Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 RÖPORTAJ Side’de dingin bir tesis sa’dan önceki 7. yüzyıla İ kadar uzanan bir tarihe sahip antik Side kentinin Anadolu uygarlığının en büyük zenginliklerinden biri olduğunda kuşku yok. Side ören yerinde, agoranın karşısında 1961 yılında açılan Side Müzesi’nde sergilenen antik Yunan heykellerini görmek, bir efsaneye tanık olmak gibidir. Antalya’dan Side’ye, Side’deki Arum Oteli’ne doğru yol alırken, gazeteler, antik kentin batı nekropolünde yapılan kazılarda milattan önce 8. yüzyıla ait olduğu tahmin edilen bir tanrıça heykeli bulunduğu yazıyordu. Kybele adlı tanrıça olduğu bildirilen bu eşsiz mermer yontuyla, Side efsanesi bir kat daha zenginleşmiş oluyordu. Anadolu topraklarından fışkıran bu paha biçilmez sanat hazinelerinin gerçek değerini toplumca ne zaman anlayacağız? bizi resepsiyonda karşılayan, otelin son derece kibar ve meslekten turizmci genel müdürü Namık Kemal Aydın’dan öğreniyoruz. 35 bin metre karelik alanda, otel ve aile odaları, büyük ve küçük apartlar ve üç engelli odası da içinde olmak üzere toplam 321 birimden oluşan otelin bahçesi de yine bir botanik parkı gibi. Palmiyelerin yanı sıra, okaliptus, nar, iğde, badem, karabiber, hurma, manolya ağaçları, bu gerçekten nadide bahçenin süsünü oluşturuyor. Bahçenin önemlice bir bölümünü kaplayan yüzme havuzları, tasarım özgünlüğü ve yetişkin ya da çocuk, kimsenin bir birbirine çarpmadan yüzüp eğlenebilecekleri genişlikleriyle dikkati çekiyor. Fil kulağına benzeyen bir bitki Antalya’dan doğuya doğru ilerlediğinizde coğrafya da bir anda değişiyor. Dağ dizileri, solunuzda, üzerlerindeki bulutlarla, şimdi çok gerilerde. Deniz de sağda, giderek görünmez oluyor. Bin bir çeşit, ama farklı bir bitki örtüsüyle kaplı engin bir ovada yol alıyorsunuz. Her çeşit meyve ağaçlarının yanı sıra görüntüye kavak ve söğüt ağaçları da giriyor. Barut Otelleri zincirinin bir halkası olan beş yıldızlı Arum Oteli, antik Side’ye 3, Manavgat’a 8, Antalya havaalanına 60 kilometre uzaklıkta. Arum, filkulağına benzeyen bir bitki adıymış. Bunu, Büyüklük ve dinginlik bir arada Arum Oteli’nde her şey büyük, görkemli. Ama aynı