22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
128 Şubat 1941 CUMHURİYET Almanlar Libyaya gelmişler! Ö ngiliz tebliğleri, İngiliz motörize kuvvetlerinin Trablusgarb toprakla rında teraas ettiği ve püskürttüğü motorize bir kuvvetin Alman kuvveti olması ihtimalinden bahsederek Almanlan n Trablusgarbda da İtalyanların yardımına yetişüklerini anlatmak istiyor, Almanlarm daha önce Sicilyaya tayyareler getirdikleri ve bu tayyarelerle pike nçuşlan yaparak Akdenizin şarkile garbı arasındaki muvasalayı durdurmağa üzendikleri, daha sonra bu çesid harbin peşini bıraküklan malumdur. İngilizlerin verdikleri malumat teeyyüd ve Almanlann Trablusgarba geldikleri tabakkuk ederse İtalyanın Libyada benüz elinde bulunan Trablusgarbda tutunabilmek için Alman kuvvetine güvenmekten başka çare bulamadığr büsbütiin tebarüz eder. Gerçi bu da malum olan bir şeydi. Fakat anlaşılan Almanlar, İtalyanların Trablusgarbdan büsbütün atılmalarını mihverin şan ve şerefine uygun bubnadıklan için İtalyan ricatlerine son vermek ümidile Trablusgarba bir takım sevkiyat yapmışlar ve sevkettikleri kuvvetleri denemeğe başlamışlardır. İhtimal ki bu denemclerden maksad, Graziani ordusunun kılıc artıklarının maneviyatmı kuvvetlendirmek ve bunlan Trablusgarba yapılması muhtemel olan taarruza karşı durmağa teşvik etmeklir. Yeni bütçe 300 milyon Büyük lirayı bulacak Başvekilimizin, alınan tedbirlere dair bugünlerde izahat vermesi muhtemel TÜRKOLOJİ BAHİSLERİ Geçen gün faymetli bir dostum memleketimizdeki Türkoloji tetkiklerinden bahsederken çok mühim bir noktaya çeye nazaran daha geniş olduğu tem&s etti: En eski devirîerden bugüAnlrara 27 (Telefonla) 1941 malî yılı bütçesinin masraf kLsmı ve masrafla varidat muhammena ne kadar Türk ırkırun uğradığı iftiraVekâletler ve alâkalı müesseseler tmın 300 milyon lira etrafında oltarafından hazırlanmış, varidat duüju anlaşılmaktadır. Yeni yıl büt lann membalarından toplanıp tasnif ekısmı üzerindeki çalışmalar da so jesinln Büyük Millet Meclisine ve dilerek kaç cild tutarsa aynen neşrena ermiş ve bu gün yeni bütçe, son rilmesi dolayıslle matbuat tarafın dilmesi ve metinlere şerhler ilâve edilerek mahiyetlerinin meydana çıkarıldefa tetkika tâbl tutulmuş. ve yekun baglanmıştır. 1941 malî yılı dan vaki olan rica ve müracaatler mesı çok faydah olacağını söyledi. Bu muvazenel umumiye kanun lâ^ihası üzerine Başvefcüimiz doktor Refik o kadar büyük bir iş ki, yani Türk ve bütçe yarm hükumetln tezkere Sayiamm bugünlerde gazetelerimi ırkı o kadar çok iftiraya ugramış ki sile Büyük Millet Mecllslne verlle ze yeni bütçeyi ve bu münasebetle bunlan yalnız topalınan tedbirleri izah edici beya amak bile bir kişicektlr. Yeni bütçenln geçen yıl 268 mil natta bulunması kuvvetle muhte nin bütün hayatını ve hatta bir ilim yon lira üzerinden bağlanan büt meldir. heyetinin birçok yıl!arını işgal edebilir. Faket işin azameti kadar böyle bir fedakârhğa değecek bir ehemmiyeti de var: Asya, Avrupa ve Afrikanın birçok memleketlerile milletlerini Milâddan evvelki zamanlardanberi devir devir ve ulkc ülke teshir ederek asırlaıca Eskidünyayı idare eden üstün bir ırka alt olmuş ırkların rahraet okumamalarından tabiî bir şey olamaz. Tarih, antropoloji, etnoloji, etnografya ve lisaniyat gibi sahalarda bugün bile ilrnî tesırleri hâlâ devam eden eski iftiraların en mühim sebebi işte bu siyasi ve La Haye 27 (a*.) D. N. B. bildiriLondra 27 (a.a.) Röyter ajansırun tarihî vaziyette gösterilebilir. * * * Bunlar şarkın ve garbın o muhtelif yor: diplomatik muharriri yazıyor: AJmanlar, Trablusgarba hakikaten dillerinden ne zaman toplanacak, kim Holanda asker! kumandanı hava ge«Humanya Başvekili General Anto gevkiyat yapmışlarsa bu sevkiyatrn İtal;opıayacak, kimler tercüms ve şerheya yoüle yapıldığı şüphe götürmez. Bu nerali Christiansen, işgal altındaki Ho nesco yeniden Hitler'i örnek almıştır. ciecek? Tabiî bu cihetler salâhiyettar anda mıntakaları Alman komiseri ile General Antonesco, kendi siyasetini Ruda, Alman askerlerinin İtalyadan serbest makamlarla müesseselerin duşuneceği serbest geçtiklerini, yahud İtalyada ser mutabik olarak, şimalî Holanda eyale men milletinin tasvib edip etmediğini şeyler... Bizim düşündüğümüz şey, böyinde icra kuvvetlerini eline almış ol anlamak için plebisite müracaat ediyor. best serbest dolaştıklannı anlatır. BuHitler'in iktidarı ilk ele aldığı zaman le bir teşebbüsün gerek Türk ırkına nun manası ise gayet sarihtir. Almanlar, duğunu bildirmiştir. Askeri kumandan, bu vazifenin kendi idaresi altında icra larda ve Avusturyayı ilhaktan sonra çok ıtılan iftiralan bilmek, gerek bunların İtalyanlara, deruhde ettikleri işleri basamahıyetlerihi bütün dünyaya bildirmek ramadıklan için kendilerine yardım sına Holanda hava kumandanı General hoşuna giden bir usuldü. hususundaki ehemmiyet ve lüzumıınSiburg'u memur etmiştir. mecburiyetinde kalmış olduklannı yüzPlebisiti tertib edenlerin karşılaşacakdan ibaret. lerine vuruyor ve onlar tarafından yaŞimalî Holanda eyaletinde ber rürlü ları güçlüklerden biri de halkin yüzde Bizce böyle bir teşebbüse girişilirpılması icab eden işleri üzerlerine alı olmağa davet edilmiştir. yüzünün değişiklik aleyhinde bulunmayorlar. mış olduğunu ispat edebilmektir. Ru ken, toplanacak metinleri dillere ya:oplanb, tezahür ve alaylar menedil hud devirlere ajormaktan ziyade, mevÇok büyiik iddialarla ileri afalan ve miştit. Halk yeniden, işi gücü ile meşgul menlerin yüzde seksen veya doksamnın müttefikleri sevdiğine ve müstevli Al zularma göre tasnif ederek aynı bir isçok büyük işler başararak yeni bir tarih Salâyittar Alman membalarmdan oğnadın hangi milletler tarafuıdan hangi devri açmak vadile harbe sürüklenen renildiğine göre, şimalî Holandada icra manlara karşı kin beslediğine şüphe yoksa da Rumanyada yapılacak plebisit devirlerde tekrar edilmiş olduğunu menbir millet için bu manzara çok acıdır, ve kuvvetinin mülki makamlardan askeri herhalde bunun tamamile aksini göste şeinden itibaren takib eden bir usuîün onun kadar milli izzeti nefsi rencide enaksmlara devri, bir Alman polis dev recekür. Plebisit gizli reyle yapılacak, tercihi daha faydah olabüir. Gerek medecek bir manzara yoktur. Buna karşı iyesine yapılan hücumla ve bazı ya fakat her rey kullanacak adam üzerinde selenin esasındaki ehemmiyeü, gerek BÖylcnebilecek bir tek söz vardır: hudi unsurlar hakkında alınan polis sıkı bir kontrol yapılacak ve eğer Alman böyle bir tasnif usulünnü temin edeİtalyan milleti, Almanyanın zafer kabileceği vuzuhu birkaç misal üzerinde r&nması ve knvvetlenmesi için harbet ledbirlerile alâkadar bulunmaktadır. usulü tatbik olunursa her intihab odaBilâhare Amsterdam Yahudi mahalle smda gizli memurlar bulunacaktu. Bu daha iyi tespit edebiliriz. mek istemediğini göstermiş ve harbi Türk ırkının bütün tarih boyunca uğyalnız faşistlerin btediği tebeyyün et inde kısmî grevler ve gayri yahudi un şartlar içinde aleyhe rey vermek için bir insanın hakikaten cür'etli olması lâ radığı iftiraların başlıcalsrı şu birkaç tniştir. iurlarla Almanyaya sempati bes'üyenzımdır. ısla irca edilebilir: 1) «Mongoioid» de* * * lere karşı yapılan mükerrer hücumlar nilen sarı ırka mensubiyet iddiası; 2) İtalyan tarihl, İtalyan milletinin, kuv .oıkua gelmiştir. Bu hâdiselerin mes'u tngilterede harb hasarlarinın Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman dinvetli bir Almanyadan daima yüz çevir iyeti evvelemirde Alman aleyhtan unerinde birçok huraielere mevzu teşsigortası dlğini ve Almanyanın kuvvetlenmesi ü surlara terettüb etmektedir. kil eden cYe'cuc ve Me'cuc» taifesile zerine onu zâfa uğratacak tarafa iltihak Londra 27 (a.a) Avam Kama Türk ırkuun birleştirilmesi; 3) Tip itiAskerî kumandanın alacağı tedbîrler cttiğini gösteriyor. Bunun sebebi, İtalyan rası, harb hasarlarma karşı slgorta jarüe «Nesnâs» ismi verilen bir canamilletinin kuvvetli bir Almanyayı, ken 1er şeyden evvel bilhassa Holanda mil kanununu üçüncü kıraatinde kabul /ar seklinde tasvir edümesi; 4) «Yamdi hesabuıa bir tehlike sayması ve kuv ltinin ekonomik menfaatlerinın temi etmiştir. amlık» isnadı; 5) Medenl kabiliyetvetli bir Almanyanm İtalyayı tazjik e lini istihdaf edecektir. Bu kanuna göre, mülklerin sigor :en ve zekâdan mahrumiyet iftirası; 6) deceğini anlamasıdır. Bu yüzden İtalya, tası mecburi, malların sigortası da Türk diline «fakirlik izafesi; 7) Türk ve rayıf bir Almanya ile daima anlaşmış ve ihtiyaridir. Kanunun hükmü, mu Mongol dillerinin menşe birliği iddiası; bu anlaşma sayesinde beynelmilel muhasamatın başına şamildir. Harb vazenede kendine saygı değer bir mevki hasarları için bir komisyon teşkil ) Siyasi kabiliyetsizlik ve idaresizlik temin etmiş, fakat Almanyanın aşın deBudapeşte 27 (a.a.) Macar Ha edilecek ve bu kanunun en iyi biı isnadı. recede kuvvetlenmek üzere olduğunu rlciye Nazırı Barossy ve Yugoslavya tarzda tatbikını temin eyliyecektir. Türk ırkı hakkında bilhassa eski ecbisseder etmez Almanyadan ayrılmış ve Hariciye Nazırı Markoviç bugün, nebi vesikalannda tesadüf edilen haParisin, Petain taraftan mukabil tarafa iltihak ederek Almanya Başvekil Teleki de hazır olduğu haltaret kelimeleri de toplanacak olsa, onnın zâfa uğramasına sebeb olmuştur. de, Macar Yugoslav dostluk mu polis müdürü tekaüd oldu ar da ayrı bir fasü teşkil edebilecek İtalya bu sayede Alman tazyikına nğ ahedeslnin ta^diknamelerini teati Vichy 27 (aa.) Resmî gazete, kadar büyük bir yekun tutabilir. Bunramaktan, Alman işgalile karşılaşmak tmişlerdir. Paris polis müdürü Langeron'un arın ehemmiyeti, yukarıki iftiralan tertan kurtulmuş ve vaziyetini korumağa tib edenlerin zihniyetlerini göstermesinMacar Naibi, Yugoslav Nazirını tekaüde sevkedildiği haberinl neş iedir. Bilhassa Ortazamanlann hıristiimkân buhnuştur. retmiştir. Marchand, Paris polis kabul etti Nitckim geçen Büyük Harbde de bu tnüdürlüğüne vekâleten tayin edil anlık taassubunu ifade eden bu hamanzara ile karşılaşmışhk. İtalya, mükarel kelimelerinin en hafüleri «iniBudapeşte 27 (ajı.) Dün, Ma miştir. scllcs ittifaka dahil olduğu halde harbin uissimos Turcos = Gaddar Türkler» ar Kral naibi Amiral Horty, Buİki Fransız vapuru tevkif kopması üzerine bir bahane bulup mü dapeşteyi resmen ziyaret etmekte e <iniquissimi barbari = Geddar barselles ittifaktan ayrılrmş ve İngiltere olan Yugoslav Hariciye Nazırı Cinsaılar» gibi küfürlerdir. edildi Fransa grupuna iltihak etmişti. *** ar Markoviçi kabul etmiş ve ken Vichy 27 (a.a.) Havas bildirl* * * Şimdi bu isnadların en mühimlerini disine mukaddes taçh Macar liya yor: Faşizm, İtalyanın bu siyasetinl değiş kat nişanmm büyük haçını ver Fransız kömürü yüklü PİAI.13 sıra ile gözden geçirelim: tirdi ve büyük bir Almanyayı İtalyanın miştir. Pransız vapuru ile Fransız çimen 1 Türk ırkının «Mongolo'ide» ve basına geçirmeğe amil oldu. tosu yükül diğer bir Fransız vapu Xanthoderme» denilen ^arı ırka menBu defaki büyük harbin kopması üze Memlekette fırtına tahribatı ru. her ikisi de Dakara gitmekte i rubiyeü hakkındaki nazariye ilkönce rine İtalya mütemadiyen korktuğu. müİzmir 27 (a.a.) Dün saat 17 sı ken, Kanarya adaları mmtakasın Hicretin sekizinci ve Milâdın on dörtemadiyen çekindiği tehlikeyle yüzyüralarında Dıkili kazasmm Dombay da bir İn^lliz kruvazörü tarafından düncü asrının ilk senelerinde İranda ze gelmiş ve nihayet Alman işgaüne de teVkif edilmişitr. Bu vapurîarın a «dvin edildi. O zaman trana hâkim oğramıstır. Bugün İtalyanın tepesinde çiftliği civarına düşen bir yıldırım, bir çobanla bir öküzün ölümüne se kîbetl hakkında henüz başka ma ılan Mongollarnı ilk müslüman hükümkuvvetli ve büyük bir Almanya vardır. darı (Gazan Han), vezaret makamma lumat alınmamıştır. ve bu Almanya İtalyanın içine de hulul bebiyet vermiştir. ıkardığı Hemedanlı yahudi hekimi «ReSıvas 27 (aa.) Dün saat 12 de etmiştir. şidüddin) e €Câmi'üttevârıh> ismile İtalyanın an'anevi siyasetine tamamile beş dakika, devamlı şimşek ve gök meşhur bir tarih yazdırarak bunun ürültüleri arasmda dolu yağmıştır. muhalif olan bu hattı bareket .herhalde ıiuhtelif cildlerinin muhtelif yerlerinİtalya dahilinde çok derin tesirler bıra Hasar, kaydolunmamıştır. de Mongol ve Türk ırklannı aynı bir kacak ve İtalyan halkmın harbe karşı Ismail tamir ediliyor menşede birleştirtiyordu: (Gazan) m ahnış olduğu veya almak istediğı menfi Moskova 27 (a.a.) Geçen teşriAnkara 27 (Telefonla) Cenubl bundan maksadı, büyük dedesi (Çinva7İyeti büsbütün şiddetlendirecektir. muhtelif şehirlerindeki giz) in zuhuruna kadar Asya tarihinde Almanlann Libyaya gelmis oldııklan nisanlde Bükreş vs Galas'ı mühim Afrikarıin hasarlara uğratan zelzelede hasara yurddaşlarm işlerine bakmak ve hiç bir mühim rolü olmıyân Mongol na dair yayılan haberlere verilecek maırkına Türk tarihinin mefahirınden hisna budur ve İtaiyanlar bu manayı anla uğrıyan ve Tuna üzerinde bulunan buralarda ticari inkişafı takib etİsmailin imarı için beş milyon mek üzere Montevideo'da bir fahrî se çıkarmaktı. Bunun için yahudilerin mıvacak bir millet deçildirler. «Tevrat. etnografyasındaki cYâfes» efİtalvanlann bir taraftan fasizm tazyi rublelik tahsisatın kabulü yüksek konsolosluk ihdas edildi. Bu vazife sanesinden istifade edilip Türklerle Sovyet kongresine dün teklif edil ye ilmi ve malî müesseselerde calışkı, diğer taraftan nazizm hululü karstmakta olan ve maüub şartlan haiz Mongolların birbirinden ayn menşeleri sında ne yapacaklan hakikaten kollanıl miştir. İsmail, Ukranyaya ilhak olunan olduğu anlaşılan doktor Albert ta ışte bu efsanede birleştirildi. Bu meşmağa ve 'gözetilmeğe değer bir meselehur eserin telif ve tertibindeki sah^eyin edildL Besarabyanın merkezidir. dir. D Türk ırkının uğradığı iftiralar kârlıklar hakkında müsteşrik (Blochet) nin eserlerine müracaat kâfidir (2). (Reşidüddin) unvanına rağmen ihtida bile etmemiş olduğu ispat edilen bu sahtekâr yahudi, kendi zamanındaki Türklerin sarı ırkla alâkadar olmıyan beyazlığını Türk ırkının şarktan garba muhaceretinden mütevellid bir iklim ve ihtilât esasile izah etmek isteyordu (3). Ondokuzuncu asır Avrupa âümlerinin bu hususta en mühim menazi işte bu eser oldu. Osmanh İmparâtorluÇunun kadar efsane varsa, yahudilerle arablar bunların hepsini Türk ırkına isnad etmişlerdir! Bu hususta en çok gayretkeşlik gösterenler Arab müfessirleridir: Meselâ Hicretin sekizinci asnnda yaşayan (İmâm Hâzin), Arab tefsirinin bu husustaki izahabnı hulâsa ederek «Ye'cuc ve Me'cuc» un «Türk ırkı» demek olduğunu kaydettikten sonra (7), bunların işi gücü «dünyayı tahrib» den ibaret olduğunu, bir kısmının çam ağacı bovunda, bir kısmının yüz yirmi arşın eninde ve yüz yirmi arşın boyunda diğer bir kısaunın bir kulağînı yatak ve bir kulağını yor gan yapacak bir ?e Bir gönülde iki sevda... lamaz! Psikolocya, fîzîyolocy», sosyolocja hatta astrolocya uleması bir araya gelip meşverek etseler, dünya Umile ahiret bilgisini birbirine haltedip macun eyleseler, gene bir gönüle iki sevda sokamazlar. Çünkü gönül denilen şey ne rütbe geniş olursa olsun ve sevda denilen ne mertebe küçük bulıınursa bulunsun ancak bir tanesini istiab edebilir. Üstadımız hakim Arastatalis'den beri tutnşan bütün gönüllerde ancak bir tek sevda ateşi parlayabUmiştir. Bütün ebedî âşıklarm destan ve menkıbeleri bunu gösterir ki; bir gönüle iki sevda gireceğini sanmak saffet, gaflet tta sözüm meclisten irak. hamakat olur. Afrodit'in âşıklanna bakıp da bu aşiftenin gönlüne haküd sevda girmiş sanmayın! Sadece koynuna sevdazedeleri girmiştir. Kleopatra bir defa Mark Antuvan'ı sevmiş, Mecnun, Leylâyı gönüne hapsermiş, Ferhad Şirinin sevdasına gönlünü mezar eylemiştir. Dualanmızda «âsıkan» diye topyekun ırfığımiT bağrıyanıklarm hiçbirisinde iki sevdalı gönüle rasgelemezsiniz. Çünkü efendim! Bu bir garib hikmettir, sevda bir ateştir. Tekbaşına olursa yanar, iki sevda birleşince biri ötekini söndürür. Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde batı padişahmın üç kızı varmış. Gün batısının bütün ülkelerini zaptetmiş olan bu padisah eline geçirdiği memleketleri bu üç kızına taksim ettiken sonra gözlerini dünya kesmekeşine Bu üç kızdan birisi en batıda bir adal çekilmiş, ikincisi cenub sahillerinde ıhk ve çiçekli bir ülkeye konmuş, üçün:üsü de merkez diyaruu tercih etmiş. Masalı nakleden râvi bu kızlann adını söylemiyor ama biz birinciye Selâmet, ikinciye Melâmet, üçüncüye Alâmet di•elim de birbirine kanşmasın. Bu kızlann hükümran olduklan kıtanm doğusunda mütevazı fakat kahraman, çiftçilikle geçinir, kimseye muhtac ılmuz ve kimseye zaran dokunmaz yaışıklı bir delikanh yaşarmış. Onun da ıdına Çetin diyelim. Bu üç batdı kız nasıl olmuş bilinmez Çetine âşık olmuşlar. Dedesinden beri ışiftelerin masallanm dinlemiş, rasgeiegönül verenlerin nasıl perişan olduklannı tââ beşikte öğrenmiş olan Çetin ıuna aldıns etmemiş. İşi oluruna bağlaıış. Lâkdn sevdazedelerin âsıkane mülâzimetleri arttıkça huzuru kaçtığını :ördüğü İçin nihayet günün birinde bu iç kızdan birini tercih etmek zamam geleceğini hissederek onlann ahvalini tet» kike koynlmuş. Görmüş ki; ılık deniz ;cnarrndaki şirin, artist kız hercaimeşreb ve havaidir. Başmdan büyük hesabsız îşlere girip elinde, avcundakini heder eder. Âşıkdashk edenlerin başını belâya sokar. Onu bir kalem çizmiş. Merkez ülkesindeki kız güzeldir, IOVIU boslu ve lepiska saçlıdır. Lâlün ızametinden yanma varılraaz ve her kiminle flört yaprıysa onu sevdasile boğmus, mal ve menalini yemiş, nam ve nişamnı silmiştir. Böyle tahammül yakan ve hanüman yıkan sevda da eksik olsun diyen Çetin gözünü Selâmete çevirmi? ve onun sevdasını öteki bemşirelerine tercih etmiş. Her masal gibi bunu da söyle bitiriyorlar... Onlar erndş muradma, biz çıkalım tahtabosuna! Bir gönülde iki sevda olamaz. Pirimiz üstadımız, büyük filozofumuz ve nükte âleminin essiz pehlivanı Hoca Nasreddin Efendi (Hak rahmet eyleye) dahi bu fikirdedir. Rivayet ederler ki, bir gün Hoca merhum iki kansiie bir kayığa binip bir sa geçmekte iken, fırtına zuhur ederek tekneyi sarsmaya başlamış. Bu esnada kıskanclık bislerini bir türlü bırakmıyan Hocanuı eski kansı sormuş: Efendi! Cenabı Hak muhafaza etsin! Ya bu kayık devrilir de hepimiz göle dökülürsek sen beni mi kurtanrsın? Yoksa yeni ortağunı mi? Hoca bir müddet düşündükten sonra eski kansına: Yahn! Sen yüzme büirsin değil mi? cevabnu vermiş. İsmail Hanti Danişmend KüGük bir hâdiseyi "Antonesko, Hitlerin bahane ederek izinde yürüyor" Almanlar, şimalî Hol "Bütun Rumenler bu landanın idare salâ siyasete muarız, fakat hiyetlerini de tamamecburen lehte men ellerine aldılar rey verecekler,, askerî teşkilâtını Avnıpaya ilk tarutan kilde ve nihayet başka bir zümrenin de müelliflerden Kont (de Maisigli) de yalnız bir karış boyunda olduğundan tıpkı buna benzer bir nazariye uydu bahseder!.. Zaten şarkta ve garbda Türk rarak Türklerin Anadoluya geldikten ıstilâları hep işte bu «Ye'cuc ve Me'cuc» sonra beyaz milletlerle tesalüb ve ih akınlürile tefsir edildiğinden, dehşet tilât edip eski tiplerinin Mongoloid ev içinde kalan mağlub milletler bütün bu safını kaybettiklerinden bahsetti (4). hurafeleri Türk tipine izafe ebnekte elTabii şarktaki (Reşidüddin) ve garb birliği ediyor ve gittikçe bu efsaneler daki (Marsigli) nazariye'erinin bu tebellibaşh bir edebiyat dairesi vücude salüb ve ihtilât efsanesini Anadoluya getiriyordu: Meselâ Milâdın birinci esgelmeden evvel ve geldikten sonra gös nnda meşhur yahudi müvarrihi (Joteren iddiaları arasındaki tenakuza dik sephe Flavius) «Ye'cuc ve Me'cuc» iskat bile eden plmadı! En eski Çin. Arab, mini «İskit» camiasına tatbik ettiği gibi, Acem vesaire vesikalannda tasvir edi sekizinci asır müelliflerinden (Aethilen en eski Türk tipinin Mongolhjkla cus) da «Cosmographia» ismindeki esezerre kadar alâkadar olmadığına da rinde Türk ırkının «Ye'cuc ve Me'cuc» bakılmadı. Fazla olarak, OrtaAsyada neslinden olduğunu ilân ctmişti! İşte birçok Mongoloid unsurların lisan iti bundan dolayı Türk tipi şarkta olduğu barile türkleşmiş olması ve bilhassa gibi garbda da «Statura deforme» çekGökTürklerden itibaren «Türk» ismi linde tarif edilen biçimsiz, yani Monnin üpkı şimdiki Türkiyede olduğu gi goloid bir tip sayıbyordu. bi muhtelif unsurlara şamll siyasî bir 3 Arab müelliflerine göre Türk olan tabir mahiyetini alması da Türkle Mon «Ye'cuc ve Me'cuc» ırkının bir kolu da golun birbiirne kanştmlmas gibi tu «Nesnâs» taifesidir! Bu taife de çok haf bir netice hasıl etti. uzun ve çok kısa olarak iki kısma ay«Essai sur l'inegalite des races hu nlır ve «çengel gibi brnaklan» «canamaines» ismindeki eserile ırklar srasın var gibi dişleri» olduğundan bahsediFArfcası sahife 5 sürun 7 de] da medenî kabiliyet bakımından bir nevi meratib silsilesi ihdas pden meşhur Kont (de Gobineau) nun «Gobinisme> ismile her tarafa yayılan mesleğine göre, sarı rrka mensubiyet demek, beyaz ırkın medenî kabiliyetinden mahrumiyet demekti. Türk ırkına karşı Haçh seferlerinden kalan lrsî zihniyet için böyle bir esasın istisınar edilmerıesine her şeyden evvel hissen imkSn yoktu. Muhtelif Avrupa ve Amerika milletlerinin mekteb kitablarında bile Türklerin hâlâ san ırka mensub gösterilmesi işte bu tarihî zihniyetin son tecellileri demektir (5). Zaten en yeni ilmî eserlerde de Türkler, Mongollar ve Tunguzlar aynı bir ırkın birbirile akraba zümreleri seklinde gösterilmektedir (6). Tabiî bütün bunlar, ilmî olmaktan ziyade an'anevî bir Avruya telâkkisinin memnuniyetle idame=inHen mütevellid indî bir takım neticelerden ibarettir. 2 «KitabıMukaddes» in muhtelif yerlerinde bahsi geçen «GogMasog» ismindeki şahıslarla Kur'anda «Ye'cuc ve Me'cue» isimlerile zikredilen cemaatler hakkında şarkın ve garbm yahudi, hıristiyan ve müslüman menbalannda ne (1) «Gesta Francorum et aliorum Hierosolimitanorum», (Brehier) neşri, 1924 Paris tab'ı, S. 54 ve 74. (2) Edgard Blochet, «Introduction a l'histoire des Mongols de FadlAllah Rashideddin, 1910 Leyden tab'i, Gibb külliyatl, C. 12, S. 30 ve 144 149. «Notices et extraits des manuscrits de la Bıbliotheque Nationale et autres BibUotheques», C. 41, 1923 Paris tab'ı, S. 106. (3) «Câmi üt tevârih» in «Tarihi mubareki Gazânî» ismindeki birinci cildi, arabca yazma nüsha, Ayasofya kütübhanesi, No. 3034, S. 60. (4) «L'etat militaire de l'Empire Otloman», 1732 La Haye tab'ı, italyanca fransızca nüsha, S. 8. (5) Bu mesele hakkında daha fazla tafsilât ve en eski Türk tipinin antropolojik evsafına aid vesikalar için «Türklerle HindAvrupalıların menşe bır'iği» hakkındaki eserimizin birinci cildine babnız: 1935 İstanbul teb'ı. (6) Bk.: Rene Grousset, «L'Empire des Steppes», 1939 Paris tab'ı, S. 20. (7) «Lübâbütte'vil», 1304 Mısır tab'ı, C. 3, S. 249 ve müteakıb. I Macar Yugoslav dostluk muahedesi teati edildi Fakir hastalarm muayenesi Fakrühal llmühaberile hastane iere müracaat edenlerin hastane lerce kabul edilmedikleri hakkındaki nesriyat üzerine Belediye Sıhhat müdürü Osman Said bir muharririmize şu izahatı vermiştir: « Günden güne tekemmül eden Belediye hastanelerindeki polikli niilerde maddi durumu miısaid olanların da müracaat etmelerine binaen bu glbilerden yalnız yirmi kurus muayene ücreti almmasma karar verilmiş ve karar 937 sene sinde Umumî Meclls tarafından da tasdik edildikten sonra mer'iyet mevkiine girmiş oluyor. Fakrühal ilmühaberile müracaat edenlerden ve yahud vaziyetine göre fakrühali aşikâr olanlardan bu ücret alınmamaktadır. Bu gibilerden fakrühal mazbatası taleb edilmekle berabp" acele yatırılmasmı icab eden vak'alarda hastalar hemen yatınlarak tedavi edilmeğe başlanmaktadır. Hatta evvelce Sıhhat Vekâleti bu gibi vak'alara ihtiyat olarak boş yata* bulundurulmasmı bile bildirmiştir. Bu vaziyete göre böyle acele mü Yeşilırmak taşmağa başlauı Amasya 27 (Hususî) Bir kaç gündenberi yükselmekte olan Yeşilırmağm şiddetli bir surette taşmafeta olduğu Tokaddan telgrafla bil dlrilmiştir. Bu haber üzerine halk telâşa düşmüş, ırmak kenarındaki evler ve mağazaların tahliyesine başlanmıştır Vilâyet İcab eden tedbirleri almıştır. Kızılcakayası, Karaşenir, Karaköprü köyleri Orman ve Yazı bağlan tamamen sular altındadır. Montevideo'da fahrî bir konsolosluk ihdas edildi ömer Rıza DOĞRUL İfalyan iktısadlyafı Yeni bir muahede ile sıkı surette Almanyaya bağlandı Roma 27 (a.a.) D. N. B. Bir kaç haftadanberi devam etmekte olan İtalyan Alman ekonomık rsıüzakereleri dün nihayetlenmiş ve an laşmalar, Giannini ile doktor Clodius arasında imzalannuştır. Bu anlaşmaiar, 1941 senesi için iki memleket arasındaki eşya mübadelesi ve klirin,* meseleJerinin heyeti umumiyesini helletaüştir. Bu anlaşmalarm imzası münasebetıle şu cihet tebarüz ettirilmektedir. Her ıki cihetten ihracatın fazlalaştırılmasının nazarı dikkate alonabilmesı, Alman ve İtalyan ekonomilerinin randıman ve hacminin harbedn müteessir oimadığını bir kere daha ispat etmektedir. Bir Alman amiralı kazaen öldü Berlin 27 (a.a.) İşgal altmdaki arazide Alman bahriye kumandanı Amiral Arnauld de la Periere dün Wr kaza neticesinde vefat etmiştir. Belki çocukça düşünceler. Fakat bana öyle geliyor ki beni en iyi müdafaa edecek insan odur. Bu cinayetten sonra üzerime açılacak olan ağızları ancak o kapatabilir, beni o koruyabilirdi. Bu garib gece ziyaretçisini öldürdükten sonra ruhumda müthiş bir değişüdik olmuştu. Henüz kendimi tahlil! den âcizdim. Kanamakta olan bir yaraya dokunmaktan korkar gibi idim. Beni belki kimse itham edemiyecekti. Halbuki ben bu ölümün ağır mes'uliyetini kuvvetle hissediyor ve kendime karşı nefret ve hiddetle dolup taşıyor karanlıklar içinde uzak bir ışığa benziyordu. O ışığa yaklaştığım anda büdum. tün felâketlerden kurtulacağıma bir anKendimi mevcudiyetimden utanacak da bu korkunc rüyadan silkinerek hakadar aşağılaşmış buluyordum. Allahm yata yeniden doğacağıma inanıyordum. bütün lânetleri üzerime çökmüş gibi Ne yazık ki bu ışığa varmak imkânidi ve bu beni bunaltıyordu. sızdı. O hep öyle uzakta, çok uzakEğer Rıza yanımda olsaydı... Evet o larda, yanıp titreyecek ve ben hiç bir olsaydı... Ancak ondan teselli umabi zaman ona kavuşmıya muktedir olamılirdim... O sevdiğim, inandığım adam yacaktım... dı. Ancak onun geniş göğsü üzerinde Öğleye doğru Azmi Bey ve diğer ağlayabilir, onun kuvvetine sığınabilir, imdad ve teselli arar, ve belki biraz memurlar gittiler. Fakat bu sefer ev ferahlardım. O her şeye muktedirdi. akrabalarla doldu. Nereden duymuş, Beni kurtarmıya, hattâ öyle geliyordu işitmişlerdi bümiyorum. Dayım, teyzem, ki şu yataktaki zavallı ihtiyan kur Cemal, hepsi geldüer. Akşam gazeteleri vak'adan tarmaya, canlandırmaya bile mukte isim ve adres vermiyerek kısaca bahsettiler. dirdi. Evin içi kalabalıklaşmıştı. Salonu kaEvet ninemin yatağmm ucuna ilişmiş, vücudüm dimdik, başım ateşler içinde patmalarını, oraya kimsenin girmemegene saatlerce onu düşündüm. Varlığı sini söyledim. Çünkü bu kapıdan ber « CUMHURİYET » İN EDEBÎ ROMANI: 69 Yazan: Peride Celâl girişimde o siyah sakallı, ateş bakışh adamı elinde kızıl vazo ve silâhı ile sanki görüyordum. Vurulduğu zaman vücudünün geriye sıçrayışı, yüzünün aldığı korkunc hal hayalimde canlanıyor, başım dönmeye başlıyordu. Misafirleri yukarı, babamın bürostma aldım. Hepsi bana bir şey soruyordu. Bilhassa teyzem «Nasıl oldu?» «Korkmadın mı?> «Kimmiş bu adam?» .Kızıl vazoyu mu çalmaya gelmiş?» gibi sualler yağdınyor, dayım ortada dolaşarak: «Vah vah ninen o hali görmemeliydi. Fena oldu. Kadıncağız pek sarsılmış bellb gibi sözler söylüyordu. Ben bis birine cevab verecek halde değildim. Hüseyin onlara pek sarsılmış olduğumu, bana fazla bir şey sormamalarını söyledi. Ve odama çıkmamı tavsiye etti. Odama çıktım. Hüseyin arkamdan geldi. Kendisinin hasta ve misafirlerle meşgul olacağını. benim biraz dinlenmemi söyledi. Elile yatırdı. Üzerimi örttü, gittL Yatağımda üşüyerek asabî titremeler içinde örtülere sarılıp kaldım. Geceyi, o müthiş vak'ayı düşünüyordum. Titremem artıyor, kalbimse deli gibi atıyordu. Sonra kendimi teskine çalıştım. Nihayet onu öldürmeye mecburdum, diye, düşünüyordum. Eğer daha evvel ben ateş etmesem o beni öldürecekti. Hayır, belki de öldüremiyecekti. Çünkü Hamdi ağa daha evvel atılıp silâhı elinden düşünnüştü* Fakat bü mumuz şehrimizde bir paraşüt kulesi tün bunlar bir an içinde geçmemiş miy yapürmak üzere teşebbüsata girismisdi? Ben daha evvel ateş etmiş bulu tir. Fühakika böyle bir paraşüt kulesi nuyordum. Kendimi korumak, yahıız hem tarihî kıymeti haiz abideler gibi Bursanın ayn bir ziyneti olacak, hem de kendimi korumak için mi? Bursa gencliğinin hava ordusuna intisaBirdenbire örtüleri atarak ayağa bını daha ziyade teşvik edecektir. Pakalktım ve odamın içinde dolaşmaya raşüt kulesi ayni zamanda Bursa halkıbaşladım. Evet ne kin, ne intikam, bu nın Hava Kurumuna bağlılığınm bir nisebeblerden hiç biri onu öldürmeme şanesi olacaktır. asıl olmamıştı. Babamın katili ile karşı karşıya bulunduğumu hissederek kin, Bir cesed bulundu nefretle sarsılmıştım. Fakat tetiği o zaman çekmemiştim Bu aklıma gelmeKocamustafapaşada Sünbülefenmişti. Ancak onun ateş etmek üzere dı dergâhı yanında bahçivanlık eolduğunu gördüğüm zaman daha evvel den Talâtm, o civarda cesedi bu davranmış, hayatımı korumak için ateş lunmustur. Bahçivanın başmdan etmiştim. Onun o kıvrılışını, yere yu yaral: olarak öldüğü görülmüştür. varlanışını gördüğüm zaman nasıl deh Bıı yaranın balta gibi bir kesici aşete düştüğümü, nasıl pişman olduğu letle açıldıgı sanılmaktadır. Adliye mu, hattâ acıdığımı hatırlıyorum. hekimi Hikmet Tümer, cesedi MorYüksek sesle: ga kaldırtmıştır. Zabıta ve Müddei Bende suç yok, diye, söylendim. umumilik, tahkikat yapmaktadır. Hayır onu öldürmek istemiyordum. Evet öldürmek istemiyordum. Doktor Âkıl Muhtarm Babamın ölümünden sonra ilk 2akonferansı manlar içimde duyduğum kin ve nefreti nineme söylediğim sözleri hatırlaProfesör Akil Muhtar özden dün dım. «Onun intikamını alacağım» de saat 18 de Eminönü Halkevinde miştim. Şimdi bunun ne çocukça bir (ahlâkm fennî esasları) mevzulu iddia olduğunu anlıyordum. O sözü çok istifadell bir konferans vermişsöylediğim dakikada bile böyle bir citir. Konferansta bir çok Üniversite nayeti düşünmüş değildim. . ^s talebesi ve kalabalık bir halk küt davatı icab ettiren hasta, kat'iyyen reddedilmez, fakir ise, ilmübaherl sonradan istenlr. Bu yolda bakımsız ve tedavisiz kaldığmdan dolayı şimdiye kadar mödürlüğümüze şikâyet vaki olmamıştır. Diğer taraftan fakirlerin muayeneleri Belediye şubelerinde de Belediye doktorları tarafından yapılmaktadır Reçete • B. FELEK lerini yaptıramıyacak kadar fakir olanlarm reçeteleri de yaptınlmışBursada parasüt kulesi tır. Son üç ay içerisinde 11 Bele yapılacak diye şubesl doktorlan tarafından muayene edilen ve reçeteleri yapı Bursa (Hususî) Bursa genclerinin lan hastaların sayısı 3000 den faz havacıbğa karşı gösterdikleri büyük alâkayı gözönünde tutan Hava Kuru ladır.> <Arkaa var) lesi bulunmuştur.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear