Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 FETHİYE / ÖLÜDENİZ lere sırtını dönüp, yazlığa mahkum olmak da cabası. Ama hayat boşluk kabul etmiyor. Türklerin yüz çevirdiği bölgeler, yabancılarla dolup taşıyor. Özellikle de İngilizler başı çekiyor. Yanlış anlaşılmasın, yabancı karşıtı bir söylemin içinde değilim. Turizmindoğaya saygılı olduğu sürece gelişmesinin ülkeye büyük maddi katkılar sağlayacağının, bunun yanında kültürel etkileşim açısından yarar getireceğinin farkındayım. Benim derdim, bu topraklarda yaşayanların, bu topraklardaki güzelliklere kayıtsız kal maması. İngiltere’deki sıradan bir işçi, buralarda “krallar gibi” tatilini geçirirken, Türkiye’deki çoğunluğun “seyirci” kalmaması... Ölüdeniz’in İngilizlerini bırakıp, güzelliklerine göz atmanın zamanıdır. Buranın iki önemli simgesi varsa, bunlardan biri olağanüstü bir doğa parçası olan Ölüdeniz lagünü, diğeri de yamaç paraşütü için dünyanın en ideal parkurlarından Babadağ. Her ikisi de kartpostal gibi manzaralarıyla beldenin tanıtımında ön plana çıkıyor. Doğruyu söylemek gerekirse, bu nun da hakkını veriyorlar. Önce yükseklerden başlayalım. Daha önce Ölüdeniz’i anlatmaya çalışırken, Babadağ‘dan vücuduma yayılan özgürlük duygusuyla birlikte Paul Eluard’ın dizelerini anımsamıştım: “...Tarlalara ve ufka / Kuşların kanadına / Gölgede değirmene yazarım / Uyanmış patikaya / Serilip giden yola / Hınca hınç meydanlara adını / Ey özgürlük!” Şüphesiz özgürlük duygusunu yayan, “uçma” olanağının ayaklarınızın altında olması. Masmavi bir tarla gi bi Akdeniz’e uzanan Ölüdeniz, kuşlar gibi kanatlanmış insanlar, Belcekız plajı kalabalık meydanlardan hiç de geri kalmıyor... Eluard’ın dizeleri insanın kulaklarında çınlıyor, özgürlük hissi bütün benliği kaplıyor. Gökyüzünde şenlik Yamaç paraşütü, başka yerde kolay kolay bulunamayacak doğal güzellikleriyle birlikte Ölüdeniz’in adını dünyaya duyuran etkinlik. Bu sporun meraklıları, uçmak için kilometrelerce öteden gelip burayı mesken tutuyor. Onlar Babadağ‘dan Ölüdeniz’e “kuşbakışı“ göz gezdirmekle yetinmiyor, kuş olup uçuyor! Beldenin üstünde süzülenler, gökyüzünü kaplıyor. Rengarenk paraşütler, “gökyüzü şenliği” yaratıyor. Bu satırları okurken, sizin de canınız “uçmak” istediyse, biraz bekleyin geçer! Bu sporu profesyonel olarak yapanlar bir yana, “sıradan” insanlar için durum biraz farklı. Gökyüzü şenliğine bakıp kapıldığınız heves, tepeye çıktığınızda irtifa kaybedebilir. Belcekız