02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 TEMMUZ 2020 2 ÇINABD TICARET ÇATIŞMASININ MERKEZİNDE STRATEJIK MADEN IŞLETMELERI YATIYOR Nadir toprak elementleri savaşı gerçekleşir mi? C B AMILLE ORTOLONI* Enerji iletiminde pilot teknolojilerin (kimi rüzgâr türbinleri, yeni enerjilerle çalışan motorlu araçlar) ve elektronik cihazların üretimi için vazgeçilmez olan seryum, disprosyum, erbiyum vb. on Ç in, her ne kadar yüksek tekno yedi mineralden oluşan nadir toprak elementleri, savunma sanayiinde de kullanılıyor. 1990’ların sonlarından bu yana dünya üretiminin ortalama yüzde 90’ını Çin sağlıyor. 2010’ların başından beri Kanada, Güney Afrika, Kazakistan ve hatta Grönland’da keşif projeleri başlatıldı. Kuzey Kore bile lojili ürünlerin imalat süreçlerinin temel parçası olan nadir toprak element devasa rezervleri olduğunu iddia ediyor. ler rezerv tekeline sahip ülke konu munda görünse de 2018 ve 2019’da ihraç ettiğinden daha fazlasını ithal etti. Ancak müşterilerinin Çin üretimine bağımlılığını dikkate alırsak gerçek bir durum değişikliğinden söz edebilir Çinli Shenghe şirketi, 2106 yılında Avustralya madencilik şirketi olan Greenland Minerals Ltd’nin en büyük hissedarı oldu ve onunla Grönland’daki Kvanefjeld madeninden ağır nadir toprak elementleri üretiminin tamamını kapsayan bir anlaşma imzaladı. miyiz? Üstelik Pekin, ABD’yi işlenmiş element ihracatını durdurmakla tehdit etmekten asla vazgeçmedi. Olay, 20 Mayıs 2019 tarihinde Ji angxi eyaletinde (Çin’in güneydoğu sunda) bulunan yaklaşık on milyon nü fuslu bir şehir olan Ganzhou’da ger çekleşti. Çin Devlet Başkanı Şi Cin ping, bir nadir toprak elementi olan mıknatıs fabrikasının koridorlarında dolaşıyordu. Ana akım medyanın geniş yer verdiği bu “teftiş ziyareti” sırasın da devlet başkanına, iki ekonomik güç arasındaki ticari çatışmayı etkisiz hale getirmekle görevli ve ABD ile müza kerelerden sorumlu ekonomi başdanış manı Liu He eşlik ediyordu. İkilinin mutabık kaldığı tarih, herhan gi bir tarih değildi. Zira on gün öncesin de ABD Başkanı Donald Trump yöneti mi, 200 milyar dolarlık Çin malı üzerin deki Amerikan gümrük vergilerini yük selterek ticaret savaşında yeni bir adım attı. Washington bu süreçte telekomüni kasyon devi Huawei’yi kara listeye ala rak şirketin bazı önemli Amerikan bile şenlerini tedarik etmesini engelledi (ya rı iletkenler, Android işletim sistemi). Bu yaptırımlar, ABD’nin Pekin’e sürpriz şekilde yaptığı iki darbeyi oluşturdu. Misilleme hamlesi zen çok düşük miktarlarda kullanılmasına rağmen vazgeçilmez olan ve birbirine benzer kimyasal özelliklere sahip seryum, disprosyum, erbiyum vb. çek utkusunu ifşa etti. Bu açıklamadan sonra Çin otoriteleri, tüm olanaklarını nadir toprak elementlerinin üretimine adadılar: Çin makam sek ürünler üretebilme hedefine çoktan ulaştı. Şu anda dünyada en yaygın kullanılan bileşenlerden biri olan (cep telefonları, elektrik motorları, MRI makine Şi’nin birkaç gün sonra nadir toprak elementi fabrikasına yaptığı ziyarette vermek istediği mesaj çok açıktı: Çin, Amerikan darbelerine misilleme yapma kapasitesine sahiptir. Basın ve bazı Çinli araştırmacılar alt başlıklara odaklandılar: Çin, Amerikan şirketlerine nadir toprak elementi tedarikini bir gecede durdurabilirdi. Çin’deki İngilizce yayımlanan Global Times gazetesindeki bir yorumda, Pekin Renmin Üniversitesi’nde uluslararası İlişkiler eğitim görevlisi Prof. Jin Canrog’a göre, Çin’in nadir toprak elementi ihracat yasağı da dahil olmak üzere (1) “ABD’ye karşı ticaret savaşını kazanmak için üç kilit kozu” bulunuyordu. Kısa bir süre sonra, Çinli endüstri liderlerini temsil eden örgüt bu tür misillemeleri (2) desteklediğini resmen ilan etti. Geçmişte uygulamalı olarak deneyimlenen bu tehdit endişe verici görünüyordu: Eylül 2010’da Doğu Çin Denizi’nde bulunan tartışmalı takımadalardan Senkaku/Diaoyu Adaları yakınlarında Japonya Sahil Güvenlik Komutanlığı’na bağlı devriye gemilerinin Çinli bir balıkçı teknesini alıkoymasının ardından Pekin, Japonya’ya nadir toprak elementi ihracatını aniden durdurdu, fakat bu ambargo kararını kamu nezdinde hiçbir zaman resmi olarak üstlenmedi ve bu durum dünya pazarlarında panik yarattı. Peki, nadir toprak elementleri tam olarak nedir? Enerji iletiminde pilot teknolojilerin (kimi rüzgâr türbinleri, yeni enerjilerle çalışan motorlu araçlar) ve elektronik cihazların üretimi içinba on yedi mineralden oluşan nadir toprak elementleri, savunma sanayiinde de kullanılıyor. 1990’ların sonlarından bu yana dünya üretiminin ortalama yüzde 90’ını Çin sağlıyor. Bununla birlikte, tescilli dünya rezervlerinin sadece üçte biri kendi topraklarında bulunuyor. Amerikan Jeoloji Araştırmaları Enstitüsü’nün çalışmaları, bu rezervlerin Brezilya, Rusya, Hindistan, Avustralya toprakları altında ve aynı zamanda Güney Asya’daki birkaç ülkede (3) bulunabileceğini gösterdi. 2010’ların başından beri Kanada, Güney Afrika, Kazakistan ve hatta Grönland’da keşif projeleri başlatıldı. Kuzey Kore bile devasa rezervleri olduğunu iddia ediyor. Ortadoğu’nun petrolü... Yine de uzun bir süredir Çin, bu alanda yarı tekel konumunda bulunuyor. Çin Komünist Partisi (ÇKP) 1980’lerin sonlarında Deng yönetiminde nadir toprak elementleri geliştirmek amacıyla öncü bir politika benimsedi. Bu endüstri daha sonra, Kaliforniya’daki Mountain Pass madenine ek olarak, faaliyet alanında ciddi gelişme kaydeden (4) General Motors’un bir yan kuruluşu ve Indiana’nın gözde şirketi Magnequench çevresindeki tüm işletme döngüsünü kendi kontrolü altında tutan ABD tarafından yönetildi. Ancak Deng, Çin’deki rezervlerin işletilmesinin jeopolitik öneminin farkındaydı. 1992’de Çin’in güneyine yaptığı ünlü reformları canlandırma turu sırasında “Ortadoğu’nun petrolü, Çin’in nadir toprak elementleri var” diyerek ger LE MONDE diplomatique [email protected] 6 TEMMUZ 2020 SAYI: 6 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Dış Haberler Müdürü Mine Esen Sorumlu Müdür Olcay Büyüktaş Akça Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Paris TemsilcisiYayın Koordinasyon Süleyman Tosunoğlu Sayfa Tasarım Şükran İşcan Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün Yayın Kurulu Ali Sirmen, Aykut Küçükkaya, Mine Kırıkkanat, Mine Esen Édité par la SA Le Monde diplomatique Actionnaires: Société éditrice du Monde, Association Gunter Holzmann, Les Amis du Monde diplomatique 1, avenue StephenPichon, 75013 Paris Tél.: 0153949601. Télécopieur: 0153949626 www.mondediplomatique.fr Yönetim Kurulu Başkan ve Genel Yayın Yönetmeni SERGE HALIMI Üyeler Vincent Caron, Bruno Lombard, Pierre Rimbert, AnneCécile Robert Dış İlişkiler ve Baskılar Müdürü AnneCécile Robert Yazıişleri Müdürü Benoit Breville Yazıişleri Müdür Yardımcıları Martine Bulard, Renaud Lambert Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. AŞ Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama AŞ ları arazi verdi, düşük fiyatlarla enerji sağladı ve yeni madenlerin açılmasını sübvanse ederek destekledi. Ancak maden isçilerinin olağanüstü zor çalışma koşullarına kayıtsız kaldılar. Çevresel kaygılardan da rahatsızlık duymadılar. Aynı zamanda, iç pazar yabancı rekabetten korundu ve madencilik faaliyetleri sadece Çinli üreticiler tarafından yürütüldü. ABD madencilikten uzaklaşırken Mountain Pass madeni işletmesi çevresel skandallardan kurtulamadı (5) Çin’in resmi üretim hacmi (yasadışı madenciliği içermeden ve tarihsel olarak toplam ekstraksiyonun yüzde 20 ila yüzde 40’ını oluşturarak) orantısız biçimde arttı: 1998’de 60 bin ton, 2002’de 80 bin ton, 2004’te 100 bin ton, 2006’da 120 bin ton. Diğer ülkelerin üretim hacmi yılda maksimum 1000 tona ulaşırken Amerikan üretimi 2003’ten itibaren durdu... Çin, bir taraftan sektördeki hâkimiyetini korurken diğer taraftan da kendi değer zincirini yukarı taşıyabilmek için teknolojik bilgi birikimine sahip olan yabancı şirketleri dönüşüm alanında çekmeye çalıştı. Bu çekim gücünün bariz sonuçları oldu: 1995 yılında Çinli Zhong Ke San Huan, Amerikan Magnequench’i satın aldı ve beş yıl sonra Indiana işletme tesisi Pekin’in doğusundaki Tianjin şehrine taşındı. Öte yandan, Çin hükümeti de daha dolaylı tekniklere başvurdu. Hem iç pazarın artan ihtiyaçlarını karşılamak hem de müşterilere arzı artırmak için yavaş yavaş bir dizi ihracat kısıtlamasına (vergiler, izinler, kotalar) gitti. Çin, ekstraksiyon sektörünün neredeyse tekeline sahip olduğu 2010 yılında, ihracat kotalarını yıllık olarak 30 bin tona düşürdü. ABDJaponya ortaklığı Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Çin’i dört yıl sonra cezalandırdı (6) ancak oluşan hasarın geri dönüşü yoktu. Kıtlık riskiyle karşı karşıya kalmak veya ek ücret ödememek için, işleme sektöründeki Amerikan ve Japon şirketleri üretim faaliyetlerini Çin’e taşıdılar. Zincir boyunca, mıknatıs üretimi gibi katma değeri yüksek faaliyetler de dahil olmak üzere ortaklıklar kuruldu. Bu ortaklıklar Çinli şirketlerin yararına teknoloji transferlerine yol açtı. Söz konusu şirketler bugün kendilerini sektöre dünya şampiyonları olarak dayatıyorlar. Bu kalkınma politikası Çin için endüstriyel bir başarı oluşturuyor. Artık Çin Shenghe gibi kendi topraklarında ve kendi şirketleriyle nadir toprak elementlerini yeryüzüne çıkarabilme, ayıklayabilme, ayırabilme, rafine edebilme ve dönüştürebilme kapasitesine sahip. Brüt madenden sofistike bileşenlerin üretimine kadar katma değeri daha yük leri, bazı rüzgâr türbinleri, vb.) neodimyum mıknatıs üretiminin yüzde 80’ini sağlıyor. Çevresel kirlilik, ‘kanser köyleri’... Ekolojik açıdan, bu gelişmelerin bilanço sonuçları pek olumlu görünmüyor… Ekstraksiyon faaliyetlerinin kapsamlı gelişimi, ilgili bölgelerde afet ile eşanlam taşıyor: İç Moğolistan’da toksik göller çoğaldı, sülfürik asit zehirlenmesi vakaları arttı ve bu yerleşim alanları “kanser köyleri” olarak adlandırıldı. Yöre halkının bir kısmı, sağlık ve çevresel risklerden endişe ediyor ve kirletici ekstraksiyonlara karşı olduklarını ifade etmek için yerel olarak, örneğin Guangxi’de seferber oldu. Kısacası, Şi yönetimindeki ÇKP’nin “temel savaşı” olarak kurgulanan ve kirliliğe karşı bir mücadelenin beklendiğini bilen bir rejim için bu maden işletmeciliğinin çevresel maliyetini haklı göstermek giderek daha zor hale geldi. Ayrıca 44 milyon ton olduğu tahmin edilen Çin rezervlerinin hacmi sınırsız değil. Oysa küresel talebin artmaya devam etmesi bekleniyor. Bazı nadir toprak elementlerin tüketim oranı 2035 yılına kadar yirmi kat artabilir. Dolayısıyla Pekin kendini, öz değer zincirini ve dönüşüm döngüsünü kontrol altında tutarak ekstraksiyon işlemlerini sınırlamayı düşünmek zorunda kaldığı paradoksal bir durumda buldu. Bu nedenle yetkililer, 2010’ların başından bu yana resmi üretim hacimlerini yılda 100 bin ila 120 bin ton arasında tutmak için çaba sarf ettiler. Aynı zamanda, tarihsel olarak çok parçalanmış durumda olan endüstri sektörlerini, yasa dışı ekstraksiyonları azaltmak için büyük şirketler etrafında toparlamaya çalıştılar. İthalata yöneldi 2010 ila 2020 yılları ortasında mineral tedarikini sağlamak için yeni ortaklara yöneldiler. 2018’de Çin, herkesi şaşkınlığa uğratarak en büyük işlenmemiş nadir toprak elementler ihracatçısı oldu. Gümrük verilerine göre, 2019 yılında 47 bin ton nadir toprak madeni ve 36 bin ton nadir toprak oksiti ithal etti ve iki ürünün ithalat hacmi ihracat hacmini aştı. Bu ham veya az işlenmiş nadir toprak elementleri Avustralya Örneğin Avustralya şirketi Lynas Corporation’ın rafinaj faaliyetlerinin bir kısmını kurduğu Malezya üzerindenMyanmar, Vietnam veya Afrika’dan geliyordu. Pekin’nin meydan okuması bu yeni ithalatını güvenceye almaktan geçiyordu. Dev Shenghe şirketi, 2015 yılında Madagaskar’da maden işleten Avustral yalı bir şirketle sözleşme imzaladı. Aynı Shenghe ertesi yıl bir Avustralya madencilik şirketi olan Greenland Minerals Ltd’nin en büyük hissedarı oldu ve onunla Grönland’daki Kvanefjeld madeninden ağır nadir toprak elementleri üretiminin tamamını kapsayan bir anlaşma imzaladı. Faaliyet başladığında bu değerli mineralden yılda 32 bin ton üretim garantisi veriliyor. Daha şaşırtıcı bir şekilde, son ithalatın önemli bir kısmı ABD’den geliyor... ABD yönetimi, Çinli “stratejik rakibine” (7) karşı savunmasızlığını fark ederek, 2018’in başından beri yeniden hizmette olan tarihi Mountain Pass tesisinin açılmasını destekledi. Bununla birlikte, madenin henüz bir arıtma birimi bulunmuyor. Amerikalılar şimdilik Çin’e nadir toprak elementler ihracatı yapıyorlar. Çin bu elementleri rafine ederek bitmiş ürün olarak (mıknatıs gibi) Amerikan pazarının yanı sıra Avrupa, Japon veya Hint pazarlarına ihraç ediyor. Bu bağlamda, yeni bir Çin ambargosu tehdidi etkili olur mu? İhracatta yeni kısıtlama önlemleri uygulayarak ve kısa vadede Çinli şirketlere çeşitli sektörlerde alternatif bulunması zor olan bitmiş ürünlere ayrıcalıklı erişim sağlayarak onları destekleyebilir. Fakat bu yöntem, ortaklarını ticari ağlarını çeşitlendirmeye de teşvik eder. Bu da Çin’in değer zincirindeki merkezi konumunu tehlikeye atabilir. Paradoksal olarak, ihracat kısıtlamaları Çin’in rakiplerine yarayabilir. Aslında kısıtlamalar muhtemelen bir “arz şoku” yaratabilir ve dolayısıyla dünya fiyatlarında artış oluşturabilir ki bu da yeni madenlerin işletmelerini daha kârlı hale getirir. Grönland talebinin arkasındaki Her halükârda, artık Çin’e bağımlı olmak istemeyen Amerikan iradesi açıkça görülüyor. Mountain Pass’taki nadir toprak maden işleme operasyonları bu yılın sonuna kadar devam edecek. Pentagon, ABD topraklarında rafine edici birimlerin inşa finansman planlarını açıkladı. Trump yönetiminin farklı ortaklarla (öncelikli olarak Kanada, Avustralya) yakınlaşması, Çin makamlarının yakın takibinde. 2019 yazında, Beyaz Saray kiracısının Grönland’ı “satın alma” isteği Global Times’in alay konusu oldu. Gazeteye göre bu istem, nadir toprak elementleri sektöründe Çin egemenliği (8) karşısında Amerikan “endişesi” nin bir kanıtıydı. Şi Cinping’nin, Jiangxi mıknatıs fabrikasını ziyaretinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, Çin, hâlâ herhangi bir ambargoyu yürürlüğe koymadı. İki güç arasındaki gürültülü kavgada, bir gelişme çoğu gözlemcinin dikkatinden kaçtı. Çin, nadir toprak elementlerinin 2020 üretim kotalarını düşürmediği gibi yüzde 10 artırdı. Pekin’in yöntemi belki de arz artışını sağlayarak dünya fiyatlarını düşürmek ve ABD’nin tasarladığı yeni madencilik projelerini daha başlamadan sonlandırmakÇin madenlerini ve daha geniş anlamda küresel ekonomiyi durduran Covid19 salgını, bu hesaplaşmayı gündeme taşıyor. Ancak tüm dünyanın Çin’e bağımlılığını sorguladığı bir dönemde, nadir toprak elementlerinin öncelik kazanacağından da kimse şüphe etmiyor. (*) Hazine Genel Müdürlüğü’nde ekonomi analisti, 2017’den Aralık 2019’a kadar Pekin’de görev aldı. Yazarın bu satırlarda ifade ettiği görüşler kendine özgü ve kişiseldir. Çeviri: Diane Dilek Cat (1) Referans makale: Jin Canrong, “Çin’in ABD ile ticaret savaşında üç kozu var”, Global Times, Pekin, 15 Mayıs 2019. (2) Referans makale: “Çin nadir toprak elementleri grubu ABD’nin ‘zorbalığına’ karşı önlemleri destekliyor”, Reuters, 7 Ağustos 2019. (3) Mineral Emtia Özetleri, US Geological Survey, Reston, Ocak 2020. (4) Referans makalesi: Lire Olivier Zajec, “Çin stratejik metaller savaşı nasıl kazandı?”, Le Monde diplomatique, Kasım 2010. (5) Cf. Guillaume Pitron, “Nadir metaller savaşı, Özgür Bağlar”, Paris, 2018. (6) Différend DS432, Çin“Nadir topraklar, tungsten ve molibden ihracatına ilişkin önlemler.” (7) Trump tarafından Aralık 2017’de sunulan yeni Amerikan ulusal güvenlik stratejisi. (8) Referans makale: Wang Jiamei, “Grönland ilgisi ABD’nin nadir toprak açığını ortaya koyuyor”, Global Times, Pekin, 21 Ağustos 2019.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle