22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İTALYA 15 Galileo’nun kenti: Pisa Murat Özsoy talyan gökbilimci ve fizikçi İ Galileo’nun doğduğu topraklardayız. Pisa kenti, ortaçağ boyunca Akdeniz’in önemli deniz cumhuriyetlerinden biri olma özelliğini korur. Ancak, her çıkışın bir inişi olabileceğini kanıtlamak ister gibidir Pisa! 1284 deniz savaşında Cenevizlilere yenilir ve Floransa’ya bağımlı hale gelir. II. Dünya Savaşı sırasında da ağır bombardımandan ciddi zarar görür. Bir zamanlar, Galilei’nin, tepesinden aşağıya çeşitli cisimler atarak deneyler yaptığı Pisa Kulesi’nin önündeyiz. Kulenin eğriliği hiçbir kuşkuya yer vermeyecek kadar açık! “Mucizeler Alanı”nda yer alan sekiz katlı, üç yüze yakın merdivenli Pisa Kulesi her yıl biriki milimetre güneye doğru kaymaya devam ettiğinden bir süreden beri turistlerin kuleye çıkmasına izin verilmiyor. Bu kayma olmasa bile kulenin ara katlarındaki galerilere çıkmak hayli cesaret ister, çünkü bu katlarda insanın yaslanabileceği herhangi bir korkuluk görünmüyor! Daha yapımında başlayan çökmelerin önü alınamadığından, dura başlaya 177 yıllık bir çalışma sonunda, 1350’de tamamlanan Pisa Kulesi 55 metre yüksekliğe ulaşmayı başarmış! “Taşı delen suyun gücü değil, damlalarının sürekliliğidir” buyuran Latin özdeyişi hiç de haksız sayılmaz doğrusu! Pisa Kulesi’nin hemen yanındaki uzun sütunun tepesi, Roma’nın kuruluş efsanesinde geçen “ikizleri emziren kurt”a ayrılmış. Hava kararırken, Galilei’nin kenti Pisa’dan ayrılıyoruz. Eyersiz at yarışı San Gimignano’dan sonraki durağımız Siena. Kentin loş sokaklarında dolaşırken, çok hoş bir flüt sesinin büyüsüne kapılıyoruz. Tıpkı, farelerin, köyün kavalcısının peşine takılması gibi, biz de bu büyülü melodilere kulak kabartıyor ve sonunda bir meydana ulaşıyoruz. Gördüklerimiz karşısında şaşkına dönmüş durumdayız! Saatler gece yarısını gösteriyor ve karşımızda, bir flüt ile bir gitardan süzülen Beethoven’in 9. Senfonisiyle büyülenmiş yüzlerce dinleyici duruyor! Atmosferin ve müziğin etkisinden hala kendimizi kurtarabilmiş değiliz! Campo Mey danı merdivenlerine uzanıyoruz. Tam karşımızda, 1300’lü yıllardan kalma Pubblico Sarayı tüm görkemiyle kuruluyor. Yarı uyur, yarı uyanık etrafı seyrederken birden trompet sesleriyle irkiliyoruz. Mahşeri bir kalabalık sarıyeşil bayraklarla bize doğru geliyor. Gece gece, bu bayraklı, trompetli kalabalığın nedeni ne ola ki diye soruyoruz grubun içinden birisine. Meğer, sarıyeşil takım, geleneksel eyersiz atlarla yapılan bir yarışı kazanmış. Campo Meydanı’nın çevresinde atılacak üç turu, jokeyi düşmüş atın kazanması bile mümkünmüş! İşin ilginci, bu şölenlere yarışın galibi olan at da katılırmış! Gecenin hayli ilerleyen saatlerinde Siena’dan İtalyan liman kenti Bari’ye doğru hareket ediyoruz. SİENA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle