22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KÜLTÜR 11 Bey’in müze evi lu modellerle canlandırıldığı son derece estetik bir düzenlemeye sahip sunum. Burada izleyicinin tablonun yapıldığı ana gönderilmesi ve belleğinde hoş duygularla müzeden ayrılması amaçlanmış. Osman Hamdi’nin bir yapıtının gerçekle ilişkilendirilmesi, modern müzecilikte eğlendirerek öğretmeye dayalı sergileme anlayışının en üst seviyesini göstermekte. Osman Hamdi Bey’i tanımak gerekirse; Sadrazam İbrahim Edhem Paşa’nın oğlu, hukuk öğrenimi amacıyla Paris’e gönderilmiş, ancak hukuk yerine resim ve arkeolojiyi tercih etmiş, 1869’da yurda döndükten sonra devletin farklı kademelerinde görev almış, 1881’de Müzei Hümayun Müdürlüğü’ne atanmasıyla bu alanda devrim sayılabilecek eski eserlerimizin yurt dışına götürülmesini yasaklayan “1883 Asarı Atika Nizamnamesi”ni hazırlamış, yaptığı kazılarla ilk Türk Arkeologu unvanını almış, ilk bilimsel Türk kazıları ve çağdaş müzecilik anlayışını başlatmış, bu çalışmalarından ötürü Türk müzeciliğinin modern anlamda gerçek kurucusu olarak kabul edilmiş ve bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi’nin temeli sayılan “Sanayii Nefise Mektebi Alisi”ni 1883’de kurması ile sanat ve kültür alanında ülkemize oldukça fazla katkısı olan “Türk Büyüğü” olarak tanımlamak doğru olur. Osman Hamdi Bey’in Kocaeli’deki Eskihisar’la olan ilişkisi Osmanlı’nın son döneminde elit sınıf temsilcileri için moda olan sayfiye yaşantısından kaynaklanmış. Gençlik yıllarında burada 28 dönümlük bir arazi satın alıp 1884 yılında deniz kıyısına bir köşk yaptırmış. Ev yapıldıktan sonra da tüm yazlarını burada geçirmiş. Fransız mimarisinden izler taşıyan yapının planını kendisi çizmiş. Osman Hamdi, resmi ve ilmi çalışmalarından arta kalan zamanda ilk fırsatta ailesiyle bu eve gelip ve evin değişik odalarında bahçede ve resim atölyesinde resim yaparak zamanını geçirmiş. sengulaydingun@kou.edu.tr FOTOĞRAFIN DİLİ Lütfi Özgünaydın lutfi?lutfiozgunaydın.com RENKLER Bir televizyon kanalı daha önce sergilediğim, “Anadolu’nun Rengi” sergimi sitede incelemiş bu konuyu benimle konuşmak için geldiler. Söylediklerimi sizinle de paylaşmak istiyorum. Fotoğraf adına da değişik bir tekniği sizlere aktarmış olacağım. “Anadolu’nun Rengi” adlı sergimde, insanı ve canları renkli bırakıp arka planları siyah beyaza çevirmiştim. Değişik bir sergi olmuştu. Renkli çekilen fotoğrafların arka planları “photoshop” programında işlenmişti. Bu çok zor bir iş değil, bu programı bilenler kendileri yaparlar, bilmeyenler bir bilene yaptırtabilirler. Aslında dijital çekilen fotoğraflar, kesinlikle bilgisayarda işlenmek zorunda. Onun için “photopshop”u bilmek gerekiyor. Derinliğine olmasa da, gerekenleri öğrenerek fotoğraflarınızın hem renklerini hem kadrajlarını düzeltebilirsiniz. Yani işlersiniz. Başka çare yok. Ham dijital fotoğrafların baskılarındaki görünümleri iyi olmaz. Televizyon muhabiri bunları zaten biliyordu. O, neden böyle fotoğraflar yaptığımı sordu. Geçmişi ve günümüzü anlattım ona. Geçmiş siyah beyazdı, yaşadığım an ise renkli. Sergi bu düşüncenin izdüşümüydü. Kedi renkli arka mekan siyahbeyaz. Önümüzdeki hafta bu tür bir fotoğraf daha yayımlayacağım. Bu fotoğrafı Kastamonu’da çekmiştim. Program çekim)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle