Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 TEMMUZ 2020 8 EKMEK, ÇIMENTO, BALIK VE FUARLAR... ORDUNUN ASKERI SAYILAMAYACAK YENI FAALIYETLERI Mısır ordusunun açgözlülüğü Ordunun mevcut imparatorluğunda 93 şirket var, bunların üçte biri son yedi yılda kuruldu. Kamu ihalelerindeki yolsuzluklar büyüme stratejisinin merkezinde yer alıyor. Tüm bakanlıklar bu otorite ile ortaklık imzalamaya mecbur edildi. “Fiyatlar tartışmaya açık değil”... Vergilerden muaf ordu şirketleri, 2019’un sonlarında kararlaştırılan elektrik fiyatlarındaki artıştan da ayrı tutuldu. JAMAL BUKHARI A L RIANE AVRILLEUX * M areşal Abdülfettah el Sisi’nin 2013’te iktidara gelmesinden bu yana, Mısır ordusu ardı arkası kesilmeyen hamleler ile ekonomik bir büyüme peşinde. Her sektörde hamle yapmayı savunan ordu, kamu ve özel şirketlerin zararına binlerce projeyi tekelleştiriyor. Bu tekelleştirmeden çıkan sonuçlar ise ülkeye fayda sağlamıyor. Televizyon kanalları, haki tulumlu askerlerin püskürtme tabancaları ile asfaltı dezenfekte ettiğini yayımlıyor. Arka fonda düşük bütçeli film müziği çalarken insansız hava araçları (İHA) ülkenin inşa ettiği dört sahra hastanesinden birinin üzerinde uçuyor ve askerler Kahire metrosunda disiplinli bir şekilde bekleyen kalabalığa tıbbi maskeler dağıtıyor. Aynı yayında 100 milyon nüfusa sahip olan bir ülkede günde 100 bin tıbbi maske üretim gücüne sahip olan askeri fabrikalara övgü yağıyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı Mareşal Abdülfettah el Sisi’nin inşa ettiği Mısır’da, ordunun koronavirüs salgınıyla yüzleşmekten korkmadığını göstermek için mayıs ayında savaş sahnelerini aratmayan bir gösteri düzenlendi. ‘Stratejik rezerv’ 7 Nisan’da Sisi, 2015 yılında kurulan kamu kurumu Mısır Tıbbi Malzeme Toptan Satın Alma ve Tedarik Otoritesi sayesinde ülkenin ekipman konusunda “stratejik rezervlere” sahip olduğunu halka duyurdu. Bu kurum resmi olarak başkanlık himayesi altında görünse de aslında General Bahaa Eldin Ziedan tarafından yönetiliyor. Açıklama, birçok Mısırlının kafasında, ordunun sağlık krizini ekonomi üzerinde olan kontrolünü artırmak için kullandığı şüphesini doğurdu. Çünkü 1952’de Hür Subaylar Hareketi tarafından düzenlenen askeri darbeden bu yana, ordu yavaş yavaş büyük bir girişimciye dönüştü. 2018’deki anayasa değişikliği ile “demokrasi ve kurumların garantörü” ilan edilen Sisi 2013 yılında iktidara gelmesinden bu yana hükmü ve yetkileri on kat arttı. Mısır Cumhurbaşkanı için bu değişimin iki avantajı var. Birincisi, daha az bürokratik olan ordunun, ülkenin ihtiyaç duyduğu büyük altyapı projelerini mümkün olduğunca hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi için en iyi çözüm ortağı olması. İkincisi, ekonominin militarizasyonu ile gittikçe sayıları artan ordu mensuplarına yeni gelirler sağlayarak rejimin istikrarının garanti altına alınması. General Ziedan başkanlığındaki kurum, 2016 yılında devlet hastanelerinin tıbbi ekipman siparişleri için zorunlu aracı kılındı. Yerli veya yabancı tedarikçileri kurum bizzat seçiyor. Pazarlık yoluyla ekipmanları toplu olarak satın alıp marjını ekledikten sonra Sağlık Bakanlığı’na satıyor. Covid19 salgını ile kurumun yetkisi daha da genişledi. Bu süreçte eldiven ve maske gibi gerekli olan temel tıbbi ürünler de yetki kapsamına girdi. Kurumu bypass eden özel bir klinik müdürü, “kurumdan geçmediğimiz için solunum cihaz siparişimiz bloke edildi” diye anonim bir açıklama yaptı. ‘Askeri tekelleşme’ Teorik olarak, kurum aracı ile merkezileşme ithalat fiyatlarını düşürmek ve ekipman ihtiyaçları ülke genelinde daha iyi karşılamak için tercih edildi. Fakat uygulamada malzeme ve ekipman eksikliklerine neden oldu. Hastane yöneticisi olan Ali M., reformların etkisini şöyle açıklıyor: “Standart boyutta olmayan kapaklar gibi kalp ameliyatları için gerekli ekipmanın yüzde otuzu eksik. Bu durum, binlerce hastayı bekleme listesine almaya ve ölüm oranlarında artışa sebep oluyor.” Bu askeri tekelleşmenin bir Ordu, çimento sektörü doygunluk seviyesine ulaşmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Sisi tarafından başlatılan büyük altyapı projelerine ayrıcalıklı erişimi sayesinde piyasanın yüzde 13’ünü almayı başardı. Granit ve mermer ocakları için de aynı senaryo yaşandı. 2016 yılından bu yana, ordu ulusal üretim kapasitesinin yüzde 40’ını kontrol ediyor. başka sonucu ise ticaret odasının bir üyesi tarafından sağlanan verilere göre Satın Alma ve Tedarik Otoritesi’nin hoşnut olmadığı iki bin yerel tıbbi ekipman ithalatçısı ve üreticisinin kamu ihalelerine girmesi yasaklandı ve dolayısıyla kapanmaya mecbur edildi. Bu durum sadece sağlık sektörüyle sınırlı değil. Bilgisayarlar, çeşitli elektronik ekipmanlar, hizmetler: Ordu artık ekmek, makarna veya maden suyu şirketlerinden elde ettiği kârlardan yetinmiyor. 2013 yılından bu yana balık üretme çiftliği sahibi, çimento üreticisi ve hatta fuar organizatörü oldu... Ordunun mevcut imparatorluğunda 93 şirket var, bu şirketlerin üçte biri son yedi yılda kuruldu. Kamu ihalelerindeki yolsuzluklar büyüme stratejisinin merkezinde yer alıyor. Tüm bakanlıklar ve hatta İslami ilimler üniversitesi olan El Ehzer da bu otorite ile ortaklık imzalamaya mecbur edildi (1). Üniversite profesörü Azraq T.’nin açıkladığı gibi, fiyatlar tartışmaya açık değil: “Ordu, devlet üniversiteleri ve tedarikçiler arasındaki tek aracı. Bize piyasa fiyatından yüzde yirmi daha pahalı olan ithal bilgisayarları satmayı teklif ediyor.” Eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek tarafından kurulan patronaj sisteminde, iş dünyası kendisinin de pastada payı olduğu için orduya tanınan imtiyazlardan rahatsızlık duymuyordu. Bugün ise, savunma güçlerinin ekonomik hayata müdahalesi iş dünyasının canını sıkıyor. Bu tavır karşısında milyarder Naguib Sawiris (2), “Ordunun normal şirketlere göre aşırı avantajları var. Rekabetin bozulmasına sebep oluyor” diyor. Vergilerden muaf olan ordu şirketleri, 2019’un sonlarında kararlaştırılan elektrik fiyatlarındaki artıştan da ayrı tutuldu. Askeriendüstriyel kompleksin üç ayağı var: Askeri Üretim Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve ona bağlı olan özerk kurumlar ve son olarak Sanayileşme için Arap Organizasyonu (OAI). Sadece 1954’te kurulan Askeri Üretim Bakanlığı göz kamaştırıcı büyüme hakkında bilgi paylaşıyor. 17 fabrika ve 20 şirketi sayesinde, bakanlığın gelirleri 2014’te 4.2 milyar Mısır lirası iken 2019’da yüzde iki yüz on beş artarak 13.2 milyara ulaştı (yaklaşık 720 milyon Avro) (3). Vali görevden alındı, general atandı... Yetkilerini kuruluş amacının çok ötesine genişleten Ulusal Hizmetler Projeler Örgütü (NSPO) ise Savunma Bakanlığı denetimi altında. 1979 yılında Devlet Başkanı Enver Sedat tarafından kurulan bu kurum, başlangıçta devlet bütçesini hafifletmek için askeri birliklere doğrudan hizmet sağlamakla yükümlüydü. Günümüzde ise örgüt sahip olduğu yaklaşık 30 şirket sayesinde şehir merkezlerinde, tren istasyonlarında ve pazarlarda kurduğu dükkân ve büfelerde ucuz gıda sa tıyor. Fiyatları düşük tutmak ve diğer işletmelerle rekabet etmek için zorunlu askerlik hizmetini yerine getiren 7 bin 500 asker çalıştırıyor. Zorunlu askerlik süresi askerlerin durumlarına göre bir ila üç yıl sürüyor. Özel şirketlerde ödenen en düşük ücret 2 bin Mısır Lirası (109 avro) iken örgüt askerlere aylık sadece 350 Mısır Lirası (19 Avro) ödeyerek kendi lehine önemli bir avantaj yaratıyor. NSPO’nun zaman içinde güç kazanması her ne kadar gözler önünde olsa da hesapları gizli tutuluyor. Araştırmacı Yezid Sayigh, “Cumhuriyetin Sahipleri” (4) adlı makalesinde örgütü “hükümetin gözde girişimcisi” olarak tanımlıyor. Giza piramitlerinin de dahil olmak üzere, su arıtma tesisleri ve güvenlik kamera sistemlerinin yenilenmesi ile örgüt 2013’ten beri toplam 28 milyar Mısır lirası (1.5 milyar Avro) tutarında sözleşme imzaladı. Ayrıca Cumhurbaşkanı Sisi sayesinde otoyol işletmesinden 5099 yıl daha gelir elde etmeye devam edecek. İşlettiği benzin istasyonu sayısı 2000’li yılların başlarında bir düzine iken 2019’da 300’e yükseldi. Ülkedeki yolların etrafındaki tüm topraklar ordunun mülkiyetine geçti. İşletmek istediği arazinin sahibi olduğu takdirde, tahliyesi el koyma yoluyla gerçekleştiriliyor. 2019 yazında, örgütün buldozerleri otoyol ve ticaret bölgesi inşa etmek için İskenderiye’ye girdi. Fakat bu projeyi engelleyen birtakım unsurlar vardı: Kuzey bölgesinin silahlı kuvvetlerinin (İskenderiye) mühendislik departmanı altında yürütülen başka bir proje ve dondurulmuş gıda devi olan Gevrex’in bir fabrikası vardı. Sonuç olarak fabrika yerle bir edildi ve 1500 çalışanın görevine son verildi. Başvurulan mahkeme her ne kadar yıkımın ertelenmesine ilişkin karar vermiş olsa da bu hiçbir şeyi değiştirmedi. Ayrıca, fabrikanın yıkılmasını erteleyeceğine söz veren İskenderiye valisi de görevden alındı ve yerine bir general atandı. Ordu mevcut ulusal endüstrilerle de rekabet etmeyi hedefliyor, hatta onların yerine geçmekten çekinmiyor. Mısır merkezli bir araştırma merkezi ve yatırım bankası olan Pharos Holding’e göre, ordunun çimento pazarına girmesi, halka açık iki şirketin kapanmasına, 3 bin çalışanın işten çıkarılmasına ve sektördeki diğer üç fabrikanın zora düşmesine neden oldu. Ordu, çimento sektörü doygunluk seviyesine ulaşmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Sisi tarafından başlatılan büyük altyapı projelerine ayrıcalıklı erişimi sayesinde piyasanın yüzde 13’ünü almayı başardı. Granit ve mermer ocakları için de aynı senaryo yaşandı. 2016 yılından bu yana, ordu ulusal üretim kapasitesinin yüzde 40’ını kontrol ediyor. Piyasanın kontrolü... Bu büyüme herhangi bir stratejik plan izlemiyor. Mısır Cumhurbaşkanı, Tem muz 2019’daki bir televizyon programı sırasında, “ordudan fizibilite çalışmaları istenseydi şu ana kadar gerçekleştirdiği projelerin yalnızca yüzde 20 ila 25’ini tamamlayabileceğini” itiraf etti. Asıl amaç ekonomik performans değil, amaç ordunun piyasaları kontrol etmesi ve başarıların medya yoluyla halka sunulması. Bu durum askeriendüstriyel kompleksin üçüncü ayağı olan Sanayileşme için Arap Organizasyonu (OAI) için de geçerli. Satışları 2012 ve 2018 arasında dört katına çıkmış olsa da mevcut on iki fabrikası bazen Askeri Üretim Bakanlığı ile rekabet halinde oluyor ve dolayısıyla kazançları sınırlı kalıyor. Organizasyonun tahmini kârı 2018’de yaklaşık 2 milyar Mısır Lira (110 milyon Avro) iken bu tutar satışlarının sadece yüzde 14’üne tekabül ediyor. Hatta araştırmacı Yezid Sayigh’in raporunda yer alan ve devlet tarafından yürütülen denetim sonucu elde edilen verilere göre, organizasyonun birkaç üretim tesisinde endişe verici açıklar olduğu tespit edildi. Bu düşük ekonomik performans, yöneticilere ödenen muazzam maaşlar, düşük verimlilik ve düşük katma değer ile açıklanabilir. En az 2 bin 300 proje Ordunun her büyük altyapı projesinde yer alması açgözlülüğünün en iyi göstergesi. Bakanlıklardan doğrudan gelen işler dışında, ordu 2018’in sonunda Sisi tarafından kararlaştırılan en az 2 bin 300 büyük projenin başında yer aldı (5). İdarenin yerine geçen ordu, bu projeleri kendi birimleri ve istihbarat servislerinin uzun bir süreçten geçirdiği ve sadık saydıkları özel şirketler arasında bölüştürüyor. Bu birimlerden yapı ve köprü alanında uzman olan Askeri Mühendislik Otoritesi’nin faaliyet hacmi 20142016 yılları arasında yüzde 367 arttı. Planlanan 50 yeni şehir arasında, gelecekteki idari sermayenin başkent inşası bu karışık büyümenin simgesine dönüştü. Yeni başkent Kahire’nin 45 km. doğusunda çölün ortasında ve Paris’in yedi katına eşit bir alanı kapsıyor. Ancak çalışmaların ikinci aşaması yatırımcı eksikliği nedeniyle ertelenmek zorunda kaldı. Cam kuleler ve dağınık konutlardan oluşan şehrin embriyosu bile yatırımcılar tarafından hiç ilgi görmüyor, ülkenin ana emlak yatırımcılarından biri olan ve bu alanda hiçbir parsel satın almayan Hüseyin Sabour, “Fiyatlar çok yüksek, yatırım yapanlar inşaat pazarına girmek için çaba gösteren birkaç acemi şirketten oluşuyor. Ancak emlak balonu skandallarla beraber patlayacak” diyor. Ordu tarafından görevlendirilecek kadar şanslı olan taşeronlar için geç ödemeler kural haline geldiği için durumları artık imrendirici değil. “Ödemeler, son ödeme tarihinden en az altı ay sonra yapılıyor. Ödemeyi almak için işleri durdurmak zorunda kalıyoruz” diye ya kınıyor Avrupalı büyük bir şirket grubunun temsilcisi. Ülke borçlanıyor Peki ordunun dizginsiz faaliyetleri ülkeye fayda sağlıyor mu? Bu soruya cevap vermek zor. Kuşkusuz, makroekonomik düzeyde, inşaat sektöründeki faaliyet patlaması büyümeyi destekliyor (Dünya Bankası’nın verilerine göre, yüzde 5.6), ancak aynı zamanda ülkeyi borçlandırıyor. Nisan 2020’de Uluslararası Para Fonu’na (IMF) başvuran hükümetin kamu borcu Covid19 krizinden önce gayri safi yurtiçi hasılanın neredeyse yüzde 100’üne ve sadece anapara borcu 109 milyar dolara ulaştı (96 milyar Avro) (6). Resmi olarak, işsizlik azaldı (2018 ve 2019 arasında yüzde 9.9’dan yüzde 8.9’a indi), ancak bu düşüş esas olarak Kamu Seferberliği ve İstatistikleri Merkezi Ajansı (CAPMAS) tarafından 1.3 milyon kadının işsiz kategorisinden çıkarılmasıyla açıklanıyor. Bu ajans 2019’dan bu yana piyade generali olan biri tarafından yönetiliyor. Ekonomist Ragui Assaad’a göre, “büyüme çok az istihdam yarattı, aksine kaçak işçilerin (sosyal güvenliği olmayan) sayısı 2006’dan bu yana iki kat arttı” (7). Ve yeni projelerle ilgili medyada yayımlanan tüm aldatmacalara rağmen, petrol sektörü dışındaki faaliyetler 2017’den beri durgun bir seyir izliyor. Ordunun ekonomik açgözlülüğünün sonuçları hakkında endişe duyan birçok Mısırlı uzman, içten içe ve gerekirse kendisine ücret ödeme pahasına, ordunun belirli sektörlerden kademeli olarak çekilmesinden yana. Fakat böyle bir seçenek gündemde yok. (*) Gazeteciler Çeviri: Elvan Akansu Kara (1) “Askeri Üretim Bakanlığı: Tüketiciler bize güvenin, eskisinden daha güçlü olacağız”, AlTahrir, Kahire, 20 Kasım 2017. (2) Ortadoğu Monitörü, Londra, 21 Mayıs 2020. (3) Al Mal ve Al Masry alyoum gazetelerinin Mayıs 2018’de yayımladığı Askeri Üretim Bakanı’nın açıklamalarına göre. (4) Yezid Sayigh, “Cumhuriyetin sahipleri: Mısır’ın askeri ekonomisinin anatomisi”, Carnegie Ortadoğu Merkezi, Beyrut, 18 Kasım 2019, carnegiemec.org (5) Ordu sözcüsüne göre, 2 Eylül 2019. (6) Mısır’daki Fransız Büyükelçiliği’nin ekonomi üzerine yayımladığı mektup. (7) Ragui Assaad, “Mısır ekonomisi iyi işler yaratıyor mu? 1998’den 2018’e kadar Mısır’da istihdamın niceliği ve kalitesinin gelişiminin analizi”, Ekonomik araştırma reformu, Giza, Ekim 2019. (8) Reuters, 4 Şubat 2020.