Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 DOĞA Datça Ege’nin sünger hikayeleri Yazı ve fotoğraflar Bülent Demirdurak amos ile Kuşadası’nda, SiS mi ile Datça’da, Kos ile Bodrum’da, Rodos ile Marmaris’de yaşayan insanların dansları, yemekleri, hayatları birbirine çok benzer. Buralarda yaşayanlar musakka, pilaki, cacık sever, rakı veya ouzo ile orta şekerli kahve içerler. Yıllar boyunca, Manos ile Temel, Ali ile Yiannis hep birbirlerinin hayatlarıyla, sevgileriyle, hüzünleriyle ilgilenmişler, birlikte ağlamış, beraber eğlenmişlerdir. As lında Ege Denizi’nin yaşam hikayeleri de ortaktır. Bodrumlu süngerci Mustafa Dayı’nın oğlu Ahmet’e anlattığı hayatıyla Kypiakos’un oğlu Dinos’a anlattıkları, yaşamın farklı sahillerde yaşanmış aynı sayfalarıdır. Ege Denizi’nin gerek sahil kasabalarındaki, gerekse adalarındaki birçok dükkanın duvarlarını sünger toplamak için kocaman başlıklarıyla dalışa hazırlanan dalgıçların fotoğrafları süsler. Yıllar boyunca, her iki kıyıdan yüzlerce dalgıç sünger uğruna yaşamını kaybetmiş, vur gun yemiş ama denizin bu sarı altını sayesinde hayatını kazanmıştır. 1930’lu yıllarda Ege Adaları’ndan yüzlerce sünger toplayıcısı Afrika kıyılarına gidermiş. Haftalarca süren sünger toplama döneminde yalnızca büyük kazanlarda hazırlanmış kavurmayla karnını doyuran dalgıçların, güneşte iyice ısınmış sudan başka da içecekleri olmazmış. Bu seyahate gidenlerin hepsinin geri dönemeyeceğini de herkes bilirmiş. Bellerine bağladıkları 1516 kiloluk taşlarla derinlere inen dalgıçlardan her yıl kırk kadarı denizde kalmaktan kurtulamazmış. Dalgıçlar kayalardan özenle kestikleri süngerleri bellerine bağladıkları torbalara koyarlarmış. Yeteri kadar sünger toplayan işaret verince yukarı çekilirmiş. Akdeniz’in herkese yettiği bereketli günlerde, yani hemen hemen yirmi yıl öncesine kadar sünger ortalama kırk metre derinlikten toplanıyormuş. Sünger planktonlarla beslenir. Yani deniz suyu ne kadar temiz olursa sünger de o kadar kaliteli olur. Derinliklerde planktonlar azaldıkça süngerin büyüme ? Simi