19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bir dağ, bir taş, bir Agos Agos gazetesi 19 yaşını kutladığı bu günlerde Anarad Hığutyun Okulu’nun baştan sona yenilenen binasına taşındı. Ne var ki yaş gününün ve taşınmanın mutluluğu, gazetenin belkemiklerinden “Baron” Sarkis Seropyan’ın ölümüyle gölgelendi. Agos çalışanları, yaş günü pastasını keserken, yüreklerinde şu cümle vardı: Hrant dağsa, Sarkis Seropyan taştı. Hrant Dink, Saksı Sokak’taki Agos oisindeki çalışma masasının başında. Gazete Dolapdere’de 60 metrekarelik bir oiste kurulduktan kısa süre sonra Saksı Sokak’taki yerine taşınmıştı. Agos’un kurucusu, çınarı, ‘Baronu’ Sarkis Seropyan 28 Mart’ta aramızdan ayrıldı. Seropyan’ın cenazesi kilisedeki törenin ardından Sebat Apartmanı’nın önüne getirildi. Genelde büyüme hikâyelerinin tanığı aile fotoğralarıdır. Yıllar içinde çocukların nasıl büyüdüğü, yetişkinlerin nasıl olgunlaştığı en iyi bu fotoğralarda görülür. Şimdi bu durak 19 yaşında. Benim açımdan bir büyüme hikâyesi de Agos gazetesinin fotoğralarında gizli. Çünkü orası içinden geçen pek çokları için bir iş yeri değil, hayat durağı oldu. Ermeni basınının yüzyıllar öncesine dayanan basın geçmişi anımsandığında, on dokuz yıllık bir gazete çok genç sayılır. Ama zaman çizgisel değil döngüsel ilerliyor. Dolayısıyla yıllara bedel anlar ve bir göz kırpımlık zamanda geçen yıllar var. Agos’ta yıllar hem yaşananların dönemsel ağırlığı ile ikiye katlandı hem de bir çırpıda geçti. Yeni BinA, eski YıllAr Bugünlerde Agos, Hrant Dink Vakfı ile birlikte Pangaltı’daki Anarad Hığutyun Okulu’nun baştan aşağı restore edilen ve yeniden yaratılan tarihi binasına taşındı. Bu, gazetenin taşınmasına tanık olduğum beşinci mekânı. 1996’da henüz birinci ayını tamamlayan gazeteye gencecik bir insan olarak geldiğimde Dolapdere’deki 60 metrekarelik odamsı mekândaydık. Gazetenin varlığından Gençlik Kitabevi’nin düzenlediği ve ödül aldığım öykü yarışmasının töre18 nine gelen Hrant Dink sayesinde haberdar olmuştum. O dönem kendisi de Bakırköy’deki Beyazadam Kitabevi’nin sahibiydi. Türkçe ve Ermenice olmak üzere iki dilli yayınlanması öngörülen gazeteyi büyük bir heyecan ve coşkuyla anlatmış, bu gazeteden kültür sanat sayfalarında yayınlanmak üzere benimle söyleşi yapılacağını söylemişti. Birkaç ay sonra o söyleşi yayınlandığında benim de gazetenin çalışanı olacağımı ise hiç söylememişti. Akademik kariyer ve edebiyat çalışmaları diyerek tereddütle yaklaşmaya gayret etsem de sonunda “Gel bir bak hele, burası senin dünyanı genişletecek” diyen çiçeği burnunda Genel Yayın Yönetmeni’ne teslim olmuştum. Gazetenin çıkış nedenleri ve kuruluş ilkeleri yüzyıllık Ermeni tarihinin izdüşümü gibiydi. O günlerde Türkiye Ermeni Patrikha Karin Karakaşlı nesi’ni bir rahip ve gerilla fotoğrafı üzerinden PKK ile ilişkilendirme ve hedef gösterme kampanyası yürütülmüş, Patrikhane’nin gazetecileri tek tek yemekte ağırlayarak itiraları açık etme girişimi, yerini aralarında Hrant Dink’in de yer aldığı bir grup genç gönüllünün “Neden kendi sesimizden bir gazete çıkararak meramımızı anlatmıyoruz ki?” ikrine bırakmıştı. Ağırlıklı olarak Türkçe yayın yapan ve Ermenice sayfaları ile ana diline sahip çıkan bir gazete ikri işte böylesi bir ortamda doğdu. kimliğini sosyal ve siyasi anlamda açık biçimde yaşama anlayışı yerleşirken, Anadolu’daki okulların yerle bir olmasıyla ana dillerini öğrenme imkânından yoksun kalan, ancak kimliklerine yürekten bağlı Ermeniler için de ilk kez bir iletişim aracı doğmuş oldu. Agos bir yandan toplum için dayanışmayı güçlendirirken, diğer yandan da gerek azınlık karşıtı devlet politikaları için kamuoyu oluşturma, gerekse geniş toplumu Ermeni kültürü, dili, edebiyatı, sanatı ve tarihi ile ilk elden tanıştırma görevlerini üstlendi. Dink’in ölümünden sonra aydınlar internet sitesi hacklenen Ogün Samast fotoğrafı konulan Agos’a destek için gazete satıyor. susturulmuşluğA inAt gümBür gümBür Bir ses 1915 soykırımında doğdukları topraklardan kökleri kazınan, kailelerle öldürülen, zorla din değiştirilen, mallarına mülklerine el konan Ermeni halkı, binlerce okul ve kilisesini de yitirdi. Ana dilde eğitim olanağından yoksun kalan, aydın ve düşünürlerinin neredeyse tamamını kurban veren Ermeniler için kuşaklar boyu süren bir suskunluk dönemi hâsıl oldu. Cumhuriyet dönemindeki birkaç cesur, ilerici solcu aydını bir yana bırakırsak, kabuğuna çekilerek, mümkün mertebe görünmez olma hali, genel yaşayış biçimiydi. Agos’la birlikte, bir yandan Ermeni DünYAnın en güzel soBAsının etrAfınDA Agos’un verecekleri sadece okurlarıyla sınırlı değildi. Gazetenin içi de, biz çalışanları için hem bir lunapark hem de bir okuldu. Bir yandan Yolgeçen Hanı misali sayısız insanın türlü hikâye ve isteklerle geldiği mekân; kökenini, ailesini, köyünü, memleketini arayanların başvuru merkezine dönüşürken, diğer yandan da biz gençleri kıdemli kuşaklar eşliğinde usul usul eğiti. Kendimden örnek vermem gerekirse, sistematik yok ediş politikalarının ne demek olduğunu ve bugünümüz üzerindeki etkilerini burada öğrendim. Gerek Hrant Dink gerekse Sarkis Seropyan, milliyetçilik tuzağına düşmeden 5 NİSAN 2015
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle