23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 KÜLTÜR Kanatlı At, uçup giderken Yrd. Doç. Şengül Aydıngün Fotoğraflar: Haldun Aydıngün 999 yılı Mart ayında, yaklaşık olarak 1 milattan önce 500’lü yıllarda üretildiği sanılan Karun Hazinesi’nin gerçek evinde nasıl sergilendiğini görmeye Uşak’a gelmiştik. Müzeye girerken gün gelip de buranın hoş olmayan bir şekilde şöhret kazanacağı aklımızdan geçmiyordu. Gazetemiz yazarlarından Özgen Acar’ın bir dedektif gibi uzun yıllar süren uğraşları sonucunda kaçırıldığını ortaya koyduğu Karun Hazinesi gerçeğine, başlangıçta itiraz eden Metropolitan Müzesi, Türk hükümetince başlatılan hukuk savaşının aleyhlerine döndüğünü anladığında davanın tam olarak sonuçlanmasını bile beklemeye gerek duymadan, son derece mükemmel kuyum işçilikli altın takılar ve gümüş süs eşyası ile kap kaçağın yanında çeşitli heykelcikler ve fresklerden oluşan 363 parçalık hazineyi geri vermeyi kabul etmiş ve böylece ülkemize getirilen eserler, üretildiği topraklardaki yuvasına kavuşmuştu. Açıkçası gurur duyuyorduk. Sanki ülkemizin makus kaderi bir kez daha yenilgiye uğramıştı. Şehrin ortasında, apartmanların arasına sıkışmış müze binasına girerken binanın dıştan görünüşü ve bahçesine atılmış gibi duran taş eserler sıradan bile sayılmayacak bir taşra müzesine girmekte olduğumuzu düşündürüyordu. Ancak bir kez içeri adımımızı attıktan sonra dışarısı çok uzaklarda kalmıştı. Hem gerçek hem de mecazi anlamda bir hazine odasına girmiştik. İçerisi İstanbul Arkeoloji Müzeleri gibi yüz binlerce esere ev sahipliği yapmadığı için bir iki küçük salonda vitrinlere dağıtılmış olağan üstü güzellikteki sanat eserlerine uzun uzun bakmak mümkün oluyordu. Ayrıca içerdeki dekorasyon ve ışıklandırma da çok iyiydi. Bunlar Karun Hazinesi için özel olarak hazırlanmış bir düzenlemeydi. Müzenin ilerde ek binalarla genişleyeceği planlanmıştı. Karun Hazinesi ABD’den getirildiğinde Uşak Müzesi, bu eserleri gerek koruma gerekse sergileme açısından ağırlamaya hazır değildi. Eserler bir yılı aşkın bir süre Ankara’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmişti. O arada da Uşak Müzesi eserlerin sergilenebileceği şekilde yeniden düzenlenmişti. Halk arasında Karun Hazinesi olarak tanınan Lidya eserlerini o günlerde binlerce kişinin akın ettiği Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenirken birkaç kez ziyaret etmiştim. Yıllar sonra basında sıkça yer alacak olan Kanatlı At ‘‘Hipokampos’’un önünde uzun uzun durduk. Haldun’dan resmini çekmesini rica ettim. Bilmeden de olsa 1999 yılı Mart ayında vitrinde hangi eserin sergilendiğini belgelemiş olduk. Daha sonra diğer vitrinleri de fotoğraflamaya başladık. Bu arada yanımdakilere aslında biz arkeologlar için bu hazinenin en önemli parçalarını gösterdim. Çünkü hazine içinde kuyumculuk malzemelerinin bronzdan kalıpları da yer almaktaydı ve bunlar bizlere eski dönemlerdeki kuyumculuk tekniği hakkında verdiği bilgiler açısından çok daha önemliydi. Hazine aslında tek bir mezardan yani bir tümülüsten çıkarılmış değil. Uşak yakınlarındaki dört tümülüsten Harta, Aktepe, İkiztepe ve Toptepe’den kaçırılmış. Müze içinde bu tümülüslerin iç düzenlemesi canlandırılmış. ABD’den dönen fresk parçaları buralarda sergileniyor. Gerçi Karun Hazinesi müzenin en önemli bölümünü oluşturuyor ama onun dışında Uşak Müzesi’nde görülebilecek seçkin eserlerde var. Çünkü Uşak ve çevresi antik çağlarda Frigya, Lidya, Karia ve Likya kültürlerinin geçiş bölgesi içerisinde kalıyordu. Uşak Müzesi bölgesindeki pek çok antik kentin taşınabilir eserini koruyor ve bunların bir kısmını sergiliyor. sengulaydingun@kou.edu.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle