Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 KÜLTÜR Haliç kıyısında Tersane ve Lergerhane binalarında Rahmi M. Koç’tan İstanbul’a armağan Yaşayan ve yaşatan müze Yrd. Doç. Dr. Şengül Aydıngün Fotoğraflar Haldun Aydıngün irkaç sene evvel ilk kez B ziyaret ettiğim Rahmi M. Koç Müzesi’ni gezerken, Türkiye’de ilk kez bir müzenin ziyaretçilerine (Bodrum Kalesi’ni saymazsak) Batılı ülkelerdeki müzeler kadar yaklaşabildiğine tanık olmuştum..Rahmi M. Koç Müzesi çok kıymetli eserlerin müebbet hapis cezasına uğramış gibi yattıkları bir müze değil, bebekten dedeye her tür yaş ve birey için İstanbul gibi dev bir metropolde, çok özel bir gün yaşayabilecekleri bir mekan olarak tasarlanmış. Haliç üzerinde yer alan Tersane ve Lengerhane’nin iki katlı binalarının birlikte oluşturduğu müze binaları mimari açıdan da mevcut alanın rahat bir şekilde kullanıldığı huzurlu bir atmosfer yaratıyor. Kıyıdan bakıldığında Haliç’in karşı sahilinde görülen manzara da bu kanıyı bozacak nitelikte değil. Kentin ana merkezlerine hem bu kadar yakın olup hem de ruhen o kargaşanın bunca uzağında kalabiliyorsunuz. Müzenin ziyaretçiler açısından en ilgi gören bölümü kuşkusuz eski arabaların sergilendiği salon. Bir dönemin en önemli imgelerinden Rolls Royce, Chevrolet, Buick, Cadillaclar ile, 1917 Albion marka dev kamyonlar, erkek cinsini oldukça ilgilendirmekte ve onlara kişilik yakıştırdıkları açıkça ortada. Bayanlar ise beyaz ev eşyalarının nasıl çalıştığını gösteren birebir maketlere bakıp iç geçirmekte. Tam üstündeki kat ise gerçek bir uçağın pilot kabinine ya da 80 yıllık bir arabanın şoför koltuğuna oturabileceğiniz, bunlar da yetmezmiş gibi bir dizi fizik deneyini rahatça yapabileceğiniz bir deney laboratuarı olarak tasarlanmış. Günümüz motosiklet ve bisikletlerin atalarının sergilendiği bölümde kanımca en ilgi çeken örnek, İngiltere’de zamanının en değersiz paralarından alan ‘‘Penny and the farthing’’ bisikleti. Ön tekerleği kocaman, arka tekerleği ise el kadar olan bu araçlara nasıl binilebildiğini hayal bile edemiyorsunuz. İkinci ilginç eser ise 1911’den 1914’e kadar T. E. Lawrence’in Halep’te kullandığı 1908 yapımı motosiklet. Salonun sonunda tam teşekküllü ve çalışır durumda Ege kıyısındaki Bademli kasabasından bir zeytin yağı fabrikası