22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KÜLTÜR 11 Edirne Sağlık Müzesi Fotoğraflar: Lakme Toktaş, Enver Şengül Dr. Lakme Toktaş dirne’deki İkinci BeyaE zıt Külliyesi, yıllara meydan okuyan, Avrupa Konseyi Müze Ödülü’nü kazanmış, yaşayan bir müze. Bu müzede bizi karşılayan ve bilgilendiren asırlık çınar Dr. Ratıp Kazancıgil oldu. Hocamızın, ilerlemiş yaşına rağmen idealizmiyle gençlere öğreteceği çok şeyi olduğunu anladım. Külliye’nin kurucusu Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Beyazıt. Dönemin en önemli şehirlerinden biri olan İmparatorluğun ikinci başkenti konumundaki Edirne’nin bir hastane ihtiyacı olması nedeniyle yapımına 1484 yılında başlanmış ve dört yıl gibi bir kısa sürede 1488 yılında hizmete açılmış. Yapının mimari mimar Hayrettin. Külliye’nin en önemli bölümü olan ve şu anki Sağlık Müzesi; Darüşşifa’nın ilk avlusunun sağ tarafına dizili altı poliklinik odası bulunuyor. Sol taraftaki dört oda ise personel odası, mutfak, çamaşırhane ve şuruphane. İkinci avluda hekim ve hekimbaşlarının bulunduğu yönetici odaları bulunuyor. Bu iki avluyu geçtikten sonra girdiğimiz “şifahane” hastanenin yataklı bölümü ve hasta ların tedavileri buruda yapıldığı yer. 32 yatak kapasiteli bu bölüm altıgen geometrik yapı şeklinde tasarlanmış bir mimarlık şaheseri ve akustiği de mükemmel. Burası birbirini görmeyen altı kışlık ve dört yazlık hasta odası ile bir musiki sahnesinden meydana gelmiş. 500 yıl önce bir hastane içinde müzik sahnesinin düşünülmesi ve tedavide dönemin hekimlik bilgilerinin yanında su sesi, müzik ve güzel kokuların kullanılmış olması son derece ilginç. Şadırvandan fışkıran suların çıkardığı ses, tedavinin önemli bir kısmını oluşturmakta, hastayı huzura kavuşturmaktaydı. 10 kişiden oluşan hanende ve sazende grubu haftanın üç günü burada hastalara konser verirmiş. Türk müziğinin çeşitli makamlarının ruhu rahatlatıcı etkisinden yararlanılırmış. İlerleyen yıllarda kullanılan tedavi yöntemlerinin akıl ve ruh hastalarının tedavisi üzerinde önemli bir iyileşme yarattığı görülünce hastane akıl ve ruh hastalıkları merkezine dönüştürülmüş. Hastanede tedavi parasızmış ve haftada iki gün şehirdeki hastalara ücretsiz ilaç dağıtılırmış. Evliya Çelebi de Seyahat name’sinde, Darüşşifa’da; 10 kişiden oluşan hanende ve sazende grubunun haftanın üç günü burada hastalara konser verdiğini, nicesinin saz sesinden hoşlanıp ve rahat ettiğini anlatır. Batıda akıl hastalarının içine şeytan girmiş tanısı konularak işkence edilip yakıldıkları bir dönemde, burada son derece ileri ve insancıl yöntemlerle bu tür hastaların tedavi edilmeleri tıp tarihi açısından son derece önemli. Darüşşifa’nın içinde bulunduğu külliye Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli sağlık, sosyal, eğitim ve dini kurumlarından biri. Vakıf sistemi ile yüzyıllar boyunca hastanede şifa dağıtılmış. 400 yıl hizmet veren hastane 187677 OsmanlıRus savaşında Edirne’nin işgali ile işlevini yitirmiş, içindeki hastalar da İstanbul’a gönderilmiş. Daha sonra tekrar açılan Darüşşifa bu kez akıl hastalarının tedavilerinden çok tecrit edilmeleri için bir süre daha kullanılmış. Hastane belirli aralıklarla 1916’ya dek hizmet vermiş. Külliye’nin camisi hariç diğer bölümleri 1984 yılında Trakya Üniversitesi’ne devredilmiş. Darüşşifa 1997’de Sağlık Müzesi’ne dönüştürülmüş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle