26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
TT C»Ül »T ** ' iî ir> Ağustos 1S43 f Hâdlseîsr Düşiincekr HEM yıldöııümti 30 Ağustosta Dumîu pmarda büyük tören yapılacak Bir memlekette az çok ne kadar fark olursa olsun bunlaırın aksijon felsefelerini ve birb:rlerile çarpışan zilmiyetlerini gclencği muhafaza etilerlemeyi meğe bakan ananecılik ve gozeten fikircilik olmnk üzere başhca iki grupta toplamak Jtab:!dir. Ananeciler fikirden ziyadc alışılmış 5rf ve âdetlere, öted<?nberi sürüp gclen inanc]ara, âmmece revacda bulunan kıymetlere, ırkî veya millî sayılan insiyaklara bağhdırlar. Ve bunların fikir, düşünce, akıl ve muhakemeden ziyade duygu ve insiyakî sezişlerden gelen tabiî bir düzen veya dinî şeklile bir tann lutuf ve ihsanı olduğu ve bunlarla devam ettiği kanaatinoedirler. Bu siyasetın en tipik ve eski örneği mutlak monarsilerde görülür. Gelecekten ziyade geçmi^e bağh olan bu siyaset altm devri mazide gördüğü için bütün gidı?lerinde ondan ders almak ister, her kemali Eflatun'un Ide'leri gibi geçmişte mevcud sandığı için hiç olmamış veya mazide mevcud olmıyan bir yenıük %e kemalin vücud bulabileceğine inanmaz. Işler fena gidiyorsa bunun sebcbi «bid'at» denilen millî duygulara, ırki insiyaklarla ge'.eneklere aT,kırı yaban yollara dökülmek, köksüzleşmektir. Bu telâkkide, «memnu meyva» hikâyesine bakıhrsa, ağaca olan çok eski bağiı'1^1mızan da bir tesıri o!«a gerektir. Filhakika ağacların gelişmesinde derin kök SEİmamn büyük bir ehemmiyeti vardır. Fakat ağacm kökleri kadar yaprakları da mühimdir. Köklerinden tamamile beslcnen bir ağaon yapraklan serbest \e taze bir hava almaz, güneş şığı ile ısınmaz.sa pek çabuk solar, köklerin bütün kuvvetine rağmen kurumağa mahkum olur. Anane siyasetinin en tabiî muhlti, ımpirik bilgilere dayanan, tabiat veya tanrının lutfuna bağh olan ziraat medeniyetleridir. Son inkılâbına kadar 'inde asırlar s ü r e n b u «iyaseti felsee?ile tahkim eden Koniüçyüs'ün bütün ielâmeti maziyi örnek tutarak «sıra> ve <saygı> yi korumakta bulduğu malumdur. Eski Yunanda, Venedik ve Ceneizlilerde anane «iyasetinden ziyade fikir siyasetinin bulunması bunların ziraat medeniyetinden çok ticaret ve sanayi medenijetine döküimüş olmalarıdır. Makyavel'ı yetiştiren de bu medeiyetlerdir. Daha çok tabiat düzenine bağh olan ziraat hayahnın hâkim cluğu muhitlerde kurulmuş düzenleı^n abiat düzenile sıkı bir bağlıhğı olması dolayısile bu düzenlerin birbirlerinden ayrılmaz ve binnetice tabiî ve devamh görülmeleri hem mantıkî, hem de faydalı olmak lâzım geür. Ancak tabiate hâkim olmak fikrinin ve bunu temin :decek müsbet bilgi ve bunlara dayaıan tekniklcrin ba«lamasiledir ki anae siyaseti de esaslı bir surette değişir, crlemej'i gözeten bir fikir siyasetinin bclirdiği görülür. Her tasnif gibi bu asnifin de daha çok mücerred oldujunda şüphe yokiur. Filvakl canlı reaite daiına karışık ve karmasık olduğu çin tarihin kaydettiği siyasetlerin hiç lirinde ne ananecilik, ne de fikircilik ;iyasetinin saf ve katıksız. bir şeklini ;örmek kabil değildir. Bununla beraer medeniyetin ahvaüne göre bunlarlan bir tanesi mutlakaya baskın olur eya aşağı yukarı denk bulunur. Buun icin tasnifi de ona göre almak icab der. Esas itibariie hem ananeci olmak, em de fikir slyasetine sempatt duymak pek güçtür. Çünkü fikirler anane gibi yerleşmiş, tecrübe edilmiş değil NAUNA MIHINA "Aşiyan,, ın açılması »ısında geııclik Yaıan: Prof. Ziyasdiün Fahri Fmdıkoğlu Hemen hemen yirmi seredenberl kâh EIZU ve te.nenni şeKinde, kâh girişılnv?k üzere bulunan bir teşebbüs halinde ortaya atılan bir fikir nihayet gerçsklcşiyor: Tevfik Fikretin meşhur «Aşiyân» ı «Fıkret müzesb haline kçnmuştur ve bugün öğleden sonra tfÂşiyan» da yapılacafc merasiırJe halka açılacaktır. Âşiyanın bu suretle halVa maledilmesi, gencliğe tamtıîması fikri, geçen sene daha etraflı t i r plâna zemin haarlarruş, şairin mensub olduğu edebî çevrenin şahsiyetlerinin de bu vedle ile tanıtılması fkri dîâmuştu. Bugün açı lacak olan rr.üze, şairin kitabîarından, el yazılarından, kullandığı eşyadan, kütuhhanesile kend.si tarafından yapılmış tablolardan başka aynı zamanda «Edebiyatı cedi'de) erkânından clup da vefat etmiş olan Cenab Şehabeddin.'Süleyrnan Nazif, Hüseyin Suad gibl ediblîrin de eserlerinden mürekkeb bir (Edebiyaü cedide müzesi) sayılabilir. Japonj^ayı kim yendi ? Yazan : şeylerin blr tasarlanışı, hareketlerin bir manalandırılma\ sı ve dolayısile iş mesuüyetinin yük lenmesi, ayni zannan da iierlome imkânİErmm aranmasıdır. Fiklr sijpsetinin hâkim olduğu cemiyctlcvde aksiyonu güden siyasetlerin sistcmli idcolojilere baglanması ihtiyacı da aynı zaruretten doğmaktadır. Fikirlcr scrbest, crmiyetler ileri ve birbirlerinden farkh oldukları müddetçe bu ideoknjilerin de bir çokluk göstererek birbırlerile çatışmalarından daha tabiî bir sey olamaz. Siyasetlerin en kutlusu olan dinler bile muhit ve medenıyet farkları dolayısile mezheblere ayrılmış ve bu mczheblcr arasmdaki dütmaniık yabancı bir dine olan düşmanlıktan çok" daha fazla olmuş i e düşmanhk anr.^k müsamaha sayesinde durulmuştur. Fikir siya.îetl de tabiat'le ihtilâflı olmak zarurctinde bulunduöi için aynı müsamahaya muhtacdır. 13u olmadığı ta'<d;rde boğuşmalar olacak veya diktalorlükler bnşpöstrrecoktır. Buîilarm ikisi de çıkmaza vardıklan içindsr ki müsanmhada bir îazilet görülmüştür. J Prof. M. Şekih d'.rler. Ayru zamanda yıkıcı olabildikleri gibi yapıcı da olmaları dolayısile bir nevi macera sıyasetini anaırırıar. tsabet etmediklcri zaman da, gördüejümüz ^ibı, pek tehlikeli cle olabilirler. Fskat ne yaırmah ki fikir siyaseti bir keyif veya hevesin maiisulü olmayıp daıma oynak ve ilerleyici sınaî ve ticarî b'r medeniyetin doğurduğu bir zarurettir. Bu medeniyctte değişmiyen, ilerlemiyen yaşıyamaz; yasasa bile sürünerek yaşar. Dört yüz elli milyonluk Çinin son 7^manlara kadar, e?ki büyükmedeniyetine rağmcn, âciz kalması da bunu gösterir. Eğer fikir siyaseti tutrr.uyor, yürümüyorsa kabahat fıkirlerde değıl, bu fikirleri yaşafacak bir nıuhitin henüz inkişaf etmemiş olmasmdadır. Çünkü fikirler, medeniyetlerin inkisaflarile birhkte gelisirler. Bir İş, bir aksiyon prova sı olan fikir, anane sibi emm bir'de.=tek, bir kıla\naz olmamakla beraber uyanmıs b'r insan şuurunun, dü=ünen bir kafanın japacağı ve yapabileceği Tuncl Hıtabım ıhtava oden «95 e doğru» yu yazmış bır şairle her mısraı «kanuna hürmets pıensioir.i tepenlere, «railleti, millıyeti n.ukaJd^3> tanımıyaıılara karşı bir isyan pErolnsı olan Iîtiklâl rnarş ^airi neden anlapın;yorl=.r? Bu anlaçır^zlığ'n bi'inci safhası karşismda dünkiı gencl'k. kıs.nen Fikret tarahnı tuttu Baçkumandanlık meydan muharebeslnln Mehmsd Akifte «=ofta» tipini ve Fıkret 2H ünctl yütiönümü münasebetila her tene te ise Türk rönesansmm özlediği tinssn» cldugu gibi bu sen? ci? Dumlupınarda Meç. nümunecini buldu. Bereket ver^în k hul A5kcr anıtmcİR bııyOk: bir tören vapıbugünkü genclik, diınkü ağabcylermin lacaktır. Buna aid prp^rsm hazırlanmıştır Prnzram» göre, mrrasim o gün saıtt on bu karışık ruh hâletinden kurtulmuş'ur birde ba^lıj3C?Xtır. Torpnden «vvel Meç Bir taraftsn «Asiyan> ın biran evvel A=lcı»r anitına Eüvük Mlllet Macllsl, B?çmüze şeküre sokıılmgîînı, «Si?> şairi baksn'ık Bakinlıklar, ordu ve Cumhnrlyet nin ebedî tarafının bir ruh olarak iç1. Haltc ParHil, Beden Terblvssl gpnpl direk. mizde ve muhitimizde yaîatllmasını is Wrlüfüı Kırılnyj Türk Hftva kurumu ı ordu harb mniullprl, Şrhldllkierl onarmn uertiyor, ate taraftan her sene «Safahat» î ^ Tnrlh ve Coirafva kurumu ve Türlc îairinin mçzar! başmja toplanıyor Bi'in blrliğl namlarıca bircr çelenk konaTürk mütefekkirlsrinin Ur araştırma caktır, Mçraslmdf ni Illm'.zl temsll «tmek U^ mevzuu yaparak aj'dıilatmadıSı bu hazin anlasmazlığı ^encliğin maneviyeti her 11den birl Partl ve HalkeTİeri, dlgerl artık kendl potr^mda eritmiş bulun 11 genel kurulu ndına geçlimlı lklşer rr.ümps.«ll Inılunacaktır. Fikret hakkında şîmdıye kadar çe maktadjr. Genclcriır.iz, ne başlarında Mer&slme tam saat 11 de t<ıp »l^şlle b çidll vesilelerle çok yazıîar yazıldı. Ne değilse büe lçlerinde iskolastik »arığı lanacak Te bundan tonra eıra'Ue ordu, dünkü, ne de bueünkü genclık ona ya sarılan'arın güttüsü Fikrpt dii^manli Cvımhııriref Hnlk PartlM^ İFtsnbul Te An. bancı değildir. Sanıyorum Prof. Köprü ğma, ne de, bsşl?rında sillndir taşırkcn kanı yılksc^ okııllsrı ve Beden Terbıyefcl lünün «Fikret ve ahlâkı> ile Profesör içlerin<?e Türklüğün hayatiyetini balta r genel direktorlüfü adlanna klrer növlev verl!eo?kt!rt Haîkımızın merasime kolaylıkI. Hikmetin cDüşünce NÜE>IE51> ve lamak hırsı bulunan bahteızlann 5ik la lştlrakml tetnln maksadlle Ö7el trenhayet mualllm arkadaşımız Salih Ke sık ortaya atmaktan hoşlandıkları Akif ler d« kaldırılacaktır, rametin yakınlarda neşrettiği «ser, ça düsmanlığına ehemmiyct veriyorlar. Irin tanıtılması işinde atılan adımların Âşiyanı otuz sene sonra bir halk müzeMillî Eğitim Bakanı şehrimizde başlıcalandırlar. Buna rağmen bir kıs si haline getirüen Fikretin de ruhan bu Bır muc'dettenb»r!, Bolu ve Ka?tamrınu mı eski y a a ve harfle olan bu nesriya uzlaçmadan memnun olacağma emin havali'lndB tetklklerde bulunan Mılll E^itın tanıtma işinl yetesiye lfa edip et bulunuyorııra. tlm Bakam Hasan AI1 TJcel dünkü eksmedlğt akl« geliyor v« şu sorguyu sorpresle çehrlm.ze gelralşttr. Bakan> bu^un Bugünkü gencliğimizln tclâkkilerin Tevfik Fikretln milze haline getlri'len Aşlduruyor: Gencltk, Fikreti tanıycr de hasıl olan bu serpiliî, yanl Fikreti yınmın arıhj törcnlnde haztr bulunacak mu? Âçiyanın Istanbul Beledlyesince müae haline konması ve şehrimlz ça ve Akifi birbirile çatıştırmadan anlama ve çehrırnizde blr müddot kalaralc ikm^I mtth&nıarı hakkında lncelemeler yapa. pında bir kultür hayatı tezahürüne hususur.daki j'üksek kabiliyet, kanaa caktır. meydan verilmesi bu sorguyu 5n safa timce dine karşı hürmetkâr olan hak'kl Tekel Bakam »ehrimizde i'ım zihniyetin'.n fikir muhitimizde daha getirmeVrtedir. Oümrük ve Trkcl Bakanı Buad aayrl Or. derinden kök salmasından ileri geliyor. Ükin junu sflyliyeyim Id Türldyenln Dünkü genclik, gerek ibadetlerile, âvin güblU »ehrlralze gelmij ve Tekel Craum yapısına aid her türlü nisbetler muha v« şeklî merasimile »nlaşılan müibet müdürlügündB meçgul olmuçtur, Vakıf »ulan miinavebe ile faza •dilmek şartile böyle bir şahsiyet din, gerek Sehleiermacher'in anladıŞı baska memleketlerde, hattâ imparator manada yüksek ve ince din anlayışı verilecek Çenre dsha fa7'a «u veremlyecegtnl Jlftn luğumuzun yakın ramanlara kadar tâ hususunda bugünkü genclikten gerl bii olan Balkanlarda yetişseydi tasavvur idi. Fikret, zamanmın kuru v« riyakâr den Sular Idaresl, y«a müddetlnce Vskıf edemiyeceğimiz kadar geniş tanıtma merasimden ibaret ve bütün hayata »ulannı nöbetleşe venneyl karaıl&jtırmıjtır. Bu karara gör« Edlrneknpı eLhetinden faaliyetlerlne mevzu teşkü ederdi. Bu hâkim din telâkkisine isj'an etmi?, A »ehre gclen ve Topkapı İle Elllvrlkapı aratamtmanın hedefi, şüphesiz kl, milletin kif de zamanmın Fatihinde heybetli b!r •ından jehre geçen Halkalı suları bu semtvarlığını nesilden ne=le Üeten genclık şeküde yaşıj'an müsbet dine karşı va rriekl çeçmelcre blr gün münavebe İle yığmlari'e elele vermektir. Bizdeki dil kl bir isjana isyan duymuş olabilir. Bu vertlecektlr, Takslm «'.ılar' güuJUı Yıld'.z, OrtaJcöy Teç\il;lyep Ma<.kat Beyoğlu Te clve harf değişiKikleri, nesüler arasmda iki isyar.m tetkikini kültür tarihçisi ta arma, gece de Beşiktas, Tophans Galata, kendıliğinden olsbilccek kültür aktarrihî anları içinde yapadursun. Fakat Kasımps;a ve clvarma verllecekt^ ması işini engele üğrattığı için bug ; in biz blr şahsiyeti anlarken onu bütünGüzel bir sergi vazifeli olan neslin aktarma amelivesi Iü5ü Içinde ka^Tayarağız. Bu takdirde Oarîamb» Blckl ve Dlklş yurdununyıllık bir kat daha zarurî oluyor. Çok muh15 lncl İlk okulunda açnmış. temel ki Rumelihisarmdski <Âşiyan> m birbirile vaktHe çatjşmıs iki büyük erglsl Fatih »enellk blr maziya sahlb olan ır, On bej açılması bu zarureti göfteren sorgularm adamı bugün aynı sevgi duygularile Yurdun «erglsl takdlrle gezllmistlr. muhitimizde bir daha sorulmasma mey sevmekte hiç b'r tezad yoktıır. Kaldı ki Bir amele ölii olarak bulundu .• dan versin. Bu vesile ile olsun genc'.i modern sosyoloji, ibadotlerl \ • âyinleKirıl r oprak üerl^inda İI»rdlvenkuyCf ıpm. ril? bir uzviyet oian büyük mü^l^et dinğimizin bu sorgulara cevab araması lnde b'r tuğla harmanında çalışan aıı.eielerln u'uorta tenkid ve reddedilemlye dfn Mıstafa Ktirekçl, o clvarda »oi meihtimali bizi sevindirmelidir. p ceğini de telkin ed:yor. Ben sahsan, bir mesl altmdan kurşnnla yaralanmıs Te ölBenim temas ettiğim genchk tabaka çeyrek asırdanberi orta v* yüksek »ah müş olarak bıılunmuştur, Olen, kendl sl. larmı Fıkret vesilesile içgal eden me sil müosseselcrimvde okutulan felf<>fe ahını tPmlzlodiğl sırada, ellnln' dalgmlıkîa seîe su meşhur «Fikıet Akif anlaş ve so^yo'oji derslerinin genclerimize, letlje (İPâdlğl ve tafcancanın biı »ureîle kaıaen eteçlendıgl. çıknn kurşunun da rr.amazhgı» dır Gen;liçinde: garb medenljettnin vasıflarından birini Değildir kulluğundan ba?ka lezetttn teşkü eden müsamahakârhğı, din vc kendisln» raescldlftl »anılmaktadır. Btınui. a beraber, vurulurken yakınında klmç» gönül aeâh. ilim mücadelesinin boşluğunu telkin et bulunmadığından v« h&dlseyl lylce gö.rn Senin Iutfundur üinmîdim mcczubıınnm tiğine kanaat getiriyorum. Geçenlerde ImadıîınGan; her lhtlmale karşı, soruşturAllah! Akifin mezarı başında saygı ve sevgi ma gçnlşletlp derlnleştlrllmektedlr; Ve olgunluk jaşmda: İki arkadaş arasında tezahürlerinde bulunan, lcabında lüBir kudreti kiilliye var ulvî ve müner zumsuz ve yersiz bir Akif aleytarhğı Beyoğlunda, Tarlabaşmda bir ağır yarazeh, yapanlara karjı haklı bir kin duygusu ama olmu;tur, Caferl» arkadaşı Kpnsn, Kudsf ve muallâ: bnna vicdanla !nan ile şahlanan genclik. busün «A«ivnn> beıaberc» yemljt lçmlşle^ eg.ennıljlerjt.. ^kat Mrlıoş'.ukla aralarında kavga çıkdım! da Fikreti aynı hasret ve muhabbet mı? lkl aıknda?, blr kadın meseleslnl ciile ı Diyen Fikretle «Safahat> sahibi A hâlesl içinde yâdediyor. dolayarak, ljl azıttıkça azıfrnıttır. Bu akif neden uzlaşmasın? Bizim fikrlmiz ada, Kenan, Cafprl bifakla blr kaç yerlnZ. Gökaipın otuz sene evvel pek çü len ağırca yaralamıştır, Durumu tehllkell ne olursa olsun, iki çairin zamanlarında anlaşmadıkları muhakkak. Gencl? zel belirttiği gibi Türk ümanizminin [örülen Cafer, Btyo^lu Zükur ha?tanp=lue rımiz, bu anla^mazhğın vesikalarile ilk kahramanı olan Fikret, otuz sene ratın'.mışı Kccan da yakalanmıştır. 6avcıık Te ?abıta, aoruştı:rma yapmaktaclır. karşılaşıyorlar, hattâ bu iki büyük sonra İkinci Dünya Harbmin filî olarak Hüviyeti anlaşılamadan öldii bittiği ve insanhğın ycni bir havayı teşairimizin birbirlcrine karşı kullandıkIkl baft£ evvel Sebze Hâli önünde ağzı, lan dil kavgasından mütesssir oluyor neöüse hazırla^ıdıgı bir sırada hahrla urnu kan IçprlInde baygın halde yerde nıj'or, *Âşiyan> ının kapıları böyle bir atan blr »dam gönUrrck, Cerrahpjşi haflar. Hele; zamanda açılıyor. Bütün dünyayı saran t«n»Fİnn kaldınlmıstı; Ozermde »dını, «aŞu milletin ki muztarib, btr «5is> in artık dağılmağa yüz tutar ını gö».ter)r her hangl blr Te.«!ka bulun. Şu milletin ki muhtanr gibi göründüğü bir anda, vaktile istib ııvan fcu sdam, hlç lfade vermeden, ei. ile başlıyan «Hâni yağmâ> ve: Ey hürmeti kanunn tepcn ıadme! dad, tahakküm düşmanhğının en kuv tnilştur, Adalet heklml Dr, Izret Işcan, ceedl Morga gSndertrr.lçtlr. Ot>>p:4 )le 6. bidâd vetli şiirini bize sunmus, «toprağı altın üm sebebl, teşhlr ve teçhlsle de huvlyetl Mlfliyeti, kanunn mukaddes tanıyan yapacak ilme bütün iz'anl ile inanmıs> raçtırıiacaktır her Hr büyük şairin «Âşiyan> ma girenler, kongre Vicdan senl lâDetle, mezelletle eder ideallzmin ezelî çeşme?inden kana kana Ha«kfty Gencllk l:uHıbündenyâd! nasiblerinl almıs olacaklardır. Kullıb.ımözıln 1 !l ağuıtos !>i" pı»?sr etlıü »aat 111 da Hs köy Halk Fartlel olnisında illık konsrrest jap:laca>ını blldirlr ve azaBEŞİKTAŞ BAHÇEStNDE ;arımızın hazır b'r.unmalnrını rlca ederU. B U G Ü N G Ü N D Ü Z Prof. M. Sekîb TUNC Isreçten i~iı,ınııı a<!rd an'pul gflmistlr. Emiar ^^11 voltluk oldu;u İçin Ka.lı'.jy ve Üsl:üdar sennierlne talısl» edllecektir. Tevzlata tnümuzdekl hafta İçinde başiar.acak:;r. Ithalâtçı »e Dıracatçı B.rll'çıerlne înnütereden İthal edilecek mnllarm blr llste«l vertlmlştlr. Bu mallar t«kas «uretlle İthal edl?cek*)r. I.rtede memlcketlmlz lçla en lüzumlu eşya vardır, Şehlrde re'iıılve :i~ıî,00o nüfus' francala, .t.'P,?iK) nufus da ekmek almaîusüır. Einjfğıa pek lyl imıU edılınemesl ragbetl azaltmakta, halk mütemadlyen francala İçin müracaat etmekte lse de eSmek yerlne franrsla lmal etmek lsteyea fınncılann rnuracantlerl kabul edılrcemektedlr * E3KI LIMANLAB rjmum "müdürü MuHd N€cdett Yüksek Denlz Tlcaret* mektebl mtfdürlüğüne tayln edllmlşttr. Bursa (Czel) Son gunlerde jehrirnlzde havalar pek sıcak gıtmekt"dlr. Hararet gölgede f!p, 40 dereceye kadar çiKinaktadır. Bu bunaltıcı sıcaklar 3'usünden inlS Becelerl sokaklara dökUImekte T» «ımntıdan ııyuynmamaktadır, Havalann ncaklığı JU durumunu da kötü blr hal» getlrmiştlr. Bazı pınar fcaşı çeşmelert kururmıştur. Buz satışı cia artmış ve hattA bu satışlarda lhtlkâr d« baçlamıstır. Meselâ fı'l kuruş kıymetlnde olan blr kalıb buz parça parça »ıtıcıl&r *:ind« 5 Uraya kadar »atılmak. tadır Ekmek ve francala satışı 150 bin ampul çeldi Ineiltereden ithal edilecek mal'ar Bursada çeşmeler kurudu Bursadaki orman yangmları Buna (Oze!) Iznlk llçpslnln Gormu?'.u ve Elbpyll köylerl arasmdaki Kızıl tepe mpvkllnde çıkr.n orman yansını 2.r)(H"> hektar ptnlşlljlnde blr sahayı yakmıştır. Iznl*m Kırıntı köyüne beş Jcllometra mesafedp blr orman yang:nl olmuş vs Enrsadan Eendçrllcn a">kcrl kuvvptlerl Elbeyll k^yHndpn Kırıntı köyüne hareket etmlştlr. Dur=unhey lşletmeslnde çıkan yangın da çok leDlçlrmiş ve Kütahvanın Eraed orma:ılar:na kadar dayanmıştır. er «Coalition» yani ittifak manzumesi harbinde. mzğIuhlar kabahati hirbirlerinin iisrüne atarlar: galibler tarafında da her devlet, zaferin karanılma?ında en büyük âmil kendisi olduğunu iddia cder. Geçrn Biij"ük Harbde, bunun en biıyük misaüni Çanakkale sava^larır.'la görmüşfük. Harbdcn sonra yarılan AJjnan eserlerinin hepsinde, 18 mart zaferinin ve daha sonraki kahramarshk mucizelevüe dnlu Çanakkale miidaf lasının bütün şercfini. Almanlar kendilcrina ınaletmişlcrıü. Halbuki Çanakkalede 500 Alman ya vardı. ya yoktu. Bına m'ikabil, Fransız binbaşısı Iarcher'e göre, bu savaşlara 700,flOO Türk askeri iştirak etmiş ve Çanakkalede verdiğimiz umumî zayiat yekunu 255,000 kişiyi bulmııştur. Konya milIet\'ekiH doktor Osman Şevki Vludağm bir tetkikine göre Çanakkalede verdiğimiz şehidlpr, hastanelcrde yaralarından ve hastahktan ölenlerle bcraber 101,147 kişidir. Rakamlann bu belâğatine rağmen, Almanlar nnlıncı keseri ffibi. bu yüzde 99 üç çeyrek Türk zaferinin ^rrcfini sıkıIma'Jan kendilerine yontmuslardır. Sonra da Hitler, grçcn Büyük Harbde Türklerin siilük jibi Almaıı'ann kanını emdiinni iddia cdecek kadnr küstahlık etmişlir. Bu laslansnçtan sonra astl knnum'iza gcli\orum. Son ittifaklar harbinHe (*e «kabahat samur kürk olsa kimse üstüne almaz> sözünc uygun olarak mağlublar, kabahati birbirlerine yükleyeccklcr; galiblcr de zaferi paylaşaıtiıyscaklardır. Bcşer labiati, bakımınıian buna biraz da tahiî gormck lâzımsa da hakikat de büsbütün ortadan kayboltnamalıdır. U?akdoğuda Japonyanın teslim olma5l miinasebetile Moskovatla çıkan Izvestia jfazctesi şöyle diyor: «Sovyet milieti, Japonyaya indirdifi darbenin hedefine vardığını öğrenhıekle müftehirdir. Bazı Amerikan gazeteleri, bu hususta Sovyet Rusyanın müşterek davaya yaptığı hİ7Jneti azaltmağa çahçıyorlar. Meselâ Daily News şöy • le yazryor: cAtom bombalarımn yardlnu ile harbi bitirebilirdik.» bombasmm yarattıfı beyecan bazı budalaların gözlerini kamaştıımı»tır. Bunlar, fenni, büyücülerin sihri haline getirmeğe hazırdırlar. «Harbi bitiren şey. heyecan uyandıran harikalar değ:l, fakat bütün Müttcfiklerin Hitler Almanyası ile emperyalist Japonyayı vuran elbirliği )1« sarfettikleri kudretli gavretlerdir.» Böylcce, Sovyet gazetesi. Japonyayı a'om bomhasının değil. Rîislarm SOB dakikada harbe iştiraklerinin teslirn olmak zonıntla bıraktıŞmı söylcmek istiyor. Almanyanın yenilmesinde Sovyel Kusyanm sarfettiğl gayretlerin büyük rol ojTiadığını kimsc inkâr edemerse de, Japonyanın teslim o!ma«ında So^etlcr Birliğinin büyük hattâ orta derecrflfc (esiri olduğu iddia edilemez. Çünkü daha atom bomlıası kullanılmadan ve Sovyet Rıısya harbe firmedcn evvel, Japon tmparatorn maçliibiveti kabul edcrek Moskova vasıtasile ban şartHrla silâhlarını teslim etmeğe hazır bulunduçunu bildirmişti. Şarta ba«lı olrluğn için bu teklif reddedilerek atom bombası kullanılmıştır. Japonyanın yenilmesinde 8 yıldır, •Taponyayı törpüleyen Çinin Müttefiklere yardımı elbctte Sovyetlerinkindcn daha bü\ük olmuştur. Japonyayı Btom bombasından evvel de mağluhiyeti kp,bule scvkcden gayretlerin en büyüjünii ise muhakkak ki Amerika gö^termiçtir. Napoleon bir harbde ve bir mııharehcde zafori. su dnlu bir har<îa*a brnzetir ve en son dam'ayı ilâve edcrek bardağı laşıran tarafın mıızaffer olduğunu söyler. Uzakdoğu harbinde bn dölu bardaca ilâve edilen en son damla, atom bomban olmu«tur. E<asen bizrat Japonya. Sovyet Rusyanın harbe girmesi üzerine drğil. atom bomba^ınm knrkunç tesirî karşısında teslim olduğumı rcsnıen söylcml«tir ve artık mesclc kalnıamıştu*. H .VEBIOGLU çıknıdığı YAYINEVİ nin bu emsalsi? roman mecmu hakkında Amerikan nlannın diişünceleri: Göz kamaştırıcı muhteşem bir hayatın romanı.. COMPANİON Hayallerin bile eriçemiyeceği kadar haıikıılâde.. LADES HOME JOUBKAL, Bu roman insanı baştanbaşa bir biiyü gibi sarıyor, gö^îerimizin önünde muhteşem hayatlar, renkli vâdilor, büyük, fshirler ve ihtiraslı insanlar canlanıyor. A1VÎERİKAN MAGAZİN. Bromfirld bu romanilc yeni bir merhalrve ulaşmıştır. Misiss Parkington iki kclime ile ifade edilebilir. Harikulâde ve muhtpşom.. IİFE Bütün bir nesli ve bütün bir asn kııcaklıvan. içinrle a?k. lbtiras ve düçünce yıldızlarının parladığı büyük bir hayatın ve büyük bir dunyanın romanı. MODERN SCREEN. Bu fevkalâde güzel romanı zevkle okuyacaksınız. Nefis bir kapak içinde iki cild bir arada 350 kuruş. NEBİOĞLU YAYINEVİ Istanbul ^m BÜYÜKADA YÜRÜKALİ PLÂJ VE CAZİNCLARI Dünyanın en güzel çam ormanları ile çevrili, sedeften bir koy iistünde kurulmuş olan ,modern istanbul'un 42 nci Sayısında ATOM, DİL, GÜZEL SANATLAR hakkında üç Hiyiik etüd ile BOMEN Çiirindcn Örncklcr Viktor Hugo'da İ^tanbul Osmanlı Vapı Sanah bashklı yazılar ve fe^sefe tarihi sözlüğünün dördüncüsü vardır. A Y R I C A : Nesirler, Şiirler. Genclerle ba=başa, MITTLAKA OKUYUNUZ. Büyükada Yürükali Plâj ve Gazinoları Neş'c. S!'ıW. Günrj ve Zevk Arayanljr'n Toplandıâı Tek Yerdir. Her saatte BÜYÜKADA iskelesinden Plâja ve Plâjdan iskeleye VAPUR VARDIR LSTANBITLUN CENNET BAHÇESt SARAYBURHU F  R K GAZİNOSUNDA MÜZEYYEN re Arkadaşları Senar Işıl Ramazan 11 Pazar tklntl) I 3* ı 0) Hlttııir Nnretlflin ve A R K A D A Ş L A R I B U G Ü N G Ü N D Ü Z Halk Sanatkân tSMAİL DÜMBÜLLÜ SABRİTE Tokses, Arab rakkasesi S1DJKA ŞAMİÎT; birlikte K Ö Y D Ü Ğ Ü N Ü komedi 3 perde. Zengin V A R Y E T E. Tel: 82900 Bu akşam A Z A K Bahçesinde aynı program. Boğaza dcğru bir hava alalım dedlk. Gölgede 36, güneşte 65 derece sıcaklık bu şehirde görülmüş şey değildi. Kime sorsanız: * Muhare'öDden ruc bu kadar çabuk bozulmasa gerektir ama herii inadcı.. Biraz da babayani ço^uktur. Usküdardan tanırım. Oturduk, ne lâf edilir... Havadan sudan... Derken bizünki elini çakağına koydu. Okuyacak sandınıı değil rai?. Hayır.. okurruyor.. zaten pek öyle kalabahkta açılır saçılır adam değildir. Konuş.'ana j'ahu! dedim.. Ne konuşayım? Sen söylüyorsun ya!.. Hep benim söylemem olur mu?.. Blraz da sen kor.uş. Bir sen, bir ben. Tavla mı oynuyoruz.. Iyi ama ben buraya seni eğlendirmeğe mi geldım? Beğenmiyorsan çık.. benim dişim tuttu.. Neee! Dişim tuttu, bir çüriik azı var. Arada bir böyle oluyor. Çektirsene! 4fök... Zaten dişierim hep bozuk.. ^ a p t u r be kuzum. Artık bu zamanda da diş ağrısı.. Korkuyorum j'aptıımağa.. Neden? Birini ısınrım diye mi?.. Kah ksh kah.. yanımızda o t u n n bir madam jrüldü.. bizimki içerledi. Lâkin kadın gulmeğe devam etti. Ben dik dik ba'îtım Amma vaptınız bofendi (beyefendi) adam ;sıracık olur mu? Şaka soyledim.. Ağnadım.. ağnadım.. maytap aldınız bu efendiye.. (ve ona dcnerek) di: *iiz ağ.ıyor? Istemiyerek cevab Evet madam.. Çok ağrıyor?.. Evet.. Çok ağrıyor ,h 5 O Vasati Ezanî 6 U u 20 12 I 3 J l 4.=. 1 41 4 Ayrsca: ATİLİ REVÜ OPERETK Y a z a n : Sualli Cevablı Çocuk Bakımı ve Beslenmesi Amerikada halka faydalı olarak tavsiye olunan bu kitab on beşinei tsbmdan çevrilmiştir. İnei'.izceden tercüme eden: Dr. Ş Ü K R Ü Ş E N O Z A N Satıian ycr: Ankara caddesi ÜNİVERSİTE KİTABEVİDİR. Biz ne olacaŞmı // düşürjneye vakit kal j'j.' madan Muhtarı so' / / yunur gördüm. Ceketini attı, göm'.eğini atü, par.taîonu sıyırdı ve denize at' ladı. Bereket ki va'/' s: pur iskclede idL Herkeste feryad: Kaptan! Adam düşrü denize. Istaper et!. Böyle zamanlarda herkes .tahlislyeci oluyor. Muhtar çok uğıaşmadı. Buda batıp çıkarken: BoMuyorum! Can.. kurrrr.. taran.. diye bağıran herife yetişti. Arka üstü yattı, herif: de ensesinden tutarak vapura gctirdl. Ahall hep o tarafa blrlfctigl İçin vnpur sancak tarafına yatmıştı. İp attılar. İ>.isini de sudan çıkardılar. Müıtar, başını iki tarafa sllkerek burnunu hınkırdıktan sonra, sulan üstünden s.zan herife: Ulnn b?n Fana sululuk etme d«nedim mi? Bak şu hnlime arinacı! (Ve bir haylı küfür küfürden sonra) oruçlu oruçlu aVîın mı sğzımın numarasinı çlmdi? jedi. İkislni dc maklne da'resir.e Ir.dir :51er Muhtann elbiseierinl de verdiler. Bcr, dakika sonra sikılnus dcmı elin'lc, giylnınlş olprak celdl. GTmiş olsun! de'iim. Gü'erck: E'\v:ıllSıi! Kcratavı ben ttrtiitıi'Hş ilm^rv'rîım, kurtarma^dım ama İTİ oldu.. dişlro geçtl haTpclo'sım, rledl Bunu işlten Mndam Fofo kanştı: BaVtınız! Bentm ilâç çok eyîdlr çok evl! Ve biz yolumuza revan olduk. Dilencl vapunı bir â1?m<iir. Pa.a He 1 17 ı: fln 2' a ıs j 50 ki?ilik £ S M E R İ M NÜSRET m m kadrosıle SAFA COŞKUN ^ Müzik : S A D İ I Ş I L A Y BJyük ORKESTRA ve BALE Ailcler ycnıclilcıile grlcl>ilirlcr. Saat 16 da başlıynn bu ınaüncler içkisizdir. kaldı ne lodos.. püzel'.m Boğaz manzaıaIarı yerine önümüzde ayakta duranlarm pantalon ağlarım görüyorduk.. vapur da, öbür taraftan bir iskeleye yanaştığı için rüzşâr da k«ilmişti.. Muhtar dayanamadı. Önünde duranı biraz Iterck; Şöyle dur da biraz hava ala'.ım! dedi. Dccigi adanıa baktım.. Sokak satlcısı.. e'.inde diş fırçaları, taraklar falan var.. Napalım, duracak yer yok. Içeri gir, yok«a! Sen girsene ağabey.. hem ısınırsm! Sus ulan sululuk etme!. Affedersin. Ben sulu degllim!. Ben lâfa kaııçtim.. Uzatma da çekil!.. Biz Iklleşlnce herif siyının ağır bPS'nasına dayanamadı,. uzakl?ştı. Vc bağırdi: Haniya! Diş fırça'.arı.. Halis îngiliz.. dükkânda üç llra. BİJde bir kâğıda.... Ve döniip d^laştı, tekrar yanımıza gelJİ. Muhtara: AŞnbe* bir fırça abana! Ötekl gbzlerlni açarak: Sululuk etme dedik ya! VallaJısululuk etmiyoııım. hani di 'Irn aŞrıyor dedln öe.. bunlar antlpi'lik f'.rça! AŞrıyı dlndirlr. Tstemem, . Bak şıına! İoek glbl. O bpr.lm ağ«ma uymaa. Numarasını ver de aŞzna hususî vsptır.ilım! der cjemez. berîkl yerlnden fırlamasile Irx>r">cud3n gerl çpldlen dİ5 fırçarısınm. küpeşteden denize düşmesi bir oldu. Een: Syvah, bire ne yaptın? dedlm. Ötekl zaten ötlşerkpn; A w n Allah! c a n kurtaran yok mu? diye b cu? dğKJS^ahati bermutad muhareheye^feiırdu.. Mesele zaten sıcağm ne^cn geldiği deâil. Nasıl giderileceği olduğu için bu fikirlere pek iltifat çttiğimiz yoktu. Oruc tutan arkadaşlardan birile sözleştik. Iznini ramazana raslatmış. Gün ortasından biraz sonra kalksn bir vapura bindık. Anadolu Rutneli iskelelere uğrayarak giden zikzak vapurmuş. Eskiden bnr.'.ara düenci vspuru canirdi. Girdiğimiz zaman vapurun olağanüstü kalabalık oidufunu ^ördük. Biaım arkadaş benden beceriklidir; Sen biraz bekle! diyıp kayboîdu.. iki dakika sonra eîinde iki tane makaslsma açılır kapanır ıskemle ile geldi. Vapurun ikt çıkjş sahsr.lığurn a | zma iskemleîe'i attık. oturduk. Şahane bir durum.. Eîer kirr.se ses etmezse.. Mutad msıasim, bağırtılar, iskole şansiTtı'.arından sonra vapur kalktı; ama iskelfrjeki oparlör hâiâ kalkaak vapurun uğrayacağı iske!elerı fdylüyordu. •Mubarek Bcğaz, hani dcrdi çoktur, gaıJesi çoktur ama yazm da havasma doyum olmaz. Kacstaş önüne gelm?den povraz bizı okinmaya baçladı.. Bizin arkadasın aradığı şey! Civarda tütün içenlerin dumanı burnjna gclmivccek, crucu bozulrmyaoak.. Bana sorsalar o böyle ŞflJgHJtr muy J Evet dedik ya! Ya.'ik! Krımas.. ma ilâc yapacaksmız. geçecek.. Hepsini yeptık madam.. geçmiyor.. çektirmek lâzırrL r Yok bire b?> imu! Ne çekeceksiniz?. Ben bir ilâc var.. ne zaman koyursur.uz.. çabuk geçiyor.. Ben ötekinl kurtarmak için lâfa karıştırü. Çünkü inran hem oruclu, hem dişi ağrırken sulusepken lâf edebillr mi.. Madam s!z dlşçi misiniz?. Kim dişçi?. Siz? (Gülerek) Yok befendi! Ben famdösamr.. Alman panka direktör vardı Aniya koğdular.. orada.. Ha! güzol.. kaça çahşıyordun? Kırk lira, ma çok purpuvar. Purpuvar dcğil nurbuvar.. Ne, evet çok baksis var.. Dem<k difcilıği orada oğrendin? Yok befendi.. benim kardasım eczacı kalfa.. agnadınız.. Ne imiş bu ilâç?. Söyleceğim.. ma vapacaksmız?. Tabiî madam.. Yok fiz.. bu efond! vapacak.. Ben onun namına konujuyorum. Siz abnkatsınız? Hayır. gazeteciyim!. CI VAPLRU^DA Yazan: * olmu;.. bu sizin arkadaş çok bemiyordu. İster istemez gülüştük... Dişi ağrıdığı halde Muhtar da güldü.. Sana kısmet çıkıvor galiba!. (Kadma) derr.ek onun için diş ilâcı veriyorsun madam,. Evet! Olmuslann canma için. Sen iyi bir kadma benztyorsun, söyl« bakalım şu İlâcı!. Muhtara sorarak: Ama yapacaksımz? • Yaparız madam.. Yok böyle.. namus üstüne söz veriyorsunuz? Madam İlâc İçin de söz verilir m:?. Rica ederim, yapacaksımz?. Yapacağım.. söyle bakalım.. Sarmısak alacaksmız.. duziko bir filcan.. kokino puperi ke karısaca'^51nız, karısacaksınız, bir salvangoz, çok, ma çok ufak.. içei'ide atacaksınız.. hep barabar. Çaklanacaksınız, çaklarıacaksınız, çck çok.. agzında alarrksınız ma yok içmek.. agradımz!. Hiç bir şey st\mıyacak.. Çnk mersi madam.. ArriR yapacaksımz!. Evet!. Namus üstünde söz veriyorsunuz. Sened vereyim isterrcn.. Ve biz böyle konu;urken önümüzü sardılar.. hava alamaz olduk,. ae poyra? Burhan Felek Ah çok nca edcrim. Bir Apoyevmatini verirsinız.. Gazete satmıyorum madam. gazeteye yazıyoıum.. Ha sğnadım Dimosyografos. O ne 0?.. Na o ki yazıyor, kazetada.. Tamam.. Affedersiniz befendi. Benim ad;sı Fofo. Mersl madam. Benim adım Burhan, arkadasın adı Muht&r... Angi mahle? Oturduğu yer mi?.. Yok bire beyirmı.. angi mahle muhtar?.. Haa.. mahalle muhtarı değil.. sade Muhtar. Sade muhtar.. aniya boş kaldı. he?. Evet! Işsiz muhtar.. Yazik! G i ' l adam.. Odeo Andra . (içini çekeıek; benim kccası vardı. pulla olacak sey defa B. FELEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear