26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET 30 Marf 1937 Ankarada Millî küme maçlan Ecnebi hakemlere dair Hiç oîmazsa geçen haftaki acı tecrübeden ders alarak bir daha böyle bir hata işlemiyelim 2 Diinkii yazımızda beynelmılel hakem Kaçeı'in deği! bir beynelrnilel hakem; futbol oynanan herhangı bir memleketirı ücüncü likınde hakemhk eden herhangı bir hakeme yakışmıyacak teknık ve sportif hata'anm saydık. Sek'z on bın seyircinin g5zıi önünde ve göz gbre göre irtıkâb o'unan siirü sürii hatalan bir spor mecmuas'nda, Türkıye hakem komıtesı azasından bir zatm, yalnız Nacıye ya pılan ve Penaltı ile tecziyesi lâzımgelen favüle ınhisar ettırmeine ve bu hükmu fevkalâde bulmasına da doğrusu şasmadık. Çünkü biliriz kı bu ısler, bızde, hep : böyle oluo b tmektedır. Fakat. bızı, asıl hayrete ddsüren, maçten e\\elkı k'sa bir tenkidimize cevaben, Bay Kaçef'ı ge tirlen Bitok komite<inin gazetemize gönderdıği tavzıh olmuştur. Evvelâ bu tavzih ve sonra da «Top» mecmuasında bu tavzih dolayısıle imzasız olarak ıntişar eden yazıyı ıncehyelım: Tavzihin ikinci fıkrasında: «Büyük fedakârhklara katlanarak getirtmek tasavvurunda olduğumuz ecnebi hekemler gerek futbolcularımıza, gerekse hakem lerimize birer muallim vazifesi görecekler ve memleket sporu bundan azamî istifade edecektir» denilıyor. Pazar günü Bay Kaçef'in idaresinı gördükten sonra Bitok'un bu arzusunun daha ılk tecriibede suya düştüğünü görmüş oluyoruz. Futbolculanmıza ve ha kemlerimize muallimhk vazifesıni göre cek evsaf ve liyakatte hakemleı dünya vüzünde elbette vardır. Fakat futbo! dünyasını biraz tanıyanların da meçhulü değildir ki hakemhk âlemınde bu çapta beynelmüel şbhretler henüz Bulgarıstanda mevcud değildir. Şohreti bütün Av rupa ve hatta Ingıltereyi tutmuş Mauro ve Dr. Bauens gibi hakemlerın muallımlığinden müstağni kalamıyacağımız küçük bir mektebhnın bıle malumudur. Fakat gene hepimizin aklımız yatmış olsa gerektir kı haklı tenkidimizi Bitok'un tavzihi haksız değil; saha üstünde idaresıni görduğümüz Bay Kaçef haklı çıkarnııştır. Tavzihde, millî küme maçlarını idare için seçılen hakemîerimizden Nıhad Bekdık, Şazı Tezcan, Said Salâhaddin, Sadi Karsanın bu maçlann hakemhğini kabul etmed;kleri yazılıdır. Münakaşayı fazla uzatmamak için bunu kabul etsek bıle, bu dört hakemın haricınde, Beşıktaş Fenerbahçe, Galatasaray Günes maçlarını idare edecek liyakatte bir hakem arkadaş yok mu idı kı; harıcden hakem tedarikine baş vuruldu? Şuna da ışaret edilebilir ki millî küme maçlarını idare etmek üzere İstanbuldan seçılen bu dört hakemın mevzuubahs maçlan idare edıp etmiyecekleri veyahud bu maçlan idare etmelermde bir mahzur olup olmadığı bunlar seçilmeden evvel düşünülmek icab etmez mıydı? Basıl mantık yolile bir muhakeme yürütmek şartile bız bu işi danısıklı döğüş telâkkı edenlere hak vermekte tereddıid etmeyiz. Bu vadıde şu sual de sorulabılır: Mılli kume seçme müsabakaları hakemlerının hakem komitesi baskanı Adıl Gıray tarafından tayin edıldıği, hangi hakemle oynarsmız, hangi hakemle oynamazsınız gibı Türk futbolu için ebedî bir yara obn usul ortadan kaldınldığı halde; neden iş millî küme maçlarına gelince, tam aksi bir kanaatle hareket edılmektedir? Bisiklet yarısları Bisiklet ajanlığı büyük bir müsabaka tertib etti Istanbul Bisiklet Ajanlığı şimdiye kadar mi'lî takıma iştirak etmemiş ve federe kulüblere mensub yarışçılar arasında olmak ve yedi hafta devam etmek üzere bir müsabaka programı hazırlamıştır. Yedi yanşm sonunda puvan itibarile, birinci gelecek sporcuya son sistem vitesli bir bisiklet, ikinciye bir çift takım buayo, üçüncüye yalnız bir çift buayo, dördüncüye yarış ayakkabısı ile bir koşu fanilâsı, besinciye de bir yarış ayakkabısı verilecektır. Müsabakalann tarihlerile yapılacakları yerler sunlardır: Birinci yarış: 11 nisan 937 saat 10 da Yeniköy asfalt başı, kibrit fabrikası iki defa gidip gelme 30 kilometro. İkinci yarış: 18 nisan 937 saat 10 da Mecidiyeköyü, Hacıosman tepesi iki defa gidıp gelme 40 kilometro Ücüncü yarış: 25 nisan 937 saat 10 da. Yeniköy asfalt başı, Kefelıköy dört defa gidip gelme 50 kilometro. Dördünc'i yarış: 9 mayıs 937 saat 9,30 da Mecidiyeköyü Hacıosman tepesi Tarabya Yeniköy Asfaltbaşı Ke feliköy Tarabya Mecidiyeköy Hacıosm'n tepesi Mecidiyeköy 60 kilo metro. Meşhur Bulgar hakemi Kaçef Bundan bir ay ev\el salim ve doğru olarak kabul edılen ve selâmeti tecrübelerden de anlaşılan bir sistemi bozarak neden iş gene pazarlığa bindırilmiştir? Tavzihte «hakemlerimizin doğrulu ğundan zerrece şüphe edilmiş değildir» cıimlesine gelince; böyle bir şüpheyi ortadan kaldırmak için en kestırme yol, onlara en mühim ve çetin maçlann ida Beşinci yarış: 23 mayıs 937 saat 9,30 resini tevdıden ibarettir. Yoksa ikide bir da: ve aklımıza geldıkçe yabancı hakemlere Yeniköy Asfaltbaşı Kefeliköy altı maç idare ettirmekle değil. d?fa gidip gelme 75 kilometro Kaldı ki Türk hakemlerinin doğru Altıncı yarış: 6 haziran 937 saat 9 luklarından, ve bilgilerinden şüphe et da: mek doğru değildir. Hakemlerin dürüstMecidiyeköy Hacıosman tepesi lüğü bahsinde mes'uliyeti sırf şahsımıza Tarabya Yeniköy Asfaltbaşı Kefeliaid bir mütalea olmak üzere şurasını da köy Tarabya Mecidiyeköy iki defa alâkadarlara söylemek ısterız kı, mem gidip gelme 80 kilometro. leketimize bir maç idaresi için celbolunan Yedinci yarış: 20 haziran 937 saat (beynelmüel olsun olmasın) hakemlerın, 9 da: bu işlerde yuklendıkleri mes'uliyetler, Yeniköy Asfaltbaşı Kefeliköy sekiz kendı öz evlâdımızın yükleneceklerı maddî ve manevî mes'uliyetlerle hiçbır \akit defa gidip gelme 100 kilometro. kıyas kabul etmez. Şüphelenmek bah Gülle kaldırmada dünya s!nde ilk akla gelen, tanınmış, tecrübe rekoru kırıldı edılmiş ve bızden olan bir hakem değil; Hamburg 29 (A.A.) Olimpiyad tanımadığımız, bılmedığımiz bir insan omüsabakaları ağır sıklet şampiyonu Al labilir. man haltercisi Joseph Wagner, 450 kilo Bu mütaîeanın Kaçef'in şahsiyeti ile kaldırarak bu sınıfa aid dünya rekorunu zerre kadar alâkası olmadığmı söyledıkkırmıştır. ten sonra gelelım Top mecmuasındakı Wagner, bu rekora evvelce 420 kilo imzasız ıddıalara: «Avrupada millî küıle sahıb bulunuyordu. me maçlarını ecnebi hakemierın idaresi bir prensip halıne gelmiş. Bızde ise mühım ve iddialı maçların idaresi tevdi e daha olgunlaştırmak, daha mükemmel dilebilecek kabiliyette hakemlerın azlığı bir hale koymak için de tek bir şart varve mevcud hakemlerın heyecana kapıla dır: Futbol teşkilâtı bu hakemleri evveiâ rak yanlış karar verdıklerini gizlemeğe himaye ve sonra da gayet sıkı surette hacet yokmuş!» kontrol etmelidir. Hakemlerimizin raporBırinci mütalea bizi tatmin etmez. ları okunmaz, tavsiyelerine riayet olun Çünkü yanlış bir şeyin körkörüne kopye maz ve oyundan çıkardıkları oyuncular edılmesi akıl, mantık ve nihayet nefse kollannı sallıya sallıya ertesi maçta oyitımad yoksulluğuna delâlet eder. Bız narlarsa ve betahsis hakemlerimiz gazeTürk futbolünü bunlardan kurtarmak, telerde kasdî ve garaz neticesi haksız Top gazetesı ise, Türk futbolünü bu yola neticelere maruz bırakılırlarsa, iş değil, sckmak istiyor. Ne denir? Sadece bir gö Bitok'un; Federasyonun da içinden çıkamıyacağı bir şekilde devam eder durüş farkı mı acaba? Hakemlerimiz hakkındaki tenkidlere rur. cevab vermeyi, yazı kımın tarafından yazıldığı belli olmadıkça doğru bulmu yorum. Ancak şunu söyliyebilirım ki bugün sade İstanbuldan gözü kapah ola rak sekiz on hakem seçebilırim kı bu arkadaşlar İngilterede demiyorum amma Avrupanın neresinde olursa olsun her zaman birinci sınıf hakemdirler. Bunları Son söz olarak diyorum ki, millî maçlan millî hakemlerimize idare ettirmemek son derece yolsuz bir iştir. Hiç olmazsa geçen haftaki acı tecrübeden ders alarak yola gelelim. Hakem komitesi sabık başkanı Ankarada cumartesi ve pazar günleri Fenerbahçe takımile Ankaragücü ve Gençlerbirliği takımları arasında yapılan maçlardan ve Türkiye kır koşusu şampiyonastndan intıbalar Ustte: Başvekilimiz ve hukumet erkâm maçlan takib °Aiyorlar. İkinci sırada solda: Gençlerbirliği ve Fenetbahçe takımları bir arada. Vçuncu sırada sağda Turkıye kır koşusunda derece alan gencler, solda müsabakayı takib eden seyırcıler. Dordüncü sırada sağda, kır koşusunuTt birincisi Ankaralı atlet müsabakayı bitirırken, ortada kır koşusuna başlanıyor, solda: Kır koşusunun birincısme verüen şild. . ^ m Kıztaşının vaziyeti tetkik edildi Eskrim Federasyonunun nazarı dikkatine NÜZHET ABBAS bırakmış olamazsınız. Belki o kaçmış olursa... Evet, doğru... O kaçtı. Zavallı çocuk... Aman Nesime Hanımefendi, siz ne kadar merhametli olmuşsunuz. Sizin le hiçbir alâkası olmıyan ve elinizden ancak dört beş yasında bulunduğu bir sırada alınan şu kıza karşı bu ne marha met?... Ben senelerce ölen adamın haya lini karşımda gördüm. Yalnız geçen ge celerimde bu hayal beni bırakmadı ve çatık kaşlarını bana çevirerek her gece bana lânetler etti. Artık bu hayalden kurtuldum; amma onun yasıvan kızını unu tamıyorum. Zengin, kibar, doğru bir paşanın gözbebeği iken nasıl bir sefalet içinde ne hakir ve ne namussuzca yaşa dığını tahmin ettiğim bu kızın hali benim için derin bir yaradır. Oyleyse haber vereyim ki o senden de, benden de, rahat yaşıyor. Çünkü sevdiği bir adamla kaçtı. İnanmam... Samoilof birden kaşlarını çattı. Ateş püsküren gözlerini kadına çevirdi. Bu bakış odada bırkac dakika süren bir sükun temin etti. Neden sonra sesi titriyen ka Fatıhtekı Kıztaşının kaidesi son günlerde bir kayma tehlikesi göstermiştır. Dün mütehassıslardan mürekeb bir heyet mahallinde tetkikat yapmış ve neticeyi Müzeler Umum Müdürlüğüne bildirmiştir. dm: Samo; dedi. Sen beni sevmez miydin? Sen beni hiç mi sevmedın?... Hepsi yalan mıydı? Hepsi kocamı öldürüp onun yerine geçmek için miydi? Halbuki ondan sonra da beni birkaç sene ihmal etmedın. Daima gönlümü almağa ça'ış tın. Onlar da mı yalandı? Söyle... Nesime, neden hâlâ bu kadar zayıf ve koıkaksın anlamıyorum. Seni ne kadar sevdığımi, hâlâ ne kadar sevdığımı bana tekrar ettirmekten ne çıkar?.. Yalan... Yalan... Çektiğim vic dan azabını dinlemek bile istemiyorsun : Ben bütün günlerimi ve gecelerimi A'.laha nıyaz etmek'e, merhameti ilâhiyeyi nivaz etmekle geciriyorum. Sen beni beş dakika bile dinlemekten kacıyorsun. Kaçmıyorum. Dınliyorum, söy le... Samoilof derin derin nefes alarak ve müstehziyane gülerek artık bu bahisten bıktığını anlatmak istiyordu. Fakat iç; dolu olan kadın devam etti: Bılivorsun ki bir aralık vicdan azabı beni adeta adliyeye gidip her seyi itiraf etmeğe sürüklemek üzerevdı. Bundan beni alıkoyan senin gösterdiğın aşk riyakârlığı oldu. Mersinli karilerimizden Nuri imzasi'.e aldığımız bir mektubda deniliyor ki: «Buralı birçok gene bir araya gelerek 933 senesinden itıbaren eskrime başla mıştık. Fakat iki seneden fazla bir zaman çalısamadık. Federasyona bıze eskrim malzemesi göndermesi için müracaat etmiştik, ne müsbet, ne de menfi bir cevab verıldi. Bugünlerde tekrar, bütün gayretimizi sarfederek bu sporu yürütmeğe azmetmiş gencleriz. Halkevimizin malzemenin gönderilmesi için Federasyona yazmış olduğu müteaddid mektublara da cevab venlmemektedir. Bızı ne dıye bu kadar ihmal ediyorlar? Çukurova coğrafî noktai nazardan Leylâ ve arkadaşlan belki Federasyon riyasetinin bulunduğu Uzun müddettenberi memleketimizde yerden uzaktır, fakat Türk gencliği hakbulunan ve verdiği temsillerde yüksek biı kını aramak icin se^ini işittirebilir.» Sofyada bir otobüs kazası san'atkâr olduğunu ısbat eden meşhur muganniye Leylânın san'at hayatının alSofya 29 (A.A.) 16 yolcu ile tıncı yıldönümü, san'atkâr arkadaşlan Filibeden Sofyaya gelmekte olan bir otobüs henüz anlaşılmıyan bir sebebden tarafından 8 nisan persembe gecesi Bedolayı ateş almıştır. Bir çocuk ile yolcu yoğlunda Çağlıyanda kutlulanacaktır. lardan biri diri diri yanmışlar ve 7 kişi Bu kutlulanmada Leylâ yeni şarkılarını de ağır surette yaralanmıştır. söyliyecektir. Evet, doğru... Başka? Nerimenin annesi, kızını bir deli gibi ararken ona çocuğunu nerede bulabıleceğini söylemek istedim. Onun gözyaşları kalbime dökülüyordu. Niçin söylemedin? O zaman daha pek gencdim. Senin sözlerine kanıyordum da ondan. Demek bugün herşeyi anlatmağa hazırsın. Kadın cevab vermeyınce Samoilof: O zaman basiret sahibi, makul bir kadındın. Sımdı yavaş yavaş muvazenenı kaybettin. O zaman böyle bir hareketın benden önce kendıne zararı dokunaca ğmı pek iyi takdir edivordun. Şimdi ne yapacağını bı'mıvorsun. Kadın bırdenbıre: Ah, evet... doğru...'. Arada bir uzun zaman gelemeyişim se ni unuttuğuma mı delâlet eder?... Ya bu kadar sene sonra seni hâlâ arayıp bul mam, senin derdlerine hâlâ çare arama ğa kalkışım neden ileri geliyor?... Ahmed Fıkri Paşa gibi görünmek hırsından ileri geliyor. Allah, Allah... Bu zatın malı mülkü meselesi ise... Onlardan eser kalmadı. Evet amma hâlâ tekaüd ayiığını sen alıyorsun. Adam sende... Uç buçuk kuruş için... Evet, üç buçuk kuruşla büyük bir isim... Senin bu isimden ne istifadeler temın ettiğini bilmiyorum amma tahmin etmek güç değildir. Samoilof güldü: İnan ki hiçbir istifadesi yok Nesîme. Yaşlı, fakat görmüş geçirmiş, tecrübe sahibi olmuş kadın mânidar baktı: Hiçbir istifadesi olmasa da gizlenmek için gayet emin bir sığınak değil {Arkası var) Bir san'atkâr için yapılacak merasim I Köşe minderinin esrarı Zabıta romanı : 85 Kadın heyecanını zaptedemiyordu. Sizin uğrunuza neler feda ettığim; bilmiyormuşsunuz gibi bunları tekrar ediyorum. Siz benim, kocamın sağlığında ne rahat yaşadığımı bilmez misiniz? Süt çüye, ekmekçiye, ev sahibine borc benım akhmdan geçen sey miydi? O zaman pa ra benim değildi. Öyleyken rahattım, şimdi para benimdir. Fakat kullanamıyo rum. Paşa bir kahkaha kopardı: Aman hanımcığım, sen hâlâ binlerce lıran olduğunu mu sanıyorsun?... Para nerede?... Hepsını ben mi yedım?.. Sen ve ikıdebir yanına aldığın evlâdlık larla hizmetçilerin yirmi senedenberı havadan mı yaşadınız?... Benim masrafım Pendikteki bağın ve köskün iradmdan ibarettir. Ya Kalamıştaki, Kızıltopraktaki köşkler, ya Eminönündeki mağaza, ya Taksimdeki koca ev... Zannediyorum ki birbirimize he sab verecek zamanda değiliz. Bireı ayağımız çukurdadır. Ondan sonra sana artık beraber yaşamamız ıhtımalınden bahsediyorum. Bu vaziyette senin ma'ın, benim malım yoktur, değil mı?... Kadın yan şüphe, yarı ümıd dolu gözlerini bu beyaz saçlarla sakalın arasındakı parlak gözlere dikti. Nesime Hanım bir an tereddüd geçırerek sükun bulunca sordu: Kız nerede? Hangi kız? Üvey evlâdım, Ahmed Fikri Paşanm benden evvelki karısından olan kı zı... Şu Hasret ismini koyarak kimbılır nasıl fena yol'ara sürüklediğiniz zaval h... Hasret mi?... Ne olduğunu bil miyorum. Fakat herhalde pek mes'ud, hatta rahat olacak. Zengin bir koca buldu... Bu sözünüze inanmak kabil olsa pek sevineceğim. Fakat ne mümkün?... Siz kücüktenberi marifetlerinize uyacak bir şekilde büyütülen kızcağızın yakasmı I Diyerek hüngür hüngür ağlamağa başlayınca Samoilof dogruldu. Onun oturduğu kanapeye gitti. Onun gözlerine kapanan ellerini tuttu, çekti. Pek ciddî ve ağır bir sesle: Nesime, dedi. Ben seni hakikaten severim. Seni ihmal ettığımi söylüyorsun. mi?... Fakat o kadar iş arasında, düşünsene.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear