27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KAPAK 5 EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr UYGARLIĞIN KALBİNE... Ege’de imbatın estiği coğrafya, Batı uygarlığını yaratan bilim ve kültürün doğduğu yerdir... Bu nedenle dünyayı aydınlatan büyük bir mirasın sahibi, emanetçisi ve gelecek kuşaklar adına koruyucusu olarak önemli bir tarihsel sorumluluğumuz var. Bu sorumluluk aynı zamanda ulusumuzun, tek tek bizlerin en büyük zenginliğidir. Birileri bunu kendine mal etse de tarihsel gerçeklik değişmez. Anadolu uygarlığı asıldır. Türkiye’yi gezen, gören, öğrenen yabancılardan bazıları tarihsel zenginliğimizi ve onun dünya uygarlık tarihindeki önemini çarpıtsa da, bazıları hakkını teslim edip şapka çıkıyor. Ya bizler, bu zenginliğimizin ne ölçüde bilincindeyiz? Gerektiği gibi koruyamadığımıza, sahip çıkamadığımıza bakılırsa olumlu değerlendirmeler yapmak güç gerçekten. Her şeyden önce, eğitim politikaları buna elvermiyor. Cehalet söz konusu bir yanıyla. Bazen de bile bile.... Örneğin okumuş yazmışı bile Anadolu’daki herhangi bir taş yapıyı görse “Rum evi” diyor. Sanki taş malzeme konut yapımında daha önceden kullanılmamış gibi. Ne alaka! Ya Anadolu’nun tarihini, kültürünü, dünya uygarlığına katkısını araştırmaları, kitapları ve yazılarıyla ortaya koyan Halikarnas Balıkçısı Çevat Şakir’i, Azra Erhat’ı neredeyse ırkçılıkla suçlayanlara ne demeli? Kim ne kadar çarpıtırsa çarpıtsın. Dünya edebiyat tarihinin baş yapıtlarından olan Homeros’un ve Hesiodos’un eserleri, batı dünyasının ilk lirik şiiri, batı müziğinde heptaton sisteminin doğuşu, doğa olaylarının dinsel ve mitolojik inançlara bağlanmadan, akılcı ve özgür düşünceyle ele alınarak astronomi, fizik, geometri, matematik gibi ilimlerin ortaya çıkması, tarihin ilk parası, dünyada bugüne değin antik dönemden gelen sütun başlıkları içinde en beğenilerek Avrupa’nın hemen hemen bütün kentlerinde ve Washington’daki Beyaz Saray’da hala kullanılan yapı düzeni, Bugün Avrupa ve Amerika’da kullanılan ızgara biçimli geometrik kent planı, hepsi hepsi bizim topraklarımızın ürünüdür... Azra Erhat’ın çevirisinde bu toprakların şairlerinden Alkaios’un şiiriyle noktayı koyalım: Anlayamıyorum rüzgarların durumunu / Bir buradan yuvarlanıyor zira dalga/ Bir oradan, biz de arada./ Kara gemiyle sallanıyoruz./ Güç bela ayaktayız azgın fırtınada / Gömülmüş direğin ayağı sulara,/ Yırtılmış iyice artık yelken / Büyük parçalar sallanmada. nemine kadar altın, gümüş, bronz, mermer, cam eserlerin ve para koleksiyonlarının yer aldığı çok önemli bir müzeye dönüştürülmüştür. Ulus ve çevresinde Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalan ve bugünde kullanılmakta olan daha birçok cami ve hamam bulunur. Bunlar arasında Selçuklu oyma sanatının güzel bir örneği olan ahşap minberi ile dikkat çeken Alaaddin Camisi, Kale içinde yer alır. Ankara’da bir Yahudi Mahallesi olduğunu pek bilen yoktur. Bugün tamamen terk edilmiş gibi görünse de yılda bir kez açılan tarihi sinagog, Ana fartalar ve Denizciler caddesi arasındaki bu tarihi mahalleye adını vermeye devam eder. Bugün Ankara’nın, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına kadar olan dönemlerinden kalan yerlerini gezdik, Ankara’yı gezdim diyebilmek için iki güne daha ihtiyacımız olacak, Bundan sonraki yazılarda Cumhuriyet Ankara’sını, Anıtkabir’i ve bugünkü Ankara’yı gezeceğiz. Kim demiş “Ankara’nın gezilecek, görülecek neresi var” diye, yeter ki gezmek isteyin ve Ankara’ya her gelişinizde, en azından bir gününüzü de buralara ayırın. ozkantimur@yahoo.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle