23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 BELARUS BELARUS 17 Rusyalı bir Avrupa kentidir Minsk Yazı ve fotoğraflar Timur Özkan 991’de bağımsızlığına kavuşan eski 1 SSCB ülkelerinden Belarus’un başkenti Minsk, Moskova’ya 700 kilometre, trenle 10 saat. Trenimiz Varşova’ya kadar devam ediyor ve Polonya sınırındaki son Belarus kenti Brest’e kadar gümrük kontrolü yok, bu durumda normalde Türklere vize uygulayan Belarusa’a küçük bir risk alarak Rusya vizesi ile gitmek mümkün. Bu risk havaalanında, trende veya sıradan bir denetimde, Belarus vizesi olmadığı için biraz sorgulanmak ve sonunda deport edilmekten ibaret olsa da hiç kimse hele buralarda polisle uğraşmak istemez. Biz ticari vizelerimize (turistik değil) ve iyi Rusça konuşan yoldaşlarımıza güvenerek bu riski aldık ve sonuçta bir problem yaşamadık. Üstelik Moskova’da bıktıran polis denetimlerinden sonra Minsk’te neredeyse polis görmedik. Trende kompartımanı paylaştığımız bu gezideki yol arkadaşımız Minskli nakliyeciden, para birimi, saat farkı gibi bilgilerimizi güncelledik. Zaman içinde Belarus para biriminin sadece kurunun değil adının bile değiştiğini anladık ama saatlerin nasıl değiştiğini pek anlayamadık. Bir dolar, 21.50 Belarus rublesi, saatler Türkiye ile aynı, Moskova’dan bir saat geri. Piyasa sosyalizmi uygulayan Belarus, Rusya Federasyonu ile arası en iyi olan eski SSCB Cumhuriyeti, diğer eski cumhuriyetlerden farklı olarak burada gençler de Rusça konuşuyor. On milyonluk Belarus’un başkenti, 2,5 milyonluk Minsk, yer yer küçük bir göle dönüşen Sivisloch nehrinin kenarında çok dingin bir kent. Nehir kenarındaki diğer Avrupa kentleri gibi, sadece bu özelliği bile Minsk’e bir güzellik veriyor. Modern ve yeni istasyon binasında başlayan Minsk gezimiz önce yeni merkez, eski adı ile Fransuskaya Sikorini yeni adı ile Nezavisimosti bulvarında devam etti. Bir cumartesi günü için oldukça tenha sayılabilecek geniş ve bakımlı caddeler, heykellerle süslü büyük parklar, Moskova’dan sonra çok etkilemese de daha nehir kenarına varmadan bir Avrupa kenti izlenimi veriyor. Bulvarın kalbi sayılabilecek ve Cumhuriyet Sarayı‘nın da bulunduğu meydandan sonra, nehre doğru yürüyüşümüz eski kente, haritadaki adı ile tarihi mimari bölgeye doğru devam etti, 19. yüzyıldan kalan ve oldukça iyi korunmuş, şimdilerde işyeri, restoran, bar olarak kullanılan iki katlı evlerden, dar sokaklardan ve küçük meydanlardan oluşan mahalle, Minsk’in tarihi Avrupa kentlerine benzeyen bir başka özelliği. Minsk’te anıt, heykel, kilise fazlalığı da dikkat çekiyor, Ortodoks ve Katolik kiliselerinin arasındaki gezimiz, ki buralarda Katolik kilisesi pek azdır, zaman zaman anıtlarla kesiliyor. Göle bakan büyük bir parkın içindeki Şehir Kahramanları Anıtı, Zafer Meydanı‘nın ortasındaki Zafer Anıtı (Sönmeyen ateş) eski dönemden, nehirde oluşturulan ve bir köprü ile kıyıya bağlanan küçük bir ada üzerindeki Afganistan’da Ölenler İçin Kilise (Şapel) yeni dönemden öne çıkanlar olarak sayılabilir. Burada dikkatimizi çeken diğer bir bina Town Hall. Tarihi binayı bozmamak için, yeni toplantı salonunu halka açık bir park ile birlesen bahçede ve sıfır kotunun altına yapmışlar, üzerindeki cam piramit ışıklıktan içerdeki toplantı halk tarafından izlenebiliyor. Eski kentte öğle yemeği için seçtiğimiz otantik restoranın adı da “eski kent anlamına gelen (Stari Gorad), restoranın terası, nikah salonunun da bulunduğu küçük bir meydana bakıyor, sadece yemek boyunca üç nikaha tanık olduk. Üstelik gittiğimiz diğer yerlerde de bu coğrafyada adet olduğu üzere gelinlikle şehrin önemli anıtlarını küçük bir arkadaş grubu ile gezerek fotoğraf çektiren, şampanya içen, yirmi kadar çifte denk geldik, öyle ki Afgan Şehitleri Şapeli’nde bir karede dört gelin görüntüledik. Hatta neredeyse, Moskova’dan buraya sanki bir nikah törenine gelmiş gibi olduk. Uzak Doğu’da farklı olabilir ama batıda nikah törenleri az çok birbirine benziyor. Burada evlenme yaşı çok küçük. Hemen hepsinin 20 yaşın altında evlenmelerinin bir nedeni, buradaki ortalama insan ömrünün çok kısa olması olabilir mi acaba?0 Bu gezideki diğer yol arkadaşımız Hüseyin Altun’un erkekler için 50, kadınlar için 52 olarak öğrendiği ortalama insan ömrüne ilişkin rakamlar Hüseyin’e de bize de inandırıcı gelmemişti ama daha sonra okuduğumuz Focus dergisinde yayınlanan bir makalede yer alan; 1986’daki patlamayı takiben 2000’de kapatılan Çernobil’den sonra; Belarus’ta ortalama kadın ömrünün 74’den 58’e indiğine ait bilgi, bu rakamları bir ölçüde de olsa doğrulamış oldu. ozkantimur@yahoo.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle