19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

3 1 4 2 5 6 ‘milletperver’ olmanın mümkün ve farz olduğunu gösterdi bana. Yeni sayıya hazırlık yapılan Cuma günleri, gazeteye adını veren Ermeni basın ve yazının önde gelen ismi Rupen Maşoyan ile Yervant Gobelyan, elindeki bastonu asa gibi tutan, tiyatronun büyük ustası Hagop Ayvaz, etrafında soba misali oturduğumuz isimlerdi. Baron Seropyan ise piposundan çıkan dumanlar eşliğinde bu etralarına üşüşen gençleri keyile izler ve hayatının kim bilir kaçıncı hikâyesini anlatmaya koyulurdu. Kimi zaman çatısı akan, elimizde eldiven başımızda şapkalarla oturduğumuz, bir sıçan faresini, aydınlık camlarına konan güvercinleri dost bellediğimiz bu günler, Hrant Dink’in giderek daha tanınan, ikrine daha sık başvurulan biri olmaya başlamasıyla birlikte tatsızlaştı. Zira bu kadar etki gücü, devletin ‘iç mihrak’ alerjisini uyandırmıştı. Hrant Dink bir yandan yurt içinde ve yurt dışında insan hakları ve yayıncılık ödüllerine boğulurken, diğer yandan da basının ve yargının ‘Türklüğü tahkir ve tezyif’ karalama kampanyalarıyla hedef gösterildi. O ki Ermeniler resmi anlatının kalıplarından fışkırıp kanlı canlı insanlara dönüşmüşler, o ki Ermeni meselesi inkâr politikalarını ifşa edecek, susturulmuşluk zincirini kıracak biçimde konuşulur olmuştu, bu tabu kırıcının durdu5 NİSAN 2015 rulması farzdı. Böylece Hrant Dink, görünüşte on yedi yaşında, ‘aşırı milliyetçi’ bir tetikçi tarafından gazetenin Saksı Han sonraki mekânı Sebat Apartmanı önünde vurularak öldürüldüğünde bu yıl yüzüncü yıldönümü anılmaya hazırlanan tarihin son miladı oldu. Bu milat, yok edicilerin hiç öngöremediği biçimde ülke tarihinin dayatılmış bütün suikast, cinayet ve katliamlarının simgesine dönüştü, Hrant Dink yüzbinlerin birlikte yürüdüğü o tarihi günde, son bir kez daha hakikati gösterdi. İkİ pankart tek acı Hayat öyle getirdi ve acıdan kuntlaşmış Sarkis Seropyan’ın yanına varıp katıla katıla ağlamasına vesile olmak durumunda kaldım. Onu birlikte yolcular, ardından birlikte konuşmalar, yazılar hazırlar olduk. Ama içimizi kor gibi yakan bu kaybı hiçbir zaman kabullenemedik. Seropyan 2007 sonrası benim kişisel tarihimin son kalesiydi artık. Derken yeni mekânımıza geçmiş, onun bütün o yıllar boyu biriken resim, heykel, taş, biblo ve kitapları yerleştirmesini, efsanevi Seropyan müzesini bir kez daha açmasını beklerken, o hiç hastalanmaz bildiğimiz koca insan bir ay içinde gözümüzün önünde eridi ve sevdiklerinin arasında, evinin köşesinde biz daha ne olduğunu kabullenemeden uçtu giti.Bir Salı günüyle, 30 Mart denilen tarihte kiliseden çıkmış yığınlarla Agos’un eski yerine yürürken Sebat Apartmanı önündeki yeni pankarta baktım. Gözlerine baktığım bir insanın daha pankart oluşuna baktım. Hrant Dink dağsa, Sarkis Seropyan taştı. Dağ taş inlediğimiz o gün bir devrimin üzerine usulca kapıyı kapatım. Gel gör ki, çalışmak şartı. Bir Çarşamba gecesiyle Sarkis Seropyan için hazırladığımız özel sayı için sabahlarken bu yazıya da on dokuz yılın kısacık bir ilmini sığdırmaya çalıştım. Baron Hrant ve Baron Seropyan ‘Hadi Karakaşlı yaz’ dediği için eğdim başımı yazdım. Zaten başka ne yapacaktım? Dilerim memnun kalırlar ve bu her günü belirsizliğe açılan bu ülkede mücadele için bize el verirler. O iki koca ele, o iki tok sese çok ama çok ihtiyacımız var. Emeğinize, elinize sağlık Baron Hrant, emeğinize, elinize sağlık Baron Seropyan… Bu yıl kesilecek pastanın en koca iki dilimi size gelsin. Mumu söndürürken mırıldandığımız dileğimizi duyun. Bir ömür hissedelim varlığınızı ve hep birlikte yüceltelim Agos’un adını. Hayatın öz suyunu kurutmaya çalışanlara inat, sabanın açtığı yarıktan akan suda bereketin tohumları fışkırsın. Her yer Agos olsun, her yer Agos kalsın. 1 Tarihi karelerden biri. Gazetenin sıfır sayısı için hazırlıklar sürüyor. Soldan sağa, Hrant Dink, Luiz Bakar, Anna Turay, Diran Bakar, Harutyun Şeşetyan ve Setrak Davuthan. 2 Agos ekibi Saksı Sokak’taki yazıhanenin terasında hep birlikte poz veriyor. 3Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in Agos ziyareti. Baydemir ortada, sağında Rober Koptaş ve Karin Karakaşlı, solunda Pakrat Estukyan, Ferda Balancar ve Sarkis Seropyan var. 4 Tarih 23 Ocak 2007. Hrant Dink’in cenaze töreninde acı içerisindeki Dink ailesi Agos’un penceresinde. Arkada gazetenin ‘Yastayız’ sürmanşetiyle çıkan 20 Ocak tarihli özel baskısı yer alıyor. 5 Agos’un yeni yayın yönetmeni Yetvart Danzikyan, bayrağı Rober Koptaş’tan devraldı. 6 Agos ve Hrant Dink Vakfı, Harbiye’deki Anarad Hığutyun Binasına taşındı. AGOS* ya da bir TOHUM ATMAK f Türkiye’deki Ermeni toplumunun Türkçe ağırlıklı ilk gazetesi Agos, 5 Nisan 1996’da Luiz Bakar, Hrant Dink, Harutyun Şeşeyan ve Anna Turay’ın girişimleriyle kuruldu. f Haftalık olarak çıkan gazete, Türkçe ve Ermenice’nin yanı sıra internet üzerinden İngilizce olarak da yayınlanıyor. (agos.com.tr) f İlk yayın yönetmeni Hrant Dink 2007 Ocak’ında öldürülene kadar bu görevde kaldı. Ardından 2010 yılına kadar Etyen Mahçupyan, Mahçupyan’ın ayrılmasından sonra da Robert Koptaş bayrağı devraldı. Koptaş’ın bu yıl içinde “Gazetemizin sade okurluğuna yeniden merhaba diyorum” sözleriyle istifa etmesiyle yayın yönetmenliği görevi Yetvart Danzikyan’a geçti. f 24 sayfa olarak yayınlanan Agos’un haftalık tirajı 9 bin dolaylarındadır. * (Agos Ermenice’de tohum atmak ya da idan dikmek için açılan oyuk anlamına gelir) 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle