22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KASTAMONU 7 GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr STEPLERDE GÜNBATIMI Bu yol bitecek gibi değil... Canım bu yolun bitmesini isteyecek gibi değil... Moğolistan’ın başkenti Ulanbatur’dan Rus yapımı arazi aracıyla yola çıktık... Daha doğrusu yola çıktığımızı sanıyorduk, meğer dağlara, ovalara, platolara, vadilere çıkmışız... Orhun Anıtları’nın bulunduğu bölgeye gitmek için başka yol da yok... Bir süre asfaltta ilerledikten sonra önümüz çatallandı: Ya tepelerin üstünden ya vadilerin arasından gideceğiz... Rehberimiz Erden Bilge, şoförümüz Ihrbatır. Erden Bilge kesik kesik ama güzel Türkçe konuşuyor. Yol boyu at, koyun sürülerinin arasından geçiyoruz. Başlarında çoban yok... Kimi sürü bölgeleri adeta bir yerleşim yerini andırıyor. Öbek öbek dağılmışlar, arada su geçiyor, her taraf yeşillik, tepede güneş... İşte anlatmak istediğim de bu... Orhun Anıtları’nı, yol boyu tanıştığım kimi kişileri öteki Gezekalın’larda anlatmıştım... Kalanlarını da ileride anlatırım. Ama bu kez tek konumuz var; steplerde, doğanın kucağında, günbatımı... Bunu çok güzel bir tablo ile, renklerini da tonlandıra tonlandıra anlatabilirsiniz... Bunu nefis sözcüklerle, dillendire dillendire paylaşabilirsiniz... Bunu son model kamera görüntüleriyle, an an kaydedip, sonra yeniden oynatabilirsiniz... Peki, bu ortamın kokusunu anlatabilir misiniz, çizebilir misiniz, kaydedebilir misiniz? Öyle bir koku ki, binlerce, ne binleri milyarlarca otun, çiçeğin, bitkinin havayla damıtılıp çevreye yaydığı burunsal tat... Koklamaya doyamıyorsunuz... Hava sıcak, ağustostayız... Güneşin dağların arkasına kaymasıyla birlikte gökyüzüne yükselen sarı ışık tonları toprağın tadıyla birleşince nasıl bir ortam oluştu, anlatamam... Bir ara Erden Bilge’ye döndüm, bağırdım: “Duralım... Duralım...” Önce sağlığımla ilgili bir şey olduğunu sandı... Ardından ekledim: “Aşağı inip bu steplerin üzerinde koşmadan, yürümeden buralardan gitmem...” İleride daha güzel yerler de olduğunu söylediyse de dinlemedim... Doğanın kucağı diye ben buna derim... Günbatımıyla dağlar perdeleri indirirken, topraktan gelen parfüm kokuları birbirine karışıyor, birbiriyle yarışıyordu... Karşımdaki uzaklarda art arda 10’u aşkın dağ şeridi saydım, etrafımız bucak bucak göz alabildiğine geniş... Ve nefis bir taze ot kokusu, çiçek kokusu... Dünyanın herhangi bir yeriyle ilgili bütün ayrıntıları öğrenebilirsiniz, sanal gezinti yapabilirsiniz, görüntülerde kendinizi orada hissedebilirsiniz ama... Gitmeden koklayabilir misiniz? Gezekalın... 60 dönümlük arazi üzerinde, Ilgaz Milli Parkı olarak korumaya alınmış bölgede kurulmuş. Otomobille İstanbul’dan dört buçuk, Ankara’dan ise iki saat uzaklıkta. Kayak takımlarını alanlar veya tesisten kiralayanlar soluğu iki kilometrelik kayak pistinde alıyor. Telesiyejle zirveye çıkan büyük küçük kayak tutkunları, kendilerini pistten aşağı bırakıyor. Kayak yapmak istemeyenler zirve kafeteryasının tadını çıkarabilirler. İki bin metre rakımlı zirveye gerçekten görülmeye değer panoramik bir manzaraya sahip. Ilgaz Dağları’na yapılacak gezinin bir başka çekici yönü de, Ilgaz’a yarım saatlik uzaklıkta bulunan ve geç miş tarihiyle evliyalar şehri olarak da bilinen Kastamonu’yu tanıma fırsatı vermesi. Kastamonu iline bağlı Pınarbaşı ilçesi, bir milyon yıllık oluşumu ve milattan önce 2000 yılına ait insan yaşantısı izleri bulunan İlgarini Mağarası’yla; “Vahşi Cennet” olarak da tanınan dünyaca ünlü Valla (Varla) Kanyonu’yla; adeta bir tabiat harikası olan Ilıca Şelalesi ve zümrüt yeşili ormanları ile keşfedilmeyi bekleyen gizli bir doğa cenneti. Ilgaz Mountain Resort (0.212. 217 13 10, 0.366 239 10 40), Ilgaz Dağbaşı Otel (0.336. 239 10 10), LeChalet Ilgaz (0.366. 239 10 04, Ilgaz Doruk Otel (0.212. 368 66 66) hayri@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle