Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PORTRE İşler pek iyi gitmiyor ve bürokratı “maiyet” sayan anlayışın, fena halde bir kum torbasına ihtiyacı var. Size bir sır vermeliyim: Bütün bu itiş kakış, kürsülere sığmayan hoyratlık hep o imza yüzünden. Bilen bilir çünkü. Paraya imza atma yetkisi bir kez alınınca, o andan itibaren hayatın her dakikasının ayrı bir sınava dönüşeceği gerçeği de peşinen kabul edilmiş oluyor. Erdem Başçı adının bugünkü tedavül hızı, imzaladığı milyonlarca banknotu geride bırakmışsa, biraz da bu yüzdendir, inanın. Ama biraz... Yoksa Başçı’yı hatalardır kamuoyunda sosyal medyadan ödünç TT yapan asıl sebep bu değil. Daha korkunç. İşler pek iyi gitmiyor ve bürokratı “maiyet” sayan anlayışın, fena halde bir kum torbasına ihtiyacı var. HİKAYE MUTLU BAŞLAMIŞTI Oysa hikaye, 2003’te mutlu başlamıştı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, öğrencilik yaşamı kadar akademisyenliği de parlak başarılarla dolu; mütevazı kişiliği üzerinde uzlaşı bulunan çocukluk, gençlik arkadaşını Merkez Bankası’na başkan yardımcılığına önerdiğinde, o ismin bir gün “vatan hainliği” hedeine oturtulacağı neredeyse ihtimal dışıydı. 12 yıl önce yüksek bir güven ilişkisiyle Merkez Bankası görevine başladığında 37 yaşında olan Başçı, 9 Ağustos 1966’da Ankara’da doğdu. Aile kökleri, Antalya Akseki ilçesinin Geriş Köyü’ne dayanıyor. İlkokula Atatürk İlkokulu’nda başladı. TED’e, ikinci sınıtan sonra sınavla girdi. Çocukluğu Ali Babacan gibi Çıkrıkçılar’da geçen Başçı, Boyacı Ali Camii yanındaki dükkanlarının üzerindeki evde yaşadı. Komşuları onu “saygılı bir genç” olarak anımsayacak, “yaramazlık yaptığını” görmediklerini söyleyeceklerdi. Yüksek Kimya Mühendisi olan babası Ahmet Uğur Başçı, MKE’den emekli olunca açtığı, temizlik ve ambalaj malzemesi dükkanında kendisine özellikle “paket yapmakta” yardımcı olan oğlunu, “İlim aşığıdır”. Az konuşur, çok okur. Vazifesine çok düşkündür” diye anlatacaktı. TED Koleji yıllığında ise Başçı için şöyle yazılacaktı: “Fakat öğretmenim...” Matematik derslerinin alışılmış sesi. Bu sesin sahibi, uçmamak için 10 ÇELİK GİBİ SİNİRLER Başçı’yı istifanın eşiğine getiren ağır faiz baskısı nasıl sonuçlanır? Henüz bu sorunun yanıtını bilen yok. Kesin olan Başçı’nın hayli zor bir açmaz ile karşı karşıya kaldığı: Kur artışı, ekonomi yavaşlatıyor; borçluluğa, üretime olumsuz yansıyor. “Faiz indir” baskısının sürmesi ise önünde bir yıl görev süresi bulunan Başçı ile Banka yönetiminin itibarını tartışmaya açık tutuyor. “Bırakıp gitmenin” hiç kolay olmadığı pozisyonu, çelik gibi sinirlere sahip olmayı gerektiriyor. Başçı’nın resmi toplantılar dışında basına konuşmaması “Gençken oynadığınız eskrimin yararını görüyor musunuz?” diye sormamıza engel. Şövalyelerin düello çağına uzanan tarihiyle eskrimin bugünkü tanımı, “çabuk oynanan satranç maçı”. Eskrimcinin, çok hızlı biçimde birkaç hamle sonrası için erken karar vermeyi gerektiren, keskin, analitik bir zekaya sahip olması isteniyor. TED’de ve ODTÜ’de eskrim takımında yer alan Erdem Başçı’ya Ankara üçüncülüğü kazandıran disiplini, muhtemelen bugünler için çok işe yarıyordur. Erdem Başçı Afedersin, bağımsız ceplerine taş koymuş, çıta gibi bir yapıya sahip olan Erdem’den başkası değildir. Erdem, derslerde mantığına ters düşen her şeye itiraz eder. Fikrini kabul etirinceye kadar da uğraşır. Her gün saatlerce uğraşıp kıvırcık tutmak için briyantinlediği saçlarını Rehan’ın elinden kurtaramamak en büyük derdidir. Küçükken oynadığı çelik çomağı geliştirerek, eskrimde gurur kaynağı olmuştur. ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği’ni “ilk 500”e girerek kazanan Başçı’yı, birlikte öğrenim gördüğü arkadaşları, “süper derecede bilgili, mütevazı ve insancıl özellikler taşıyan” biri olarak tanımlıyor. O dönemler üniversite içinde kullanılan, Kolejliler, Anadolu liseliler ve taşralılar gibi ayrımları benimsemediği, hatırda kalan bir diğer ilginç ayrıntı. Merkez Bankası başkanlığına atandığında Radikal’de yayımlanan biyograide ise bir sınıf arkadaşı, “Çok iyi bir dinleyici” dediği Başçı’yı “Kendisine saçma gelecek ikirleri bile nezih bir şekilde dinler, sonucunu beklerdi. Ancak sonuçta uygun üslupla kendisine mantıklı geleni söylerdi” cümleleriyle aktaracaktı. ESPRİLİ SÜPER HOCA ODTÜ’den 1987’de “Yüksek Şeref Derecesi”yle mezun olan Başçı, Bilkent Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisans Programı’nı birincilikle tamamladı. İktisat Yüksek Lisansı’nı, Bilkent Üniversitesi ile ABD’deki Hopkins Üniversitesi’nden ayrı ayrı aldı. 29 yaşında tamamladığı doktorasının ardından, Bilkent’te “esprili ve süper bir hoca” olarak tanınmasını sağlayacak öğretim üyeliği sekiz yıl sürdü. Para iktisadı, inansal iktisat, makro iktisat kuramı ve matematiksel iktisat gibi teknik dersleri, günlük hayat içinden “Ayşe Teyze”li örnekler vererek anlatacak; derste şamata yapanları ise nazikçe “Is there any question? (Bir sorunuz mu var?)” diye susturacaktı. Merkez Bankası’ndaki ilk üç yıllık başkan yardımcılığı dönemi sakin geçti. AKP iktidarının AB çıpasına 15 MART 2015 Çiğdem Toker İllustrasyon: Kıvanç Sunar