29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET 12 Ikinckâmm 1941 Esrarlı cinayet HAVACILIK 1 Sessiz tayyareler va şartlarının uygunsuz olduğu sanılan bir devrede bulut üstünde, yağmur içinden, tipi arasmdan sessiz sokularak hasmı gafil avlamak maddi tesirden çok maneviyat üzerinde kırıcıhk yapar. Böyle bir taarruzun düşman toprakları içerisinde ilerleyebilmesi bakımmdan ilk akla gelen vasıta stratosfer tayyarecihği c'.muştu. Yüksek irtifa tayyarecilitjinm temin edeceği fayda ve üstünlükleri hulâsa ederken, büyük hızla ve düşman ateş barajmın üstünden zarar görmeden sokulmak, havaya karşı müdafaa tayyarelerinin eremiyeceği mmtakalardan hedef seçerek pike ile taarruz ve bombardıman yapmak gayeleri güdüldüğü görülmüştü. Bu suretb on bin metre irtifauı üstünde her zaman mevcud meteorolojik imkânlardan ıstifade edilebilecekti. Çünkü; yüksek irtifalara ayarlanacak motörler benzer hava kesafeti içinde muayyen bir rejimle çalışacak, hava hararet derecesinın sabit oluşu da tayyare ve tayyareci üzerinde değişmiyen tesirlerde bulunacaktı. Ştratosfer tayyarelerinin hazırlanışmda rastlanacak güçlükler de yok değildi. Fakat son gelen haberler ve şimdiye kadar duyduklarımıza göre stratosfer tayyareciliğine ve bu irtifadan düşman üzerine hava akınları yapmak arzusuna kapılan olmamıştır. Hasım müdafaasmın her an için uyanık bulunuşu, hava akınlarını gündüz göeile yapmak ve bu suretle fazla zayiBttan kurtarmak çarelerini aractı. Memleketler havacılıklarmı geceleri işbaşına geçirdiler... Gündüz toplu akmlarla başlayan hava akınları münferid ve gece baskmlarına çevrildi. Son gelen haberler; bu baskın işinin daha müessir bir hasıla vermesi yolunda Almanlarm sesi çıkmıyan motörler hazırladıklarını bildirmektedir. Bu çeşid motörlerin icadı ve hava muharebelerine girmesi, taarruz tabiyebri ve esasları üzerinde bir değisıklik yapabiîirdi. Ancak bu çalışma ve aramanın muvaffak olması gerektir. Her şeyden evvel motör ^ürültülerini susturmanın yeni bir iş olmadığmı hatırlatmak isteriz. Büyük Harbden sonra bu iş üzerinde çalışmak lüzumu ileri %. Bodrumda bulunan cesedin sahibi Bazı genclerle işret ederken mi vuruimuş? Beşiktaşta Köyiçinde bir evin bodrumunda mufltelıf yerierinden bıçakianm)ş bir erkek cesedi bulunmuştur. Yapıian tahkikata göre, Köyiçinde tulıafiyeci Kemale aid evin bir kısmına, kıta bir müdclet evvel otomobil değnekçisi Tevfik taşuımış. Bu yeni kiracı, birkaç gün evvel ortadan kaybolmuş vt bunu muteakıb da, evin bodrum kaLiudan bir koku duyulmuş. Şüphe üzerine evdeki diğer kiracılar bodrum katma inmişler, otomobil değnekçisi Tevîigın cesedıni görmüşler. [ Şehlr ve Memleket Haberleri ) Pasif Müdafaa tecrübesi Yakmîarda yapılacak dene^eleri tespit için Vilâyette bir toplantı hazırlandı Yann Vilâyette bir toplantı yapıla rnk yakında şehnmızde gece ve gun rîüz olmak üzere iki defa yapılacak \c hem pasif, hem de aktif müdafaayı iiıtiva edecek olan denemeler hakkında a^nacak tertibat gözden geçirile ce'ıtir. mutanlığma haber verilecektir. Şehir hududları harıc ve dahilinde ifayı vazife görecek olan bu dinleyiciler hu susi telefon hatlarile pasif müdafaa komutanına bağlanmışlardır. Bundan sonra tayyareler şehre muhtelif istikametlerden yaklaşacak ve şehrin gar, ır.eydan gibi bazı yerlerine bomba atmağa çalısacaklardır ve bunu muhtelif renkte ışıklar atmak suretile göstereceklerdir. Mütecaviz tayyareler derhal şiddetli bir müdafaa ile ve hava dafi topları nm manevra fıseklerile karşılaşacak lardır. Mütecaviz tayyarelere müdafaa tayyarelermın hücum edip etmiyecekleri henuü malum de^ildir. Tecavüzden sonra ttfaiye ekipleri çıkan yar.gınları söndürmeğe. enkaz kaldırma ekipleri yıkılan binalann altm da kalnıası mefruz insanları çıkarmağa, teknik onarma ekipleri sökulen telefon hatlarile bozulan elektrik, terkos kablo ve borulannı tam:re, gaz temizleme ekipleri gazleri temizlemege, sıhhi tmdad heyetleri yaralananlan tedavl ve hastaneye nakle başlıyacaklarcnr. Alârm işareti verildikten sonra herkes evine veya dükkâmna girecek, sokakta bulunanlar da polisın kendılerine gösterdikleri mahallere sığınacaklar dır. Bu münasebetle İstanbul Vilâyeti Seferberlik müdirlyeti tarafından şehrin muhtelif mahallerinde vücude getirilmiş olan sığınak mahalleri de halkın istifacfesine arzedilmiş olacaktır. Bu mahallere tecrübe günü işaretler ko nacaktır. Şehrin içinden Türkiyede bir sulh bayramı daha Bayram sabahı, alaca karanlıkta nereden geldiğini tayin edemediğim bir gürültü ile uykumdan uyandım. Meğerse, aşağı taşhğa komşunun kurbanlık koçunu bağlamışlar. Hayvancağız, elimizden neler çektiğini taşa topvağa anlatmak ister gibi boynuzlarını duvara vura vura haykırıyordu: Zavallınm ne günahı var? diye düşündüm. Fakat, birden öteki kurbanlar, aklıma geldi. Üzerinde hepLnize yer olan bu acuze dünyayı paylaşamamak hırsına kurban gidenlerin sanki günahları ne idi? Şimdi o büyük kurbanların yanında bu küçük kurban, bana döktüğümüz kanların bir kefareti gibi geliyor ve Tanrıya şükrediyorum: Bize sulh içinde, bir bayram daha idrak ettirdiği için!.. Biliyorum; biraz sonra evdekiler uyanınca, haber verecekler: Yağımız bitmiş. Getirtilecek. Şekerimiz yetişmez. Biraz daha şeker alınacak. Tath için irmik, pilâv için pirinc... Ve daha bir sürü şey! Siparişleri hatırlaymca ilkin canım sıkıhr gibi oluyor: Sanki, bunlar bayramdan bir gün evvel tedarik edilemez mi idi? Fakat itiraz etmek aklundan geçerken, bir anda yumuşuyorum: Ya, istediğim yerde yağ, pirinc, şeker bulamszsam! Ya bakkallar önünde, saatlerce bekledikten sonra boş elie eve dönmek mecburiyetinde kalsam?.. Halbuki aradan bir saat bile geçme* den bakkal, arattığım şeyleri, hattâ parasını büe peşin almadan gönderiveriyor. Türkiyede, sulhun nimetleri, bir daha gözlerimin önünde, mikroskobla büyütülmüş bir hücre gibi, bir anda dev hacmi aldı: Normal zamanlarda, malik oldufumuz imkân ve vasıtaların kıymetini bugünkü gibi takdir etmemize imkân var mı? Harbin üçüncü yılında, bia hâlâ bir eli yağda, bir eli balda olan mes'ud insanların vaziyetindeyiz. Yediğimiz önünmüzde, yemediğimiz ardlmızda... Şehrin bayram günlerine raahsus şen ve neş'eli kalabalığı arasuıa karısmca gönlüm büsbütün huzur ile doldu. Bakıyorum: Caddeler adam almıyor. Sinemalar, hıncahınc... Çocuklar için ta» raf taraf bayram yerleri açılmış: Salıncaklar, athkarıncalar... Herkes, keııdJ haline göre temiz pâk giyinmiş. Ortada, birçok milletlerin, rüyada görmeğe bile hasret kaldıklan bir bolluk var. Ben ötedenberi, içine daima biraı hüzün bulaşığı ve bir parça kan kokusu sinen kurban bayramlarmı se\"mezdim. Fakat bu sefer, kendi kanımızı akıtmadan, bir bayram daha geçirebilmenin ölçülmez hazzı içindeyim. Kapıya gelen çöpçülerin, bekçilerin, postacılarm bayram bahşişlerini verirken, çocukluktaki bayramlarımın ölçüsüz neş'esini yeniden tadar gibi oluyorum. Vakit öğle!.. Bayram topları atıhyor. Hududumuzun ilerisinde bu topların hiç te böyle gürlemediklerini hatırlamamak kabil mi?. Harbden uzak kalmak için yapüğımız müstesna müdafaa hazırhklarının, imzaladığunız ittifaklann ne yerinde ve ne vaktinde alınmış tedbiriei olduğunu, hâdiselerin seyri ispat etti. İşte sulh içinde bir bayram daha geçiriyoruz. Tek hedefli bir birleşik nizam içinde, hiç harbe girmiyecekmi'şiz gibi huzurlu ve müsterih, ve her an silâhbaşı borusu bekler gibi tetikte ve hazırız. Sulh halinde geçen her günümüz muhtemel bir harbe karşı cephsmizi biraz daha sıkılaştınnamıza vesıle veriyor. Motör senelerce evvel susturulabildi, fakat ya pervane ? Bugünün tekniği gürültüsüz tayyare yapmağa müsaid değildir » Umulmıyan bir zasürülmüştü. 1924 semanda, bilhassa ha f Yazan: N nesinde Fransa millî A, Ahiskai sanayii arasında bü de müsabaka açıîdı. Tayyare motörleri üzerine takılacak susturucu tertibatını muvaffakiyetle tatbik edecek mühendise elli bin frankhk mükâfat vadedildi. Bu işin başarıiacağı hakkmda da kat'î kanaat vardı. Otomobiller üzerinde tatbikatı yapıîan sustuıucular bugün oiduğu gibi o gün de yüzde yüz muvaffakiyet vermiçti. Bu cesaretle tayyare motörleri üzerinde de çalışıldı. Motörün sesi susturuldu, lakat kat'î netice alınamadı. Çünkü tavyare üzerine konacak susturnculırın birçok mahzurları yanında tek imkânsızlığı vardı: Sadece motör eşapman patlamalarını değil, aym zamanda tayyareyi çekip sürükleyen, bunun için de havayı yırtarak delen pervanenin gürültüsünü ihmal etmemek lâzımdl. Motör üzerinde kesilen ses yanında pervane feryadına devam etti. Bu motörler üzerine fconan susturucular ise, bir taraftan motör takatini dü?ürdü, diğer taraftan ysngm tehlikesini artırdı. Tayyarecilik için de en uygunsuz düsen mahzura ağır oluşuydu. İşte senelerce üzerinde etüdler yapıian, muhtelif şekilleri tatbik edilen ve nihayet tam muvaffakiyet ihtimali görülmediğinden bırakılan bu usul o zamanlar için pervane gürültüsü haric tutulursa yüzde doksan uygun netice vermişti. Bugün yeniden bu mevzuun canlanması ve Alman sanayiinin böyle bir motörü yaptığını iddia etmesi pek de müspet ve kat'î olmasa gerektir. Daha ziyade bırakılmış etüdlere ümidle ve ilerisi için devamdan ibarettir. Kaldı ki; yerden havaya karşı müdafaa tertibatı arasında yer almış bulunan dinleme a'etleri kilometrelerce uzaklardan düşman tayyarelerinin gelişlerini ve hatta ilerleyiş istikametlerini hatasız olarak tespit edebilmektedir. Muvaffakiyet motörün \am olarak susturulmasile e!de edilscektir. Böyle bir netice muhakkak ki bütün hava harb ve bombardıman tabiyeleri üzerinde rol oynayacak ve değişiklik yapacaktır. Yalnız şu var ki, bı.günün tekniği ve mevzuatı buna imkân bırakmıyor. I A. AHISKAL Bu denemelerde vazife görecek muhte'ıf eklplere mensub 8000 kişıye ya kında yapılscak tecrübelere hazır buî'inrraİETi için teblişat yapılmıstır. ÇaliKt''ıl".n müesseseler deneme günü Tevfiğin boynu bıçakla. kesilmiş ve bunl'.ra izin verecektir. vücudünün diğer sekiz yeraıe de bıçak Gündüz öeleden evvel, gece de or sapıanmıştır. Maktuiün paitosu ile ce f ' ı k karardı'U^n b'r müddet sonra yaketi. meydanda yoktur. Bunların çalm pı!nıası mııhteme! o^n bu denemelerde mış olduğuna hükmedilmektedir. Diğer tayyarelerm geldı'deri sehir hudud iaraftan, bırak da ele geçmemiştir. Ce 1ın haricinde beklemekte olan dinle yicüer tarafından pasif müdafaa ko sedin yattığı yerde bazı yemek artıklarile beraber dört şarab kadehinin durması, Tevfiğin yanında vak'a zamanı üç kişinin bulunduğu kanaatini vermekt°dir. Tevfiğin bu üç misafirile yiyip içtiği ve bu aralık onlar tarafından ve yahud da bu üç kişiden herhangi biri tarafından öldürüldüğü kanaati vardır. Cinayetin sebebine gelince, Tevfiğin paralı bir adam olmadığı, bundan evvel Maaıif Vekâleti orta tedrisat müesseoturduğu evden kira bedeKni ödeyemi se.erı için bir gramer kıtabı hazırıatayerek çıkhğı ve hatta Beyoğlunda bir ıak, ders ynı başında muallimlere gonşarabcıya yarım lira gibi cüz'î bir bor dermışü. lıeride talebeler için yazıiacak cunu kaç zamandır veremediği anlaşıi gramerın tasiağım teşkil eden bu kitab mışiır. Bu itibarla, cinayetin para için şımdılik yaınız muallimlere ve lisan müişienmediği sanılıyor. Buna karşı, ken tehassıslarına dağıtılmış ve onlardan bu disinin sık sık bazı genclerle düşüp kalk hususta fıkirleri sorulmuştu. tığı ve bunları misafir ettiği şeklinde baUmumî tetkik ve tecrübelerden ahnau malumat tespit olunmuştur. Dolayı cak neticeler ders yılı sonuna kadar, sile, bu gibi genclerle beraber yiyip içer bir rapor halinde Maarif Veklâetine bilken, herhangi bir sebeble cinayete kur dirılecektir. ban gitmiş olması muhtemel sayıhyor. Ortamekteb muallimleri kitab üzerinKendisinin bayramın birinci günü deki tetkiklerini bitererek, bu esaslar Beyoğlunda dolaşırken görüldüğü öğre dahilinde tedrisata başlamışlardır. nilmistir. Cinayetin o günü takib eden Alâkadarların söylediklerine göre. gece işlendiği de tahmin ve istidlâl cümgramer kitabı mevcud karışıklığı düzellesindendlr. tecek mahiyette hazırlanmamışlır. HaVak'anm failinin veya faillerinin ta len kullanmakta olduğumuz osmanlıca yinile ele geçirilmesi için Adliye ve za kelinıelerin yazılıp okunması meselesi de bıtaca devamlı surette uğraşılmaktadır. halledilmediğinden umumî ve müstakar Tahkikatı, müddeiumumî Ziya Yazgan bir imlâ lugati tertibi mürnkün görülyapıyor ve pek yakında vaziyetin inkişaf memektedir. Diğer taraftan, kitabdaki göstereceği umuluyor. ıstılahlar da pek karışık görülmektedir. Bazı kelimeler eskisi gibi bırakıldığı lıalde, mühim bir kısmı dilimizde karşıKızılay balosu lığı olmasına rağmen fransızcadan ahKızılay senelik balosunu dün akşam narak dilimize uydurulmuştur. Tokatlıyan otelinde vermiştir. Balo Maarif Vekâleti ankete alınacak ceDahiliye Vekilimiz Faik Öztrakın hi nıayesınde bulunuyordu. Kızılayın çok vablara göre, bu esasları tadil edecek mukemmel bir surette hazırladığı balo ve gelecek ders yılı başına kadar kat'i çok rağbet görmüş ve muhtelif eğlen kaideleri muhtevi talebe ders kitabmı celerle sabaha kadar sürmüştür. yazdıracaktır. Birkaç senedenberi mekteb'.erde gramer tedrisatı bir program dahilinde yapılmadığı için, hazırlanacak kılab lise sınıflarmda da okutu'acak tır. Gramersizlik Bir kamyon Bir katil Tevkifane kulesinden iple inerek kaçmış İstanbul Tevkifhanesinde gene bir firar vak'ası olmuştur. Kuroan bayramınm ikinci günü sabaha karşı, mevkuflardan Mustafa İsmail oğlu, zannolunduğuna göre, Tevkifhanenın arkasındaki kuleden sokağa ucunda bir odun parçası bağlı ip sarkıtmış, bu ipe tutuna tutuna aşağıya kaymış ve kaçmıştır. Suçlunun, ipi nereden ele geçirdiği, kule kısmına ne zaman, ne suretle geçtıği ve nasıl olup da gorülmeden aşağıya inebildiği araştırılmaktadır. Kendısinin artık Tevkifhanede olmadığı, yapılması mutad kontrolda anlaşılmıştır. Tahkikata, müddeiumumî Cevad el koymuştur. Firar vak'asının ne suretle cereyan ettiğini tespit için çalışmaktadır. Diğer taraftan, kaçanın biran evvel ele gpçirilmesini temin maksadile keyfiyot her tarafa bildirilmiştir. Mu«tafa İsmail oğlu, ceza kanununun idam cezası yazılı maddesine göre muhakemesine karar verilerek İstanbul birinci ağırceza mahkemesine yollan mış ve geçende muhakemesine başlanmış bir katil suçlusudur. Mustafa, çöpcüdür. Bu davada, kendisinin Merdivenköyünde arkadaşı olan bir çöpçüyü parasına tamaan taammüdle öldürdüğü, cesedin başını gövdesinden ayırarak, cesed tanınmasın diye başı ayrı bir yere gömdüğü bahis mevzuudur. O :a mekteblere verilen Zavallı bir hâmile kadını ezerek öldürdü tecrübelik kitab işe yaramadı Konya (Hususî muhabirimizden) Derekoyuncien Konyada Ulu ırmak sem tinde Nafıa tarafından yaptırılmakta olan yola taş nakleden şoför Hilmi Çakırm idaresmdekı Nafıa kamyonu, Samanpazanndan geçerken Şerife admda bir kauını çiğnemış ve zavallı kadın eağıa pek feci bir surette öldürmüştür. Şerife, Konyamn İ&mil köyünden Ha lilin kansıdır ve bayram hazırlıkları için Konyaya geldigi, Samanpazann dan geçerken bu kazaya uğradığı anlasılmıştır. Scylendiğine gore, Şerife üç çocuk anasıdır ve dördüncü yavrusuna hâmile bulunmaktadır. Hâdiseye el koyaıı Müddeiumumilik şoför Hü miyi tevkif eylemistir. Kadıncafız yolda giderken kendiMne çarpacağını zanneyledlŞi bîr arabadan kaçarken Nafıa kamyonuna tesadüf etmiş ve mesafe pek az olduğu İçin kamyonun durdu rulması, kazanın önüne geçilmesi müm kün olnıamıştır. ŞEHIR tSLERl Halk ekmeği tipi hazırlanıyor Yüzde 86 randımanlı halk ekmegi 1malı için tohum ıslah istasyonlarında yapılmakta olan tecrübeler sona ermiş gibidır. Yakında memleketin her ye rinde bu çeşid ekmek lmal edilecektir. Toprak Ofisinln bu ekmegln bugdayını una kalbederek nâzım satış yapması muhtemeldir. Talebelerimizin Mehmedciğe hediyeleri Konya (Hususî muhabirimizden) Konya Kız Oğretmen okulunun tatbikat kısmındaki talebe, kahraman askerlerımize kışlık hediye olarak tedarik ettikleri 56 çift yün çorabla 52 çift yün eldiveni Kızılay Konya şubesine teslim etmişlerdır. Namık Kemal sergisi kapandı Büyük vatan şairi Namık Kemalin doğumunun 100 üncü yıldönümü münasebetile Beyazıd İnkılâb müze ve kütübhanesinde açılan sergl dün ka panmıştır. Sergide teşhir edılen eşya sahiblerine iade edilmiştir. Bu müd dot zarfında sergi 5000 kişi tarafından rezilmiştir. ADLÎYEDE Bayram bahsi Pahalı ölümler Kahveci Güzeli Bayram bahsi Geç kaldık kusura bakmazsınız. Bayramdan evvel kurbandan bahsetmeyi kurbanhklar hesabına saygısızlık saydığım için o mevzua el sürmemistim. Frenklerin: Asılmışın evinde ipten bahsedılmez. Dedikleri gibi kurban baynemından evvel kurbandan bahsedilemezdi. Ne ise! Allah kabul etsin! Kesenler kesti, kesmiyenler etini yedi. Böylece kurban bayrammı geçirmiş olduk. Bize küçüklüğümüzde kurban kesmenin hikmetini izah ederken: Sırat köprüsünden geçerken bu kurbanların üstüne bineceğiz! derlerdi. Bu pek maruf fakat kimsenin görmediği köprü hakkmda masum zihnimde muayyen bir şekil mevcud olmadığı için bunu bir seyahat zarureti olarak kablu ediyordum. O zaman bu zamandır bu kanaatimi değiştirecek başka bir telkine maruz kalmadığım için bunu böylece kabulde devam ediyorum. Rivayet ederler ki bir kurban bayramı elinde bir büyük torik balığiîe Rumelihisarmda görülen meşhur bektaşi babası Nafi Baba merhuma lâtife için sormuşlar: Babaefendi! Herkes koyun keser, nezriniz torik mi? Pek nüktedan bir adam olduğu söylenen merhum hemen: Evet! erenlerim! Bu sene Sıratı bahren geçmek niyetindeyim! Cevabıru veımiş. O halde kurban parasını Tayyare Cemiyetine verenlerin Sıratı pekâlâ tsyyare ile geçmelerine de bir mâni yoktur. Eğer herkes kurban ettiğine binip Sıratı geçecekse ve Sıratı geçmek te küçük büyük her faniye mukadder ise son demlerde Avrupada birçok kurbanlar verenlerin kalabalık bir kurban kütlesinin omzunda Sıratı geçmeye mecbur olacağı hatıra gelmez değOdir. Bayramda ne yaptınız? Bu müptezel suali herkes birbirine sorar. Kimse de sadra şifa bir cevab alamaz. Bayramda ne yapılır? Eşi dostu 2ivaret falan filân Eskiden bayramlarda el öpülür, dua ilp birlikte lâakal bir mendil ahnırdı. Şimdi bu usul kalktı. Evvelâ el öpme dejenere oldu. Dünkü (Aksam) da <Sevket Eado) arkadaşımız haklı olarak ne kadar haklı yazıyor: «Bu şaşkınhk yüzünden yaşh başh adamlarm, elleri, bir kadın eli imiş gibi parmaklarının ucu öpülerek bıraUthyor; delikanhlar ihtiyar hanımlann elierint, bir mekteb çocıığu ile tokoiaşrr gibi sallıyor; sarları bembeyaz olmuş ndam'ar kiiçiik kızlann ellerini öpmeğe kalkışıyorlar....» Hakikat öyledir. El öpmede bir anarşi var ki sormayîn! Yalnız eski şatpfai'nı ve seklini muhafaza eden şey etek öp medir. sırrını öğreniyor. El öpmek için bir nizam' koymaya Ödüm koptu. Ya Hazım hakikaten gelince: onun nizamını eskiler: böyle bir kuvvete malik olursa nice Bükemediğin eli öp te başma kov! olur halimiz yahu! diye kurmuşlar. Fazlasına ne hacet! Ey dudaklar söyleyin bakalım1 Kimi öptünüz?... Deyince şakır şaKir: Pahalı ölümler Falanın elini, filânın eteğini! diÖlü teçhizatı mayenler olduğu gibi. ğazalarından birinin Filânın yanağını, falancanın dubir gazetede şöyle dp^ını diyelner de olur. bir ilânını görmüşHaydi bu öpüşme bahsini masum bitüm: «300 franga rer hareket telâkki edip geçsek bile iniyi bir cenaze alayı insanın iki dudaktan ileri çıkmaırası yapıhrken hayatın lâzımgelen sırlarım ortaya doktü nıü bu pahalılığını çekseyreyle sen gümbürtüyü! meye artık ne lüBu filmin ilk gösterildiği gece Istanzum var?» Vay külhanbeyleri! Ucuzluğa im bul emniyet âmiri de hazırdı. rendirip adeta insanları ölüme davet Hazımın bu kuvvetini görünce içinediyor. Cimriler için tehlikeli bir ilân. den: Adamm bu kadar ucuz gömülmesine Ah! şu duayı bana etseydiler âc mukabil acaba kaça öldüğünü tetkik önüme gelenin dudaklarını çözmeye etmek te haylı enteresan olur değil mi? muvaffak olsa idim! diye mutlaka teGeçenlerde öğrendim. Mezbahada biı mennide bulunmuştur. sığırı 8 1 0 liraya boğazlayorlarmış. Ne büyük kuvvet! Fakat ne tehlikeli Amerika âyanmdan bir zatm tetkıka kuvvet! tına nazaran muharebelerde ölen bir İnsan öyle şeyler öğrenebilir ki bunaskerin masrafı gitgide artmakta imiş. larla, beşeriyete karşı olan itimadı kalSezar zamanındaki muharebelerde her maz. Hayattan bezer. adam bugünkü para ile 12 buçuk franBırakm! Biz gene dudakların ardmga mal olurmuş. daki esrarı öğrenmiyeum! Bu masraf Napolyon zamanında, baB. FELEK rut, top tüfek falan gibi sebeblerden dolayı adam başına 150 bin franga çıkYazın tozdan, kışın balçıktan geçiimış. miyen yolların sonunda; tarihî köyler1914 1918 harbinde ise bu miktar den birinde idik. Dışarıda. bıçak kesdört misline, adam başma 600 bin frankinliğile camları yalayan soğuk bir rüzga yükselmiş. Yani her ölen adam Algâr esiyordu. man ve müttefikleri orduları hesabına Merakla büyüyen gözlerimi, derin 600 bin franga mal olmuş. çizgilerle manalaşan erkek yüzünde, Bugünkü harbde ise bu da dört mis bütün bir tarihi canlandıran emekli nslinden fazlasına yani 2,5 milyona yük kerden ayıramıyordum. O, insana hayselmiş. Tevekkeli hayat pahalılaştı de ret veren garib bir kolaylıkla konumiyorlar. Bir adam 2.5 milyona öldü şuyordu. Aksini toprak duvarlarda dinrülürse orduların imhası kaça mal olur. lediğim bu ses, isimsiz heyecanların Bu malumatı veren gazete «Bu para ördüğü acayib bir şarkı gibi kafama ile mukemmel bir verem dispanseri hâkimdi: • Hududlarımızda nöbet bekleyen yaoılır» diye de ilâve ediyor. Bu yükseliş grafiği bu zaviyede de Mehmedcikle, bu toprak odada duyvam ederse elli sene sonra bir adam duğumuz huzurun ne demek olduğunu öldürmek o kadar pahalıya mal olacak biliyor musun? dedi Bu akşam sana, ki; belki milletler harbden vazgeçecek herkesin bahsettiği, fakat çok az ınsanın tanıdığı Mehmedciği anlatacağım. ler. Mehmedciğin içimi saran, kafama Haniya o günler! hükmeden büyüklüğünü. isminden başKahveci Güzeli ka ifade edecek kelime bulamam. îpekçi firması bu Halbuki onu ne kadar iyi, ne kadar isimde bir şarkılı yakından tanırım. Uzun seneler, gencfilim yaptı. Bayliğimi onunla beraber ayni çukur'arda ramda harıl harf geçirdim. Beraber aç kaldık. Ayni mahalka gösteriyor. taradan su içtik.» Filimde artist Yorulmu$ gibi sustu. Başmı yer yer Hazım ile msruf oçıplak bırakan beyaz saçların kucakkujnjcumuz Münir ladığı bu yaşh yüzde. çocuk tazeliği Nureddin kardeştirler. ile açılan gözlerin renkli panltısı insam İşsiz, güçsÜ7 ve yurdsuz dolaşırken şaşırtıyordu. Yavaş yavaş devam etti: bir kahveye düşüyorlar. Bu müşterisiz < Her birimizin hayatmda birçok kahvede ne kahve var, ne şeker. sevgiler, bir o kadar dostluklar vardır. O sırada içeri üç derviş geliyor. Görünüşte sadece samimiyete ve ınBunlara tas tas sunabildikleri sulârı sanlığa dayanan bu sevgilerin ekseriiçtikleri sırada içlerinden birisi Hazıma yeti, kuvvetli menfaatler güden ticarî dua ediyor: mukavelelere benzerler!.. Yahud, tek Her dudak sana açılsın ve sırrını rar başlaması muhtemel olan geçimsizifşa etsin! likleri, kısa bir müddet için yatıştıran Ondan sonra Hazım, önüne gelenin anlaşmalardır. Gümrükten kömür çalanlar mahkum oldular Sirkecide, İthalât gümrüğüne aid ambann taş merdhn altından kok kömuru çalan uç kadın, meşhud suç nöbetçisl Sultanahıned birinci sulh ceza mahkemesinde muhakeme edilmişler dir. Merjem, Havva, Sude islmlerindeki bv. kadmlar, diğer uç kadınla birlikte, Kurban bayramının birinci günü, sa Ipha karşı ellerindeki çuvallara kömür doldurmurlar. bunlan sallasırt ederek gotürurlerken, Sirkecide polıs tarafından görülmuslerdir. Adlan yazılanlar yakalanmış, dığer uçu kaçmıştır. Yakalanan Meryem, Havva, Sude ııin muhakemelerı bıtmış. hâkim Reşıd Nomer, her üçunu de birer ay hapse mahkum etmiş ve haklannda derhal tevkif müıekkereleri kesmiştir. Kaçan üç kadın da, yakalanınca mahkemeye verilecektir. Bayan Ravan Daverin cenaze merasimi j j Kaynar su ile haşlananlar Beşiktaşta Yenimahallede oturan Artınin kızı Eva ve oğlu Karnik, oynarlarken, mangaldaki bir kabı devirmışîer, kaynar su ile haslanmışlardır. Beyoğlu hastanesinde tedavi altındadırlar. Beşiktaşta Yenimahallede oturan Elmas Şen isimli bir kadın da, soba üstiindeki bir kabda kaynıyan su ile haşlanmış ve Beyoğlu hastanesine yollanmıştır. Merhume Bayan Ravan Daverin Aziz arkadaşımız, îstanbul meb'usu Abidin Daverin annesi, merhume Bayan Ravan Daverin üfuL .ıü çarşamba nüshamızda haber vermiştık. Cenaze perşembe günü saat 11 buçukta. Bo montide İzzetpaşa sokağında Sürel apartımanından ihtifalâtla kaldırılarak namazı Bevazıd camiinde kılmdıktan \Z=. KUçUk hlkâye Mehmedcik Muazzez Kaptanoğlu lerden geriye atmak için bütün kuvvetile çalışıyordu. Son kurşunlarma kadar yerlerinde kalmak isteyen Mehmedcikler mevzileri bırakmak istemiyorlardı. Ne yapalım ki düşman çok kuv\Tetli idi. Nihayet, dalga halinde gelen düşmanın üstün kuvvetleri mevzilere girmeğe muvaffak oldular. Askerin bir kısmı gerideki ormanlara çekilmiş, bir kısmı yerinden kımıldamamıştı!.. Vaziyeti telefonla alay kumandanlığına bildirdik. Neticeyi beklememiz emri alındı. Ne yapacaktık? Çok nazik saatler yaşayorduk. Bölük kumandanlarından bir yüzbaşı, ormanlara çekilen askeri topladı. Düşman ne kadar kuvvetli olursa olsun, hücum edilecek, girdiği mevzilerden muhakkak çıkarılacaktı. Elimizdeki mevcud borazanları dört tarafa dağıttık. Kılıçlan olmıyanları da baltalar, kazmalarla silâhlandırmıştık. Sisli bir gece idi. Birden dört taraftan borular ötmeğe, Allah Allah sesleri etrafı titretmeğe başladı. Askere fevkalbeşer bir kuvvet gelmişti. Yayından kurtulan bir ok gibi ileriye atıldık. Beş altı saat evvel aldıkları siperlerde istirahate dalan düşmanlar, kulaklan dibinde patlayan seslerle deliye döndüler. Arkadan gelen yardımcı kuvvetlerle yapıldığı zann^dilen bu gace baskıaı istediğimiz paniği yaratmıştı. Bunu yalnız Mehmedcikte bulamayız. Onun sevgisi, Allaha olan bağlanışındaki iman kadar açık ve temizdir. Onu sana nasıl anlatmalı kızun. Kelimeler öyle âciz kü. SUJTI. köyündeki söğüdlü pınarla, kamışı oluklu çeşmesinde tanıyan bu büyük insanı, düşünmeğe bile lüzum görmeden, kanala atılışmdaki haşmeti içinde görmeliydin. Düşman ateşi altında eriyen bu bir avuç askerin, kanal sularında bıraktığı kızıl izi unutamam. Bu mukaddes hatıra gözlerime oyuimuş gibidir. Ben onunla kızgm çöllerde; Hicazda, Yemende, Medinede omuz omza dövüştüm. Hiçbir peygamberin ümmeti, msan muhayyilesine bile sığmıyan mesafeleri aşarak, hiç tanımadığı çöllerde dövüşmeğe gelen Mehmedcikle boy ölçüşemez. Muhammede olan sonsuz sevgilerini kanları ile kum deryalarma yazan Anadolu çocukları için, iklimlerle mevsimlerin manası yoktu. Onlar, tutuşan çöllerde, donduran rüzgârlarda, kar içinde, deniz üstünde ayni kuvvetle çarpıştılar. Sana, beni muhakkak ölümlerden kurtaran fedakâr Mehmedlerimizden bir tanesini anlatayım. Galiçya cephesindeydik. İki Türk piyade alayına, dört tümenle hücum eden dıisman, bizi bulunduğumuz siper Bir gün bu düzenimizi bozmak icab edecek olursa, bir anda sulhun kabuğunu üzerimizden atarak, asıl iç hüviyetimizle er meydanına çıkmakta hi^ te güçlük çekecek değiliz. Tarihi nic« şanlı ve kanlı derslerle dolu olan Türfc milleti, vatanm selâmeti icab ettirdiğ zaman, sevgili «İsmail» lerini hak ve adalet yoluna knrbah etmesini bilen bi cenaze merasiminden bir intıba sonra Edırnekapıda Şehidlığe defne mülettir! Saiâhaddin GÜNGÖR dümiştir. Cenazede Abidin Daverin pek çok ahbabları ve matbuat erkânı bulun Tanzifat amelesine ziyafeı muştur. Kendisine Tanndan rahmetler Bayram esnasında bazı hayır sahit diler, kıymetlı arkadaşımıan bütün e leri tarafından İstanbul tanzifat amt lemlerine iştirak ederek taziyetlerimizi lesine kurban hediye edilmiştir. Bele tekrarlarız. diye bunlarla ameleye zlyafet vermi. ve kendılerini senvindirmiştlr. Ne olduğunu şaşıran düşman kaçıyorKonyada yol inşaatı du. Bu aralık yere yuvarlandığımı hisKonya (Hususi muhabirimizden) gidet settim. Omzum yanıyordu. Yere düş Kcnyanın bir çok kazalarına memle başımın ucunda kanlı bir kıh yıllarla birleşen Konya Kaşınhan aNafıâ cın parlaması bir oldu. Alaca karan rasındaki yol inşaatınm keşfi dairesince hazırlanarak seksen bir bin lıkta dehşetten büyümüş bir çift düş lira muhammen bedele göre eksiltmeya man gözü gördüm. Mahvolmuştum. çıkfinlmıştır. Eksiltme muamelesi hitam Bu sırada ne oldu, nasıl oldu bilmi bulur buimaz bu mühlm yolun inşaaüi yorum... Üstüme bir şey atıldı. Göğ na başlanacaktır. süme kapanan bu ağırlıSın, diriîen bir Konyada halk, kurbanları iniltile knrandığını duvdum. Tüylerim Hava Kurumuna verdi ürperdi. Başımm ucunda parlavan kıhcm, üstüme kaoanmak bedbahtlığma Konya (Hususî muhabirimizden) uğrayan bu zavallı insana saplandığını Konya halkımn Türk Hava KurumU'» hissettim. Boynuma sıcak bir kan sı na yardımlan maddeten ve manen heı zıyordu. Kımıldamak istedim. O zaman, ay artmaktadır. Kurban bayrammda birçok ümidsiz gecelerde bana arkadaş kesilecek kurbanların derileri kâmilen Hava Kurumuna verileceğinden Hava lık eden, çok iyi tanıdığım bir ses fıKurumu bu teberrulan toplamak üzesıldadı: re hazırlık yapmıştır. Kurban keseceK Deprenme yüzbaşım. Oyun daha olan vatandaşlanmızdan çogu da kurbitmedi. Gahpe düşman kaçarken ne ban kesmekten sarfı nazar eyliyerelî kurban paralannı Kuruma vermekte yaptı Sını bilmiyor. Sen misin Mehmed çavuş? dedim. dirler. Ne yaptın?. Benim için kendine kıydm. Söylediğimi duymamış gibi sordu: Yaran nerede yüzbasım?> Omzumda galiba çavuş. Kuvvetli eli yavaş yavaş omzuma Ntishası S knrnstoT. kaydı. Yaramm üstünde parmaklarını Türkiyo Harto hissettim. Canım acımıştı. O zaman İçin tÇin sordum: 1400 Kr. 2700 Kr. Senelik Sen nasılsın çavuş? Yaran çok a750 • 1450 » Altı ayhk ğır olmasın sakın!. 400 » 800 » Üç ayhk Mes'ud bir ahenkle konuşan hırıltı 150 • Yoktur. Bir avlık halinde bir ses, benliğimi titretti: Sen sağ ol yüzbaşım. Düşmanı kaçırttık ya!.. Gayri beni düşünme!.. Gazetemlze gönderüen evrak ve yazüar Omzumu kavrayan parmaklann te oeçredilstD edilmesin İade ediltneı ve kallüs ettiğini duydum. Kendimi kay ziyaından mes'uliyet kabul olunmaz. betmisim. CUNHURİYET ıeratr{ Dikkat
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear