16 Eylül 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dondurulmuş meyve sebze tüketimi kişi başına yılda yarım kilo! Dr. Kemalettin TAŞDAN G ıda sanayi, Türkiye ekonomisi içerisinde gerek üretim gerekse dış ticaret açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Son yıllar itibarıyla, Türkiye’de imalat sanayi üretim değerinin yüzde 19’u, ihracatının ise yüzde 5’i gıda sanayi tarafından sağlanmıştır (DPT, 2004). Gıda sanayi içerisindeki konserve ve dondurulmuş gıda sanayileri ise önemli derecede gelişim göstermiş olan ve bu gelişimini gelecekte de sürdürmesi beklenen sektörlerdir. Her iki sanayi kolunun da gelişimini sağlayan faktörler arasında, ekonomik ve teknolojik gelişmeye bağlı olarak gıda talep yapısında meydana gelen değişimin yanı sıra kadınların iş yaşamı içerisindeki payında ve tek başına yaşayan nüfusta görülen artış önemli bir yere sahiptir. İhracat ise özellikle dondurulmuş gıda sektörünün gelişimini sağlayan en önemli etkendir. Gerek dondurulmuş gıda gerekse konserve sanayi ürettikleri ürünlerin, üretim dönemi ile sınırlı olan talebini tüm yıla yaymakta, diğer bir deyişle ürünlerin yıl boyunca bulunabilmelerini sağlamaktadır. Bu özelliklerine bağlı olarak da iki sektörün ürünlerinin önemli bir bölümü birbirinin yerine ikame edilebilir niteliktedir ve aralarında rekabet mevcuttur. Bunlarla birlikte firmaların önemli bir kısmı her iki sektörde de faaliyet göstermektedir. Dondurulmuş gıdaların üretimine, 1930’lu yıllarda ABD’de, 1950’lerde de Avrupa’da başlanmıştır. Türkiye’de ise bu sektördeki faaliyetler 1970’li yıllarda dış ticarete yönelik olarak başlamıştır. Ancak özellikle 1990’lı yıllarla birlikte, yurtiçi gıda piyasası ve talep yapısında meydana gelen değişimlere bağlı olarak sektör yurtiçi piyasaya da yönelmiştir. Bunun sonucu olarak üretimde önemli derecede artış gerçekleşmiştir. Nitekim, sektörün en önemli faaliyet alanı olan dondurulmuş meyve ve sebze üretiminin, 19952004 dönemine göre yaklaşık iki kat artarak 133 bin tona ulaştığı tahmin edilmektedir (DPT, 2001; DPT, 2004; İGEME, 2005a). Üretim artışını sağlayan en önemli faktör ise günümüzde 27’ye ulaşan firma sayısındaki yükselmedir. Dondurulmuş meyve ve sebze üretiminin yaklaşık yüzde 74’ü (2004) ihraç edilmektedir ve bu durum sektörün ihracat ağırlıklı bir üretim yapısının olduğunu göstermektedir. İhracatta en büyük paya AB ülkeleri sahip iken ABD, Çin, Japonya ve Orta Doğu ülkeleri diğer önemli pazarlardır. Ancak özellikle Türki Cumhuriyetler başta olmak üzere Japonya ve ABD gibi pazarlardaki ihracat potansiyeli yeterince değerlendirilememektedir. İhracatta en önemli paya sahip olan ürünler ise tatlı biber ve çilektir. İhracatta meydana gelen artışa karşın dondurulmuş meyve ve sebze ithalatı ise son yıllarda önemli derecede azalırken, ithalatı yapılan en önemli ürünler tatlı mısır ve patates olmuştur. Sektörde üretim, yüksek teknoloji ile yapılmaktadır. Üretimde kullanılan yöntemler arasında en yaygın olanı "Bireysel Hızlı Dondurma (IQF)" iken, kullanılan diğer bir yöntem de "Hızlı (Ani) Dondurma (Sharp Freezing)"dır. Diğer yandan, üretim belirli dönemlerde yo ğunlaşmaktadır. Buna göre, üretimin yaklaşık yüzde 80’i HaziranEylül döneminde kısmen de Ekimde yapılmaktadır. Üretime bağlı olarak sektörde büyük oranda geçici istihdam söz konusudur ve çalışan işçilerin yüzde 70’i geçici işçi niteliğindedir (DPT, 2001). Sektörde faaliyet gösteren firmaların tamamı hem üretici hem de ihracatçı iken, bir bölümü yerli ve yabancı sermaye ortaklığı niteliğindedir. Bunun yanı sıra büyük ölçekli firmalar oldukça etkindir ve üretimin oldukça büyük bölümü bu firmalar tarafından gerçekleştirilmektedir. Firmaların kapasite kullanım oranı ise zaman zaman yüzde 100’e kadar ulaşabilmekte, ancak bu oran hammaddenin yetersiz olduğu durumlarda yüzde 50’nin altına dahi düşebilmektedir (Güneş ve ark., 2002). Dondurulmuş meyve ve sebze sanayinde işlenen başlıca ürünler; patates, yeşil ve kırmızı biber, bezelye, fasulye, çilek, vişne, kiraz, erik ve kayısıdır. Üretimde kullanılan hammaddelerin tamamına yakını yurtiçi kaynaklı iken, başta brokoli ve Brüksel lahanası olmak üzere hammaddenin yüzde 3040’ı sözleşmeli üretim yöntemi ile sağlanmaktadır. Bununla birlikte yurtiçi kaynaklı hammaddenin yetersiz olduğu dönemlerde veya ürünlerde ise ithalat da yapılabilmektedir. Türkiye’de dondurulmuş meyve ve sebze tüketimi ise kişi başına 0,5 kg/yıl (2001) ile ABD ve AB ülkelerinin oldukça gerisindedir. Ancak üretim artışına paralel olarak, birim maliyetlerdeki düşmeyle birlikte yüksek olan fiyatların azalmasının, tüketimi gelecekte daha da artırması beklenebilir. Dondurulmuş meyve ve sebzeler başta olmak üzere dondurulmuş gıda sektörünün başlıca sorunları ise hammadde kalitesi ve yetersizliği, enerji kesintileri, sözleşmeli üretimin yaygınlaşamaması, kalifiye eleman yetersizliği, soğuk zincirdeki kırılmalar ve kısa periyotlu üretime bağlı yüksek hammadde alımının finansmanıdır. Konserve meyve ve sebze işleme sanayinde de özellikle 1990’lı yılların ortalarından itibaren önemli gelişi min gerçekleştiği görülmektedir. Bu gelişimle birlikte 1992 yılında 135 bin ton olan üretimin 2004 yılında 240 bin tona ulaştığı tahmin edilmektedir (İGEME, 2005b; DPT, 2004). Sektörde faaliyet gösteren ve bir kısmı yabancı sermayeli olan 130 adet civarındaki işletmenin çoğunluğu ağırlıklı olarak sebze işlemektedir. Diğer yandan firmalar, hammadde teminindeki kolaylıktan dolayı, Marmara ve Ege’de yoğunlaşmaktadır. Ağırlıklı olarak bezelye başta olmak üzere fasulye, bamya ve karışık sebzelerin yanı sıra şeftali, kayısı ve vişne gibi meyvelerin işlendiği sektörde, turşu grubu içerisinde en fazla işlenen ürün, kornişondur. Hammaddesinin tamamına yakınını yurtiçi üretim ile karşılayan sektörün, uluslararası piyasada rekabet şansı yüksek olan armut ve erik konservelerinin üretimi ise istenen düzeyde değildir. Konserve meyve ve sebze sanayi de dondurulmuş gıda sanayi gibi ihracat ağırlıklı üretimin olduğu bir sektördür. Nitekim, 2004 yılı itibarıyla üretimin yüzde 88’i (212 bin ton) başta Almanya, Japonya ve Rusya Federasyonu olmak üzere çeşitli ülkelere ihraç edilmiştir. İhracatı yapılan en önemli ürünler, turşulardır. Türkiye’nin konserve sebze ve meyve ithalatı ise düşüktür ve genelde yurtiçinde üretimi olmayan ürünlerden oluşmaktadır. Sektörün en önemli sorunu ise yüzde 5560 arasında kapasite kullanım oranıdır ve bu durum sektörde önemli derecede atıl kapasite bulunduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, konserve ve dondurulmuş gıda sanayileri ekonomik ve teknolojik gelişmeyle birlikte değişim gösteren gıda talep yapısına bağlı olarak gelişim gösteren sektörlerdir. Dolayısıyla her iki sektör de gelecekte, gerek yurtiçi gerekse yurtdışı piyasalardaki talep yapısına bağımlı olarak önemli bir gelişim gösterebilecektir. Gelişimi hızlandırabilecek temel faktör ise ihracattır. Bu açıdan bakıldığında mevcut ve potansiyel pazarların belirlenmesinin yanı sıra, bu pazarlar tarafından talep edilen ürünlerin üretimine yönelik çalışmaların yapılması oldukça önemli ve gereklidir. İhracatçılar ve TEMA, zeytin için el ele ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ile TEMA Vakfı, bir Akdeniz ülkesi olan Türkiye’nin zeytin tarımında hak ettiği kapasiteye ulaşması ve üretimin artırılması için ortak çalışma yapma kararı verdiler. Daha önce "zeytin tarımı" yapılması için kullanılacak alanların seçimi konusunda düşünce ayrılığı yaşayan iki kuruluş, doğru yöntem ve arazi seçimi için işbirliği yapacak. Konuya ilişkin TEMA Vakfı’nın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: "Yaşanan olumlu gelişmeler çerçevesinde TEMA Vakfı, basında yer alan çeşitli beyanlarla ilgili olarak birlik aleyhine açtığı tazminat davasını geri aldı. Birlik ve TEMA yönetimlerinin birlikte yapacakları çalışmalar; ülke topraklarının daha iyi değerlendirilmesi, zeytin üretiminin arttırılması yoluyla istihdama katkı sağlaması, iç göçün önlenmesi ve refah seviyesinin yükseltilmesine katkı sağlayacaktır. Artan üretim, gelecek yıllarda Türkiye’nin uluslararası ticarette de hak ettiği yeri almasına yardımcı olacaktır. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği; zeytin tarımı yapılacak arazi için hazine arazileri, ürün değiştiren tarım alanları, gerçek ve tüzel (kamu ve özel) kişilere ait araziler vb. yerlerde yapılması seçeneklerin belirlenmesi ve arazi seçimi konusunda TEMA ile işbirliği yapacak Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ve TEMA Vakfı, zeytin tarımı ile ilgili ilk proje bölgesini Manisa olarak belirledi. Manisa ilinde gerçekleştirilecek uygun arazi seçimi sonrasında süratle bu alanlara zeytin fidanları dikilecek. Bu işbirliği çerçevesinde, en kısa süre içinde zeytin tarımı konusunda lider ülkelerin katılımıyla geniş kapsamlı bir ‘Zeytin Çalıştayı’ gerçekleştirilecek." 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle