil meselesine temasla, bulerdeki komünist partisi sekreter nun tedricî surette ilmî metodlarla lerile muavinleri. Bunlar, Stalin'e belki yüzlerce sene içinde gerçekhalef gösterilen Malenkov'un adam' leşecek bir mevzu olduğunu ifade larıdır. etmiş, Kemal Ozçoban ve diğer 2 Muhtelif birliklerle milliyet milletvekiüeri de, millete mal ollerdeki dahilî hiıkumetlerin iç iş' muş inkılâbların mahfuz tutulması leri ve emniyet bakanları. Bunlar prensipile arabca ezan yasağı arada Stalin'in en yakınlarından ve o 1sında hiç bir münasebet olmadığını nun gibi Gürcü olan gizli polis şefi belirtmişlerdir. Neticede, yasağın ve atom araştırmalan müdürii Be kaldırılması hususundaki karar itria'nın adamlandır. I tifakla alınmıştır. Arabca ezan yasağı kalkacak İngilterede yeni siyasî cereyanlar Muhalefet lideri Churchill bundan sonra söz almış ve Avam Kamarasında «Schuman plânı» hakkında müzakereler yapılmasuıı istemiştir. Hükumet sözcüsü, vazih olmıyan bir plân hakkmda parlamentoda müzakereler açılamıyacağı fikrini ileri sürmüş ve tafsilât ahndıktan sonra bu yolda yeni bir karara vanlabileceğini beyan etmiştir. Işçi Partisinin beyannamesi ingiliz Işçi Partisi tarafından «Avrupa Birligi» başlığı altında neşredilen bir beyanname de Avam Kamarasmda tartışmalara yol açmıştır. Inciliz basınında muhte'if tefsirlcre meydan veren bu beyannamede belirtildigine göre, Incıliz Işçi Partisi cüçüncü kuvveti» teşkil edecek Amerika ile Rusya arasında bitaraf bir blok vazifesini görecek bir Avrupa blokunun teşkiline muhaliftir. Bu beyanname; ingiliz hükumetinin Avrupa ile işbirliğinin komon\ elt ile münasebet lere zarar vermemesini de istemek tedir. Bu akşam Avam Kamarasmda Churchill, Işci Partisi tarafından neşredilen bu beyannamenin Attlee hükumetinin takib edeceği siyaseti gösterip gös+ermediğini sormuş, Başbakan da hükumetin siyasetinde değişiklik yapmadığuu kaydetmistir. (Baştarafı 1 inci sahifede) Müfettiş Vali Cahid Ortaç, Kırkkreü Valiliğine, Müfettiş Vali Memduh Payzım, Trabzon valiliğine. T Besiktas Kaymakamı Fazıl Caftanoğlu, Sinob valiliğine. Mülkiye basmüfettişi Rauf Inan, Maraş valiliğine. Çorum Valisi Recai Türeli, Manisa valiliğine. Mülkiye müfettişi Hıfzı Ege, Denizli valiliğine. Tetkik kurulu üyesi Niyazi Akı, Tunceli valiliçine. Icel Valisi Eşref Erkut, Burdur valiliğine. Mıisteşar muavini Saim Hazer, Bilecik valiliğine, Aydın Valisi Ethem Yetkiner, Çankırı valiliğine. Tunceli Valisi Hayri Orhun, D;yarbakır valiliğine. Müfettiş valiliğe tayin edilenler: Trabzon Valisi Necmeddin Ergin, Manisa Valisi Mithad Uynuç, Urfa Valisi Halis Bilâloğlu, Kırklareıi Valisi Nuri Atay, Hatav Valisi Fuad Yurddaş, Amasya valisi Akif Işcan, Van valisi Niyazi Dalukay, Denizli valisi Ahmed Demir, Kayseri valisi Nazım Günesen. Emniyet Genel müdürü Gafur Sovlu, merkez valiliğine. Maraş Valisi Nureddın Ozçebek, mülkiye müfettişliğine. Niğde Valisi Ibrahim Kutlar, mül kiye müfettişliğine. Erzincan Valisi Ahmed Koçak, mülkiye müettişliğine. Diyarbakır valisi Kemal Hadımlı, Tetkik kurulu üyeliğine. Burdur Valisi Şevket Ozanalp, Tetkik kurulu üyeliğine tayin edilmişlerdir. 300 Kaymakamın emckliye aynlncağı habcri asılsız Ankara 13 (a.a.) Iç Işleri Bakanı Rükneddın Nasuhoğlu Amdolu ajansı muharririne şu beyanatta bulunmuştur: « istanbulda intişar eden 12 haziran tarihli Son Telgraf gazetesinde 300 kaymakamın emekliye ayrılacaklan hakkında bir yazı görülmüştür. Idare teşkilâtımız içinde kıymetli birer uzuv olan ve hemen ekseriii genc, çalışkan ve memleket hizmetine atılmış zatlardan terekküb eden kajTnakamlar hnkkında emekliye çıkanlmak yolunda her han,'i bir muamele yoktur ve olamaz. tavzihini rica ederim.s 3 Kızılordunun yüksek rütbeli subaylarile aynı ordunun siyasî komiserleri. Bunların da Politbürodaki «askerler gnıpunun» adamları olduklan kaydedilmektedir. I Moskova radvosunun propaganda yayınlarında sık sık bahsettiği işçi ve köylü milletvekilleri ise parmakla gösterilebilecek kadar azdır. Pazartesi günü Şurayı teşkil eden iki konsey ayrı ayrı toplanmıs lar ve başkanlaruıı seçmişlerdir. Fakat asıl toplantılara dün iki konseyin de iştirakile başlanmıştır. Bugün veya yann Sovyet hiikumetinde bir değişiklik yapılıp yapılmadığı öğrenilebilecektir. Ömer Sami COŞAR Başbakana Balıkcsirden çckilen telgraf Bahkesir 13 (Telefonla) Balıkesirden bugün Başbakana 700 ımParis 13 ((A.P) Bugün Assozah şu telgraf çekilmiştir: ciated Press'e beyanatta buiunan Sayın Adnan Menderes Yunan liberal parti başkanı VeniBaşbakan zelos Atlantik Paktının, muhtemel Ankara bir Rus taarruzuna karşı Doğu Vicdan hürriyeti hakkmda ve bu Akdenizi koruyacak şekilde genişarada ezanın türkçe okunması lefilmesinin elzcm olduğunu söylemecburiyetinin kaldırılması gerekmiş ve demistir ki: tiğine dair sözleriniz, bizleri çok « Rusva Çanakkale Boğazına memnun etti. 1300 küsur senedentaaıruza kalkışırsa bu, umumî bir beri ve bugün de dünyanın her yeharbe yol acacaktır. Doğu Akdeniz rinde ezanın aslî dilile okunduğu silâhlı ve hazır olmalıdır. halde yurdumuzda illâ türkçe Sovyet yayılışma karşı Doğu Akokuyacaksınız diye ısrar etmek, denizde çelik bir sed kurmak ıçın buyurduğunuz gibi vicdan hürriTürkiye ile İranın da Atlantik pakyctine karşı bir taassub teşkil eder. Stalin, Sovyet Şurasının Âmme nizamına bir aykırıhk göstuıa ithal edilmeleri elzemdir.» Venizelos, Başbakan Plastiras tatoplantısında hazır bulundu termiyen ezan meselesindeki yasağın kaldırılması hususundaki kaBaşbakan Attlee tarafından Schu rafından Dış İşleri Bakanhğile Baş Moskova 13 (a.a.) Tass Ajansı nurıî formalitenin bir an önce hal man plânı hakkmda yapılan beyabakan yardımcılığını kabul etmesi tarafından bildirildiğine göre, Sta ledilmesini candan rica eder, Allah nat, Fransada teessüfle karşılan hususunda yapılan teklifi kabul etlin, Sovyet Kusya yüksek Şurası tan muvaffakıyetler diieriz. mıştır. Beyanat, Almanyada da ay tiğini de sözlerine ilâve etmiştir. meclislerınin müşterek toplantısınnı tesiri bırakmıştır. ingiliz Işçi da hazır bulunmuştur. Kadirlide zelzele rütbe partisi tarafından neşredilen beyan Maliye Bakanı Arsony Zverev name ise Fransada derin bir endişe Kadirli 13 (a.a.) Bu gece saat Ankara 13 (a.a) İngiltere Büyaratmıştır. Baz: siyasî çevreler In ikiyi kırk geçe, sekiz saniye süren 1950 bütçesini sunmuş ve 1949 bütyük Elçiliği Maslahatgüzarı Mr. H. gilterenın veniden inziva siyasetine şiddetli bir depren olmuştur. Halk çesi müiredatını bildirmiştir. M. Eyres'e, St. Michel ve St. George çekildiğinden bahsetmektedirler. heyecana düşmüştür. Hasar yoktur. rütbesi verilmiştir. Elâzığ 13 (Hususî) Bugün saat «Tarsus» 220 yolcu 10 da Malatyadan gelen bir askerî PROF VIMBIIS'ÜN MACERAIARI; ile dönüyor uçak şehir üzerinde bir müddet NewYork 13 (a.a.) New uçuş yaptıktan sonra Elâzığm GeYork'a ilk seyahatini yapmış olan rimli köyüne düşmüştür. MüretteTarsus vapuru, Marsilya, Cenova battan bir yüzbaşı ve başgedikli ve Pire'ye uğnyarak Istanbula git ölmüştür. Hâdise, şehirde derin bir mek üzere dün öğleden sonra ha teessür uyandırmıştır. reket etmiştir. İngiliz mayin filotillası 220 yolcu arasmda Türkiye Büyük ElçUıği ticarî müşaviri Cemil Conk İzmirden ayrıldı ve Birleşmiş Milletler geri kalmış Izmir 13 (a.a.) 9 hazirandanmemleketlere yardım konferansm beri limanımızda buiunan albay dan dönen eski Maliye Bakanı Nu Copeman komutasındaki dört gerullah Sumer de bulunmaktadır. miden müteşekkil İngiliz ikinci Tarsus, 30 haziranda İstanbulda mayin fi'.otillâsı bu sabah Maltaya olacaktır. hareket etmiştir. \ Atlantik Pakfı ve Doğu Akdeniz Bir uçağımız Elâzığ civarında diiştii Brüksel 13 (A.P.) Sovyetlerin eski Rusya Çan ve Çariçesine aid mücevherleri paraya çevirmekte olduklan öğrenilmiştir. Sovyetler şimdiye kadar az miktarlarda binlerce kıratlık pırlanta ve elmas satmışlard.T. Tam rakamlar mevcud değilse de, mayıs ayı zarfmda 7.500,000 Belçika frangına veya takriben 150,000 dolara 2 670 kırat kıymetli taş elden çıkarıldığı öğrenilmiştir. Sovyetler bundan evyel de çarlann eski hazinelerinin bir kısmıru satmışlardı. Anversli bir elmas tüccan 5920 ile 1934 arasmda Sovyetler tarafından elden çıkarılan mücevherleri alıp satmakla bir hayli para kazandığını söylemiştir. Sovyetler bu satışlan gizli tutmakta ve bir komisyoncu kullanmaktadırlar. Diğer bir kaynaga göre, Sovyetler bu satışlardan elde ettikleri parayı bir Belçika bankasında muhafaza etmekte, makiBu sırada mütecaviz Bulgarlarır ne ve elektrik malzemesi satın almakinelitüfeklerle etrafı taradıkmak için kullanrnaktadırlar. lan, tenvir fişekleri yaktıklan görülmüştür. Şoför Niyazi Guçlü, muş külâtla kaçarak en yakuı hudud karakolumuza gelmiş, korkunç vak'anın mahiyetini bütün teferrüatile anlatmıştır. Şoförün bu ihbarından iki saat sonra, hâdise mahalline gidilmişse Bavtarnfı I inci sahifefle de jeeble şehid edilen arkadaşımıyoksa gizli mi yapılması esastır.» zm cesedinin orada olmadığı, BulKâmil Gündeş, eeer basmda neşre garlar tarafından kaçırıldığı, el çadilecekse bugünkü toplantının a bukkığile kendi hududları içine çık olmasına karar verilmesi lüzu alındığı görülmüştür. Sımrlanmız munu ileri sürdü. Abidin Potuoğlu içinde işlenilen bu cür'etkârane teGrup toplantılarının Meclis umu cavüz ve cinayet vak'ası, derhal alâ mî heyeti gibi aksine bir karar a kalı makamlara bildirilmiş, mahallınmadıkça alenî olduğu mütalea len de tahkikata başlanmıştır. Hâsmda bulundu. Bazı hatibler de bu dise askerî makamlar tarafından beraber, cinayet nun aksine kanaat izhar ettiler. incelenmekle Müzakereler böylece ezan mevzu vak'asma da Adliye tarafından el undan Grup toplantılarına aid bir konmuştur. prensipin halli mevzuuna intikal Buçün, savcı muavini Zeki Turaetmişti. Bu sırada Erzurum millet nın da katıldığı bir heyet tecavüz ve vekili Bahadır Dülgerin, bu toplan katil hâdisesinin vuku bulduğu yetının gizli olmasına karar verilmere giderek o civardaki alâkalı Bulsini istiyen bir takrıri, başkanlığa gar makamlarile temas ve jeeble sunduğu görülmüştür. Bu takricesedinin iadesinı rin kabulü gazetecilere salonun ka arkadaşımızm taleb etmiştir. Bulgarlar bu talebi pısmı göstermek olacaktı. Halbuki, bütün arkadaşlar, ayn ayn otoru kabul eder görünmemişler, jeeble mun açık olduğu kendilerine bil arkadaşımızm cenazesini 300 metre dirilmek suretile davet edılmişler uzakta bir tepeden göstererek «hâdi. Sıtkı Yırcalı içtimaın alenî ol dise bizim hududlar içinde olmuşmasını istedi ve bu mevzuda bir ö tur. Yüksek makamlardan emir alnerge verdi. Tartışmalar bu minval madıkça jeebi ve cenazeyi veremeüzere devam ederken Rize millet yiz» demişlerdir. Bu vaziyet karşıvekili Üsman Kavrakoğlu da söz a smda heyet geri dönmüş ve keyfilarak: «D. Partililerin bir iç mese yet Ankaraya bildirilmiştir. leyi görüştükleri sırada» gazeteciEdirneds lerin içeri girmekle yaptıklan emri Hududda feci bir şekilde şehid vakiden bahsedince, haklı olarak üzulen arkadaşlar, hep birden loca edilen arkadaşımızı çok yakmdan yı terkettiler. Bununla beraber, hâ tanınm. Onu pek seven Edırneliler disenin bir anlaşmazlıktan ibaret son vazıfelerıni yapmak ve kenolduğu, maksadın, işin prensipL.'i disine bir cenaze töreni tertib ethalletmeğe matuf bulunduğu ak mek üzere işlerini terketmişler, şam üzeri ayrı ayn arkadaşkra dukkânlarım kapıyarak beklemişifade edilmiş ve bir çok D.P. mil lerdir. Akşam geç vakit Bulgarlaletvekili bu hâdiseden .dolayı duy rın cenazeyi teslim etmediklerine duklan üzüntüyü samımî şekilde | dair haber yayıhnca, halkın üzüntüsü bir kat daha artmıstır. Şehid belirtmişlerdir. arkadaşımız Arif Necib Kaskatının Edirnede kale içindeki evi bir matemhane manzarası arzetmektedir. Eşi Mezkure Kaskatı büyük teessürüne rağmen çok metindir. Ko BasıaraU 1 mcı sahılede cafinın aile için telâfi edilmez bir lerde vazife alan Yalçının temsil kayıb olduğunu söylüyor, ve şöyle ettiği hükumete karşı ağır isnad diyordu: «Fakat Arif beni hayatta larda buiunan ve hakaretlerle do yalnız bırakmadı. Hukuk fakültesilu olan yazılan Dış İşleri Bakanlı ni bıtırmekte olan bir oğlumla ortağını böyle bir karar almağa mecbur mektebi tamamlayan bir kızım var. ettiği belirtilmektedir. Ustelik 19 milyonluk kadirşinas bir milletin himayesi altındayım. Bir ingiliz maslahatgüzarına şehid karısı olmak mazhariyetile teselli buluyorum.» D.P, Meclis Grupu toplantısında bir hâdise Demiryollan Genel Müdürlüğü Ankara 13 (a.a.) Devlet Demiryolları Genel Müdürü Galib Güranın başka bir vazifeye tayini dolayısile inhilâl eden Devlet Demiryollan ve Limanları işletme Genel Müdürluğüne ayni İdare Genel Müdür Yaıdımcılarmdan Yüksek Mühendis İrfan Kuraner vekâleten tayin edilmiştir. Tıpkı Osmanh İmparatorlugunun çöküşündeki duruma. O, nasıl tasfiye edilemedi ve Imparatorluk halinde kalamadı ise, nasıl Ittihad ve Terakki Fırkası tasfiye edilemedi, yeni siyasi bünyeler kuruldu ise, Halk Partisi de kendini tasfiye için uzun uzadıya mesai sarfedip neticede bir şey yapamamaktansa... Neden? Aman kardeşim; insan kendi kendini tasfiye eder, kendi kendini kabahatli çıkarır mı? Zaten Halk Partisinin hâlâ zayıf noktası, eskiden yapılmış hatalan itiraf edememesi ve onlan muttasıl müdafaaya mecbur olması değil midir? Çünkü o hatalan işlemiş olanlar, bugün işbaşında olanlardır. Yani senin anlayacağın Halk Partisi bir fasid daire içindedir. Kendini tasfiyeyo mecburdur, fakat tasfiyeyi, tasfiye edilecekler yapacağı için bu tasfiyeyi yapamamaya mahkumdur. Onun için bence yapılacak şey bir beyanname neşrederek, Halk Partisinin Cumhuriyet tesisinden bagüne kadar tarihî vazifesini yaptığını ve şimdi memlekette demokrası teessüs etmesi üzerine rolü bittiğini ilân edip o sahifeyi kapamalı ve başlıca siyasî mezhebi sosyalist midir? Radikal midir? Muhafazakâr mıdır? Ne ise ona göre bir isimle ve yeni bir nizamname, yeni elemanjarla siyasî hayata atılıp muhalefete başlamalıdır. Yani eski elemanlarla yeni biri siyasî fırka? Evet ,ama tamamen eski elemanlarla değil. Şu Halk Partisini» : mutedil unsurlan, eski işleri U kid ederek işbaşına gelmiş olan son elemanlan ve onlarla hemfikir o; lanlar... Böylece her lâkırdı ettiği| zaman hemen: Siz vaktile şöyle yaptınızdt,; böyle yaptmızdı, diye insanın lâfmı ağzına tıkamazlar. Hem de yeni j parti Halk Partisinin geçmişteid i işlerini müdafaa mecburiyetindsj kalmaz. İyi söylüyorsun kardeşim am» \ o zaman da «sen eskiden Halk P a r ] tisindendin! Şöyle yaptın, böyle İ yaptındı!» demezler mi? tçinde 50 yolcu buiunan bir Fransız uçağı diiştii Hüseyin Gahid Yalçın Arkadaşımızm oğlu Fikret Kaskatı da, annesi gibi düşünüyor ve: «Babamı öldürdüler, cenazesini de çaldılar. Onun şehid nâşmın katil ve hırsız ellerden alınarak Paris 13 (A.P.) Air France şirketine aid ve içerisinde 50 kişi buiunan bir uçak dün gece Basra körfezinde denize düşmüştür. 12 saattenberi devam etmekte olan araştırmalar neticesinde 6 kişi kurtarımlış ve 5 cesed bulunmuştur. Hayır! Oyle bir şeyl kimsei Geri kalan 39 kişinin akıbetleri söyleyemez. Çünkü bugünkü siyast < el'an meçhuldür. zümreleri teşkil edenlerin yüzdej AlmanyaAvrupa Konseyi 7580 i Halk Partisinin eski azalaj Londra 13 (B.B.C.) Batı Al rıdır. Onlar da bu devrin böylece^j manya Mümessiller Meclisi, Avru kapanıp tarihe mal edilmesini mü< pa konseyine iştiraki kabul etmiş lâyim bulurlar. tir. Reye müracaat edilmeden ev Demek ki?. vel kürsüyü zorla işgal edip ora Demek ki; Halk Partisi kend dan aynlmak istemıyen komünist ni tasfiye değil, faaliyetini taril etmilletvekili Reinan, polis tarafın meli ve mensublanndan bir kısnuj dan dışan atılmıştır. yeni esaslar üzerine yeni bir fırk» kurmalı. Eminim ki; dört senedoj «Hapoel» başkanının büyük inkişaf sağlanır ve memleket hesabına çok daha faydalı olur. bir mektubu Hapoel takımı başkanmdan aşağıdaki mektubu aldık, aynen neşrediyoruz: «Hapoel» takımına karşı güzel memleketinizde gösterilen samimî hüsnü kabulden dolayı teşekkür etmeği bir şükran borcu bilir, hepimizin candan minnettarlığınm sayın Türk milletine duyurulması hususundaki delâletinizi arkadaşlarun namma rica ederim. İsrail oyunculan İstanbulda unutulmaz iki hafta yaşadılar ve Türk misafirperverlik ve dostluğunun kıymetli hâürasını beraberlerinde götürüyorlar. : Büyük bir zevkle karşüaştığımız Türk takımlannın güzel tekniğini ve centümence arkadaşlık duygularının kıjrmetini tam manasile takdir ettik. İki memleket gencliği ara smda yapılan ve yapılacak olan spor temaslannın Türkiye ve İsrail arasında esasen mevcud dostluk bağlannın ve müşterek anlayışm inkişafı için mühim bir unsur olduklanna kaniiz. Bu sahada Türk matbuatımn oynadığı büyük rolü de ayrıca tebarüz ettirmek isteriz. Güzel memleketinizi yakmdan tanımış olmak bahtiyarlığı ve Türk milleti ve basınımn bize gösterdiği alâka karşısındaki minnettarhğı kalbimizde taşıyarak sizden ayrılıyo B. FELEK: Kızüay İstlklâl şubesinin genel kunıl toplantısı Kızılay İstiklâl jubesinin 950 yılj! genel kurul toplantısı, 24 haziran 950 cumartesi günü saat 15 te, BeyoğlU; Kuçukyazıcı sokık 2 4 sayıh yeni' bınada yapılacaktır. Gundemde altı i madde vardır. Azaların tesrıfleri ric»j olunr^aktadır. Hikmet Kaşıkçı '^ «CUMHURIYET» in EDEBÎ TEFRİKASI: STA tazan: KERİME NADIR Şahizerle yanyana yürüyorduk. Bu yolculuğun bana verdiği saadet, o zamana kadar duyabildiğim saadetlerden bambaşka idi. Her adımda, yaklaştığım bir meçhulün izi üzerinde yürüdüğümü sanarak müphem ve esrarlı bir tesir altında kalıyordum. Bu meçhul ne olabihrdi? Hissettiğim şey, istikbalde yaşamakhğım mukadder olan fevkaîr.deliklerın bir önsezisi miydi acaba? Koye yaklaşırken Şahizer durdu. Yonılduğunu sanmıştım. Azıcık oturalım mı? dedim. Havır. Sepeti biraz da ben taşunak ıstiyorum. Kiçin? Sen yoruldun canım... Hiç yorulmadım. Hem sepet ağır cîeğil ki Gülümsedi: Hiç değilse bir ucundan tutajom! Ben onu tek parmağımla taşıyabilirim .. Karda yürüyüş yolumuzu bır mis li uzattığuıdan, köye tam kırk dakikada varabilrrüştik. Fakat ikimiz de hakikaten hiç yorulmamış gibiydik. Köyün kar altında görünüşü fevkalâde bir tablo vücude getiriyordu. Bir kısmı kaba saba çitlerle çevrili o küçücuk evlerin, bu evlere muttasıl gübre ve tezek yığınlarile müteaffin bir halde buiunan bakımsız sokaklarm, velhasıl tabiatin bir çok güzellikleri arasmda göze batan o bir alay sefaletin hazin çehresi, bu bembeyaz örtü alünda gizlenmiş bulunuyordu. Bazı damlann üzerindeki alçacık bacalardan incecik dumanlar yükseliyordu. Biz, bacası tütmiyen ve hastası için bir gün evvel hekime bir haftalık nafakasının bedelini vermiş olan bahtsız ailenin kapısını çaldık. Kapı derhal açılmıştı. Bizi hayret ve sevincle karşılayan Rahmi, ikimizin de elini hararetle sıkarak: O! Buyurun, buyurun! dedi Rüya mı gorüyorum? Sizin bu havada buraya kadar böyle bizzat yorulacağmızı ' hiç ummamıştım. Ama üşümuş olmalısınız Aksi gibi odamız da sıcak değil!... Şahizer: Ne yorulduk, ne de uşüdük; güzel bir yürüyüş yaptık. Hava fevkalâde! diye cevab verdi. Rahminin gülüşü yüzündeki kederi örtemiyordu. Bizi doğruca has tanın yanına aldı. Sokak kapısmın ufacık methalinden hemen geçiliveren bu mütevazı odayı pek iyi tanırdım. Tavanı gayet basıktı ve iki küçük pencereden gün ısığı alırdı. Başhca eşyası, aynasuıın sırlan dökülmüş eski bir konsol, ocağın yanonda, ayakları yerdeki partal hasıra geçmiş garib bir masa, isle kararmış duvarda asılı camsız bir saat ve bir kaç tahta sandalyeden ibaretti. Fakat insana hüzün veren bu dekorda, izah olunamaz bir sevimliük vardı. Rahminin Bimesî sedirin üzerinde yatıyordu. Kaba bir yorganiD altında küçücük vücudü kaybolmuş gibiydi. Biri görünce doğrulmağa çalışta. Fakat Şahizer kımıldanmasuıa mâni olarak: Rica ederim, rahatsız olmayın dedi. Hastalığuuza çok üzüldük. Şimdi daha iyisiniz ya inşallah? Kadıncağız fimidsizce başını salladı. Yüzü öyle solmuj ve ufalmışb ki, adeta tanınmaz bir hale gelmişti. Zayıf, titrik parmaklan yorganuı ağzmda dolaşıyordu. Ben.. ben artık iyi olmam; diye söylendi; gözleri yaşarmıştı. Hep çocukları düsüaüyorum... Hal leri ne olacak? Şahizen Siz onlan hiç düşünmeyin, dedi. Onlar iki genc erkek... ve size karşı vazifelerini yapıyorlar... Sonra... bizler de vanz... Dostlannız... Her zaman için size yardıma hazınz... Teşekkür ederim yavrum. Şahizer hastanın ilâclannı çıkarıp masanın üzerine koymuştu: Çok şükür hepsini buldurabildik! dedi. Daha başka neye ihtiyacınız olursa bize bildirmenizi çok rica ederim... Kadının, getirdiğimiz sepete gözlerinin merakla dikıldiğini görünce de sıkılarak ilâve etti: Size kendi elimle yapbğım portakal reçelüıden getirdim. Yanmda bir parça da taze tereyağı var. Ne zahmet ettiniz evlâdom? Bu sırada sokak kapısı açılmış, içeriye Hilmi girmişti. Hihni, alelâde bir köy çocuğundan ziyade, zeki ve istidadlı bir şehirliye benzerdi. Hiç de yaptığı o kadar saba işlere göre bir adam değildi. Adeta taş kıran bir siyaset mahkumunu andınrdı. Fakat nedense, kendisine daha uygun bir çalışma tarzı aramadan bu aşağılık hizmeti görmeyi tercih ediyordu. Çok da içiyordu. Şahizeri saygı ile selâmladı, bana da gülümsedi. Bir elinde balta, diğerinde bir tutam yonga vardı. Baltayı kapının arkasuıa bırakarak doğruca ocağın basına gitti ve yongalan tutuşturmağa koyuldu. Bu esnada Şahizer hastaya yavaş sesle ümid ve cesaret verici bir takım sözler söylüyordu. Fakat onun bir türlü söyleyemeyip sadece zihrunde evirip çevirdiği bir fikri olduğunu hissettim. Nitekim, çok geçmeden: Ben bir şey düşünüyorum... dedi. Bilmem siz ne dersiniz? Bu hastalığı çabuk yenebilmeniz için esaslı şekilde tedavi edilmeniz elbette ki şarttır. Ama bunu evde yapabilmek ne derece mümkün olur bilemem... Başka bir şey yapsak... Burada yeni açılan sanatoryomu çok methediyorlar. Sizi oraya yatırsak nasıl olur? Hasta yan kapalı gözlerini açıp Şahizere hayretle baktı; sonra dudaklarında soluk bir tebessüm belirdi: Hiç bizi oraya ahrlar mı a kızım? dedi. Siz orasını bize bırakın. Ben kocamla görüşüp işi yoluna koyanm... Kısa bir sessizlik oldu. Ocağın başından ayrılan Hilmi bize doğru gelmişti. Ana ile iki oğul birbirile bakıştılar. Her üçünün de gözlerinde sevinc pırıltılan vardı. Sonra o üç çift göz Şahizere doğru çevrıldi. Ve ilk konuşan Hilmi oldu: Şahizer Hanım, hakkımızdaki iyi niyetlerinizden dolayı çok teşekkür ederiz. Hayat şartlarımız sizce malum... Annemin burada bakımı hakikaten çok güç oluyor... Bu mesele bizi pek üzmektedir. Eğer böyle bir sanatoryoma filân kaldınlmasına tavassut edecek olursanız, büyük • sevaba girersiniz doğrusu!... Şahizer: Ben hemen kocamla konuşurum, diye tekrarladı. Öyle azimli ve kendinden emin bir hali vardı ki, şaşmıştım. Vakıâ teklifi çok makuldü. Fakat daha o sabah kocasils aralarmda geçen sahneyi düşünmek, onun böyle kendi başma işler plânlamasuıı bana fazla bir cesaret eseri şeklinde gösteriyordu. Belki amcam böyle bir tavassutu reddedecekti. Hattâ, onu da bu yolda teşebbüslerden menedebilirdi. Bu takdirde aralarmda bir kavga kopacak demekti. Ben, Şahizerin bundan yenik çıkacağını pek tahmin etmiyordum. Ama, ne olsa, onun hesabına üzülüyor ve korkuyordum. Çünkü, içinde yetiştiğim ailede, bir kadının daima erkeğine itaatini ve ancak onun çizdiği yolda yürüyebildiğini görmüştüm. Şahizer, Rahminin, yongalann korunda pişirdiği kahveyi içtikten sonra konusmasına devam etti; hastanın maneviyabnı düzeltmek, onu ve çocuklarmı teselli etmek yolunda bır hayli yoruldu. Bu sözlerden en fazla heyecanlanmış görünen Hilmi idi. Arkası var GINO GREGORETTE Evlendiler. 12/6/950 Sevimli olmak biraz da cıldinizinj inceliğile kabildir. KREM PERTEV UNUTMAYINIZ Kİ HESNA IŞIK *^ 'le zeytin tüccan Galip Ulkü Nikâhlandılar. 12/6'950 Beyoğlu evlenme dairesi Sayın OPERATÖRLERİMİZİN NAZARI DİKKATİNE Italya Devlet Hıfzıssıhha Müessesesi imalâtından dünyaca tanınmış % 100 steril I. S. M. rümuzları ile Kuru KATGİ'JT'leri TÜRKFA^MA MÜESSESESİ Posta Kutusu 651. Telefon: 23887. Piyasaya çıkardığımızı saygı ile arzederiz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear