Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÖRÜŞ Bekir Akkaş bakkas@sirenegolf.com Akkanat Holding Turizm Grup Başkanı 28 ‘‘Ancak kongre için gelenlerin de yaşam sitillerine yanıt verebilecek üst yapılar yok. Kışın turist gelse bile yapabileceği hiçbir şey yok. Çabuk sıkılıyor. Onlara hitap edebilecek üst yapılar olmalı. Onların para harcamalarını sağlayacak eğlence, yiyecek içiçek ve alışveriş olanakları sağlanmalı’’ ifadelerini kullandı. Görgülü, Almanya’daki ekonomik sıkıntının da kış turizmini etkilediğini vurguladı. Antalya’nın 12 ay turizm olanaklarına sahip olmasına rağmen, altı ay turizm yapılmasının doğru olmadığını ifade eden Rehberler Odası Başkanı Osman Özbuldu da bu kış ANTALYA’DAN 2005 NASIL GEÇTİ? Biz turizmciler genelde optimist insanlarızdır. Hayata her zaman pozitif bakar, yaşadığımız olumsuzlukları da (aynı zamanda güzellikleri de) çok kolay unuturuz. Geçmişte Antalya’da yaşadığımız 1994, 1998, 1999 yıllarındaki krizleri 2000 ve sonrasında yaşanan olağanüstü iş düzeyi sayesinde hemen hemen bugün pek hatırlamıyoruz hatta aramızda bile konuşmuyoruz. Tabii ki 2001’deki ekonomik krizi hasarsız atlatan hatta koşullardan büyük rant elde eden sektörümüz sağladığı geliri yatırıma çevirerek, otel ve yatak sayısı, Antalya’ya gelen turist sayısı açısından 20022003’te inanılmaz kapasitelere ulaştı. 2004’te de yakaladığı bu iyi rüzgarı arkasına alan sektör, tüm gücüyle büyük hedeflere doğru pupa yelken gitmeye devam etti. Ancak, ülkemizdeki izlenen sıkıdisiplinli ekonomi politikasının yarattığı kurlardaki olumsuz değerler, 2004 sonlarına doğru başladığı gerileme çizgisini, 2005’de de hızla artarak devam ettirmesi, sektörü korkunç derecede negatif etkiledi. Bir de buna eklenen eurodolar kur paritelerindeki tahminlerin dışında gelişen oynamalar sektörün büyük paralar kaybetmesine sebep oldu. Yaz ortasında Ege ve Antalya’da yaşanan terör olaylarında özellikle KasımAralık ayında hiç beklenmedik düşüşlere neden oldu. Almanya pazarının belki yapılan seçim sonrası yaşamış oldukları siyasi kaosta halkın para harcamalarını yani turistik seyahatlerini etkilemesi doğaldır. Ayrıca ülkemizde yaşamakta olduğumuz bu geçiş dönemindeki bazı sosyal ve siyasi olayların özellikle insan hakları alanındaki yansımalarının etkisiyle bu konuya büyük önem veren ülkelerde, ülkemize karşı negatif tutum takınmalarına neden olmaktadır. Özellikle golf müşterilerinde ve bazı özel kapalı gruplarda; sportif, ‘‘incentive’’ amaçlı gruplarda bu daha çok hissedilmektedir. Bugünden sonra Antalya’nın uzun yıllardır Türk turizminde taşımakta olduğu lider konumunu aynı şekilde devam ettirebilmesi için, sürdürülebilir turizme önem vererek, biz otelcilerin tesislerini ve çevrelerini korumalarının gerekliliğini bir kez daha vurgulamak isterken, bugünlerde otelcilerden konaklama vergisi adı altında gelirlerine ortak olmak isteyen mahalli idarelerin altın yumurtlayan bu tavuğu yani turizmi henüz ortada bilinen ve kabul edilen gelişmiş bir projeleri olmadan Antalya’nın sadece iklimi, güzel tesisleri, mavi bayraklı plajları(?), tarihi antik değerleri olan bir turizm destinasyonu konumundan kurtarmaları gerektiğine inanıyorum. Aksi takdirde tüm zorluklarına rağmen yaşadığımız 2005’i gelecekte çok ararız. yaşanan sıkıntının alışveriş turlarından kaynaklandığını ifade etti. Özbuldu, ‘‘Herşey Dahil’e destek veren alışveriş merkezleri, sistemden umduğunu bulamayınca, artık acentalara destek vermemeye başladı. En büyük sıkıntı da birbirlerinin pazarlarını dinamitleyen seyahat acentaları. Oteller belki yeni yıl ve bayram nedeniyle geçici bir doluluk yaşadı. Ama kış turisti yok’’ diye konuştu. Kış sezonuyla birlikte, turizmdeki bütün dengelerin değiştiğini vurgulayan Özbuldu, ‘‘Oteller kapılarını kapadı, çalışanlar işsiz kaldı. 90 bin işsiz turizm çalışanından söz ediliyor. Yazın duyulan personel ihtiyacı kışın ortadan kalkıyor. Şoförler, yaz boyunca hem maaşlarını, hem de bahşişlerini alırken, kışın belki sadece bahşiş alarak çalışmayı kabul ediyor. Bütün dengeler değişiyor ve insanlar mutsuz’’ dedi. Özbuldu, kış aylarında Antalya’yı en çok Almanların tercih ettiğini ancak onların da siyasi ve ekonomik gelişmeler nedeniyle önlerini göremediğini ifade etti. Almanlar için geleceği görmenin önem taşıdığı belirten Özbuldu, ‘‘O yüzden harcamalarını kısıp, tasarrufa yöneliyorlar’’ dedi. Rehberler Odası Başkan Yardımcısı Şahin Şahakalkan da Antalya’ya kış döneminde en çok Almanlar, İsviçreliler ve Avusturyalılar’ın geldiğini ifade etti. Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (AESOB) Başkanı Orhan Tolunay, Antalya’da turizmin 12 aya çıkarılması gerektiğini belirtti. Saklıkent kayak merkezinin kent için önem taşıdığını vurgulayan Tolunay, ‘‘Saklıkent, şehir merkezine çok yakın. Deniz, güneş ve kayak sporunu aynı anda turiste sunmamız gerekir’’ dedi. Esnafın turizmden pay almasını sağlamak için yeni bir uygulama başlatacaklarını vurgulayan Tolunay, ‘‘Oteller bölgesi ile şehir merkezi ve ören yerleri arasında turiste yönelik seferler düzenlemeyi düşünüyoruz. Bu çalışmayı bu yıl hayata geçirmek istiyoruz’’ dedi.