16 Eylül 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MADO, baklavayı da dondurdu Sermet ÇUHADAR .MARAŞ "İşimiz ürün dondurmak. Çünkü biz dondurmacıyız. Önce dondurmada kullandığımız kendi ihtiyacımız olan süt ve meyveleri dondurarak işe başladık. Ardından da baklava geldi. Şimdi burada üretimini yaptığımız baklavayı dondurarak soğuk zincirle dünyanın dört bir yanına ihraç ediyoruz." Bu sözler, yarattığı dondurma markasıyla ününü Türkiye dışına taşıyan MADO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kanbur’a ait. Mehmet Kanbur’un başında bulunduğu şirket bu bölgede ürünü mevsiminde dondurarak aynı tazelikle her mevsim tüketiciye ulaştırmakta. Ülke genelinde 300’e yakın, dünyada ise 16 ülkede şubesi bulunan MADO bu dondurulmuş gıdaları aynı aroması ve tazeliği ile tüketiciye sunuyor. Dondurma üretiminde hep ilklere imza atan ve yıllarca sektörü inceledikten sonra bugünkü noktaya gelen Kanbur, otuz yıl önce babasından devraldığı küçük bir pastaneyi bugün dondurmada bir dünya markası haline getirmiş. Bu başarısını bilgi, teknoloji ve ustalığın birlikte harmanlanmasına bağlayan Kanbur, "Babamdan edindiğim ustalığı bilgi ve teknoloji ile birleştirerek bugünlere geldik. Şimdi sanayiciyiz. İşletmelerimde 2000 kişi çalışıyor. Ama sanayicilik başka, işletmecilik başka, ustalık başka. Biz bu üçünü birleştirdik ve MADO’yu yarattık. Ben Türkiye’nin geleceğini gıdada görüyorum. Sanayimizin tarıma dayalı sanayi olması gerekir" dedi. K Maraş dondurmasının gizi Binboğalar’da yayılan keçilerin sütünde... Neden keçi sütü? Meşhur Maraş dondurmasının en büyük özelliğinin Binboğalar’da yayılan keçinin sütü ve sahlep ile ustalığın bir arada olmasından kaynaklandığını ifade eden Kanbur işin sırrını anlatırken "Maraş dondurma sının standardı içerisinde keçi sütü olmak zorunda. Toros zirvelerinde yayılan keçinin sütünde ayrı bir aroma var. Biz dört mevsim dondurma üreten ve satan bir firmayız. Dolayısıyla kış aylarında da keçi sütüne ihtiyacımız var. Bu sütü kışın temin etmek mümkün ama bahar mevsimindeki aromayı bulamıyoruz. Bu nedenle o mevsimde tein ettiğimiz sütü dondurarak üretimde kullanıyoruz. Dolayısıyla dört mevsim aynı aromayı tüketiciye sunuyoruz" diye konuştu. Kanbur, dışarıda Maraş dondurmasına talebin daha çok meyveli dondurma çeşitlerine olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti: "işte bu nedenle ihtiyacımız olan meyveyi de her dönem temin etmek durumundayız. Bunun için meyveleri de dondurmaya başladık. Vişne, ahududu, çilek gibi meyveleri dondurarak dondurmada kullanmaya başladık. MADO kalitesini devam ettirebilmek için bu gerekliydi. Bu iki yönlü bir olay. Biz de yediğiniz meyveli dondurma mevsiminde yetişmiş doğal ürünler. Serada yetişen bir çilekte aynı lezzeti bulamazsınız. Bizi farklı kılan nedenlerin başında bu özelliğimiz geliyor. Şimdi Maraş Bölgesinde bol miktarda meyve temin edebiliyoruz. İlk önce ihtiyacımız olanı donduruyorduk. Önümüzdeki ciddi yatırımımız dondurulmuş meyve üzerine. Bu bölgede ciddi bir potansiyel var. Narenciye, çilek, vişne, kiraz gibi meyvelerde son dönemde ciddi anlamda üretim yapılıyor. Bunu değerlendirmek gerekir. Eğer Ameri ka’dan buralara dondurulmuş gıda geliyorsa biz bu bölgede bunu neden yapmayalım. Hammaddesi hazır". Dondurulmuş baklava Gıdaların dondurulmasına kendi ihtiyaçları dolayısıyla başlayan MADO, şu anda baklavayı dondurarak Türkiye’nin dört bir yanına soğuk zincirle gönderiyor. İşlerinin dondurma üretimi olması dolayısıyla için altyapısının olduğunu söyleyen Kanbur bu konuda şunları söyledi: "Şu anda tüm şubelerimizde Maraş’ta yapılan dondurma ve Maraş ustalarının yaptığı baklavayı satıyoruz. İlk zamanlar bu teknolojimiz olmadığı için baklavayı şubelerde yapmayı denedik veya günü birlik buradan gönderiyorduk. Fakat çok başarılı olmadı. O dönem katıldığım bir gıda fuarında Amerikalıların ekmeği dondurarak uzak yerlere yolladığını gördüm. Amerika’dan buraya ekmek geliyorsa bunu biz de yaparız dedim. Tabi ki Maraşlı ustaların benim gözetiminde yaptığı baklavayı tüketiciye ulaştırmak. Maraşlı ustalar yıllarca baklava yaptı ama bunu dışarı pazarlayamıyorduk. Baklavanın ustalığın yanında özelliğinin biri de kullandığı malzeme. İçine konulan yağ, fıstık gibi maddeler çok önemli. Biz bu konuda Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. İşin altyapısı olunca şimdi yurtdışındaki insanlar Maraş’ta yapılan baklavayı yeme şansına sahip. Uzak mesafelere dondurduğumuz baklavayı ulaştırıyoruz. Orada fırınlanarak ve ardından şerbet dökülerek yemeye hazır hale geliyor. Bizim yaptığımız bir nevi hücre dondurması. Dondurduğumuz madde yerine ulaştığında çözülerek sunuma hazır hale geliyor." Tarım üretimi faizi geçti ANKARA(ANKA)Türkiye nüfusunun yüzde 35'inden fazlasının geçimini sağladığı tarım sektörünün yaptığı toplam üretim, beş yıl aradan sonra ilk kez devletin iç ve dış borç faiz ödemelerini geçti. 2000 yılında yüzde 116.5 olan ve 2001 yılında da yüzde 190.8'le rekor düzeye ulaşan faiz ödemelerinin tarım üretimine oranı bu yıl yüzde 85.4 düzeyine geriledi. Söz konusu oranın gelecek yıl ise yüzde 79.3'e düşmesi bekleniyor. Türkiye'ye AB ile müzakerelerde en fazla meşgul etmesi beklenen ve özellikle tarımsal nüfusun azaltılması gibi konuların da gündeme geldiği tarım sektörünün toplam üretimi, 20002004 yılları arasında kamunun iç ve dış borçlar için yaptığı faiz ödemelerinin altında seyrediyordu. Başka bir ifadeyle beş yıl boyunca "rant" kesimi tarım sektöründen daha yüksek bir gelir elde etti. Tarım sektörünün yaptığı toplam üretim, beş yıldan sonra ilk kez 2005 yılında devletin iç ve dış borç faiz ödemelerinin üzerine çıktı. Türkiye, kısa vadeli sermaye hareketlerini serbest bıraktığı 1990 yılında, tarım üretiminin yüzde 20.3'ü kadar faiz ödemesi yapıyordu. Yaşanan krizlerin reel faiz oranlarında yol açtığı yüksek artışların etkisiyle, faiz ödemelerinin büyüklüğü tarım sektörünün üretiminin 1994 yılında yüzde 49.9'una kadar yükseldi. 1999 yılında ise devletin faiz ödemeleri tarım sektörünün üretiminin yüzde 90.5'i kadar bir büyüklük oluşturdu. 2000 yılından başlayarak faiz ödemelerinin toplam tutarı, Türkiye'nin toplam tarım üretimi değerinin üzerine çıktı. Faiz ödemelerinin tarım üretimine oranı 2000 yılında yüzde 116.5 olduktan sonra 2001 krizinde ise yüzde 190.8 ile neredeyse ikiye katlandı. 2002 yılında faiz ödemeleri tarım üretiminin yüzde 161.5'i kadar bir büyüklük oluşturdu. 2003 yılında ise bu oran yüzde 139.1 olarak gerçekleşti. 2004 yılında faiz ödemeleri tarım üretiminin yüzde 113.5'i düzeyinde bulunuyordu. Keçi sütü marka olacak Türkiye’nin geleceğini gıda sanayinde gören Kanbur, sektörün devlet desteğine ihtiyaç duyduğunu belirterek, "bölge insanına hayvancılık yapın diyoruz. Özellikle keçi yetiştirin diyoruz. Şu anda bana 13 bin civarında keçi var. Yapişletdevret şeklinde bir proje uyguluyoruz. Köylüye damızlık olarak 50’lik ve 100’lük halinde keçiler veriyoruz. Yani biz hammaddesini veriyoruz. Onlardan da süt alıyoruz. Günde 200300 ton süte ihtiyacımız var ama 100 ton bulabiliyoruz. Köylü şehre gelip iş arayacağına ben işi ayağına götürüp onlara para kazandırıyoruz. Ben Maraş’ı keçi sütüyle marka yapmak istiyorum. Nasıl Edirne inek sütünden yapılan beyaz peynir ile ismini duyurmuşsa keçi sütü denildiğinde Maraş akla gelsin istiyoruz. Eğer keçi sütü yaygınlaşırsa gelecekte hedefimiz peynir ve süt fabrikaları kurmak"dedi. 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle