Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr 20 SELÇUK GİRİT’TEKİ OSMANLI... Girit’e gidiş nedenimi daha önceki Gezekalın’lardan birinde anlattığımı anımsıyorum: Hanya’yı görmek için... Ee Konya’yı gördükten sonra Hanya’yı görmemek olur mu? Bir Yunanistan gezimin devamına Girit’i koyup, Evliya Çelebi’nin anlata anlata bitiremediği bu büyük adaya doğru yola çıktım... Adanın en büyük şehri Heraklion’a indim. Buradan yerel insanların kullandığı minibüsün abisi büyüklüğünde otobüsle Hanya’ya geçtim... Bugün ana konumuz Girit’teki Osmanlı... Hanya’yı biraz yüksekten gören bir tepeye çıkıp kenti seyre daldığımda şunu gördüm: Kilise çanı sayısıyla cami minaresi sayısı birbirine yakın! Gerçi minarelerin çoğu yarı yıkık ama, en azından şerefelerinden minare olduğunu ilk bakışta anlıyorsunuz. Kimi camilerin de yavaş da olsa restore edilmekte olduğunu gördüm. Camileri restore ettikten sonra kullanım biçimleri Türkiye’de tartışma konusu. Bu eserlerin yıkılıp gitmesi mi yoksa bulunduğu ülkede inşa ruhuna saygılı kalınarak kullanılması mı? Soruyu çengelli bırakıp Hanya’dan Heraklion’a gelelim. Hanya dönüşü yolum yine bu kente idi, gemiyle Pire’ye dönmek için. Heraklion kent merkezinde şöyle bir nefeslenip çay içeyim dedim; karşıma bir Osmanlı eseri çıktı. Osmanlı‘nın gösterişli bir çeşme olarak yaptığı yapıyı çayhaneye çevirmişler... Yapı taa uzaktan “ben Osmanlıyım” diye bağırıyordu. Ne zaman Balkanlar’daki Osmanlı eserleri tartışma konusu olsa aklıma ilk, Hanya ve Heraklion gelir. Bu, Girit’in AkdenizKaradeniz karışımı insanı ve coğrafyasını ayrıca sevmiş olmamdan da kaynaklanabilir! Geçen yıl Bursa’ya gittiğimde Yeşil Türbe’yi görmek için beton yığınlarının arasından geçerken aklıma yine Girit düştü... Osmanlı‘nın en çok eser bıraktığı ilk dört kent şöyle sıralanır: İstanbul, Edirne, Bursa, Üsküp... Benim okuduğum araştırmalarda ilk dört böyleydi. Özellikle Bursa’daki Osmanlı eserlerinin koruma değil, adeta sıkıştırma altında tutulması karşısında insan mırıldanmadan edemiyor: Osmanlı deyince mangalda kül, tespihte püskül, edebiyatta fasikül, ağırlıkta baskül bırakmayanlar acaba Osmanlı eserlerinin korunması deyince ne düşünüyor! Gezekalın... SU DÜNYASI amucak’ta Selçuk’a yakP laşık sekiz kilometre uzaklıktaki Aqua Fantasy, çocuk kahkahalarıyla beslenen bir “Su kenti.” 190 dönümlük bir arazi üzerinde 868 oda, beş bin kişilik su parkı ve beş yüzü aşkın personelle Aqua Fantasy Avrupa’nın suparkıotel bileşiğindeki ilk ve tek otelini oluşturuyor. Çocuklu ailelerin tercih ettiği otelin bu yıl ki misafirleri; İngilizler, Hollandalılar ve Almanlar. “Her şey dahil” sistemiyle çalışan Aqua Fantasy; su etkinlikleri, oteli, barları, kafeteryaları, havuzları, restoranları ve tüm üniteleri ile kendi başına bir yaşam şekli. Uzaktan bakınca kaleleri, kuleleri, şatoları ile masalsı bir dünya içine girenler için zamanı unutturan, heyecanınızı büyüten bir masal yeri. Otelde konaklayanlar su parkından ücretsiz yaralanıyor, ayrıca da günübirlik girişler de yapılabiliyor, tesisin otuza yakın havuzu bulunuyor. Açıkçası adımınız kuru kalmıyor çünkü adım başı su ile temastasınız. Tenis kortları, futbol sahası, oyun merkezleri, su sporları, sağlık kulübüyle tesis büyük bir yaşam alanına yayılmış. Çocuklu aileler çevre gezileri konusunda çekimserler. Öyle ki, bizim başbakanın önerdiği “çocuk modelini” uyguluyorlar sanırsınız. Çocuk ortalaması üç. Hatta ikizerden altı çocuk sahibi olan İngiliz aileler mevcut. Hal böyle olunca çocuk arabalarıyla antik kentler gezintisi zor olur düşüncesiyle turistler tesisten dışarı çıkmaya hevesli değil… Aqua Fantasy Yönetim Kurulu Başkanı Rumi Doğay, yeniliğe açık büyük hedefleri olan bir turizmci. Bölgede golf turizmini başlatacaklarının haberini veriyor. Doğay, bir kaç yıla tamamlanacak üç golf alanın golf turizmini hareketlendireceği, aynı zamanda dört futbol ve yanındaki antrenman sahalarının tamamlanması ile yurt içi ve yurt dışından gelecek futbol takımlarının hazırlık kampı tercihlerinde Pamucak Oteller bölgesinin önemli bir merkez olacağı görüşünde.