16 Eylül 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Konserve ve dondurulmuş gıda sektöründe işler tıkırında... Çetin YİĞENOĞLU A DANATürkiye, gerçekten paradokslar ülkesi… Neden mi? Tarımda çok iyi olması gereken alanlarda kötü, kötü olması hoş görülebilir alanlarda ise iyi olan bir ülke acaba başka nasıl tanımlan Türkiye’de üretilen dondurulmuş gıdaların yüzde 90’a yakın bölümü AB, ABD, Çin, Japonya ve Ortadoğu ülkelerine gönderiliyor. ekolojik ürünleri eklediniz mi gel keyfim, gel…Kuşkusuz pembe düşler güzeldir, ama Türk’ün her işinde bir çapanoğlu olmazsa olmaz… Bu sektör de, elde edilen sınırlı başarıya karşın pek öyle çekirdeksiz üzüm türünden değil. Burada da sorunlar var… İşte başlıcaları: ¦ Firmaların çoğunun ARGE ünitesi yok. ¦ Ürünün fabrika çıkışından son tüketiciye kadar izlediği yolun en önemli sorunu taşımacılık. Yaz aylarında frigorifik taşıyıcı sıkıntısı çekiliyor. Türkiye’nin düşük sıcaklıklı frigorifik kamyon filosu oldukça yaşlı. ¦ Taşımanın yanı sıra tarladan sofraya gıda güvenliği de sorunlu. Perakende satış noktalarında muhafaza olanakları yetersiz. ¦ Hammadde maliyetleri çok yüksek. Ayrıca, standart kalitede sürekli hammadde temininde de sorunlar yaşanıyor. Bunda denetim ve ceza uygulamalarındaki eksiklikler rol oynuyor. Buna bağlı olarak sigortasız eleman çalıştırmak kadar hammadde temininde kayıt dışı yollara başvurarak yapılan haksız rekabet çok etkili. Türkiye’ye kaçak olarak canlı ve donmuş et girdiği bilinmesine karşın devlet bilmezden gelmekte. ¦ Finans sorunu en güncel sorunlar arasında. Teşvikler yetersiz. Bir karmaşa söz konusu. Banka kredileri yetersiz. Bankalar aracılığıyla işletilen batık işletmelerin rekabeti acımasız. ¦ Kamu örgütlenmesi de son derece yetersiz ve karmaşık. Yasal düzenlemeler yetersiz. ¦ Tarımsal üretim planlamadan yoksun. ¦ Üretim yapılan topraklar sorunlu. Erozyon, toprak ve su kirliliği verimliliği etkiliyor. ¦ Girdi kullanımı sorunlu. Eğitim, tohumluk, gübre, mekanizasyon konularında da yetersizlik söz konusu. abilir? Siz, insanoğlunun bu dünyadaki macerasında kültürel birikimin temelini oluşturan, toplayıcılıktan avcılığa, gıda elde etme uğraşında tarımın her aşamasının yaşandığı bir coğrafyada tarım ülkesi gibi bileğinizin hakkıyla edindiğiniz bir nitemi yitireceksiniz, ayrıca sanayi devrimini ıskalamış bir topluma yakışır biçimde treni kaçırdığınız bir sektörde sanayi devlerine karşın iyi durumda olacaksınız… Buna paradoks denmez de ne denir? Türkiye’nin konserve ve dondurulmuş gıda sektöründe iyi olması acaba nasıl açıklanır? Bunda bir obur kültürün mü, yoksa pastırmayı, torbada süzme yoğurdu, yufka ekmeği icat eden göçebe kültürün mü rolü var?Türkiye’nin dondurulmuş gıda sektöründeki başarısına bakınca insan ister istemez şaşırıyor.Çünkü, dünyada dondurulmuş gıda sektörü ilk kez 1930’larda ABD’de başlarken Kayseri’deki öncü tesis bile dikkate alınsa bu sektördeki geçmişimiz otuz yılı geçmiyor. Gelinen noktada bu dikkate alındığında sektörün sanayi devlerine karşın elde edilen başarı şaşırtıcı geliyor. Gelişmelere bakılırsa dondurulmuş gıda ticaretinde gelecek umut vaat ediyor. 1998’de 7694 ton olan dış alımın bugün yok denecek düzeye inmesi bunun kanıtı. Kuşkusuz, bunda temel etmen İngiltere, Almanya, Hollanda ve Lübnan kökenli beş yabancı şirkete karşın her biri dünya çapında haklı bir ün sahibi Türk firmalarınca gerçekleştirilen yüksek üretimin payı büyük. Bugün, Türkiye’de üretilen dondurulmuş gıdaların yüzde 90’a yakın bölümü AB, ABD, Çin, Japonya ve Ortadoğu ülkelerine gönderiliyor. Dünya toplam üretimi 40 milyon ton. Sebzede Belçika ile Çin, meyvede ise ABD ile AB’nin başı çektiği sektörde Türkiye sadece Bursa ve civarındaki tesislerle bu dışsatım başarısını yakalamış durumda. Pırasanın Tarsus’tan, limonun Mersin’den gelmesi dışında biraz Balıkesir biraz İzmir ve biraz da Adapazarı sayılmazsa Sektörün kalbi Bursa’da atıyor denilebilir. Buna karşın 300 bin metreküp depo ve bir defada 7 bin 500 tona kadar ürün alabilen 15 bin metreküplük şoklama tüneliyle kapasitenin neredeyse yarısının atıl durumda olduğu bile söylenebiliyor.Bu durumda, tanım yerindeyse 40 milyon tonluk pastadan daha çok pay almak için daha çok üretmek yeterli olacak gibi görünüyor. Bu konuda, gurmelerin ellerine su bile dökemeyeceği tadımcıların, çeşnicibaşıların damaklarında biçimlendirilmiş Türk mutfağının özgün ve varsıl ürünleri sonsuz bir hazine… Dondurulmuş gıda kapsamında dünya piyasalarına sunulan K.Maraş’ın dövme dondurması, Gaziantep’in baklavası, Kayseri’nin pastırmalı paçanga böreği, sigara böreği ve su böreği dünyada rakipsiz. Bunların yanına Malatya’dan kayısıyı, İzmir’den çekirdeksiz kuru üzümü, sofralık zeytini, zeytinyağını, lokumu, helvayı ve en önemlisi yeni teknolojilerle donanımlı gıda sanayinde işlenecek Geçen yıl ette yüzde 70, hamurda da yüzde 56’lık büyüme sağladı Pınar, dondurulmuşta öncü İ ZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Türk gıda sektörünün öncü kuruluşlarından Pınar, dondurulmuş ürün kategorisinde de önemli başarılar elde etti. Özellikle dondurulmuş et ürünlerinde geçen yıl yüzde 70 oranında büyüme sağlayan şirketin, dondurulmuş hamur kategorisinde de yüzde 56’lık büyüme başarısı yakaladığı belirtildi. Ülkemizde dondurulmuş ürünler kategorisinin ev içi ve ev dışı olarak ikiye ayrılması gerektiğini belirten Pınar yetkilileri, ev dışı kanal olarak nitelendirilen otel, restoran ve büfelerde satılan dondurulmuş ürünler pazarına dönük verilerin sınırlı olduğunu belirtiliyor. Dondurulmuş ürünlerin dondurulmuş etle ve balık, dondurulmuş hamur ve dondurulmuş sebze olmak üzere üç ana gruba ayrıldığını da bildiren Pınar yöneticileri, 2003 yılı piyasaya verilerine göre tonaj bazında pazarın yüzde 67’sini hamur, yüzde 9’unu et ve yüzde 24’ünü de sebze ürünlerinin oluşturduğunu söylüyor. Bu tablonun ciro bazında da yüzde yüzde 53 hamur, yüzde 23 et ve yüzde 24 sebze şeklinde oluştuğunu belirten yetkililer, Pınar’a yönelik şu bilgileri veriyor: "Sektörün lideri olan Pınar’ın 2004 yılından iti baren özellikle dondurulmuş et ürünlerine dönük yaptığı yeni köfte ürünleri ve iletişim çalışmaları ile bu görünümün 2005 yılında sebze pazarının küçüldüğü, daralan sebze pazarının karşısında et ve hamur ürünleri pazarının oransal olarak, gerek tonaj gerekse de ciro bazında büyüdüğü tahmin edilmektedir. Ülkemizdeki kişibaşı milli gelir seviyesinin yükselmesi ve bunun yanında çalışan kadın sayısında artış, pratiklik yönünü beraberinde getiren dondurulmuş ürünler ürün grubunu büyütmektedir. Pınar markası altında 2004 yılının son çeyreğinde pazara verilen ‘Türkiye’nin Köfteleri’ ürün grubunda yer alan ve orijinal Türk köfte lezzetlerine sahip 9 çeşit köfte ile Türk tüketicisinin damak tadına hiç de yabancı olmayan köfteler, pratik bir formda hazırlanmıştır. Sonuçta Pınar markalı dondurulmuş et ürünleri 2005 yılında yüzde 70’lik bir büyüme yaşamıştır. Bunun yanında özellikle dondurulmuş hamur kategorisine dönük de yoğun çabalar meyvelerini vermiş ve Pınar’ın hazır pizzalarında ve milföy hamurlarında da 2005 yılında yüzde 56’lık bir büyüme yaşanmıştır." 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle