23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET 16 Nisan 1936 VIYANA DONUŞU H\ ( Şehlr ve Memleket HaberlerJ ) Sırt hamallığı kaldirilabilir ITlİ? Bugünkü şerait içinde kabil olamıyacağı söyleniyor Siyasî icmal Hindistanda yeni bir hareket indistanm doğrudan 'dogruya îngiliz idaresi altında bulunan eyaletleri için muhtariyet ve bu eyaletlerle yerli hükumetlerin federas m yon esası üzere birleşmesinden müteşek « 1 kil ve Îngiliz împaratorluğu camiası içinde bir devlet teşkili için yedi sene devam eden tetkik, müzakere ve savaşlardan sonra bir kanunu esasî vücude getirildi # ğindenberi 353 milyon nüfuslu olan bu büyük âlemde nisbî bir sükun hüküm sürmekte idi. Fakat bu sükunet çok devam etmedi. Yeni bir hareket Hindistam ve bütün lngiliz İmparatorluğunu, hatta dünya politikasını heyecana getirdi. Bu hareket, Hindistanın en büyük siyasî teşekkülü olan Hind Millî Kongre partisi arasında komünizmle karışık bir sosyalist cereyanınm son derecede kuvvet bulmasmdan doğmuştu. Hind Millî Kongre partisi yıllık kongresini Luknov şehrinde akdediyor. Ruznamesinin başlıca maddesi Hindistan eyaletleri ve heyeti umumiyesi için kabul olunan kanunu esasî ile vücude getirilecek devlet teşkilâtında kongre mensublarının yer alıp almamaları meselesidir. Yeni intihablara iştirak edip et * memek dahi vaktile bir mesele olmuştu. Fakat kongre partisinin millî emellerinin istihsali için iyice savaş yapabilmek mak. sadile intihab mücadelelerine iştirak etmesi zarurî, eyalet ve merkez teşriî mecislerinde ekseriyeti temine çalışması bir vazife olduğuna partinin ekseriyeti kanaat getirmişti. Fakat hükumet işlerine iştirak edip etmemek meselesinde ittifak hâsıl olamadığından bu iş kongrenin faal komitesine bırakılmıştı. Komite kongrenin toplanmasından evvel yaptığı toplantıda bu işi mevzuat komitesine bırakmıştır. Bu geciktirme karan kongre partisi arasındaki yeni cereyanı bütün kuvvet ve fiddetile meydana çıkardı. Komünistlikten farki pek az olan müfrit sosyalist fikirlerini kabul etmiş olan kongre grupu karan şiddetle protesto etmiş ve Hindistanda yeni bir içtimaî bina kuruluncıya kadar gerek Ingilizlerle serek sermayedar sınıflarla mücadele etmekten başka bir yol ve politika tutulrm» yacağını ilân etmiştir. Bu komünist sosyalist cereyanin Haşında bu defa partinin yıllık kongresine riyaset edecek Cevahirlâl Nehrunun bulunduğu son günlerde meydana çıkmış oU komünist sosyalistlerin, partiyi, yeni toplantıda, Hindistanda yalnız îngiliz nüfuz ve idaresini değil, Hindu ve Müslüman bütün halkın mevcud içtimaî nizam ve intizamını altüst edecek bir hati tı harekete sevkedebileceği endişelerinî doğurmuştur. Şimdiye kadar Millî Kongre partîsînin başmda bulunan ve son günlerde köyt lülerin ahvalini düzeltmek çarelerile uği raşan Gandi dahi bu yeni cereyandan korkmuştur. Yeni cereyan, Hindistanı sanayileştirmek, memleketin mukadderatını amele sınıfının eline vermek, demiryolu ve fabrika gibi büyük müesseselerî devletin ve dolayısile halk kütlesinin idaresine bırakmak, zemindar denilen arazi ashabını ve fabrikatörleri yok etmek istiyor. Halbuki Gandi Hindistanın atisini toy* lüde görmektedir. Millî Hind partisini şimdiye kadar yaşatan ve mücadele sermayesini temin eden fabrika, arazi ve ticaret sahibi Hindular olduğundan Gandi bunlan partiden uzaklaşbrmak istemiyor. Luknov toplantısmda amele taraftari Nehru ve köylü taraftan Gandi ile bunlann arkalannda bulunan zümreler, Hindu mezhebinin en eski âdet ve akidelerinde sadık kalan ortodoks Hindular arasında bir hayat ve memat mücadelesi yapılacaktır. Bu kongreye ve yeni harekete îngflizler îngiliz İmparatorluğunun korunmasî noktasmdan ehemmiyet veriyorlar. Îngiliz gazeteleri Moskovayı Hindistanda hem îngiliz nüfuzunu sarsmak, hem de komünizmi teşvik ederek mevcud nizam ve intizamı bozmakla itham ediyorlar. Bu ithamlar İngilterenin Avrupa politikasî ve Sovyetlarle olan münasebatı üzerinde dahi derin tesirler yapacakhr. Hulâsa Hindistan tekrar dünya politikasinda gayet mühim bir mevzu olmuştur. Rumen talebeleri Göçmenler geliyor Sarayburnunda büyük bir misafirhane ve revir hazırlandı Romanyadan ilk göçmen kafilesinin gelmesi yakınlaştığından bu sene muhtelif memleketlerden gelecek ve buradan yurdun başka yerlerine sevkedile cek olan göçmenlere transit merkezi vazifesini görecek olan şehrimizde büyük hazırlıklar vardır. Köstenceden gelen malumata naza ran, daha şimdiden birkaç bin göçmen Romanyanın içinden buraya gelmiştir. Bunlann içinde doğrudan doğruya Köstenceli veya Bükreşli olan ırktaşlarımız da vardır. Göçmenleri getirecek olan vapur bugünlerde Köstenceye gidecektir. İlk kafile bu ayın 23 ünde şehrimize gelmiş olacaktır. Bu sene göçmenler, hangi memleketten gelirse gelsin ve nereye gidecek 0lursa olsun Sarayburnunda yeni hazırlanan göçmen misafirhanesine inecek lerdir. Burada binlerce göçmenin oturacağı yer ve onları doyuracak büyük aşhane ve Kızılay tarafından revir hazırlanmıştır. Gelecek göçmenlerin mü retteb mahalleri buradan tayin edile cektir. Göçmen akmı eylul sonuna kadar devam edecek ve bu müddet zarfında gelen vapurlar Sarayburnu misafirha nesi önüne ve göçmen nakleden şimendiferler de gene buraya geleceklerdir. Gelecek göçmenlerin bu sene mühim bir kısmı Trakyaya iskân edilecektir. Trakyada yeni göçmenler için bu sene inşa edilecek 10,000 evin hazırlığı ya pılmaktadır. Göçmenlere 5000 araba, 10,000 öküz ve Ziraat Bankası tarafın dan da 3000 an kovanı dağıtılacaktır. Bahkçı olan göçmenler kıyılara iskân edilecekler ve bunlara da kayık ve bahk tutmağa mahsus levazım verile cektir. Dün Üniversiteyi ziyaret «Cumhuriyet» in tarihî tefrikası: 4 ettiler, Taksim abidesine çelenk koydular «Size söylüyorum: Türkler, ayaklarına getirmek Şehrimize olan Rumen talebe istedikleri Kralları nasıl yürüteceklerini bilirler!» kafilelerinin gelmiş Romanya vapurile ikisi Çıkan kısımların hulâsası (Serçeşme Deli Muradla Sipahî Kara Mehmed konuşuyorlar. Kara Mehmed, arkadaşının zorlaması üzerine on beş yıl önce Çanakkale Boğazı ağzında Venedik donanmasile yapılan savaşı anla tıyor. Kara Mehmed o savaşın tarihî kahramanıdır. Arkadaşına vak'ayı anlatmast da heyecanlıdır. O, Osmanlı donanmasından üç mavna ile üç kayığın §anlı saldırışlarım, büyük gemilerin ise öteye beriye sebebsiz savuşmalarını hikâye ettikten sonra sözü Venedik do nanmasının Boğaza doğru akmasına getirdi. Kör Kaptan diye şö'hret alan 'Amiral Moçenigonun Osmanlı donan • masile kara istihkâmlannı mühimse miyerek üerileyişini anlattı. Amiral, güvertede sofra kurdurmuştur, şarab içmektedir. Gemisi, gelin odası gibi süslü. Bütün Venedik donanması, o geminin ardında. Kara Mehmed, top baştnda bu manzarayı uzun uzun seyre derken düşman amiral gemisinin top menziline girdiğini görüyor ve içinden yükselen *ateş!> emrine uyarak topunu gürletiyor. Çıkan gülle, düşman amiral gemisinin cepaneliğine düşerek 'Amirali, kürekçi ve cenkçileri uçuru • yor, çıkan yangın kalyonlarla mavna ları tutuşturuyor. Serçeşme Deli Murad bu hikâyeden heyecanlanmıştır, arkadaşmı alkışlıyor ve sonunda onun henüz ev bark sahibi olamadığına hayjleniyor. Kara Meh med de, ya sen? Bir yuva kurdun mu, sen de benim gibisin, diyor.) Ve birden ciddileşti, iki elini arkada51nın kalın omuzlanna koydu: Eski günleri dile getirdin, bana gülle kıssasını söylettin. Sen de şu Uyvar'a gidişi anlat. Çünkü taşıdığm ün o savaştan başlar. Simdi nazlanır gibi görünen Deli Muraddı, and verip onu zorlıyan Kara Mehmeddi. Nihayet dost hatırı, mah viyet arzusundan üstün çıktı, Deli Mu rad da ömrünün unutulmaz bir hatıra sını hikâyeye girişti: Senin bir gülle ile Venedik donanmasını tutuşturduğun günden elifielifine yedi yıl sonra idi. Simdiki Sadırazam Fazıl Ahmed Paşa, babasının yerine geçip Nemseye harb açmıstı. Ben deli dolu bir levenddim, kendiliğimden «efere aşıyordum. Ostorgon önünde Nemseli Forgaçla küçük bir savaş yapıldığı gün, ben bilmiyorum ya, yüz aklığı göstermijim, atılgan görünmüşüm. Genc Sadır azamın yanma çağmldım, Bayrakağası yapıldım. Erdel Krah Apafiye mektub götürmek emrini aldım. O güne kadar Krallann adını duyuyordum, yüzlerini gördüğüm yoktu. Ne çeşid adamlara kral diyorlarmış, diye merak içinde yola çıktım. Üç konakhk yolu bir günde alıp Erdele ulaştım, Ayafi ile buluştum. Belki tuhaf bulacaksın amma doğru söylüyorum, onunla ilk yüzleştiğim gün gülesim gelmişti. Hani, erkeğe aykın düşmese kasıklarımı tuta tuta gülecektim, makaraları alabildiğine koyuverecektim. Ne sorgucu vardı, ne tuğu. Bizim Buğdan Voyvadaları gibi giyinmişti. Miğferi bile yoktu. Fakat çalımı yerindeydi. Sadırazamın mektubunu, kendi âyarında bir çulsuzdan gelme kâğıdmış gibi mühimsemiyerek aldı, parmaklarmm ucile tercümana uzattı, kendi diline çevirterek dinledi, meğer Fazıl Ahmed Paşa, Kralı yanına çağırıvermiş. Herif bu çagnlıştan kuşkulanıp pirelendi mi, yoksa Krallık çalımı deprenerek sinirlendi mi, bilmem, birden taht diye üstünde oturduğu kadife iskemleden fırladı, birkaç söz haykırdı. Onun sunduğum mektubu öpüp başma koymamasından, bana güleryüz göster • memesinden zaten huylanmıştım. Böyle sert sert bağırması üzerine büsbütün kızdım. Gözlerimi belerterek tercümana sordum: Ne diyor bu adam? Krallar, kimsenin ayağına gitmezler, buyuruyor. öyle ise anlal kendisine. Türkler, ayaklarına getirmek istedikleri kralları nasıl yürüteceklerini bilirler. Bu sefer tercüman belinledi, alık alık sordu: Ne yaparsmız Elçi Bey! Herifle eğlendim: Ben elçi değilim çorbacı. Levendim. Elçi olsaydım yüzüme haykıran Kralınızı elimin tersile susturuverirdim. Buraya ulak gibi geldiğim için pot kırmak istemiyorum. Fakat Çelebi Kral bilmelidir ki ona: Yanıma gel! diyen ağız çok kuvvetlidir. Tercüman, ne söyledi, anl&madım. Lâkin Kral, artık haykırmıyordu, yaptığı suçu dilile temizliyen ispinoz gibi kötü kötü düşünüyordu. Biraz sonra nemlenen gözlerini bana çevirdi, yalvarır gibi birşeyler «öyledi. Tercümanın yardımile anladım ki Sadnazamdan korkuyormuş, kendisini öldürür diye çekiniyormuş. Şimdi içime bir acıyış gelmı'şti. Tac sahibi, ülke sahibi, ordu sahibi, hazine sahibi bir Kralın bu kadar korkak olu şuna acıyordum. Tatlı dil döktüm, vahşetini giderdim, benimle bile yola çıkmağa kandırdım. Zavallı Kral, iki elime sarılıyordu, tercüman ağzile yalvanp duruyordu: Şart olsun, der misin, nikâhma and içcr misin? Herif benim bekâr olduğumu bilmiyordu, yahud her Türkün mutlaka evli olacağını sanıyordu. Ondan ötürii boyuna şart etmekliğibi istiyordu. Dileğini yerine getirdim. Adı «anı olmıyan kanlanmm üstüne şart koştum, Kralı tasadan kurtardım. Serçeşme Deli Murad, çapkın bir gülüşle, sözüne ara verdi: Uyvar savaşını söylemeden bu Kral kıssasını niçin dile aldığımı sonra anlarsın. Sana evlen deyişimle, hatta bugün seni buluşumla bu kıssa arasmda büyük bir bağlılık var! Ve Kara Mehmedin karşılık verme sini beklemeden hikâycsine geçti: Kral, bizim orduya gelip Sadıra zamla görüşmeğe karar vermiş olmakla beraber şanına lâyık hazırlıklarda bulunmak için biraz mühlet istiyordu. Levendce davrandım, bu mühlcti verdim. Sonra karşıkarşıya oturduk, birkaç kadeh şarab yuvarladık. Onun ne zaman yola çıkması uygun düşeceğini kararlaştırdık. Şimdilik ben bir mektubla dÖnecektim, Kralın gelmek üzere bulunduğunu Fazıl Ahmed Paşaya bildirecektim. Sırası gelince de onu karşılamaga gelecektim. Kral, Sadırazamla buluşurken benim de mutlaka yanında bulunmaklığımı istiyordu. Her ne ise. İki gün Erdel sarayında kaldım, mektubu alıp orduya döndüm, görüb duyduklanmı birer birer Vezire anlattım. Genc Sadırazam bıyık altından güldü: Bekâra avrat boşamak kolaydır. Hiç düşünmeden şart etmişsin. Fakat merak etme, korkak Krala kötülük edecek değilim. Yalnız yanımda bulunmasmı istiyorum. Haydi, dinlen. Yorgunluğunu gider. Yarm Uyvara varacağız. Kral gelip bizi buluncıya kadar biz o kaleyi devirelim. İşte Uyvara böyle gittik, yaman bir savaşa giriştik. Bizim Usturgunda yen diğimiz Furgaç bu kaleye kapanmıştı, canını dişine alıp dayanıyordu. Biz de metrisler kurarak, gıçan yollan açarak, lâğımlar yürüterek, top işleterek çalışıyorduk, hemen hergün yürüyüşe geçip ka leyi sarsıyorduk. Horozlardan önce toplarımız uyanıyordu, gün batıncıya kadar kumbaralar, civan taşlan atıhyordu. Uyvar, birçok geceler Semendere benziyor du, kıpkızıl görünüyordu (1). Fakat kaleye adamakıllı yanaşamıyorduk. Nihayet mehtabh bir gece ansızm ay tutuldu, her faraf zifirî siyah kesildi, asker de fırsatı kaçırmadı, metrisleri ilerletti, sı çan yollannı genişletti, lâğımlan çoğalttı. Artık duvarları yıkabilecektik, hiicuma kalkmaktan çekinmiyecektik. Fazıl Ahmed Paşa, hazırlıklarm ta mam olduğunu görünce hücum emrini verdi, bütün ordu yaydan fırlamış ok gibi kaleye atıldı. En önde Erzurumlu Abbas gidiyordu. O, eşi az bulunur yiğitlerdendi. Oklar arasına katılmış yağlı kurşuna benziyordu, bütün orduyu geride bırakarak uçuyordu. Kale bedenine ilk çıkan da o, oldu. Düşman, alay alay askerimizi bir yana koymuştu, bütün hmcmı Abbastan çıkarmağa savaşıyordu. Fakat yiğit Erzurumlu, yıldırımlar arasında dolaşan bir bulut gibi pervasızdı, tırmandığı yerden ayrılmıyordu, elindeki bayrağı sallıyarak Türk ordusunu yanma çağınyordu. Bu yaman işarete ilk koşan bir Yeniçeri oldu, kale bedenindeki Türk bayrağı ikileşti. Onun birini düşüremiyen düşman, şimdi büsbütün kudurmuştu, Abbasla arkadaşmı kurşun sagnagma tutmuştu. îşte o sırada üçüncü bir bay rak, resimsiz, nakışsız bir bayrak daha yükseldi, Abbasın yardımcıları ikileşti. Deli Muradın sesi yavaşladı, diline bir utanç geldi ve fısıldar gibi konuştu: [Arkası var) (1) <TJyvar kalesl mürgi semendervâr ateş nemrUd içinde kalıp asla âram etmlyerek seher vaktinedek toplar, kumbaralar, civan taşlan atarlardı. . Evllya Çelebi Cild: 6. S: 316. Semender, Sumbüloğlu Vehbinin Tuhfesinde «ateşte o hayvan ki gezer adı Semender» demesinden de anlaşıldığı tizere yanmadığına inanüan bir mevhum hayvanm adıdır. memleketlerine dönmüşlerdir. Millî Türk Talebe Birliğinin misafiri bulu nan 50 kişilik Üniversite kafilesi ise şehrimizde bir hafta kalacaktır. Rumen Üniversitelileri, program mucibince dün ilk defa Üniversiteyi gezerek Rektör tarafından kabul edilmişlerdir. Rek tör Cemil Bilsel, Rumen genclerine hitaben bir nutuk söyliyerek iki memleket gencliğinin yakınlığını tebarüz et tirmiş ve misafirlere «hoş geldiniz» demiştir. Rektörün nutkuna kafıle reisi Zagoyça cevab vermiştir. Dost Rumen talebeleri öğleden son ra millî kıyafetlerile Taksime giderek Zafer abidesine çelenk koymuşlardır. Rumen gencleri Bükreşte günlerce çahşarak öğrendikleri Türk îstiklâl mar şını ve ondan sonra da kendi millî marş larını söylemişlerdir. Kafile başkanı burada kısa bir hita bede bulunmuştur. Rumenli g,enclerin bu dostane tezahüratma Millî Türk Talebe Birliği genc leri de ayni sıcaklıkla mukabele etmişlerdir. önümüzdeki cumartesi günü Türk ve Rumen Üniversitelileri Şehir Tiyatro sunda müşterek bir müsamere vere ceklerdir. Bu müsamerede evvelâ Rumen talebeleri kendi millî rakıslannı, genclerimiz de memleket oyunlarını oy nıyacaklardır. Bu münasebetle Cemal Reşid, Nimet Vahid, Tanburî Refik ve Münir Nureddin gibi güzide san'atkârlanmızın iştirakile bir de konser verilecektir. Bu müsamereye gazeteciler ve Millî Türk Talebe Birliği mensubları çağırılmışlardır. M. TURHAN TAN Memlekette sırt hamallığının kaldınlmasına karar veren Dahiliye Vekâletinin Belediyelere bir tamim yaparak bu yolda şimdiden tedbirler alınmasım bildirdiğini dünkü nüshamızda Ankara muhabirimizin bir telefon haberile bildirmiştik. Bu haber şehrimizde derin akisler uyandırmıştır. Dahiliye Vekâletinin bu karan yalnız hamallan değil, her sınıf halkı yakından alâkadar etmektedir. Dün bir muharririmiz bu hususta Hamallar Cemiyeti, nakliyat şirketleri, geniş iş yapan ambarlar, tüccar kumüsyoncular ve bizzat hamallar arasında bir anket yapmıştır. Bugünkü şerait içinde sırt hamallığının tamamen kaldırılması, hemen hemen imkânsız görülmektedir. öğrendiğimize göre Dahiliye Vekâletini böyle bir karara vardıran sebeb îstanbul Belediyesinin bu yoldaki bir isteği olmuştur. Vekâlet işi tetkik etmiş ve bu şekilde bir tamim yapmıştır. Bu tamim henüz gelmemiş olduğundan Belediyeler harekete geçmiş deMÜTEFERRÎK ğildir. Yalnız tamimin tatbikma geçilirken her şehrin hususiyetlerine göre bir Sahibi çıkmıyan mallar tarzı hareket takib edileceği şüphesizdir. Liman Idaresinin 927 senesinde KleoYaptığımız tetkikata göre îstanbul patra vapurundan alarak muhafaza için Hamal Esnafı Cemiyetine kayidli olan Çubuklu gaz depolarma koyduğu 1,100 hamalların yekunu 2500 3000 kadarkilo kimyevî maddenin, şimdiye kadar dır. Ve bunlar hamallığı meslek edin sahibi çıkmadığı ve mallar da bozuldu miş insanlardır. Bunlann haricinde za ğu cihetle denize dökülmek suretile im man zaman hamalhk yapan, cemiyete hasma karar verilmiştir. hiç kaydedilmiyen, pazar küfeciliği yaGümrük muhafaza müdürlüğünce ya panlar vardır ki bunlarla beraber şehrikalanarak mezkur depolara konan 72 te mizdeki hamallann yekunu altı bini geçııeke benzin de, şimdiye kadar sahibi mektedir. Yani şehirde beher yüz nüfuçıkmadığı için muhafaza müdürlüğü tara sa bir hamal düşmektedir. Hamallar yapfından sattırılmış ve ardiye bedeli olan tıklan işlere göre şu şekilde bir tasnife 46 lira tahsil edilmiştir. uğramaktadırlar. 1 Iskele hamallan. Türkistanlı hacılar Hacdan 2 Gümrük hamallan. döndüler 3 Uzak mesafe hamallan. Bundan bir müddet evvel Türkistanlı 4 Hanlarda çalışan ve şimdi böMüslümanlardan 350 kişilik bir kafileyi lüklere tâbi hamallar. hacca götüren Adnan vapuru dün lima5 Küfeciler. nımıza dönmüştür. Alâkadarların kanaatine göre hamallıTürkistanlı hacılar da ayni vapurla ğı büsbütün kaldırmak imkânsızdır. Daşehrimize gelmişlerdir. hiliye Vekâletinin tamiminde adı geçen Adnan vapuru karantine muamelesi nakliyat şirketlerinin yapacağı iş şimdi yapılmak üzere Kavağa gitmiştir. Ora uzak mijafe hamallannm yaptığı iştir. da yirmi dört saat kaldıktan sonra li Fakat rrreselâ bir ambardan karşıki ammanımıza gelecek ve hacılar şehre çıka bara, gümrükten arabaya, yahud bir hacaktır. nm içinde bir mağazadan diğerine gideTürkistanlı hacılar birkaç gün şehri cek mallar için araba veya kamyon kulmizde kaldıktan sonra buradan memle lanmak gülünç ve pratik olmıyan bir ketlerine döneceklerdir. nakil işi olacaktır. Gene meselâ pazar • Balkan Çocuk Esirgeme kon dan miktan on kiloyu bulan yiyecek veufaktefek alan bir ev babası gresine giden heyetimiz döndü ya sair nakliyat şirketine verebilir, ne bunu ne de Atinada toplanan Balkan Çocuk E kendi taşıyabilir. Bunun için behemehal sirgeme kongresine iştirak eden heyet, bir küfeci lâzımdır. dün şehrimize gelmiştir. Doktor lhsan Fakat, bu arada nhtım eşyayi zatiye Sami kongre" hakkmda bize şunlan söyhamallarının, ticarethanelerin hususî halemiştir: « Kongre Türk, Bulgar, Yunan mallarının birçok memleketlerde olduğu ve Yugoslavyanm iştirakile yapılmıştır. gibi eşyayi küçük arabalarla taşımalan Arnavudluk iştirak edeceğini evvelce bil mümkün görülmektedir. Dahiliye Vekâleti tamiminde hamaldirdiği halde bu kongrede bulunmamışhk yapanlara daha müsaid işler buluntır. 5 nisanda Atina Akademisi binasın da açılan kongre 6 gün devam etti. Bu masını da bildirmekte, maamafih mem müddet zarfında murahhaslar tâli komi leketlerine dönerlerse daha müsmir oîateler teşkil ederek çalıştılar. Son gün bu cağmı da ilâve etmektedir. Sehrimizdeki komitelerin hazırladığı raporlar okundu. hamalann ekserisi Vanlı, Muşlu, SiirdBu meyanda sıhhatli ve sıhhatsiz çocuk li, Hakkârili, Malatyalıdır. Buralan son lara nasıl bakılacağı, gayrimeşru çocuk yıllarda büyük bir inkişafa mazhar ol ların ne suretle yetiştirileceği kararlaştı muş yerlerdir. Fakat bu havalide nüfus rıldı. Bundan başka, her iki senede bir, azlığı da daima göze batan bir noktadır. bir Balkan devletinde toplanılmak üze Bu bakımdan Vekâletin bu işte takib ettiği ikinci ve mühim bir gaye de bulunre kongreye nihayet verildi.» maktadır. ADLtYEDE Böyle kıskanclık olur mu? Küçükpazarda oturan Kör Hikmet kansı Müşfikanın ihanetinden şüphe etmektedir. Kadm güzelcedir. Binaenaleyh Hikmet, kıskanclık ıshrabından kurtul mak için karısını çirkinleştirmeige karar vermiştir. Bu maksadla Rasim isminde birisini bularak kansmı yüzünden yara lamasmı teklif etmiştir. Pazarlığa girişilerek on liraya mutabık kalınmışbr. Bu paranın beş lirasını da peşin alan Rasim, evvelki akşam Müşfikanın önüne çıkarak jiletle gözünün üzerinden ağır surette yaralamıştır. îş anlaşılmca Rasim yaka lanarak adliyeye verilmiş ve tevkif olunmuştur. Klişeci Alâeddin mahkum oldu Bundan bir müddet evvel bir gece Maslak yolunda bir otomobil kazası ol muş, kaza sonunda jandarma Hasan otomobil altında kalarak ölmüştür. Bu hâ disenin suçlusu olarak üçüncü ceza mahkemesinde muhakeme edilmekte olan khşeci Alâeddinin muhakemesi dün bitmış, suçlu dikkatsizlikle jandarmanın ölümüne sebebiyet verdiğinden dolayı, evvelce mevkuf kaldığı müddet mahsub edilmek üzere bir sene hapse ve otuz lira para cezasına mahkum olmuştur. Hesab mütehassısının muhakemesi Danüp sigorta şirketinden rüşvet al makla suçlu maliye mütehassıslanndan Mecdinin muhakemesine dün de üçünrü ceza mahkemesinde devam edilmiştir. Dünkü celsede, suçlu ile vekili Sadi Rıza ve hazine namma avukat Sami hazır bulunmuştur Dünkü celsede suçlu vekili müdafaa sını yapmıştır. Sadi Rıza hâdiseyi hu kukî noktai nazardan teşrih ederek Mecdiyi bu elim vaziyete Danüp sigorta şırketi muhasebecisi Vasilin düşürdüğünü, Mecdinin şirkete emir alarak değil, kendi keyfile gittiği için hâdisenin rüşvet 0lamıyacağını, olsa olsa bu işin vazifeyi suiistimalden ibaret bulunduğunu; her ne kadar Hazine vekilinin bu davaya mah keme kararile girmiş ve bu karar şayanı hürmet bulunmuş ise de Hazinenin bu davada yeri olamıyacağını ileri sürmüştür. Mahkeme, karar vermek üzere davayı başka bir güne bırakmıştır. Türk Fransız muhtelit mahkemesinde Karar henüz gelmedi Türk Fransız muhtelit hakem mahkemesi, dün, bir toplantı yaprruş ve hü kumetimizin rühban cemaatinden istediği tazminata aid ilk davayı görmüştür. Dün bu davaya aid işler ikmal edil miş ve iş karara kalmıştır. Muhtelit mahkeme bugün saat 10 da tekrar toplanacak ve «Çukurova» davasmı görecektir. Bu davada Türkiye hükumetinin noktai nazarını profesör Mahmud Esad Borzkurd müdafaa edecek tir. Bugün bu davadan başka Adanada Simon oğlu ve Bodur oğlu fabrikalanna aid bir malzeme davasile Türkiye hükumeti aleyhine Bauer Marşal Bankası tarafından açılan davaya bakılacaktır. Hamalhğm kaldırılarak yük taşıma Zehirli gaz kurslan işlerinin şirketlere verilmesi hakkmdaki Dün saat 16 da Etıbba Odasmda Dahiliye Vekâleti karan henüz Belediyeye bildirilmemiştir. Bu karar bildiril kimyager, mütehassıs Necmeddin tara dikten sonra kurulacak şirket üzerinde fmdan (Zehirli gazler ve korunma çaretetkiklere başlanacaktır. Maamafih alâ leri) mevzuu üzerinde kursa devam eden kadar zevat, hamallann bugüne kadar lise ve ortamekteb hocalanna bir konfegördükleri muhtelif işlerin, Avnıpanuı rans verilmiştir. Kurs 29 nisanda nihayet bulacak, bunbir çok şehirlerinde olduğu gibi modern dan sonra tâli kurslar vasıtasile muhtelif bir şekilde gördürüleceğini ve bu vazifenin muhtelif nakil vasıtalarile ifa edi yerlerde halka gene ayni mevzu üzerinde lebileceğini söylemektedirler. Belediye konferanslar verilecektir. de mukayyed hamalların sayısı 3,488 Tıb Encümeni toplantısı kişidir. Bunlardan başka trenlerde, vaTürkiye Tıb encümeni dün akşam saat pur iskelelerinde, gümrüklerde mevcud 18,5 ta Etıbba Odasmda toplanarak ilolanlarla beraber şehirdeki hamallann mî mevzular üzerinde görüşmelerde bu 6,000 kişiyi bulduğu anlaşılmaktadır. 1 lunmuştur. SAĞLÎK ÎŞLERİ Muharrem Feyzi Togay Bugünlerde bazı gazetelerin mümes sili unvanım taşıyan bazı adamlar türeyerek memleketin şurasmda burasında şu gazete şöyledir, bu gazete böyledir, diye füzuli hezeyanlar savurmak ta oldukları haber alınmıgtır. Mevhum salâhiyetlerle boylarmdan aşgın rol oynamağa kalkışan i u sahtekârlarla karşılaştıklarmda muhatabı olacakları taşkmlıklardan en yakm zabıta memurunu haberdar etmekle beraber keyfiyetten bize de malumat vermelerini bayilerimizden ve okuyucularunızdan rica ederiz. Bayilerimize ve okuyucularımıza
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear