Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KAPAK 7 zaman kazandırdığı için, Atatürk tarafından o anda ödüllendirildi. Yaralıların taşındığı Akbaş Sahra Hastanesi ve sevk limanından İstanbul Selimiye Hastanesi’ne hareket eden “Halep” adlı Kızılay bayraklı Türk gemisini bombalayan İngilizler, gemide bulunan mürettebat dahil, 200 yaralıyı şehit ettiler(1915). 261 Rakımlı Tepe’deki göğüs göğse yapılan savaşta; 9 bin 200 Türk ve 12 bin düşman öldü. Çanakkale Savaşları’nda toplam ölenlerin sayısı ise: 258 bin Türk, 253 bin düşman. On binlerce yaralı ve maddi kayıp... Bugün her GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr Saroz Körfezi, kuzeyde Bolayır ormanları ve güneyde su yerine kan akan Çataldere, 57. Alay’ın mevzilendiği sığınakta çoğu çocuk yaşta, bir günde bin 520 şehit ve 4 bin 500 yaralı verdiğimiz Conk Bayırı ve Kanlı Sırt mevzileri. 1915’in kavurucu ağustos sıcağında yarımadanın her iki tarafından düşman kurşun ve bombaları yağarken, Atatürk’ün sığınakta saatinin parçalandığı yeri, rehber arkadaşım Sami Gök ile geziyorum. “261 Rakımlı Tepe”deki sığınak, askerin soluk aldığı yer. Düşmanla burun buruna savaşan Mehmetçiğe, Mustafa Kemal ölümü vaat ÇADIR SARAYLARI! Hiçbir ülkede bu kadar sıcak karşılandığımı anımsamıyorum! Kuveyt havaalanına indiğimde 40 derecenin üzerindeki sıcaklık sarıp sarmaladı her tarafımı. Ama nasıl bir sıcak. Vücudu bir anda sırılsıklam tere boğan, nefessiz kalacakmış hissi veren fırınsı bir hava... Az sonra denizi görünce sevindim. “Ohh” dedim, “hiç değilse oradan şöyle tatlı bir rüzgar eser, yüzümü rüzgara bırakır, serinlerim...” Ne gezer... Denizden esen rüzgar karadan beter... Çektiğim her nefes hava değil, eter... Sil babam sil, her tarafım ter... Petrol zengini Kuveytliler çareyi kapalı mekanların hemen tümünü klima cihazlarıyla donatmakta bulmuşlar. Dev alışveriş merkezleri, mağazalar, her kapalı ortam, klima... 6 büyük ailenin yönettiği Kuveyt’te en güçlüsü Sabah ailesi... Devlet katlarındaki herkesin soyadı Sabah... Bir başka deyimle, soyadınız Sabah’sa yaşadınız, akşamsa diyecek bir şey yok! Bu aileye ait dev binalardan birine konuk olduk. Bina gerçekten bölge mimarisinin tipik örneklerinden, oval pencereler, kocaman dış kapı... Bahçe yeşillik... Girişte genişçe bir bölümde dev çadır kurulmuş... Önce otantik bir ortak olsun diye kurulduğunu düşündüm ama, görevlilerden aldığım bilgi bambaşkaydı... Efendim Kuveytlilerin bunca paraya, mala mülke karşın en çok keyif aldıkları ortam yine de çadırmış. Burada oturup sohbet etmeye, nargile içmeye bayılırlarmış. Bir köşede de televizyon kurulu. Çadır ve televizyon güzel bir yaşam buluşması olsa gerek. Yerdeki halıları nasıl anlatmalı. Hani insan, hiçbir yere bakmadan sadece halıları incelese, burası neresidir diye düşünse, aklına ilk saray gelir! Bunu oradaki görevliye söylediğimde, “yanlış düşünmüş sayılmazsınız” deyip şöyle devam etti: “Zaten Kuveytliler çadırı çoğunlukla saraya tercih eder. Burada varlıklı aileler, çadırlarına ayrıca özen gösterirler. Bir bakıma çadır mimarisi diye bir şey vardır. Belli dönemlerde çöle çıkarlar. Çöldeki hayat da fena değildir...” Takıldım: “Desenize varlıklı Kuveytliler çadırda, fakirler apartmanda oturuyor!” Yolunuz Kuveyt’e düştüğünde, çadırda oturup sohbet edenleri görürseniz, durumuna üzülmeyin... O, çadır sarayının keyfini çıkarıyordur! Gezekalın... ederek başta İngilizler olmak üzere, tüm emperyalist ülkelerin beynine kazınan “Çanakkale geçilemez” destanını yazdırmıştı. Ve o gün, çoğu öğrenci vatanseverler alayı olan 57. Alay’ın neferleri ve öteki askeri birliklerin tamamı öldü. Cephede tek başına kalan Ezineli Mehmet Çavuş, yaralı bacağını silahının kayışıyla bağlayıp, mermisi bittiğinde de düşmanı taş atarak uzun süre oyaladığı ve Türk askerlerine moral verip, Türk evladının gidip görmesi gereken topraklarda Savaş ve zaferin destanının nasıl yazıldığı biraz olsun anlaşılır. Şehitlerimiz zaferin adını kanlarıyla yazdılar. Gelibolu İstanbul’a otobüsle dört, otomobille üç buçuk saat, TekirdağKeşan yolundan geliyorsunuz. Yollar asfalt ve virajsız. Gelibolu otogarı merkeze 1015 dakikalık yürüyüş mesafesinde. Bilgi için Gelibolu Belediyesi: (0.286. 566 10 11) www.dursunozden.com